AKPKK rejimi, medya gücünü kullanarak yalan ve algı propagandasına devam ediyor

Canlı yayın sırasında arka planda depremzedelerin gelen yardımların yetersiz olduğunu söylemelerinin duyulması üzerine AKPKK'nin yalan fabrikalarından NTV rejisi sesi kapatıp yayını sonlandırdı.

İskenderun'da bir vatandaş isyan etti:

"48 saattir kızımın kurtarılmasını bekliyorum. Ben bunu hak etmedim!"

"Nerde devlet? Kimse gelmedi. Hani milletvekili, hani bakan, hani Cumhurbaşkanı?"

Yandaş TV kanallarının muhabirlerin halk tarafından deprem bölgesinden kovulmaya başlandığı bildirildi.

13 yıl önce konuşan AKPKK'li eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in, 'deprem vergilerine ne oldu' sorusuna, ''Duble yollara gidiyor" demesi sosyal medyada yeniden gündem oldu. 

Depremin ardından, geçtiğimiz yıllarda yayınlanan ‘imar affı’ reklamı gündem oldu.

Tarım Bakanı Vahit Kirişçi'ye depremden etkilenen vatandaşlar tepki gösterdi.

"24 SAATTİR KİMSE GELMEDİ. 1 TANE VİNÇ GELMEDİ. 1 TANE VİNÇ GETİREMEDİNİZ. DEVLETSİNİZ DEĞİL Mİ?"

Hatay’ın Şehir Hastanesi.

Malatyalı öğretmen: "Ben 30 yılımı verdim, 30 yıldır bu ülkeye öğretmen olarak hizmet ediyorum, bir gün istedim bu devleti yanımda. Bir gün devletim yanımda olsun istedim ya..."

Çekim yapmak için AFAD ekiplerini bekleyen TRT muhabirine vatandaşlar tepki gösterdi.

Kelimelerin kifayetsiz kaldığı Hatay Devlet Hastanesi önündeki cesetler...

AKPKK Hatay Kırıkhan İlçe Yönetim Kurulu üyesi vatandaş: "Allah belasını versin böyle hükumetin, böyle yönetimin. Yaptıkları her iş gösteriş. Gelsinler beni tutuklasınlar...”

Adıyaman'da oğlunu bulmak için enkaz başında bekleyen annenin gözyaşları yürekleri dağladı: "Mavişim 20 yaşında."

Hala her şey kasıtlı olarak ağırdan alınıyor. Bölgenin mümkün olduğu kadar yok olması isteniyor.

İsrail ve İngiltere'nin başı çektiği, çoğu batıdan onlarca ülkenin dahil olduğu bu suni afet saldırısıyla bu defa İstanbul hedef alınmamış. Bu defa saldırı sekmemiş, kasten o bölge hedef alınmış.

Afet bölgesine dair sadece İsrail'in, İngiltere'nin, ABD'nin değil, Katarlıların, BAE'nin, Suudların ve diğerlerinin de geleceğe dönük projeleri var. Sözde Araplar, tamamen çökmek üzere olan Büyük İsrail Projesine yeniden can vermek için de yapılan bu saldırının içinde gönüllü oldular. Onlar da cezalarını bulacaklar. Onlara hala itaat eden halkları da cezalarını bulacaklar.

Büyük İsrail Projesi (BİP)eşbaşkanı Tayyip'in ve en başından beri onun tasmasını elinde tutan fare suratlı Devlet Bohçalı'nın ve bunların etrafındaki hainler güruhunun, afet bölgesini ve hatta bütünüyle güney doğu bölgemizi çökertmelerine, orada dengeleri değiştirmelerine, orada Türk/İslam düşmanlarına proje sahası açmalarına, orayı vatanımızdan kopartmalarına katiyyen izin vermeyeceğiz.

İki adım sonrasında neler yaşanacağı belli... Bir milli kurtuluş savaşı yaşayacağız. Hem bu hainler güruhunu başımızdan devirip atacağız, hem de eş zamanlı olarak 10 milyondan fazla sözde mülteciyi hemen kovarak da buraya dair planlarını bozmuş olacağız. Sözde vatandaşlık verilenleri daha önden ve daha sert şekilde kovacağız. O resmi kararların, imzaların ve işlemlerin hepsi hükümsüz. Hiçbirinin hukuki bağlayıcılığı yok. Bundan sonra, hala milelti değil de BİP kapsamında davranarak sözde mültecileri savunabilen sözde uzmanlara, sözde basın mensuplarına da sıkılacak.

Avrupa'da ve ABD'de, idaresi Ankebut Ağının eline, dolayısıyla İsrail ile İngiltere'nin eline geçmemiş bir tek İslami cemaat/tarikat bile yok...

Onlara paralar kaptırmayın...

Silsile halinde, herkes birbirini uyaracak ve doğru yönlendirecek. Gün, gayret günüdür. Dikkat günüdür.

Kırgızistan'tan Türkiye'ye gelen sözde yardım ekibi de insan ve organ kaçakçısı bir ekip... Onlar, maden kazalarında bile sözde kurtarma faaliyeti yaparken organ kaçırmaları ile biliniyorlar.

Sözde yardım ekiplerinin hiçbirine hareket sahası bırakılmayacak. Hiçbirini kimse dikkate almayacak. Ankara hükumetinin bütün emirleri gayr-i meşru ve gayr-i hukuki. Kimsenin o emirleri tanıması, itaat etmesi zorunluluğu yok. Mevzuyu uzatana usulü dairesinde sıkın, atın. Şimdilik icraatlarınıza imza atmayın. Gerekiyorsa imza da atın. Sorana da beni gösterin. Mekanımdayım ve Türkiye'yi çoktan çökertmiş olduğum o devletlere ve devletçiklere yem etmeyeceğim.