This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
İnşaat alanındaki her hamle 250’den fazla alt sektörü etkiliyor. Sadece ülkemizde 6 milyon insan doğrudan ve dolaylı olarak bu sektörden geçimini sağlıyor.
Firmalarımızın yurt dışında aldığı işler hem ülkemize döviz kazandırıyor hem de Türkiye’nin marka değerini yükseltiyor.
Firmalarımızın yurt dışında aldığı işler hem ülkemize döviz kazandırıyor hem de Türkiye’nin marka değerini yükseltiyor.
2024 Türkiye’sini 30-40 yıl öncesinin kalıplarına mahkûm etmek, ülkemize yapılacak çok büyük bir haksızlıktır.
Dünya değişirken; ekonomide, üretimde, teknolojide yeni güç merkezleri ortaya çıkarken biz de kendimizi buna adapte etmek mecburiyetindeyiz.
Türkiye’nin dış politikada kendine yeni rotalar keşfetmesi tenkit edilecek değil; takdir edilecek, övgüyle karşılanacak bir çabadır.
“Türkiye’nin Afrika’da, Latin Amerika’da, Asya’da ne işi var” demek, küresel siyaseti doğru bir şekilde okuyamamaktır.
Dış politikamızı, bölgesel ve küresel meselelerdeki tutumumuzu anlamamakta ısrar edenler, hatta anlayıp da inatla çarpıtanlar olduğunun farkındayız.
Biz bunlara asla ve asla kulak asmıyoruz.
Ülkemizin gerek Şanghay İşbirliği Teşkilatı gerek BRICS gerekse ASEAN’la diyalog zeminini genişletme iradesinin arkasında işte bu yaklaşım vardır.
Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinin ve en büyük 5 ekonomisinden 3’ünün bulunduğu Asya-Pasifik ve Hint Okyanusu coğrafyasıyla iş birliğimizi güçlendirmemizden daha doğal hiçbir şey olamaz.
Türkiye’nin ekseni de rotası da bellidir.
Üyesi olduğumuz, parçası, mensubu olduğumuz ittifaklar da bellidir.
Her zaman söylüyorum, Türkiye olarak yüzümüz elbette Batı’ya dönüktür ancak bu Doğu’ya sırtımızı döneceğimiz, Doğu’yu ihmal edeceğimiz, Doğu’yla ilişkilerimizi geliştirmeyeceğimiz anlamına kesinlikle gelmez.
Siyah beyaz bir dünyada, iki bloktan birinin tercih edilmek zorunda olduğu bir dünyada artık yaşamıyoruz.
Kazan-kazan temelinde, dengeli, karşılıklı saygıyı esas alan bir yaklaşımla iş birliğimizi tüm ülkelerle, tüm aktörlerle geliştirmeyi arzu ediyoruz.
İnşallah son 22 yıldır olduğu gibi korkularla değil, öz güven içinde hareket etmeyi sürdüreceğiz.
Dünya değişirken; ekonomide, üretimde, teknolojide yeni güç merkezleri ortaya çıkarken biz de kendimizi buna adapte etmek mecburiyetindeyiz.
Türkiye’nin dış politikada kendine yeni rotalar keşfetmesi tenkit edilecek değil; takdir edilecek, övgüyle karşılanacak bir çabadır.
“Türkiye’nin Afrika’da, Latin Amerika’da, Asya’da ne işi var” demek, küresel siyaseti doğru bir şekilde okuyamamaktır.
Dış politikamızı, bölgesel ve küresel meselelerdeki tutumumuzu anlamamakta ısrar edenler, hatta anlayıp da inatla çarpıtanlar olduğunun farkındayız.
Biz bunlara asla ve asla kulak asmıyoruz.
Ülkemizin gerek Şanghay İşbirliği Teşkilatı gerek BRICS gerekse ASEAN’la diyalog zeminini genişletme iradesinin arkasında işte bu yaklaşım vardır.
Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinin ve en büyük 5 ekonomisinden 3’ünün bulunduğu Asya-Pasifik ve Hint Okyanusu coğrafyasıyla iş birliğimizi güçlendirmemizden daha doğal hiçbir şey olamaz.
Türkiye’nin ekseni de rotası da bellidir.
Üyesi olduğumuz, parçası, mensubu olduğumuz ittifaklar da bellidir.
Her zaman söylüyorum, Türkiye olarak yüzümüz elbette Batı’ya dönüktür ancak bu Doğu’ya sırtımızı döneceğimiz, Doğu’yu ihmal edeceğimiz, Doğu’yla ilişkilerimizi geliştirmeyeceğimiz anlamına kesinlikle gelmez.
Siyah beyaz bir dünyada, iki bloktan birinin tercih edilmek zorunda olduğu bir dünyada artık yaşamıyoruz.
Kazan-kazan temelinde, dengeli, karşılıklı saygıyı esas alan bir yaklaşımla iş birliğimizi tüm ülkelerle, tüm aktörlerle geliştirmeyi arzu ediyoruz.
İnşallah son 22 yıldır olduğu gibi korkularla değil, öz güven içinde hareket etmeyi sürdüreceğiz.
Yaş, cinsiyet, statü, siyasi görüş fark etmeksizin futbolu insanımızı buluşturan ortak bir payda, kaynaştırıcı bir güç olarak görüyoruz.
Bu yüzden Türkiye Futbol Federasyonumuzun, futbolun başka pek az dalda bulunan bu gücünü milletimizin lehine artırmasını bekliyoruz.
Esasen bu beklenti milletimizin tamamında mevcuttur.
Milletimiz bizden gerginliği, kısır tartışmaları değil; kardeşliği, dostluğu, adil yönetim anlayışını ve her anlamda kaliteli futbolu teşvik etmemizi bekliyor.
Milletimiz, kısacası futbolda olumlu iklimin tesis edilmesini bekliyor.
Elbette bunu beklerken rekabet kalitesinin, seyir zevkinin, marka değerinin ve başarıların arttığını görmek istiyor.
Bu haklı beklentilere cevap vermek hepimizin görevidir.
Kulüplerimizin finansal yapılarının düzeltilmesi…
Müsabakaların adil bir şekilde yönetilmesi…
Yöneticilerimizin ve medyamızın mesuliyetlerinin farkında olması…
Sporcuların sahada hakkaniyetli bir biçimde, fair play ruhuyla mücadele etmesi…
Genç futbolculara daha fazla şans tanınması gibi başlıklarda daha hassas hareket ettiğimizde, inanıyorum ki Türk futbolu tarihinin en parlak dönemini yaşayacaktır.
Bugün Cumhurbaşkanlığı Külliyemizde, milletin evinde ağırlamaktan memnuniyet duyduğum Türkiye Futbol Federasyonumuzun kıymetli yöneticilerine nazik ziyaretleri için teşekkür ediyor, görevlerinde başarılar diliyorum.
Bu yüzden Türkiye Futbol Federasyonumuzun, futbolun başka pek az dalda bulunan bu gücünü milletimizin lehine artırmasını bekliyoruz.
Esasen bu beklenti milletimizin tamamında mevcuttur.
Milletimiz bizden gerginliği, kısır tartışmaları değil; kardeşliği, dostluğu, adil yönetim anlayışını ve her anlamda kaliteli futbolu teşvik etmemizi bekliyor.
Milletimiz, kısacası futbolda olumlu iklimin tesis edilmesini bekliyor.
Elbette bunu beklerken rekabet kalitesinin, seyir zevkinin, marka değerinin ve başarıların arttığını görmek istiyor.
Bu haklı beklentilere cevap vermek hepimizin görevidir.
Kulüplerimizin finansal yapılarının düzeltilmesi…
Müsabakaların adil bir şekilde yönetilmesi…
Yöneticilerimizin ve medyamızın mesuliyetlerinin farkında olması…
Sporcuların sahada hakkaniyetli bir biçimde, fair play ruhuyla mücadele etmesi…
Genç futbolculara daha fazla şans tanınması gibi başlıklarda daha hassas hareket ettiğimizde, inanıyorum ki Türk futbolu tarihinin en parlak dönemini yaşayacaktır.
Bugün Cumhurbaşkanlığı Külliyemizde, milletin evinde ağırlamaktan memnuniyet duyduğum Türkiye Futbol Federasyonumuzun kıymetli yöneticilerine nazik ziyaretleri için teşekkür ediyor, görevlerinde başarılar diliyorum.
85 milyonun emniyeti, huzuru; ülkemizin birlik ve beraberliği için fedakârca çalışan Emniyet ve Jandarma Teşkilatımız, hiç tartışmasız ülkemizin de milletimizin de kıvanç kaynağıdır.
Ülkemizin dört bir yanında gece gündüz çalışan tüm emniyet güçlerimize şükranlarımı sunuyorum.
Ülkemizin dört bir yanında gece gündüz çalışan tüm emniyet güçlerimize şükranlarımı sunuyorum.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Savunma sanayisinde dışa bağımlılığımızı azaltmak, bu alanda muhannete muhtaç olmamak için her türlü gayreti gösteriyoruz.
Lübnan’a karşı düzenlenen siber terör saldırılarıyla bunun ne kadar hayati önemde olduğunu bir kez daha gördük.
Lübnan’a karşı düzenlenen siber terör saldırılarıyla bunun ne kadar hayati önemde olduğunu bir kez daha gördük.
Birleşmiş Milletler 79’uncu Genel Kurulu görüşmelerine katılmak üzere New York’a doğru yola çıktık.
Ziyaretimizin ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Bu yıl genel kurulun en dikkat çekici etkinliği BM Genel Sekreteri’nin ev sahipliğinde tertiplenecek “Geleceğin Zirvesi”dir.
23 Eylül günü gerçekleştirilecek zirvede çok taraflı sisteme yönelik meydan okumalar karşısında ortak çözümler üretilmesi hedefleniyor.
Görüşmelerin ilk gününde, 24 Eylül Salı günü Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna hitap edeceğim.
Zirveye hitabımda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve uluslararası finans mimarisi başta olmak üzere küresel yönetişim mekanizmasının reform ihtiyacına dikkat çekeceğim.
Daha kapsayıcı, adil ve etkili bir yapılanmaya duyulan gerekliliğin altını çizeceğim.
Özellikle Gazze’deki soykırıma ve İsrail’in saldırgan politikalarına karşı atılabilecek ortak adımlara temas edeceğim.
İsrail hükûmeti, bir nevi Nazi imha kampına çevirdiği Gazze’deki 2 milyonu aşkın insanı ya bombalarla ya da açlık ve susuzlukla katlediyor.
Lübnan’a yönelik son günlerde yapılan saldırılar, İsrail yönetiminin savaşı bölgeye yayma planlarına dair endişelerimizi de haklı çıkardı.
İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’ya yönelik artan saldırılar ve tacizler de aynı kirli senaryonun birer parçasıdır.
Türkiye olarak bu konudaki hassasiyetimizin hangi seviyede olduğunu daha önce defalarca ifade ettik. Bugün de aynı yerdeyiz.
Amerika Birleşik Devletleri’nde yoğun bir toplantı ve görüşme trafiğimiz olacak.
Genel kurul marjında, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin yanı sıra çok sayıda ülkeden mevkidaşımla görüşmeler de gerçekleştireceğiz.
Düşünce kuruluşu temsilcileri ve Amerikan iş dünyasının seçkin üyeleriyle de temaslarımız olacak.
Ziyaretimizde Amerika’da yaşayan vatandaşlarımızla da bir araya geleceğiz.
Ziyaretimizin ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Bu yıl genel kurulun en dikkat çekici etkinliği BM Genel Sekreteri’nin ev sahipliğinde tertiplenecek “Geleceğin Zirvesi”dir.
23 Eylül günü gerçekleştirilecek zirvede çok taraflı sisteme yönelik meydan okumalar karşısında ortak çözümler üretilmesi hedefleniyor.
Görüşmelerin ilk gününde, 24 Eylül Salı günü Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna hitap edeceğim.
Zirveye hitabımda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve uluslararası finans mimarisi başta olmak üzere küresel yönetişim mekanizmasının reform ihtiyacına dikkat çekeceğim.
Daha kapsayıcı, adil ve etkili bir yapılanmaya duyulan gerekliliğin altını çizeceğim.
Özellikle Gazze’deki soykırıma ve İsrail’in saldırgan politikalarına karşı atılabilecek ortak adımlara temas edeceğim.
İsrail hükûmeti, bir nevi Nazi imha kampına çevirdiği Gazze’deki 2 milyonu aşkın insanı ya bombalarla ya da açlık ve susuzlukla katlediyor.
Lübnan’a yönelik son günlerde yapılan saldırılar, İsrail yönetiminin savaşı bölgeye yayma planlarına dair endişelerimizi de haklı çıkardı.
İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’ya yönelik artan saldırılar ve tacizler de aynı kirli senaryonun birer parçasıdır.
Türkiye olarak bu konudaki hassasiyetimizin hangi seviyede olduğunu daha önce defalarca ifade ettik. Bugün de aynı yerdeyiz.
Amerika Birleşik Devletleri’nde yoğun bir toplantı ve görüşme trafiğimiz olacak.
Genel kurul marjında, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin yanı sıra çok sayıda ülkeden mevkidaşımla görüşmeler de gerçekleştireceğiz.
Düşünce kuruluşu temsilcileri ve Amerikan iş dünyasının seçkin üyeleriyle de temaslarımız olacak.
Ziyaretimizde Amerika’da yaşayan vatandaşlarımızla da bir araya geleceğiz.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Görevi barış ve güvenliği sağlamak olan kurumlar çok açık bir ahlaki çöküş içerisindedir.
Gazze’de 352 gündür devam eden katliam bunu bir kez daha göstermiştir.
Gazze’de 352 gündür devam eden katliam bunu bir kez daha göstermiştir.
Birleşmiş Milletler 79’uncu Genel Kurulunun tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Küresel adaletsizliğin giderilmesi için hep birlikte çalışmak mecburiyetindeyiz. Unutmayın; dünya 5’ten büyüktür, daha adil bir dünya mümkündür…
Küresel adaletsizliğin giderilmesi için hep birlikte çalışmak mecburiyetindeyiz. Unutmayın; dünya 5’ten büyüktür, daha adil bir dünya mümkündür…
Uzun mücadeleler neticesinde dost ve kardeş Filistin’in temsilcisini, BM’ye üye ülkeler arasında hak ettiği yerde görmekten memnuniyet duyuyorum.
Atılan bu tarihî adımın, Filistin’in Birleşmiş Milletler üyeliğine giden yolda artık son dönemeç olmasını temenni ediyorum.
Filistin’i tanımayan diğer devletleri de bu çok kritik dönemde tarihin doğru tarafında yer alarak Filistin Devleti’ni bir an evvel tanımaya davet ediyorum.
Atılan bu tarihî adımın, Filistin’in Birleşmiş Milletler üyeliğine giden yolda artık son dönemeç olmasını temenni ediyorum.
Filistin’i tanımayan diğer devletleri de bu çok kritik dönemde tarihin doğru tarafında yer alarak Filistin Devleti’ni bir an evvel tanımaya davet ediyorum.
Dünya 5’ten büyüktür şiarının temsil ettiği değerlere bugünlerde daha da ihtiyaç duyuyoruz.
Uluslararası barış ve güvenliğin, imtiyazlı 5 ülkenin keyfine bırakılmayacak kadar önemli olduğuna şahitlik ediyoruz.
Bunun en dramatik örneği Gazze’de 353 gündür devam eden katliamdır.
7 Ekim’den beri aralıksız süren İsrail saldırılarında 41 bini aşkın Filistinli hayatını kaybetti.
Çoğu çocuk ve kadın 41 bin can, 41 bin insan, hem de acımasız bir şekilde hayattan kopartıldı.
Yine çoğu çocuk 10 binden fazla Gazzelinin nerede olduğunu kimse bilmiyor.
Aynı şekilde 100 bine yakın insan yaralandı, sakat kaldı.
Zor şartlar altında görevini yapmaya çalışan 172 gazeteci öldürüldü.
Hayat kurtarmak için çalışan 500’ü aşkın sağlık görevlisi öldürüldü.
Açlıkla, susuzlukla boğuşan Gazze halkının imdadına koşan insani yardım görevlileri, 210’dan fazla Birleşmiş Milletler personeli öldürüldü.
Savaşta dahi dokunulmaması gereken 820 camiyi, 3 kiliseyi vurdular.
Onlarca hastaneyi, yüzlerce okulu, hasta taşıyan 130’dan fazla ambulansı vurdular.
Birleşmiş Milletler kürsüsünden Birleşmiş Milletler şartını parçalayarak, bir de utanmadan tüm dünyaya, vicdan sahibi tüm insanlara meydan okudular.
İsrail’in temerküz kampına çevirdiği hapishanelerinden sızan görüntüler, nasıl bir zulümle karşı karşıya olduğumuzu çok net biçimde gösteriyor...
Uluslararası barış ve güvenliğin, imtiyazlı 5 ülkenin keyfine bırakılmayacak kadar önemli olduğuna şahitlik ediyoruz.
Bunun en dramatik örneği Gazze’de 353 gündür devam eden katliamdır.
7 Ekim’den beri aralıksız süren İsrail saldırılarında 41 bini aşkın Filistinli hayatını kaybetti.
Çoğu çocuk ve kadın 41 bin can, 41 bin insan, hem de acımasız bir şekilde hayattan kopartıldı.
Yine çoğu çocuk 10 binden fazla Gazzelinin nerede olduğunu kimse bilmiyor.
Aynı şekilde 100 bine yakın insan yaralandı, sakat kaldı.
Zor şartlar altında görevini yapmaya çalışan 172 gazeteci öldürüldü.
Hayat kurtarmak için çalışan 500’ü aşkın sağlık görevlisi öldürüldü.
Açlıkla, susuzlukla boğuşan Gazze halkının imdadına koşan insani yardım görevlileri, 210’dan fazla Birleşmiş Milletler personeli öldürüldü.
Savaşta dahi dokunulmaması gereken 820 camiyi, 3 kiliseyi vurdular.
Onlarca hastaneyi, yüzlerce okulu, hasta taşıyan 130’dan fazla ambulansı vurdular.
Birleşmiş Milletler kürsüsünden Birleşmiş Milletler şartını parçalayarak, bir de utanmadan tüm dünyaya, vicdan sahibi tüm insanlara meydan okudular.
İsrail’in temerküz kampına çevirdiği hapishanelerinden sızan görüntüler, nasıl bir zulümle karşı karşıya olduğumuzu çok net biçimde gösteriyor...
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Gazze’de sadece çocuklar değil; aynı zamanda Birleşmiş Milletler sistemi ölüyor, Batı’nın savunduğunu iddia ettiği değerler ölüyor, insanlığın daha adil bir dünyada yaşama umutları ölüyor.
Ey BM Güvenlik Konseyi! Gazze soykırımının önüne geçmek için daha neyi bekliyorsunuz?
Ey BM Güvenlik Konseyi! Gazze soykırımının önüne geçmek için daha neyi bekliyorsunuz?