Pek çok özel şirketin sahipleri, yakın ekipleriyle birlikte saha çalışmalarını düzenli olarak takip edip yönlendirmek için bu helikopterlerden kullanacaklar. Önde gelen mühendislik ekiplerinin kullanması için bu helikopterlerden satın alacaklar.

Askeri maksatlarla da kullanılacaklar. Askeri personelin, bazı askeri araçların ve mühimmatın hava yoluyla kısa sürede taşınmasında çok işe yarayacaklar. Sadece ordumuza bunlardan birkaç bin tane hemen lazım. Bu helikopterlerden askeri ambulanslar da yapılacak. Ana hatları aynı olsa da detayları farklı farklı olan birkaç modeli olacak. Ya her şeyi aynı olacak da farklı farklı gövdeleri/kabinleri olacak. Uzun ve geniş kabinlerinin bazıları personelleri taşımak için, bazıları sıvıları, bazıları da katı yükleri taşımak için olacak. Bazıları ise ambulans kabini olacak. Böylece bir tek model olan helikopter, kısa bir sök-tak işlemi sonrasında değişik maksatlarla kullanılabilir bir hale getirilebilecek.

Herhangi bir harp ya da büyük askeri operasyon sırasında hava ambulansları olarak da kullanılacaklar. Yine ülkemizde büyük afetler olduğunda da ordumuzun hava ambulansları olarak acil destek verecekler. Ordumuzun acil yakıt desteğine ihtiyaç duyduğu yerlere havadan yakıt nakli yapacaklar. Bunların denize konabilenleri ve açıktaki deniz zırhlılarına yakıt, erzak, personel, malzeme ve mühimmat taşıyanları da yapılacak. Ya da denizde batmasına mani olan aparatlar da helikoptere ve sök-tak sistemli gövdesine sonradan takılıp sökülebilecekler. Bu helikopterlerin bu maksatla ve izah ettiğim tak-sök sistemleriyle kullanılması bile ordumuzda çok çok büyük tasarruf sağlayacak ve ordumuzu çok güçlendirecek.

Dağları, kayalıkları tıraşlayacak olan çok ayaklı ve tekerleksiz araçların nakil edilmesinde, çalışma noktalarına bırakılmasında bu helikopterlerden kullanılacak. İçi lav doldurulmuş olan özel kasaların/konteynerlerin deniz platformlarında taşınmasında da kullanılacak.

Bu helikopterler büyükçe sivil hava ambulansları olarak da kullanılacaklar. Kaza ya da afet noktalarından aynı anda çok sayıda yaralıyı kurtarıp hastahanelere götürmekte kullanılacaklar.

Yapılacak helikopterlerde iktisat ön planda tutulacak. Hem sağlam ve uzun ömürlü malzemeden yapılacaklar hem de az bakım isteyecekler. Arızaları düşük masrafla tamir edilebilecek. Yedek parçaları çok bol olarak ve uygun fiyatla bulunabilecek. En mühimi de yakıt içmeyecek. Bir şekilde bu helikopterlerin yakıt masraflarını düşürmenin yolu bulunacak. Türkiye bunların hepsini şu anda tamamen yerli ve milli imkanlarla ve şaşırtacak kadar kısa sürede yapabilir. Proje kısmında da imalat kısmında da satış kısmında da başka ülkelerin ve o bilinen büyük şirketlerin desteklerine ihtiyacı yok.

Türkiye'de gerçekten Türk birileri bu işe girmezse, kesinlike ben gireceğim. Çünkü bu, olmazsa olmazlarımızdan bir tanesi...

Yukarıda izah ettiğim helikopterler yapılınca hava araçlarındaki kazalarda can kayıpları da azalacak.

Çünkü, tak-sök kabin sistemi kullanılacak. Sivil ya da askeri personeller ya da hastalar ya da afetzedeler taşınırken kullanılacak olan kabin, istendiğinde havada iken helikopterden ayrılabilecek.

Helikopterin motoru ya da motorları alev aldığında... Bir sebeple helikopterin kontrolü kaybedildiğince ve düşüşe geçtiğinde... Eğitimli olan personellerden herhangi biri peş peşe birkaç kolu çekecek. Prosedürü uygulayacak ve içinde insanların bulunduğu o kabin, helikopterin ana gövdesinden ayrılacak.

Kabin kısa süre dikine irtifa kaybedince otomatik olarak özel paraşütlerini açacak. Kabin, paraşütlerin desteği ile yere mümkün olduğu kadar yumuşak bir iniş yapacak. Her ihtimale karşı bu kabinlerde yangın söndürme tüpleri ya da kendi bünyesinde bulunan daha gelişmiş yangın söndürme sistemleri de olacak.

Can kayıplarının büyük oranda önüne geçilmiş olacak.

| mfs

"Sinan Ateş cinayeti planlı bir cinayet, tetikçiye eğitim verilmiş"

Güvenlik danışmanı eski TSK personeli Mete Çetinel: "Sinan Ateş'in haince katledilmesinde bir kaç done var paylaşmak istediğim. Saldırgan ifadesinde korkutma amaçlı ateş ettiğini bacaklarından vurmak istediğini söyledi. Öncelikle kimse korkutma amaçlı 7 el ateş (5 vücuda isabet 2 ıska) etmez. Sinan Ateş'i aleni olarak öldürme amaçlı ateş edilmiştir. Saldırgan basit bir torbacı fakat saldırgan bir teknik kullanıyor ki bunu ancak bizim gibi bu işi bilenler görebilir. Saldırgan, Sinan yere düşene kadar atışa devam ediyor. Bu teknik Özel Harekat ve Özel kuvvetler de kullandığımız tekniktir. Hedef yere düşene kadar atış yapılır ve her personel istisnasız bunun eğitimi alır. Hedef yere düştükten sonra oluşturacağı tehdit bertaraf edilmiş sayılır. Basit bir torbacı serserisi bunu bilmez. Bu teknik bu adama suikastten önce öğretilmiş bu apaçık belli. Çünkü Sinan'ın silah taşıyor olabileceği ve kendini savunabileceği hesaplanarak bu teknik ve uygulaması bu tetikçi serseriye öğretilmiş ve sanıyorum hedef putası ile çalışma da yaptırılmış. Kimlerin öğrettiğini kestirmek güç değil ! Bu serseriye refakat eden PÖH timinden adamların öğrettiği muhakkak!

Bu doneler bu suikastin planlı olduğunu her şeyin tasarlanıp düşünüldüğünü zaten gösteriyor. Eminim savcılar bunu dikkate almışlardır. Sinan'nın katledilmesi, normal adi bir cinayet vakası değil. Hazırlanılmış, tetikçiye eğitim verilmiş ve bu iş yaptırılmıştır."

Bohçalı ve çetesinin, Ümit Özdağ ve çetesi ile restleşmesi bir orta oyunundan, bir danışıklı sövüşten ve dövüşten ibaret.

Bohçalı gibi Ümit'in de Mossad ile arası çok iyi. Aynı ihanetlerin, aynı kara para işlerinin içindeler. Bazı zamanlarda Bohçalının yardımına Ümit koşuyor ve bağlantılarını kullanıyor. Sorunları çözüyor, işleri hızlandırıyor.

Ümit, Soysuzla da danışıklı dövüştü. Ümit'in Adnancılarla, Haberal'la ve ne kadar Türk/İslam düşmanı varsa neredeyse hepsiyle arası iyi.

Zaman zaman PKK'ye de haberler gönderiyor. "Siz şöyle yapın, biz de peşinden böyle yapalım" diyerek danışıklı dövüşler sergiliyorlar. Perinçekle de arası iyi. Ümit'in de Perinçek'in de Fransa ile araları iyi.

Sistem hep bildiğiniz gibi... Seksen milyon insanı toptan ahmak zan ediyorlar.

Görüyorsunuz, Ümit herkese güya atar yapıyor, sıra bana gelince susup kaçıyor. Damarına basa basa mindere çeksem de gelemiyor.

Bunun babası da böyleydi, büyük haindi ve kendi iç çatışmaları nedeniyle ta Japonya'ya sürülmüştü. Türk rolü oynayan hain Ümit de Japonya da doğmuştu.

Devlet Bohçalı:

Tüm FETÖ’cüler partimize karşı algı operasyonları kanalıyla yeni bir kalkışma başlattılar. Cinayetin gölgesi MHP'ye düşürülmeye çalışıldı; hiç kimse aklından çıkarmasın kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz.

Bohçalıya bu ilaçtan verin. Hezeyanları, iftiraları, yalanları, hakaretleri geçmez, bitmez ama korkudan titremesi belki durur. Belki biraz olsun sakinleşir de bu kadar düşük/devrik cümlelerle, bu kadar önü sonu hesap edilmemiş cümlelerle atar yapmaya çalışmaktan ve kendini rezil edip durmaktan vazgeçer.

Korku, insanlara çok büyük hatalar yaptırıyor. Herkes fark etmiştir ki son konuşmasında mantık yok, hukuk yok, gerçeklik yok ama korku çok.

Çok müsait

Türk düşmanı ve sömürgeci malum devletlerin, kendi başına yemeğini bile yiyemez haldeki Bohçalı üzerinden yönettiği bir Türkiye'de yaşamak istemiyorsanız...

Kasıtlı olarak fakirliğin, acıların, zulümlerin, sömürünün, peşkeşin, devasa sorunların içinde tutulan bir Türkiye'de yaşamak istemiyorsanız...

O halde vurun Bohçalıya...

Şimdi zaman da zemin de çok müsait.

Onca tiyatroya, oyuna, danışıklı dövüşe ne gerek var.

Bütün dünya biliyor ki Türkiye'yi Ankara yönetmediği gibi, TSK'yi de komuta kademesi yönetmiyor.

Birileri tiyatrolarla, danışıklı dövüşlerle vaziyeti idare etmeye çalışırken, İstanbul sadece Türkiye'ye değil, dünyaya yön vermeye devam ediyor. Üstelik ordusu da onunla birlikte hareket ediyor.

Hain Ankara hükumeti, İstanbul'un izin vermediği hangi askeri operasyonu yapabildi? Kaç kere dünyanın gözleri önünde rezil oldu. Kaç milletler arası meselede R yaptı. En son Yunanistanla da danışıklı dövüştüğü ispatla gözler önüne serildi.

Türkiye'de iş nerelere gelmiş, atı alan Üsküdar'ı çoktan geçmiş, şu heriflerin ellerinde hiçbir şey kalmamış. Şu şartlarca anca danışıklı dövüştükleri Ümit Özdağ'a, Kemal Kılıçtaroğlu'na ve benzerlerine atar yapabiliyorlar. Bunu yaparak bu hallerden çıkabileceklerini, İstanbul'u ve TSK'yi ezebileceklerini umuyorlar. Dünyadaki tarafların bu basit oyunlara kanacağını zan ediyorlar.

Bunlar zaten bitmiş, bu iş de zaten bitmiş ve bu vaziyeti dünyadaki bütün taraflar net şekilde görüyorlar.

Bizim danışıklı dövüşlerle oyalanmaya vaktimiz yok. Şu herifleri kaale aldığımız da yok. Lüzumsuz ve faydasız işlerle zaman harcamak isteyen taraflar şu orta oyunlarıyla zaman kaybetmeye devam etsinler.

| mfs