Akademi Dergisi
2.12K subscribers
59.8K photos
25.1K videos
370 files
7.53K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
JP: Türkiye’yle İsrail arasında bir aşk mı gelişiyor?

İsrail merkezli İngilizce yayın yapan Jerusalem Post (JP), “İsrail-Türkiye arasında Hizbullah üzerinden aşk ilişkisi mi gelişiyor?” başlıklı yazıda İsrail ve Türkiye arasındaki ilişkilerin Mavi Marmara’da 10 kişinin öldürülmesinin ardından zarar görmesinden on yıl sonra, iki “eski müttefik”in, ortak çıkarlar konusunda bir kez daha yakınlaştığını yazdı. İsrail merkezli yayının askeri muhabiri Anna Ahronheim’in yazsığı yazıda Türkiye’nin, 1949'da İsrail'i tanıyan ilk Müslüman ülke olduğu ve iki ülkenin, o yıldan beri birçok ortak bölgesel çıkarları olan yakın müttefikler olduğunu söyledi.

JP’de çıkan yazıda İsrail komandoları tarafından 10 Türkiye vatandaşının 2010 Mavi Marmara olayı sırasında öldürülmesi üzerine iki ülkenin ilişkilerinin kötüleştiği, ancak altı yıl sonra Türkiye ve İsrail’in bağlarını normalleştirdi ve ilgili başkentlere büyükelçiler gönderdini, ancak ABD 2018'de büyükelçiliğini Kudüs'e taşıdıktan sonra bağların tekrar “soğuduğu” hatırlatıldı.
Hiçbir Şey Uzun Süre Aynı Kalmaz’

Ancak, Ortadoğu'da “hiçbir şey uzun süre aynı kalmayacağını” yazan JP, iki yıl sonra, hem Türkiye hem de İsrail’in Suriye'de ortak bir düşmanla karşı karşıya olduğunu yazarak bir İsrailli yetkilinin Middle East Eye’a verdiği şu demeci aktardı:

“Hizbullah olarak bilinen aynı İran vekili, Türkiye'nin İdlib'deki askerlerine meydan okuyor ve Güney Suriye'de bizim askerlerimize meydan okuyor. Bu, enerjinin yanı sıra ortak bir ilgi konusu”

JP her iki ülkenin de ortak bir düşmanı yok etme fırsatı uğruna, Hizbullah'ın zayıflıklarını birbirinden öğrenmek için “perde arkasında” çalışabileceğini söyledi..
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
"Onların her biri kendi yörüngesinde yüzerler"
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Korkunç ve eşine az rastlanır bu suça tepkiler büyüyor

Bitlis'ten 282 cenaze ailelerine haber verilmeden Adli tıp'da incelenmek üzere kaçırılarak İstanbul'a getiriliyor. Sonra da iade edilmeden plastik kutularla üst üste gömülüp üstüne asfalt döküldüğü ortaya çıktı.
Akademi Dergisi
Rusya ve S400 meselesi
S-400’ler dünyanın en pahalı hurdasına dönüştü

Rusya’dan alınan S-400 hava savunma sistemlerinin aktive edilmemesi, Meclis gündemine taşındı. TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi ve CHPKK Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, S-400 hava savunma füze sistem tedariki konusunda verdiği soru önergesinde Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a “İhtiyacımız olduğu için aldıysak o zaman neden kullanmıyoruz? Eğer ihtiyacımızı karşılamıyorsa neden 18 milyar TL (2.5 milyar dolar) harcanarak bu silahlar alındı? S-400’ler dünyanın en pahalı hurdasına dönüştü” diye sordu.

Çakırözer, “Salgın var diye vatan savunması durdurulabilir mi? Güvenliğimizden taviz verilebilir mi? Salgın gerekçesiyle hangi operasyonlar, hangi acil savunma ve güvenlik tedarikleri durdu? Vatandaşın aklıyla alay eden böyle keyfi bir izah olamaz” düşüncesini dile getirdi.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Rusya Yahudisi kökenli mafya lideri, organize suç örgütü lideri, katil, dolandırıcı, hırsız, fitneci, yalancı, ahlaksız muzır varlık Sedat Peker:

Cumhurbaşkanına gidip saygılarımı sundum. Çekilen resimler bir anda sosyal medyaya düştü "Ülkenin cumhurbaşkanı mafya ile beraber diye." Algıyı nasıl tersine çevirebilirim" dedim..
Çiller’in oğlunun şirketine AKPKK kıyağı

Eski başbakanlardan CIA'nın gülü lakaplı CIA ajanı sabetaist Yahudi Tansu Çiller'in oğlunun yönetiminde olduğu şirkete ait Sarıyer Kilyos'taki yaklaşık 30 bin metrekarelik arazinin imarı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından değiştirilerek inşaat hakkı arttırıldı.

Çevre Bakanlığı, sit alanında bulunan 30 bin metrekarelik arazinin imarını değiştirip inşaat hakkını 5 kat artırdı. Şirketin yönetim kurulu üyeleri arasında eski Başbakan Tansu Çiller’in oğlu Berk de var.
Konut alanı olarak belirlenmiş parsel, otel yapılacak şekilde düzenlendi. 4 bin 586 metrekarelik inşaat alanı, yaklaşık 5 kat arttırılarak 24 bin metrekareye çıkarıldı.

İstanbul Kilyos'ta, Karadeniz kıyısında 3. derece doğal sit alanında kalan 29 bin 768 metrekarelik arazinin imar planları değiştirilerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından itirazlar için askıya çıkarıldı.

“Düşük yoğunluklu konut” alanından çıkarılarak “Turizm tesis alanı” ilan edilen arazi, imar planı raporunda yer alan bilgilere göre Marsan Marmara Holding A.Ş.'ye ait.

İTO kayıtlarına göre de şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Doğan Yılancıoğlu, yönetim kurulu üyelerinden biri eski başbakanlardan Tansu Çiller'in oğlu Berk Uçuran Çiller, diğeri de Adem Yelken. Turizm imarı alan şirketin yöneticilerinden Berk, otelciliğe girecek…
Şirketin eski yönetim kurulu üyeleri arasında da sabetaist Yahudi Tansu Çilller'in diğer oğlu Mert Çiller bulunuyor. Plan raporuna göre tamamı 3. derece doğal sit alanı sınırları içerisinde kalan parsel daha önce “düşük yoğunluklu konut, park, yol” alanı olarak belirlenmişti.

Bu koşullara göre konut için ayrılan 22 bin 931 metrekarelik alanda 4 bin 586 metrekarelik inşaat yapılması mümkündü. Bakanlık tarafından yapılan plan değişikliği ile alanın turizm potansiyeli ve ülkenin turizm sektörüne sağlayacağı faydalar göz önüne alınarak, “konut” fonksiyonu için ayrılan arazi ‘turizm tesisleri alanı'na alındı.

Parsele otel, motel ve pansiyon yapılabilecek. Yeni yapılanma koşulları da arttırılarak “Taks:0.40, Kaks:0.80, yükseklik 10.50 metre (3 kat)” olarak belirlendi. Buna göre parselin 22 bin 902 metrekarelik bölümüne bodrum kat ile birlikte 24 bin metrekare otel inşaatı yapılabilecek.
Bu da olmadı, ne yapacak şimdi?

Dün gece, hiç tanımadığım birkaç yüz cine, sırf Tayyip ve çetesi kahrolsun diye, usulca sokulup "Canınız cehenneme" dedim. 😉

Yaşananları anlatacağım da şimdi yazarken bile beni bir gülmektir tutuyor, mani olamıyorum. Gülmekten yazamıyorum. Aslında bu şartlarda gülmek de doğru olmaz gibi geliyor. Trajikomik bir hadise bu... Bir yanı çok komik, bir yanı çok acı... Üç gün boyunca Marina'nın önderliğinde Satanist ayinler yapıldı ve neler döndüğünden habersiz yüzlerce insan Şeytan'a kurban edildi.
300 den fazla kişi, üç gün içinde, bizi ve başta da beni durdurmak için yapılan büyülerde bir kurban/adak olarak kullanıldı ve feci şekilde katledildi. Aralarında çocuklar, gençler, orta yaşlılar, kadınlar, erkekler, bir şekilde kandırılarak ele geçirilenler ya da baştan itibaren zorla kaçırılanlar vardı. Günlerce öncesinden bunun hazırlıklarına başladılar ve adaklarını Şeytan kabul etsin de bu sefer bari ben öleyim, hizmetim dursun diye en özel şartlarda olduklarını düşündükleri insanları toplamaya ve kurban etmeye gayret ettiler. "Bu kadarından hiç kimse çıkamaz" dedikleri büyüleri yaptılar. Mekanları kan gölüne döndü. Üçüncü günün ayininden sonra yani Türkiye saati ile dün akşamdan geceye geçtiğimiz saatlerde bir fırtına koptu.
Çok güçlü cin kabilelerinin reislerini bir araya getiremediler, riski göze alamadılar ama kabile reislerinin çok yakın adamları konumunda bulunanları yani çok güçlü, bilgili, tecrübeli, rütbeli cinleri bir araya getirdiler. Bu cinlerden sadece biri, kendine güvenen bir insanı, birkaç dakika içinde cinnet haline getirip de intihar gibi görünen bir sonla öldürebilir. İşte bunlardan yetmişten fazlası sadece benim payıma düştü ve aynı anda üzerime geldiler. Sağlam bir çatışma oldu ve bu güne kadar en çok yorulduğum, zorlandığım ikinci cin grubu buydu. Sonunda hepi birden öldüler ve ben hiçbir ciddi darbe bile almadım. Aynı anlarda ekibime musallat olanları da temizledik. Bu kadar üst seviye cinlerden yüzlercesi dün gece itibari ile ettiklerini bulmaya, öte tarafa gönderildiler. Bu da cinler alemindeki gayr-i müslim cinler için büyük bir hadise ve büyük bir darbe oldu.
Tayyip'in de Marina'nın liderliğinde yapılan bu saldırıdan baştan beri haberi vardı. Biraz ümidi de vardı. Bundan da çıktığımızı duyunca, iyice yıkıldı. Şimdi bir karalama kampanyasından ve akıl sağlığı iftiralarından başka elinde hiçbir şey yok. Onları da önden bozmuyorum ki çok işime gelecek. Onları yeniden yeniden kazdıkları kuyulara düşüreceğim

Bütün taraflar/gruplar hazır olsunlar. Darbe tiyatrosu geliyor. Bunları kafaları yanmış, korkuları çok büyük ve sonlarının geldiğini, çaresiz olduklarını görüyorlar. Ne yapıp edip yeni bir darbe tiyatrosunu denemek ve tutturup yine muhaliflerini hukuksuz yollarla oyundan düşürmek zorundalar. Hiçbir şey yapamaz halde oldukları şu anlarda, bu darbe tiyatrosunu yapabilmek için beni durdurmaya çabalıyorlar. Bunun için de durmadan büyüler yaptırıyorlar. Herkesi bu hususta seferber ediyorlar.

Şimdi bu da tutmadığına göre, hakkımda karalama kampanyası başlatmak zorundalar. Bu hususta da bütün hazırlıklarımız tamam, ilk zamanlar bu işi bozmayacağız.
MHPKK'li Büyükataman: Kraliçe’nin narin Gül’ünün sahaya sürdüğü piyon dahi cesaretini toplayıp üzerimize gelmekte

MHPKK Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, son bir haftadır Devlet Bahçeli'ye ve MHPKK'ye yapılan eleştirilere ilişkin, "İçi boş, amacı belli bu saldırıların tesadüfi olmadığı, söylenenlerin tek merkezden çıktığı gün gibi aşikardır. Her daim açacağına inandırılmış gonca gül olduğunu düşünenlerin, gerçekte kökü dışarıda bulunan zehirli diken olduğunu aziz Türk milletine göstermeye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

Büyükataman, yaptığı yazılı açıklamada, "CHP-HDP-İYİ Parti ve Saadet Partisi ortaklığının", Cumhur İttifakı'na karşı "Alidavut oyunları"yla cephe genişleteceğini düşündüğünü belirtti.

Gezi ve 15 Temmuz kalkışmalarıyla kanun dışı yöntemlerin tüketildiği Türkiye'de şimdi de kanunları kemirip demokrasi surlarında gedik açma teşebbüsüyle karşı karşıya olunduğunu ifade eden Büyükataman, MHP'nin bu oyununa geçit vermeyeceğini vurguladı.
Büyükataman, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Masanın altına hain Gülen'i konuşlandırıp ondan sufle almaya kalkanlar, Kandil'le temsilcileri vasıtasıyla kulaktan kulağa oynayanlar, ipliklerinin pazara çıkmasıyla işporta tezgahlarını apar topar toplamış gözükmektedir. Ne var ki son bir haftadır bu ihanet korosunun bet seslileri bütün fitne yayım kanallarından sistemli bir şekilde Genel Başkanımız Devlet Bahçeli'yi ve partimizi hedef almaktadır. Gazete görünümlü propaganda kağıtlarından, internet haber sitesi süsü verilen iftira merkezlerine, TV kanallarından Youtube üzerinden yapılan tele-fitnelere dek bütün mecralardan yalan, iftira ve saldırılara muhatap olmaktayız. Kraliçenin narin Gül’ünün sahaya sürdüğü piyon dahi cesaretini toplayıp üzerimize gelmektedir. 'Stratejik çöplük'ün mimarı Davutoğlu'nun ve sözcülerinin siyasette tutunmak için seçtikleri yöntem de ne tesadüftür ki Genel Başkanımıza ve Milliyetçi Hareket Partisine saldırmak olmuştur. SP'nin ve İP'in ucubeliklerinden bahsetmeye gerek dahi yoktur. "
"Yapmaları gereken tek şey susmaktır"

"İçi boş, amacı belli bu saldırıların tesadüfi olmadığı, söylenenlerin tek merkezden çıktığı gün gibi aşikardır." açıklamasında bulunan Büyükataman, bu seslerin sahiplerinin ülkeye bugüne kadar sunduğu herhangi bir katkının söz konusu olmadığını ileri sürdü.

Büyükataman, "Bu şahısların bundan sonra memlekete faydalı olmak istiyorlarsa yapmaları gereken tek şeyin susmak olduğunu" ifade etti.
Dünya'nın manyetik alanı zayıflıyor ve uydulardaki arızalar artıyor

Bilim adamları Dünya'yı Güneş partüküllerinden ve kozmik radyasyondan koruyan manyetik alandaki zayıflamanın artarak devam ettiğini kaydediyor. Ne var ki, buna neyin sebep olduğu hala çözülemedi.

Dünya'nın son iki yüzyıl içerisinde yüzde 10 oranında manyetik alan gücü kaybına uğradığı düşünülüyor. Bu kaybın en yoğun olarak yaşandığı bölge Afrika kıtası ile Güney Amerika kıtasını da içeren alan.

'Güney Atlantik Anomalisi' (GAA) olarak bilinen bu olay sebebiyle bölgedeki manyetizm son 50 yılda ciddi değişime uğradı. Son 5 yılda ise Güney Batı Afrika üzerinde ikinci bir zayıf bölge oluştu. Uzmanlar bu şekilde GAA'nın bir süre sonra iki hücreye bölünebileceğini düşünüyor.
AKPKK'li Bostancı: Vekillerin pazara çıkartılmasına imkan vermeyecek bir hukuki çalışmayı MHP ile yürütmekteyiz

AKPKK Grup Başkanı Naci Bostancı, "Halkın tayin ettiği milletvekillerinin temsil ettiği siyasi iradenin çeşitli oyunlarla; ahlaka, demokrasiye aykırı şekilde değiştirilmesine, pazara çıkartılmasına imkan vermeyecek bir hukuki çalışmayı MHP ile birlikte yürütmekteyiz" dedi.

Bostancı, "Halkın tayin ettiği milletvekillerinin temsil ettiği siyasi iradenin çeşitli oyunlarla; ahlaka, demokrasiye aykırı şekilde değiştirilmesine, pazara çıkartılmasına imkan vermeyecek bir hukuki çalışmayı MHP ile birlikte yürütmekteyiz. Tekemmül ettiğinde diğer partiler ve kamuoyu ile paylaşacağız. Siyasi rekabet, partilerin kurallar dahilinde; ancak ülkenin üst çıkarlarını asla gözden çıkartmaksızın mücadelesi elbette olacak. Fakat unutmayalım; herkes gücünü ve meşruiyetini halkın iradesine borçludur. Kimse kendisini bu iradeyi keyfince değiştirecek yetkide göremez" ifadelerini kullandı.
AKPKK'li Bostancı'nın 'milletvekili transferi' açıklamasına CHPKK'li Özel'den yanıt: 'Yeni bir kumpas içindeler'

AKPKK’li Naci Bostancı’nın ‘milletvekili transferi’ üzerine yaptığı açıklamayı eleştiren CHPKK’li Özgür Özel, “Yeni bir kumpas içindeler, halkın aklıyla oyun oynamayın” ifadelerini kullandı.

Bir basın toplantısı düzenleyen kripto yahudi Özgür Özel, Başka partinin seçmenleriyle seçilip Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve AKPKK'ye giden vekillerden örnek verdi. Özel, “Yeni bir kumpas içindeler, halkın aklıyla oyun oynamayın” dedi.