Recep Tayyip Erdoğan
116K subscribers
2.56K photos
564 videos
19 links
Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı - President of Türkiye and AK Party Chairman
Download Telegram
Türkiye’nin en köklü, en seçkin yükseköğrenim kurumlarından biri olan Marmara Üniversitesinin öğrencisi ve mezunu olmaktan gurur duyuyorum. İnşallah bundan sonra da Marmaralı olmaktan gurur duyacağım.

Bundan 43 yıl önce, 1981 yılında, şimdiki ismiyle Üniversitemizin İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden mezun oldum.

Siyasi hayatımız boyunca şahsıma tevcih edilen 60’ı aşkın fahri doktor ünvanından en anlamlısını 2013 yılında üniversitemden aldım.

Üniversitemizin akademik yıl açılışlarını pek çok kez birlikte yaptık.

Başbakan olarak, Cumhurbaşkanı olarak mezun olduğum üniversitenin her meselesiyle yakından ilgilendim, vefa borcumu ödemeye gayret ettim.

Bu güzide çatı altında aldığımız eğitim, hayatımızın her safhasında bize yol gösterdi.

Burada kurulan dostluklar ve arkadaşlıkların yeri daima farklı oldu.

Bugün bir kez daha üzerimde emeği olan hocalarımdan vefat edenlere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sağlık ve uzun ömürler diliyorum.

Bu sene 141’inci kuruluş yıl dönümünü kutlayan üniversitemize daha nice başarılarla dolu seneler temenni ediyorum.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Yurt dışı ziyaretlerimizde Türkiye’de eğitim görmüş, akıcı Türkçe konuşan, kendisini milletimizin fahri elçisi gören bakanlarla, iş insanlarıyla, akademisyenlerle, siyasetçilerle çok sık karşılaşıyoruz.

Misafir öğrencilerin ekonomimize yıllık katkısı 3 milyar dolar civarında.
Birkaç ağacın taşınması bahane edilerek başlatılan Gezi olaylarının Türkiye’ye doğrudan maliyeti 1,4 milyar dolardır. Özür dilemesi gerekenler faizlerin tarihimizin en düşük seviyesine indiği, IMF borcumuzun kapandığı bir dönemde ülkemize milyarlarca dolar fatura çıkartanlardır.

Türk ekonomisinin en parlak dönemini yaşadığı günlerde alevlendirilen bu olaylarla ülkemize karşı büyük bir komplo kurulmuştur.

Tarih bilen, ekonomi bilen, küresel siyaseti doğru okuyabilen herkes Gezi olaylarının, birilerinin iddia ettiği gibi gençlerin heyecanına verilemeyecek kadar çok katmanlı bir senaryonun parçası olduğunu anlayacaktır.

Milleti ve millî iradeyi hedef alan bir kalkışmayı meşru bir demokratik eylem olarak göremeyiz.

Türkiye’ye milyarlarca dolar faturası olan böyle bir kalkışma üzerinden kendilerince bir özür bahsi açanlara şunu söylemek isterim:

Evet, 11 sene sonra da olsa, çok geç de olsa bu hadiseyle ilgili samimi nedamet cümlelerine ihtiyaç vardır.

Gezi olayları sebebiyle çıkıp özür dilemesi gereken birileri varsa bunlar tabii ki demokrasiyi ve millî iradeyi savunanlar değildir.

Tam tersine bu hadisede asıl öz eleştiri vermesi gerekenler haftalarca sokakları ateşe, kaosa, gerilime, kargaşaya boğanlardır.

Çıkıp özür dilemesi gerekenler Atatürk Kültür Merkezi’nin duvarlarını hakaret pankartlarıyla kirletenlerdir.

Çıkıp özür dilemesi gerekenler polise saldıranlar, belediye otobüslerini ateşe verenler, esnafın camını çerçevesini indirenlerdir.

Biz siyasetçiyiz…

Milletin hakkını, hukukunu savunmak, saldırılar karşısında milletin iradesinin namusunu korumak bizim asli görevimizdir.

Hangi partiye oy verirse versin vatandaşlarımızı oy tercihlerinden dolayı suçlamaz, iradesini asla sorgulamayız.

Yarım asrı bulan siyasi hayatımız boyunca bunu yaptık. İnşallah bundan sonra da bu şekilde hareket etmeyi sürdüreceğiz.
Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Denis Becirovic’i İstanbul’da misafir etmekten büyük bir memnuniyet duydum. 🇹🇷🇧🇦

Bağımsızlığının ilanından bu yana Türkiye olarak Bosna-Hersek’in her daim yanında olduk ve olacağız.

Bosna-Hersek’in toprak bütünlüğü ve egemenliğine yönelik güçlü desteğimizi de kararlılıkla sürdürmekteyiz.

Barışı Uygulama Konseyi Yönlendirme Kurulu üyeliğimiz ve EUFOR Althea Harekâtındaki mevcudiyetimizle hem Bosna-Hersek’in hem de bölgenin barış ve istikrarına katkı sağlıyoruz.

Bosna-Hersek’te tüm kesimlerin katılımıyla geniş tabanlı bir toplumsal uzlaşının ve barış içinde bir arada yaşama anlayışının hâkim kılınmasının önemi ve değeri açıktır.

Geçmiş tecrübeler ışığında, Bosna-Hersek’te yaşanabilecek herhangi bir menfi gelişmenin, tüm Balkanlar’ın istikrarına tehdit oluşturacağı gerçeğini unutmamamız gerekiyor.

Dost ve kardeş Bosna-Hersek’e yaklaşımımızın temelinde tarihî ve kültürel bağlarımızın yanı sıra bu anlayış yatmaktadır.

Görüşmemizde Bosna-Hersek’le ikili ilişkilerimizi derinleştirmek amacıyla atılacak adımlar üzerinde de durduk.

Karşılıklı ticareti artırma noktasında yapılabilecekler hakkında fikir teatisinde bulunduk.

Saraybosna-Belgrad Otoyolu’nun yapımına ilişkin çalışmaları da bu kapsamda ele aldık.

Projenin bir an evvel tamamlanmasına dair temennimi Sayın Başkan’la paylaştım.

Enerji ve altyapı başta olmak üzere Bosna-Hersek’in kalkınmasına yönelik projelere destek vermeye devam edeceğimizi de bu vesileyle kıymetli kardeşime aktardım.

Ülkelerimiz arasında kimlikle seyahati mümkün kılacak anlaşmayı yakın zamanda imzalayarak halklarımız arasındaki beşerî münasebetleri daha da geliştirmeyi hedefliyoruz.

Askerî ve güvenlik alanındaki iş birliği de gündemimizde yer aldı.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda Mayıs ayında alınan kararla 11 Temmuz, 1995 Srebrenitsa Soykırımını Düşünme ve Anma Uluslararası Günü ilan edildi.

Türkiye, alınan kararı eş sunucu olarak destekledi.

Bu temelde biz de 11 Temmuz’u Srebrenitsa Soykırımını Düşünme ve Anma Günü olarak ilan ettik.

90’lı yıllarda Bosna-Hersek’te dünyanın gözleri önünde gerçekleştirilen katliamın bir benzerini maalesef bugün Gazze’de ve işgal altındaki Filistin topraklarında yaşıyoruz.

Srebrenitsa Soykırımı’nın failleri uluslararası mahkemelerde nasıl hüküm giydilerse Gazze’de yaşananların failleri de uluslararası hukuk karşısında hesap vereceklerdir.
Böylesine anlamlı bir akşamda kalplerimizi buluşturan, ruhlarımızı ve dualarımızı bir araya getiren Rabbime sonsuz hamdediyorum.

Allah’ın selamı; Muhammed Mustafa Efendimizin, onun ehlibeytinin, raşit halifelerinin, tüm sahabeikiramın üzerine olsun.
Millet olarak son iki asırdır çok yönlü bir kuşatmayla karşı karşıyayız.

Milletin ruh köküyle, medeniyet değerleriyle bağını zayıflatmak isteyenler yıllardır aynı noktaya hançer vuruyor.

Bu milletin iman kalesini çökertmek için yıllardır pervasızca saldırıyorlar.

Aralarında FETÖ’cülerin ve bölücülerin de olduğu malum mahfiller, bunu son derece planlı, sinsi ve kurnazca yapıyor.

Artık eskisi kadar olmasa da hâlen birilerinin bu manevi işgal projesine gönüllü taşeronluk yaptığını görmekteyiz.

Kimileri de millet ve memleket düşmanlarının tuzağına düşerek bu manevi yıkım projesine destek veriyor.

Ülke gündemine gelen bazı hadiseler, bu çevreler tarafından milletle ve milletin inanç değerleriyle kavga vasıtası haline getiriliyor.

Bu ideolojik bağnazlık son günlerde öyle vahim boyutlara ulaştı ki Cuma hutbesini, hutbede okunan ayetikerimeleri hedef almaya başladılar.

Kendini bilmezin birisi çıkıyor, hem de bu ülkenin muhalefet partisi adına, doğru düzgün bilgisinin olmadığı dinî konularda ahkâm kesiyor; Diyanet Teşkilatımıza, hocalarımıza utanmazca had bildirmeye kalkıyor.

Buram buram tek parti faşizmi kokan bu ilkellik karşısında maalesef mensubu olduğu parti içerisinden akıl, vicdan ve biraz feraset sahibi hiç kimse itiraz etmiyor, genel başkan dâhil hiç kimse tepki göstermiyor.

İrşat vazifesini layıkıyla yapan, iman kalemizin muhafızları hocalarımızın yıpratılmasına eyvallah etmedik, etmeyeceğiz.
Veladet-i Nebi’nin yıl dönümünde rehberimiz, önderimiz, uğruna can vereceğimiz maşukumuz Hazreti Peygamber Efendimizi büyük bir ihtiramla, hürmetle yâd ediyorum.

Leyle-i Mevlid’in Müslümanların yanı sıra tüm insanlık için hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Ortada kalp taşıyan herkesin içine kor gibi düşen bir ateş var...

Masum bir yavruyu alçakça katledenlerden bunun hesabının yargı önünde sorulması, döktükleri her damla kanın burunlarından fitil fitil getirilmesi için gereken her türlü adımı hukuk çerçevesinde atacağız.
1’inci Dönem Hâkim ve Savcı Yardımcıları Eğitim Programı’na başlayan 1.076 hâkim ve savcı yardımcımıza Mevla’dan başarılar diliyorum.

Usta-çırak ilişkisi içinde geçecek 2 yıllık sürede hâkim ve savcı yardımcılarımızın görevlerine tam manasıyla hazır olacaklarına inanıyorum.

Yeni yetiştirme modelimizle hâkim ve savcılarımızın mesleğe en iyi şekilde hazırlanmasını amaçlıyoruz.

Buna göre adaylıkta süre 2 yılken yardımcılıkta süreyi 3 yıla çıkardık.

Akademideki eğitim süresini 7 aydan 10 aya yükselttik.

Böylece yardımcıların 300 saat daha fazla eğitim almalarını sağlayacağız.

Ayrıca yardımcıların sınav ve değerlendirme süreçlerini de yoğunlaştırdık.

Araştırma, analitik düşünme, muhakeme ve yazım kabiliyetinin geliştirilmesi amacıyla hâkim ve savcı yardımcılarımıza tez hazırlama yükümlülüğü getirdik.

Böylece yardımcılar; 3 yıllık yoğun, teorik ve pratik yönü güçlü, dolu dolu bir eğitimden geçeceklerdir.

Her bir hâkim ve savcı yardımcımızın bu süreci en verimli şekilde değerlendirmesini bekliyorum.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Ceza soruşturmalarında gizlilik kuralının gayesi hakikati örtmek değil, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını engelleyecek müdahalelerin önüne geçmektir.

Milletimizin gündemini meşgul eden, 85 milyonun yüreğini yakan son hadiselere bu zaviyeden bakılmasında yarar görüyoruz.
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
Sesimizle, sözümüzle, dualarımızla, insani yardımlarımızla, elimizdeki tüm imkânlarla Gazze’nin, Filistinli kardeşlerimizin yanındayız. Onların asil ve onurlu direnişine her zaman destek vermeye devam edeceğiz.