Akademi Dergisi
2.12K subscribers
59.8K photos
25.1K videos
370 files
7.53K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
Köprülerin kemerli ayaklarını dıştan çevreleyen çelik plakalar, sadece deniz seviyesine kadar olacak. Denizin üzerinde kalan kısımda metalik bir görüntü olmayacak.
Köprülerin kemerli ayakları denize tamamen batırılmadan önce... O ayakların tam olarak yerleştirilecekleri konumlara... Daha öncesinden kazıklar yapılmış olacak. Denizin dibinden, ayak basma seviyesinden toprağın içine doğru gereken derinlikte ve genişlikte ve çok sağlam beton kazıklar da yapılacak. Kemerli ayaklar dibe oturtulunca, önceden yapılmış olan bu güçlü kazıklarla birbirlerine bağlanmış/geçmiş olacaklar.

Bütün bunlara riayet ederek bu köprüler yapıldıktan sonra kimsenin deprem, tsunami ya da şiddetli düşman saldırısı gibi bir endişesi kalmayacak. Bu köprüleri yıkmak kolay kolay mümkün olmayacak. Düşmanlar dahi bunda aciz kalacaklar.
Söz konusu tersane de kuru zeminde yapılacak. Denizde yaklaşık bir km açığa doğru beş sağlam kuru havuz yapmaya çalışılmayacak. Önce devasa kum torbaları ve çok hızlı ve kurallara uygun çalışan bir ekip ile bölge deniz suyundan arındırılacak. Söz konusu kum torbası tekniği zaten günümüzde bazı köprülerin inşası sırasında sorunsuz şekilde kullanıldılar.

Tersanenin bütün kısımları tamamlandıktan sonra devasa torbalar içindeki kumlar zaten etrafa, deniz dibine saçılacaklar ve sorun oluşturmayacaklar.

Tersanenin kuru havuzlarından açığa doğru bir noktada, hesaplaması iyi yapılmış bir konumda çok sağlam bir dalga kıran da yapılacak.
Yine, yazdıklarımın daha isabetli şekilde anlaşılması için temsili bir resim atıyorum. Bu resimdeki görüntüyle sınırlı kalınmamalı.
Beş kuru havuzun hepsine, yukarıdaki resimde görülene genel olarak benzeyen kapaklar yapılacak. Kuru havuzların kapakları, denize doğru oval/şişik tarzda yapılacak. Kapaklarda, gerektiğinde deniz suyunun kuru havuza daha hızlı dolmasını sağlamak adına, motor gücüyle açılıp kapatılan mazgallar/pencereler de olabilir. Ayrıca mazgallar, gerektiğinde kapağın yukarı doğru kaldırılması/kapatılması kısmında, kapanmayı hızlandırıp kolaşlaştıracaklar. Çünkü havuzların kapakları tek parça halinde denize doğru tamamen yatarak açılacaklar. Yattıklarında adeta deniz dibine serilmiş gibi olacaklar. Dik hale getirildiklerinde ise hiç zorlanmadan deniz suyuna set olacaklar.
Böyle bir tersanenin yeri çok mühim... Pek çok kriter göz önünde bulundurularak yapılmalı. Silivri'de yapılabilir. Tekirdağ'da yapılabilir. Kocaeli'nin Karadeniz kıyısında uygun bir yerde yapılabilir. Marmara denizinin güney kıyılarında uygun bir yerde yapılabilir. Lakin İstanbul'un iç/yoğun kıyılarında asla yapılmamalıdır.
Dünyayı kan gölüne çevireceğim

İran'da meşru ve zaruri halk hareketine karıştıkları için, hak aradıkları için, Londra'ya çalışan hainlere had bildirdikleri için Türklerin idam ediliyor olmasına... Başta Türkiye ve Türk dünyasının, devamında bütün dünyanın tepkisiz kalıyor olması... Üçüncü dünya savaşının sebeplerinden birisi olacak. Türk'ün kanı haksız şekilde döküldükçe dünyayı kan gölüne çevireceğim. Bire bin can alacağım, bire bin... Sadece yerin üstünde değil, daha çok yerin altında alacağım.

İran'ı arkalayanlara değil sadece, sessiz kalan taraflara bile büyük acılar yaşatacağım. Her gün insan hak ve hürriyetlerinden bahsedip de yine her gün aksine kararlar ve davranışlar sergileyen kişiler, danışıklı dövüşlerin tarafları, dünyalı da olsalar, uzaylı da olsalar bu gezegende onlara şu andan itibaren nefes bile aldırmayacağım.

İşte bu da mfs sözü ve burada dursun...
"Kana kan, göze göz, dişe diş"

Şu andan itibaren İran'ın başındaki Londra piyonlarına itaat eden her makamdan ve rütbeden İranlı yetkiliye karşı su-i kastlarımızı artıracağız.

Dünyaya göstere göstere tetik çekeceğiz. İran denilen kadim Türk topraklarını daha da karıştıracağız. Kaostan düzen kuracağız ve ordumuzla birlikte İran'a girme sürecini büyük oranda hızlandıracağız. Bu maksatla Türkiye'de de karışması gereken her yeri karıştıracak, dokunulması gereken herkese dokunacağız.

Soydaşlarımız haksız şekilde katlediliyorken, "kana kan, göze göz, dişe diş" diyeceğiz.

Türkiye'deki İranlılardan masum olan bir avuç kişiyi hariç bırakacağız, kalanlarına bu ülkeyi cehennem edeceğiz. İran'a doğru akan, İran'dan dışarıya doğru akan her ne türlü kara para işi varsa, daha da bozacağız. Hatta meşru işlerini, gelirlerini de bozacağız.

Bizden hiç kimse Türkiye'deki saçma sapan guguk sistemine ve hain Ankara hükumetine takılmayacak, aldırış etmeyecek. Bu yapacaklarımızdan ötürü rahatsızlığı olanlar varsa, benim karşıma çıkacaklar. Ben de karşıma çıkabilen olursa şayet, dünyanın gözleri önünde ayaklarımın altına alıp ezeceğim.

Aynı şekilde Fransa, Rusya, İngiltere, Almanya, ABD ve Çin'in Türkiye'deki bütün meşru ve gayr-i meşru işlerini, düzenlerini iyice bozacağız.

Gazamız mübarek olsun.
Bence çok geç kaldık. Malum ülkelerin sözde büyük elçilerinden birkaçını meydan yerlerde sallandırmamız ya da her türlü pisliği çevirdikleri sözde büyükelçilik binalarını kafalarına yıkmamız gerekiyordu. Biz hala kendimize yakışır tarzı korumak için dikkat ettikçe, bunlar Türk tokadının ne olduğunu bilemez oldular.
Akademi Dergisi
Photo
Doğru değil...

Haberlerde "Yıllar boyunca, güçlü sesiyle hayat verdiği şarkılarla hem hafızalara hem de gönüllere yerleşen ünlü şarkıcıdan korkunç bir haber geldi. 54 yaşındaki şarkıcı, sadece milyonda bir kişide görülen ve tedavisi olmayan nadir bir nörolojik hastalığa yakalandığını, gözyaşları içinde duyurdu." denilse de bu bilgi doğru değil...


Celine Dion 54 yaşında değil. Gerçek Celine Dion çoktan öldürüldü ve biyonik robotu yapılarak yerine geçildi. Sahadaki biyonik robot Celine Dion'un da hali hiç iyi değil. Dünya genelinde duman yayılıyor, yoğunlaşıyor ve sadece dünyalı/insanları değil, biyonik robotları da çarpıyor.

Hareket sorunları yaşıyorlar. Çok sık olarak arıza yapıyorlar. Bunu da sinir sistemi ya da kas sistemi hastalığı imiş gibi insanlara yutturmak istiyorlar.

Gün geçtikçe, dünya genelinde, gerçek dünya insanı olan ünlü kişiler ve de etkili(yetkili kişiler arasında ölümler, kazalar, intiharlar, fiziki hastalıklar, delirmeler, bayılmalar artacak. Bunların tamamına yakını metafizik dumandan ötürü yaşanacak.
Forwarded from Mehmet Fahri Sertkaya
Olacak sanki bu iş, ne diyorsun?
Sadece birkaç gün önce ve ömrümde ilk defa elime dijital çizim kalemi ve çizim tableti aldım. Bence başlangıç için fena değil...

Eğer istediğim her şeyi çizebilecek seviyeye gelirsem, önümüzdeki on yıllar boyunca yüküm hafifler... Sayısız projeyi, yazılı sözlü anlatmak yerine, çizer çizer öyle gösteririm. Sonra işin profesyonelleri de büyük vakit kazanmış olurlar ve hemen anlayıp teknik çizimlerini hızlıca yaparlar
Tamamen hukuksuz ve art niyetli

Evcil hayvanların ya da sokak hayvanlarının takibi için vücutlarının içine, deri altına çip takmaya devlet gücü/otoritesi ile hayvan sahiplerini zorlamak, tamamen hukuksuz ve art niyetli bir uygulama...

Londra merkezli Deccaliyet sisteminin üzerinde çok durduğu meselelerden/projelerden biri de bu... Hayvanlardan sonra sırayı insanlara getirecekler ve ikinci kısmı zamana yayıyorlar. Oysa geçelim insanları, hayvanlara bile deri altı çipi, hayvan sahipleri çip taktırmaya zorlanarak taktırılamaz.

Devletin ilgili kurumlarının, hayvanları takip etmek için deri altına çip taktırma zorunluğu yok. Vücut dışında taşınabilecek çipli sistemlerle de takibat yapılabilir. Böylesine zorlamaların, abartmaların ve art niyetlerin sonu yok. Ahlak düzeltilmedikçe, devlet ve millet birbiriyle uyuşmadıkça, vatandaşlık bilinci, kul hakkı bilinci, hayvan hakkı bilinci verilmedikçe, bir değil bin çip takılsa da sorunlar çözülemez. Zaten uygulama gözler önündedir ki devlet sistemini elinde tutan kanun tanımazlar, hayvanların da insanların da başına neler geldiğini hiç umursamıyorlar. Kendilerine ileri seviyede sıkıntı çıkabilecek yerlerde gerekli rolleri oynayarak yollarına bakmaya, Londra'ya çalışmaya devam ediyorlar. Aksi halde, memleketin en az yüzde doksanı, saldırgan sokak hayvanları ve sahipli de olsa pitbul köpekleri meselesinde acilen kesin sonuç verecek müdahale istiyor ve bekliyorken, devlet gücünü elinde tutanlar, buna göre davranırlardı. Kısa süre içinde bile onlarca insanımız (ki aralarında ufacık çocuklar da var) sokak hayvanlarının saldırılarına uğradılar, idarecilerin meselesi bile olmadı, olmuyor. Hala devlet gücüyle konunun üstüne gidip "Son zamanlarda hayvanlara ne oluyor, neden saldırganlaştılar" diye çalışma yaptıran, araştırma yaptıran yok. Zaten biliyorlar neler döndüğünü...

Deri altına takılan çipler, ruh hallerinde irade dışı değişme, istenmeyen davranışlar sergileme, ansızın sinir krizleri geçirme ve saldırganlaşma hatta sebebi tam olarak izah edilemeyecek surette ve bir anda ölme risklerini doğuruyorlar. Çipleme denilip de geçilemez. Hainlerin eline geçmemiş herhangi bir devlette, milli güvenlik kurulunun ilgilenmesi gereken bir mesele bu... Dahası, insanlara ya da hayvanlara zihin kontrolü uygulanırken çipli olmaları da şart değildir. Çipsiz insanlar ya da hayvanlar da birden iradeleri dışında davranacak hale getirilebilirler ama çipli olanlar daha kolay/basit hedeftirler. Bazılarının küresilciler, bazılarının illuminati, bizim ise Ankebut Ağı dediğimiz malum sistem, canlıları sadece takip etmek için bu kadar zahmete, masrafa, riske, dayatmaya, zorbalığa girmez.

Eş zamanlı olarak Elon Musk isimli biyonik robotun çip üzerine çalışmaları, hamleleri de gösterilmek istendiği gibi insanlığın faydasına olacak işler değil. Art niyetler açıkça gözler önünde...

Devlet mekanizması, hayvan sahiplerini bir şeye zorlayacaksa o da hayvanlarını çipletmek isteyenlere mani olmak, çipletmemeye zorlamak olmalıdır. Zira, şu güvensizlik ve kaos ortamında, faydalı/şifalı hatta zaruri olan şeyler bile bir silah gibi kullanılabilmekte. Bu dünyada, her gün herkesin yediği ekmekler bile, daha unları ve una katılan katkı maddeleri üzerinden bir biyolojik silah unsuruna dönüştürülmüşken... Resmiyette devlet hala hain Ankara hükumetinin ellindeyken... Hayvanların ya da insanların çiplenmesine "olur" vermek, bütün insanlığa hatta gelecek nesillere bile ihanet etmektir. Çip dayatanları imha etmek ya da hiç değilse ayaklar altında ezmek ise tercih değil, insanlık namına bir zarurettir. Bir milli müdafaa eylemidir.

Hiç kimse, AKPKK hükumetinin hukuksuz ve tamamen art niyetli zorlamalarına teslim olmamalıdır. Hiç kimse, herhangi bir hukuk devletinde bir günde uygulaması hukuk yoluyla iptal edilecek olan böyle bir dayatmaya itaat etmemeli ve hayvanlarını çipletmemelidir. Şu ana kadar çip taktıranlar da derhal çıkarttırmalıdır.

| mfs - Çip bozan - Akademi Dergisi
Şaşırtmadı...

Rusya bu gün de yanıyor.

Bu defa da Rusya'nın başkenti Moskova'daki "Mega Khimki" alışveriş merkezinin binasında yangın çıktı. Yangın 7.000 metrekarelik bir alanı kaplıyor. Binanın çatısı yanıyor. Tahliye yapılmadı. Kayıplar hakkında bilgi verilmedi. İtfaiye ekipleri yangını söndürmek için uğraşıyor.

Rusya'da, hususiyle son aylarda, sebebi bilinemeyen yangınlar, kazalar, toplu ve tekli ölümler bitmek bilmiyor. İlginçtir ki hükumet, yangınların sebeplerine dair herhangi bir ikna edici açıklama da yapamıyor. Basın ve medya da konunun gereğince üzerine gidemiyor. Hatta bir gün içinde pek çok ilginç/yorumlanamayan hadise yaşanıyor da basında yer bulmuyor.

Hala Kırım'daki köprünün bile "gerçekte" nasıl/neden patladığı ve patlama sonrası kısmen yıkıldığı, anlatılamıyor. Güya Ukrayna patlatmış ama öyle olmadığı hemen meydana çıktığı halde dünya basını da konunun üzerine gitmiyor ya da gidemiyor. Rusya'nın amiral gemisi batıyor, nasıl battığı açıklanamıyor. Danışıklı savaştıkları Ukrayna'nın üzerine atılıyor. Ukrayna tarafının konudan haberi yok. Denizaltılar batıyor, basına bile yansımıyor. Yüksek sayıda askeri kara aracı, açıklanamaz şekilde yanıyor, bazıları basına da yansıyor ama üstüne gidilemiyor. Kaç uçakları düştü, basın mensupları bile tam olarak sayıyı bilmiyor. Sebebini ise hiç bilmiyorlar. Putin'in sağlığı da aynı Tayyip'in sağlığı gibi, tıbben izah edilemeyecek bir hızda düzeliyor, sonra bir anda yine kötü oluyor, bu nasıl olabiliyor, kimse konunun üzerine gidemiyor. Askeri kışlalarda ve en çok da Ukrayna sınırları içine gönderilen askeri birliklerde toplu ölümler oluyor, ölmeyenlerinin hali de ölmekten beter oluyor, yine kimse konunun üzerine gidemiyor.

İnsanlığa sergilenen manzaraya baksak, güya Putin'in düşmanı olan onlarca farklı devlet ve bunların siyasi liderleri ve paslaştıkları basın ve medyaları var. Hepsi bir tiyatro sahnesi... Kimsenin birbiriyle savaştığı yok, hepsi İstanbul'la savaşıyorlar ve şu yukarıda anlatılan tuhaflıklar o ülkelerde de yaşanıyor. İngiltere neredeyse donanmasız kalacak, "Kısa sürede neler oldu böyle? Ne oldu İngiltere'nin gemilerine, denizaltılarına böyle?" diyebilen yok.

Neyse... Zaten hitap ettiğim asıl kitle bunları ve burada yazmadıklarımı da biliyor. İstanbul'la restleşen Rusya da içten içe çöküyor, yanıyor, batıyor. Dünyadaki hiçbir güç unsuru hatta hiçbir ittifak, buna mani olamıyor.

| mfs - Ezber bozan - Akademi Dergisi
Şaşırtmadı...

https://mfs.tv/?p=28260
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
Yakarız dünyayı

Yakarım şu dünyayı da bir Türk'ü ezdirmem.
Allah şahidim olsun ki şu dünyada hiçbirinizi gezdirmem.