"Seçimler yapılamayacak."

- Selamünaleyküm hocam
Ramazanda talebeye iftar
Zekat parası ile verilebilinirmi
Depremzedelere de iftar veriliyor oraya da zekât parası verilirmi

Zekât vermem lazım
Sanki en mantıklısı talebeye ve depremzedelere
Iftar vermek
Hafız Lara desdek olmak en doğrusu gibi .
Sizin ne düşündüğünüz benim için çok önemli
O yüzden size soruyorum

= v.a.s.
Kurslara, yurtlara beş kuruş bile vermeyin. Zekat da vermeyin. Ayni ve nakdi bağışlar da yapmayın. Kurban da vermeyin. Kurban ibadetine aracı da etmeyin. Zekatınızı da elden ve gerçekten ihtiyacı olan kişileri bularak verin. Talebeler de olur, depremzedeler de olur. Dul ve ihtiyaç sahibi kadınlar da olur. Hayırlı ve gerçek İslami hizmetler yapanlar da olur.

Şu kaos ortamı değişene ve taşlar iyice yerine oturana kadar, kimse hiçbir cemaatin Türkiye'deki ya da başka ülkelerdeki vakıflarına, derneklerine beş kuruş bile kaptırmayacak. Masonlara, İsrail'e, ABD'ye, İngiltere'ye akan paralar iyice kesilecek.

Rizeli besici isyan etti:

''Bana vatan haini diyorlar. Savunma sanayii ne kadar önemliyse tarım ve hayvancılık daha önemlidir. Ayçiçek gemisini alkışlıyoruz. Önceden Brezilya'dan Roberto Carlos gelirdi. Şimdi Roberto Kınalı geliyor.''

Ne imiş doğrusu?

Ne diyormuş tarafsız hukukçular?

Huawei'de büyük durgunluk

Huawei, ABD yaptırımlarının yürürlüğe girmesinden beş yıl sonra en fazla durgunluk yaşıyor. Kârlar üçte iki oranında düşerek beş milyar dolara geriledi, ciro 2022'de 92 milyar dolarda durgunlaştı: "Bu oldukça düşük bir seviye.".

Danimarkalı telekom analisti John Strand, 2022 rakamlarının dikkatle düzenlenmiş bir şekilde açıklanmasıyla ilgili olarak, "Huawei şiirsellik açısından 1, finansal raporlama kalitesi açısından ise 6 alır" dedi ve ekledi: "Huawei'nin faaliyet raporu olarak sunduğu şey, dünya borsalarında kabul görmez." Belge denetçi KPMG (KPMG International) tarafından imzalandı ancak şirket tamamen çalışanlarına ait olduğu için Ericsson ve Nokia'nın yıllık raporlarında olduğu gibi, her biri 30'dan fazla finansal analist tarafından incelenmedi.

Netanyahu, hükumeti devirmek için meşru şartlarda direniş sergileyen İsrail vatandaşlarına karşı şiddet uygulamayı hatta kurşun sıktırmayı planlıyor.

Katar'da işler hiç iyi gitmiyor. BAE'de işler daha da beter. Gösterilen yüzler, görüntüler gerçek değil. Açıklamalar, yorumlar, haberler gerçek değil. Tarihe geçen hadiseler yaşanıyor.

Suudi Amerika da aynı vaziyette...

O Dubai var ya Dubai, sokaklarda aç yatan insanların şehri olarak bilinecek... Dubai o kadar çökecek, Dubaililerin başlarına neler neler gelecek.

Kara paralarla büyütülmüş, hormonla şişirilmiş, geliştirilmiş hangi şehir ve ülke varsa, hepsi da aslına dönecek. Hepsi de parasız, fakir kalacak. Bunlar çok yakında olacak.

15 yaşından beri bel fıtığı varmış, onlarca senedir siyaset sahnesinde, kaç senedir suç işleri bakanlığı yapıyor ama ilk defa bu millet, bu suç bakanının bel fıtığı olduğunu öğreniyor. Ne kadar tuhaf...

Yüzlerce yalanı en somut delilerle ispat edilmiş bir bakan, acayip hadiselerin, gelişmelerin yaşandığı şu süreçte birden bel fıtığı sorunu yaşayınca, insanın aklına her şey geliyor.

O halde, Maraş merkezli deprem bölgesinde vefat etmiş olan bir milyondan fazla kişi akla geliyor mu? Barınma, yiyecek, ısınma imkanı bulamayan milyonla insan akla geliyor mu? Bütün bunların önüne bir bel fıtığı, bir baston mu geçiyor? Türkiye'deki sözde Türk basın ve medyası, bunları neden sorgulamıyor?

Parti binasını kurşunlama işi tamamen tiyatro... Tamamen kamuoyu oluşturmaya ve milleti/oyları yönlendirmeye dönük bir tiyatro... "Tayyip mi sıktırdı, Bohçalı mı sıktırdı ya da Meral mi sıktırdı?" diye tartışmak da manasız ve faydasız... Zaten hepsi aynı parti, arka plandan hep beraber çalışıyorlar.

Meral'in mafya anası olduğunu, kara paracı bir dişi şeytan olduğunu, sık sık birilerine ya da bir yerlere sıktırdığını da bilmeyen yok.

Seçimin yapılamayacağını biliyorlar ama yine de bu yolu zorluyorlar. Ankebut Ağını oluşturan gruplar içinde de karar ayrılıkları var. Genel hatlarıyla danışıklı dövüşlere rağmen, Ankebut Ağının Türkiye ayağındaki gruplarda da bazı karar ayrılıkları var.

Sonuçlarını İsrail'in, İngiltere'nin belirlediği bir seçim yapmak için şartları zorlamanın faydasız olduğunu biliyorlar ama Türkiye dışından gelen talimatlara da itaatsizlik yapamıyorlar.

Biraz daha zorlayacaklar ve olmazsa hemen alternatif plana geçerek seçimi erteleyecekler. Planları bu şekilde... Elbette ki plan yapanlara karşı, plan yapanlar var...

Alternatif planlarına göre, işler iyice sarpa sarınca, bütün zorlamalara, danışıklı dövüşlere, oldu bittilere rağmen seçimin yapılamayacağı iyice kesinleşince, bir savaş ortamını aniden oluşturarak seçimi erteleyecekler. Ya da Türkiye'nin işgal edilmesi teşebbüsünü, şu Türkiye'deki bütün partilerin iplerini ellerinde tutan ülkeler ortak olarak organize edecekler ve yine seçim ertelenecek.

Son 20 gün içinde bile çok sayıda planı tamamen bozdum ya da ötelenmesini sağladım. İfşa oldukları için yapamadıkları çok şeyler oldu. Şimdilerde bu gibi planlarını da ifşa ediyorum ve yapamazlarsa, başka bir planları daha var. O da Tayyip'in bir anda kürsüde ya da meydan bir yerde konuşuyor iken düşmesi, bayılması, hastahaneye kaldırılması... Ardından birkaç gün içinde de öldüğünün açıklanması ya da artık siyaset yapamayacağının, sağlığının izin vermeyeceğinin açıklanması...

Çünkü, şu hainlerin iktidarda olanını ve sözde muhalif olanlarını kontrolünde tutan malum ülkeler de çok iyi biliyorlar artık Türkiye'de devlet omurgasının çatırdağını, hiç hukuk tanınmaz süreçlerin yaşandığını ve bu yolun sonunun çıkmaz sokak olduğunu... Bu yolu zorlamaları, memleketimiz için çok hayırlı. Gerilme ne kadar artarsa, şunların sonu o kadar yakın. Bu nedenle de AKPKK-MHPKK cenahı mümkün olduğu kadar sessiz, sakin kalmak istiyor. Umursamazca kanunları çiğnedikleri ve yapabilecek olsalar da sonuçlarının gayr-i meşru olacağı sözde bir seçime kadar şanslarını zorlamak istiyorlar. Bunun son şansları olduğunu biliyorlar. O kadar büyük bir çıkmazın içine girdiler ki sık sık kararlar da değiştiriyorlar, kendi aralarında iç çatışmalar da yaşıyorlar. Fahrettin Koca'dan Soysuz'a kadar herkes bir an önce yurt dışına kaçmak istiyor, bu nedenle de Tayyiple araları bozuluyor ve bu, basına da yansıyor.

O sözde basın ve medya da kaynıyor. Çalışanlar, sunucular, yazarlar, programcılar, kelle koltukta hareket ettiklerini, idam edileceklerini kesinlikle biliyorlar ve korkuyorlar, çözülüyorlar, dağılıyorlar.

Neresinden bakılırsa bakılsın, Tayyip'in resmen aday olması ve YSK'nin "idamlık suç" kapsamındaki o kararları alması, Türkiye'deki bütün siyasi partilerin ve liderleri ile yakın çetelerinin idam fermanları oldu.