Akademi Dergisi
2.14K subscribers
60.1K photos
25.3K videos
370 files
7.55K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
Çanakkale, İzmir, Aydın, Muğla, Denizli, Afyon ve Kütahya gibi illerin Yunanistan toprağı sayılmasına mani olmayacağım. Bu süreçte bu illerin öncelikle yıkılmasına, yakılmasına, bombardımana tabi tutulmasına, yağmalanmasına, halkının aç ve biilaç bırakılmasına kesinlikle mani olmayacağım.
Kara para gemilerinin geçmesine yine izin vermeyeceğim ama batılı ya da doğulu/Asyalı düşman unsurlarına ait askeri gemilerin ve denizaltıların şu andan itibaren Çanakkale İstanbul boğazlarından geçmelerine mani olmayacağım.
Ankara'nın elektromanyetik saldırılarla ya da hava saldırıları ile dümdüz edilmesine, Türkiye'nin başkentsiz ve idari kadrosuz kalmasına, çok büyük bir korku ortamının ve otoritesizliğin oluşturulmasına, kesinlikle mani olmayacağım. Bu yaşansa bile hiçbir memleket meselesine karışmayacağım. Alternatif olmayacağım.
Türkiye'deki bütün ABD ve NATO üslerinden, her türlü kuşatmayı ve baskıyı (metafizik de dahil) kaldırıyorum. Buraların bebek, çocuk, genç kız ve kadın, silah, uyuşturucu, nükleer madde, organ dahil her şeyi kaçırmasını sadece izleyeceğim. Hiçbir sorun çıkartmayacağım. Buralarda derhal ve devasa seviyede askeri takviyeler yapılmasına sorun çıkartmayacağım.
Türkiye'den Rusya tarafına ABD ya da NATO bünyesindeki nükleer füzelerin fırlatılmasına, Türkiye'nin batının ileri karakolu yapılmasına, Rusya'nın Türkiye'ye nükleer bombaları peş peşe atmasına, donanmasını gönderip karaya tutunmasına, çok kıymetli şehirlerimizi ele geçirmesine müdahale etmeyeceğim.

Rusya ile NATO arasında bir danışıklı dövüş oynanarak bu süreçte Türkiye'nin mahvedilmesine kesinlikle müdahale etmeyeceğim.
Bu gibi ihtimaller sırasında nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlar kullanılmasından da rahatsızlık duymayacak ve müdahale etmeyeceğim
Şu andan itibaren, bütün sınır geçişlerinin serbest kalmasına mani olmayacağım. Suriye ve İran tarafındaki sınırlarımız başta olmak üzere, bütün kara ve deniz sınırlarımızdan, onlarca farklı milletten gelen sözde mültecilerin geçmesine ve Türkiye'ye dolmalarına mani olmayacağım. Sayıları sadece bir ayda 20 milyonu bulsa bile, hemen yağmalar, cinayetler, soygunlar, tecavüzler başlasa bile karışmayacağım.
Marmara'da müsilaj yapılması planlarını bozmam da vahim bir hataydı. Bu millete denizden balık tutup yemek bile lükstü, hak etmiyordu. Bir daha bu gibi yüksek teknolojili saldırılara karşılık vermeyeceğim. Yayınlarla bile vermeyeceğim.
Türkiye'de, Türk görünen ve sisteme çalışan o malum ailelere, onların holdinglerine, kara para işlerine (hepsine değil), hiçbir şeylerine bundan sonra müdahale etmeyeceğim. Onlara uyguladığım her türlü baskıyı, engellemeyi, yükü kaldıracağım.

Bu millet, daha da daha da fazla sömürülmeyi hak ediyor. Bence günde bir öğün yemek yiyebilenleri bile, hakkı olmadan yiyor. İyilerin hürmetine yiyorlardı o bir öğünü de ama artık onu da yiyememeliler. Daha fazla soyulmalılar, sömürülmeliler. Kesinlikle bu muameleyi hak ediyorlar
Türkiye'de göstermelik bir seçim tiyatrosu oynanmasına, sonuçları baştan belli bir sözde seçim yapılmasına hatta diktatörlük ilan edilmesine bile artık mani olmayacağım.
Tayyip'in ve çetesinin mensuplarının, günde birkaç kere bu millete dümdüz sayıp sövmesinden ve tehdit etmesinden rahatsızlık duymayacağım. Bence az bile sövüyorlar.
Suni enerji krizi sadece Türkiye'de değil, dünya genelinde büyük oranda çökmüştü, bu da vahim hatalarımdan biriydi... Bundan sonra bu hususa da hiç karışmayacağım. Böyle milletlere elektrik nimeti bile çok... Hak etmiyorlar onu bile...
Suni kuraklık ve kıtlık projesine devasa engeller çıkartmam ve onu da büyük oranda çökertmem, yine vahim hatalarımdan biriydi. Allah şahidimdir ki süreç boyunca defalarca "Yanlış yapıyorum. Bu tuzakları, bu projeleri bozmamam lazım." dedim durdum içimden... Her seferinde "Sayıca azınlık olsalar da iyi insanlar, ayrıca çocuklar, bebekler, ihtiyarlar var" dedim. Ne büyük bir hata...

İyi insanlar, çocuklar ve kadınlar, ölseler de kurtulmuş olurlardı. Şimdi hayatta kaldılar da ne oldu. Bu kadar onursuzluğa, karaktersizliğe, haysiyetsizliğe, namussuzluğa, soyguna, vurguna, ihanete, iyi insanlar dediğim kitle bile gereğince karşılık vermedi, mücadele etmedi.

Korona konusunda vurduğum yıkıcı darbeler de vahim hatalardı.

Şimdi iyi insanlar, kötü insanlardan öncelikli olarak helak olmayı hak ediyorlar
Türkiye'nin ve Türk milletinin muhafaza edilebilmesi için, farklı zamanlarda haritalar üzerinde çemberler çizerek ilan ettiğim "kapalı alanlar"ı tamamen açıyorum. Hem yüksek teknoloji ile yapılan kapatmaları, savunmaları hem de metafizikle yapılanları eş zamanlı olarak kaldırıyorum.
İsrail'e haddini bildirmek için ilan ettiğim "kapalı alan"ı da tamamen kaldırıyorum.
Artık Suriye'nin ve Suriye'de yaşamakta olan Suriyelilerin başlarına ne geldiği hiç meselem bile değil.
Kuzey Kıbrıs diye bir ülke olmamalı ve uygulamada zaten yok. Orası da güneye bağlanmalı. Güney de Yunanistan'ın doğrudan toprakları olmalı.
Daha net de yazayım. İsrai'e ait olan ya da olmayan uçaklar ya da o malum onlarca ülkeye ait olan uçaklar, İsrail'den, Kıbrıs'tan, Yunanistan'dan, Ege'deki herhangi bir adadan ya da uçak gemisinden ya da Ak deniz'deki herhangi bir uçak gemisinden kalkar da Türkiye'nin hava sahasına girerse, hiç sorun etmeyeceğim. Karşlık vermeyeceğim, verdirmeyeceğim. Durmaksızın Türkiye'yi bombalamalarına hatta enerji santrallerini öncelikli olarak bombalamalarına hatta sivil yerleşme yerleri ile sanayi bölgelerini öncelikli olarak bombalamalarına hiç sorun çıkartmayacağım.
LGBT sapıklığını Türkiye başta olmak üzere, dünya genelinde büyük baskı altına almam, bunun için büyük mücadeleler vermem ve çok sayıda kişiyi de bu uğurda yönlendirip yormam, vahim hataydı.

Bunca senedir ibneliğe, seviciliğe, zinaya, evlilerin zinasına, devlet eliyle fuhuş yaptırılmasına, basına yansıyan ensest sapıklıklara bile susmuş, tepkisiz kalmış bir sürüyü, insan sınıfından saymamalıydım.

Neticesi ortada... Bunca şeye sebep oldum ama bu sürünün umurunda bile olmadı. Renk vermeyecek, içlerindeki gerçek şeytanları gözler önüne sermeyecek olsalar dönüp bana "Sen ne karışıyorsun. Bütün taraflar memnun. Biz tepki göstermeyi bilmiyor muyuz? Tepkisiz isek, memnun oduğumuzdan işte... Karışma" diyecekler.

Allah lanet etsin bu sürüye...
Afetlerin bini, işgallerin ve katliamların türlü türlüsü bunların üzerine yağsın.
Aslında bu zafer kazanılmıştı. Yükün yüzde doksanını sırtlanmış ve buralara kadar gelmiştik. Millet denilen şu sürü, bu kadar müsait zaman ve zeminde, bu kadar kolaylaşmış şu şartlarda titreyip kendine gelecekti ve yüzde on değerinde bir gayret sarf edecekti. Hepsi buydu... Lakin dediğim gibi, bunlara son iyi müdahaleleri de yapsak ve düze çıkartsak, sudan çıkmış balığa dönecekler. "Siz bizi niye çıkarttınız arkadaş? Biz memnunduk o sapıkça yasalardan, düzenden ve düzülenden... Siz niye karıştınız bu işe?" diyecekler.