Akademi Dergisi
2.14K subscribers
60.6K photos
25.7K videos
370 files
7.57K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
Diyarbakır'da otobüs kazası

Diyarbakır'da yolcu otobüsü şarampole yuvarlandı, ilk belirlemelere göre 4'ü ağır, 30 kişi yaralandı.
Nijeryalılar Shell'i mahkemeye verdi

Yaklaşık 14.000 Nijeryalı, kirliliğin yıkıcı etkisi nedeniyle Shell'i mahkemeye verdi. Nijerya'da Ogale ve Bille bölgelerinde yaşayan insanlar, Londra yüksek mahkemesinde adalet arıyor.

Ayrıca yerel halk, büyük çoğunluğunun geçim kaynağı balıkçılık olduğu için yaşadıkları kayıpların tazminatını istiyor. 2022'nin ilk üç çeyreği için 30 milyar dolardan fazla kâr açıklayan Shell, bölgeyi temizlemek için yasal bir dayanak olmadığını savunuyor.
Lüzumsuz değerlendirmeler yapılıyor...

- NATO'yu Rusya bitirmiyor. Rusya zaten bitik bir vaziyette ve NATO ile danışıklı dövüşüyor. NATO'yu bu kadar aciz hale düşüren İstanbul... Ona son darbeleri vurmakta olan da İstanbul...
- Rusya-Ukrayna danışıklı dövüşünden ötürü dünya savaşı çıkamaz. Başında hala ABD ve İngiltere'ye çalışan casuslar bulunan Rusya, emir aldığı anda durur, geri çekilir, saldırır, çatışır, ölür, öldürür. Talimatsız iş yapamaz. Bu şartlarda hiç kimse dünya savaşı çıkartamaz. Hal böyle olmasa, son üç ay içinde Rusya Federasyonu hiç değilse onlarca kere NATO hücumuna uğrardı ve parçalanırdı. Türk/Müslüman unsurlar hürriyetlerine kavuşurlardı. Bu da Ankebut Ağının işine gelmezdi, gelmiyor ve Rusya ile danışıklı dövüşleri devam ediyor. Hala Ukrayna meselesi üzerinden kara para işleri yapmak için, batmış haldeki ülkelerin maliyelerini ayakta tutabilmek için çırpınıyorlar ama boğazların tıkalı olması onları artık sinir krizlerine sokuyor. Boğazda şov yapmaya çabalarken rezil olan o son gönderdikleri ABD gemisi, bu sinir sebebiyle de gönderildi. Oysa İstanbul ile hep Rusya'nın restleşmesi bekleniyordu. Hatta hep Rusya restleşmeye çalışıyordu. Sinir krizlerine girince de suni deprem saldırıları deniyordu. Rusya'nın şu anlarda İstanbul ile restleşecek kadar gücü, imkanları, morali, düzeni, sistemi bile kalmadı.

Ankebut Ağı tarafından hormonla şişirilen, dev gösterilmek istenen ama İstanbul'un darbeleri ile gerçek yüzü meydana çıkan ve anında hakiki krizlere giren Çin'in hali ise Rusya'dan daha beter... Çin merkezli danışıklı dövüşler nedeniyle de 3. dünya savaşı çıkamaz. İşte batı/NATO çetesi için şartları ayarladım ve önce Rusya'nın sonra Çin'in üzerine onları sevk ettim. Onlar Rusya ve Çin'le danışıklı şekilde İstanbul'un üzerine yürümenin mücadelesini vermekteler şu anlarda...

Türkiye'deki gizli Ermeni ve Yahudi hainlerin, sanki müslüman Türk kişilermiş gibi yayınlar yaparken, batı/NATO çetesine ayar çekenin Rusya ve Çin olduğunu hala söylemeleri de ayrı bir ihanet faaliyeti. Ayrı bir karaktersizlik... Sözün bittiği yer... Akademi Dergisinden beslendiklerini zaten herkes anlıyor. Herkes herkesi biliyor bu dünyada... Sonra çıkıp "Bakın kısa süre sonra NATO dağılacak. Buralarda üsleri bile kalmayacak. ABD şöyle böyle olacak." diyorlar. Neye dayanıyorlar? Kendi dertleri nedeniyle kıvranmakta olan Rusya'dan, Çin'den haberler, gizli istihbarat verileri mi aldılar yoksa yine yayınlarımdan mı beslendiler. Mikrop tipler, bünyeleri krize sokan parazit gibiler.

Üçüncü dünya savaşı İstanbul merkezli Türkiye ile Ankebut Ağının son kalıntıları arasında yaşanacak. Bu savaşta Türkiye'nin hakiki ve güçlü müttefikleri olacak. Savaş, Suriye'de, en çok da projeler ve Fırat nehri sebebiyle patlak verecek.

O gün geldiğinde Türkiye'de, şu anda parazit yapmakta olan o gizli Ermeniler ve Yahudiler, ayrıca masonlar ve satanistler kalmamış olacaklar. O gün Türkiye gerçek Türkler tarafından "tamamen" ve "resmen" idare edilmekte olduğu ve kısacık sürede devasa işler başardığı için hedef olacak. O gidişatıyla dünya hakimiyetini açıkça tesis etmeye yürüdüğü için hedef olacak. Şu anda bu yönde ilerlediği ve artık somut adımlar attığı için, dünyaya somut şekilde ayar çektiği için Türkiye, daha doğrusu İstanbul hedefte...

Bundan gayrı konuşanlar ya bu işlerden anlamıyorlardır ya da hiçbir sözüne itibar edilmeyecek karaktersizlerdir, art niyetlilerdir, hainlerdir.
- ABD'nin hatta bütünüyle NATO'nun, Yunanistan merkezli hareket ederek ya da başka bir merkezli hareket ederek Türkiye'ye ciddi bir saldırı yapabilmek kabiliyetli ve imkanları yok.

Türkiye'de bu hususta bir korku havası oluşturmanın da Türkiye'ye ve Türk milletine faydası yok. Böyle bir havanın, bu havayı oluşturmak isteyen gizli Ermenilerin ve Yahudilerin ve masonların bağlı oldukları ABD'ye, İsrail'e ve İngiltere'ye faydası olur.

Türkiye'nin Yunanistan'ı ezip geçmesi, bu sırada ABD yığınağını da imha etmesi en fazla bir gününü alır.

Karşımızda sadece suni afet silahları ve nükleer silahlar kullanabilirler. Onu da uzaktan uzağa yapabilirler. Başka da hiçbir şey yapamazlar. ABD diye bir ülke kalmadı. Uygulamada dağıldı, bölündü, çatışma halinde... Beş parası yok, önünü görmüyor. NATO diye bir teşkilat kalmadı, şuradan şuraya araç gönderecek benzinleri bile yok... Uçakları uçmuyor. Yedek parçaları bile yok. Gemileri yüzemiyor, nükleer destekli gemilerinde parça değiştirilemiyor da güçlü yapıştırıcılarla yapıştırılıyor. Haberleşme sistemleri çalışmıyor. Kara para akışı çok büyük oranda duralı aylar oldu da parasızlıklarının asıl sebebi bu... Dünya kilitlenmiş ve dünyayı kilitleyen ülke, Türkiye... İstanbul merkezli Türkiye...

Türkiye'deki malum omurgasız sürüngenler, iyice herkesi gerdiler. Türkiye için bir ABD ve NATO tehlikesi şu anda da yok. Tehlikenin oluşmasının sebebi, ABD, NATO, İsrail, İngiltere hatta Çin ve Rusya taraflarına gönüllü olarak çalışan, hizmet eden, bize ihanetler eden, lakin Türk gibi görünen on binle hainin Türkiye'nin her yerinde bulunması... Tehlikenin oluşmasına sebep olanlar aslında bunlar, o ülkeler ya da teşkilatlar ya da işlemeyen ordular ve donanmalar değil...

Bu hain güruh olmasıydı, zavallı ABD, İstanbul boğazına şu gemiyi getiremezdi. Bu nedenle o omurgasız Hulusi Akar ve genel kurmay kademesi kurşuna dizilecekler. O halde, onlar gibi omurgasızlar basında, medyada, sosyal medyada, Youtube'da aynı ihanetleri kalemle, sözle yapıyorlarken, Türk milleti ve adalet sistemi, onlara güller mi atacak?

Hayır, ya kurşun atacak ya da meydan bir yerde sallandıracak.
- O ülkelerin Türkiye'deki sözde diplomatik temsilciliklerini kapatmalarının asıl sebebi, terör saldırısı ihtimali de değil. Türkiye'deki bütün terör örgütlerini kullananlar ve kontrol edenler bunlar... Bu sözde çağdaş, demokratik ülkeler ve onların Türkiye'deki sözde diplomatik temsilcileri... Bunu, göstere göstere, çekinmeden onlarca yıldır yapanları var ve herkes biliyor.

Sorun şu, artık Türkiye'de düzen değişti ve burada istedikleri gibi hareket edemiyorlar. Artık bu Türkiye'nin eski Türkiye olmadığını en iyi onlar biliyorlar.

Türkiye'nin ABD, İsrail, İngiltere, Rusya ya da Çin'in sömürge ülkesi gibi olmadığını, olmayacağını, İstanbul merkezli hürriyet mücadelesinin Türkiye'yi kuşattığını, onlar en iyi bilenler... Çünkü onlar, bu güne kadar Türkiye'yi ilan edilmemiş bir sömürge ülke gibi tepe tepe kullananlar... Onlar, Türkiye'de her türlü ihaneti, kara para işlerini, Türk ve İslam düşmanlığını, misyonerliği, vurgunu, soygunu, peşkeşi yapanlar, yaptıranlar... Her türlü terör örgütüyle paslaşanlar ve yönetenler...

Oyun bitti ve bundan sonra da tamamen kapatsınlar o şer merkezlerini ve bir daha açmasınlar... Aksi halde başlarına her an her şey gelebilir. Bu ülkede artık bir bomba değil, serseri bir kurşun patlasa, o bile bu sözde elçiliklerden bilinecek.

Benim sözüm söz... Bu ülke gerçek hürriyetine kavuşamadıkça, hain Ankara hükumeti başta tutuldukça, hukuk sistemi milletin karşısında bir silah gibi kullanıldıkça, ABD ve NATO üsleri buralarda durdukça, İran'da karşımızda duruldukça, Suriye'de örtülü işgal devam ettikçe, Türkiye'de 15 milyona varan sözde mülteciler durdukça, Türkiye kara paralarla ayakta tutulmaya çalışıldıkça, o bilinen kararlarıma karşı duruldukça, ben öncelikli sorumlular ve muhataplar olarak o ülkelerin Türkiye'deki sözde diplomatik temsilcilerini göreceğim. Ne diplomatik pasaport, mekan ve araç tanırım ne bunların ülkelerini, hükumetlerini, ordularını tanırım... Türkiye'ye ihanet eden, pis işleri yapanı meydan yerde taratırıp ya da astırırım.

Olması gereken de bu... Gerçek diplomatik temsilcilikler için herhangi bir risk yok. Temiz işler yaparlar, kimse de onlardan rahatsız olmaz. Uyuşturucu, insan ve organ kaçakçılığı, terör, peşkeş, LGBT, hükumeti yönlendirme ve daha türlü pis işleri yaparlarsa, ona göre karşılık almaları da gayeti tabii... Aklın, vicdanın, hukukun, milli güvenliğin gereği... Yok yani ortada bir hukuksuzluk ve sıkıntı...

ABD gemisinin boğaza demirlemesi, güvertesine ABD'nin sözde büyük elçisinin çıkarak boy göstermesi, işte Türkiye içindeki bu sıkışmışlık halinden ABD'yi ve diğer kara paracı ve sömürgeci ülkeleri çıkartmaya dönük bir hamle... Asıl mesaja onlara vermek istediler. "Biz ABD olarak hala buradayız, güçlüyüz, hakimiz. Siz de geri çekilmeyin, korkmayın" demek istediler. Onda da rezil oldular. Şu anda o gemide aşırı büyük ABD bayrağı olmasını geçtim, bir ABD bayrağı bile asılı değil. Her an başına her şey gelebilir ve bunun farkında olarak içinde titremekteler.

Bu, vatan ve millet, din ve namus mücadelesidir beyler! Canını ve malını ortaya koyamayan, riske atamayan, hamle yapmaya da mesaj vermeye de kalkmayacak.

Şimdi bütün dünyaya göstereceğiz, Türkiye'de hala ABD'nin ve NATO'cuların boruları ötüyor mu, ötmüyor mu...
Başka yolu yok

Sinan Ateş meselesinden ötürü de başka başka meselelerden ötürü de Türkiye içinde hareketlilik artacak. Saha çok karışacak ve artık silahlar konuşmaya başlayacak. Türkiye büyük bir hızla OHAL ve devamında darbe ortamına girecek. Her şey çok çok hızlı yaşanacak.

Hiçbir şeyden çekinmeyeceğiz. O devletlerin hepsine, başımıza geçirdikleri üç beş vatan haini sayesinde ve ülke genelindeki on binle gizli Ermeni ve Yahudi sayesinde bizi esarette tutmayacaklarını, bizi daha fazla sömüremeyeceklerini göstereceğiz.

Türkiye'yi gerçek hürriyetine kavuşturma yolunda sonun sonuna geldik.

Bütün vatanseverler silahlansınlar. Ordum ve emniyet teşkilatım içindeki vatanseverler, bu süreçte hain Ankara hükumetinden gelen emirlere direnecekler. Milli müdafaa hazırlıklarına asla müdahale etmeyecekler. Bu süreçte karşımıza çıkan asker de polis de "bizden" görülmeyecek ve silaha kesinlikle silahla karşılık verilecek. Ankebut Ağına çalışan savcılara ve hakimlere asla itaat edilmeyecek ve onlara herkesten önce sıkılacak.

O ülkelerin Türkiye içindeki bütün askeri ve sivil mekanları, araçları, adamları, ta diplomatik pasaportlu olanlarına kadar meşru hedefimizdir. Bundan sonra Bohçalı konuştukça, adalet sistemi ondan talimat aldıkça, basın ve medya ona göre ayarlandıkça, Semih Yalçın ve MİT ihanet hamleleri yaptıkça, bu ülkede onlardan olanların kanları akacak. Ta ki sözde basın ve medya mensuplarına kadar...

Sinan Ateş'in intikamı da tarihe geçecek sertlikte alınacak. Bir kez bile dönüp arkasına bakacak olanlar, bizle bu yola çıkmasınlar. Bizim dönüşümüz yok. Ya zafer, ya zafer ya da zafer, başka yolu yok.

Bütün cihan bizi bekliyor. Hemen peşimizden onlarca millet aynı mücadeleyi başlatacak.

Gazamız mübarek olsun.
Akademi Dergisi pinned «Başka yolu yok Sinan Ateş meselesinden ötürü de başka başka meselelerden ötürü de Türkiye içinde hareketlilik artacak. Saha çok karışacak ve artık silahlar konuşmaya başlayacak. Türkiye büyük bir hızla OHAL ve devamında darbe ortamına girecek. Her şey çok…»
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Çatışma ve savaşma kabiliyetlerimizi gördüklerinde...

Strateji ve taktik üstünlüğümüzü gördüklerinde...

Birlik, beraberliğimizi, organizasyon gücünümüzü ve samimiyetimizi gördüklerinde...

Doğdukları günlere lanetler edecekler.
O ABD'nin sözde Türkiye büyük elçisi, o her türlü insanlık suçunu ve kara para suçlarını işlemekte olan sözde elçi, İstanbul'a getirilecek ve ifadesini bizzat alacağım. Cezasını bizzat kesip infaz edeceğim.

Bu toprakların Türkiye toprakları olduğunu, o boğazın da Türk boğazı olduğunu ona ve onun arkasındakilere uygulamalı olarak göstermiş olacağım.

Sonra da kameralar karşısına geçerek "Damara öyle basılmaz, böyle basılır. Bu infazı da biz yaptık. Leşleri de meydanlara attık. ABD ya da başka herhangi bir ülke, Türkiye'nin egemenlik haklarını her ihlal ettiğinde, şov yapmaya her teşebbüs edişinde, Türkiye'de Türklere inat idare sistemlerini her destekleyişinde, Türk savunma refleksi ile böyle yüzleşecek." diyeceğim.

On seneden çok fazla süredir mücadele veriyorum ve bir dakika bile gizlenmedim. O gün de gizlenmeyeceğim ve hiçbir karşılık da veremeyecekler. Dünyaya, o devletleri çoktan çöp haline dönüştürdüğümü de açıkça göstermiş olacağım.
Türkiye'de hukukun zerresi bırakılmamışken... Seçimlerin ve referandumların hiç meşruiyeti kalmamışken... İktidarı ve muhalefetiyle bütün siyasetçilerin danışıklı dövüştükleri, aynı merkeze çalıştıkları ve Türk milletine her ihanet ile kötülükleri yaptıkları artık en açık şekilde gözler önündeyken... Güya bir seçim yapılacak olsa, onun da bir danışıklı dövüş olacağı ve Türkiye'ye tarifsiz zararlar daha verileceği açıkça meydanda iken...

Türkiye'yi bir şekilde gayr-i meşru bir seçime kadar götürmek ve bir oldu bitti ile başta kalabilmek için bütün hainler ve onları destekleyen malum ülkeler çırpınmakta iken... Bu süreçte Türkiye'de alınan kararlar, Türkiye'nin maddi ve manevi sorunlarını devasa boyutlara getirmekte ve bu da ayrıca bir milli güvenlik sorunu oluşturmakta iken...

Ülkede mali göstergelerin hepsi balon iken... Bu göstergeleri bu şekilde açıklamak için her gün kanunlar çiğnenerek suçlar işleniyorken... Borsada her gün her dakika vahim suçlar hükumet ve şürekası tarafından işlenmekte ve borsa da suni göstergelerle idare edilmekte iken ve sözde muhalifler bu konuda da danışıklı dövüşmekte iken... Türkiye için hakiki bir beka sorunu varken...

Hala her şey hukuka uygunmuş gibi, ortada devasa seviyede ihanetler, insanlık suçları, kara para işleri, milli güvenlik sorunu, hırsızlık ve yağma yokmuş gibi...

Hala memleket normal bir ayarda imiş gibi davranan yetkilileri... En tepeden en alt yetkiliye kadar astıracağım. Adli, siyasi, askeri bütün yetkilileri astıracağım. Hatta, hala milletimizi ayakta uyutmaya dönük, hala bu düzeni ayakta tutmaya dönük köşe yazıları yazanları, haber yapanları ve yaptıranları bile meydan yerlerde astıracağım.

Bu ülkede, bu ihanet ve sömürme rejimine, bu rejimin herhangi bir sözde siyasi partisine ya da liderine çalışan herkesi meydan yerlerde astıracağım. Bazıları sokakta yürürken Türk milletinin kurşun hediyesiyle de yüzleşecekler.

"Ne seçimi kardeşim? Ülke elden gidiyor. Önümüzde ülkeyi kurtarmak, vatanı savunmak için son şanslarımız var" demek yerine her gün "seçim de seçim" diye diye yazanları, çizenleri, konuşanları astıracağım.

Bu oyun bitti. Şu dakikadan itibaren herkes yaptığı işle, iş yapış şekliyle, aldığı kararla, verdiği talimatla, attığı imza ile... Kimliğini, rengini, safını, neye ve kime hizmet ettiğini göstermiş ve sonunu belirlemiş olacak.

Şimdi herkes sonunu kendisi belirlesin...
Önümüzdeki süreçte Türkiye'de ve dünyada var olmak, faaliyetine devam etmek isteyen bütün büyük şirketler, derhal hain Ankara hükumetinden açıkça uzaklaşsınlar. Türkiye'de temizlik tamamlanana kadar, Türkiye'deki sermayelerini derhal çeksinler. Bu, onların da son şansı. Bu zamanda, bu konuda hata yapan şirketler, kısa sürede dünya genelinde yok olacaklar.
Benim siyasetimin, stratejimin yettiği/ulaştığı yere, onların yapay zekaları bile ulaşamaz. Şimdi bütün dünyayı onların başına yıkacağım.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Ege denizindeki bütün adalarımıza çıkacağız. Bayrağımızı dikeceğiz. İşgale son vereceğiz. Yunan tarafını ve ABD başta olmak üzere, Yunanı arkalamaya çalışan bütün unsurları vuracağız.

Herkes hazır olsun. Bu hususta daha fazla beklemeyeceğiz.
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
Bu iş bitmeden İran'a da ordumuzla gireceğiz ve oradaki 45 milyon Türkü de hürriyetine kavuşturacağız.

İran denilen suni devleti, Ankebut Ağının bütün direnişine rağmen, Türkiye içindeki on binle etkili haine rağmen, bu güne kadar hazırladık ve şimdi Ankebut Ağının oraya çökmesine, yağmalamasına izin vermeyeceğiz.
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
Sinan Ateş taraftarlarını savunmasız bırakmayacağız. Yeri geldiğinde etraflarında savunma hatları dahi oluşturacağız. Şu kurtlar sofrasında onları türlü türlü oyunlara düşürmek isteyenlere de izin vermeyeceğiz. Bu mücadele yarıda kalmayacak. Önlerine kimse çıkamayacak.

Bizi ezemeyen hiç kimse onları ezemeyecek. Bizi de kimse ezemediğine göre, onlar da hep ilerleyecek...