Muğla ziyaretimizde iş ve sivil toplum kuruluşlarımızın kıymetli mensupları ile bir buluşma gerçekleştirdik.
Bizleri bir araya getirerek hasret gidermemize, hasbihâl etmemize imkân sağlayan herkese şükranlarımı sunuyor, toplantımızı teşrif eden kardeşlerime teşekkür ediyorum.
Bizleri bir araya getirerek hasret gidermemize, hasbihâl etmemize imkân sağlayan herkese şükranlarımı sunuyor, toplantımızı teşrif eden kardeşlerime teşekkür ediyorum.
Muhalefet samimi çağrılarımıza kulak tıkasa da siviller eliyle yapılmış, demokratik, kuşatıcı ve özgürlükçü bir anayasaya ihtiyacımız var.
Yeni anayasa Türkiye için lüks değil, çok geç kalmış bir ihtiyaçtır.
Türkiye’nin darbe anayasası kamburundan kurtulmasının şart olduğunu uzun bir süredir ısrarla dile getiriyoruz.
Bu çağrıyı da muhalefetin iddia ettiği gibi gündem kaygımızdan değil, tam aksine ülkemizin yeni anayasa ihtiyacını gördüğümüz için yapıyoruz.
Ama bizim öyle bir muhalefetimiz var ki bırakın çözümün parçası olmayı, sorunun katlanarak büyümesi için elinden geleni ardına koymuyor.
Muhalefet demek her şeye karşı çıkmak, her şeye itiraz etmek değildir.
Yeni anayasa konusunda atılacak bir adım, Türkiye Yüzyılı hedefimize daha kolay, daha hızlı ulaşılmasını sağlayacaktır.
Meclisimizdeki partilerin çoğunun ilk dört madde başta olmak üzere pek çok hususta hemfikir olduğunu memnuniyetle müşahede ediyoruz.
AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın da yeni anayasa iradesi zaten güçlüdür, diridir, dinamiktir.
Son yılların en çoğunlukçu aritmetiğine sahip 28’inci dönemde Meclisin kendisinden bekleneni yerine getirmesini ümit ve arzu ediyoruz.
Yeni anayasa Türkiye için lüks değil, çok geç kalmış bir ihtiyaçtır.
Türkiye’nin darbe anayasası kamburundan kurtulmasının şart olduğunu uzun bir süredir ısrarla dile getiriyoruz.
Bu çağrıyı da muhalefetin iddia ettiği gibi gündem kaygımızdan değil, tam aksine ülkemizin yeni anayasa ihtiyacını gördüğümüz için yapıyoruz.
Ama bizim öyle bir muhalefetimiz var ki bırakın çözümün parçası olmayı, sorunun katlanarak büyümesi için elinden geleni ardına koymuyor.
Muhalefet demek her şeye karşı çıkmak, her şeye itiraz etmek değildir.
Yeni anayasa konusunda atılacak bir adım, Türkiye Yüzyılı hedefimize daha kolay, daha hızlı ulaşılmasını sağlayacaktır.
Meclisimizdeki partilerin çoğunun ilk dört madde başta olmak üzere pek çok hususta hemfikir olduğunu memnuniyetle müşahede ediyoruz.
AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın da yeni anayasa iradesi zaten güçlüdür, diridir, dinamiktir.
Son yılların en çoğunlukçu aritmetiğine sahip 28’inci dönemde Meclisin kendisinden bekleneni yerine getirmesini ümit ve arzu ediyoruz.
Turizmde 2024 yılı hedefimiz 60 milyon ziyaretçi…
Biz bir taraftan turizmde gaza basarken yerel yönetimlerde tam anlamıyla bir atalet, hatta sabotaja varan bir duyarsızlık görüyoruz.
Örneğin başta Bodrum olmak üzere Muğla’nın birçok ilçesinde içme suyu sıkıntısı çekiliyor.
Ancak görevi içme suyu sorununu çözmek olanlar sorunu görmezden, duymazdan geliyor.
Turizmden ekonomik olarak ciddi gelir elde ediyorlar ama iş altyapı ve üstyapı yatırımlarına gelince hiçbir adım atmıyorlar.
Aynı durum kirlilik sebebiyle neredeyse canlının yaşamadığı İzmir Körfezi için de geçerlidir.
Orada da İzmir’e hizmet etmemeyi hayat tarzı üzerinden meşrulaştırmaya çalışan garip bir zihniyet var.
Eser ve hizmet siyasetiyle temayüz etmek yerine korkuları körükleyerek, ideolojik belediyecilik yaparak beceriksizliklerini örtmeye çalışıyorlar.
Biz ise derde derman olmanın, sıkıntıları ortadan kaldırmanın peşindeyiz.
22 yıldır nasıl milletimize kulak vererek bugünlere geldiysek Muğla’nın, Bodrum’un içme suyu sorununu çözmek için de kolları sıvadık.
Yatırım programına aldığımız Sandras İçme Suyu Projemiz ile Muğla il merkezinin içme suyu ihtiyacını karşılayacağız.
Çalışmalarını seneye başlatacağımız Bodrum Barajı’nın yıllık 13,2 milyon metreküp depolama, günlük 135 bin metreküp arıtma kapasitesiyle kanayan bir yaraya merhem olacağız.
Hız kesmeden, yorgunluğa, yılgınlığa prim vermeden hem Muğla’yı hem diğer 80 vilayetimizi kalkındırmaya devam edeceğiz.
Biz bir taraftan turizmde gaza basarken yerel yönetimlerde tam anlamıyla bir atalet, hatta sabotaja varan bir duyarsızlık görüyoruz.
Örneğin başta Bodrum olmak üzere Muğla’nın birçok ilçesinde içme suyu sıkıntısı çekiliyor.
Ancak görevi içme suyu sorununu çözmek olanlar sorunu görmezden, duymazdan geliyor.
Turizmden ekonomik olarak ciddi gelir elde ediyorlar ama iş altyapı ve üstyapı yatırımlarına gelince hiçbir adım atmıyorlar.
Aynı durum kirlilik sebebiyle neredeyse canlının yaşamadığı İzmir Körfezi için de geçerlidir.
Orada da İzmir’e hizmet etmemeyi hayat tarzı üzerinden meşrulaştırmaya çalışan garip bir zihniyet var.
Eser ve hizmet siyasetiyle temayüz etmek yerine korkuları körükleyerek, ideolojik belediyecilik yaparak beceriksizliklerini örtmeye çalışıyorlar.
Biz ise derde derman olmanın, sıkıntıları ortadan kaldırmanın peşindeyiz.
22 yıldır nasıl milletimize kulak vererek bugünlere geldiysek Muğla’nın, Bodrum’un içme suyu sorununu çözmek için de kolları sıvadık.
Yatırım programına aldığımız Sandras İçme Suyu Projemiz ile Muğla il merkezinin içme suyu ihtiyacını karşılayacağız.
Çalışmalarını seneye başlatacağımız Bodrum Barajı’nın yıllık 13,2 milyon metreküp depolama, günlük 135 bin metreküp arıtma kapasitesiyle kanayan bir yaraya merhem olacağız.
Hız kesmeden, yorgunluğa, yılgınlığa prim vermeden hem Muğla’yı hem diğer 80 vilayetimizi kalkındırmaya devam edeceğiz.
2025 yılı bütçesinin “halkın bütçesi” olduğunu şu rakamlarla hatırlatmak istiyorum…
Deprem bölgesini inşa ve ihya faaliyetlerimiz kapsamında toplam 584 milyar lira ayırdık.
Sosyal yardımlar için ayırdığımız miktar 651 milyar lira.
Enerji desteği olarak 2025 yılında bütçede 472 milyar lira kaynak tahsis ettik.
2025 bütçemizde istihdama ve üretime 2,6 trilyon liradan fazla bir kaynak ayırdık.
Yatırımlar için tahsis ettiğimiz tutar ise 1 trilyon 568 milyar liradır.
Diğer başlıklarda da vatandaş odaklı bir anlayışla bütçemizi şekillendirdik.
Bütçemizin en temel vasfı, ülkemizin 22 yıllık kazanımlarını perçinleyen; yatırımları, ekonomik istikrarı ve sosyal refahı önceleyen bir bütçe olmasıdır.
2025 yılı boyunca çiftçimize, esnafımıza, sanayicimize, ihracatçımıza yönelik desteklerimizi sürdüreceğiz.
Deprem bölgesini inşa ve ihya faaliyetlerimiz kapsamında toplam 584 milyar lira ayırdık.
Sosyal yardımlar için ayırdığımız miktar 651 milyar lira.
Enerji desteği olarak 2025 yılında bütçede 472 milyar lira kaynak tahsis ettik.
2025 bütçemizde istihdama ve üretime 2,6 trilyon liradan fazla bir kaynak ayırdık.
Yatırımlar için tahsis ettiğimiz tutar ise 1 trilyon 568 milyar liradır.
Diğer başlıklarda da vatandaş odaklı bir anlayışla bütçemizi şekillendirdik.
Bütçemizin en temel vasfı, ülkemizin 22 yıllık kazanımlarını perçinleyen; yatırımları, ekonomik istikrarı ve sosyal refahı önceleyen bir bütçe olmasıdır.
2025 yılı boyunca çiftçimize, esnafımıza, sanayicimize, ihracatçımıza yönelik desteklerimizi sürdüreceğiz.
Biz istiyoruz ki dünya ve Türkiye değişirken muhalefet partileri de kendini değiştirsin, yenilesin, güncellesin.
Hadi zihniyet değişmiyor; bari en azından üslup değişsin, tarz değişsin, söylem değişsin.
“Böyle gelmiş ama artık böyle gitmesin” diyoruz.
Ancak her defasında muhalefete dair acı gerçeklerin sert duvarına çarpıyoruz.
Dünyayı takip eden, gelişmeleri doğru okuyan, ülkeye ve millete ufuk çizen, hepsinden öte sözünün ağırlığı olan bir muhalefet henüz ülkemizde neşvünema bulmadı.
Son bütçe görüşmelerinde de afaki söylemler, ucuz polemikler, buram buram provokasyon kokan açıklamalar dışında hiçbir şey göremedik.
Yıllar geçiyor, isimler değişiyor, liderlik koltuğunda oturanlar değişiyor ama muhalefetin siyaset tarzında zerre miskal tekâmül yaşanmıyor.
2025 yılının, muhalefet zihniyetinde ve tarzında asgari düzeyde de olsa bir iyileşmeye kapı aralamasını ümit ediyoruz.
Hadi zihniyet değişmiyor; bari en azından üslup değişsin, tarz değişsin, söylem değişsin.
“Böyle gelmiş ama artık böyle gitmesin” diyoruz.
Ancak her defasında muhalefete dair acı gerçeklerin sert duvarına çarpıyoruz.
Dünyayı takip eden, gelişmeleri doğru okuyan, ülkeye ve millete ufuk çizen, hepsinden öte sözünün ağırlığı olan bir muhalefet henüz ülkemizde neşvünema bulmadı.
Son bütçe görüşmelerinde de afaki söylemler, ucuz polemikler, buram buram provokasyon kokan açıklamalar dışında hiçbir şey göremedik.
Yıllar geçiyor, isimler değişiyor, liderlik koltuğunda oturanlar değişiyor ama muhalefetin siyaset tarzında zerre miskal tekâmül yaşanmıyor.
2025 yılının, muhalefet zihniyetinde ve tarzında asgari düzeyde de olsa bir iyileşmeye kapı aralamasını ümit ediyoruz.
Suriye’de yeni yönetimde görev alan isimleri hepimiz gururlanarak takip ediyoruz.
Türkiye’de eğitim almış, milletimizle gönül bağı olan kardeşlerimizi çeşitli makamlarda gördükçe Rabb’imize bir kez daha hamdediyoruz.
Suriye devriminin lideri Sayın Ahmed Şara ile yakın diyalog halindeyiz.
Suriye’nin komşusu ve kardeşi olarak yeni süreci en iyi okuyan, en iyi tahlil ve tetkik eden ülke konumundayız.
“Doğru duvar yıkılmaz” inancıyla Suriye krizinin ilk anından itibaren hep tarihin doğru tarafında yer aldık.
Rabb’im bizi önce Suriyeli mazlumlara, sonra da bize inanan ve itimat eden aziz milletimize mahcup etmedi.
Bugün sadece Suriye halkının değil, Türkiye’nin adını duyunca gözleri parlayan yüz milyonlarca kardeşimizin yüzüne de vakarla bakabiliyoruz.
Şüphesiz bu süreçte en ağır imtihanımız, 14-28 Mayıs seçimleri döneminde yürütülen alçakça kampanyaya karşı göğsümüzü siper etmemiz olmuştur.
Esas meselenin seçim kazanmak değil, her şeyden önce gönül kazanmak olduğunu bir kez daha gördük.
Rabb’imizin yardımı ve milletimizin engin ferasetiyle hem seçimleri kazandık hem de Suriye halkının zaferine giden yolun taşlarını döşedik.
Zalim rejime karşı savaşı kazanan Suriye halkının zaferi de kazanması ve başarılarını kalıcı hale getirmesi için gereken her türlü desteği vereceğiz.
Türkiye’de eğitim almış, milletimizle gönül bağı olan kardeşlerimizi çeşitli makamlarda gördükçe Rabb’imize bir kez daha hamdediyoruz.
Suriye devriminin lideri Sayın Ahmed Şara ile yakın diyalog halindeyiz.
Suriye’nin komşusu ve kardeşi olarak yeni süreci en iyi okuyan, en iyi tahlil ve tetkik eden ülke konumundayız.
“Doğru duvar yıkılmaz” inancıyla Suriye krizinin ilk anından itibaren hep tarihin doğru tarafında yer aldık.
Rabb’im bizi önce Suriyeli mazlumlara, sonra da bize inanan ve itimat eden aziz milletimize mahcup etmedi.
Bugün sadece Suriye halkının değil, Türkiye’nin adını duyunca gözleri parlayan yüz milyonlarca kardeşimizin yüzüne de vakarla bakabiliyoruz.
Şüphesiz bu süreçte en ağır imtihanımız, 14-28 Mayıs seçimleri döneminde yürütülen alçakça kampanyaya karşı göğsümüzü siper etmemiz olmuştur.
Esas meselenin seçim kazanmak değil, her şeyden önce gönül kazanmak olduğunu bir kez daha gördük.
Rabb’imizin yardımı ve milletimizin engin ferasetiyle hem seçimleri kazandık hem de Suriye halkının zaferine giden yolun taşlarını döşedik.
Zalim rejime karşı savaşı kazanan Suriye halkının zaferi de kazanması ve başarılarını kalıcı hale getirmesi için gereken her türlü desteği vereceğiz.
İsrail’in artan saldırganlığının gerisinde Suriye’deki devrimi gölgelemek, Suriye halkının umutlarını boğmak olduğu anlaşılıyor.
İsrail fırsatçılık yapsa da er ya da geç işgal ettiği topraklardan çekilecektir, buna mecbur kalacaktır.
Elinde 50 bin Gazzeli masumun kanı olan Netanyahu’nun tuttuğu yol, yol değildir.
Daha fazla kan dökerek, daha fazla can alarak, daha çok toprağı işgal ve istila ederek varılacak yer sadece daha fazla güvensizliktir, huzursuzluktur.
İsrail’de şayet bir devlet aklı varsa, bunu ne kadar erken idrak ederlerse o kadar iyi olacaktır.
İsrail fırsatçılık yapsa da er ya da geç işgal ettiği topraklardan çekilecektir, buna mecbur kalacaktır.
Elinde 50 bin Gazzeli masumun kanı olan Netanyahu’nun tuttuğu yol, yol değildir.
Daha fazla kan dökerek, daha fazla can alarak, daha çok toprağı işgal ve istila ederek varılacak yer sadece daha fazla güvensizliktir, huzursuzluktur.
İsrail’de şayet bir devlet aklı varsa, bunu ne kadar erken idrak ederlerse o kadar iyi olacaktır.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Suriye’de en zor günler Allah’ın izniyle artık geride kalmıştır. Dökülen mübarek şehit kanları da Suriye halkının çektiği çileler de boşa gitmemiştir.
61 yıllık Baas karanlığına son veren Suriyeli kardeşlerimizin ülkelerini yeniden ayağa kaldıracaklarına eminim.
61 yıllık Baas karanlığına son veren Suriyeli kardeşlerimizin ülkelerini yeniden ayağa kaldıracaklarına eminim.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
2002 yılında asgari ücretli bir kardeşimiz evinde kullandığı 200 kilovatsaat elektrik için aylığının %20’sini, 100 metreküp doğal gaz için ise %26’sını ayırmak mecburiyetindeydi.
Bugün aynı miktar elektrik için aylığının %2,4’ünü, doğal gaz için de %5,6’sını ayırması yeterlidir.
Bugün aynı miktar elektrik için aylığının %2,4’ünü, doğal gaz için de %5,6’sını ayırması yeterlidir.
Suriye’nin toprak bütünlüğü ve üniter yapısının her şartta korunması Türkiye’nin değişmez çizgisidir.
Suriye’nin ve bölgemizin geleceğinde DEAŞ ve PKK dâhil hiçbir terör yapılanmasına yer yoktur.
PKK ve uzantıları ya kendilerini tasfiye edecekler ya da tasfiye edilecekler.
Kürt kardeşlerimize zulmeden, çocuklarını kaçırarak ölüme gönderen, kendileri dışında hiç kimseye hayat ve söz hakkı tanımayan bu katil sürülerini bölgemiz için bir tehdit kaynağı olmaktan mutlaka çıkartacağız.
Suriye’deki bölücü terör örgütü unsurlarına yönelik nokta operasyonlarımızı bir cerrah hassasiyetiyle sivillerin kılına zarar vermeden sürdürmekte kararlıyız.
Suriye’deki yeni yönetimin bu konudaki kararlılığını memnuniyetle karşılıyoruz.
Yakın zamana kadar bölücü örgütün arkasında duran Batılı ülkelerin de bu canilerden desteğini yavaş yavaş kestiğini görüyoruz.
Şunu rahatlıkla ifade edebilirim:
PKK ve uzantıları için zaman kısalıyor, çember daralıyor, yolun sonu görünüyor.
Kimin eteğine yapışırsa yapışsınlar…
Kimin tetikçiliğini yaparsa yapsınlar…
Hangi yabancı odağa sarılırsa sarılsınlar…
Şunu çok iyi bilsinler ki kendilerini bekleyen acı akıbetten kaçamayacaklar.
Şairin dediği gibi “belki yarın, belki yarından da yakın” bir sürede, 40 yıldır kanımızı emen bu beladan Allah’ın izniyle kurtulacağız.
Terör duvarını da tamamen yıktıktan sonra Türkler, Araplar, Kürtler olarak hep beraber büyük bir kucaklaşmaya imza atacağız.
Barışın, huzurun, refahın ve kalkınmanın bölgemizin tamamına hâkim olduğu, çatışmalarla değil kardeşlikle anılan bir iklimi inşallah tesis edeceğiz.
Bu güzel günlerin şafağı artık sökmeye başlamıştır.
Bugünümüz nasıl dünden daha iyiyse yarınlarımız da bugünden çok daha iyi olacaktır.
Suriye’nin ve bölgemizin geleceğinde DEAŞ ve PKK dâhil hiçbir terör yapılanmasına yer yoktur.
PKK ve uzantıları ya kendilerini tasfiye edecekler ya da tasfiye edilecekler.
Kürt kardeşlerimize zulmeden, çocuklarını kaçırarak ölüme gönderen, kendileri dışında hiç kimseye hayat ve söz hakkı tanımayan bu katil sürülerini bölgemiz için bir tehdit kaynağı olmaktan mutlaka çıkartacağız.
Suriye’deki bölücü terör örgütü unsurlarına yönelik nokta operasyonlarımızı bir cerrah hassasiyetiyle sivillerin kılına zarar vermeden sürdürmekte kararlıyız.
Suriye’deki yeni yönetimin bu konudaki kararlılığını memnuniyetle karşılıyoruz.
Yakın zamana kadar bölücü örgütün arkasında duran Batılı ülkelerin de bu canilerden desteğini yavaş yavaş kestiğini görüyoruz.
Şunu rahatlıkla ifade edebilirim:
PKK ve uzantıları için zaman kısalıyor, çember daralıyor, yolun sonu görünüyor.
Kimin eteğine yapışırsa yapışsınlar…
Kimin tetikçiliğini yaparsa yapsınlar…
Hangi yabancı odağa sarılırsa sarılsınlar…
Şunu çok iyi bilsinler ki kendilerini bekleyen acı akıbetten kaçamayacaklar.
Şairin dediği gibi “belki yarın, belki yarından da yakın” bir sürede, 40 yıldır kanımızı emen bu beladan Allah’ın izniyle kurtulacağız.
Terör duvarını da tamamen yıktıktan sonra Türkler, Araplar, Kürtler olarak hep beraber büyük bir kucaklaşmaya imza atacağız.
Barışın, huzurun, refahın ve kalkınmanın bölgemizin tamamına hâkim olduğu, çatışmalarla değil kardeşlikle anılan bir iklimi inşallah tesis edeceğiz.
Bu güzel günlerin şafağı artık sökmeye başlamıştır.
Bugünümüz nasıl dünden daha iyiyse yarınlarımız da bugünden çok daha iyi olacaktır.
Balıkesir’imizin Karesi ilçesindeki bir mühimmat fabrikasında meydana gelen patlama sonucu 12 kardeşimizin hayatını kaybetmesinden büyük bir üzüntü duydum.
Patlamaya ilişkin Balıkesir Valimiz başta olmak üzere ilgili tüm kurumlarımızdan bilgi alarak tüm yönleriyle gerekli tahkikatın derhâl başlatılması talimatını verdik.
Vefat eden kardeşlerime Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı niyaz ediyor, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Balıkesir’imizin, milletimizin başı sağ olsun.
Patlamaya ilişkin Balıkesir Valimiz başta olmak üzere ilgili tüm kurumlarımızdan bilgi alarak tüm yönleriyle gerekli tahkikatın derhâl başlatılması talimatını verdik.
Vefat eden kardeşlerime Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı niyaz ediyor, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Balıkesir’imizin, milletimizin başı sağ olsun.
SGK’ya en borçlu 10 belediyenin 7’sinin CHP’li olması, zirvede 10 milyar liralık borçla İzmir’in bulunması tabii ki tesadüf değildir.
Borçları hatırlatılınca feveran eden CHP’ye, şimdi yolunu gözledikleri eski genel başkanları Bay Kemal’in cümleleriyle şunu söylemek isterim:
“Ne kadar çığırtkanlık yaparsanız yapın. Bağırsanız da çağırsanız da ipe un serseniz de kaçış yok. SGK’ya olan prim borçlarınızı tıpış tıpış ödeyeceksiniz.”
Kusura bakmayın; emeklinin, memurun, işçinin, esnafın, çiftçinin, engellinin, yetimin, öksüzün hakkını size konserlerde, şarap turlarında yedirmeyiz.
Borçları hatırlatılınca feveran eden CHP’ye, şimdi yolunu gözledikleri eski genel başkanları Bay Kemal’in cümleleriyle şunu söylemek isterim:
“Ne kadar çığırtkanlık yaparsanız yapın. Bağırsanız da çağırsanız da ipe un serseniz de kaçış yok. SGK’ya olan prim borçlarınızı tıpış tıpış ödeyeceksiniz.”
Kusura bakmayın; emeklinin, memurun, işçinin, esnafın, çiftçinin, engellinin, yetimin, öksüzün hakkını size konserlerde, şarap turlarında yedirmeyiz.
İstikrarı bozmadan, güven ortamını zedelemeden, para ve maliye politikalarını sarsmadan, muhalefetin bizi sürüklemek istediği popülizm tuzağına düşmeden, sırtımızda yumurta küfesi taşıdığımızın şuuruyla önümüzdeki süreci çok büyük bir titizlikle yöneteceğiz.
1 Ocak 2025 tarihinden itibaren geçerli olacak net asgari ücret miktarı 22 bin 104 lira olarak belirlendi.
Bu miktar, 2024 yılına göre net %30 artışa tekabül ediyor.
2002’de 184 lira, yani döviz bazında 126 dolar olan asgari ücret, son artışla birlikte 628 dolara çıkmış oldu.
Bütün veriler, Türkiye ekonomisinin yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme hedefine emin adımlarla ilerlediğini gösteriyor.
Enflasyon düşüyor, ihracatımız yükseliyor, cari açığımız geriliyor, istihdamımız artıyor, sanayide çarklar dönüyor, turizm inşallah rekora koşuyor, uluslararası yatırımcıların ülkemize ilgisi artıyor, büyümemiz 17 çeyrektir kesintisiz devam ediyor...
İnşallah 2025 yılı, bir önceki seneden daha iyi olacak.
Biraz daha sabır, biraz daha gayretle çok daha güzel neticeler göreceğiz.
1 Ocak 2025 tarihinden itibaren geçerli olacak net asgari ücret miktarı 22 bin 104 lira olarak belirlendi.
Bu miktar, 2024 yılına göre net %30 artışa tekabül ediyor.
2002’de 184 lira, yani döviz bazında 126 dolar olan asgari ücret, son artışla birlikte 628 dolara çıkmış oldu.
Bütün veriler, Türkiye ekonomisinin yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme hedefine emin adımlarla ilerlediğini gösteriyor.
Enflasyon düşüyor, ihracatımız yükseliyor, cari açığımız geriliyor, istihdamımız artıyor, sanayide çarklar dönüyor, turizm inşallah rekora koşuyor, uluslararası yatırımcıların ülkemize ilgisi artıyor, büyümemiz 17 çeyrektir kesintisiz devam ediyor...
İnşallah 2025 yılı, bir önceki seneden daha iyi olacak.
Biraz daha sabır, biraz daha gayretle çok daha güzel neticeler göreceğiz.
3 haftadır Esed’in yasını tutanların, Şam’daki müttefiklerini kaybetmenin öfkesini mazlumlardan çıkarma niyetleri şimdiden kendini belli ediyor.
13 yıldır bir kez olsun doğru bir politika geliştiremeyen CHP, aynı hatasını Sayın Özel’in liderliğinde de sürdürüyor.
Sayın Özel’in dün grupta yaptığı açıklamaları son derece talihsizdir, bilgisiz ve saha gerçeklerinden kopuktur.
Sayın Özel, Suriye meselesini hâlen doğru okuyamıyor.
Türk siyaseti adına bu çok büyük bir nakısadır.
Esed’in ülkeden kaçışının ertesi günü mikrofon karşısına geçip ırkçı atak geçirenlerden vicdanlı davranmalarını beklemek elbette ham bir hayaldir.
Ne harabeye dönmüş şehirler…
Ne topraktan fışkıran toplu mezarlar…
Ne Sednaya gibi ölüm kampları…
Ne ellerinde fotoğraflarıyla hücre hücre evlatlarını arayan anaların feryatları...
Evet, bunların hiçbiri onların vicdanını harekete geçiremiyor.
Nasırlaşmış kalplere, nefretin mil çektiği gözlere ne yapsak boş.
Bizim görevimiz, meydanı bunlara terk etmemektir.
13 yıldır bir kez olsun doğru bir politika geliştiremeyen CHP, aynı hatasını Sayın Özel’in liderliğinde de sürdürüyor.
Sayın Özel’in dün grupta yaptığı açıklamaları son derece talihsizdir, bilgisiz ve saha gerçeklerinden kopuktur.
Sayın Özel, Suriye meselesini hâlen doğru okuyamıyor.
Türk siyaseti adına bu çok büyük bir nakısadır.
Esed’in ülkeden kaçışının ertesi günü mikrofon karşısına geçip ırkçı atak geçirenlerden vicdanlı davranmalarını beklemek elbette ham bir hayaldir.
Ne harabeye dönmüş şehirler…
Ne topraktan fışkıran toplu mezarlar…
Ne Sednaya gibi ölüm kampları…
Ne ellerinde fotoğraflarıyla hücre hücre evlatlarını arayan anaların feryatları...
Evet, bunların hiçbiri onların vicdanını harekete geçiremiyor.
Nasırlaşmış kalplere, nefretin mil çektiği gözlere ne yapsak boş.
Bizim görevimiz, meydanı bunlara terk etmemektir.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
DEAŞ sadece Batılı ülkeler için değil, Suriye için de Irak için de bizim için de yok edilmesi gereken bir tehdit kaynağıdır.
Bu vahşi yapıyla göğüs göğüse çarpışan tek NATO müttefiki Türkiye’dir.
Bu vahşi yapıyla göğüs göğüse çarpışan tek NATO müttefiki Türkiye’dir.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Muhalefetin tüm kışkırtmalarına rağmen milletimiz Suriyeli muhacirlere bir ensar bilinciyle, ensar millet olmanın mesuliyetiyle hep sahip çıktı.
Medeni dünyanın veremediği insanlık sınavını, Rabb’ime sonsuz hamdolsun, Türk milleti olarak biz vermeyi başardık.
Medeni dünyanın veremediği insanlık sınavını, Rabb’ime sonsuz hamdolsun, Türk milleti olarak biz vermeyi başardık.
CHP’nin eski yönetimi, bilhassa da devrik genel başkanı, Suriye’de işlenen insanlık suçlarına vicdan penceresinden bakmadı, daha doğrusu bakmak istemedi.
Türkiye düşmanı çevrelerin Truva atı ve taşeronu olmaktan çekinmediler.
Reyhanlı katliamından FETÖ’nün MİT tırları ihanetine…
Sığınmacıların hedef gösterilmesinden terör örgütlerine karşı düzenlenen sınır ötesi operasyonlarımıza…
En son 14-28 Mayıs arasındaki ırkçı seçim kampanyalarına kadar sürecin her aşamasında gayrimillî, gayriinsani, gayriahlaki bir yerde durdular.
Bunun arkasında yatan taassubu tabii ki hepimiz çok iyi biliyoruz.
Ancak hatasını kabul etmek, insan için büyük bir erdemdir.
Geç de olsa nedamet getirmek, hakkına girdiği mazlumlarla helalleşmek bir insaniyet göstergesidir.
Nasırlaşmış bir kalp, her şeyden önce insan için taşıması ağır bir yüktür.
Samimi temennimiz, 13 yıl boyunca yanlış yerde duranların en azından siyasi tekaüt döneminde kendilerini tavzih etmesidir.
Türkiye düşmanı çevrelerin Truva atı ve taşeronu olmaktan çekinmediler.
Reyhanlı katliamından FETÖ’nün MİT tırları ihanetine…
Sığınmacıların hedef gösterilmesinden terör örgütlerine karşı düzenlenen sınır ötesi operasyonlarımıza…
En son 14-28 Mayıs arasındaki ırkçı seçim kampanyalarına kadar sürecin her aşamasında gayrimillî, gayriinsani, gayriahlaki bir yerde durdular.
Bunun arkasında yatan taassubu tabii ki hepimiz çok iyi biliyoruz.
Ancak hatasını kabul etmek, insan için büyük bir erdemdir.
Geç de olsa nedamet getirmek, hakkına girdiği mazlumlarla helalleşmek bir insaniyet göstergesidir.
Nasırlaşmış bir kalp, her şeyden önce insan için taşıması ağır bir yüktür.
Samimi temennimiz, 13 yıl boyunca yanlış yerde duranların en azından siyasi tekaüt döneminde kendilerini tavzih etmesidir.