Akademi Dergisi
2.14K subscribers
60.1K photos
25.3K videos
370 files
7.55K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
Madagaskar, çocuk tecavüzcülerinin hadım edilmesini öngören yasa tasarısını kabul etti.
Akademi Dergisi
ABD iç dengeleri çok karışık ve fırtınalar esiyor. İsrail iç dengeleri de öyle. ABD ve İsrail'in başka ülkelerle arasındaki dengeleri de çok bozdum. İngiltere Kraliyetinin iç dengeleri de çok karışık. İngiltere'nin iç dengeleri de fırtınalı. Kral Charles…
ABD kamu borcunun GSYİH'nın %116'sına ulaşması bekleniyor

Kongre Bütçe Ofisi'ne göre, kamunun sahip olduğu yükümlülükler gelecek yıldan itibaren ülkenin yıllık üretimini aşabilir.

Kongre Bütçe Ofisi (CBO) Çarşamba günü yayınlanan son Bütçe ve Ekonomik Görünüm raporunda, ABD'nin kamu borcunun önümüzdeki on yıl içinde tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmasının beklendiği uyarısında bulundu .

CBO'ya göre federal kamu borcu 2023 mali yılı sonunda 26,2 trilyon dolara ulaştı ve GSYİH'nın %97'sini oluşturdu. Bu rakamın bu yıl %99'a ulaşması ve ülkenin 2025'teki yıllık ekonomik çıktısını (GSYH'nin %101,7'si) aşması bekleniyor.

2028 yılına gelindiğinde, kamu borcu, GSYİH'nın %106'sı olan II. Dünya Savaşı rekorunu aşacak ve 2034 itibarıyla 48,3 trilyon dolara ulaşacak; bu, mali üretimin %116'sına denk gelen benzeri görülmemiş bir rakam ve son 50 yılın ortalamasının neredeyse iki buçuk katı olacak.

CBO'ya göre kamu borcundaki artış, artan bütçe açıklarının doğrudan sonucu. 2024 yılında federal bütçe açığının 1,5 trilyon dolara, yani GSYİH'nın %5,3'üne yükselmesi ve önümüzdeki on yılda daha da artması bekleniyor. Kümülatif açığın 2025-2034 döneminde toplam 20,0 trilyon dolara ulaşacağı ve büyümeye devam ederek borç seviyelerini 2054 yılına kadar GSYİH'nın %172'sine kadar şaşırtıcı bir seviyeye çıkaracağı öngörülüyor.
Çok şekilsiz bir adam. O kadar uzun boylu birinden yüksek idrak seviyesi, yüksek muhakeme seviyesi, yüksek kararlılık seviyesi, anında/yerinde müdahale kabiliyeti, yeterince gayret/mücadele ve daha pek çok şey beklenemez.

O kadar uzun boylu, iri yarı kişileri idareci, kral, prens, patron yapmak vahim seviyede bir hata...
Forwarded from Şahin Bey(Akıncı)🇹🇷
Bizden sonra gelecek olan iyi niyetli güzel insanların ders alması maksadı ile ben de kısaca hayatımdan bir özet yazıyorum.Aslında insanı en çok üzen ve yoran şey anlatamadığı ve anlatmadığı meselelerdir. Bu meselelerden bazıları; gerçekte yaşadığın acılar, bazıları da vesvese yoluyla girdiğin girdaplar, karanlık korku tünelleri ve ruhundaki depremler. İstemediğin bir evliliğe zorla razı olman,çünkü baba; eğer evlenmezsen babalık hakkımı haram ederim diyor ve sonra yıllarca sürecek mutsuz bir evlilik,yıkılan hayaller(tekamül okuyamadım, üniversiteye gidemedim)stresler, bunalımlar.İlk başlarda neler oluyor diyorsun çözüm ararken gelen artçı sarsıntılar. Evet bir şeyler oluyor ve ne olduğunu anlamak için , hocaları, doktorları ve psikologları gezmeye başlıyorsun. Check up sonuçlar çok güzel çıkar.Hoca; bunlar bu yaşta normal der ve bi üfler.Psikolog seni dinlermiş gibi yapar, o anda tek düşündüğü şey alacağı saat ücretidir, seans sonunda sana bir de renkli reçeteye ilaçlar yazar ve seni bu hapların bağımlısı yapar. Öyle zamanlar olur ki; yakınındaki insanların sana karşı bilerek yaptığı hatalar, iftiralar…Bunun yanında verilen vesveseler seni öyle bir hale getirir ki, öyle kötü şeyler söyleyip yapmak istersin ki.Tam işte o anda Allah’ın(cc) yardımı gelir sabredersin. Gitmek istersin ve gittiğin yerlerde de yolunun kesişmesi gereken kim varsa hepsiyle tanışır yüzleşirsin, kaçamıyorsun hiç bir yere. En uzağa kuzey kutbunda bir ülkeye gidersin orada da farklı bir boyutta çıkarlar karşına. Uykusuz geçen gecelerde Allah’ın(cc) huzurunda ağlarsın, dualar edersin bu durumdan kurtulmak için. Ayakta duracak halin bile yokken yakınlarının maddi, ruhi sorunlarını çözersin de bir tek kendi meselende zorlanırsın. Fedakarlık yaptığın insanlardan bir teşekkür yerine, yapmasaydın sözünü duyarsın. Zenginliği de fakirliği de görürsün,üstüne bir de evlat acısı yaşarsın. En kötüsü de hiç kimseye kötülük yapmadığın halde hep kendini suçlu görürsün. Baba, anne, kardeş ve evlat hepsiyle ayrı ayrı imtihan. En hayret ettiğim şey hala hayattayım, vicdanımı, iyi niyetimi, samimiyetimi, saygımı ve sevgimi kaybetmedim fakat insanlara olan güvenimi kaybettim. Ve sonra Akademi Dergisi ile tanıştım. Aslında hayatımda neler olduğunu, kimlerle mücadele etiğimi MFS hocam sayesinde öğrendim.Meğer cinlerle insan şeytanlarıyla uğraşmışım. Şu sıralar okumalarla dinlemelerle,sinyal gönderiyorum, duru görü de Deccali’ de gördüm ölümsüzleri de.Şimdi daha iyiyim. Üç günlük dünya öyle ya da böyle öleceğiz. Maksadımız;bizim yaşadıklarımızı bizden sonraki gelecek olan hakiki mü’ minler yaşamasın diye iyi niyetle, samimiyetle, paramız varsa para ile yoksa sinyalimizle bu hizmeti ve Cihad’ı yapanlarla aynı yolda yürümek olsun. Saygılarımla.
Eşlerinize, kızlarınıza, annelerinize dikkat edin. Kimsenin garantisi yok. Herkes nefsine uyabilir, yolunu şaşırabilir. Pek çok kişinin dünyasının ve ahiretinin cehenneme dönmesinin sebebi eşleri, kızları, anneleri... Onların fitneleri...

Kadınların nefisleri çok daha kuvvetli ve erkekler gibi sistematik düşünce yapısına sahip değiller. Kadınlar, salih erkeklerin kontrolü altında olmak istemediklerinde, yollarını şaşırdıklarında, sadece kendileri için değil, etrafındaki başka kişiler (başta da babaları, erkek kardeşleri, erkek evlatları ve kocaları) için çok büyük maddi ve manevi tehlikelere sebep olurlar.

Dünyanın her yerinde olduğu gibi TR'de de en büyük sorunlardan biri, kadınların her hususta söz sahibi olması. Erkekleri ellerinde oynatması. Her dengeye karışmaları. Erkeklerin kadınların fitnelerine gerekli tepkiyi göstermemesi. Kararlı duruşta olmayışları.

Eşi, kızı, annesi olduğu için onları silip geçememesi...

Hadis-i şerifte "Kadının idaresi altındaki milletler yüz üstü sürünsün. Yüz üstü sürünsün. Yüz üstü sürünsün" denildi. Burada sadece başında kadın idareci olan milletler kastedilmiyor. Genel olarak kadınların her şeye karıştığı ve her yerde sorunlara sebep olduğu milletlerden/ülkelerden bahsediliyor. Bu nedenle zaten Ankebut Ağı bütün ülkelerde kadınları şımartmaya hatta dokunulmaz yapmaya oynuyor.

Kadın kontrol dışında kaldığında zaten o milletin başına başka bir bela gelmesine gerek kalmıyor. Zincirleme reaksiyon misali hayatın her yerinde her şey soruna dönüşüyor.
Akademi Dergisi
Eşlerinize, kızlarınıza, annelerinize dikkat edin. Kimsenin garantisi yok. Herkes nefsine uyabilir, yolunu şaşırabilir. Pek çok kişinin dünyasının ve ahiretinin cehenneme dönmesinin sebebi eşleri, kızları, anneleri... Onların fitneleri... Kadınların nefisleri…
Son on yıllarda TR'de İslami bir serbestlik ve yükselme yaşanmış olduğu zan ediliyor. Hayır... Sadece şekilden ibaret bu... Hala kötü niyetli, dünya sevgisi olan, hadiselere kadınsı duygu ve hırslarla yaklaşan kadınların borusu ötüyor bu ülkede... Değişen bir şey yok. Şekildeki değişiklik özde yok.
Akademi Dergisi
Son on yıllarda TR'de İslami bir serbestlik ve yükselme yaşanmış olduğu zan ediliyor. Hayır... Sadece şekilden ibaret bu... Hala kötü niyetli, dünya sevgisi olan, hadiselere kadınsı duygu ve hırslarla yaklaşan kadınların borusu ötüyor bu ülkede... Değişen…
Mason biraderler, kadınları hep çalışmaya, kariyer sahibi olmaya, kocalarını dinlememeye, hayatta kendi ayakları üzerinde dirk durmaya yönlendiriyor.

Hususiyle son 50 yıldır TR'de gece gündüz, her türlü imkanı kullanarak, başta da yayıncılık imkanlarını kullanarak toplumu buna programladılar.
Akademi Dergisi
Çünkü aileyi yıkmak istiyorlar. Aileyi yıkarak toplumu, toplumu yıkarak devleti yıkmak istiyorlar. Bu sayede son kalan Türkleri/müslümanları da yıkmak istiyorlar.
Kadının çalışması, belli şartlara riayet edildiğinde kesinlikle haram değil ama velisinin ya da eşinin rızası lazım. Her sahada da çalışamaz. Ailesini, çocuklarını da ihmal edemez. Kendini erkek gibi "evin reisi" gibi göremez. Kocası ile bir sayamaz. Türlü hususları, dengeleri görmezden gelemez.

Lakin masonlar kadınların çalışmasını isterken, tam olarak bunları yıkmak, kadınla erkeği karşı iki taraf gibi yapmak istiyorlar. Toplumda huzur ve sükunun tamamen kaybolması için uğraşıyorlar. İş yerlerinde de evlerde de huzur bulunamaz olsun diye, bu sebeple erkekler derbeder olsun, yaralı olsun, sorunlu olsun, mücadele edemesin, dik duramasın, karakterli olamasın, kendini salsın, çaresizce nefsine uysun ve kadınların istediği şekle girsin diye bunu yapıyorlar.

Ademoğullarına bütünüyle düşmanlar. Hiçbir yerde insanlığın iyiliğini istemiyorlar. Bu nedenle kadınları ve kadınlara dair meseleleri acımasızca bir silah olarak kullanıyorlar. Bunu basın, medya, sosyal medya, devlet erki, hukuk sistemi, eğitim sistemi gibi kritik araçları/vesileleri kullanarak yapıyorlar.

Soros'un ve benzerlerinin sözde STK'leri de bu nedenle hep kadınlar üzerine odaklanarak faaliyet gösterdiler, gösteriyorlar.
Bir erkekle bir kadına aynı ağırlığı taşıtmak eşitliktir ama adalet değildir. Kadınların bünyesi erkekler gibi olmadığına göre, bu şartlarda eşitlik, adaletsizliğin ta kendisidir.

Son yıllarda bu "eşitlik" palavrasını, tuzağını eskisi kadar dillendiremiyorlar. Çok sağlam cevaplar, kapaklar aldılar ve çokça da ifşa oldular.
Bir yandan söylemlerini değiştirdiler. Diğer yandan aynı maksada doğru gitmeye devam ettiler. "Toplumsal cinsiyet eşitliği" diye uydurma tabirler, kaideler dayattılar.

Toplumdaki bütün kadınlarla bütün erkeklerin eşit olmasını bir yana bırakalım, toplumdaki bazı erkeklerle diğer erkekler bile eşit değiller. Bazı kadınlarla diğer kadınlar da eşit değiller.

Eşitlik iddiası bir yanılgı değil, açıkça bir kasıt... Açıkça bir tuzak.
Kısa süre önce, kadınların, kocalarının soy isimlerini taşımak zorunda olmadığına dair de karar ilan ettiler. Bunlar da hep masonik faaliyetler.

Erkeklerin hakimiyeti altında, kontrolü, koruması, sevgisi, şefkati altında yaşayan kadınlar görmek istemiyorlar. Huzurlu bir millet ve devlet görmek istemiyorlar.
Kadınların hırslarıyla, duygu karmaşalarıyla, sistematik bakış açısından uzak ve çoğu zaman erkeklere "tuhaf" gelen tarzlarıyla her şeye karışmalarını istiyorlar. Erkekleri dinlememelerini, onları adamdan bile saymamalarını istiyorlar.

Kısım kısım planlarını uygulamaya devam ediyorlar.
Neticesi olarak kadınlara şiddet ve kadın cinayetleri hiç azalmadı. Onlarca senedir arttı ve artış hızı da yükseliyor.

Çünkü kadınla erkeğin mutlu eşler olmasının önü eğitim sisteminden yayıncılığa, devletin kanunlarına kadar, her şeyle kesiliyor. Kadınla erkek iki düşman taraf haline getiriliyor. Bunun için de uydurma hukuki söylemler, tartışmasız hukuk kaideleri gibi dayatılmak isteniyor. Bakın arkasına o belli başlı kripto hainler, holdingleri, sözde STK'leri, sözde TV kanalları, sözde gazeteleri, sözde siyasi partileri var ki hepsini mason biraderler kontrol/idare ediyorlar. Tek merkezli bir sistem bu...
Kadının şımartıldığı bir ülkeye atom bombası atılmasına gerek yok. Zaten ülke genelindeki her yerde hatta her hanede kurulu düzen kalmıyor, yıkılıyor. Atom bombasından daha yıkıcı tesiri oluyor.

Neticede başta kadınlar mahvoluyor. Erkek olamıyorlar, erkeksi ama erkek olamamış bir canlı türüne dönüşüyorlar. Erkekler mahvoluyor çünkü karşısında kadınsı duyguları ve tavırları olan, kendisini tamamlayan bir canlı türü aradığı halde bulamıyor. Çocuklar mahvoluyor, çünkü aile denilen fitne yuvasında bir gün bile huzurlu, kavgasız, sorunsuz geçmiyor.

Hatta bu sistem öyle işlemeye başlıyor ki kadının düşmanı da kadın oluyor.

Bütün bunlar İblis'in yüz bin senelik şeytanlık tecrübeleri ve bunları masonlar üzerinden toplumlara dayatıyor.
Kadının tahsil yapmasına, meslek sahibi olmasına, çalışmasına, maddi imkanlara sahip olmasına, şahsi zenginliği olmasına ve o zenginliğin kendi tasarrufunda olmasına, kimsenin karşı olduğu yok.

Lakin kadının, velisi ya da kocasının rızası olmadan kafasına buyruk şekilde ve bir de istediği sektörde, iştediği iş yerinde çalışmasına karşıyız.

Kadının ailesini, çocuklarını ihmal etmesine ve ailenin dengesinin şaşmasına karşıyız.

Kadının erkeksi bir hale getirilmek istenmesine karşıyız.

Kadının, kendini çalışmaya mecbur hissedeceği bir baskı altına alınmasına karşıyız.

Kadının çalışıp kazandığının kocası, babası vs tarafından elinden alınmasına da karşıyız.

Bizler kadınların haklarını da erkeklerin haklarını da savunuyoruz ve adaletten yanayız.

Lakin masonların kontrolündeki mecralar, bu gibi cümleleri daha ilk duyduklarında bile başlıyorlar yaygaraya... Başlıyorlar fikir ve ifade hürriyetini, yayın hürriyetini baskılamaya... Buna rağmen onlar güya medeni oluyorlar, bizler de güya yobaz...
Bilimsel gerçekler var. On beş seneye yakındır kadınla erkeğin eşit olmadığına dair bilimsel temellere dayanan yorumlar, yayınlar yapıyorum.

Dünyanın dört bir yanında büyük şirketlerin kadınları vitrin olarak çalıştırdığını, kadınlara erkekler gibi maaş, yetki ve sorumluluk vermediğini... Kadınlardan erkekler gibi iş verimi beklemediğini ispatlarıyla hep anlattım.
En önde gelen güya kadın hakları savuncusu şirketlerin hatta Facebook ve Google'ın bile kadınlara erkekler gibi iş ve para vermediğinin haberlerini de paylaştım.

Senelerdir bu gibi hadiseler yaşanmaya devam ediyor ve güya kadın erkek eşitliğini savunan ve masonlara ait olan o dev şirketlerde bile kadınlara asla erkek işleri verilmiyor. Birkaç vitrin ile görüntü veriliyor, imaj yapılıyor.