This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
2024 yılında kredi notu üç kuruluş tarafından artırılan tek ülke Türkiye oldu.
Türkiye ekonomisi bu süreçten daha da güçlenerek çıkacak, çok farklı bir lige yükselecektir.
Türkiye ekonomisi bu süreçten daha da güçlenerek çıkacak, çok farklı bir lige yükselecektir.
Engelli sporcularımız Paris 2024 Paralimpik Oyunları’nda gerçekten tarihî bir başarıya daha imza attılar.
Kazandıkları 6’sı altın, 10’u gümüş, 12’si bronz toplam 28 madalyayla milletimize büyük bir gurur yaşatan sporcularımızı canıgönülden tebrik ediyorum.
Son 22 yılda ciddi yatırımlar yaptığımız alanların başında gençlik ve spor geliyor.
Toplam spor tesisi sayımızı 1.575’ten aldık, 4 bin 421’e çıkardık.
Türkiye’nin dört bir köşesini kapalı spor salonlarıyla, halı sahalarla, basketbol-voleybol sahalarıyla, yüzme havuzlarıyla donattık.
2002 yılında toplam lisanslı sporcu sayımız 278 bin kişiyken bugün 16 milyona yükseldi.
2002 yılında bütün spor dallarında aldığımız madalya sayısı 1.481 adetti, 2023 sonu itibarıyla 8.449’a ulaştık.
Sporda, bilimde, sanatta, siyasette, iş dünyasında gençlerimizin hak ettiği yerlere gelmesi için hiçbir fedakârlıktan kaçınmıyoruz.
Bilhassa engelli gençlerimizin hayallerini gerçekleştirebilmesi, hayatın her alanında engelsiz yer alabilmeleri için yoğun gayret sarf ediyoruz.
Paris 2024 Paralimpik Oyunları, attığımız adımların karşılığını görme bakımından önemli bir referans teşkil etti.
Çok daha iyi yerlere geleceğimizden şüphe duymuyoruz.
2028 Los Angeles Olimpiyatları’na sadece madalya kazanmak için değil, rekorlar kırmak ve yeni branşlarda ülkemizi gururlandırmak için gideceğiz.
Kazandıkları 6’sı altın, 10’u gümüş, 12’si bronz toplam 28 madalyayla milletimize büyük bir gurur yaşatan sporcularımızı canıgönülden tebrik ediyorum.
Son 22 yılda ciddi yatırımlar yaptığımız alanların başında gençlik ve spor geliyor.
Toplam spor tesisi sayımızı 1.575’ten aldık, 4 bin 421’e çıkardık.
Türkiye’nin dört bir köşesini kapalı spor salonlarıyla, halı sahalarla, basketbol-voleybol sahalarıyla, yüzme havuzlarıyla donattık.
2002 yılında toplam lisanslı sporcu sayımız 278 bin kişiyken bugün 16 milyona yükseldi.
2002 yılında bütün spor dallarında aldığımız madalya sayısı 1.481 adetti, 2023 sonu itibarıyla 8.449’a ulaştık.
Sporda, bilimde, sanatta, siyasette, iş dünyasında gençlerimizin hak ettiği yerlere gelmesi için hiçbir fedakârlıktan kaçınmıyoruz.
Bilhassa engelli gençlerimizin hayallerini gerçekleştirebilmesi, hayatın her alanında engelsiz yer alabilmeleri için yoğun gayret sarf ediyoruz.
Paris 2024 Paralimpik Oyunları, attığımız adımların karşılığını görme bakımından önemli bir referans teşkil etti.
Çok daha iyi yerlere geleceğimizden şüphe duymuyoruz.
2028 Los Angeles Olimpiyatları’na sadece madalya kazanmak için değil, rekorlar kırmak ve yeni branşlarda ülkemizi gururlandırmak için gideceğiz.
İsrail hükûmeti, işgal ve istila politikasını ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’yı da içine alacak şekilde genişletme arayışındadır.
Görevi Kudüs davasına sahip çıkmak olan İslam İşbirliği Teşkilatının günden güne pervasızlaşan bu saldırılara bigâne kalması düşünülemez.
Harem-i Şerif’e yönelik siyonistlerin tacizleri ve baskınları artmaktadır. Bunların hepsini yakından takip ediyoruz.
Merhum Nuri Pakdil’in ifadesiyle “Yüreğimizin yarısı Mekke’dir, geri kalanı da Medine’dir, üstünde bir tül gibi Kudüs vardır.”
Bunun için her fırsatta Kudüs kırmızı çizgimizdir diyoruz.
İslam İşbirliği Teşkilatının daha fazla vakit kaybetmeden liderler seviyesinde toplanması ve İslam dünyasının kararlı tutumunu ortaya koyması aciliyet arz ediyor.
Bununla ilgili temaslarımızı yoğunlaştırarak sürdüreceğiz.
Görevi Kudüs davasına sahip çıkmak olan İslam İşbirliği Teşkilatının günden güne pervasızlaşan bu saldırılara bigâne kalması düşünülemez.
Harem-i Şerif’e yönelik siyonistlerin tacizleri ve baskınları artmaktadır. Bunların hepsini yakından takip ediyoruz.
Merhum Nuri Pakdil’in ifadesiyle “Yüreğimizin yarısı Mekke’dir, geri kalanı da Medine’dir, üstünde bir tül gibi Kudüs vardır.”
Bunun için her fırsatta Kudüs kırmızı çizgimizdir diyoruz.
İslam İşbirliği Teşkilatının daha fazla vakit kaybetmeden liderler seviyesinde toplanması ve İslam dünyasının kararlı tutumunu ortaya koyması aciliyet arz ediyor.
Bununla ilgili temaslarımızı yoğunlaştırarak sürdüreceğiz.
Muhalefetin içler acısı durumuna maalesef şahitlik etmeye devam ediyoruz...
“Değiştik” dediler, “normalleştik” dediler, “eski alışkanlıkları terk ettik” dediler ama milletin iradesine hakaret eden bir şahsı 30 Ağustos’ta İzmir’de onur konuğu olarak başköşeye oturttular.
Gazi Mustafa Kemal’in kurucusu olduğu partiyi “cumhura hakaret edenleri himaye partisine” dönüştürdüler.
İnsanda biraz mahcubiyet duygusu olur, insanda biraz millete ve milletin iradesine saygı olur, insanda biraz hakaret ile düşünceyi ayıracak kadar feraset olur.
Hem geçmişte olduğu gibi hakareti taltif edeceksiniz hem de değişimden bahsedeceksiniz.
Kimse kusura bakmasın ama bunun adı tutarsızlıktır, tek parti CHP’si kodlarına geri dönmektir.
Milletimiz, iradesine dil uzatanı da hakareti himaye edeni de affetmez.
Sadece partimize, sadece Cumhur İttifakı’na oy verenleri değil, milletin ezici çoğunluğunu rencide eden o fotoğraf Türk siyasetine yakışmamıştır, Türk demokrasisine gölge düşürmüştür.
Bu gölgenin bir an önce kaldırılması, bu lekenin süratle temizlenmesi gerektiği kanaatindeyiz.
CHP Lideri Sayın Özel’in millete bir özür borcu olduğuna inanıyoruz.
“Değiştik” dediler, “normalleştik” dediler, “eski alışkanlıkları terk ettik” dediler ama milletin iradesine hakaret eden bir şahsı 30 Ağustos’ta İzmir’de onur konuğu olarak başköşeye oturttular.
Gazi Mustafa Kemal’in kurucusu olduğu partiyi “cumhura hakaret edenleri himaye partisine” dönüştürdüler.
İnsanda biraz mahcubiyet duygusu olur, insanda biraz millete ve milletin iradesine saygı olur, insanda biraz hakaret ile düşünceyi ayıracak kadar feraset olur.
Hem geçmişte olduğu gibi hakareti taltif edeceksiniz hem de değişimden bahsedeceksiniz.
Kimse kusura bakmasın ama bunun adı tutarsızlıktır, tek parti CHP’si kodlarına geri dönmektir.
Milletimiz, iradesine dil uzatanı da hakareti himaye edeni de affetmez.
Sadece partimize, sadece Cumhur İttifakı’na oy verenleri değil, milletin ezici çoğunluğunu rencide eden o fotoğraf Türk siyasetine yakışmamıştır, Türk demokrasisine gölge düşürmüştür.
Bu gölgenin bir an önce kaldırılması, bu lekenin süratle temizlenmesi gerektiği kanaatindeyiz.
CHP Lideri Sayın Özel’in millete bir özür borcu olduğuna inanıyoruz.
Muhalefet neyle uğraşırsa uğraşsın, bizim gündemimizde millete meydanlarda verdiğimiz sözleri tutmak var.
Bizim gündemimizde sadece eser var, hizmet var, deprem bölgesinin ayağa kaldırılması var, dış politikada manevra alanımızı olabildiğince genişletmek var.
Biz iş üretecek, milletimize hizmet edecek, ülkemize vizyon ve hedef göstereceğiz.
Türkiye’nin tam ortasında yer aldığı coğrafya ciddi krizlerden geçiyor.
Böylesine sorunlu bir tablo içerisinde istikrarını koruyan; birlik ve beraberliğini muhafaza eden; ekonomide, turizmde, savunma sanayinde, dış politikada, ticarette, güvenlikte atılım halinde olan yegâne ülke Türkiye’dir.
Bunu bozmaya, bunu dinamitlemeye, bunu riske atmaya kimsenin hakkı yoktur.
Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu tehditler ve milletimizin öncelikleri ortadadır.
“İç cephemizin” güçlü tutulması noktasında hepimize, tüm siyasi aktörlere görevler düşmektedir.
“Sorumlu siyaset” anlayışına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz.
Muhalefet başta olmak üzere tüm siyasi partilerden sağduyuyu önceleyen tavır bekliyoruz.
Bizim gündemimizde sadece eser var, hizmet var, deprem bölgesinin ayağa kaldırılması var, dış politikada manevra alanımızı olabildiğince genişletmek var.
Biz iş üretecek, milletimize hizmet edecek, ülkemize vizyon ve hedef göstereceğiz.
Türkiye’nin tam ortasında yer aldığı coğrafya ciddi krizlerden geçiyor.
Böylesine sorunlu bir tablo içerisinde istikrarını koruyan; birlik ve beraberliğini muhafaza eden; ekonomide, turizmde, savunma sanayinde, dış politikada, ticarette, güvenlikte atılım halinde olan yegâne ülke Türkiye’dir.
Bunu bozmaya, bunu dinamitlemeye, bunu riske atmaya kimsenin hakkı yoktur.
Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu tehditler ve milletimizin öncelikleri ortadadır.
“İç cephemizin” güçlü tutulması noktasında hepimize, tüm siyasi aktörlere görevler düşmektedir.
“Sorumlu siyaset” anlayışına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz.
Muhalefet başta olmak üzere tüm siyasi partilerden sağduyuyu önceleyen tavır bekliyoruz.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
AK Parti sıradan bir parti değildir...
Ülkemizin en köklü ve başarılı kulüplerinden olan Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün Başkanı Sayın Hasan Arat’la birlikte yönetim kurulu üyelerini ve sporcularını Cumhurbaşkanlığı Külliyemizde ağırlamaktan memnuniyet duydum.
121 yıllık tarihinde kazandığı başarılarla, yetiştirdiği nice sporcuyla ve Türk sporuna yaptığı katkılarla gönüllerde müstesna bir konuma sahip olan Beşiktaş’a, başta UEFA Avrupa Ligi olmak üzere çıkacağı müsabakalarda başarılar diliyor, tüm Beşiktaş taraftarlarına selamlarımı iletiyorum.
121 yıllık tarihinde kazandığı başarılarla, yetiştirdiği nice sporcuyla ve Türk sporuna yaptığı katkılarla gönüllerde müstesna bir konuma sahip olan Beşiktaş’a, başta UEFA Avrupa Ligi olmak üzere çıkacağı müsabakalarda başarılar diliyor, tüm Beşiktaş taraftarlarına selamlarımı iletiyorum.
Yüz binlerce insanın gözaltına alındığı, binlercesinin idamla yargılandığı, hemen her ailenin yaşanan acılardan nasibini aldığı, demokrasinin askıya alındığı 12 Eylül Askerî Darbesi’ni aradan geçen 44 yıla rağmen unutmadık, unutmayacağız.
Türkiye’nin ve Türk demokrasisinin bir daha asla 12 Eylül, 27 Mayıs, 28 Şubat ve 15 Temmuz vari saldırılarla karşı karşıya kalmaması için gereken her türlü tedbiri alıyoruz, almaya da devam edeceğiz.
Türkiye’nin ve Türk demokrasisinin bir daha asla 12 Eylül, 27 Mayıs, 28 Şubat ve 15 Temmuz vari saldırılarla karşı karşıya kalmaması için gereken her türlü tedbiri alıyoruz, almaya da devam edeceğiz.
Türkiye’nin en köklü, en seçkin yükseköğrenim kurumlarından biri olan Marmara Üniversitesinin öğrencisi ve mezunu olmaktan gurur duyuyorum. İnşallah bundan sonra da Marmaralı olmaktan gurur duyacağım.
Bundan 43 yıl önce, 1981 yılında, şimdiki ismiyle Üniversitemizin İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden mezun oldum.
Siyasi hayatımız boyunca şahsıma tevcih edilen 60’ı aşkın fahri doktor ünvanından en anlamlısını 2013 yılında üniversitemden aldım.
Üniversitemizin akademik yıl açılışlarını pek çok kez birlikte yaptık.
Başbakan olarak, Cumhurbaşkanı olarak mezun olduğum üniversitenin her meselesiyle yakından ilgilendim, vefa borcumu ödemeye gayret ettim.
Bu güzide çatı altında aldığımız eğitim, hayatımızın her safhasında bize yol gösterdi.
Burada kurulan dostluklar ve arkadaşlıkların yeri daima farklı oldu.
Bugün bir kez daha üzerimde emeği olan hocalarımdan vefat edenlere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sağlık ve uzun ömürler diliyorum.
Bu sene 141’inci kuruluş yıl dönümünü kutlayan üniversitemize daha nice başarılarla dolu seneler temenni ediyorum.
Bundan 43 yıl önce, 1981 yılında, şimdiki ismiyle Üniversitemizin İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden mezun oldum.
Siyasi hayatımız boyunca şahsıma tevcih edilen 60’ı aşkın fahri doktor ünvanından en anlamlısını 2013 yılında üniversitemden aldım.
Üniversitemizin akademik yıl açılışlarını pek çok kez birlikte yaptık.
Başbakan olarak, Cumhurbaşkanı olarak mezun olduğum üniversitenin her meselesiyle yakından ilgilendim, vefa borcumu ödemeye gayret ettim.
Bu güzide çatı altında aldığımız eğitim, hayatımızın her safhasında bize yol gösterdi.
Burada kurulan dostluklar ve arkadaşlıkların yeri daima farklı oldu.
Bugün bir kez daha üzerimde emeği olan hocalarımdan vefat edenlere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sağlık ve uzun ömürler diliyorum.
Bu sene 141’inci kuruluş yıl dönümünü kutlayan üniversitemize daha nice başarılarla dolu seneler temenni ediyorum.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Yurt dışı ziyaretlerimizde Türkiye’de eğitim görmüş, akıcı Türkçe konuşan, kendisini milletimizin fahri elçisi gören bakanlarla, iş insanlarıyla, akademisyenlerle, siyasetçilerle çok sık karşılaşıyoruz.
Misafir öğrencilerin ekonomimize yıllık katkısı 3 milyar dolar civarında.
Misafir öğrencilerin ekonomimize yıllık katkısı 3 milyar dolar civarında.
Birkaç ağacın taşınması bahane edilerek başlatılan Gezi olaylarının Türkiye’ye doğrudan maliyeti 1,4 milyar dolardır. Özür dilemesi gerekenler faizlerin tarihimizin en düşük seviyesine indiği, IMF borcumuzun kapandığı bir dönemde ülkemize milyarlarca dolar fatura çıkartanlardır.
Türk ekonomisinin en parlak dönemini yaşadığı günlerde alevlendirilen bu olaylarla ülkemize karşı büyük bir komplo kurulmuştur.
Tarih bilen, ekonomi bilen, küresel siyaseti doğru okuyabilen herkes Gezi olaylarının, birilerinin iddia ettiği gibi gençlerin heyecanına verilemeyecek kadar çok katmanlı bir senaryonun parçası olduğunu anlayacaktır.
Milleti ve millî iradeyi hedef alan bir kalkışmayı meşru bir demokratik eylem olarak göremeyiz.
Türkiye’ye milyarlarca dolar faturası olan böyle bir kalkışma üzerinden kendilerince bir özür bahsi açanlara şunu söylemek isterim:
Evet, 11 sene sonra da olsa, çok geç de olsa bu hadiseyle ilgili samimi nedamet cümlelerine ihtiyaç vardır.
Gezi olayları sebebiyle çıkıp özür dilemesi gereken birileri varsa bunlar tabii ki demokrasiyi ve millî iradeyi savunanlar değildir.
Tam tersine bu hadisede asıl öz eleştiri vermesi gerekenler haftalarca sokakları ateşe, kaosa, gerilime, kargaşaya boğanlardır.
Çıkıp özür dilemesi gerekenler Atatürk Kültür Merkezi’nin duvarlarını hakaret pankartlarıyla kirletenlerdir.
Çıkıp özür dilemesi gerekenler polise saldıranlar, belediye otobüslerini ateşe verenler, esnafın camını çerçevesini indirenlerdir.
Biz siyasetçiyiz…
Milletin hakkını, hukukunu savunmak, saldırılar karşısında milletin iradesinin namusunu korumak bizim asli görevimizdir.
Hangi partiye oy verirse versin vatandaşlarımızı oy tercihlerinden dolayı suçlamaz, iradesini asla sorgulamayız.
Yarım asrı bulan siyasi hayatımız boyunca bunu yaptık. İnşallah bundan sonra da bu şekilde hareket etmeyi sürdüreceğiz.
Türk ekonomisinin en parlak dönemini yaşadığı günlerde alevlendirilen bu olaylarla ülkemize karşı büyük bir komplo kurulmuştur.
Tarih bilen, ekonomi bilen, küresel siyaseti doğru okuyabilen herkes Gezi olaylarının, birilerinin iddia ettiği gibi gençlerin heyecanına verilemeyecek kadar çok katmanlı bir senaryonun parçası olduğunu anlayacaktır.
Milleti ve millî iradeyi hedef alan bir kalkışmayı meşru bir demokratik eylem olarak göremeyiz.
Türkiye’ye milyarlarca dolar faturası olan böyle bir kalkışma üzerinden kendilerince bir özür bahsi açanlara şunu söylemek isterim:
Evet, 11 sene sonra da olsa, çok geç de olsa bu hadiseyle ilgili samimi nedamet cümlelerine ihtiyaç vardır.
Gezi olayları sebebiyle çıkıp özür dilemesi gereken birileri varsa bunlar tabii ki demokrasiyi ve millî iradeyi savunanlar değildir.
Tam tersine bu hadisede asıl öz eleştiri vermesi gerekenler haftalarca sokakları ateşe, kaosa, gerilime, kargaşaya boğanlardır.
Çıkıp özür dilemesi gerekenler Atatürk Kültür Merkezi’nin duvarlarını hakaret pankartlarıyla kirletenlerdir.
Çıkıp özür dilemesi gerekenler polise saldıranlar, belediye otobüslerini ateşe verenler, esnafın camını çerçevesini indirenlerdir.
Biz siyasetçiyiz…
Milletin hakkını, hukukunu savunmak, saldırılar karşısında milletin iradesinin namusunu korumak bizim asli görevimizdir.
Hangi partiye oy verirse versin vatandaşlarımızı oy tercihlerinden dolayı suçlamaz, iradesini asla sorgulamayız.
Yarım asrı bulan siyasi hayatımız boyunca bunu yaptık. İnşallah bundan sonra da bu şekilde hareket etmeyi sürdüreceğiz.
Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Denis Becirovic’i İstanbul’da misafir etmekten büyük bir memnuniyet duydum. 🇹🇷🇧🇦
Bağımsızlığının ilanından bu yana Türkiye olarak Bosna-Hersek’in her daim yanında olduk ve olacağız.
Bosna-Hersek’in toprak bütünlüğü ve egemenliğine yönelik güçlü desteğimizi de kararlılıkla sürdürmekteyiz.
Barışı Uygulama Konseyi Yönlendirme Kurulu üyeliğimiz ve EUFOR Althea Harekâtındaki mevcudiyetimizle hem Bosna-Hersek’in hem de bölgenin barış ve istikrarına katkı sağlıyoruz.
Bosna-Hersek’te tüm kesimlerin katılımıyla geniş tabanlı bir toplumsal uzlaşının ve barış içinde bir arada yaşama anlayışının hâkim kılınmasının önemi ve değeri açıktır.
Geçmiş tecrübeler ışığında, Bosna-Hersek’te yaşanabilecek herhangi bir menfi gelişmenin, tüm Balkanlar’ın istikrarına tehdit oluşturacağı gerçeğini unutmamamız gerekiyor.
Dost ve kardeş Bosna-Hersek’e yaklaşımımızın temelinde tarihî ve kültürel bağlarımızın yanı sıra bu anlayış yatmaktadır.
Görüşmemizde Bosna-Hersek’le ikili ilişkilerimizi derinleştirmek amacıyla atılacak adımlar üzerinde de durduk.
Karşılıklı ticareti artırma noktasında yapılabilecekler hakkında fikir teatisinde bulunduk.
Saraybosna-Belgrad Otoyolu’nun yapımına ilişkin çalışmaları da bu kapsamda ele aldık.
Projenin bir an evvel tamamlanmasına dair temennimi Sayın Başkan’la paylaştım.
Enerji ve altyapı başta olmak üzere Bosna-Hersek’in kalkınmasına yönelik projelere destek vermeye devam edeceğimizi de bu vesileyle kıymetli kardeşime aktardım.
Ülkelerimiz arasında kimlikle seyahati mümkün kılacak anlaşmayı yakın zamanda imzalayarak halklarımız arasındaki beşerî münasebetleri daha da geliştirmeyi hedefliyoruz.
Askerî ve güvenlik alanındaki iş birliği de gündemimizde yer aldı.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda Mayıs ayında alınan kararla 11 Temmuz, 1995 Srebrenitsa Soykırımını Düşünme ve Anma Uluslararası Günü ilan edildi.
Türkiye, alınan kararı eş sunucu olarak destekledi.
Bu temelde biz de 11 Temmuz’u Srebrenitsa Soykırımını Düşünme ve Anma Günü olarak ilan ettik.
90’lı yıllarda Bosna-Hersek’te dünyanın gözleri önünde gerçekleştirilen katliamın bir benzerini maalesef bugün Gazze’de ve işgal altındaki Filistin topraklarında yaşıyoruz.
Srebrenitsa Soykırımı’nın failleri uluslararası mahkemelerde nasıl hüküm giydilerse Gazze’de yaşananların failleri de uluslararası hukuk karşısında hesap vereceklerdir.
Bağımsızlığının ilanından bu yana Türkiye olarak Bosna-Hersek’in her daim yanında olduk ve olacağız.
Bosna-Hersek’in toprak bütünlüğü ve egemenliğine yönelik güçlü desteğimizi de kararlılıkla sürdürmekteyiz.
Barışı Uygulama Konseyi Yönlendirme Kurulu üyeliğimiz ve EUFOR Althea Harekâtındaki mevcudiyetimizle hem Bosna-Hersek’in hem de bölgenin barış ve istikrarına katkı sağlıyoruz.
Bosna-Hersek’te tüm kesimlerin katılımıyla geniş tabanlı bir toplumsal uzlaşının ve barış içinde bir arada yaşama anlayışının hâkim kılınmasının önemi ve değeri açıktır.
Geçmiş tecrübeler ışığında, Bosna-Hersek’te yaşanabilecek herhangi bir menfi gelişmenin, tüm Balkanlar’ın istikrarına tehdit oluşturacağı gerçeğini unutmamamız gerekiyor.
Dost ve kardeş Bosna-Hersek’e yaklaşımımızın temelinde tarihî ve kültürel bağlarımızın yanı sıra bu anlayış yatmaktadır.
Görüşmemizde Bosna-Hersek’le ikili ilişkilerimizi derinleştirmek amacıyla atılacak adımlar üzerinde de durduk.
Karşılıklı ticareti artırma noktasında yapılabilecekler hakkında fikir teatisinde bulunduk.
Saraybosna-Belgrad Otoyolu’nun yapımına ilişkin çalışmaları da bu kapsamda ele aldık.
Projenin bir an evvel tamamlanmasına dair temennimi Sayın Başkan’la paylaştım.
Enerji ve altyapı başta olmak üzere Bosna-Hersek’in kalkınmasına yönelik projelere destek vermeye devam edeceğimizi de bu vesileyle kıymetli kardeşime aktardım.
Ülkelerimiz arasında kimlikle seyahati mümkün kılacak anlaşmayı yakın zamanda imzalayarak halklarımız arasındaki beşerî münasebetleri daha da geliştirmeyi hedefliyoruz.
Askerî ve güvenlik alanındaki iş birliği de gündemimizde yer aldı.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda Mayıs ayında alınan kararla 11 Temmuz, 1995 Srebrenitsa Soykırımını Düşünme ve Anma Uluslararası Günü ilan edildi.
Türkiye, alınan kararı eş sunucu olarak destekledi.
Bu temelde biz de 11 Temmuz’u Srebrenitsa Soykırımını Düşünme ve Anma Günü olarak ilan ettik.
90’lı yıllarda Bosna-Hersek’te dünyanın gözleri önünde gerçekleştirilen katliamın bir benzerini maalesef bugün Gazze’de ve işgal altındaki Filistin topraklarında yaşıyoruz.
Srebrenitsa Soykırımı’nın failleri uluslararası mahkemelerde nasıl hüküm giydilerse Gazze’de yaşananların failleri de uluslararası hukuk karşısında hesap vereceklerdir.