Koca bir ülke yönetiyormuşsun da kolay iş değilmiş de çok yıpratıyormuş da eh yaşın da epeyi ilerlemiş de seni çökertecek ve moralini bozacak hiçbir şey yokmuş da bu nedenle yorgun görünüyormuşsun da falan... Kim takar bunları Tayyip? Aç o videonu da tekrar tekrar izle... Çarpılmış gibisin. Herkes gibi Putin de görüyor halini... Putin seninle diplomatik nezaket sınırları içinde kalarak dalgasını geçmiş, damardan girmiş be Tayyip, kabul et işte... O kadar ikaz ettim, ısrarla dikkate almadın ve bak ne hallere düştün. İyi mi oldu?
"Her yazılana her söylenene bakılsaydı, biz kimler hakkında neler duyduk neler." mealinde cümleler kurdun ya, o anlarda dikkat ettin mi, Putin hala seni dinliyor muydu yoksa nezaketen dinliyor gibi mi yapıyordu?
Putin senin sonunun da Çavuşesku gibi olabileceğini ima etti ama "Çökmedim, ayaktayım" diyen sen o kadar kötü bir haldesin ki bunu da anlayamadın.
Ben de sözü uzatacak değilim... Sen zaten bu güne kadar hiç benim muhatabım bile değildin, bunu kırk kere söyledim ve şu acınası halinle hiç değilsin. Takıl kafana göre, bakalım Almanya, İngiltere, Fransa, Amerika ve diğerlerini kendi dertlerine düşürmüş olduğum şu günlerde, sen kimden yardım alacak da ittifakımızın karşısında durabileceksin.
Yandaş Limak – Cengiz – Kolin ortak girişimi olan Yusufeli Baraj şantiyesini sel bastı, ilk gelen bilgilere göre 1 işçi hayatını kaybetti, 3 kişi kayboldu.
Akademi Dergisi
Cezaevi hatırası Bu fotoyu çektirdikten sonra koğuş arkadaşlarım "Abi bunu mutlaka Tayyip'e gönder." dediler. Ben de "Ben Tayyip'le uğraşmıyorum. O basit bir piyon. Benim asıl muhatabım o değil." dedim.
Gördün mü Tayyip?
Şimdi bir kez daha bak... Bu resme bakıp bakıp "Bu ben miyim, bana ne olmuş... Ben bu değilim. Yüzüm gözüm değişmiş. Saçlarım bile nasıl solmuş dökülmüş." demiş durmuştum.
Onbuçuk ay boyunca cezaevinde, bir gününü taşımak bile mümkün olmayacak kadar ağır ve sürekli olan metafizik saldırıları taşıdım. Dünyanın dört bir yanından büyüler ve metafizik saldırılar yapılıyordu. Aynı anda, emir eriniz olan cezaevi idaresinin insanı çıldırtacak kadar ağır, tahrik edici ve kahpece tavırlarını taşıyor ve sabır ediyordum. Aynı anlarda bir de en seviyesiz koğuşlara kasten konulmuş olduğumdan oluşan gerginliği, çok sayıda insan şeytanı mahkumu taşıyor, onlara da sabır ediyordum.
Sana oradaki güvenlik kamerasının görüntüleri geliyordu, değil mi? Cezaevi idaresi üzerinden de raporlar sana ulaştırılıyordu değil mi? "Nasıl olur, hala nasıl bir kavgaya karışmaz. Hala nasıl sinir krizlerine girmez. Hala nasıl sabır edebilir" deyip duruyordun değil mi? Bütün bunların üstüne, duruşmalarda o hakimlerinizin beni sinir krizlerine sokmak istercesine sergilediği adilikleri de taşıyordum. Yine aynı anlarda hastahane kartını çok çok zorlama şekilde oynuyor, mümkün olmayacağını gördüğünüz halde rapor vermeye çabalıyordunuz ve karşımda çok çirkin tavırlar sergiletiyordunuz, onları da taşıyordum. Elbiselerim ve temel eşyalarım kargo ile gönderilmişti, cezaevinde olduğum halde "Burada öyle biri yok" denilip paket geri gönderildi, bunu ve benzeri türlü tahrikleri taşıyordum.
Pes etmeyi aklımdan bile geçirmedim. Ben mfs'den fsm olmak için o cezaevine gönderildim. Zan etmeyin ki beni oraya siz gönderdiniz. Ben, oraya gireceğimi önceden biliyor ve sizin hamlelerinizi bozmuyordum. Bu imtihanları da geçmek, bu çileleri de çekmek için... Hepinizi devirip asacak adam olmak için...
Çıktım, yine sana kızmıyordum, aklıma bile pek getirmiyordum. Bak yeminle yazıyorum, seni muhatabım olarak bile görmüyordum ve hala görmüyorum. Çıkınca hahamlara ve gizli servislerin medyumlarına ve cincilerine neler yaptığımı, intikamımı ne kadar sert aldığımı, cinler aleminde milyarla cinin ölmesine sebep olduğumu duydun, bildin... Yine de sana bir şey yapmamıştım. Seni muhatap almamıştım. Lakin onca ikazıma rağmen sen akıllı davranmadın. Şimdi bu sana son ikazım:
Aklını başına al, ben bir kez daha cezaevine girmeyeceğim, çekecek çilem, geçilecek imtihanım kalmadı, hepsi bitti. İmkansızların hepsini taşıdım ve geçtim. O halde bana karşı her ne hamle yapacaksan, bin kere düşün ve bir kere eyleme dök. Yoksa senin asılmanı bekleyemeyeceğim.
Şimdi bir kez daha bak... Bu resme bakıp bakıp "Bu ben miyim, bana ne olmuş... Ben bu değilim. Yüzüm gözüm değişmiş. Saçlarım bile nasıl solmuş dökülmüş." demiş durmuştum.
Onbuçuk ay boyunca cezaevinde, bir gününü taşımak bile mümkün olmayacak kadar ağır ve sürekli olan metafizik saldırıları taşıdım. Dünyanın dört bir yanından büyüler ve metafizik saldırılar yapılıyordu. Aynı anda, emir eriniz olan cezaevi idaresinin insanı çıldırtacak kadar ağır, tahrik edici ve kahpece tavırlarını taşıyor ve sabır ediyordum. Aynı anlarda bir de en seviyesiz koğuşlara kasten konulmuş olduğumdan oluşan gerginliği, çok sayıda insan şeytanı mahkumu taşıyor, onlara da sabır ediyordum.
Sana oradaki güvenlik kamerasının görüntüleri geliyordu, değil mi? Cezaevi idaresi üzerinden de raporlar sana ulaştırılıyordu değil mi? "Nasıl olur, hala nasıl bir kavgaya karışmaz. Hala nasıl sinir krizlerine girmez. Hala nasıl sabır edebilir" deyip duruyordun değil mi? Bütün bunların üstüne, duruşmalarda o hakimlerinizin beni sinir krizlerine sokmak istercesine sergilediği adilikleri de taşıyordum. Yine aynı anlarda hastahane kartını çok çok zorlama şekilde oynuyor, mümkün olmayacağını gördüğünüz halde rapor vermeye çabalıyordunuz ve karşımda çok çirkin tavırlar sergiletiyordunuz, onları da taşıyordum. Elbiselerim ve temel eşyalarım kargo ile gönderilmişti, cezaevinde olduğum halde "Burada öyle biri yok" denilip paket geri gönderildi, bunu ve benzeri türlü tahrikleri taşıyordum.
Pes etmeyi aklımdan bile geçirmedim. Ben mfs'den fsm olmak için o cezaevine gönderildim. Zan etmeyin ki beni oraya siz gönderdiniz. Ben, oraya gireceğimi önceden biliyor ve sizin hamlelerinizi bozmuyordum. Bu imtihanları da geçmek, bu çileleri de çekmek için... Hepinizi devirip asacak adam olmak için...
Çıktım, yine sana kızmıyordum, aklıma bile pek getirmiyordum. Bak yeminle yazıyorum, seni muhatabım olarak bile görmüyordum ve hala görmüyorum. Çıkınca hahamlara ve gizli servislerin medyumlarına ve cincilerine neler yaptığımı, intikamımı ne kadar sert aldığımı, cinler aleminde milyarla cinin ölmesine sebep olduğumu duydun, bildin... Yine de sana bir şey yapmamıştım. Seni muhatap almamıştım. Lakin onca ikazıma rağmen sen akıllı davranmadın. Şimdi bu sana son ikazım:
Aklını başına al, ben bir kez daha cezaevine girmeyeceğim, çekecek çilem, geçilecek imtihanım kalmadı, hepsi bitti. İmkansızların hepsini taşıdım ve geçtim. O halde bana karşı her ne hamle yapacaksan, bin kere düşün ve bir kere eyleme dök. Yoksa senin asılmanı bekleyemeyeceğim.
Akademi Dergisi pinned «Gördün mü Tayyip? Şimdi bir kez daha bak... Bu resme bakıp bakıp "Bu ben miyim, bana ne olmuş... Ben bu değilim. Yüzüm gözüm değişmiş. Saçlarım bile nasıl solmuş dökülmüş." demiş durmuştum. Onbuçuk ay boyunca cezaevinde, bir gününü taşımak bile mümkün olmayacak…»
O kişi kim?
CHPKK Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bir Ülke Bir Kent" isimli YouTube kanalının canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtlarken, gündeme ilişkin açıklamalarda da bulunmuştu.
Bu konuşması sırasında, kimi kastettiği, ne demek istediği pek de anlaşılamayan bir cümle de kurdu. Üstüne geçen birkaç gün boyunca hala kimi kastettiği anlaşılamadı.
Konuşmanın ilgili paragrafı şu şekilde:
"Kurultayımız bir iktidar kurultayı ve iktidara geleceğimize de inanıyoruz. Bu kurultayda iktidara geldiğimizde neleri yapacağımızı anlatacağız. Bir kişi hemen hemen toplumun bütün dokularına sirayet etmiş durumda ve onun verdiği talimatla devletin çarkı dönebiliyor. Biz bu kurultayda iktidar olduğumuzda neleri yapacağımızı tek tek anlatacağız, bununla ilgili bir de manifesto hazırlığımız da var, onu da açıklayacağız."
CHPKK Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bir Ülke Bir Kent" isimli YouTube kanalının canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtlarken, gündeme ilişkin açıklamalarda da bulunmuştu.
Bu konuşması sırasında, kimi kastettiği, ne demek istediği pek de anlaşılamayan bir cümle de kurdu. Üstüne geçen birkaç gün boyunca hala kimi kastettiği anlaşılamadı.
Konuşmanın ilgili paragrafı şu şekilde:
"Kurultayımız bir iktidar kurultayı ve iktidara geleceğimize de inanıyoruz. Bu kurultayda iktidara geldiğimizde neleri yapacağımızı anlatacağız. Bir kişi hemen hemen toplumun bütün dokularına sirayet etmiş durumda ve onun verdiği talimatla devletin çarkı dönebiliyor. Biz bu kurultayda iktidar olduğumuzda neleri yapacağımızı tek tek anlatacağız, bununla ilgili bir de manifesto hazırlığımız da var, onu da açıklayacağız."
Akademi Dergisi
ABD savaş gemisi alev alev yandı! Yaralılar varABD Donanmasına ait "USS Bonhomme Richard" adlı savaş gemisinde büyük çaplı yangın çıktığı ve en az 21 kişinin yaralandığı belirtildi.
Pentagon, savaş gemisindeki patlama konusunda sessiz
Amerikan USS Bonhomme Richard savaş gemisindeki yangın ve patlama olayının ardından 19 saat geçmesine rağmen Pentagon bu olayın nedenleri hakkında bir açıklama yapmayarak sessiz kalmayı tercih ediyor.
USS Bonhomme Richard savaş gemisi komutanları, bu gemideki yangın olayını acı verici bir felaket olarak niteliyorlar.
https://telegra.ph/Pentagon-sava%C5%9F-gemisindeki-patlama-konusunda-sessiz-07-13
Amerikan USS Bonhomme Richard savaş gemisindeki yangın ve patlama olayının ardından 19 saat geçmesine rağmen Pentagon bu olayın nedenleri hakkında bir açıklama yapmayarak sessiz kalmayı tercih ediyor.
USS Bonhomme Richard savaş gemisi komutanları, bu gemideki yangın olayını acı verici bir felaket olarak niteliyorlar.
https://telegra.ph/Pentagon-sava%C5%9F-gemisindeki-patlama-konusunda-sessiz-07-13
Akademi Dergisi
Zaten Fethullah Gülen de Şeytan'ın Konseyi'nin emrinde olup gizli Ermeni ve gizli Yahudi karışık bir soydan gelen ama Hıristiyan yanı ağır basan bir basit piyondan başka bir şey değildi. İki piyonlarını arka plandan anlaştırdılar, barıştırdılar ama bu Türk…
ERDOĞAN’A 15 TEMMUZ SORULARI
CHPKK Parti Sözcüsü Faik Öztrak, 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin dördüncü yıl dönümü nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a konuya ilişkin sorular yöneltti. Öztrak, Erdoğan’a “Darbe öncesi Marmaris’te işin neydi? Uçaklar, helikopterler neden hazır duruyordu? Önceden bir istihbarat mı aldınız? Uçağa saat kaçta bindiniz? Bu hususları içeren muhalefet şerhimizin de içinde yer aldığı TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu raporunu neden yayınlatmadınız?” sorularını sordu.
CHPKK Sözcüsü parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenerek “Başbakanın tünelde saklanırken, uçağının rotasını nereye çevireceğine bir türlü karar veremezken, İstanbul’daki ordu komutanından garanti almak için uğraşırken, milletvekillerimize ‘Darbeye derhal karşı çıkın’, ‘Meclise gidin, ben de Ankara’ya geliyorum’ diyen Genel Başkanımıza hangi yüzle hesap soruyorsun?” dedi.
CHPKK Parti Sözcüsü Faik Öztrak, 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin dördüncü yıl dönümü nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a konuya ilişkin sorular yöneltti. Öztrak, Erdoğan’a “Darbe öncesi Marmaris’te işin neydi? Uçaklar, helikopterler neden hazır duruyordu? Önceden bir istihbarat mı aldınız? Uçağa saat kaçta bindiniz? Bu hususları içeren muhalefet şerhimizin de içinde yer aldığı TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu raporunu neden yayınlatmadınız?” sorularını sordu.
CHPKK Sözcüsü parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenerek “Başbakanın tünelde saklanırken, uçağının rotasını nereye çevireceğine bir türlü karar veremezken, İstanbul’daki ordu komutanından garanti almak için uğraşırken, milletvekillerimize ‘Darbeye derhal karşı çıkın’, ‘Meclise gidin, ben de Ankara’ya geliyorum’ diyen Genel Başkanımıza hangi yüzle hesap soruyorsun?” dedi.
💣 Bu gün Tayyip'i çarptım. Bu gün ona yaptığım şeye "çarpmak" denilebilir. An itibari ile sağlıklı bir şekilde konuları idrak edemiyor, düşünemiyor, değerlendiremiyor, konular arasında bağlantılar kuramıyor, kendini işine veremiyor, karar alamıyor...
Sinir krizlerini bastıramıyor, ruh halini dengede tutamıyor, hafızasını kontrolünde tutamıyor, bedenine vuran sıkıntıları da düzeltemiyor...
Bana ve ekibime metafizik saldırılar devam ettikçe, artık her gün ona bunu yapacağım. Yaptığım da büyü değil, manevi tekniklerle bir çarpma işi... Bir de bana yaptırdığı büyülerin tesirini ona yönlendirme tekniği ama bunu tam anlamı ile yapsam bir saat hayatta kalamaz. Bana yaptırdığı büyüler akıl almaz derecede ağır ve sık yapılıyor. Ben, küçücük bir kısmını ona yönlendiriyorum.
Sinir krizlerini bastıramıyor, ruh halini dengede tutamıyor, hafızasını kontrolünde tutamıyor, bedenine vuran sıkıntıları da düzeltemiyor...
Bana ve ekibime metafizik saldırılar devam ettikçe, artık her gün ona bunu yapacağım. Yaptığım da büyü değil, manevi tekniklerle bir çarpma işi... Bir de bana yaptırdığı büyülerin tesirini ona yönlendirme tekniği ama bunu tam anlamı ile yapsam bir saat hayatta kalamaz. Bana yaptırdığı büyüler akıl almaz derecede ağır ve sık yapılıyor. Ben, küçücük bir kısmını ona yönlendiriyorum.