This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Bugüne kadar 12 bin tarihî eserimizi ait olduğu topraklarla, milletimizle buluşturduk. Bundan sonra da bize ait olanı korumaya, çalınanı bulup getirmeye, yurt dışındaki müşterek kültür varlığımızı ihya etmeye devam edeceğiz.
Umman Sultanı, muhterem kardeşim Heysem bin Tarık’ı Türkiye’de misafir etmekten büyük memnuniyet duydum. 🇹🇷🇴🇲
Köklü tarihî ve kardeşlik bağlarına sahip olduğumuz Umman’la ilişkilerimiz her alanda gelişmeye devam ediyor.
Bugünkü görüşmelerimizde, çeşitli alanlara yayılan ilişkilerimizin daha da güçlendirilmesi için atılabilecek adımları değerlendirdik.
İlişkilerimize kurumsal çerçeve kazandırmak arzusundayız. Bu amaçla Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Mekanizması dâhil istifade edebileceğimiz seçenekleri ele aldık.
Dış ilişkiler, ekonomi, sanayi, yatırım, sağlık, kültür, tarım ve hayvancılık gibi başlıklarda iş birliğimizi ilerletmeye yönelik 10 belge imzalandı, ortak bildiri kabul edildi.
Ekonomik ve ticari ilişkilerimizi, mevcut potansiyelimizi yansıtacak şekilde, ilk aşamada 5 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz.
Müteahhitlik firmalarımız, Umman’da bugüne kadar yaklaşık 7 milyar dolar değerinde projeyi başarıyla tamamladı.
BOTAŞ ile Ummanlı muhatabı arasındaki anlaşma uyarınca 2025 yılından itibaren Umman’dan sıvılaştırılmış gaz tedarikine başlanacak olmasıyla enerji alanındaki iş birliğimizde yeni bir döneme girmiş olacağız.
Görüşmelerimizde savunma sanayisi iş birliği de gündeme geldi. Umman’ın Türk ürünlerini tercih etmesinden iftihar ediyoruz.
Ummanlı kardeşlerimizin uluslararası ve bölgesel sorunların diyalog yoluyla aşılmasına yönelik çabalara verdiği desteği takdirle karşılıyoruz.
Gerek Türkiye-Umman ilişkilerine gerek bölgemizin barış ve istikrarına katkılarından ötürü Sultan Heysem bin Tarık’a Türkiye Cumhuriyeti Devlet Nişanı’nı takdim ettim.
Şahsımıza tevcih etmiş oldukları El Said Nişanı için de kendisine şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum.
Rabb’im iki ülke kardeşliğini daim eylesin…
Köklü tarihî ve kardeşlik bağlarına sahip olduğumuz Umman’la ilişkilerimiz her alanda gelişmeye devam ediyor.
Bugünkü görüşmelerimizde, çeşitli alanlara yayılan ilişkilerimizin daha da güçlendirilmesi için atılabilecek adımları değerlendirdik.
İlişkilerimize kurumsal çerçeve kazandırmak arzusundayız. Bu amaçla Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Mekanizması dâhil istifade edebileceğimiz seçenekleri ele aldık.
Dış ilişkiler, ekonomi, sanayi, yatırım, sağlık, kültür, tarım ve hayvancılık gibi başlıklarda iş birliğimizi ilerletmeye yönelik 10 belge imzalandı, ortak bildiri kabul edildi.
Ekonomik ve ticari ilişkilerimizi, mevcut potansiyelimizi yansıtacak şekilde, ilk aşamada 5 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz.
Müteahhitlik firmalarımız, Umman’da bugüne kadar yaklaşık 7 milyar dolar değerinde projeyi başarıyla tamamladı.
BOTAŞ ile Ummanlı muhatabı arasındaki anlaşma uyarınca 2025 yılından itibaren Umman’dan sıvılaştırılmış gaz tedarikine başlanacak olmasıyla enerji alanındaki iş birliğimizde yeni bir döneme girmiş olacağız.
Görüşmelerimizde savunma sanayisi iş birliği de gündeme geldi. Umman’ın Türk ürünlerini tercih etmesinden iftihar ediyoruz.
Ummanlı kardeşlerimizin uluslararası ve bölgesel sorunların diyalog yoluyla aşılmasına yönelik çabalara verdiği desteği takdirle karşılıyoruz.
Gerek Türkiye-Umman ilişkilerine gerek bölgemizin barış ve istikrarına katkılarından ötürü Sultan Heysem bin Tarık’a Türkiye Cumhuriyeti Devlet Nişanı’nı takdim ettim.
Şahsımıza tevcih etmiş oldukları El Said Nişanı için de kendisine şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum.
Rabb’im iki ülke kardeşliğini daim eylesin…
Türkiye’yle birlikte 30’u aşkın ülkeden akademisyenin, siyasetçinin; sivil toplum mensubu, gazeteci, iş insanı ve kanaat önderinin iştirak ettiği, kendi alanında artık bir marka haline gelen #TRTWorldForum’un hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Bu yıl 8’incisi düzenlenen TRT World Forum’u yalnızca bir tartışma zemini değil, aynı zamanda dünyanın sorunlarına çözüm arayışlarının somutlaştığı bir irade platformu olarak değerlendiriyoruz.
Bu yılki temamız olan Kırılma Noktasında Bir Dünya: Krizleri ve Dönüşümleri Yönetmek, dünyanın karşı karşıya olduğu derin sorunları ve dünyanın dönüşümünü tartışmamız gerektiğini açıkça ortaya koyuyor.
Bu tema, aynı zamanda mevcut sistemin sürdürülemez olduğunu ve insanlığın daha adil bir düzene ihtiyaç duyduğunu da bizlere hatırlatıyor.
Forum kapsamında, dünyamızı tehdit eden meseleler, alanında yetkin isimlerce masaya yatırılacak, bu meselelerin çözümü için atılması gereken adımlar değerlendirilecek.
Teknoloji, jeopolitik, savaş, güvenlik, iklim değişikliği, enerji, ekonomi, medya, yayıncılık, uluslararası hukuk, politika ve diplomasi gibi alanlarda düzenlenecek toplantıların verimli geçmesini diliyorum.
Katılımcılarımızın görüşleriyle forumun, çağımızın sancılı meselelerine yeni, yenilikçi ve etkili çözüm yolları sunmasını temenni ediyorum.
“TRT hem bellektir hem de gelecek” anlayışıyla çalışmalarını sürdüren TRT yönetimini ve bu güzel programın düzenlenmesinde emeği geçen herkesi yürekten tebrik ediyorum.
Bu yıl 8’incisi düzenlenen TRT World Forum’u yalnızca bir tartışma zemini değil, aynı zamanda dünyanın sorunlarına çözüm arayışlarının somutlaştığı bir irade platformu olarak değerlendiriyoruz.
Bu yılki temamız olan Kırılma Noktasında Bir Dünya: Krizleri ve Dönüşümleri Yönetmek, dünyanın karşı karşıya olduğu derin sorunları ve dünyanın dönüşümünü tartışmamız gerektiğini açıkça ortaya koyuyor.
Bu tema, aynı zamanda mevcut sistemin sürdürülemez olduğunu ve insanlığın daha adil bir düzene ihtiyaç duyduğunu da bizlere hatırlatıyor.
Forum kapsamında, dünyamızı tehdit eden meseleler, alanında yetkin isimlerce masaya yatırılacak, bu meselelerin çözümü için atılması gereken adımlar değerlendirilecek.
Teknoloji, jeopolitik, savaş, güvenlik, iklim değişikliği, enerji, ekonomi, medya, yayıncılık, uluslararası hukuk, politika ve diplomasi gibi alanlarda düzenlenecek toplantıların verimli geçmesini diliyorum.
Katılımcılarımızın görüşleriyle forumun, çağımızın sancılı meselelerine yeni, yenilikçi ve etkili çözüm yolları sunmasını temenni ediyorum.
“TRT hem bellektir hem de gelecek” anlayışıyla çalışmalarını sürdüren TRT yönetimini ve bu güzel programın düzenlenmesinde emeği geçen herkesi yürekten tebrik ediyorum.
Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü münasebetiyle baskıya, işgale, zulme ve soykırıma maruz kalan Filistinli kardeşlerimizin haklı davalarına olan sarsılmaz desteğimizi şahsım ve milletim adına en güçlü duygularla ifade etmek istiyorum.
Çoğunluğu kadın ve çocuk 50 bin masum Filistinli kardeşimizin şehit düştüğü Gazze’ye insani yardımların yeterli, güvenli, sürekli ve kesintisiz olarak ulaştırılması zaruri bir hal almıştır.
Türkiye olarak Filistinli kardeşlerimize bugüne kadar 86 bin ton insani yardım gönderdik.
Kış mevsimi gelmeden önce bölgedeki mazlumlara yönelik yardımlarımızı arttırarak sürdürmekteyiz.
Gazze soykırımının uluslararası hukuk normları içerisinde cezalandırılması gerekmektedir.
Filistin-İsrail meselesi adil bir çözüme kavuşturulmadan Orta Doğu’da kalıcı barış ve istikrarın tesisi mümkün değildir.
Uluslararası hukuk uyarınca 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devletinin vücut bulması, bölgede adil ve kalıcı barışın olmazsa olmaz şartıdır.
Türkiye, adil ve kalıcı bir barışın sağlanması ve kapsamlı bir çözümün hayata geçirilmesi için her türlü sorumluluğu üstlenmeye hazırdır.
Mazlum Filistin halkına ve haklı mücadelesine ilk günden bu yana verdiğimiz desteği kararlılıkla, güçlü bir şekilde ve artırarak devam ettireceğiz.
Çoğunluğu kadın ve çocuk 50 bin masum Filistinli kardeşimizin şehit düştüğü Gazze’ye insani yardımların yeterli, güvenli, sürekli ve kesintisiz olarak ulaştırılması zaruri bir hal almıştır.
Türkiye olarak Filistinli kardeşlerimize bugüne kadar 86 bin ton insani yardım gönderdik.
Kış mevsimi gelmeden önce bölgedeki mazlumlara yönelik yardımlarımızı arttırarak sürdürmekteyiz.
Gazze soykırımının uluslararası hukuk normları içerisinde cezalandırılması gerekmektedir.
Filistin-İsrail meselesi adil bir çözüme kavuşturulmadan Orta Doğu’da kalıcı barış ve istikrarın tesisi mümkün değildir.
Uluslararası hukuk uyarınca 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devletinin vücut bulması, bölgede adil ve kalıcı barışın olmazsa olmaz şartıdır.
Türkiye, adil ve kalıcı bir barışın sağlanması ve kapsamlı bir çözümün hayata geçirilmesi için her türlü sorumluluğu üstlenmeye hazırdır.
Mazlum Filistin halkına ve haklı mücadelesine ilk günden bu yana verdiğimiz desteği kararlılıkla, güçlü bir şekilde ve artırarak devam ettireceğiz.
Türkiye olarak devleti ve milletiyle ilk günden beri Gazze’deki mezalime sesimizi yükseltiyoruz.
Gazze’deki soykırımın durması ve kalıcı barışa giden yolun açılması için değil elimizi, tüm bedenimizi taşın altına koymaya hazırız.
Çıplak ayaklarıyla yağmurun, çamurun içinde bir tas çorba için saatlerce sıra bekleyen çocukları gördükçe hepimizin yüreği yaralanıyor. Vücudunda taş yerine kalp taşıyan herhangi bir kimse böyle bir trajediye sessiz kalabilir mi?
Gazzeli, Filistinli, Lübnanlı mazlumların acısı hepimizin acısıdır; öyle de olmalıdır. Zulme rıza zulümdür. Zalimin yanında duran, zulmüne de ortak olur.
Biz tarih boyunca ister Musevi ister Hristiyan olsun, zulme maruz kalan herkese kapısını sonuna kadar açmış bir milletiz.
Bizim zihin dünyamızda ne mazluma kimliği sorulur ne zalimin inancına bakılır.
Çok açık ve net söylüyorum: Biz tam 420 gündür bölgemizi kan deryasına çeviren bu cinnet halinin artık son bulmasını arzu ve temenni ediyoruz.
Uluslararası Ceza Mahkemesinin Netanyahu ve Gallant hakkında çıkardığı yakalama kararını bu bakımdan çok önemli buluyoruz.
İsrail ile Lübnan arasında önceki gün sağlanan ateşkesin de aynı şekilde kalıcı olmasını temenni ediyoruz.
Sahada kış şartları daha fazla bastırmadan, daha fazla masum kanı dökülmeden, daha fazla annenin, babanın yüreğine evlat acısı düşmeden, daha fazla çocuk yetim-öksüz kalmadan, uluslararası kurumlara olan güven daha fazla örselenmeden…
Velhasıl kurumları ve değerleriyle insanlık daha fazla irtifa kaybetmeden Gazze’de de sürdürülebilir ateşkes bir an önce tesis edilmelidir.
Türkiye ilk günden beri bunu savunmuştur, bugün de aynı yerdedir.
Gazze’deki soykırımın durması ve kalıcı barışa giden yolun açılması için değil elimizi, tüm bedenimizi taşın altına koymaya hazırız.
Çıplak ayaklarıyla yağmurun, çamurun içinde bir tas çorba için saatlerce sıra bekleyen çocukları gördükçe hepimizin yüreği yaralanıyor. Vücudunda taş yerine kalp taşıyan herhangi bir kimse böyle bir trajediye sessiz kalabilir mi?
Gazzeli, Filistinli, Lübnanlı mazlumların acısı hepimizin acısıdır; öyle de olmalıdır. Zulme rıza zulümdür. Zalimin yanında duran, zulmüne de ortak olur.
Biz tarih boyunca ister Musevi ister Hristiyan olsun, zulme maruz kalan herkese kapısını sonuna kadar açmış bir milletiz.
Bizim zihin dünyamızda ne mazluma kimliği sorulur ne zalimin inancına bakılır.
Çok açık ve net söylüyorum: Biz tam 420 gündür bölgemizi kan deryasına çeviren bu cinnet halinin artık son bulmasını arzu ve temenni ediyoruz.
Uluslararası Ceza Mahkemesinin Netanyahu ve Gallant hakkında çıkardığı yakalama kararını bu bakımdan çok önemli buluyoruz.
İsrail ile Lübnan arasında önceki gün sağlanan ateşkesin de aynı şekilde kalıcı olmasını temenni ediyoruz.
Sahada kış şartları daha fazla bastırmadan, daha fazla masum kanı dökülmeden, daha fazla annenin, babanın yüreğine evlat acısı düşmeden, daha fazla çocuk yetim-öksüz kalmadan, uluslararası kurumlara olan güven daha fazla örselenmeden…
Velhasıl kurumları ve değerleriyle insanlık daha fazla irtifa kaybetmeden Gazze’de de sürdürülebilir ateşkes bir an önce tesis edilmelidir.
Türkiye ilk günden beri bunu savunmuştur, bugün de aynı yerdedir.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Türkiye’nin Gazze krizinde takip ettiği dik ve dirayetli politikayla birlikte iç cephemizi sarsmaya yönelik yayınlarda gözle görünür artış olmuştur.
Bölgemiz yangın yeriyken iç kalemizde gedik açmayı hedefleyen her türlü girişimi millî güvenlik zaviyesinden değerlendiriyoruz.
Bölgemiz yangın yeriyken iç kalemizde gedik açmayı hedefleyen her türlü girişimi millî güvenlik zaviyesinden değerlendiriyoruz.
MÜSİAD EXPO ve Uluslararası İş Forumu Kongresi’nde Türkiye ile dost ve kardeş ülkelerin iş insanlarıyla bir araya geldik.
88 ülkeden yatırımcıları buluşturan fuarın ve forumun tertibinde emeği geçen herkesi yürekten tebrik ediyorum.
Küresel Ticaret Burada sloganıyla düzenlenen MÜSİAD EXPO’nun bu sene 20’ncisini icra ettik.
Özellikle tekstil, makine, inşaat, yapı malzemeleri, gıda-tarım ve savunma sanayisi firmalarımızın fuara mührünü vurmasını önemsiyoruz.
Bu gurur verici tablo, Türk ekonomisinin kapasitesi yanında çeşitliliğini de gösteren kayda değer bir referanstır.
24 sektörden 300’ü aşkın katılımcı firmayı buluşturan B2B görüşmelerinde hedef, 1 milyar dolarlık ticari iş birliği hacmine ulaşmaktır.
Çarşamba gününden bu yana yapılan temaslarla inşallah bu miktarın da üzerine çıkıldığına inanıyorum.
Artık bir MÜSİAD klasiği haline dönüşen bu başarılı organizasyon dolayısıyla Derneğimizin yöneticilerini tek tek kutluyor, etkinliğin bugünlere gelmesine katkı veren herkesi şükranla yâd ediyorum.
Gerek katılımcılar gerek fuarda sergilenen ürünler gerekse etkinlikler noktasında göz doldurucu bir içeriğe sahip MÜSİAD EXPO’nun yoluna güçlenerek devam edeceğini ümit ediyorum.
88 ülkeden yatırımcıları buluşturan fuarın ve forumun tertibinde emeği geçen herkesi yürekten tebrik ediyorum.
Küresel Ticaret Burada sloganıyla düzenlenen MÜSİAD EXPO’nun bu sene 20’ncisini icra ettik.
Özellikle tekstil, makine, inşaat, yapı malzemeleri, gıda-tarım ve savunma sanayisi firmalarımızın fuara mührünü vurmasını önemsiyoruz.
Bu gurur verici tablo, Türk ekonomisinin kapasitesi yanında çeşitliliğini de gösteren kayda değer bir referanstır.
24 sektörden 300’ü aşkın katılımcı firmayı buluşturan B2B görüşmelerinde hedef, 1 milyar dolarlık ticari iş birliği hacmine ulaşmaktır.
Çarşamba gününden bu yana yapılan temaslarla inşallah bu miktarın da üzerine çıkıldığına inanıyorum.
Artık bir MÜSİAD klasiği haline dönüşen bu başarılı organizasyon dolayısıyla Derneğimizin yöneticilerini tek tek kutluyor, etkinliğin bugünlere gelmesine katkı veren herkesi şükranla yâd ediyorum.
Gerek katılımcılar gerek fuarda sergilenen ürünler gerekse etkinlikler noktasında göz doldurucu bir içeriğe sahip MÜSİAD EXPO’nun yoluna güçlenerek devam edeceğini ümit ediyorum.
2023 yılında zayıf dış talep ve deprem felaketlerine rağmen %5,1 oranda büyüme kaydettik.
Ekonomik büyüklüğümüz 2023 yılında 1 trilyon 130 milyar dolara yükseldi.
Türkiye ekonomisi 17 çeyrektir kesintisiz büyümeye devam ediyor.
Kişi başına millî gelirimiz de buna paralel olarak %24,2 oranında artarak 13 bin 243 dolara çıktı.
2024 yılının ikinci çeyreğinde ise yıllıklandırılmış olarak 1 trilyon 202 milyar dolar ekonomik büyüklüğe ulaştık.
2024 yılının ilk yarısında büyümemiz %3,8 olarak gerçekleşti.
Bugün açıklanan üçüncü çeyrek verilerine göre ise yıllık bazda %2,1 büyüme oranına ulaştık.
Millî gelirimizin 2024 sonunda 1 trilyon 331 milyar dolara ve kişi başına gelirimizin ise 15 bin 551 dolara yükselmesini bekliyoruz.
2021 yılında ilk defa %1 seviyesini aşan küresel mal ihracatından aldığımız pay, 2023 yılında %1,07’ye yükseldi.
Benzer şekilde küresel hizmet ihracatından aldığımız pay da 2023 yılında %1,35’i buldu.
2024 yılının ilk 10 aylık döneminde 54 milyon 700 bin turist sayısıyla geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre %7’lik bir artış gördük.
Eylül ayında istihdam edilenlerin sayısı yıllık bazda 1 milyon 129 bin kişi artarak 32,8 milyon kişiye çıktı.
İşsizlik oranımız ise %8,6 olarak gerçekleşti.
Bu veriler bize, Türk ekonomisinin yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme hedefine emin adımlarla ilerlediğini gösteriyor.
Ekonomik büyüklüğümüz 2023 yılında 1 trilyon 130 milyar dolara yükseldi.
Türkiye ekonomisi 17 çeyrektir kesintisiz büyümeye devam ediyor.
Kişi başına millî gelirimiz de buna paralel olarak %24,2 oranında artarak 13 bin 243 dolara çıktı.
2024 yılının ikinci çeyreğinde ise yıllıklandırılmış olarak 1 trilyon 202 milyar dolar ekonomik büyüklüğe ulaştık.
2024 yılının ilk yarısında büyümemiz %3,8 olarak gerçekleşti.
Bugün açıklanan üçüncü çeyrek verilerine göre ise yıllık bazda %2,1 büyüme oranına ulaştık.
Millî gelirimizin 2024 sonunda 1 trilyon 331 milyar dolara ve kişi başına gelirimizin ise 15 bin 551 dolara yükselmesini bekliyoruz.
2021 yılında ilk defa %1 seviyesini aşan küresel mal ihracatından aldığımız pay, 2023 yılında %1,07’ye yükseldi.
Benzer şekilde küresel hizmet ihracatından aldığımız pay da 2023 yılında %1,35’i buldu.
2024 yılının ilk 10 aylık döneminde 54 milyon 700 bin turist sayısıyla geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre %7’lik bir artış gördük.
Eylül ayında istihdam edilenlerin sayısı yıllık bazda 1 milyon 129 bin kişi artarak 32,8 milyon kişiye çıktı.
İşsizlik oranımız ise %8,6 olarak gerçekleşti.
Bu veriler bize, Türk ekonomisinin yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme hedefine emin adımlarla ilerlediğini gösteriyor.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Düzensiz göç baskısıyla yüzleşen her devlet gibi elbette Türkiye de illegal göç akınlarıyla mücadelesini tavizsiz sürdürecektir.
Hudutlarımızın güvenliğini namusumuz bilip koruyacağız, ilave tedbirlerle daha da tahkim edeceğiz.
Fakat kör bir husumetin tuzağına da düşmeyeceğiz.
Hudutlarımızın güvenliğini namusumuz bilip koruyacağız, ilave tedbirlerle daha da tahkim edeceğiz.
Fakat kör bir husumetin tuzağına da düşmeyeceğiz.
Geçtiğimiz hafta CHP’nin devrik genel başkanının mahkeme salonunda savurduğu hakaretler, Türkiye’nin 14-28 Mayıs seçimlerinde nasıl büyük bir uçurumun eşiğinden döndüğünü bir kez daha ortaya koymuştur.
Zehirli dili, kutuplaştırıcı söylemleri ve çirkin siyasi üslubuyla bu zatın, genel başkanlığı döneminde Türkiye’ye yatırım gelmesin, Türk ekonomisi düze çıkmasın diye kendini nasıl paraladığını, ülkemizi nasıl kötülediğini, nasıl yurt dışına şikâyet ettiğini hepimiz çok iyi hatırlıyoruz.
Bugün de seçim ve kurultay kaybetmenin öfkesiyle sağa sola sataşması, Cumhur İttifakı’yla birlikte eski ittifak ortaklarına da edepsizce saldırması, hançer siyasetinin bunların genlerine işlediğinin apaçık ispatıdır.
Hançerlemenin, kuyu kazmanın, çelme takmanın, adaletin tecellisi için cansiparane çalışan hâkim ve savcıları cezaevi kapıları önünde küstahça tehdit etmenin bir muhalefet geleneği olduğunu CHP’nin sadece eski yönetimine değil, yeni yönetimine baktığımızda da çok net görüyoruz.
Yönettikleri şehirlerde trafik sorunu katlanılmaz boyutlara ulaşmış…
Depremle ilgili hiçbir şey yapılmamış, hiçbir adım atılmamış…
Belediyelerde yolsuzluk, hırsızlık, iş bilmezlik almış başını gitmiş…
Meydanlarda vatandaşa verdikleri sözlerin hiçbiri tutulmamış…
Ne gam ne tasa, bunların hiçbiri umurlarında bile değil.
Varsa yoksa cumhurbaşkanı adayı kim olacak, partinin genel başkanlık koltuğuna kim oturacak; tüm dertleri bu…
Türkiye’nin bunlarla kaybedecek vakti de enerjisi de yok.
Biz büyük hedeflerin peşindeyiz, Kızılelma’mız olan Türkiye Yüzyılı’nı inşa etmenin derdindeyiz.
Zehirli dili, kutuplaştırıcı söylemleri ve çirkin siyasi üslubuyla bu zatın, genel başkanlığı döneminde Türkiye’ye yatırım gelmesin, Türk ekonomisi düze çıkmasın diye kendini nasıl paraladığını, ülkemizi nasıl kötülediğini, nasıl yurt dışına şikâyet ettiğini hepimiz çok iyi hatırlıyoruz.
Bugün de seçim ve kurultay kaybetmenin öfkesiyle sağa sola sataşması, Cumhur İttifakı’yla birlikte eski ittifak ortaklarına da edepsizce saldırması, hançer siyasetinin bunların genlerine işlediğinin apaçık ispatıdır.
Hançerlemenin, kuyu kazmanın, çelme takmanın, adaletin tecellisi için cansiparane çalışan hâkim ve savcıları cezaevi kapıları önünde küstahça tehdit etmenin bir muhalefet geleneği olduğunu CHP’nin sadece eski yönetimine değil, yeni yönetimine baktığımızda da çok net görüyoruz.
Yönettikleri şehirlerde trafik sorunu katlanılmaz boyutlara ulaşmış…
Depremle ilgili hiçbir şey yapılmamış, hiçbir adım atılmamış…
Belediyelerde yolsuzluk, hırsızlık, iş bilmezlik almış başını gitmiş…
Meydanlarda vatandaşa verdikleri sözlerin hiçbiri tutulmamış…
Ne gam ne tasa, bunların hiçbiri umurlarında bile değil.
Varsa yoksa cumhurbaşkanı adayı kim olacak, partinin genel başkanlık koltuğuna kim oturacak; tüm dertleri bu…
Türkiye’nin bunlarla kaybedecek vakti de enerjisi de yok.
Biz büyük hedeflerin peşindeyiz, Kızılelma’mız olan Türkiye Yüzyılı’nı inşa etmenin derdindeyiz.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Bölgemizdeki çatışmalar, krizler, sorunlar çözüme kavuştukça Türkiye ekonomisindeki iyileşme daha da hızlanacaktır.
İstikrar ve güven ortamını koruduğumuz müddetçe hiç endişeniz olmasın, yolumuz da bahtımız da daima açıktır.
İstikrar ve güven ortamını koruduğumuz müddetçe hiç endişeniz olmasın, yolumuz da bahtımız da daima açıktır.
Yiğitlik ve asaletin ruh bulduğu, bereketli topraklarıyla medeniyetlere beşiklik eden destanlar şehri Kahramanmaraş… Teşekkürler Kahramanmaraş! 🇹🇷