Akademi Dergisi
2.12K subscribers
59.8K photos
25.1K videos
370 files
7.53K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
Zorunlu afet/deprem sigortası vurgunu

https://mfs.tv/?p=28113
Ne kadar da dikkat çekici...

Dabbetü'l arz'ın ebced hesabı ile karşılığı 2020 imiş...

Hicri değil de miladi takvime göre 2020'ye mi denk geldi şimdi ve dikkate alabilir miyiz?

Dikkate alacaksak, miladi 2020 yılından beri... Yanında Musa'nın asası ve Süleyman'ın mührü dahi bulunan... Müslümanların yüzünü güldüren, şeytanlaşmış gayr-i müslimleri hayata küstüren, insan şeytanlarını yıkıp geçen... Bütün insanlığı aynı anda ayağa/isyana kaldırmaya oynayan... Namı hızla dünya genelini sarmaya başlayan bir kişi sahada/faaliyette olmalı...

Gel de çık şimdi bu işin içinden...

Cübbeli Ahmet'e mi sorsak. O, işine gelmediğinde kıvırmayı, kakara kikiri ile oyalayıp geçiştirmeyi çok iyi biliyor. Lakin son zamanlarda çarpılmaktan canı çok yanıyor. Belki can acısından ötürü biraz da olsa nefsi terbiye olmuştur, münafıklığı bırakıp da bu defa bu meselede gerçekleri anlatır... Belli mi olur, bozuk saat bile günde iki kere doğru vakti göstermiyor mu...

| mfs - Ezber bozan - Akademi Dergisi
Açıkça suç/terör itirafı...

Kürt rolü oynayan ve terörden beslenen ülkelerin maşası olan, gizli Ermeni terörist Selahattin Demirtaş:

"Bana Öcalan’ın yerine geçme teklifi yapıldı. Benden küçük bir Öcalan çıkarmaya çalıştılar. Biz biziz, Öcalan Öcalan’dır. Öcalan’ın Ortadoğu siyasetini etkileyecek gücü ve misyonu var. Biz de halkın siyasi temsilcileri olarak parlamentoda çözüm aktörüyüz." dedi.

Terörist başı gizli Ermeni Öc-alan'ın gittiği yoldan gittiğini, onunla beraber hareket ettiğini, onu terörist olarak görmediğini ya da terörü suç olarak görmediğini, öç almak peşinde olduğunu, aralarında vazife paylaşımı yaptıklarını, TBMM'ye bir şekilde sızdıklarını, kanunların etrafından dolaştıklarını, geçmiş yıllardaki açık teröristlik itiraflarına hala devam ettiklerini ve edeceklerini, bundan daha net/kesin şekilde ifade edemezdi.

Bu nasıl bir hukuk devletidir ki terörist başına paşalar gibi bakılıyor, kanser olunca dünyanın dört bir yanından doktorlar getiriliyor, hala her türlü terör faaliyetinin başı olarak faaliyetlerine devam etmesine türlü mazeretler ve kılıflar altında izin veriliyor, Onun için geçerli olan "hukuk/haklar", bu ülkenin asıl sahipleri için geçerli olmuyor.

"FETÖ silahlı terör örgütü" diye diye, gerçek FETÖ'cülerin neredeyse hiçbirine dokunmadıkları halde, tertemiz gençlerin hayatlarını karartan savcılar ve hakimler, bunlara körler. Çünkü onlar da ya gizli Ermeniler ya gizli Yahudiler ya gizli Rumlar... Onlar da aynı suç, terör, ihanet teşekkülünün üyeleri arasındalar ve bu ülkede bu gerçeği görmeyen neredeyse kimse kalmadı. Terörü şu devletimizin gücüyle ve güçle/silahla, kanunların verdiği yetki ve sorumluluklar çerçevesinde çözmek istesinler, en fazla iki haftaya kökünü kurutabilirler.

O kutlu vakti on milyonlarca Türkiye vatandaşı bekliyor. Ülkenin bütün şehirlerinde belli başlı meydanlar idam sehpaları ile dolacak. Milletin damarına basa basa, şehitlerin kanlarına güle güle böyle teröristlik yapanlar ve bunların yapılmasına izin veren adli ve idari yetkililer ve ilgililer de peş peşe asılacaklar.

Ülkemizde bunlar cirit atıyorlarken, bunlarla danışıklı dövüşen İslamcılar ve ülkücüler, terörden ve kandan beslenenlerin menfaatleri için ordumuzu Suriye'ye göndermeye çalışmakla meşguller. Basındaki ve medyadaki gizli Ermeni ve Yahudi hainler de öyle... Bakalım bu organize terör ve ihanet çetelerinin alacak kaç nefesleri daha var.

| mfs - Ezber bozan - Akademi Dergisi
Alanın elinde patlıyor bunlar...

Meğer, Japonya'da "dizüstü çöken" ve dünyanın kahkahalar ile güldüğü şu uçak da F 35 imiş... Yalan dolan haberlerle abartıyorlarken, insanlığı kandırıyorlarken bile, bundan yaklaşık 7-8 sene önce bile ben F 35 projesinin çöp bir proje olduğunu yazdım durdum. İnatlaştılar da ne oldu... Daha büyük zarar ettiler, ediyorlar.

F35 diye gerçek bir savaş uçağı yok, çöpler var. Hurdacıya verilirlerse, zararları birazcık da olsa azaltabilirler. Batmış vaziyetteki batı dünyasının yapabileceği de ancak budur. Sadece savaş uçaklarında ya da harp sanayiinde değil, her sahada/sektörde bataklar. NASA'ları bile batalı en az on yıl oldu da hala NASA'yı da süründürüyorlar, dünyayı da kandırıyorlar.
İngilizlerin 6. nesil Tempest savaş uçağı dedikleri proje de işte bunun gibi balon ve çöp bir proje... Bir de kadim suç ortakları olan Japonları dahil etmişler Tempest sahtekarlığına... Şimdi Japonya da açıkça battı, o ne yapabilir artık Tempes projesine... Beyhude çabalar bunlar.

Bir de sanki dünya bu gibi uçan tenekelerin peşinde koşuyormuş gibi haberler yaptırıyorlar. Bunların rezilliklerini sesli anlatmaya bile saatler lazım. Alanın elinde patlıyor bunlar, tıpkı Tayyip'in Bayraktar'ları gibi... Laf çok, şov şok, danışıklı alış verişler çok ama icraat yok.

Şöyle aslanlar gibi bir savaş uçağı projesine de mi girsek, ne yapsak... Bundan sonra ne batak batıdan, ne de batak Asya'dan ne de kukla Araplardan sağlam bir proje çıkmaz, çıkamaz. Anlaşılan o ki bu iş de İstanbul'a kalacak.

Hem belki de uçak satış anlaşmalarına "metafizik destek hizmeti" de ekleriz. Bizden uçak alanların uçakları, günümüzde Ankebut Ağına bağlı ülkelerin uçakları gibi düşüp çöküp yanıp durmaz.

| mfs - Ezber bozan - Akademi Dergisi
Acil bölgesel kalkınma

Türkiye, Suriye, Lübnan, Irak ve Güney Azerbaycan'ın dahil olduğu "Acil bölgesel kalkınma" projesini konuşmalıyız, görüşmeliyiz, şekillendirmeliyiz ve en kısa sürede uygulama safhasına geçmeliyiz.

Sömürgeci devletler, bu günden sonra dünya genelinde daha büyük bir hızla çökmeye başlayacaklar, gerçekleri milletlerinden saklayamaz olacaklar ve bütün dünyada sert mali, siyasi, askeri fırtınalar dinmek bilmeden esecek. Bu sırada İstanbul'un önderliğinde bölgesel bir dayanışma ve acil kalkınma hamlesi yapmamız, fırtınalara karşı mukavemetimizi artıracağı gibi, zor günleri fırsata çevirmemizi de sağlayacaktır. Bölge, insanlık tarihinin tamamına yakın bir kısmında olduğu gibi, günümüzde de dünyanın kalbi, merkezi konumuna geri dönecektir.

Asırlardır kesintisiz devam eden batı sömürücülüğüne rağmen bu bölge, derhal ayağa kalkmayı sağlayacak yeraltı ve yerüstü zenginliklerine ve yetişmiş/eğitimli teknik insan gücüne sahip...

| mfs - Ezber bozan - Akademi Dergisi
İntikam, soğuk yenilince lezzetli bir aştır

Güney Azerbaycan'ın Türkiye'ye değil de tamamen Londra'nın kontrolünde olan Azerbaycan'a/Aliyev'e bağlanması için mücadele veren hiçbir tarafı ve kişiyi, dost unsur olarak görmüyorum ve görmeyeceğim. Hatta söz konusu tarafları, öncelikli olarak imha edilmesi ya da tamamen diz çöktürülmesi, tesirsiz hale getirilmesi gereken taraflar olarak göreceğim.

Güney Azerbaycan doğrudan Türkiye'ye bağlanacak. Sonra, günümüzde İran denilmekte olan o kadim Türk topraklarının tamamını da Türkiye'ye bağlayan hamlelerimiz devam edecek. Bunları yapmamıza Londra merkezli dünya düzeninin aktörleri mani olamayacaklar.

Onlar, Aralık ayı boyunca krizlerden krizlere girecekler ve yeni yıla da devasa krizlerle girecekler. Devamındaki aylarda da kendi iç dertlerini/meselelerini bile çözemez hallerde olacaklar. Daha önce de açıkça yazdığım gibi, zaman bizim lehimize, onların aleyhine işlemeye devam ediyor.

Ordumuzun Suriye'ye askeri operasyon yapmasını, terör ve kara/kanlı para işlerinin artırılmasını hedefleyen Ankebut Ağını, merkezde de Londra'yı, yine yendik. Suriye'ye o kapsamlı askeri operasyonu yaptırmadık, yaptırmayacağız. Kara paraları iyice kesilince adeta aort damarları düğümlenmiş gibi can çekişen, acıyla debelenen batılı ve doğulu ülkeleri keyifle izleyeceğiz. İntikam, soğuk yenilince lezzetli bir aştır. TSK içindeki NATO'cu ve Londra merkezli sistemin mensubu herkesi, istisnasız herkesi imha etmeye başlayacağız. Gerektiğinde tetik düşürerek, gerektiğinde ileri seviyede su-i kast teknikleri kullanarak, gerektiğinde metafizikle çarparak, o hainler güruhunu yok edeceğiz. Onların yerlerine biyonik robotlarla geçilmesine de izin vermeyeceğim, şu anda kadar biyonik robotlarla yerlerine geçilmiş kişileri de oyundan düşüreceğim.

Baştan söylediğim gibi, Londra'nın çok istediği Türkiye-Yunanistan krizi de iyice tempo yitirdi. Şu günlerde yeniden bu suni ve danışıklı krizde tarafların tempo yükseltmesine de izin vermeyeceğiz.

Şu sözde mülteciler işi de iyice uzadı ve daraldım. Hususiyle Türkiye içindeki taraflardan bu konuda karşımda duran herkese hızla yıkıcı darbeler vurmaya başlayacağım. İstanbul'un karşısında durabileceğini zan eden Putin'in/Rusya'nın bile dünyaya rezil olduğu ve kahkahalarla gülündüğü şu günlerde, bakalım Türkiye içindeki söz konusu tarafların hallerine nasıl kahkahalarla gülünecek. Aslında ortada şaşırtıcı bir şey yok. Karşımda her seferinde namertlik yapan, düşmanlık yapan ve son süreçte haddini iyice aşan Putin'in ve çetesinin başına daha da fazla şeyler gelecek. Rusya halkının tamamını düşman görmüyorum ama defalarca ikaz ettiğim ve süre tanıdığım halde, gerekli duruşa sahip olmadılar ve mücadeleyi vermediler. Benim, insanlığın ve Rus halkının kurtuluşu için Rusya'yı parçalamaktan başka çarem de kalmadı. Bu, Rusların tercihi oldu, benim değil...

Hala boğazlar konusunda benimle açıkça restleşebileceğini düşünen taraflar kaldıysa... Putin gibi Türkiye'de terör eylemleri ve suni afetler yapabileceğini düşünenler kaldıysa... Onları da Putin gibi açıkça tavrını sergilemeye devam ediyorum. Onları da Putin'le aynı hale düşürmek benim için büyük bir vazife ve zevk olacak. Bu ülkede ve bölgede, bundan sonra da ben ne diyorsam, sadece o olacak.

Şu vakit oldu da hala Sedat Peker'in yayınlar yapamıyor oluşu da beni çok geriyor. Bu hususta da söylenmesi gerekenleri baştan yazmıştım. Tekrar edecek değilim. Bu konuda verdiğim mühletin bittiğini ve bu konuda da şu andan itibaren çatışma kısmına geçtiğimizi açıkça ilan etmiş bulunuyorum. Diğer kısımlarını, neler olacağını, zaten ilgili bütün taraflar biliyorlar.

Esed güçleri hariç, Suriye sınırları içindeki bütün yabancı unsurların (Rusya ve İran unsurları da dahil) Suriye sınırlarından çıkartılması süreci hız kesmeden ve şiddetini artırarak devam edecek. Bu husustaki kararlılığımı bir kez daha hatırlamakta fayda gördüm.

Dediğim gibi, Aralık ayı şiddetli çatışmalarla geçecek gibi duruyor ve bizden buna çoktan hazırır.

| mfs - Ezber bozan - Akademi Dergisi
Ancak ahmaklar tutar

Doğru/isabetli bulmadığım pek çok kararı ve uygulaması olsa da genel olarak Esed'in siyasi kabiliyetlerini takdir ettiğimi yıllardır birkaç tekrarla ve açıkça yazmıştım. Bu husustaki kanaatlerim değişmedi. Esed, Tayyip gibi Londra piyonlarını, olması gereken tavırlarla karşılayan, Tayyip gibilerin aslında ne olduğunu ve ne olmadığını, ne kadar hareket sahası olduğunu çok iyi bilen bir siyasetçi...
Şu sıralarda Tayyip'in Esed'le barışmak istediği ama Esed'in ısrarla bunu red ettiği yönünde bir kamuoyu yönlendirmesi yapılmak isteniyor. Aslında öyle değil, Tayyip yine tasmasını elinde tutanların talimatları gereği üstlerine zaman kazandırma, muhataplarını ise oyalama ve kandırma siyaseti icra etmeye çabalıyor ve bunda başarı sağlamasına Esed izin vermiyor. Yaşanan bundan ibaret... Ayrıca Esed de Türkiye'de Tayyip'in hükmünün bittiğini, şu anda bile çoğu meselede kararı onun değil İstanbul'un verdiğini, geleceğinin olmadığını, herhangi bir sabaha uyanıldığında Tayyip'in o makamda bulunmama ihtimalinin çok yüksek olduğunu biliyor, değerlendiriyor.
Tayyip'in, bir yandan Suriye'nin gerçek dostu olan İstanbul'a karşı hala direndiğini... Türkiye'deki sözde mültecileri hala Suriye'ye göndermemek için çırpındığını... Suriye sınırları içindeki TSK unsurlarını hala orada tutmak için mücadele ettiğini ve çok daha fazlasını biliyor. Bir yandan bunları yapan, diğer yandan da Suriye'ye "yalandan" dostluk eli uzatanın elini ancak ahmaklar tutar, Esed değil...
Son zamanlarda sıkça tekrar ettiğim gibi, Tayyip iflah olmaz bir Londra piyonudur ve hak ettiği kadar sert müdahalelerle ve ansızın devrilecek. Ondan, Suriye meselesinde ya da başka başka meselelerde devletimizin, milletimizin ve bölgemizin lehine olacak hamleler beklemek de ayrıca ahmaklıktır ya da onunla aynı ihanet güruhunun içinde saf tutmuş olmanın tezahürüdür.

| mfs - Ezber bozan - Akademi Dergisi
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
"Cübbeli Hoca’nın Ölmüş Olarak Görüldüğü Rüyâda Yanında Bulunan Yazıda Neler Yazılıydı"

Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=cx2e3-d0zYM

Yayın tarihi: Şu andan 6 saat önce, 2 Aralık 2022 Cuma
Ne anladık şimdi?

Anladık ki yeterince canı yanmamış. İçindeki uzaylıyı ayrı, dışındaki biyonik robotu ayrı çarpmak lazımmış ki tabir etmeyi bilemediği o rüya da bir yanıyla bunu haber vermiş.

Herife "Sahte hoca! Madem ki mütevatir hadisin inkarı ve ayakların kayması gibi büyük bir tehlike var, o halde Deccal hakkında tevatür seviyesindeki hadisi inkar eden o kişi ve görüşleri hakkında derhal reddiyeler/ikazlar yapmak için daha neyi bekliyorsun? Bak rüyasını da görmüşsün? İkaz etsene bunca müslümanı? Hemen birkaç satırla, birkaç paylaşımla ya da birkaç dakikalık kayıtla ikaz et, detaylara sonra da girersin? Sana mani olan nedir?" diye sorarlar...

Sorarlar da daha oraya gelene kadaaaarrrr... Oraya gelene kadar şu pislik herife daha neler neler soruluyor. Hangi birine cevap vermiş. Şimdi eski defterleri özetle tekrarlasak bile, günlerce yayın yapmak lazım. Öyle bir pislik bu herif...
Hani ben dış güçlerin maşasıydım? Hani ben vatan hainiydim? Hani benim hakkımda cemaatim davacı olmuştu da elinde güya bunun dilekçesini sallıyordu? Yedi sene olacak hala bu hususta bile gık diyemiyor. Ondan önce de yedi sene beklemişti bana çatmak için... Bir oldu bitti ile güya haklı çıkacak ve benim yolumu kesecek, cemaatimle beni çatışmaya sürükleyecekti. İki-üç gün arayla çektiği videolarda, nasıl bir yalancı, nasıl bir inkarcı, nasıl bir münafık, nasıl bir laf cambazı olduğunu da kalbinin korkudan gümlediğini de gözler önüne kendisi serdi. Daha dün denilecek tarihte bile, elinde dosyalarını tutan ve kendisine şantaj yapan Doğu Perinçek'e güzellemeler yapan rezil herif, bu gün bana reddiye mi yapabilecek?
Müteşabih ayetler bile varken, neden müteşabih hadisler olmasın? Bu husus bu güne kadar binlerce tekrarla vuzuha kavuşturulmamış mı? Haşa Allah'ın eli mi var ya da Allah gökte mi? Kim, ne hakla bizi hadisler konusunda ille de zahiri manasında kalmaya zorluyor? Alnında (gerçek manada) kafir yazan bir Deccal'a kim kanar, kim aldanır? Bir hadiste "Deccal Medineye giremez" deniyorken, diğer hadiste Deccal'ın Medineden nasıl bir süreçle çıkartılacağı anlatılıyorsa, kendini zahiri manada çakılı kalmak zorunda görenler, nasıl bir tehlikeli sonuca çıkarlar? Uzun mevzu, şimdilik kenarda dursun bunlar... Bunlar, gerçek müslümanlarla, gerçek alimlerle münazara edilir. Münakaşaya da izin verilmez, seviye de düşürülmez. Yalan, dolan, aldatma, laf cambazlığı, iftira, karalama, fitne mi... Öyle şeyler akıldan bile geçirilmez.
Herkesin rüyası da tabir edilmez. Rüya sahibinin salih ya da saliha bir kişi olduğuna, rüyasının da salih rüyalardan olduğuna baştan emin olmak lazım. Lakin, ondan da öncesinde rüya tabiri bilmek lazım.

Kişi salih ise, rüyası salih rüya ise, o halde söz konusu edilen rüyada, rüya sahibi kişi, başkasını temsilen kendini görüyor. İnsanların istisnasız tamamı, toplumu ilgilendiren konularda, kendilerini temsili olarak gördükleri rüyaları sık sık görürler.