Recep Tayyip Erdoğan
116K subscribers
2.55K photos
559 videos
19 links
Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı - President of Türkiye and AK Party Chairman
Download Telegram
Biz başkaları gibi şahsi ikbal kavgası değil, Türkiye ve Türk milleti için bir istikbal mücadelesi yürütüyoruz.

Bizim için esas olan, Hakk’ın ve halkın rızasıdır; bizim için esas olan, aziz milletin hayır duasıdır; bizim için esas olan, Türkiye’nin aydınlık geleceğidir.

Bizim için esas olan, davamızın sekteye uğramamasıdır.

Biz AK kadrolar olarak millete hizmetkârlık uğruna yola çıkmış dava arkadaşlarıyız.

İlk günden beri nasıl hırsı, kibri, enaniyeti, sen ben kavgasını kapımıza yaklaştırmadıysak bundan sonra da benliğimizi, nefsimizi, enaniyetimizi gerekirse ayaklar altına alarak yolumuza devam edeceğiz.

Tüm umutlarını AK Parti’nin zayıflamasına bağlayan siyaset tüccarlarının heveslerini yine kursaklarında bırakacağız.

Tek bir arkadaşımızı dahi dışarıda bırakmayacak, dışlamayacak, gönlünü kırmayacak; bir olacak, birlik olacak, saflarımızı daha da sıklaştıracağız.

Eski-yeni, genç-yaşlı demeden hep beraber bu ülke, bu vatan, bu bayrak için aşkla çalışmayı sürdüreceğiz.

Partimiz ve ittifakımız ne kadar güçlüyse defalarca gördük ki Türkiye de güçlüdür, emniyettedir, emin ellerdedir.

Ama biz zayıflarsak Türkiye de zayıflıyor, kan kaybediyor, güçten düşüyor demektir.

AK Parti’nin ve Cumhur İttifakı’nın sendelemesini dört gözle bekleyen şer odaklarının olduğunu çok iyi biliyoruz.

Allah’ın izniyle bunlara umdukları fırsatı vermeyeceğiz.
Son günlerde hepimizi derinden sarsan, üzen, müteessir eden, her insanın vicdanını kanatan bir çete operasyonu gündemde.

Masum bebeklerin hayatıyla oynayan bu canilerin bir daha gün yüzü görmemesi için Cumhurbaşkanı olarak ben de konunun bizzat takipçisi olmaya devam edeceğim.

Her ne kadar bu çete operasyonu ülke gündemine yeni gelmiş olsa da soruşturmanın başlama tarihi 1,5 sene öncesine uzanıyor.

Yürütülen titiz soruşturma neticesinde çete üyelerine operasyon yapılarak elebaşları tutuklanıyor.

Dosya kapsamındaki 47 şüpheliden 22’si şu an cezaevinde.

Soruşturmanın adli boyutunda bunlar yaşanırken Sağlık Bakanlığımız Tekirdağ’da 1 hastaneyi kapatıyor, İstanbul’daki 9 hastanenin de ruhsatı iptal ediliyor.

Yani 12 masum sabinin hayatını kaybetmesine yol açan kim varsa, hangi sağlık kuruluşu varsa hepsiyle ilgili adli ve idari işlemler gecikmeksizin yapılıyor.

Hal böyleyken muhalefetin ve muhalif medyanın Türk ordusuna “kimyasal silah kullandı” iftirası atan Tabipler Odasıyla el ele verip utanmadan bizi, bakanlıklarımızı, sağlık sistemimizi, hatta topyekûn sağlık çalışanlarımızı hedef alması, ülkemiz siyaseti ve basını adına büyük bir şuursuzluktur.

Masum bebeklerin cenazesi ve ailelerinin acısı üzerinden siyaset yapmak, vicdan tutulmasından başka bir şey değildir.

Vatandaşa hizmet yarışında esamesi okunmayanların konu iftira atmaya; karalama, çarpıtma, hakaret etmeye gelince ön safta yer almalarını aziz milletimizin basiret ve ferasetine havale ediyorum.

Bürokratik kariyerinde SSK’yı batırmak dışında hiçbir başarısı olmayan bir çapsızın sosyal medyadan savurduğu hakaretleri ise kendisine aynen iade ediyorum.

Bu ülkede sağlık hizmetleriyle ilgili konuşacak en son kişi, CHP’nin devrik genel başkanı Kılıçdaroğlu’dur. CHP’nin sadece eski genel başkanı değil, yeni lideri de bu konuda bize laf söyleyemez.

Millet koronavirüs salgınıyla boğuşurken Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nin bağlantı yollarını dahi yapmaktan aciz olan zihniyete, şayet biraz utanma duyguları varsa bu süreçte susmak düşer.

Bir avuç haysiyetsiz sebebiyle doktoru, hemşiresi, ebesi, hasta bakıcısı, teknikeri, asistanı, hocasıyla yaklaşık 1,5 milyon insanımızın çalıştığı sağlık ordumuzu kimse töhmet altında bırakamaz.

Bölücü terör örgütü sempatizanlarının da içinde olduğu bu çete, devletimizin vatandaşlarımıza daha kaliteli ve erişilebilir sağlık hizmeti sunmak amacıyla sağladığı imkânları istismar ederek böyle alçakça bir vahşeti gerçekleştirmiştir.

Devletimiz de ilk andan itibaren harekete geçmiş, gereken her türlü adımı atmıştır.

Böyle bir barbarlığı yapanlardan işledikleri suçların hesabı en ağır biçimde hukuk önünde sorulacaktır.
Milletin çocuklarını “hizmet” diyerek, “himmet” diyerek mankurtlaştıranların sonu tarihteki diğer insan kılıklı iblisler gibi onursuz bir ölüm olmuştur.

Biliyor ve inanıyoruz ki “Allah’ın cezalandırması çetindir”.

Bu hainler tüm uğraşlarımıza rağmen, maalesef, emrinde oldukları ağababalarının eteğine yapışarak Türk adaletinden kaçmayı başardılar.

Bu dünyadan işledikleri suçların, hakkına girdikleri insanların, ifsat ettikleri körpe beyinlerin ve döktükleri şehit kanlarının hesabını vermeden gittiler.

Ama ilahi adaletten kaçamayacaklardır.

Rabbimiz, bu ülkeye ve bu millete yaptığı kötülüklerin ve verdiği zararların hesabını bu hainlerden tek tek soracaktır.

Biz de devlet olarak FETÖ tamamen tasfiye oluncaya kadar mücadelemizi kararlılıkla devam ettireceğiz.

Devletimizin tüm kurumlarının nefesi, ister yurt içinde ister dünyanın en ücra köşesinde olsun, FETÖ’cü sırtlan sürüsünün ensesinde olacaktır.

Baş hainin ölümüyle şehit ailelerimizin yüreği biraz olsun soğumuş, gazilerimiz biraz olsun teselli bulmuş, Türkiye’ye ihanet edenlerin akıbetinin ne olacağı böylece görülmüştür.

Başta dava ve yol arkadaşımız Erol Olçok ile kıymetli evladı Abdullah Tayyip olmak üzere 15 Temmuz gecesi istiklal ve istikbalimiz uğrunda şehit olan bütün kahramanları rahmetle, şükranla, minnetle yâd ediyor; ruhları şad olsun diyorum.
Türk savunma sanayisinin lokomotif kuruluşlarından olan TUSAŞ’a yönelik düzenlenen terör eylemi; ülkemizin bekasını, milletimizin huzurunu ve “Tam Bağımsız Türkiye” idealimizin timsali olan savunma atılımlarımızı hedef alan alçakça bir saldırıdır.

Terör eyleminin ilk anından itibaren güvenlik kuvvetlerimiz olaya süratle müdahalede bulunmuş ve teröristleri etkisiz hale getirmiştir.

Milletimiz şunu bilsin ki Türkiye’ye uzanan kirli eller mutlaka kırılacak; güvenliğimize kasteden hiçbir yapı, hiçbir terör örgütü, hiçbir şer odağı emellerine ulaşamayacaktır.

Her türlü terör tehdidiyle ve destekçileriyle mücadelemiz azimle, kararlılıkla ve çok boyutlu bir şekilde devam edecektir.

Kalleş terör eyleminde şehit olan kardeşlerimize Allah’tan rahmet niyaz ediyor, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Savunma sanayimizin gurur kaynağı TUSAŞ’ımızın fedakâr çalışanlarına ve milletimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Türkiye’nin savunma, havacılık ve uzay sektörlerinin yıldızlarını buluşturan, kendi alanında giderek bir marka haline gelen SAHA EXPO 2024’ün ülkemiz, sektörümüz ve katılımcı firmalar için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Yerlilik oranını artırmayı, kritik teknolojileri ülkemize kazandırmayı, uluslararası rekabet gücümüzü yükseltmeyi amaçlayan SAHA İstanbul, kuruluşundan bu yana geçen 9 senede çok büyük mesafe katetti.

SAHA İstanbul; bugün 52 farklı sektörden üyeye, 1.200’ü aşkın şirkete, 29 üniversiteye ve 45 şehre yayılmış geniş bir ağa ulaşmıştır.

SAHA EXPO’nun ise Türk şirketlerini küresel pazarla buluşturan bir köprü vazifesi üstlendiğine tanık oluyoruz.

150 binden fazla ziyaretçi, 300’ün üzerinde delegasyon, 150’den fazla alıcı delegasyonu, 120’yi aşkın ülkeden üst düzey katılım, 1.400’den fazla şirket iştirakiyle SAHA EXPO, memnuniyetle belirtmek isterim ki savunma sektöründe önemli bir platform haline gelmiştir.

Yine fuar boyunca 4,6 milyar doları ihracat sözleşmesi olmak üzere toplam 6,2 milyar dolarlık anlaşmaların imzalanacak olması da dikkate değerdir.

Görüyoruz ki Türkiye, global savunma sanayisi sektöründe güçlü bir oyuncu olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Bu başarı; teknolojiyi tasarlama, geliştirme ve üretme yanında stratejik iş birlikleri ve uluslararası projelerle de perçinleniyor.

Bundan ne kadar iftihar etsek inanın azdır.
Önümüze çıkartılan tüm engellere, maruz kaldığımız gizli-açık ambargolara, içimizdeki ihanet şebekelerinin sabotajlarına, müttefiklik hukukunu ayaklar altına alan kısıtlamalara rağmen son 22 yılda savunma sanayisi alanında tam anlamıyla bir destan yazdık.

Askerimizin, polisimizin ihtiyaç duyduğu en basit malzemelerin bile yurt dışından tedarik edildiği, bize asla yakışmayan eski Türkiye tablosuna son verdik.

Terör örgütlerine karşı yürüttüğü meşru operasyonlarda dahi başka ülkelerin silahına, aracına, gerecine muhtaç olan bir ülkeyi, savunma hamlelerimiz neticesinde dışa bağımlılıktan büyük oranda kurtardık.

Sistemler sistemi Çelik Kubbe ile Çelik Kubbe’nin uzun menzil hava savunmadaki gücü Siper ve diğer pek çok projemizle kendimizi sürekli geliştirmeye çalışıyoruz.

Tüm bunlarla birlikte uydu teknolojilerinde de devamlı bir atılım halindeyiz.

Geçtiğimiz yıl uzaya fırlattığımız, Türkiye’nin ilk yerli ve millî gözetleme uydusu İMECE ile artık dünyanın her yerinden herhangi bir kısıtlamaya tabi olmadan görüntü alma imkânına sahibiz.

Türksat 6A projesiyle de haberleşme uydularının üretimi alanında kendi uydusunu yapabilen sayılı ülkeler arasına girdik.

Şundan tüm milletimiz emin olsun:

Türkiye’nin savunma sanayisindeki bağımsızlık yürüyüşü sadece ülkemiz için değil, mazlumlarla birlikte tüm dünya için yeni bir dönemin habercisidir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti; bekasına yönelik tüm tehditleri kaynağında bertaraf etme gücüne, kapasitesine ve kararlılığına sahiptir.

Türkiye, 85 milyon vatandaşının topyekûn kenetlenmesiyle her türlü tuzağı bozacak basireti de ziyadesiyle haizdir.

Her ne kadar şehitlerimiz sebebiyle acımız büyük olsa da Türkiye Yüzyılı ülkümüze kasteden alçaklarla mücadele azmimiz çok daha büyüktür.

Bu tarz kalleşliklerle bize geri adım attıracaklarını zannedenlerin tepesine binmeye, inlerini başlarına geçirmeye devam edeceğiz.

Şu gerçeği herkes yakında görecektir:

Milletimizin huzur ve güvenliğini hedef alan her türlü saldırı akim kalacak, başarısız olacak, en sonunda dönüp kandan beslenen terör baronlarını vuracaktır.

Savunma sanayisi çalışanlarımız da saldırıdan hemen sonra “Hainlere inat daha fazla çalışacağız, daha fazla üreteceğiz!” diyerek bu milletin nasıl yenilmez bir iradeye, nasıl sarsılmaz bir imana sahip olduğunu göstermişlerdir.

İstiklal Marşımızdaki o asil ruha bir kez daha şahit olduk:

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar?


Evet, teröre meydan okuyan TUSAŞ personelimizin şahsında bu millet yenilmeyeceğini, yıkılmayacağını, alçakları yurduna asla uğratmayacağını dost düşman herkese bir kez daha ilan etmiştir.
Terörün gayesi sadece masumları katletmek değildir, tedhiş ve korku ortamı oluşturmaktır.

Ülkemizde kimi çevreler maalesef bilerek veya bilmeyerek terörün bu hedefine ulaşmasına bir nevi aracılık yapmaktadır.

Son dönemde medyamız bu tür hadiselerde çok kötü bir sınav veriyor.

Hiçbir otokontrolün, hiçbir ahlaki değerin ve denetimin olmadığı sosyal medya mecralarını bir tarafa bırakıyorum.

Çünkü sosyal medya, zaten söz konusu Türkiye olduğunda terör eyleminin eksik kalan yanlarını tamamlayan bir operasyon aygıtına dönüşmüş durumda.

Bizi asıl üzen, böyle meselelerde çok daha sorumlu, çok daha titiz yayın yapmasını beklediğimiz kendi yazılı ve görsel medyamızdır.

Hepimizi yaralayan menfur cinayetlerde sergilenen sorumsuzluğun bir benzerinin TUSAŞ’taki terör eyleminde de tekrarlandığını görüyoruz.

Bunun kabul edilebilir, mazur ve makul görülebilir hiçbir yanı yoktur.

Milletin, memleketin, devletimizin güzide kurumlarının hak ve çıkarlarının reyting yarışlarına feda edilmemesi gerekiyor.

Tabii görüntüleri filtresiz bir şekilde milletin üzerine boca edenler ne kadar büyük yanlışın içindeyse bu görüntüleri servis edenler de devletimizin ve kurumlarımızın güvenliğine telafisi zor zararlar vermektedir.

Bundan sonra bu tür sorumsuzlukların üzerine daha kararlı gideceğiz.

Medyamızdan ve siyasetçilerimizden teröre karşı yürütülen mücadelenin topyekûn ve çok boyutlu bir mücadele olduğunu her zaman göz önünde bulundurarak hareket etmesini bekliyoruz.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
85 milyonun kardeşçe, barış ve huzur içinde yaşadığı terörsüz Türkiye hedefimizle aramıza kimsenin girmesine müsaade etmeyeceğiz.

Türkiye düşmanlarının ülkemizi karanlığa sürüklemesine izin vermeyiz, vermeyeceğiz.
Deprem bölgemizdeki 29 bin 311 yuvamızı daha kuralarını çekerek hak sahiplerine teslim ettik. Böylece 130 bin 565 afet konutumuzu tamamladık.

Yeni evlerimizin depremzede kardeşlerimiz, ailelerimiz ve evlatlarımız için hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.
31 Mart’ta 10 yıllık fetret devrinden kurtardığımız Hatay’ı hep birlikte çok daha güzel yerlere taşıyacağız.

“Oy yoksa hizmet de yok” diyenlerden değil, bize oy versin veya vermesin Hataylı kardeşlerimizin tamamına hizmet götürenlerden olacağız.

31 Mart akşamı sandıkların kapanmasıyla birlikte seçim yarışı bitmiş, artık Hatay’a hizmet yarışı başlamıştır.

Önemli olan Hatay’ın bir an önce ayağa kalkmasıdır.

Önemli olan Hatay halkının birliği, beraberliği ve dayanışmasıdır.

Cumhur İttifakı olarak milletimizin teveccühüne layık olmaya çalışacağız.

Beşerî ve kültürel zenginliğimizin sembol şehri Hatay, artık belediyecilik hizmetlerinde de parmakla gösterilecek.

Cumhur İttifakı’nın Gerçek Belediyecilik vizyonuna güvenen Hatay halkına gönülden teşekkür ediyorum.

İnşallah bize inanan, itimat eden Hatay halkına aşkla hizmet etmeyi sürdüreceğiz.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Türkiye sadece tarihiyle, kültürüyle, birikimiyle değil, hadiseleri okuyuş tarzı itibarıyla da çok büyük bir devlettir.

İktidar ve ittifak olarak bir adım atmadan önce her şeyi en ince detayına kadar hesaba katıyoruz.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Biz meydanlarda verdiği sözü göreve gelince unutanlardan değiliz. Deprem bölgemiz sanayisiyle, ticaretiyle, üretimiyle, kültürel zenginliğiyle yeniden ayağa kalkana kadar buradan asla ayrılmayacağız.