This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak darbecilere ve şakşakçılarına rağmen demokrasiyi, hukuku, adaleti, kalkınmayı, sivil siyaseti ve milletimizin haklarını savunmayı gerekirse canımız pahasına sürdüreceğiz.
40 yıldır milletimizin başına musallat edilen terör belasını uhdemizde bulunan tüm imkânları ve araçları kullanarak bertaraf etmekte kararlıyız.
Türklerle Kürtler arasına örülmek istenen terör duvarını yıkıp atacağız.
Evlatlarımıza terörün olmadığı, şiddetin olmadığı, sırtını silaha ve dağa yaslayan terör destekli siyasetin olmadığı bir Türkiye teslim edeceğiz.
Bu hedefimizde samimiyiz, kararlıyız.
Hep söylediğimiz gibi; terör örgütü küresel güçlerin tetikçisi, taşeronu, paralı askeri, aparatı rolünden vazgeçmediği sürece nerede olursa olsun başını ezmeyi sürdüreceğiz.
Hakeza terör örgütünün siyasi uzantısı olarak hareket eden parti, örgütün güdümünden kurtulup Türkiye partisi olma yönünde somut ve ikna edici irade sergilemediği müddetçe maşerî vicdanda ve hukuk önünde hesap vermeye devam edecek.
Meşru sınırlar içinde kalmak şartıyla ülkemizde sivil siyasetin önü ardına kadar açılmışken hiç kimse yedeğine terör örgütünü alarak siyasetçilik oynayamaz.
Bölgemiz kan deryasına dönmüşken devletimizin her türlü riske karşı gerekli tedbirleri alması, 85 milyona ve gelecek nesillere karşı vazifesidir.
Milletimiz müsterih olsun.
Cumhur İttifakı olarak omuz omuza vererek terörsüz Türkiye idealini inşallah gerçeğe dönüştüreceğiz.
Türklerle Kürtler arasına örülmek istenen terör duvarını yıkıp atacağız.
Evlatlarımıza terörün olmadığı, şiddetin olmadığı, sırtını silaha ve dağa yaslayan terör destekli siyasetin olmadığı bir Türkiye teslim edeceğiz.
Bu hedefimizde samimiyiz, kararlıyız.
Hep söylediğimiz gibi; terör örgütü küresel güçlerin tetikçisi, taşeronu, paralı askeri, aparatı rolünden vazgeçmediği sürece nerede olursa olsun başını ezmeyi sürdüreceğiz.
Hakeza terör örgütünün siyasi uzantısı olarak hareket eden parti, örgütün güdümünden kurtulup Türkiye partisi olma yönünde somut ve ikna edici irade sergilemediği müddetçe maşerî vicdanda ve hukuk önünde hesap vermeye devam edecek.
Meşru sınırlar içinde kalmak şartıyla ülkemizde sivil siyasetin önü ardına kadar açılmışken hiç kimse yedeğine terör örgütünü alarak siyasetçilik oynayamaz.
Bölgemiz kan deryasına dönmüşken devletimizin her türlü riske karşı gerekli tedbirleri alması, 85 milyona ve gelecek nesillere karşı vazifesidir.
Milletimiz müsterih olsun.
Cumhur İttifakı olarak omuz omuza vererek terörsüz Türkiye idealini inşallah gerçeğe dönüştüreceğiz.
Dünyanın pek çok yerinde, millî meselelerde iktidar-muhalefet ayrımı olmadan ortak bir duruş sergilendiği hepimizin malumudur. Şahsen biz de yarım asra yaklaşan siyasi hayatımızın tamamında bunu savunduk.
Söz konusu vatan, millet ve devletse gerisi sadece birer teferruattır.
Dünya yeni ve köklü bir değişimin eşiğinde olmanın sancılarını yaşıyor.
Aynı şekilde bölgemiz kuzeyiyle ve güneyiyle savaşların, çatışmaların, katliamların, zulümlerin girdabında âdeta cayır cayır yanıyor.
İşte böyle bir iklimde Cumhur İttifakı olarak tarihî bir sorumlulukla karşı karşıyayız.
Türkiye’nin hem siyasi ve ekonomik istikrarını korumanın hem sosyal barışını tahkim etmenin hem de hedeflerimize doğru yürüyüşümüzü sürdürmenin mücadelesini veriyoruz.
Siyaset yelpazesinin neresinde olursa olsun kendini bu ülkeye, bu millete karşı mesul hisseden herkesin bu mücadeleye destek vermesi, katkı sunması, en azından yıkıcı muhalefetten kaçınması gerekir.
Ayrıştıran değil birleştiren, kutuplaştıran değil kucaklaştıran, ortak değerler etrafında toplumun tüm kesimlerini buluşturmaya çalışan tarzda siyasetle ülkemize hizmet etmeyi sürdüreceğiz.
Söz konusu vatan, millet ve devletse gerisi sadece birer teferruattır.
Dünya yeni ve köklü bir değişimin eşiğinde olmanın sancılarını yaşıyor.
Aynı şekilde bölgemiz kuzeyiyle ve güneyiyle savaşların, çatışmaların, katliamların, zulümlerin girdabında âdeta cayır cayır yanıyor.
İşte böyle bir iklimde Cumhur İttifakı olarak tarihî bir sorumlulukla karşı karşıyayız.
Türkiye’nin hem siyasi ve ekonomik istikrarını korumanın hem sosyal barışını tahkim etmenin hem de hedeflerimize doğru yürüyüşümüzü sürdürmenin mücadelesini veriyoruz.
Siyaset yelpazesinin neresinde olursa olsun kendini bu ülkeye, bu millete karşı mesul hisseden herkesin bu mücadeleye destek vermesi, katkı sunması, en azından yıkıcı muhalefetten kaçınması gerekir.
Ayrıştıran değil birleştiren, kutuplaştıran değil kucaklaştıran, ortak değerler etrafında toplumun tüm kesimlerini buluşturmaya çalışan tarzda siyasetle ülkemize hizmet etmeyi sürdüreceğiz.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri ile Yaşayan İnsan Hazineleri Ödüllerini takdim ettiğimiz kurumlarımızı, ustalarımızı, icracılarımızı; hattat, nakkaş ve sanatkârlarımızı canıgönülden tebrik ediyorum.
Asli değerlerimize, mirasımıza sahip çıkan; onu yaşatmak, yeni kuşaklara aktarmak için ömür harcayan insanlarımızın her biri de esasen yaşayan birer hazinedir.
Başlattığımız çalışma neticesinde 2008-2022 yılları arasında toplam 67 miras taşıyıcımızı Yaşayan İnsan Hazinesi ilan ettik.
Bu kıymetli isimlerin 15’i, şaheser niteliğindeki eserlerini bizlere miras bırakarak ebediyete irtihal etti.
Kültürümüzü yaşatan, yeniden yorumlayan ve geniş kitlelere ulaştıran bu ustalarımızı bugün bir kez daha rahmetle yâd ediyorum.
2024 yılında da çeşitli alanlarda başarılı eserler vücuda getiren 25 yeni usta ve sanatçımızı Yaşayan İnsan Hazinelerimize dâhil ettik.
Gösterdikleri üstün gayretler, ortaya koydukları eserler için her bir ustamıza, sanatkârımıza ülkem ve milletim adına teşekkür ediyor, Rabb’imden muvaffakiyetler diliyorum.
Asli değerlerimize, mirasımıza sahip çıkan; onu yaşatmak, yeni kuşaklara aktarmak için ömür harcayan insanlarımızın her biri de esasen yaşayan birer hazinedir.
Başlattığımız çalışma neticesinde 2008-2022 yılları arasında toplam 67 miras taşıyıcımızı Yaşayan İnsan Hazinesi ilan ettik.
Bu kıymetli isimlerin 15’i, şaheser niteliğindeki eserlerini bizlere miras bırakarak ebediyete irtihal etti.
Kültürümüzü yaşatan, yeniden yorumlayan ve geniş kitlelere ulaştıran bu ustalarımızı bugün bir kez daha rahmetle yâd ediyorum.
2024 yılında da çeşitli alanlarda başarılı eserler vücuda getiren 25 yeni usta ve sanatçımızı Yaşayan İnsan Hazinelerimize dâhil ettik.
Gösterdikleri üstün gayretler, ortaya koydukları eserler için her bir ustamıza, sanatkârımıza ülkem ve milletim adına teşekkür ediyor, Rabb’imden muvaffakiyetler diliyorum.
Hayatımızda köklü değişimleri de beraberinde getiren teknoloji devrimiyle birlikte dijitalleşme; ekonomiden finansa, kültürden haberleşmeye kadar her alanı âdeta kuşatmış durumda.
İletişim imkânlarının ilerlemesinin sonuçlarından biri, dijital teknokültürün yaygınlaşmasıdır.
Bu kültürün ayırıcı özelliği ise “trend” denilen tek tipleşmedir.
Tüketime dayalı neoliberal sistem yerel zenginliği, çeşitliliği, müktesebatı ya yok saymakta ya da ticari meta haline getirerek içini boşaltmaktadır.
Küreselleşmeyle birlikte kültürel bir yozlaşma da tüm dünyayı etkisi altına almaktadır.
Kuşaktan kuşağa aktararak bugünlere getirdiğimiz nice geleneksel kültür unsurunun ziyan edildiğini, tarihin tozlu raflarına kaldırıldığını görmek bizleri ziyadesiyle yaralıyor.
Bugün Avrupa’nın, Amerika’nın, Uzak Doğu ülkelerinin müzik listelerini ezbere bilen, sanatçılarını tanıyan ama kendi tarihinden birkaç bestekârın, âşığın, söz ve saz üstadının ismini bilmeyen insanlarımızı gördükçe belli bir döneme damgasını vuran inkâr politikalarının yol açtığı tahribatı çok daha net görebiliyoruz.
K-Popu çok iyi bilen ama Cem Karaca’ya, Barış Manço’ya, Neşet Ertaş’a, Kayahan’a ve daha nice bu toprakların sesi, soluğu olan sanat yıldızımıza aşina olmayan gençlerimizi gördükçe elbette endişeleniyoruz, üzülüyoruz, kendimizi sorguluyoruz.
İster para ister çıkar ister ideoloji adına yapılsın; tek tipleştirmenin varacağı yer kültürel çoraklaşmadır, çölleşmedir.
Nasıl bir ağaç kökleriyle yaşarsa işte biz de millet olarak köklerimize sıkı sıkıya tutunmaya çalışmalı, değerlerimizle bağımızı her zaman sağlam tutmalıyız.
Kültür mirasımızın devam etmesi, yaşatılması için biz bize ait olanı korumaya, çalınanı bulup getirmeye, kültür varlığımızı ihya etmeye devam edeceğiz.
İletişim imkânlarının ilerlemesinin sonuçlarından biri, dijital teknokültürün yaygınlaşmasıdır.
Bu kültürün ayırıcı özelliği ise “trend” denilen tek tipleşmedir.
Tüketime dayalı neoliberal sistem yerel zenginliği, çeşitliliği, müktesebatı ya yok saymakta ya da ticari meta haline getirerek içini boşaltmaktadır.
Küreselleşmeyle birlikte kültürel bir yozlaşma da tüm dünyayı etkisi altına almaktadır.
Kuşaktan kuşağa aktararak bugünlere getirdiğimiz nice geleneksel kültür unsurunun ziyan edildiğini, tarihin tozlu raflarına kaldırıldığını görmek bizleri ziyadesiyle yaralıyor.
Bugün Avrupa’nın, Amerika’nın, Uzak Doğu ülkelerinin müzik listelerini ezbere bilen, sanatçılarını tanıyan ama kendi tarihinden birkaç bestekârın, âşığın, söz ve saz üstadının ismini bilmeyen insanlarımızı gördükçe belli bir döneme damgasını vuran inkâr politikalarının yol açtığı tahribatı çok daha net görebiliyoruz.
K-Popu çok iyi bilen ama Cem Karaca’ya, Barış Manço’ya, Neşet Ertaş’a, Kayahan’a ve daha nice bu toprakların sesi, soluğu olan sanat yıldızımıza aşina olmayan gençlerimizi gördükçe elbette endişeleniyoruz, üzülüyoruz, kendimizi sorguluyoruz.
İster para ister çıkar ister ideoloji adına yapılsın; tek tipleştirmenin varacağı yer kültürel çoraklaşmadır, çölleşmedir.
Nasıl bir ağaç kökleriyle yaşarsa işte biz de millet olarak köklerimize sıkı sıkıya tutunmaya çalışmalı, değerlerimizle bağımızı her zaman sağlam tutmalıyız.
Kültür mirasımızın devam etmesi, yaşatılması için biz bize ait olanı korumaya, çalınanı bulup getirmeye, kültür varlığımızı ihya etmeye devam edeceğiz.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Bugüne kadar 12 bin tarihî eserimizi ait olduğu topraklarla, milletimizle buluşturduk. Bundan sonra da bize ait olanı korumaya, çalınanı bulup getirmeye, yurt dışındaki müşterek kültür varlığımızı ihya etmeye devam edeceğiz.
Umman Sultanı, muhterem kardeşim Heysem bin Tarık’ı Türkiye’de misafir etmekten büyük memnuniyet duydum. 🇹🇷🇴🇲
Köklü tarihî ve kardeşlik bağlarına sahip olduğumuz Umman’la ilişkilerimiz her alanda gelişmeye devam ediyor.
Bugünkü görüşmelerimizde, çeşitli alanlara yayılan ilişkilerimizin daha da güçlendirilmesi için atılabilecek adımları değerlendirdik.
İlişkilerimize kurumsal çerçeve kazandırmak arzusundayız. Bu amaçla Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Mekanizması dâhil istifade edebileceğimiz seçenekleri ele aldık.
Dış ilişkiler, ekonomi, sanayi, yatırım, sağlık, kültür, tarım ve hayvancılık gibi başlıklarda iş birliğimizi ilerletmeye yönelik 10 belge imzalandı, ortak bildiri kabul edildi.
Ekonomik ve ticari ilişkilerimizi, mevcut potansiyelimizi yansıtacak şekilde, ilk aşamada 5 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz.
Müteahhitlik firmalarımız, Umman’da bugüne kadar yaklaşık 7 milyar dolar değerinde projeyi başarıyla tamamladı.
BOTAŞ ile Ummanlı muhatabı arasındaki anlaşma uyarınca 2025 yılından itibaren Umman’dan sıvılaştırılmış gaz tedarikine başlanacak olmasıyla enerji alanındaki iş birliğimizde yeni bir döneme girmiş olacağız.
Görüşmelerimizde savunma sanayisi iş birliği de gündeme geldi. Umman’ın Türk ürünlerini tercih etmesinden iftihar ediyoruz.
Ummanlı kardeşlerimizin uluslararası ve bölgesel sorunların diyalog yoluyla aşılmasına yönelik çabalara verdiği desteği takdirle karşılıyoruz.
Gerek Türkiye-Umman ilişkilerine gerek bölgemizin barış ve istikrarına katkılarından ötürü Sultan Heysem bin Tarık’a Türkiye Cumhuriyeti Devlet Nişanı’nı takdim ettim.
Şahsımıza tevcih etmiş oldukları El Said Nişanı için de kendisine şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum.
Rabb’im iki ülke kardeşliğini daim eylesin…
Köklü tarihî ve kardeşlik bağlarına sahip olduğumuz Umman’la ilişkilerimiz her alanda gelişmeye devam ediyor.
Bugünkü görüşmelerimizde, çeşitli alanlara yayılan ilişkilerimizin daha da güçlendirilmesi için atılabilecek adımları değerlendirdik.
İlişkilerimize kurumsal çerçeve kazandırmak arzusundayız. Bu amaçla Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Mekanizması dâhil istifade edebileceğimiz seçenekleri ele aldık.
Dış ilişkiler, ekonomi, sanayi, yatırım, sağlık, kültür, tarım ve hayvancılık gibi başlıklarda iş birliğimizi ilerletmeye yönelik 10 belge imzalandı, ortak bildiri kabul edildi.
Ekonomik ve ticari ilişkilerimizi, mevcut potansiyelimizi yansıtacak şekilde, ilk aşamada 5 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz.
Müteahhitlik firmalarımız, Umman’da bugüne kadar yaklaşık 7 milyar dolar değerinde projeyi başarıyla tamamladı.
BOTAŞ ile Ummanlı muhatabı arasındaki anlaşma uyarınca 2025 yılından itibaren Umman’dan sıvılaştırılmış gaz tedarikine başlanacak olmasıyla enerji alanındaki iş birliğimizde yeni bir döneme girmiş olacağız.
Görüşmelerimizde savunma sanayisi iş birliği de gündeme geldi. Umman’ın Türk ürünlerini tercih etmesinden iftihar ediyoruz.
Ummanlı kardeşlerimizin uluslararası ve bölgesel sorunların diyalog yoluyla aşılmasına yönelik çabalara verdiği desteği takdirle karşılıyoruz.
Gerek Türkiye-Umman ilişkilerine gerek bölgemizin barış ve istikrarına katkılarından ötürü Sultan Heysem bin Tarık’a Türkiye Cumhuriyeti Devlet Nişanı’nı takdim ettim.
Şahsımıza tevcih etmiş oldukları El Said Nişanı için de kendisine şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum.
Rabb’im iki ülke kardeşliğini daim eylesin…
Türkiye’yle birlikte 30’u aşkın ülkeden akademisyenin, siyasetçinin; sivil toplum mensubu, gazeteci, iş insanı ve kanaat önderinin iştirak ettiği, kendi alanında artık bir marka haline gelen #TRTWorldForum’un hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Bu yıl 8’incisi düzenlenen TRT World Forum’u yalnızca bir tartışma zemini değil, aynı zamanda dünyanın sorunlarına çözüm arayışlarının somutlaştığı bir irade platformu olarak değerlendiriyoruz.
Bu yılki temamız olan Kırılma Noktasında Bir Dünya: Krizleri ve Dönüşümleri Yönetmek, dünyanın karşı karşıya olduğu derin sorunları ve dünyanın dönüşümünü tartışmamız gerektiğini açıkça ortaya koyuyor.
Bu tema, aynı zamanda mevcut sistemin sürdürülemez olduğunu ve insanlığın daha adil bir düzene ihtiyaç duyduğunu da bizlere hatırlatıyor.
Forum kapsamında, dünyamızı tehdit eden meseleler, alanında yetkin isimlerce masaya yatırılacak, bu meselelerin çözümü için atılması gereken adımlar değerlendirilecek.
Teknoloji, jeopolitik, savaş, güvenlik, iklim değişikliği, enerji, ekonomi, medya, yayıncılık, uluslararası hukuk, politika ve diplomasi gibi alanlarda düzenlenecek toplantıların verimli geçmesini diliyorum.
Katılımcılarımızın görüşleriyle forumun, çağımızın sancılı meselelerine yeni, yenilikçi ve etkili çözüm yolları sunmasını temenni ediyorum.
“TRT hem bellektir hem de gelecek” anlayışıyla çalışmalarını sürdüren TRT yönetimini ve bu güzel programın düzenlenmesinde emeği geçen herkesi yürekten tebrik ediyorum.
Bu yıl 8’incisi düzenlenen TRT World Forum’u yalnızca bir tartışma zemini değil, aynı zamanda dünyanın sorunlarına çözüm arayışlarının somutlaştığı bir irade platformu olarak değerlendiriyoruz.
Bu yılki temamız olan Kırılma Noktasında Bir Dünya: Krizleri ve Dönüşümleri Yönetmek, dünyanın karşı karşıya olduğu derin sorunları ve dünyanın dönüşümünü tartışmamız gerektiğini açıkça ortaya koyuyor.
Bu tema, aynı zamanda mevcut sistemin sürdürülemez olduğunu ve insanlığın daha adil bir düzene ihtiyaç duyduğunu da bizlere hatırlatıyor.
Forum kapsamında, dünyamızı tehdit eden meseleler, alanında yetkin isimlerce masaya yatırılacak, bu meselelerin çözümü için atılması gereken adımlar değerlendirilecek.
Teknoloji, jeopolitik, savaş, güvenlik, iklim değişikliği, enerji, ekonomi, medya, yayıncılık, uluslararası hukuk, politika ve diplomasi gibi alanlarda düzenlenecek toplantıların verimli geçmesini diliyorum.
Katılımcılarımızın görüşleriyle forumun, çağımızın sancılı meselelerine yeni, yenilikçi ve etkili çözüm yolları sunmasını temenni ediyorum.
“TRT hem bellektir hem de gelecek” anlayışıyla çalışmalarını sürdüren TRT yönetimini ve bu güzel programın düzenlenmesinde emeği geçen herkesi yürekten tebrik ediyorum.
Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü münasebetiyle baskıya, işgale, zulme ve soykırıma maruz kalan Filistinli kardeşlerimizin haklı davalarına olan sarsılmaz desteğimizi şahsım ve milletim adına en güçlü duygularla ifade etmek istiyorum.
Çoğunluğu kadın ve çocuk 50 bin masum Filistinli kardeşimizin şehit düştüğü Gazze’ye insani yardımların yeterli, güvenli, sürekli ve kesintisiz olarak ulaştırılması zaruri bir hal almıştır.
Türkiye olarak Filistinli kardeşlerimize bugüne kadar 86 bin ton insani yardım gönderdik.
Kış mevsimi gelmeden önce bölgedeki mazlumlara yönelik yardımlarımızı arttırarak sürdürmekteyiz.
Gazze soykırımının uluslararası hukuk normları içerisinde cezalandırılması gerekmektedir.
Filistin-İsrail meselesi adil bir çözüme kavuşturulmadan Orta Doğu’da kalıcı barış ve istikrarın tesisi mümkün değildir.
Uluslararası hukuk uyarınca 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devletinin vücut bulması, bölgede adil ve kalıcı barışın olmazsa olmaz şartıdır.
Türkiye, adil ve kalıcı bir barışın sağlanması ve kapsamlı bir çözümün hayata geçirilmesi için her türlü sorumluluğu üstlenmeye hazırdır.
Mazlum Filistin halkına ve haklı mücadelesine ilk günden bu yana verdiğimiz desteği kararlılıkla, güçlü bir şekilde ve artırarak devam ettireceğiz.
Çoğunluğu kadın ve çocuk 50 bin masum Filistinli kardeşimizin şehit düştüğü Gazze’ye insani yardımların yeterli, güvenli, sürekli ve kesintisiz olarak ulaştırılması zaruri bir hal almıştır.
Türkiye olarak Filistinli kardeşlerimize bugüne kadar 86 bin ton insani yardım gönderdik.
Kış mevsimi gelmeden önce bölgedeki mazlumlara yönelik yardımlarımızı arttırarak sürdürmekteyiz.
Gazze soykırımının uluslararası hukuk normları içerisinde cezalandırılması gerekmektedir.
Filistin-İsrail meselesi adil bir çözüme kavuşturulmadan Orta Doğu’da kalıcı barış ve istikrarın tesisi mümkün değildir.
Uluslararası hukuk uyarınca 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devletinin vücut bulması, bölgede adil ve kalıcı barışın olmazsa olmaz şartıdır.
Türkiye, adil ve kalıcı bir barışın sağlanması ve kapsamlı bir çözümün hayata geçirilmesi için her türlü sorumluluğu üstlenmeye hazırdır.
Mazlum Filistin halkına ve haklı mücadelesine ilk günden bu yana verdiğimiz desteği kararlılıkla, güçlü bir şekilde ve artırarak devam ettireceğiz.
Türkiye olarak devleti ve milletiyle ilk günden beri Gazze’deki mezalime sesimizi yükseltiyoruz.
Gazze’deki soykırımın durması ve kalıcı barışa giden yolun açılması için değil elimizi, tüm bedenimizi taşın altına koymaya hazırız.
Çıplak ayaklarıyla yağmurun, çamurun içinde bir tas çorba için saatlerce sıra bekleyen çocukları gördükçe hepimizin yüreği yaralanıyor. Vücudunda taş yerine kalp taşıyan herhangi bir kimse böyle bir trajediye sessiz kalabilir mi?
Gazzeli, Filistinli, Lübnanlı mazlumların acısı hepimizin acısıdır; öyle de olmalıdır. Zulme rıza zulümdür. Zalimin yanında duran, zulmüne de ortak olur.
Biz tarih boyunca ister Musevi ister Hristiyan olsun, zulme maruz kalan herkese kapısını sonuna kadar açmış bir milletiz.
Bizim zihin dünyamızda ne mazluma kimliği sorulur ne zalimin inancına bakılır.
Çok açık ve net söylüyorum: Biz tam 420 gündür bölgemizi kan deryasına çeviren bu cinnet halinin artık son bulmasını arzu ve temenni ediyoruz.
Uluslararası Ceza Mahkemesinin Netanyahu ve Gallant hakkında çıkardığı yakalama kararını bu bakımdan çok önemli buluyoruz.
İsrail ile Lübnan arasında önceki gün sağlanan ateşkesin de aynı şekilde kalıcı olmasını temenni ediyoruz.
Sahada kış şartları daha fazla bastırmadan, daha fazla masum kanı dökülmeden, daha fazla annenin, babanın yüreğine evlat acısı düşmeden, daha fazla çocuk yetim-öksüz kalmadan, uluslararası kurumlara olan güven daha fazla örselenmeden…
Velhasıl kurumları ve değerleriyle insanlık daha fazla irtifa kaybetmeden Gazze’de de sürdürülebilir ateşkes bir an önce tesis edilmelidir.
Türkiye ilk günden beri bunu savunmuştur, bugün de aynı yerdedir.
Gazze’deki soykırımın durması ve kalıcı barışa giden yolun açılması için değil elimizi, tüm bedenimizi taşın altına koymaya hazırız.
Çıplak ayaklarıyla yağmurun, çamurun içinde bir tas çorba için saatlerce sıra bekleyen çocukları gördükçe hepimizin yüreği yaralanıyor. Vücudunda taş yerine kalp taşıyan herhangi bir kimse böyle bir trajediye sessiz kalabilir mi?
Gazzeli, Filistinli, Lübnanlı mazlumların acısı hepimizin acısıdır; öyle de olmalıdır. Zulme rıza zulümdür. Zalimin yanında duran, zulmüne de ortak olur.
Biz tarih boyunca ister Musevi ister Hristiyan olsun, zulme maruz kalan herkese kapısını sonuna kadar açmış bir milletiz.
Bizim zihin dünyamızda ne mazluma kimliği sorulur ne zalimin inancına bakılır.
Çok açık ve net söylüyorum: Biz tam 420 gündür bölgemizi kan deryasına çeviren bu cinnet halinin artık son bulmasını arzu ve temenni ediyoruz.
Uluslararası Ceza Mahkemesinin Netanyahu ve Gallant hakkında çıkardığı yakalama kararını bu bakımdan çok önemli buluyoruz.
İsrail ile Lübnan arasında önceki gün sağlanan ateşkesin de aynı şekilde kalıcı olmasını temenni ediyoruz.
Sahada kış şartları daha fazla bastırmadan, daha fazla masum kanı dökülmeden, daha fazla annenin, babanın yüreğine evlat acısı düşmeden, daha fazla çocuk yetim-öksüz kalmadan, uluslararası kurumlara olan güven daha fazla örselenmeden…
Velhasıl kurumları ve değerleriyle insanlık daha fazla irtifa kaybetmeden Gazze’de de sürdürülebilir ateşkes bir an önce tesis edilmelidir.
Türkiye ilk günden beri bunu savunmuştur, bugün de aynı yerdedir.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Türkiye’nin Gazze krizinde takip ettiği dik ve dirayetli politikayla birlikte iç cephemizi sarsmaya yönelik yayınlarda gözle görünür artış olmuştur.
Bölgemiz yangın yeriyken iç kalemizde gedik açmayı hedefleyen her türlü girişimi millî güvenlik zaviyesinden değerlendiriyoruz.
Bölgemiz yangın yeriyken iç kalemizde gedik açmayı hedefleyen her türlü girişimi millî güvenlik zaviyesinden değerlendiriyoruz.
MÜSİAD EXPO ve Uluslararası İş Forumu Kongresi’nde Türkiye ile dost ve kardeş ülkelerin iş insanlarıyla bir araya geldik.
88 ülkeden yatırımcıları buluşturan fuarın ve forumun tertibinde emeği geçen herkesi yürekten tebrik ediyorum.
Küresel Ticaret Burada sloganıyla düzenlenen MÜSİAD EXPO’nun bu sene 20’ncisini icra ettik.
Özellikle tekstil, makine, inşaat, yapı malzemeleri, gıda-tarım ve savunma sanayisi firmalarımızın fuara mührünü vurmasını önemsiyoruz.
Bu gurur verici tablo, Türk ekonomisinin kapasitesi yanında çeşitliliğini de gösteren kayda değer bir referanstır.
24 sektörden 300’ü aşkın katılımcı firmayı buluşturan B2B görüşmelerinde hedef, 1 milyar dolarlık ticari iş birliği hacmine ulaşmaktır.
Çarşamba gününden bu yana yapılan temaslarla inşallah bu miktarın da üzerine çıkıldığına inanıyorum.
Artık bir MÜSİAD klasiği haline dönüşen bu başarılı organizasyon dolayısıyla Derneğimizin yöneticilerini tek tek kutluyor, etkinliğin bugünlere gelmesine katkı veren herkesi şükranla yâd ediyorum.
Gerek katılımcılar gerek fuarda sergilenen ürünler gerekse etkinlikler noktasında göz doldurucu bir içeriğe sahip MÜSİAD EXPO’nun yoluna güçlenerek devam edeceğini ümit ediyorum.
88 ülkeden yatırımcıları buluşturan fuarın ve forumun tertibinde emeği geçen herkesi yürekten tebrik ediyorum.
Küresel Ticaret Burada sloganıyla düzenlenen MÜSİAD EXPO’nun bu sene 20’ncisini icra ettik.
Özellikle tekstil, makine, inşaat, yapı malzemeleri, gıda-tarım ve savunma sanayisi firmalarımızın fuara mührünü vurmasını önemsiyoruz.
Bu gurur verici tablo, Türk ekonomisinin kapasitesi yanında çeşitliliğini de gösteren kayda değer bir referanstır.
24 sektörden 300’ü aşkın katılımcı firmayı buluşturan B2B görüşmelerinde hedef, 1 milyar dolarlık ticari iş birliği hacmine ulaşmaktır.
Çarşamba gününden bu yana yapılan temaslarla inşallah bu miktarın da üzerine çıkıldığına inanıyorum.
Artık bir MÜSİAD klasiği haline dönüşen bu başarılı organizasyon dolayısıyla Derneğimizin yöneticilerini tek tek kutluyor, etkinliğin bugünlere gelmesine katkı veren herkesi şükranla yâd ediyorum.
Gerek katılımcılar gerek fuarda sergilenen ürünler gerekse etkinlikler noktasında göz doldurucu bir içeriğe sahip MÜSİAD EXPO’nun yoluna güçlenerek devam edeceğini ümit ediyorum.