Beyaz Saray isimli terör ve fitne yuvası, İsrail denilen yerdeki gelişmelerden "derin endişe" duyduğunu açıklamış. Hep vurguladıkları demokrasiye ve insan haklarına yine "derin bir darbe" vurmuş.

Her gün demokrasi, insan hakları, cumhuriyet masalları anlatanların gerçek yüzleri bu gibi hadiselerde çok net olarak görülebiliyor. İsrail'de sadece bir yargı reformu krizi yaşanmıyor, neredeyse bütün halk ayağa kalkmış ve gayr-i meşru hükumeti istemiyor, onu sivil itaatsizlik ve şiddetli gösteriler ile devirmeye açıkça çabalıyor. ABD, bunun nesini anlayamıyor? Hal bu iken herkesin ne söylemesi gerektiği, tartışmasız şekilde gözler önünde değil mi?

Muhtelif taraflardan yükselecek en zayıf açıklamalarda bile en net şekilde şöyle denilmesi gerekmiyor muydu:

"İsrail'de, Netanyahu başta olmak üzere bütün hükumet üyelerini istifaya ve halkın iradesine direnmemeye çağırıyoruz. Biz ülke olarak, halkın demokratik taleplerine uymayan hiçbir hükumetle diplomatik ilişkileri devam ettremeyiz. Anti demokratik duruşları tasvip edemeyiz, destek veremeyiz."

Eski İsrail Hava Kuvvetleri Komutanı Eitan Ben-Eliahu: Netanyahu iç savaş ilan etti.

Bir İsrail polisinin aracıyla birlikte göstericilerin gazabından kaçmaya çalıştığı anlar.

Londra'daki İsrail Büyükelçiliği önünde de protesto gösterileri düzenleniyor.

İsrail'in hemen peşinden Türkiye ve ABD ve İtalya da karışacak.

ABD'de hak arayan halka kurşun sıkmaktan çekinmeyecekler. Fransa da aynını yapacaklar, demokrasi falan yalan dolan, sıkıp öldürecekler sivilleri...

Vatikan'a karşı da büyük ayaklanmalar olacak. Göstericiler tamamen haklı olacaklar ve meşru bir tepki sergileyecekler. Lakin orada da sivillerin kanlarını dökmekten geri durmayacaklar. Vatikan'ın nasıl bir şeytanlık merkezi olduğunu bütün dünya insanlığı çok yakında açıkça görecek.

Bu mücadeleler sırasında biyonik robotların içinde ele geçirilen uzaylılar olacak ve çekilen videolar dünya genelinde paylaşılacak, dolaşacak. Buna mani olmak için dünya genelinde elektrik ve interneti kesmeye bile kalkacaklar.

Netanyahu, ABD ve İngiltere ile danışıklı hareket ediyor. Çatışmalı göründükleri hususlarda bile aslında aralarında gerçek bir çatışma yok.

İsrail'de Netenyahu'yu Tayyip gibi yapmak istiyorlar.

Tayyip'i de türlü danışıklı dövüşlerle, sergilenen tiyatrolarla, akıttıkları sivil kanlarıyla, devamında medyada oluşturdukları rüzgarla ve kanunlarda peş peşe yaptıkları değişikliklerle Türkiye'nin başına bela ettiler. Çok geniş yetkiler verdiler, Tayyip üzerinden Türkiye'yi istedikleri gibi yönettiler, yönetmek istiyorlar. İkinci İsrail denilebilecek bir vaziyette olan Azerbaycan'da da benzeri oyunları sergilediler ve Aliyev gibi bir insan şeytanını memleketin başına sabitlediler.

Aynısı Netanyahu üzerinden İsrail'de de deneniyor. Lakin hesapları şaşıyor. Planları istedikleri gibi ilerlemiyor. Demokrasi iddialarının arka planında diktatörlük tesis etmektir bu ve bunu güya demokrasinin merkezi gibi gösterilen ABD ile İngiltere üzerinden yapıyorlar.

Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir zaman gerçek demokrasi ve cumhuriyet sistemi uygulanmadı. Buna asla izin vermezler.

Netanyahu'nun en büyük destekçileri arasında Kral Charles karakteri ve Trump karakteri var.

Maraş merkezli suni depremleri, Netanyahu'yu iktidarda tutabilmek için de yaptılar. O vahşetin arkasında Netanyahu ve hükumeti de var. Trump da var, Charles da var. Putin de var. Şi de var. Hamaney ve Reisi de var. Tayyip ve çetesi zaten var. Miçotakis ve Scholz da var. Aslında hepsi tek takım gibiler, birbirlerinden habersiz hiçbir şey yapmıyorlar.

Çoktandır haber vermiş olduğum su-i kastlar devrine giriliyor. Çok sayıda halk ayaklanacak ve çok sayıda ülke lideri öldürülecek.

Bu sırada, o liderlerle danışıklı dövüşmekte olan muhalif liderlere Ankebut Ağı su-i kast tiyatrosu sergiletecek. Bu kişilere güya su-i kast teşebbüsünde bulunulmuş gibi orta oyunları oynanacak. Sözde muhalif liderlerin oylarının ve halk desteğinin hızla yükselmesi ve devrilen Ankebut Ağı piyonu liderin yerine bu sözde muhalif ve aslında yine Ankebut Ağı piyonu kişilerin gelmesi hedeflenecek. Bu kapsamda Türkiye'de Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener gibi ileri seviyede kara paracı ve vatan haini kişilere de su-i kast tiyatroları sergilenecek.

Bu, aslında bu güne kadar yapılacaktı ama yayınlarımı takip edenler biliyorlar ki aylardır bu konularda yayınlar yaptığım için planları ötelemek zorunda kaldılar. Anıtkabir'i bile kendileri bombalayacaklardı ve Kemal Kılıçdaroğlu'nu ve onun etrafına topladıkları çeteyi, Tayyip in yerine getireceklerdi. Sürekli kararsızlıklar da yaşadılar, iç mücadeleler de yaşadılar ve yaşıyorlar.

Netanyahu tarafı panikledi, reform dayatmasından aniden geri adım attı. Geri çekeceklermiş.

Bu, sorunu çözmeyecek İsrail'de halk evlerine girmeyecek. Netanyahu hükumeti devrilmeden kriz bitmeyecek.

Her yeri karıştıran merkez ülke İsrail böyle karışınca, zaten karışık olan yerler iyice karışacak. İran daha fazla karışacak. Suriye, bu defa gerçekten karışacak ve gerçekten Esed'e karşı bir güçlü direniş olacak. Esed de devrilecek. Zaten Esed'i orada tutan taraflarından biri de İsrail... Tayyip de çoğu zaman Esed ile danışıklı dövüştü.

Almanya da karışacak. Defalarca karışacaktı ama her seferinde önden hamleler yaparak bastırdılar. Bu defa bastıramayacaklar ve Alman halkı da başındaki masonları, satanistleri, insan şeytanlarını, Kraliyet'in tasmalı köpeklerini devirecek. Bu sırada Almanya'da halk da silahlı mücadele verecektir. Çok çatışmalar olacaktır.

Var olmayan ve maskelerle, dublörlerle varmış gibi gösterilen Putin karakterine karşı da Rusya'da ayaklanmalar olacak. Bunlar da şiddelti ayaklanmalar olacak ve zaten darbe yapmaya fırsat arayan Rusya ordusu, gerekeni yapacak. Rusya'da aslında şu anda gerçek bir devlet otoritesi ve işlerliği bile kalmadı. Batılı taraflarla danışıklı dövüşülüyor olmasa, Rusya çoktan paramparça olarak bölünmüştü. İstanbul "Putin'in oyundan düşüreceğim. Rusya'yı parçalayacağım" demişti ve bunları aslında çoktan yaptı. Yakında net olarak herkes görecek.

Boş verin Ankebut Ağını ve kontrolündeki hükumetlerle şirketleri...

Onlar geri dönülemez yola çoktan girdiler. Çıkmaz sokaklara bile isteye girdiler. Ne dediysem oldu, oluyor, olacak. Bizim zaman kaybetmememiz lazım. Onlar belalarını bulurken, batarken, çökerken, ölürken, biz yeni projeler geliştirmeliyiz.

Sulama gerektirmeyen, havadan kendi suyunu üreten akıllı saksı projesini de uygulamaya koymalıyız. Çölde, yarı kurak arazilerde, soğuk bozkırlarda sorunsuz şekilde ziraat yaparken, türlü bitkiler yetiştirirken, bir yandan da bol elektrik enerjisi ve bol içilebilir su üretebiliriz. Hiçbir tesis kurmadan, hepsini sadece akıllı saksılarla yapabiliriz. Üstelik akıllı saksıların birim maliyeti de çok yüksek olmaz. Kullanma ömrü de uzun olur.