Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
İngiliz askerleri dökülüyor
İngiliz askeri, Charles'ın taç giyme töreni sırasında yoğun metafizik sinyale maruz kalınca yere yığıldı.
İngiliz basını, askerin bayıldığını iddia etti. Asker, bir çuval patates gibi sürüklenerek alandan alındı.
İngiliz askeri, Charles'ın taç giyme töreni sırasında yoğun metafizik sinyale maruz kalınca yere yığıldı.
İngiliz basını, askerin bayıldığını iddia etti. Asker, bir çuval patates gibi sürüklenerek alandan alındı.
Her kimin Esed ile ve çetesi ile sorunları varsa, kendi aralarındaki sorundur, beni ilgilendirmiyor.
Her kimin de Suriye'de gözü varsa, bu sorun aslında onlarla benim aramdaki bir sorundur. Suriye'deki şu andaki idarecilerden daha çok, beni ilgilendiriyor.
Herkes, Esed ile Suriye'yi birbirinden ayırt etmeli. Esed ile kavgası olanlar yollarına baksınlar ama Suriye'den uzak dursunlar.
Herkes, Esed ile Suriye'yi birbirinden ayırt etmeli. Esed ile kavgası olanlar yollarına baksınlar ama Suriye'den uzak dursunlar.
Ben Suriye'de sadece batılıları değil, Rusya ve İran'ı da görmek istemiyorum. Çin piyonlarını da görmek istemiyorum.
Türkiye ile Suriye arasındaki sözde "normalleşme" toplantıları da numaracıların, orta oyuncularının ortada kaldığı bir sürece çoktan dönüştü. Yeterince rezil oldular.
Hatta İstanbul'a inat Suriye'de projeler yapmaya kalkan ama kısa sürede sert kayaya çarpan devletlerden bile daha fazla rezil oldular.
Hatta İstanbul'a inat Suriye'de projeler yapmaya kalkan ama kısa sürede sert kayaya çarpan devletlerden bile daha fazla rezil oldular.
"Normalleşme" denilen bu çabaların daha doğrusu tiyatroların devam etmesinin de kimseye bir faydası yok. Devletten bile sayılmayacak İran'ın bu sahnede boy göstermesine izin vermenin de manası, faydası yok. İran, çözebiliyorsa önce kendi iç sorunlarını çözsün. Fiilen bölünmesine ramak kalmış bir İran, Suriye'yi mi kurtaracakmış?
Öncelikle, çöplüklerde, dere kanarlarında leşleri bulunan sözde mollalarını korumanın bir yolunu bulsun. Öncelikle İran'daki on milyonlarca aç insanın karnını doyursun.
Öncelikle, çöplüklerde, dere kanarlarında leşleri bulunan sözde mollalarını korumanın bir yolunu bulsun. Öncelikle İran'daki on milyonlarca aç insanın karnını doyursun.
Yine bozulmasın ya da tehir edilmesin diye yazmıyordum ama yazmak şart oldu.
Suni yollarla büyük İstanbul depremine sebep olunsa bile...
Ardından Trakya'dan, Çanakkale'den, İzmir'den, Muğla'dan eş zamanlı işgal denense bile...
Türkiye'de bir kez daha seçim tiyatrosu sergilenmesine izin ver-me-ye-ce-ğim.
Canımla, kanımla, teşkilatımla ve gerçekten dost olan unsurlarla bunun karşısında sert bir kaya olarak duracağım.
Kimin ne kadar kızdığı, dünya genelinde ne kadar siyasi, askeri, mali kayıplar yaşadığı, meselem bile değil. Ben herkesi tekrar tekrar ikaz ettim. Şu ana kadar nasıl kararlı durduysam ve işlerini bozduysam, şu andan sonra da aynı duruşta olacağım. Şimdi, kimin elinde nasıl bir son kart kaldıysa, kullansın.
Ardından Trakya'dan, Çanakkale'den, İzmir'den, Muğla'dan eş zamanlı işgal denense bile...
Türkiye'de bir kez daha seçim tiyatrosu sergilenmesine izin ver-me-ye-ce-ğim.
Canımla, kanımla, teşkilatımla ve gerçekten dost olan unsurlarla bunun karşısında sert bir kaya olarak duracağım.
Kimin ne kadar kızdığı, dünya genelinde ne kadar siyasi, askeri, mali kayıplar yaşadığı, meselem bile değil. Ben herkesi tekrar tekrar ikaz ettim. Şu ana kadar nasıl kararlı durduysam ve işlerini bozduysam, şu andan sonra da aynı duruşta olacağım. Şimdi, kimin elinde nasıl bir son kart kaldıysa, kullansın.
Şu anda da İstanbul'dayım, mekanımdayım. Bunca yıldır hiçbir zaman kaçak güreşmedim. Bu şehrin halkını da defalarca ikaz ettim. Defalarca belaların tehir olmasına vesile oldum.
Şu Hatay depremini bile üç sene önceden haber verdim, yazdım. Üç sene önceden detaylarına kadar yorumladım, yazdım. Lakin kısacık sürede milyonla insan öldürüldüğü halde, milletin büyük çoğunluğunun umurunda bile olmadı.Hala çoğunluğun umurunda değil. Bunların hiçbiri duruşunu değiştirmedi, kendi halini iyileştirmedi. Kendine çeki düzen vermedi. Verecekleri de yok.
Bu koca İstanbul şehrinin fiziken de manen/ahlaken de rezillik ötesi bir vaziyeti var. İyice yıkılmadan düzeltilmesi mümkün değil. Büyük İstanbul depremi yıkmazsa, daha sonra ben boşaltarak zaten yıkacağım, dümdüz edeceğim. Bütün çehresini değiştireceğim.
O halde, İstanbul'un şu şartlarda yıkılacak olması, benim için mesele olmaktan çıkmıştır. Kendine bile acımayan yığınlara, ben acıyacak değilim. Aklı olan, aklını kullanır. Kullanmıyorsa ve dünya tarihine geçen bir devasa helak hadisesi de onları sarsmıyorsa, nasihat da fayda etmiyorsa, kendi meseleleridir ve sonucuna katlanır. Biz, onların başlarına bekçi tayin edilmedik.
Şu sıralarda İstanbul'da bir depreme sebep olunsa da onun büyük İstanbul depremi dediğimiz şiddette olmasını ben beklemiyorum. İstanbul korunuyor. Çünkü hala bu şehirde gerçek müslümanlar da var ve mücadeleyi, cihadı terk etmediler.
Bolu, Düzce, Gölcük merkezli olarak başlatılacak ve çatal yaparak Ege ile Ak denize ulaşacak çok çok şiddetli suni depremlere karşı da defalarca uzun uzun ikazlar yaptım. Yine herkes zevkin, sefanın, çıplaklığın, faizin, dedikodunun, zinanın, giyinmenin, gezmenin, uyuşturucunun, çalmanın, dolandırmanın peşinde ise, bu da onların meselesidir. Kendi sonlarını kendileri seçme hürriyetine sahipler. "Biz her şeyi anladık, bildik ama biz de helak olmak istiyoruz" diyorlarsa, tercihlerine karışmam.
Benim meselem ise Türkiye'dir, vatanımdır. On milyonlarca akılsızın hak ettikleri sonu yaşamalarını umursamam da devletime, vatanıma göz dikenin gözünü çıkartırım. El uzatanın elini kırarım. Beni, başta tanıyamayan, anlayamayan tarafların hepsi de ne kadar ince çizgilerle hareket ettiğimi çoktan anladılar.
Yemişim seçim tiyatrosunu da Tayyip'i de Kemal'i de başka kuklaları da... İzin vermiyorum ve vermeyeceğim. Yerin altında ve üstünde yaşanabilen bir tek şehir kalmayacak olsa bile, bir gecede on milyarlarca kişi ölecek olsa bile izin vermiyorum.
Bu hususta karşımda duran bütün taraflara da restimi tekrar çekiyorum:
- Gücünüz yetiyorsa beni durdurun.
Bu hususta karşımda duran bütün taraflara da restimi tekrar çekiyorum:
- Gücünüz yetiyorsa beni durdurun.
Akademi Dergisi
Barack Obama, ABD'deki bankaların için boşaltmak için görüşmeler yapıyor.
Prof. Seru: ABD bankalarının yarısı zaten iflas etmiş durumda
Stanford Graduate School of Business ve Hoover Institution'dan Profesör Amit Seru, ABD bankacılık sektöründeki çalkantıları tartışmak üzere BNN Bloomberg'e katıldı. Silicon Valley Bank ve First Republic'in düşüşlerinin kendine özgü olmadığını, ABD bankalarının yarısının zaten iflas etmiş durumda olduğunu ve asıl tehlikenin hala yaklaşmakta olduğunu söyledi.
Stanford Graduate School of Business ve Hoover Institution'dan Profesör Amit Seru, ABD bankacılık sektöründeki çalkantıları tartışmak üzere BNN Bloomberg'e katıldı. Silicon Valley Bank ve First Republic'in düşüşlerinin kendine özgü olmadığını, ABD bankalarının yarısının zaten iflas etmiş durumda olduğunu ve asıl tehlikenin hala yaklaşmakta olduğunu söyledi.
Akademi Dergisi
Aynı savcılık, Muhammet Yakut'un bir kısmı somut bilgilere ve belgere dayanan iddialarına dair ne hakla, kime sığınarak soruşturma başlatmıyor? Sahi, devlet kurumları ve yetkilileri tarafından, onlarca şahidin önünde yok edilmiş suç duyurusu dilekçelerim…
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
"Süleyman Soylu ve Kız Bekir! Beni iyi dinleyin. Bana kırmızı bülten çıkarmışsınız. Ben size 10 gömlek bol gelirim. Diyarbakırlının sillesi fena olur. Bu işler bitince kim vatan haini herkes görecek."
Akademi Dergisi
Şu Nurettin Canikli de Soysuz gibi... Her türlü pisliği onlarca farklı somut delille çoktandı meydanda olduğu halde, toplumdan büyük bir nefret ve tepki yükselmesine rağmen, hiçbir şey yaşamadı. Karşısında devleti, adalet sitemini bulmadı. Aksine bütün kurum…
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
"Nurettin Canikli, senin çantacılığını yapan yeğenin Kemal'in iyi bir esrarkeş olduğunu da biliyor musun? Elinden tut, Adli Tıp'a götür, saç örneği aldır."