Akademi Dergisi
2.13K subscribers
59.7K photos
25K videos
370 files
7.52K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
Hangi yaralıları?

Ortada devlet yok, devleti resmen idare edenler, açıkça başka devletlerden emirler almaktalar. Devletin imkanları vatandaşlarımız için kullanılmasın diye her yalana başvurmaktalar. Lakin böyle bir anda, yine işi gemilere götürdüler.

Vatandaşlardan/gönüllülerden, biraz da askerlerimizden ve polislerimizden başka neredeyse kimsenin enkazdan yaralı çıkarttığı yok? O malum kurum ve kuruluşlar, sadece birkaç noktada görüntü veriyorlar ve ana akım tv kanallarında bunları saatlerce millete izletiyorlar.

Şu TCG İskenderun gemisinin kullanılması emrini, o organcı başı Mehmet Haberal verdi. İşin içinde yine İsrail, ABD, İngiltere, Rusya ve diğerleri var. Bu gemi ve benzerleri, o limana ya da başka limanlara yanıştırılmayacak ve hiçbir vatandaşımız, emniyeti şüpheli olan bu gemilere bindirilmeyecek.

İddia edilen seviyede hava muhalefeti yok. On binlerce video çekildi, çekiliyor bölgenin farklı yerlerinden ve videolarda bile görülebiliyor ki bölgenin büyük çoğunluğunda hava muhalefeti yok.

80 milyon insanı ahmak yerine koyarcasına kararlarla ve hala inatla ve milletimizin imkanlarıyla kara para işleri yapmaya çabalıyorlar, İnsan ve organ kaçırmaya çabalıyorlar.

Hatırlayın, geçen yıllarda da ortada hiçbir şey yokken "Gemiler istanbul'un açıklarında bekliyorlar" diyecek kadar ileri gitmişlerdi, basın ve medya yine suç ortaklarıydı ve yine biz o vakit de planlarını bozmuştuk. Yoksa organ ve insan kaçırmak için İstanbul'u suni depremlerle o vakit yıkacaklardı.

Hulusi Akar'a ve Genel Kurmay kademesine ve hükumete itaat eden herkes vatan hainidir. İtaat edenler de suç ortakları sayılacaklar. Yargılanacaklar ve asılacaklar ya da kurşuna dizilecekler.

Herkes ne halt ettiğine, kime ve neye hizmet ettiğine, hangi suçlara alet edildiğini dikkat etsin. Sonra canı yanarken "Ben bilmiyordum" demeleri onları kurtarmayacak.
Akademi Dergisi
Hangi yaralıları? Ortada devlet yok, devleti resmen idare edenler, açıkça başka devletlerden emirler almaktalar. Devletin imkanları vatandaşlarımız için kullanılmasın diye her yalana başvurmaktalar. Lakin böyle bir anda, yine işi gemilere götürdüler. …
İnsan kaçakçıları, insanları tek tek kaçıramazlar. Bu, hem yüksek maliyet hem de yüksek risk demektir. Bu nedenle, gündüz kaçırdıkları kişileri bile geceye kadar bir yerlerde bekletirler ve geceleri topluca afet bölgesinden uzaklaştırırlar. Bunu da mümkün olduğu kadar "yardım ve kurtarma faaliyeti" görüntüsü oluşturarak yaparlar.

İsmi geçen ülkeler, onlarca yıldır bu konuda yüksek tecrübe sahibi olan ülkeler. Bunların yardım ve kurtarma timleri diye eğittikleri kişiler, profesyonel insan ve organ kaçakçısı olan kişiler.

Bunlar, 99 Marmara depreminde bile on binle kişiyi kaçıran ülkeler... Bunlardan bazıları, Haiti depreminde insan ve organ kaçakçılığı yaptıkları "somut" şekilde ispat edilmiş ülkeler. On yıldan fazladır bu sarsıcı gerçekleri anlatıyorum. Haiti depremi ve insan kaçakçılığı konusunda yaptığım yayınlar, geçmişte/arşivde aratılarak bulunabilir. İnternet ortamında, farklı kaynaklarda ve farklı lisanlarda da benzer içerikler kolayca bulunabilir. Haiti depremi, bunların açıkça suçüstü olduğu bir hadiseydi ve yine suni depremdi.
Bölgede hala çok çok yüksek sayıda sağlam bina var. Kamu binaları da var. Kapalı spor salonları da var. Sergi ve gösteri binaları da var. Bu saat olmuş, bunların hangisi acil müdahale hastanelerine çevrilmiş? En mantıklısı, en gereklisi, en acili, en tasarruflusu, en kolayı, en kısa yoldan yapılabilecek olanı bu iken yapmadılar ama gece vaktine gemiler ayarlıyorlar.
O boydaki gemilerden üç tanesine, ordumuzun elinde çok yüksek adette bulunan çadırlardan, sahra hastanesi malzemlerinden, ayrıca bunların içinde kullanılacak sağlık gereçlerinden konsaydı... Şu kadar saattir bu iş bari yapılsaydı, İskenerun limanına bunlar yanaştırılsaydı, yükleri boşaltıysaydı, şu anda bölgenin yüzlerce farklı noktasında acil tıbbi müdahale noktaları faaliyetteydi...

Bölgenin neredeyse tamamı, hala insanların acilen tahliye edilmesini gerektirecek şartlarda değil.
Aynı şekilde, aynı mantıkla hareket edilerek, ordumuzun, Kızılay'ın, AFAD'ın, İHH'nin ve benzerlerinin elindeki çadırlar, acil yaşam malzemeleri bölgeye gemilerle ulaştırılsaydı, şu anda açıkta kalmış bir kişi bile yoktu.
Hatta doğru düzgün bir organizasyon yapılarak, çok sağlam binalar tespit edilirdi. Bunların bodrumlarına, varsa boş olan dükkanlarına, varsa çatı katlarına bile insanlar yerleştirilirdi. Çok az gereç lazım olurdu. Yanlarına kolayca gıda malzemeleri ve su verilirdi. Bu iş de çok hızlı şekilde yapılabilirdi hatta hala yapılabilir. Geceyi dışarıda ve dondurucu soğukta geçirmek zorunda olduğunu düşünen yüksek sayıda kişi, şu saatten sonra bile, gece yarısına kalmadan bile sığınacak yerler bulmuş olur.
Tutmuşlar bir de koca Türkiye'nin ordusunda sahra çadırları/hastahaneleri yokmuş gibi... Ülkeden sayılmaz İsrail'in afet bölgesinde güya sahra hastanesi kuracağını ilan etmişler.

İnsan denemez acayip mahluklarla dolu olan sözde Türk basın ve medyası da hemen bunu duyurmakla meşgul... İnsan kalmış biri, iki dakika sakin olup sorgular. Türkiye kim, İsrail kim? Ne oldu, bütün Türkiye mi yıkıldı? Ne oldu, kırk yılın insan kaçakçısı, organ kaçakçısı İsrail, iyilik meleğine mi dönüştü?

Bu cümlelerin çok benzerleri, o sözde basın ve medya hatta sosyal medya çalışanlarına, ağır ceza mahkemelerinde sorulacak. Adaletle, şeffafça yargılanacaklar, bütün bağlantıları gözler önüne çıkartılarak asılacaklar.

Sonra, elde edilen bilgiler, belgeler ve ayrıca itiraflar vesilesiyle, ilgili devletlerin üzerine gidilecek.
Hala inanamıyorlar İsrail'in nasıl sallandığına, orada nasıl deprem olduğuna... Daha büyük şoklar da yaşayacaklar.
Yağmacılığın cezası bellidir. Yağmacılık eşkıyalıktır. Eşkıyanın katli vaciptir. Yağma hadiselerine asla göz yumulmayacak. Suç üstü kişiler bir kere ikaz edilecekler ve ikaza rağmen yağmayı hemen durdurmamışlarsa, Türk milleti adına birer kurşun da onlara hediye edilecek. İkincisi israftır ve ilk/tek kurşunu atan, o insan şeytanlarını başlarından ya da diğer ölümcül yerlerinden vursun.

Bunlara en baştan sert karşılık verilmezse, önü kesilemez. Kimse merhamette aşırı gitmesin. Herkes adaletle muamale etsin ve sıksın.
Toplam ölü sayısının 75 binin altında olamayacağı, şu anda dahi kesinleşti. Bunun çok çok üzerinde olma ihtimali de hala var ve düşük ihtimal değil.
Akademi Dergisi
Her yerde aynı türde mesajlar var. Bir ambulans, bir itfaiye, bir belediye imkanı, bir grup asker bile hala seferber edilmemiş... Çevredeki insanlar doğru yönlendirilseler, onlar bile şu anda enkaz altında ölmekte olan binlerce vatandaşımızı kurtarabilirler.…
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Gazeteci Hasan Sivri:

"Burası Samandağ merkezin dışında Kuşalanı. Yolda gördüğüm bir amca “Ne çorbamız ne çadırımız var, eve de giremiyoruz. Yardım gönderin” diye feryat ediyor. Birçok yıkık bina görülüyor ama.."
Endişe edilen mi oluyor? Bebekler, çocuklar, gençler mi kaçırılıyor?
İş Katar'a Türk polisini göndermeye gelince sorun da yok, sınır da yok.

İş, her türlü imkanı değerlendirerek Türk milletine acil yardım yetiştirmeye gelince, 70 tane vilayetin emniyet birimlerini seferber eden kimse yok. Hala Hatay'da bir avuç emniyet personeli ve aracı var. Hala sağ kalmış ve enkaz altında kalmamış Hataylılar, kendi çabaları ile birilerini kurtarmya çalışıyorlar.

Sonra süslü haberler peş peşe patlatılıyor:

"İsrail sahra hastahenesi kuracak."

"Yunanistan da yardım gönderecek."

"45 ülke yardım sözü verdi."

"AB ve NATO da bizimle."

Gerçek manşeti ise şimdi biz atıyoruz:

"Bunlar/başımızdaki Türk de Müslüman da İnsan da değiller ve Türkiye'nin milli güvenliği büyük risk altında...."
Depremi tetiklemek için çok büyük bir enerji lazım olduğu doğru ama Celal Şengör'ün ve benzerlerinin kafasına girecek kurşunu tetiklemek için küçücük bir enerji yetiyor.

Celal Şengör:

- Depremi tetiklemek için çok büyük bir enerji lazım. Yerin 10 km altına nasıl ulaşacaksın? Hele bir gemiyle. Güldürmesinler adamı.