Alarko batacak, arkasındaki bütün bağlantılar hatta İsrail bile batacak. Koç holding zaten batak, daha gazla ayakta tutulamayacak.
Sabancılar zaten batak, son kara paralarla ayakta durmaya çabalıyorlar. Büyülerle, ayinlerle, insan katledilen satanist ayinleriyle ayakta durmaya çabalıyorlar. Acınası hallerdeler. Sistem onları kollamaya çabalıyor ama boşa çabalıyor. Çünkü sistemin kendini ayakta tutabilecek şartları, imkanları yok.
Türkiye'de döviz kurunu sabit tutmayacaklar. Borsayı kontrolde tutamayacaklar. Türkiye'nin kontrolü daha büyük hızla ellerinden çıkacak. Ciğerlerini sökeceğiz, ölümcül darbeleri de vuracağız.
Hiçbir şeyden taviz vermedik, geri durmuyoruz ve durmayacağız. Herkes ona göre kararlar alsın, sermayesini batırmasın. Siyasetini kilitlemesin.
Türkiye dünyanın kalbi. Bu kalbi kontrollü şekilde ve bir süre için durduracağımı ilan etmiştim, ondan da taviz vermeyeceğiz. Bu kalp duracak, Türkiye değil, kara paracı onlarca ülke batacak, yıkılacak.
Boşuna turluyorlar dünyayı, ellerinde hiç güç yok. Birkaç suni afet daha yapabilirler, bir saçma sapan işgal deneyebilirler, hava bombardımanı deneyebilirler, hiçbirinden netice de elde edemezler. Sonun en sonuna geldikleri için artık bu suni afet saldırılarını yapmışlardı ve bu yaptıkları da birkaç gün içinde aleylerine döndü. Türkiye'den değil, o ülkelerden endişe edin. Patırtıyla, gürültüyle çökecekler.
Metafizik kontrollere de girmeyin. Herkes titresin ve kendine gelsin.
Sabancılar zaten batak, son kara paralarla ayakta durmaya çabalıyorlar. Büyülerle, ayinlerle, insan katledilen satanist ayinleriyle ayakta durmaya çabalıyorlar. Acınası hallerdeler. Sistem onları kollamaya çabalıyor ama boşa çabalıyor. Çünkü sistemin kendini ayakta tutabilecek şartları, imkanları yok.
Türkiye'de döviz kurunu sabit tutmayacaklar. Borsayı kontrolde tutamayacaklar. Türkiye'nin kontrolü daha büyük hızla ellerinden çıkacak. Ciğerlerini sökeceğiz, ölümcül darbeleri de vuracağız.
Hiçbir şeyden taviz vermedik, geri durmuyoruz ve durmayacağız. Herkes ona göre kararlar alsın, sermayesini batırmasın. Siyasetini kilitlemesin.
Türkiye dünyanın kalbi. Bu kalbi kontrollü şekilde ve bir süre için durduracağımı ilan etmiştim, ondan da taviz vermeyeceğiz. Bu kalp duracak, Türkiye değil, kara paracı onlarca ülke batacak, yıkılacak.
Boşuna turluyorlar dünyayı, ellerinde hiç güç yok. Birkaç suni afet daha yapabilirler, bir saçma sapan işgal deneyebilirler, hava bombardımanı deneyebilirler, hiçbirinden netice de elde edemezler. Sonun en sonuna geldikleri için artık bu suni afet saldırılarını yapmışlardı ve bu yaptıkları da birkaç gün içinde aleylerine döndü. Türkiye'den değil, o ülkelerden endişe edin. Patırtıyla, gürültüyle çökecekler.
Metafizik kontrollere de girmeyin. Herkes titresin ve kendine gelsin.
Akademi Dergisi
Mersin, Adana, Antalya ve Konya'da bulunan bütün vatandaşlarımız, panik yapmadan, oralarda da yıkıma sebep olabilecek şiddetli depremleri yüksek ihtimal dahilinde görerek, binalarından çıksınlar ve geceyi dışarıda geçirsinler.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Dün Hatay'daki deprem Adana'da böyle hissedildi.
Akademi Dergisi
Sağcısı, solcusu, şucusu, bucusu, kadını, erkeği yok. Milli seferberlik haline geçiyoruz. Evvela ordumuzun genelkurmay kademesindeki hain rütbelileri parçalayacağız. Ordumuz ve milletimiz el ele devam edecek.
Gaziantep’te vatansever jandarmamız köy köy gezerek depremzedelere berberlik yapıyor.
Akademi Dergisi
Allahsız, kitapsız Tayyip! Şunların da hepsi terörist mi? Birbirini hiç tanımayan ve bir araya gelmemiş olan on binle insan, afet bölgesinin farklı farklı yerlerinde hep yalan söylediler öyle mi? Kalk ayağa Tayyip! Neye, kime güvenerek bu millete bu şartlarda…
61 avukattan Erdoğan ve bakanlar hakkında suç duyurusu: 11 suçlamada bulunuldu
Hukukçular, Kahramanmaraş ve 10 ilin etkilendiği depremlerdeki can kayıplarında sorumluluğu bulunduğu iddiasıyla AKPKK'li gayri resmi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bakanlar, valiler, belediye başkanları ve müteahhitler hakkında suç duyurusunda bulundu.
Hukukçular, Kahramanmaraş ve 10 ilin etkilendiği depremlerdeki can kayıplarında sorumluluğu bulunduğu iddiasıyla AKPKK'li gayri resmi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bakanlar, valiler, belediye başkanları ve müteahhitler hakkında suç duyurusunda bulundu.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Sabetaycı gizli Yahudi ve ABD piyonu Adnan Menderes de son zamanlarında aynı böyleydi. Her konuda, önüne çıkan herkese sayar söverdi. Çok geçmedi, bir darbe ile alaşağı edildi. Sonrası da malum...
Doğu ve Güney Doğu bölgelerindeki vatandaşlarımız altıncıdır. Oralarda vatandaşlarımızda altın bol. Çok bol ve oralardaki altınlar da hedef...
Tayyip karakteri, afet bölgesinin suyunu bile sattı, suyunu... Fırat'ı bile sattı, Fırat'ı...
Oradaki insanları, kadınları, çocukları da ayrıca sattı. Hepsinin görüşmeleri yapıldı, bağlantılar kuruldu. Planlamalar yapıldı.
Bu kadar asabi tavırlarının bir sebebi de bunca ülkeye bunca sözler vermişken, neredeyse hiçbirini yerine getirememiş olması. Bölgede kara ve kanlı para işlerinin istedikleri seviyede olmaması...
Zaten hukuk dışı ve suni müdahalelerle, ayrıca yetkililerden basın mensuplarına kadar geniş bir ihanet çetesinin organize yalanlarıyla ayakta tutulmaya çalıştıkları ülke maliyesini ve borsayı, daha fazla ayakta tutabilmenin imkanı kalmadığını kabullenmişlerdi. Şu suni afet saldırıları sonrası onların planlarına göre bambaşka şartlar olacaktı ama hepsi İstanbul engeline takıldı. Takılmaya da devam ediyor.
Tekrar söylüyorum, bütün dünyaya ilan ediyorum. Bu yolun sonu baştan belliydi, senelerdir söylediklerim yaşanıyor ve son sahnesi de belli... Bu çaresizlik, bu acizlik, bu berbat hal nedeniyle ve öfkeyle Türkiye'ye başka büyük zararlar da vermek isteyecekler ama hem hain Ankara hükumeti çökecek, hem de onlarca saldırgan ülkenin hükumetleri, finans sitemleri, şirketleri, patronları, etkili ve yetkili kişileri çökecek. Domino taşları misali peş peşe oyundan düşecekler.
Oradaki insanları, kadınları, çocukları da ayrıca sattı. Hepsinin görüşmeleri yapıldı, bağlantılar kuruldu. Planlamalar yapıldı.
Bu kadar asabi tavırlarının bir sebebi de bunca ülkeye bunca sözler vermişken, neredeyse hiçbirini yerine getirememiş olması. Bölgede kara ve kanlı para işlerinin istedikleri seviyede olmaması...
Zaten hukuk dışı ve suni müdahalelerle, ayrıca yetkililerden basın mensuplarına kadar geniş bir ihanet çetesinin organize yalanlarıyla ayakta tutulmaya çalıştıkları ülke maliyesini ve borsayı, daha fazla ayakta tutabilmenin imkanı kalmadığını kabullenmişlerdi. Şu suni afet saldırıları sonrası onların planlarına göre bambaşka şartlar olacaktı ama hepsi İstanbul engeline takıldı. Takılmaya da devam ediyor.
Tekrar söylüyorum, bütün dünyaya ilan ediyorum. Bu yolun sonu baştan belliydi, senelerdir söylediklerim yaşanıyor ve son sahnesi de belli... Bu çaresizlik, bu acizlik, bu berbat hal nedeniyle ve öfkeyle Türkiye'ye başka büyük zararlar da vermek isteyecekler ama hem hain Ankara hükumeti çökecek, hem de onlarca saldırgan ülkenin hükumetleri, finans sitemleri, şirketleri, patronları, etkili ve yetkili kişileri çökecek. Domino taşları misali peş peşe oyundan düşecekler.
Vefat etmiş vatandaşlarımızın kollarındaki ziynet eşyasını bile, vücut bütünlüğünü boza boza çıkartıp çalanlar, Tayyiplerin, Bohçalıların, Soysuzların, Hakan Fidanların, Blinken'ların, Netenyahu'ların, Putin'lerin, Şi'lerin, Scholz'ların adamlarıydı, teröristleriydi.
Deprem bölgesinden o genç, cesetler parçalanarak altınların, takıların çalındığını görüp duydukça şokuna girdi, o şok haliyle Türkiye'ye bunu ilan etti ve devlet otoritesini karşısında bir anda dağ gibi karşısında buldu. Evet, işlemediği, planlama yapamadığı, vazifelerini yerine getiremediği, hazırlıksız olduğu palavraları atılan devleti gayet dinç, atak, hareketli, hızlı, planlı ve kararlı bir şekilde karşısında buldu. Çünkü bu da çok hassas konuydu. Bir taviz verilirse, bu konuda da çok büyük zararlar yaşarlar, planları bozulurdu. Dünya kadar altını toplayamazlardı. Üstüne, suçlu duruma düşerlerdi, yargılanmaları gerekirdı.
Bu nedenle de o genç haksız şekilde tutuklandı, herkese "Bu gerçekleri anlatanın sonu budur" mesajı sözde işlemeyen devlet tarafından çok net şekilde verildi. Sahadaki pislik herifler, bunların maşası olan yağmacılar, altınları, takıları toplamaya devam ettiler. O da imkan bulabildikleri kadar...
Çünkü yağmacılara karşı çok sert müdahaleler yapılmasını sağlamam da planlarını yine büyük oranda bozdu. Bu suni afetler sonrasında, sahadaki eşkıya takımına biz hareket sahası bırakmadıkça, saldırgan ve yağmacı taraflar, resmi kimlikli eşkıya takımıyla yağmaya, soymaya devam etmek çabası sergilediler, sergiliyorlar. "Öyle yapmadık, bu yoldan ne kadar yaparsak, yapalım" diyorlar.
Şu anda bölge halkının, kendi varlıklarının peşinde olması, orayı terk etmemesi şart üstüne şart. Gerekiyorsa kadınlarını, çocuklarını güvenilir başka yerlere gönderecekler ama genç ve yetişkin erkekler araziyi asla, kesinlikle terk etmeyecekler.
Kolluk mensupları da birbirlerini sıkı denetlemeli ve zabıt altına alınan değerli şeylerin akıbeti soruşturulmalı. O evrakların fotokopilerini de almalılar ya da cep telefonları, kameralar ile görüntülerini kayıt etmeliler. Onların hepsinin akıbeti tek tek sorulacak. İlgililer tek tek hesaplarını verecekler, veremeyenler de yağmacı kabul edilerek idam edilecekler.
Bu afet bölgesinden, bundan sonra da Tayyip gibilere, sözde muhalif partilere ve liderlere, onların çalıştığı NATO ülkelerine ve diğer Ankebut Ağı ülkelerine para akmayacak.
Deprem bölgesinden o genç, cesetler parçalanarak altınların, takıların çalındığını görüp duydukça şokuna girdi, o şok haliyle Türkiye'ye bunu ilan etti ve devlet otoritesini karşısında bir anda dağ gibi karşısında buldu. Evet, işlemediği, planlama yapamadığı, vazifelerini yerine getiremediği, hazırlıksız olduğu palavraları atılan devleti gayet dinç, atak, hareketli, hızlı, planlı ve kararlı bir şekilde karşısında buldu. Çünkü bu da çok hassas konuydu. Bir taviz verilirse, bu konuda da çok büyük zararlar yaşarlar, planları bozulurdu. Dünya kadar altını toplayamazlardı. Üstüne, suçlu duruma düşerlerdi, yargılanmaları gerekirdı.
Bu nedenle de o genç haksız şekilde tutuklandı, herkese "Bu gerçekleri anlatanın sonu budur" mesajı sözde işlemeyen devlet tarafından çok net şekilde verildi. Sahadaki pislik herifler, bunların maşası olan yağmacılar, altınları, takıları toplamaya devam ettiler. O da imkan bulabildikleri kadar...
Çünkü yağmacılara karşı çok sert müdahaleler yapılmasını sağlamam da planlarını yine büyük oranda bozdu. Bu suni afetler sonrasında, sahadaki eşkıya takımına biz hareket sahası bırakmadıkça, saldırgan ve yağmacı taraflar, resmi kimlikli eşkıya takımıyla yağmaya, soymaya devam etmek çabası sergilediler, sergiliyorlar. "Öyle yapmadık, bu yoldan ne kadar yaparsak, yapalım" diyorlar.
Şu anda bölge halkının, kendi varlıklarının peşinde olması, orayı terk etmemesi şart üstüne şart. Gerekiyorsa kadınlarını, çocuklarını güvenilir başka yerlere gönderecekler ama genç ve yetişkin erkekler araziyi asla, kesinlikle terk etmeyecekler.
Kolluk mensupları da birbirlerini sıkı denetlemeli ve zabıt altına alınan değerli şeylerin akıbeti soruşturulmalı. O evrakların fotokopilerini de almalılar ya da cep telefonları, kameralar ile görüntülerini kayıt etmeliler. Onların hepsinin akıbeti tek tek sorulacak. İlgililer tek tek hesaplarını verecekler, veremeyenler de yağmacı kabul edilerek idam edilecekler.
Bu afet bölgesinden, bundan sonra da Tayyip gibilere, sözde muhalif partilere ve liderlere, onların çalıştığı NATO ülkelerine ve diğer Ankebut Ağı ülkelerine para akmayacak.
Boğazına duracak, yiyemeyecek, ölecek. Çok yakın, çok...
5 Aralık 2018
"Dahası da var; zamanında burayı maden çalışması için kuranlar sadece dünya insanları değildi. Hatta o zamanki dünya insanlarından da daha fazla ağırlığı olan güçlü bir başka dünya insanlığı gelip burada öne çıktı. Asıl işi onlar yapıyor, daha yüksek bilim ve teknoloji onlarda olduğu için o bölgeden, çok çok nadir bulunan ve belkide Uranyum gibi enerji veren elementlerden yüzlerce kat daha güçlü bir element çıkartıyorlardı."
https://mfs.tv/2018/12/05/gobeklitepe-de-karartiliyor/
"Dahası da var; zamanında burayı maden çalışması için kuranlar sadece dünya insanları değildi. Hatta o zamanki dünya insanlarından da daha fazla ağırlığı olan güçlü bir başka dünya insanlığı gelip burada öne çıktı. Asıl işi onlar yapıyor, daha yüksek bilim ve teknoloji onlarda olduğu için o bölgeden, çok çok nadir bulunan ve belkide Uranyum gibi enerji veren elementlerden yüzlerce kat daha güçlü bir element çıkartıyorlardı."
https://mfs.tv/2018/12/05/gobeklitepe-de-karartiliyor/
Mehmet Fahri Sertkaya
Göbeklitepe de karartılıyor…
Şeffaflık yok, Göbeklitepe de karartılıyor Türk milleti başta olmak üzere bütün insanlık, Göbeklitepe ve benzeri mekanlardan elde edilen kesin neticelerden mahrum bırakılıyor. Bu, bilimsel bir mant…
23 Ekim 2021
"Türkiye’de türlü maden yatakları var ve çok çok büyük miktarda uranyum yatakları da var. Bu uranyum yatakları da çoğunlukla Yozgat’ta, Nevşehir’de ya Trakya bölgesinde değil. Karadeniz bölgesinde de değil. Evet, oralarda da var ama Türkiye’de güney doğu bölgesinde çok çok daha fazla miktarda uranyum yatakları var. Hatta bu yataklar kuzey Suriye’ye kadar uzanıyorlar."
https://mfs.tv/2021/10/23/turkiye-delik-desik-ediliyor-madenlerimiz-caliniyor/
"Türkiye’de türlü maden yatakları var ve çok çok büyük miktarda uranyum yatakları da var. Bu uranyum yatakları da çoğunlukla Yozgat’ta, Nevşehir’de ya Trakya bölgesinde değil. Karadeniz bölgesinde de değil. Evet, oralarda da var ama Türkiye’de güney doğu bölgesinde çok çok daha fazla miktarda uranyum yatakları var. Hatta bu yataklar kuzey Suriye’ye kadar uzanıyorlar."
https://mfs.tv/2021/10/23/turkiye-delik-desik-ediliyor-madenlerimiz-caliniyor/
Mehmet Fahri Sertkaya
Türkiye delik deşik ediliyor, madenlerimiz çalınıyor
Konya ve çevresinde bor madenleri çalınıyor ve bu çalma işlemleri sonrasında obruklar oluşuyor. Seneler oldu, bu gerçeği ifade ettik ama devlet otoritesi adeta hırsızlardan yana işliyor. Sadece Kon…
Akademi Dergisi
23 Ekim 2021 "Türkiye’de türlü maden yatakları var ve çok çok büyük miktarda uranyum yatakları da var. Bu uranyum yatakları da çoğunlukla Yozgat’ta, Nevşehir’de ya Trakya bölgesinde değil. Karadeniz bölgesinde de değil. Evet, oralarda da var ama Türkiye’de…
"Bu çark böyle devam edebilsin diye Türkiye kasten türlü sıkıntıların, sorunların içinde tutuluyor. Doğu ve güney doğu bölgelerimizin gelişmesine izin verilmiyor. Terör belasının yok edilmesine izin verilmiyor ve hatta Suriye’de hayatın normale dönmesine izin verilmiyor."
23 Ekim 2021
Fırat nehrinin altı ve çevresi...
https://mfs.tv/2021/10/23/firat-nehrinin-alti-ve-cevresi-uranyum-yataklari-ile-dolu/
Fırat nehrinin altı ve çevresi...
https://mfs.tv/2021/10/23/firat-nehrinin-alti-ve-cevresi-uranyum-yataklari-ile-dolu/
Mehmet Fahri Sertkaya
Fırat nehrinin altı ve çevresi uranyum yatakları ile dolu
Fırat nehrinin altı ve çevresi uranyum yatakları ile dolu. Artık uranyumlarımızı uzaylılara ve başka devletlere kaptırmamalıyız. Yıllar önce yazmıştım. Göbekli Tepe bir maden şantiyesinden başka bi…
Bu hali daha iyi değil mi?
Karar mı değiştirsek acaba?
Yakında batı alemi diz üstü çökmeyecek, yüz üstü sürünür hale gelecek. Dünya dengeleri somut şekilde değişecek. İstanbul somut şekilde yeni dünya düzeninin merkezi olacak.
Bu sırada İran'ın altındaki uzaylı şehirleri de iyice mağlup olacaklar, bazıları için çökme riskleri de var. İran Türkiye'ye çok kolay şekilde ve kısacık süreçte dahil olunca, hemen oralarda devasa alanı denize çevirmeye başlasak, bence en mantıklısı. Çünkü arazinin her yeri kurak, her yeri manen karanlık. Oraya satanist vahşet adeta işlemiş, kazınmış. Binlerce sene sonra bu çirkinliği kazıp atmamız lazım. Orada arazinin kurak olmasından beslenen yer altı şehirlerini iyice yaşanmaz hale de getirmiş oluruz.
Kazalım o koca alanı, bitmek bilmeyen madenler, gazlar, hazineler de çıksın, yaralarımızı da saralım. Türkiye'yi yıkanlardan intikamımızı bu şekilde de almış olalım. Sonra da denize çevirelim. Dar kapı ile okynausa bağlayalım. O kısma bariyerli köprü de yapalım. Hazar denizi ile yapacağımız suni denizi birleştirelim ve tamamını devasa deniz çiftliği yapalım. İstediğimiz deniz canlılarını üretelim. Durmadan para bassın o deniz çiftliği... Her kısmı kontrolümüzde olsun. Donanmamızı da uçuşa geçirelim. Okyanuslara hızla açılalım.
O devasa bölgeden çıkan taşları, kayaları, toprakları kullanarak Türkiye'nin çevresinde çok geniş ve sağlam doldurma alanlar ve üzerlerinde yepyeni ve her afete dayanıklı şehirler yapalım.
İsrail ve Filistin denilen satanist yuvası yer de yıkılacak, denize karışacak gibi görünüyor. Kesinlik yok ama bu da olursa, oradan ayrıca bir kanal açar Hazar'a bağlarız. Sonra Suudi Arabistan denilen işgal altındaki toprağımızı geri alınca, kanalları ve bütün projeleri oralara doğru da götürürüz.
Yapacak çok iş var. Para, sermaye, altın, maden, gaz, hazine her yerde...
Türkiye'nin tamamını yıksalar bile kısacık sürede ayağa kaldırabileceğim imkanlar ve projeler benim elimde... Piyonların, maşaların, korkakların, acizlerin, zavallıların, kara paracıların, devletçiklerin elinde değil, benim elimde...
Karar mı değiştirsek acaba?
Yakında batı alemi diz üstü çökmeyecek, yüz üstü sürünür hale gelecek. Dünya dengeleri somut şekilde değişecek. İstanbul somut şekilde yeni dünya düzeninin merkezi olacak.
Bu sırada İran'ın altındaki uzaylı şehirleri de iyice mağlup olacaklar, bazıları için çökme riskleri de var. İran Türkiye'ye çok kolay şekilde ve kısacık süreçte dahil olunca, hemen oralarda devasa alanı denize çevirmeye başlasak, bence en mantıklısı. Çünkü arazinin her yeri kurak, her yeri manen karanlık. Oraya satanist vahşet adeta işlemiş, kazınmış. Binlerce sene sonra bu çirkinliği kazıp atmamız lazım. Orada arazinin kurak olmasından beslenen yer altı şehirlerini iyice yaşanmaz hale de getirmiş oluruz.
Kazalım o koca alanı, bitmek bilmeyen madenler, gazlar, hazineler de çıksın, yaralarımızı da saralım. Türkiye'yi yıkanlardan intikamımızı bu şekilde de almış olalım. Sonra da denize çevirelim. Dar kapı ile okynausa bağlayalım. O kısma bariyerli köprü de yapalım. Hazar denizi ile yapacağımız suni denizi birleştirelim ve tamamını devasa deniz çiftliği yapalım. İstediğimiz deniz canlılarını üretelim. Durmadan para bassın o deniz çiftliği... Her kısmı kontrolümüzde olsun. Donanmamızı da uçuşa geçirelim. Okyanuslara hızla açılalım.
O devasa bölgeden çıkan taşları, kayaları, toprakları kullanarak Türkiye'nin çevresinde çok geniş ve sağlam doldurma alanlar ve üzerlerinde yepyeni ve her afete dayanıklı şehirler yapalım.
İsrail ve Filistin denilen satanist yuvası yer de yıkılacak, denize karışacak gibi görünüyor. Kesinlik yok ama bu da olursa, oradan ayrıca bir kanal açar Hazar'a bağlarız. Sonra Suudi Arabistan denilen işgal altındaki toprağımızı geri alınca, kanalları ve bütün projeleri oralara doğru da götürürüz.
Yapacak çok iş var. Para, sermaye, altın, maden, gaz, hazine her yerde...
Türkiye'nin tamamını yıksalar bile kısacık sürede ayağa kaldırabileceğim imkanlar ve projeler benim elimde... Piyonların, maşaların, korkakların, acizlerin, zavallıların, kara paracıların, devletçiklerin elinde değil, benim elimde...