Vodafone (Almanya) Herford bölgesinde sabit hat ve internet hizmeti veremiyor
Birçok yerde kablolu ağ sağlayıcısının sabit telefon ve internet hizmetleri çalışmıyor. Şirket sözcüsü, arızanın giderilip giderilemeyeceği konusunda henüz bir açıklama yapmadı.
Vodafone web sitesindeki arıza haritasına göre Enger, Spenge, Bünde, Kirchlengern, Rödinghausen ve Hiddenhausen belediyeleri kesintiden tamamen etkilenmiş durumda.
Herford'un bazı bölgelerinde internet ve sabit telefon da artık kullanılamıyor. Etkilenen bölgeler Stedefreund, Eickum, Diebrock, Herringhausen ve Radewiger Feldmark'tır.
Birçok yerde kablolu ağ sağlayıcısının sabit telefon ve internet hizmetleri çalışmıyor. Şirket sözcüsü, arızanın giderilip giderilemeyeceği konusunda henüz bir açıklama yapmadı.
Vodafone web sitesindeki arıza haritasına göre Enger, Spenge, Bünde, Kirchlengern, Rödinghausen ve Hiddenhausen belediyeleri kesintiden tamamen etkilenmiş durumda.
Herford'un bazı bölgelerinde internet ve sabit telefon da artık kullanılamıyor. Etkilenen bölgeler Stedefreund, Eickum, Diebrock, Herringhausen ve Radewiger Feldmark'tır.
Akademi Dergisi
AFAD diye bir şey kalmadı. AFAD'ın idari kadrosunun hayat emniyeti bile kalmadı. Vatandaşlar, buldukları yerlerde onlara sıkabilirler. Hiç kimse on milyonlarca insanı tutamayacak, tepkilerini bastıramayacak. Devlet otoritesi de bunda aciz kalacak. Vatandaşlar…
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Arama kurtarma gönüllüsü AFAD'a patladı: "İnsanları soğuttunuz. Siz bir halta yaramıyorsunuz, bari bırakın insanlar işini yapsın."
Abarttıkça abartıyorlar. Kattıkça katıyorlar. Şu görülenler kayalık değil, kireç taşı gibi... Onlara taş bile denemez.
Öyle bir yerin çöküp ayrılıp dağılması çok kolay. Şayet sağlam yerleri bu şekilde yıkıp atan ve dağıtan bir deprem olsaydı, şehirlerin ortasından da böyle yarıklar geçerdi. Düz zemini olan yerlerde de böyle yarılmalar, çökmeler olurdu.
Bilen bilmeyen herkes konuşuyor, yazıyor, kattıkça katıyor.
On ili kaplayan bir araziyi, bu şiddette depreme sebep olacak şekilde yerinden oynabilecek bir bomba yok. Birkaç bomba da yok. Manyetik alan dengesi ile oynamadan kimse bunu yapamaz. Manyetik teknoloji haricinde sıvı haldeki gazlar da kullanılıyor ve eş zamanlı olarak patlamaları sağlanıyor. Zaten gazlar, tabii depremlerde de patlayabilirler hatta deprem sonrasında yüzeye çıkıp alev alabilirler. Tarih boyunca depremleri önlemek için kavimler, yeryüzünde derin kuyular açarak gazların çıkmasını sağladılar.
Maraş merkezli suni deprem saldırılarını İsrail, ABD, İngiltere, Rusya, Çin, Almanya'nın başını çektiği onlarca devlet ittifak halinde yaptılar. HAARP'tan daha ileri elektromanyetik saldırı tekniklerini kullandılar. Hiç kimse bomba iddialarına kanmasın. Hiç kimse bu işin arkasında sadece ABD olduğuna da inanmasın.
Şurası gibi yüksek, içi toprak ve kireç taşı dolu bir yer patlayıp dağılmasın da ne olsun... İnsan azıcık aklını kullanır ve bir bilene danışır. Her duyduğuna inanmaz ve sorgular.
Öyle bir yerin çöküp ayrılıp dağılması çok kolay. Şayet sağlam yerleri bu şekilde yıkıp atan ve dağıtan bir deprem olsaydı, şehirlerin ortasından da böyle yarıklar geçerdi. Düz zemini olan yerlerde de böyle yarılmalar, çökmeler olurdu.
Bilen bilmeyen herkes konuşuyor, yazıyor, kattıkça katıyor.
On ili kaplayan bir araziyi, bu şiddette depreme sebep olacak şekilde yerinden oynabilecek bir bomba yok. Birkaç bomba da yok. Manyetik alan dengesi ile oynamadan kimse bunu yapamaz. Manyetik teknoloji haricinde sıvı haldeki gazlar da kullanılıyor ve eş zamanlı olarak patlamaları sağlanıyor. Zaten gazlar, tabii depremlerde de patlayabilirler hatta deprem sonrasında yüzeye çıkıp alev alabilirler. Tarih boyunca depremleri önlemek için kavimler, yeryüzünde derin kuyular açarak gazların çıkmasını sağladılar.
Maraş merkezli suni deprem saldırılarını İsrail, ABD, İngiltere, Rusya, Çin, Almanya'nın başını çektiği onlarca devlet ittifak halinde yaptılar. HAARP'tan daha ileri elektromanyetik saldırı tekniklerini kullandılar. Hiç kimse bomba iddialarına kanmasın. Hiç kimse bu işin arkasında sadece ABD olduğuna da inanmasın.
Şurası gibi yüksek, içi toprak ve kireç taşı dolu bir yer patlayıp dağılmasın da ne olsun... İnsan azıcık aklını kullanır ve bir bilene danışır. Her duyduğuna inanmaz ve sorgular.
Akademi Dergisi
Abarttıkça abartıyorlar. Kattıkça katıyorlar. Şu görülenler kayalık değil, kireç taşı gibi... Onlara taş bile denemez. Öyle bir yerin çöküp ayrılıp dağılması çok kolay. Şayet sağlam yerleri bu şekilde yıkıp atan ve dağıtan bir deprem olsaydı, şehirlerin…
Türkiye'de buna "çürük taş" da derler. Kazmayı vurunca hemen onlarca parçaya bölünür. Toprak kazmaktan bile kolaydır bu sözde taşları parçalamak. Mezar kazılırken çürük taşa denk gelen ahali hemen sevinir. Çünkü o mezar hemen ve kolayca kazılabilir.
İşte Türkiye'nin dört bir yanında hala bu kadar çürük zeminlerde şehir merkezleri, ilçe merkezleri, kasabalar, köyler var. Bu ülkede depremlerde büyük kayıplar olmasın da ne olsun....
Zemini bozuk bütün yerleşme alanları kademeli olarak zemini kayalık olan yerlere taşınacak. Evet, sadece birkaç sene içinde milyonlarca bina taşınacak. Bu yapılırken çimento ve beton da kullanılmayacak. Yeni nesil inşaat tekniklerine hemen şimdi geçilecek. Türkiye bunu yapmak için onlarca ülkeden "olur" almak zorunda değil. Kredi almak zorunda bile değil. Şu halimizle bile otuzdan fazla ülkeyi besliyoruz biz... Kene misali yapışmışlar bünyemize, sömürdükçe sömürüyorlar. O kadar güçlü bir ülkeyiz biz... Türkiye bu işin de başını çekecek, onlarca ülke geride kalacak. Teknolojimizi takip ve taklit edecek.
İşte Türkiye'nin dört bir yanında hala bu kadar çürük zeminlerde şehir merkezleri, ilçe merkezleri, kasabalar, köyler var. Bu ülkede depremlerde büyük kayıplar olmasın da ne olsun....
Zemini bozuk bütün yerleşme alanları kademeli olarak zemini kayalık olan yerlere taşınacak. Evet, sadece birkaç sene içinde milyonlarca bina taşınacak. Bu yapılırken çimento ve beton da kullanılmayacak. Yeni nesil inşaat tekniklerine hemen şimdi geçilecek. Türkiye bunu yapmak için onlarca ülkeden "olur" almak zorunda değil. Kredi almak zorunda bile değil. Şu halimizle bile otuzdan fazla ülkeyi besliyoruz biz... Kene misali yapışmışlar bünyemize, sömürdükçe sömürüyorlar. O kadar güçlü bir ülkeyiz biz... Türkiye bu işin de başını çekecek, onlarca ülke geride kalacak. Teknolojimizi takip ve taklit edecek.
Yeri delik deşik edenler
Allah'ın azabından kurtulmak için yer altı şehirlerine kaçanlar...
Çok yüksek güce/imkana ulaşmış ama yine de helak edilmiş olan geçmiş ümmetler...
Kâf Suresi, Ayet: 36
وَكَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُم مِّن قَرْنٍ هُمْ أَشَدُّ مِنْهُم بَطْشًا فَنَقَّبُوا فِي الْبِلَادِ هَلْ مِن مَّحِيصٍ
Ve kem ehlekna kablehum min karnin hum eşeddu minhum batşen fe nakkabu fil bilad, hel min mahisin
"Ve nice nesiller helak ettik onlardan önce; onlar, bunlardan daha çokluktu, daha güçlü kuvvetliydi (daha yüksek bilim ve teknolojiye, daha çok harp imkanlarına sahipti), derken şehirleri delikdeşik etmişlerdi (de devasa yer altı şehirleri de inşa etmişlerdi), her tarafı (yerin altını ve üstünü) ellerine geçirmişlerdi, fakat (Allah'ın azabından) bir kaçacak yer mi var?"
Allah'ın azabından kurtulmak için yer altı şehirlerine kaçanlar...
Çok yüksek güce/imkana ulaşmış ama yine de helak edilmiş olan geçmiş ümmetler...
Kâf Suresi, Ayet: 36
وَكَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُم مِّن قَرْنٍ هُمْ أَشَدُّ مِنْهُم بَطْشًا فَنَقَّبُوا فِي الْبِلَادِ هَلْ مِن مَّحِيصٍ
Ve kem ehlekna kablehum min karnin hum eşeddu minhum batşen fe nakkabu fil bilad, hel min mahisin
"Ve nice nesiller helak ettik onlardan önce; onlar, bunlardan daha çokluktu, daha güçlü kuvvetliydi (daha yüksek bilim ve teknolojiye, daha çok harp imkanlarına sahipti), derken şehirleri delikdeşik etmişlerdi (de devasa yer altı şehirleri de inşa etmişlerdi), her tarafı (yerin altını ve üstünü) ellerine geçirmişlerdi, fakat (Allah'ın azabından) bir kaçacak yer mi var?"
Bir bebek 1 milyon dolar ediyor mu, daha fazla mı ediyor?
Git gel, yakıt masrafı, teknik masraflar, personel masrafı, girilen risk falan diye bakınca, kurtarıyor mu? Ya da iyi kazandırıyor mu?
Bunları kim denetliyor, o bebekleri kimler kayıt altına alıyor, sözde Aile Bakanlığının resmi yetkili ve mason Çingeneleri mi?
Onları kim denetliyor, her gün her yerde millete yalan açıklamalar yapan sizler mi denetliyorsunuz? Yoksa sizi açıkça denetlemeye gelen İsrailli bakanlar mı?
Topluca hayatınızın kumarını oynuyorsunuz ve kaybettiğiniz şimdiden bile kesin...
Git gel, yakıt masrafı, teknik masraflar, personel masrafı, girilen risk falan diye bakınca, kurtarıyor mu? Ya da iyi kazandırıyor mu?
Bunları kim denetliyor, o bebekleri kimler kayıt altına alıyor, sözde Aile Bakanlığının resmi yetkili ve mason Çingeneleri mi?
Onları kim denetliyor, her gün her yerde millete yalan açıklamalar yapan sizler mi denetliyorsunuz? Yoksa sizi açıkça denetlemeye gelen İsrailli bakanlar mı?
Topluca hayatınızın kumarını oynuyorsunuz ve kaybettiğiniz şimdiden bile kesin...
Başında organ kaçakçısı bir sözde bakan bulunan Sağlık Bakanlığının, afet bölgesinde insanlara vuracağı aşılar gerçekten bulaşıcı hastalıklara karşı dünyanın her yerinde vurulan aşılar mı diye, her gün farklı noktalarda numuneler alacaksınız ve kontrol ettireceksiniz.
Bu teknoloji çağında bu işten bile değil... Art niyetli birileri varsa, tepemizdekileri kontrole gelen İsrailli bakanları dinleyen ve onların emirlerini yerine getiren birileri varsa, savcı, hakim, mahkeme diye dolaşmaycaksınız. Oradaki herkesin gözleri önünde ağzına bir namlu sokacaksınız, beynini dağıtıp çıkacak. Kadın, erkek ayırt etmeyeceksiniz. Bir daha cesaret edebilenin sonunun nasıl olacağını hepsi görecek. O sağlık çalışanlarıın da hepsi vurduğu aşıların gerçek ve güvenilir aşılar olduğunu bilecek, kendileri de sık sık kontrol edecek ya da elini sürmeyecek. Bu kadar sağlık çalışanı, her zaman olduğu gibi şimdi de masonlara, İsrail'e, ABD'ye, İngiltere'ye hizmet etmeyecek. Bu millete kastetmeyecek.
Bu, milli güvenlik meselesi... Bu, sadece şu neslin değil, gelecek nesillerin bile güvenliğinin meselesi... Asla merhamet etmeyeceksiniz. Laf anlatmaya çalışmayacaksınız, sakin kalmayacaksınız. El, kol, kafa kırmakla uğraşmayacaksınız.
Türkiye an itibariyle bir hukuk devleti değil. Üstü örtülü bir işgal altında. İç düşmanların resmi idaresi altında... Onlar nasıl hukuk tanımıyorlarsa, yeri geldiğinde siz de tanımayacaksınız.
Bu teknoloji çağında bu işten bile değil... Art niyetli birileri varsa, tepemizdekileri kontrole gelen İsrailli bakanları dinleyen ve onların emirlerini yerine getiren birileri varsa, savcı, hakim, mahkeme diye dolaşmaycaksınız. Oradaki herkesin gözleri önünde ağzına bir namlu sokacaksınız, beynini dağıtıp çıkacak. Kadın, erkek ayırt etmeyeceksiniz. Bir daha cesaret edebilenin sonunun nasıl olacağını hepsi görecek. O sağlık çalışanlarıın da hepsi vurduğu aşıların gerçek ve güvenilir aşılar olduğunu bilecek, kendileri de sık sık kontrol edecek ya da elini sürmeyecek. Bu kadar sağlık çalışanı, her zaman olduğu gibi şimdi de masonlara, İsrail'e, ABD'ye, İngiltere'ye hizmet etmeyecek. Bu millete kastetmeyecek.
Bu, milli güvenlik meselesi... Bu, sadece şu neslin değil, gelecek nesillerin bile güvenliğinin meselesi... Asla merhamet etmeyeceksiniz. Laf anlatmaya çalışmayacaksınız, sakin kalmayacaksınız. El, kol, kafa kırmakla uğraşmayacaksınız.
Türkiye an itibariyle bir hukuk devleti değil. Üstü örtülü bir işgal altında. İç düşmanların resmi idaresi altında... Onlar nasıl hukuk tanımıyorlarsa, yeri geldiğinde siz de tanımayacaksınız.
Eğer sağlık çalışanları, asgari insani hassasiyetlere sahip kişiler gibi davransalardı...
Millete hayvan muamelesi yapan kişiler olmasalardı...
Üst kadroları mason, gizli Ermeni, gizli Yahudi, gizli Rum ve benzeri kişiler olmasaydı...
Yıllardır Türkiye'de yaşanan aşı krizi, en başında ve isabetli şekilde çözülürdü.
Bu millet, sağlık çalışanlarının da kendisine dost olmadığını en baştan gördü, bildi.
Sağlık çalışanları, üç kuruş için, mide için, uçkur için, şöhret için, tatil için, araba için insanlık düşmanlarına, satanistlere hizmet etmeye gönüllü kişiler olmasaydı... Ahlak, namus, din, Allah korkusu, milli şuur, devlet, vatan bilen kişiler olsalardı... Hiç kimse böyle bir kriz yaşamazdı.
Şimdi bile "insan" gibi duruş sergilesinler, kimsenin bir tartışma meselesi kalmaz. Kimse bu teknoloji çağında koca bir millete, ne idüğü belirsiz ilaçları ve aşıları dayatamaz. Buna sağlık çalışanları zaten meydan bırakmaz.
Lakin bırakmışsa ve hala bırakıyorlarsa, o kısımda da bir temizliğin şart olduğu anlaşılıyor.
İstisnalar üzerlerinde alınmazlar. Benim hangilerini kastettiğimi herkes biliyor. Hepsi de isim isim, cisim cisim, aile aile, şifre şifre meydandalar. Hepsinin birbirleriyle bağlantıları da meydanda...
Millete hayvan muamelesi yapan kişiler olmasalardı...
Üst kadroları mason, gizli Ermeni, gizli Yahudi, gizli Rum ve benzeri kişiler olmasaydı...
Yıllardır Türkiye'de yaşanan aşı krizi, en başında ve isabetli şekilde çözülürdü.
Bu millet, sağlık çalışanlarının da kendisine dost olmadığını en baştan gördü, bildi.
Sağlık çalışanları, üç kuruş için, mide için, uçkur için, şöhret için, tatil için, araba için insanlık düşmanlarına, satanistlere hizmet etmeye gönüllü kişiler olmasaydı... Ahlak, namus, din, Allah korkusu, milli şuur, devlet, vatan bilen kişiler olsalardı... Hiç kimse böyle bir kriz yaşamazdı.
Şimdi bile "insan" gibi duruş sergilesinler, kimsenin bir tartışma meselesi kalmaz. Kimse bu teknoloji çağında koca bir millete, ne idüğü belirsiz ilaçları ve aşıları dayatamaz. Buna sağlık çalışanları zaten meydan bırakmaz.
Lakin bırakmışsa ve hala bırakıyorlarsa, o kısımda da bir temizliğin şart olduğu anlaşılıyor.
İstisnalar üzerlerinde alınmazlar. Benim hangilerini kastettiğimi herkes biliyor. Hepsi de isim isim, cisim cisim, aile aile, şifre şifre meydandalar. Hepsinin birbirleriyle bağlantıları da meydanda...
Nasıl bir memleketse burası... Millet aşılardaki tuzakları öğrenmek zorunda. Tıp sahasında doktorların ne kadar dolandırıcı, yiyici, sömürücü olduklarını öğrenmek ve dikkat etmek zorunda... Doğuma gitse, bıçak parası almak için sezaryana zorlandığını, doktorların vahşet seviyesine ulaştığını bilmek zorunda... Bilmek yetmez, bunlara çare bulmak zorunda.
Markette alış veriş yaparken türlü türlü gıda kodlarına vakıf olmak zorunda... Eczaneden ilaç alırken, hangisinde nasıl bir oyun var, yan etki var, kimi öldürmüş, hakkında nasıl skandal patlak vermiş, bilmek zorunda... Ayakkabı alırken, elbise alırken malzemesi kanser yapıyor mu, onu bile halk bilmek zorunda... Noter işlemi yaptıracak olsa, neler dönüyor bilmek ve dikkatli olmak zorunda... Adliyeye gitse, rüşvet vermeyince ya da gizli Ermeni ve Yahudi tanıdığı olmayınca sonuç alamayacağını bilmek zorunda...
Seçime ve referanduma gitse, verdiği oyun doğru sayılmayacağını ve hile yapılacağını içine sindirmek zorunda... Gitmese ki milletin yarısından fazlası gitmiyor, o da ayrı dert...
Ve daha saymakla bitmez yük var insanların sırtında, içinde, ruhunda, zihninde, cüzdanında...
"Sonra bu insanlar neden böyle, neden memurlara ve sağlık çalışanlarına bu kadar şiddet var" diye bütün suç toptan yine millete kesiliyor. Vurun abalıya... Başka bir millet olsa, memurların yarısına sıkılmıştı bu memlekette... Millet devlet dairelerini otomatik silahlarla basmıştı, o küstah, ahlaksız, dolandırıcı, mason, vatan haini memurlara ve sağlık çalışanlarına otomatik silahlarla sıkmıştı... Binlerce benzeri vaka yaşanmıştı. Bu milletin kabahati, sadece dövmeye çalışması mı...
Böyle bir devlet nizamı olabilir mi? Bir milletin üstüne bu kadar yük yüklenebilir mi?
Vatandaşın vazifesi mi bin türlü uzmanlık sahasında bilgili olmak, vasıflı olmak, dikkatli olmak? Devletin sistemi ne halt ediyor?
Bir ülkede savcıya, hakime ve doktora ve öğretmene bile güvenilmiyorsa artık, oranın yıkılıp yeniden ayağa kaldırılması şart olmuştur.
Markette alış veriş yaparken türlü türlü gıda kodlarına vakıf olmak zorunda... Eczaneden ilaç alırken, hangisinde nasıl bir oyun var, yan etki var, kimi öldürmüş, hakkında nasıl skandal patlak vermiş, bilmek zorunda... Ayakkabı alırken, elbise alırken malzemesi kanser yapıyor mu, onu bile halk bilmek zorunda... Noter işlemi yaptıracak olsa, neler dönüyor bilmek ve dikkatli olmak zorunda... Adliyeye gitse, rüşvet vermeyince ya da gizli Ermeni ve Yahudi tanıdığı olmayınca sonuç alamayacağını bilmek zorunda...
Seçime ve referanduma gitse, verdiği oyun doğru sayılmayacağını ve hile yapılacağını içine sindirmek zorunda... Gitmese ki milletin yarısından fazlası gitmiyor, o da ayrı dert...
Ve daha saymakla bitmez yük var insanların sırtında, içinde, ruhunda, zihninde, cüzdanında...
"Sonra bu insanlar neden böyle, neden memurlara ve sağlık çalışanlarına bu kadar şiddet var" diye bütün suç toptan yine millete kesiliyor. Vurun abalıya... Başka bir millet olsa, memurların yarısına sıkılmıştı bu memlekette... Millet devlet dairelerini otomatik silahlarla basmıştı, o küstah, ahlaksız, dolandırıcı, mason, vatan haini memurlara ve sağlık çalışanlarına otomatik silahlarla sıkmıştı... Binlerce benzeri vaka yaşanmıştı. Bu milletin kabahati, sadece dövmeye çalışması mı...
Böyle bir devlet nizamı olabilir mi? Bir milletin üstüne bu kadar yük yüklenebilir mi?
Vatandaşın vazifesi mi bin türlü uzmanlık sahasında bilgili olmak, vasıflı olmak, dikkatli olmak? Devletin sistemi ne halt ediyor?
Bir ülkede savcıya, hakime ve doktora ve öğretmene bile güvenilmiyorsa artık, oranın yıkılıp yeniden ayağa kaldırılması şart olmuştur.
O halde herkesin haberi olsun... Türkiye genelinde kara hayvanlarının avlanması yasaklandı. İnsan suretli hayvanların, iki ayaklı ve akıl sahibi hayvanların avlanması yasaklanmadı. Bu pisliği de avcılık çözer.
Bu memleket ne seviyede karışmalıysa, oraya kadar karışacak. Milyonlarca can kaybı olacaksa bile, şu pislik temizlenecek. Şu yaşanmaz haldeki ülke, şu akıl kırdıracak seviyedeki zulüm ve sömürme ülkesi düzelecek. Bu ülkede bir tane gizli Ermeni, gizli Yahudi, mason, bir tane vatan haini bırakılmayacak. Gelebiliyorlarsa gelsinler o ülkeler, kurtarsınlar şu hayvan bile denemez mahlukatı elimizden...
Şunların bize yaptıklarına bakın, hala şu şartlarda bile neler yapmak istediklerine bir bakın. Hangisine boş yere laf anlatacağız. Düşman ordusu kılık değiştirmiş, en ala Türklermiş gibi gösterilerek başımıza geçirilmiş. Devletin her kademesinde örgütlenmeleri temin edilmiş.
Bu memleket ne seviyede karışmalıysa, oraya kadar karışacak. Milyonlarca can kaybı olacaksa bile, şu pislik temizlenecek. Şu yaşanmaz haldeki ülke, şu akıl kırdıracak seviyedeki zulüm ve sömürme ülkesi düzelecek. Bu ülkede bir tane gizli Ermeni, gizli Yahudi, mason, bir tane vatan haini bırakılmayacak. Gelebiliyorlarsa gelsinler o ülkeler, kurtarsınlar şu hayvan bile denemez mahlukatı elimizden...
Şunların bize yaptıklarına bakın, hala şu şartlarda bile neler yapmak istediklerine bir bakın. Hangisine boş yere laf anlatacağız. Düşman ordusu kılık değiştirmiş, en ala Türklermiş gibi gösterilerek başımıza geçirilmiş. Devletin her kademesinde örgütlenmeleri temin edilmiş.
Audio
Sürekli ve her fırsatta okunacak ya da dinlenecek cünnetül esma
Ses kaydını dinlemeye başlarken bir kere besmele çekmek yeterli.
Ses kaydı tekrara alınacak. Süresiz ve sayısız, tekrar tekrar dinlenecek.
Dinlerken kalpten tekrar edilecek.
O sırada sık sık huulama yapılacak. Ellerden ve beyinden metafizik sinyaller de gönderilecek.
"Mfs'nin niyeti gibi niyet ettim" denilecek ve çok çok geniş ve hayırlı bir niyetle hizmet ve cihat edilmiş olacak.
--
Hicr suresi, ayet: 73
Tan yeri ağarırken korkunç bir sayha onları yakaladı.
فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُشْرِقِينَ
Fe ehazethumus sayhatu muşrikin.
Ses kaydını dinlemeye başlarken bir kere besmele çekmek yeterli.
Ses kaydı tekrara alınacak. Süresiz ve sayısız, tekrar tekrar dinlenecek.
Dinlerken kalpten tekrar edilecek.
O sırada sık sık huulama yapılacak. Ellerden ve beyinden metafizik sinyaller de gönderilecek.
"Mfs'nin niyeti gibi niyet ettim" denilecek ve çok çok geniş ve hayırlı bir niyetle hizmet ve cihat edilmiş olacak.
--
Hicr suresi, ayet: 73
Tan yeri ağarırken korkunç bir sayha onları yakaladı.
فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُشْرِقِينَ
Fe ehazethumus sayhatu muşrikin.
Akademi Dergisi
Romanya'yı sarsan 5.7 şiddetindeki depremin ardından Tãrgu Jiu kentindeki bir süpermarkette meydana gelen hasar.
Romanya'nın Gorj bölgesindeki Arcani komününde de bir çan kulesi, Tãrgu Jiu şehrinde de arabalar,evler hasar gördü.
Akademi Dergisi
Fransa'nın kendini ayakta tutabilecek gücü kalmadı.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Batak Fransa'da NATO bayrağı yırtıldı ve Ukrayna'ya silah sevkiyatı protesto edildi.
Akademi Dergisi
Küba, Haiti ve Miami hattı başta olmak üzere, şu kırmızı çember içinde yaşayanlar arasından insan kalmış her kim varsa, şartlarını zorlasın ve o bölgeden uzaklaşsın. ABD içine doğru gitmek de yanlış karar olur. ABD'nin sahil şeritleri çok tehlikeli ama iç…
Guatemala yetkilileri, pazartesi sabahı Guatemala'nın Peten şehrinde meydana gelen uçak kazasında üç kişinin öldüğünü bildirdi.
Akademi Dergisi
Fazla yayın yapmaya da gerek kalmadı. Herkes her şeyi anladı, bildi. Beni dinleyenler kargo uçakları ile bile sermayelerini kaçırıp kurtardılar. Dinlemeyecek olanlar da zaten bundan sonra da dinlemezler. Şimdi ben metafizikçi ekibime daha çok vakit ayıracağım…
Güney Afrika'nın Limpopo eyaletinde kafa kafaya çarpışan iki otobüs 20 kişinin ölümüne, 68 kişinin de yaralanmasına neden oldu.
Akademi Dergisi
O ülkelerin hepsinde ayrı ayrı yüzlerce milyar dolarlık hasara/kayba sebep olacağız. Uçakları uçamayacak, havalimanları çalışamayacak. Orduları işlemeyecek, askerleri topluca ölecek. Gemileri batacak. Sivil gemileri de batacak. Ticaretleri kilitlenecek. Enerji…
Hindistan'da otobüs kazasında 10 kişi yaralandı
Yolculuk sırasında patlayan lastiğini değiştirmek için yol kenarına park eden kamyona çarpan otobüs kazasında 10 kişi yaralandı. Kaza Koçi şehrinde meydana geldi.
Yolculuk sırasında patlayan lastiğini değiştirmek için yol kenarına park eden kamyona çarpan otobüs kazasında 10 kişi yaralandı. Kaza Koçi şehrinde meydana geldi.