Bu ülkede şu sözde seçime katılabileceği açıklanan partilerden bazılarının, gerçekten seçimlere dahil olabilecek kadar siyasi teşkilata sahip olup olmadıkları bile kesin şekilde belli değil.

Diyelim ki sayı yeterlilikleri var, o teşkilatların tamamına yakınında kripto kimlikli hainlerin, kara paracıların organize halde faaliyet yürüttükleri de açıkça gözler önünde... Tek bu gerçek bile, mevcut sistemin ne olduğunu, kime çalıştığını, kime yaradığını anlamaya yetiyor.

Şu Sinan Oğan halktan gerçekte yüzde 2 bile oy alamıyor. O halde, böyle bir kişi yüz bin imza nasıl toplanabildi? İmzaların kimlerden nasıl toplanabildiğine dair gerçek bir soruşturma yürütülse bile temiz eller operasyonu başlatılması gerekiyor.

Bitmedi, onca tahsil yaptığı iddia edilen ve gizli Ermeni bir kara paracı olan Sinan Oğan, lise seviyesinde bir konuşma ve yazma becerisi bile gösteremiyor. Bu, nasıl mümkün olabiliyor?

Kısa süre önce de bunlara yakın değerler açıklamıştım. "Bütün siyasi partilerin toplam oyu yüzde elliyi bulmuyor. Halkın yarıdan fazlası seçime gitmiyor ya da gidip boş/geçersiz oy atıyor" demiştim. Son birkaç hafta içinde bu oran daha da yükseldi. Böyle acımasız, böyle hukuksuz ve sömürücü sistemden beslenen bir avuç mutlu azınlık haricinde ve hiç gündem haber takip etmeyen, kafası da hiçbir şeye basmayan başka bir azınlık dışında, bu ülkede seçime gitmek isteyen hiç kimse yok. Seçimlerin bir şeyi değiştireceğine inanan kimse yok.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Alevi" başlıklı videolu paylaşımı bile "Aman bize oy vermeyin, AKPKK'ye verin. Londra bize çok kızar. Kara para gelirlerlerimiz de kesilir. Böyle iyiyiz." demekten başka bir şey değil.

Kemal'in bu gibi onlarca kritik hamlesi geçmişte de oldu, şimdi de oluyor. Bunları anlamamak için, onlar kadar hain ve kara paracı olmak lazım. Onlar gibi dışarıdan talimatlı olmak lazım.

Sözde bunca muhalif partiler ve liderler var, ortada memuruna ve emeklisine maaş ödeyemeyen ve sürekli karşılıksız para basan bir hükumet var. Sürekli hukuk tanmaz tavırlar sergileyen ve sık sık halka küfürler eden, halkı tehdit eden bir hükumet var. Daha doğrusu, hükumet olduğu iddia edilen bir suç teşkilatı var. Bu şartlarda bile şu sözde muhalefet, tükenmiş haldeki, her şeyiyle ifşa olmuş haldeki iktidarı yerle bir edemiyorsa, etmek istemiyor demektir.

Olağan akışta devam edilseydi, şu anda Tayyip de çetesinin üyeleri de hiçbir yerde bir cümle konuşamaz olurlardı. Muhalefet arkasına en az yüzde seksen oy alırdı. Her şey film fırıldak... Daha önceki seferlerde olduğu gibi

İktidarın da sözde muhalefetin de Türkiye'ye beş kuruş para getirecek imkanları yok. Hepsi palavra... Şu haldeki bir ülkeye sadece kara paracılar yatırım yaparlar ki onlara da biz meydanı dar ediyoruz.

Şu yapılamayacak seçim tiyatrasu yapılabilecek olsaydı bile, Tayyip'in yerine gelenler en fazla 2-3 ay iktidarda kalabilirdi. Lafı uzatmanın tekrara girmenin gereği yok. Bu ülke resetlenecek. Her şeyiyle resetlenecek. Acılı, kayıplı, zorlu olacak ama sonu hayırlı olacak bir resetleme yaşanacak. Gerçekten hür bir devlet olunacak. Başka bir kurtuluş yolu yok.

Bu irademin karşısında duranların Türkiye'de ya da dünyada kaçabilecekleri hiçbir yer yok. Bütün yer altı şehirlerini bile imha etmemiz gerekse, yine de bu mücadeleyi sonuna götüreceğiz.

Suriye'ye en az yirmi yıl beş kuruşluk bile yatırım yapılmayacak. Buradaki on milyondan fazla omurgasız Suriyeli sürüngen de Suriye tarafına kanun, devlet zoruyla gönderilecek. Lübnan kibar davranıyor, biz o kadar kibar olmayacağız. Sonra yirmi sene boyunca bu omurgasız canlı türünün birbirini yemeleri için sebepleri, dengeleri ben ayarlayacağım. Bir yandan dualar edeceğiz nesillerinin kesilmesi için...

Böyle olmasını Suriyedekiler de istedi, dünya genelinden taraflar da istediler. Bu benim kararım değildi ama benim kararlarımı bu şekilde onlar yönlendirdiler. Kendi sonlarını kendileri belirlediler.

Ben zaten baştan bu ciddi sorunları gördüğümden ötürü de Suriye konusunda iddialı, aceleci davranmıyorum. Aslında kısa sürede Suriye'nin Türkiye'ye bağlanmasını istemiyorum.

Söz verdiğim gibi Hulusi ile silah arkadaşı olan diğer hainleri Dolmabahçe Sarayı'nın bahçesinde kurşuna dizdirirken... Suriyeli sözde mültecilerin vatanımıza çökmesine yardım ve yataklık edenlerin ele başlarını da o bahçede toplatacağım. Türkiyeli olanlarını da Suriyeli olanları da toplatacağım. Suriyeli olanlara "Bunlar mıydı size güvence verenler?" diyeceğim.

"Bunlar mıydı sizin gibi harp kaçkını, omurgasız, karaktersiz, yağmacı, hırsız pisliklere, sizin gibi önce işgal kuvveti olanlara devletimiz adına güvence verenler?" diyeceğim. Hulusi ve diğer İngiliz/londra piyonları kevgire çevrildikten sonra, onlar da kevgire çevrilecekler. Bütün yaşananlar sansürsüz canlı yayınlayacak bütün dünyaya...

Sunucu o sıralarda geçmişi hatırlatacak. Bu yazıları hatırlatacak. İngiltere'nin, ABD'nin, İsrail'in gerçek yüzlerini anlatacak. "Evet, gelemediler, bu hainleri, bu insan şeytanlarını kurtaramadılar." diyecek. İnsan ve organ kaçakçılığına dair her şeyi sansürsüz anlatacak. Bütün dünya da izleyecek.

Gürcistan'ın Azerbaycan ile yaptığı anlaşmayı, "Gürcistan'ın son vahim hatası" olarak değerlendiriyorum.

İran'a askeri operasyon yapacak herhangi bir ülke ya da ülkeler ittifakı, Türkiye'ye saldırmış demektir. İran'a yapacakları müdahale, böyle değerlendirilecek. İran denilen suni devletin topraklarının tamamı aslında Türk topraklarıdır. Şu an itibariyle o coğrafyanın yarıdan fazlası Türk hakimiyeti altındadır ve 45 milyondan soydaşımızın katledilmesine ya da sömürülmesine izin vermeyeceğiz.

Tekrar ediyorum: "İran'a giremezsiniz demiyorum. Kayıplar vermeyiz demiyorum. Lakin orada ölür, orada gömülürsünüz. Kaç gelirseniz gelin, geri dönemezsiniz."

Suudi Amerika'yı mahvedeceğimi, çökerteceğimi, açıkça ve tekrarla yazmıştım. Bunlar iyi günleri, sonuna gideceğim. Çünkü AKPKK'nin arkasında duranlara hiç acımayacağım. Ülkemizde ve bölgemizde kara paracılık ve satanistlik yapanları imha edeceğim.

Diğer sözde Arap ülkeleri de beter hallerdeler. Haberlere yansıyanlar devede kulak bile değil. Acıdan, bataktan, kayıplardan ötürü çocuklar gibi ağlaşıyorlar. Ayaklarının altındaki zemini çökertmek gerekse bile sonuna kadar savaşacağız. Türkiye'nin gerçek hürriyetinin karşısına kim dikilirse yıkacağız, çökerteceğiz imha edeceğiz.

Alarko bünyesinde herhangi bir yerde çalışmakta olan ve zararlar görmek isteyen bütün siviller en kısa sürede Alarko'dan ayrılsınlar. Başka işlerde çalışsınlar. Alarko denilen şer merkezini imha etmek ve çökertmek için sivillerin zarar görmesine de izin vereceğiz.

Aynı şekilde Akbank çalışanlarından insan kalmış herkes de en kısa sürede işlerinden ayrılsınlar. Kara para ve fitne merkezi Akbank'tan uzak dursunlar. Çünkü Akbank'ı açıkça da batırmak için gereken her şeyi yapmaktan çekinmeyeceğiz. Salgın gibi adam kaybedecekler. Personelleri de cihazları, araçları ve sistemleri de bir işe yaramayacak. Şuradaki buradaki Akbank ATM'leri bile çalışmaz hale gelecek.

Bütün dünya Akbank ve Sabancı'lar üzerinden de görecek, İstanbul'un karşısında, Ankara'nın yanında durmanın sonucunu...

Gördüğünüz gibi, üçer beşer ciddi uçak kazası haberleri geliyor artık... Tren kazaları da aynı şekilde... Üstelik her kaza haber yapılmadığı halde hal böyle...

Asıl fırtına şimdiden sonra görülecek. İktidarın ya da sözde muhaliflerin arkasında bulunan bütün herkes, her firma, her proje, her hükumet, her devlet şaşkına dönecek.

Bunu da buraya daha öncekiler gibi önden yazdım, şu andan sonrasını herkes dikkatle izlesin. Gözleri ile görsün.

Allah Azerbaycan'a lanet etsin. Öyle bir devlet arz üzerinde kalmasın. Onlarla iş tutanlara da o lanet yansısın. Azerbaycan'daki bir avuç insan kalmış kişiyi ise korusun.

Yahudilere lanet edilen Kur'an-ı Kerim hürmetine, hz. Allah Azerbaycan'ı tez vakitte bütün insanlığa ve uzaylılara ibret-i alem etsin. Yahudinin piyonları olanlar, onlar gibi lanetlensinler. Amin.

Çelik tel, çelik tel örgü ve çelik halat işine girin. Çok yakın gelecekte çok fazla ihtiyaç duyulacak. Gelişmiş teknolojilerle, makinelerle maliyetleri düşürmeye, rekabet etmeye odaklanın.

Temiz usullerle iş yapanlardan değilseniz, Ankebut Ağı tarzıyla iş yapıyorsanız, boşuna girmeyin. İki gün yolunuz zaten kesilecek.

Gizli Ermeni Destici'nin kaçakçılık, kara paracılık işlerine dair deliller herkesin elinde gezer olmuş. Millet birbirine gönderiyor.

Destici'nin bütün servetine çökecekler ve o tutuklanacak.

Fuhuş çeteleri, insan ve organ kaçakçıları, cemaatler ve aşiretler... Hepsine dair deliller an itibariyle çok sayıda tarafın elinde...