Biz müslümanların takviminde gün, gece yarısı başlamaz/dönmez. saat 24:00'de gün değişmez. Gün, akşam ezanı okunduğu gibi başlar/değişir. Buna göre, Cuma gecesi demek, kullanmakta olduğumuz takvim sistemine göre, Perşembe gününün akşam ezanı ile başlar. Perşembeyi/Cumaya bağlayan gece Cuma gecesi olur.
Akademi Dergisi
Bölgedeki hafif hasarlı binalarda bile kimse ikamet etmesin. Hasarlı olmasa da zayıf görülen/bulunan binalarda da kimse ikamet etmesin. Tedbirde gevşeklik gösterilmesin.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Elazığ'da deprem sonrası tahrip olan hasarlı bina risk taşıdığı için çevre sakinlerine zor anlar yaşattı.
Ordumuzun üst kademesini işgal etmiş olan gizli Ermeni ve Yahudi subaylar, Türkiye'de yapılmak istenen yeni suni afet saldırıları için gönüllüler... İsrail, ABD ve İngiltere ile tam koordinasyon halindeler. Aralarında büyük bir mason birader dayanışması da var. Bu vahşice ve haince planlar çerçevesinde ordumuzun teknik imkanlarını da düşmanlarımızın menfaatine olacak şekilde kullandırıyorlar.
Karun'un hazinelerinin de peşindeler. Fırat'ın ve çevresinin altında her ne zenginlik varsa, hepsinin peşindeler... "Çok ileri teknoloji ile korunuyor. Onları sadece hz. Mehdi çıkartabilir. Siz çıkartamazsınız. Dünyadaki mevcut uzaylı teknolojisi de yetmez" demiştim yayınlarda, yine sözüme itibar etmiyorlar. Yine dediğime çıkacaklar, sonucu değiştiremeyecekler.
Sistemi tam yerine kurmuşlar, kaçıracak hasta arıyorlar...
Haluk Levent:
"İskenderun yeni Devlet Hastanesi karşısındaki Teknik Lise bahçesine Sahra Hastanesi kuruldu. Hindistan ekibi kurdu bizden tercümanlar da var. Her türlü donanım mevcut. Hasta bekliyorlar. Halkın oradaki hastaneden haberleri yok gibi. Herkese açık şu anda"
Haluk Levent:
"İskenderun yeni Devlet Hastanesi karşısındaki Teknik Lise bahçesine Sahra Hastanesi kuruldu. Hindistan ekibi kurdu bizden tercümanlar da var. Her türlü donanım mevcut. Hasta bekliyorlar. Halkın oradaki hastaneden haberleri yok gibi. Herkese açık şu anda"
Suriyeli sözde mülteciler, Adana'da kız yurdunu basıp taciz etmişler. Korkan kız öğrencilerden kaçanlar olmuş. Kesin bilgi...
Şu gizli Ermeni ve MİT piyonu vatan haininin akıbetini de hayatta kalanlarımız hep görecek...
Yeni Nakit yazarı Ali Karahasanoğlu:
"Belki de Suriyeli göçmenlere karşı olanlara yeterince cevap veremediğimiz için Allah'ın afeti hepimizi vurdu"
Yeni Nakit yazarı Ali Karahasanoğlu:
"Belki de Suriyeli göçmenlere karşı olanlara yeterince cevap veremediğimiz için Allah'ın afeti hepimizi vurdu"
- Abi ben normalde İstanbul’da yaşıyorum bekarım.
Rize’ye izine gelmiştim şu an İstanbul’a dönecektim sizin uyarınızdan sonra tekrar İstanbul’a döneyim mi. belki bir faydam olur diye dönsem doğru olur mu.
Sultanbeyli’de yaşıyorum.
Üç katlı binada yaşıyorum depremde pek etkilenme riski pek yok diye düşünüyorum.
= Burada devletin, milletin faydasına olacak çok mühim bir işin yoksa, İstanbul'a dönme. Bahsettiğim deprem olursa, İstanbul dümdüz olacak.
Hemen bu gece olma ihtimali bile çok yüksek.
Bundan sonrasında Türkiye de yıkılacak, düşmanlarımız da yıkılacak. Sonunda yine biz kazanacağız ve yeni bir dünya düzeni kurulacak.
Rize’ye izine gelmiştim şu an İstanbul’a dönecektim sizin uyarınızdan sonra tekrar İstanbul’a döneyim mi. belki bir faydam olur diye dönsem doğru olur mu.
Sultanbeyli’de yaşıyorum.
Üç katlı binada yaşıyorum depremde pek etkilenme riski pek yok diye düşünüyorum.
= Burada devletin, milletin faydasına olacak çok mühim bir işin yoksa, İstanbul'a dönme. Bahsettiğim deprem olursa, İstanbul dümdüz olacak.
Hemen bu gece olma ihtimali bile çok yüksek.
Bundan sonrasında Türkiye de yıkılacak, düşmanlarımız da yıkılacak. Sonunda yine biz kazanacağız ve yeni bir dünya düzeni kurulacak.
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
"Haydut" dedikleri, "darbeci general" dedikleri Türkiye'deki o kişi... Türkiye'ye dair vahşi planlarını bozduğu için batılıların şiddetli düşman oldukları o kişi... Türkiye'yi, onlarca ülkenin suni deprem saldırılarından sonra işgal etmesine izin vermeyen o kişi...
Kim o kişi, biliyor musunuz?
Kim o kişi, biliyor musunuz?
Anlattığım onca projelerin yapılmasına maniler çıkartılmasaydı... Şu anda Türkiye'deki bir tek fabrika bile, günde en az 15 bin ev üretiyor olacaktı. Bölgedeki insanların sorunları çok büyük bir hızla, kalıcı şekilde çözülüyor olacaktı.
Öyle basit, prefabrik evler de olmayacaktı. Şu yaşananın iki katı şiddetindeki bir depremde bile yıkılmayacaktı o evler. Toprak, depremin şiddetiyle su gibi dalgalanıp da bu evleri savurup üzerinden atsa bile, bu evler parçalanmayacaktı, kimsenin üzerine çökmeyecekti, yıkılmayacaktı. Üstelik bu kadar sağlıklı, emniyetli, uzun ömürlü, kullanışlı olan bu evler, betonarme evlerden çok çok ucuza mal olacaktı.
Öyle basit, prefabrik evler de olmayacaktı. Şu yaşananın iki katı şiddetindeki bir depremde bile yıkılmayacaktı o evler. Toprak, depremin şiddetiyle su gibi dalgalanıp da bu evleri savurup üzerinden atsa bile, bu evler parçalanmayacaktı, kimsenin üzerine çökmeyecekti, yıkılmayacaktı. Üstelik bu kadar sağlıklı, emniyetli, uzun ömürlü, kullanışlı olan bu evler, betonarme evlerden çok çok ucuza mal olacaktı.
- Ekşisözlük kararını verdi. 'Haluk Levent türkiye'yi soyuyor' başlığım ilk 5 dakika da onlarca fav ve yüzlerce yorum aldı. Üstelik şuan haluk levent aleyhinde en çok favlanan yorum 3 favdan çok alamaz iken benim açtığım başlık ilk 3 dakikada 20 fav'a ulaşmıştı. Ve 150 yorum almıştı. Millet tam acaba demeye başladı ki hesap komple kapandı. Ancak çok geç kaldılar haluk levent başlığında gürültüler başladı bile.
= Bu metin altıntı mı yoksa bu metinde geçenleri sen mi yaptın?
- Ben yaptım
= Çok iyi yapmışsın, çok... Bu şekilde devam et. O ekşicilerin toplanıp asıldıklarını da göreceğiz Allah'ın izniyle... Zaten bütün sistemleri, teknikleri, şifreleri, aileleri ile birlikte işfa oldular. İngiltere'ye, ABD'ye, İsral'e çalışmanın, bu millete ihanet etmenin, kara paracılara hatta organcılara çalışmanın karşılığı ne imiş görecekler.
= Bu metin altıntı mı yoksa bu metinde geçenleri sen mi yaptın?
- Ben yaptım
= Çok iyi yapmışsın, çok... Bu şekilde devam et. O ekşicilerin toplanıp asıldıklarını da göreceğiz Allah'ın izniyle... Zaten bütün sistemleri, teknikleri, şifreleri, aileleri ile birlikte işfa oldular. İngiltere'ye, ABD'ye, İsral'e çalışmanın, bu millete ihanet etmenin, kara paracılara hatta organcılara çalışmanın karşılığı ne imiş görecekler.
Akademi Dergisi
"Haydut" dedikleri, "darbeci general" dedikleri Türkiye'deki o kişi... Türkiye'ye dair vahşi planlarını bozduğu için batılıların şiddetli düşman oldukları o kişi... Türkiye'yi, onlarca ülkenin suni deprem saldırılarından sonra işgal etmesine izin vermeyen…
Biraz bilgi vereyim...
Genel Kurmay eski başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nu araştırın. Yine G.K. eski başkanlarından Hüseyin Hilmi Özkök'ü araştırın.
O Milenyum isimli tatbikattan birkaç sene öncesine ve sonrasına kadar bütün kısmı, bütün hadiseleri, dengeleri inceleyin.
28 Şubat 1997 örtülü darbesini merkeze alın. Orada siyasi sahada olduğu kadar ordumuz içinde de farklı grupların mücadelesi vardı. İngilizlerin ve İsraillilerin basit bir piyonu/maşası olan ABD, Türkiye'de keyfince at koşturmak istiyordu. Buna karşı duranlar da vardı.
ABD maşasını kullananlar, AKPKK'yi iktidara getirdikleri gibi, hemen 1 Mart tezkeresini gündeme aldılar. BOP yani Büyük İsrail Projesi peşindeydiler ama o zaman çok açık oynamıyorlardı. Türk ordusu, görünürde ABD için, aslında İsrail için savaşsın ve Irak'a, ardından Suriye'ye ve daha başka başka ülkelere girsin istediler. Katliamlar yapsın, yağmalar yapsın, organ ve insan kaçakçılığına kadar her şeyi yapsın, yaptırsın istediler. Kendilerine düşman gördükleri diktatörler ve rejimler çöksün, haritalar açıkça değişsin istediler. Bütün bölgenin Büyük İsrail projesine hazırlanmasını istediler ve bu maksatla zaten Türkiye'de AKPKK'yi kurdular ve hemen iktidara getirdiler.
Daha sonra sözde Arap Baharı ile yapmak istedikleri şeyleri, o vakit AKPKK'li ve MHPKK'li hainler sayesinde ve resmi evraklarla, kararlarla yapmak istediler. Meclisten çıkacak tezkerelerle yapmak istediler. Ordumuz ise yıllar boyunca ABD merkezli pek çok pusuya, plana, tuzağa karşı durdu... İşte Milenyum tatbikatı da ordu içindeki bu gruba karşı bir göz dağı vermek için yapılmıştı. "Bin yılın meydan okuması" denilmişti.
ABD o vakit de Türkiye karşısında, şimdi olduğu gibi çok aciz ve güçsüzdü, meydan okuduğunu zan ediyordu. Üstelik ülkenin içi vıcık vıcık hain dolu olmasına rağmen... Yani Youtube'cuların anladığı ve anlattığı gibi değil bu mesele... O vakitteki bir darbeci TSK generaline ve etrafındaki TSK grubuna karşı yapıldı o Milenyum tatbikatı...
İsteyenler hemen bu meseleleri o insan şeytanı, namussuz, ahlaksız Cihat Yaycı'ya sorsunlar. O da ABD tarafında olanlardan ve kendilerine kimlerin direndiğini çok iyi bilenlerden... Hala ekranlara çıkartılıp palavralar anlattırmakta kullanılanlardan... Danışıklı dövüşlerin ekran maymunu yapılanlardan...
O vakit de Türkiye'deki hain siyasetçileri korumak ve iktidarda tutmak için direnen ve açıkça tehditler savuran bir ABD vardı. Gücü yetmeyince, tehditleri işe yaramayınca etrafımıza askeri gemilerini doldurmaya kalkan bir ABD vardı. Sözde tatbikat yaparak, ilan ettiği her detayında Türkiye'deki darbeci kadroya atar yapmaya kalkan bir ABD vardı.
Şimdi de iktidarıyla ve muhalefetiyle danışıklı dövüşüp duran şu başımızdaki hainleri, şu sözde siyasi partileri ve liderleri, şu sözde çağdaş rejimi her şeye rağmen daha fazla varlıkta/ayakta/iktidarda tutmaya çalışan, bunun için çırpınan bir ABD var.
Ve şu anda ittifak halinde olduğu onlarca devletle birlikte etrafımıza askeri yığınak yapmaya kalkan bir ABD var. ABD aslında piyon, onu oynatan İngiltere ve İsrail var. Çünkü sona geldiklerinin farkındalar...
O zaman farkında değillerdi ama 2018'nin ikinci yarısına geldiklerinde kesinlik seviyesinde anladılar ki Türkiye yine sahipsiz değil... Yine onlara bırakılmayacak ve gerekli milli mücadele verilecek. Şu anda da bu mücadele veriliyor ve bunu kırmaya çabalıyorlar. O sözde muhalefet partileri ve liderleri de şu anda ABD, İsrail, İngiltere tarafına açıkça çalışıyorlar, şu halde bile AKPKK'yi iktidarda tutabilmek için çırpınıyorlar. Her taktiği sergiliyorlar.
Kaç kere söyledim büyük, çok büyük suni afetler yapılacağını... Kaç kere söyledim bir seçim olmayacağını... Kaç kere söyledim ülkenin OHAL şartlarına gireceğini... Tam da sahada artık son darbeleri vuruyordum, sahayı tamamen kontrolüme alıyordum ki bu suni afetleri yaptılar. Yapacaklarını da herkes duymuştu, biliyordu ama tedbir alanlar ve karşı mücadele verenler azdı. Asıl sorun da bu... Şimdi imkan bulsalar bunların peşinden ordularıyla Türkiye'yi işgal etmeye kalkacaklar.
Genel Kurmay eski başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nu araştırın. Yine G.K. eski başkanlarından Hüseyin Hilmi Özkök'ü araştırın.
O Milenyum isimli tatbikattan birkaç sene öncesine ve sonrasına kadar bütün kısmı, bütün hadiseleri, dengeleri inceleyin.
28 Şubat 1997 örtülü darbesini merkeze alın. Orada siyasi sahada olduğu kadar ordumuz içinde de farklı grupların mücadelesi vardı. İngilizlerin ve İsraillilerin basit bir piyonu/maşası olan ABD, Türkiye'de keyfince at koşturmak istiyordu. Buna karşı duranlar da vardı.
ABD maşasını kullananlar, AKPKK'yi iktidara getirdikleri gibi, hemen 1 Mart tezkeresini gündeme aldılar. BOP yani Büyük İsrail Projesi peşindeydiler ama o zaman çok açık oynamıyorlardı. Türk ordusu, görünürde ABD için, aslında İsrail için savaşsın ve Irak'a, ardından Suriye'ye ve daha başka başka ülkelere girsin istediler. Katliamlar yapsın, yağmalar yapsın, organ ve insan kaçakçılığına kadar her şeyi yapsın, yaptırsın istediler. Kendilerine düşman gördükleri diktatörler ve rejimler çöksün, haritalar açıkça değişsin istediler. Bütün bölgenin Büyük İsrail projesine hazırlanmasını istediler ve bu maksatla zaten Türkiye'de AKPKK'yi kurdular ve hemen iktidara getirdiler.
Daha sonra sözde Arap Baharı ile yapmak istedikleri şeyleri, o vakit AKPKK'li ve MHPKK'li hainler sayesinde ve resmi evraklarla, kararlarla yapmak istediler. Meclisten çıkacak tezkerelerle yapmak istediler. Ordumuz ise yıllar boyunca ABD merkezli pek çok pusuya, plana, tuzağa karşı durdu... İşte Milenyum tatbikatı da ordu içindeki bu gruba karşı bir göz dağı vermek için yapılmıştı. "Bin yılın meydan okuması" denilmişti.
ABD o vakit de Türkiye karşısında, şimdi olduğu gibi çok aciz ve güçsüzdü, meydan okuduğunu zan ediyordu. Üstelik ülkenin içi vıcık vıcık hain dolu olmasına rağmen... Yani Youtube'cuların anladığı ve anlattığı gibi değil bu mesele... O vakitteki bir darbeci TSK generaline ve etrafındaki TSK grubuna karşı yapıldı o Milenyum tatbikatı...
İsteyenler hemen bu meseleleri o insan şeytanı, namussuz, ahlaksız Cihat Yaycı'ya sorsunlar. O da ABD tarafında olanlardan ve kendilerine kimlerin direndiğini çok iyi bilenlerden... Hala ekranlara çıkartılıp palavralar anlattırmakta kullanılanlardan... Danışıklı dövüşlerin ekran maymunu yapılanlardan...
O vakit de Türkiye'deki hain siyasetçileri korumak ve iktidarda tutmak için direnen ve açıkça tehditler savuran bir ABD vardı. Gücü yetmeyince, tehditleri işe yaramayınca etrafımıza askeri gemilerini doldurmaya kalkan bir ABD vardı. Sözde tatbikat yaparak, ilan ettiği her detayında Türkiye'deki darbeci kadroya atar yapmaya kalkan bir ABD vardı.
Şimdi de iktidarıyla ve muhalefetiyle danışıklı dövüşüp duran şu başımızdaki hainleri, şu sözde siyasi partileri ve liderleri, şu sözde çağdaş rejimi her şeye rağmen daha fazla varlıkta/ayakta/iktidarda tutmaya çalışan, bunun için çırpınan bir ABD var.
Ve şu anda ittifak halinde olduğu onlarca devletle birlikte etrafımıza askeri yığınak yapmaya kalkan bir ABD var. ABD aslında piyon, onu oynatan İngiltere ve İsrail var. Çünkü sona geldiklerinin farkındalar...
O zaman farkında değillerdi ama 2018'nin ikinci yarısına geldiklerinde kesinlik seviyesinde anladılar ki Türkiye yine sahipsiz değil... Yine onlara bırakılmayacak ve gerekli milli mücadele verilecek. Şu anda da bu mücadele veriliyor ve bunu kırmaya çabalıyorlar. O sözde muhalefet partileri ve liderleri de şu anda ABD, İsrail, İngiltere tarafına açıkça çalışıyorlar, şu halde bile AKPKK'yi iktidarda tutabilmek için çırpınıyorlar. Her taktiği sergiliyorlar.
Kaç kere söyledim büyük, çok büyük suni afetler yapılacağını... Kaç kere söyledim bir seçim olmayacağını... Kaç kere söyledim ülkenin OHAL şartlarına gireceğini... Tam da sahada artık son darbeleri vuruyordum, sahayı tamamen kontrolüme alıyordum ki bu suni afetleri yaptılar. Yapacaklarını da herkes duymuştu, biliyordu ama tedbir alanlar ve karşı mücadele verenler azdı. Asıl sorun da bu... Şimdi imkan bulsalar bunların peşinden ordularıyla Türkiye'yi işgal etmeye kalkacaklar.
Akademi Dergisi
"Haydut" dedikleri, "darbeci general" dedikleri Türkiye'deki o kişi... Türkiye'ye dair vahşi planlarını bozduğu için batılıların şiddetli düşman oldukları o kişi... Türkiye'yi, onlarca ülkenin suni deprem saldırılarından sonra işgal etmesine izin vermeyen…
İşgale izin vermiyorum, vermeyeceğim. Pek çok şeye de izin vermedim, vermeyeceğim. Lakin kocaman acılara izin verdim, bundan sonra da vereceğim. Bu milletin büyük çoğunluğu istikamette değil, hiç iyi bir halde değil. Dahası, şu kadar acıya rağmen, söylenen bunca şeyin yaşanıyor olmasına rağmen hala bir yığın var ülkede, hiçbir şey umurlarında değil...
Akademi Dergisi
"Haydut" dedikleri, "darbeci general" dedikleri Türkiye'deki o kişi... Türkiye'ye dair vahşi planlarını bozduğu için batılıların şiddetli düşman oldukları o kişi... Türkiye'yi, onlarca ülkenin suni deprem saldırılarından sonra işgal etmesine izin vermeyen…
On yıldan fazladır "Sayfamda kuru kalabalık istemiyorum" dedim. Ben kuru kalabalıkları sayfalarımda bile tutmadım, topluca kovdum. Ülkemde de tutmayacağım. Afetten afete mi düşüyorlar, bırakacağım düşecekler, cezalarını bulacaklar. Düşmek istemiyorlar mı, derhal kendilerini düzeltecekler, samimi olacaklar, mücadele verecekler.
Akademi Dergisi
On yıldan fazladır "Sayfamda kuru kalabalık istemiyorum" dedim. Ben kuru kalabalıkları sayfalarımda bile tutmadım, topluca kovdum. Ülkemde de tutmayacağım. Afetten afete mi düşüyorlar, bırakacağım düşecekler, cezalarını bulacaklar. Düşmek istemiyorlar mı,…
1999 Marmara depremi, en merkezde İsrail'in ve İngiltere'nin olduğu, ABD'nin büyük maşa olarak kullanıldığı ve yanı sıra onlarca ülkenin de aralarında olduğu bir ülkeler birliği/ittifakı tarafından yapılan suni bir depremdi. Rusya da vardı aralarında... Bu günle hemen hemen aynı gibi, o günlerin dengeleri...
99 Marmara depremine rağmen bile Türkiye içindeki direnişi kıramadılar. 1 Mart 2003'de bile Türkiye'de meclisten tezkere geçirtebilecek güçleri yoktu. Piyonları olan Tayyip, Abdullah Gül, Bohçalı ve bilinen diğerleri, o tezkerenin geçmesini namus meselesi gibi görmüşlerdi ama geçirememişlerdi. ABD ve diğer ülkeler de güç yetirememişlerdi.
Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir G.K başkanı, Hilmi Özkök, seferi kıyafetini giymişti. Tansiyon çok yükselmişti. Yerli ve yabancı basını karşısına almıştı ve "Türkiye kimseden yana değildir. Kendini savunmak haricinde asla silah kullanmayacaktır." deyip kesip atmıştı.
Tayyip, Bohçalı, Gül, Kraliyet, Washington, Tel Aviv, Moskova, Berlin ve bilinen diğerleri, şok olup kalmışlardı.
Tayyip, Bohçalı, Gül, Kraliyet, Washington, Tel Aviv, Moskova, Berlin ve bilinen diğerleri, şok olup kalmışlardı.
İşte tam buraya doğru gidiliyorken, 2002 yılında o Milenyum tatbikatı yapıldı. Güya meydan okundu. "Bin yılın meydan okuması" denildi. "99'da olduğu gibi, tekrar deprem yaparız, ardından da ülkenizi işgal ederiz. Hem de onlarca ülke ittifak halinde bunu yaparız" demişlerdi. Hiçbir şeye yaramadı sözde restleri, meydan okumaları, tatbikatları, ittifakları...
Hiçbir şey yapamadılar...
Hiçbir şey yapamadılar...