CIA'dan İbrahim Kalın'a ve Hakan Fidan'a yeni talimatlar geldi.
Aleyna Tilki'nin ve içinde bulunduğu, bağlantılı olduğu Yahudi/Satanist çetenin diğer üyelerinin her anlamda korunması ve kollanması talimatı geldi.
Hem halktan insanların saldırılarından korunmaları için ek tedbirler alınmasını istediler hem de adli makamların bir operasyon yapmasının engellenmesini istediler.
Aleyna Tilki'nin ve içinde bulunduğu, bağlantılı olduğu Yahudi/Satanist çetenin diğer üyelerinin her anlamda korunması ve kollanması talimatı geldi.
Hem halktan insanların saldırılarından korunmaları için ek tedbirler alınmasını istediler hem de adli makamların bir operasyon yapmasının engellenmesini istediler.
Tilki bunlar, tilki ama biz de aslanız, meydan bırakmayız.
Aleyna'yı bu güne kadar da sürekli kontrol altında tutan ve yönlendiren bir kadın var. Bütün Türk milletinin ve özellikle Türk kadınlarının ve genç kızlarının namusuna açıkça kastetmiş olduğu halde sözde Türk basın ve medyası tarafından hep el üstünde tutulan ve devasa bir namussuzluk projesi kampsamında Ankebut Ağı tarafından kullanılan ve kollanan bu kadın, cezaevinde iken yaptığım manevralarla nihayet ayağını kaydırdığım Sabetaycı gizli Yahudi Ayşe Arman.... Arman'la Tilki telefon görüşmesi yaptılar.
Tilki: Ben bu yazılardan çok rahatsızım, karşılık verilmeyecek mi?
Arman: Bir süre sessiz kal, her şeyden uzak dur. Geri planda kal. Sivrilme. Kendine dikkat et. Dikkat çekecek bir şey yapma.
Tilki: Ne yapacam beeen, böyle mi durcaaaaım
Arman: Yaşamak istiyorsan, başına bir şey gelmesini istemiyorsan, öyle duracaksın
Aleyna'yı bu güne kadar da sürekli kontrol altında tutan ve yönlendiren bir kadın var. Bütün Türk milletinin ve özellikle Türk kadınlarının ve genç kızlarının namusuna açıkça kastetmiş olduğu halde sözde Türk basın ve medyası tarafından hep el üstünde tutulan ve devasa bir namussuzluk projesi kampsamında Ankebut Ağı tarafından kullanılan ve kollanan bu kadın, cezaevinde iken yaptığım manevralarla nihayet ayağını kaydırdığım Sabetaycı gizli Yahudi Ayşe Arman.... Arman'la Tilki telefon görüşmesi yaptılar.
Tilki: Ben bu yazılardan çok rahatsızım, karşılık verilmeyecek mi?
Arman: Bir süre sessiz kal, her şeyden uzak dur. Geri planda kal. Sivrilme. Kendine dikkat et. Dikkat çekecek bir şey yapma.
Tilki: Ne yapacam beeen, böyle mi durcaaaaım
Arman: Yaşamak istiyorsan, başına bir şey gelmesini istemiyorsan, öyle duracaksın
Cezaevinde iken, ilk 4-5 ay bunlara ciddi bir karşılık vermedim, kendimi zayıf gösterdim ama bir an geldi "Beklediğim şartlar oluştu. Karşı cepheyi bir sarsıp kendine getirmemin vakti." dedim ve sert bir müdahaleyi bir anda yaptım.
Beni çaresiz kalmış gibi görüp olmadık davaları başıma yığmaya başladıklarında ve nihayet on sene sonra Cumhurbaşkanına hakaret suçlaması ile yargılanma imkanını bu şekilde bulduğumda, Muğla 1. Asliye Ceza Mahkemesine SEGBİS üzerinden bağlanarak bunları hoplatan bir ifade verdim. Bir oldu bitti ile bana cumhurbaşkanına hakaretten de ceza vermeyi düşünüyorlardı ama neye uğradıklarını şaşırdılar. İfademde "AKP bir siyasi parti değil, organize suç, terör ve ihanet örgütüdür. Bu örgütün Türkiye kısmında en etkili isimlerden biri de sahte diplomalı, gayr-i meşru cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'dır." dedim ve devamında organ işine, uyuşturucu işine , bildiğiniz hususlara birkaç cümle ile temas ettim. "Delillerim var, yargılanmak ve delillerimi sunmak istiyorum" dedim.
Beni çaresiz kalmış gibi görüp olmadık davaları başıma yığmaya başladıklarında ve nihayet on sene sonra Cumhurbaşkanına hakaret suçlaması ile yargılanma imkanını bu şekilde bulduğumda, Muğla 1. Asliye Ceza Mahkemesine SEGBİS üzerinden bağlanarak bunları hoplatan bir ifade verdim. Bir oldu bitti ile bana cumhurbaşkanına hakaretten de ceza vermeyi düşünüyorlardı ama neye uğradıklarını şaşırdılar. İfademde "AKP bir siyasi parti değil, organize suç, terör ve ihanet örgütüdür. Bu örgütün Türkiye kısmında en etkili isimlerden biri de sahte diplomalı, gayr-i meşru cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'dır." dedim ve devamında organ işine, uyuşturucu işine , bildiğiniz hususlara birkaç cümle ile temas ettim. "Delillerim var, yargılanmak ve delillerimi sunmak istiyorum" dedim.
"Kalk lan ayağa, sen kime şov yapıyorsun."
Hakim onların adamıydı. Sabetaycı gizli Yahudi olan Fatih Erdemir'di. Mahkemede adını soruyordum, adını veremiyordu. Çünkü Sabetaycıları ciğerlerine kadar tanıdığımı/bildiğimi biliyordu. Ben bu ifadeleri verince elini kürsüsüne vura vura, mahalle serserilerinde görülebilecek tavırlar sergileye sergileye yargılamayı sabote etmeye, bu ifadeleri verdirmemeye, yazdırmamaya çabaladı. Bir an geldi "Kalk lan ayağa, sen kime şov yapıyorsun." dedi. Bir an geldi "Gel buraya gel. Ben Muğla'dayım. Üç çocuğum var, ne yapacaksın" dedi. Planı, yargılamanın/duruşmanın devam edemeyeceği bir ortam oluşturmaktı. Beni sinir krizlerine sokmaktı. Bütün hünerini sergiledi ama ben buz gibi soğuk kaldım, niyetini anladım, ona fırsat vermedim. Her seferinde sakinleştirdim, sarstım, kendine getirdim, bazen sözlerimle dövdüm ve yeri gelince "Siz bir hakimsiniz. Ben sarsıcı da olsa böyle iddialarda bulunmuşsam, bana bunların delilini sorup yargılamalısınız. Böyle davranamazsınız. Sizi HSK'na da şikayet edeceğim." dedim. "Et lan, et. İstediğin yere et" falan diye bağırsa da çaresiz sakinleşti ve ayar aldı. O duruşma çok geniş anlatılmalı. Daha sonra genişçe anlatırım, o duruşma tarihe geçen bir duruşma olmuştu.
Hakim onların adamıydı. Sabetaycı gizli Yahudi olan Fatih Erdemir'di. Mahkemede adını soruyordum, adını veremiyordu. Çünkü Sabetaycıları ciğerlerine kadar tanıdığımı/bildiğimi biliyordu. Ben bu ifadeleri verince elini kürsüsüne vura vura, mahalle serserilerinde görülebilecek tavırlar sergileye sergileye yargılamayı sabote etmeye, bu ifadeleri verdirmemeye, yazdırmamaya çabaladı. Bir an geldi "Kalk lan ayağa, sen kime şov yapıyorsun." dedi. Bir an geldi "Gel buraya gel. Ben Muğla'dayım. Üç çocuğum var, ne yapacaksın" dedi. Planı, yargılamanın/duruşmanın devam edemeyeceği bir ortam oluşturmaktı. Beni sinir krizlerine sokmaktı. Bütün hünerini sergiledi ama ben buz gibi soğuk kaldım, niyetini anladım, ona fırsat vermedim. Her seferinde sakinleştirdim, sarstım, kendine getirdim, bazen sözlerimle dövdüm ve yeri gelince "Siz bir hakimsiniz. Ben sarsıcı da olsa böyle iddialarda bulunmuşsam, bana bunların delilini sorup yargılamalısınız. Böyle davranamazsınız. Sizi HSK'na da şikayet edeceğim." dedim. "Et lan, et. İstediğin yere et" falan diye bağırsa da çaresiz sakinleşti ve ayar aldı. O duruşma çok geniş anlatılmalı. Daha sonra genişçe anlatırım, o duruşma tarihe geçen bir duruşma olmuştu.
"Aydın Doğan üzerinden de CIA yönetiyor."
O sözde hakim, bağıra çağıra da beni durduramayınca, bu sefer sakin kalarak ama alaya alarak ya da yanlış biliyor muşum havası oluşturarak hakkımdan gelmeyi denedi ve bunu da beceremedi. Ben, fırsatını bularak şöyle cümleler de kurdum ve yazılmasını sağladım:
"Bu ülkede bu kadar büyük ihanetler ve vahim kara para suçları işlenebildiyse bu, basın ve medyanın göz yumması hatta destek vermesi sayesinde oldu. Aydın Doğan da gizli Yahudi ve Masondur. Bu organize suç teşekkülünün içindedir. Son yıllarda karşımda çok sıkıştığı için, elindeki medya gücünü satmış göründü. Bu, gerçek bir alış veriş değil. Ortada bir çek var ama karşılığı yok. Bir para hareketi bile yaşanmadı. Demirören sadece bir emanetçi. Resmiyette onun üzerine gösterdi ama hala Aydın Doğan yönetiyor. Aydın Doğan üzerinden de CIA yönetiyor. Bu hususta da somut delillerim var. Bunları da hemen mahkemenize sunabilirim."
Sabetaycı Fatih Erdemir artık çaresiz kalmıştı, ifadelerimi mecburen yazdırdı.
O sözde hakim, bağıra çağıra da beni durduramayınca, bu sefer sakin kalarak ama alaya alarak ya da yanlış biliyor muşum havası oluşturarak hakkımdan gelmeyi denedi ve bunu da beceremedi. Ben, fırsatını bularak şöyle cümleler de kurdum ve yazılmasını sağladım:
"Bu ülkede bu kadar büyük ihanetler ve vahim kara para suçları işlenebildiyse bu, basın ve medyanın göz yumması hatta destek vermesi sayesinde oldu. Aydın Doğan da gizli Yahudi ve Masondur. Bu organize suç teşekkülünün içindedir. Son yıllarda karşımda çok sıkıştığı için, elindeki medya gücünü satmış göründü. Bu, gerçek bir alış veriş değil. Ortada bir çek var ama karşılığı yok. Bir para hareketi bile yaşanmadı. Demirören sadece bir emanetçi. Resmiyette onun üzerine gösterdi ama hala Aydın Doğan yönetiyor. Aydın Doğan üzerinden de CIA yönetiyor. Bu hususta da somut delillerim var. Bunları da hemen mahkemenize sunabilirim."
Sabetaycı Fatih Erdemir artık çaresiz kalmıştı, ifadelerimi mecburen yazdırdı.
Neye uğradıklarını şaşırdılar. Büyük bir deprem oldu ve şiddeti hız kesmeden, uzun süre devam etti. Birkaç hafta geçmişti ki Hürriyet gazetesinden genel yayın yönetmeni Vahap Munyar (o da gizli Yahudi ve Mason) ve Ayşe Arman dahil yaklaşık 45 etkili isim ayrıldı. Bu, onlar için kabullenilemez çok büyük bir darbe ve zarar oldu ama bir yandan da yargılanmadan ve ceza almadan kurtuldukları için sevindiler. Tabii ki bu millete ihanet etmekten hiçbiri geri durmuyor. İşte bu Ayşe Arman, Aleyna Tilki üzerinden bu milletin namusuna, ahlakına, dinine, örfüne, aile kurumuna kasteden Türk görünümlü Yahudilerden biri... Gizli Yahudi Aleyna Tilki'yi ve benzerlerini yönlendirenlerden biri...
Sonra bunlar bu yaşananı millete anlatamayacağı için, sanki sendika meselesinden böyle bir hadise yaşanmış ve işten olmuşlar oyunu sergilediler.
Sonra bunlar bu yaşananı millete anlatamayacağı için, sanki sendika meselesinden böyle bir hadise yaşanmış ve işten olmuşlar oyunu sergilediler.
İntihar etmedi, öldürüldü
Emekli Emniyet Müdürü Ali İhsan Güngör evinde öldü bulundu. Ali İhsan Güngör hayatı boyunca Ankebut Ağı'na hizmet etmiş, ağın her türlü kara para işlerini bilen ve görev yaptığı her yerde onları kollayıp destekleyen bir gizli Yahudi ve Masondu.
Sebep olduğumuz çok sayıda soruşturma var. Bunlardan birinde oklar Ali İhsan Güngör'ü gösterdi ve Ankebut Ağı panikledi. Soruşturmanın önünü kesmek için onun yok edilmesine karar verildi. Bu işi Solomon Soysuz üzerinden hallettiler. Soysuz, silahlı çetesi içindeki adamlarını yönlendirdi ve Ali İhsan'ı yok ettiler. Sonraki aşamalara da müdahale ettiler ve tutulan evraklar, yapılan otopsi dahil her şey sahte, hileli...
Gerçekte cesedine otopsi yapılmadı. Cesede neşter bile vurulmadı.
Emekli Emniyet Müdürü Ali İhsan Güngör evinde öldü bulundu. Ali İhsan Güngör hayatı boyunca Ankebut Ağı'na hizmet etmiş, ağın her türlü kara para işlerini bilen ve görev yaptığı her yerde onları kollayıp destekleyen bir gizli Yahudi ve Masondu.
Sebep olduğumuz çok sayıda soruşturma var. Bunlardan birinde oklar Ali İhsan Güngör'ü gösterdi ve Ankebut Ağı panikledi. Soruşturmanın önünü kesmek için onun yok edilmesine karar verildi. Bu işi Solomon Soysuz üzerinden hallettiler. Soysuz, silahlı çetesi içindeki adamlarını yönlendirdi ve Ali İhsan'ı yok ettiler. Sonraki aşamalara da müdahale ettiler ve tutulan evraklar, yapılan otopsi dahil her şey sahte, hileli...
Gerçekte cesedine otopsi yapılmadı. Cesede neşter bile vurulmadı.
Akademi Dergisi
Oyun oynuyorlar. Kim öldü ve bu kesin bilgi "Bize biraz zaman lazım." Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un-'un öldüğü hala gizleniyor ve Ali Cengiz oyunları oynanıyor. Dün, Kim'in ölmediğine dair haberler yayıldı. Kim'in ölmediği iddia edilen habere ve paylaşılan…
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Dünyada kaç tane Kim Jong-Un var biliyor musunuz?
Kim Jon-Un öldü, bu kesin bilgi ve şu anda onun ölmediği yönündeki bilgileri yayan ve yönlendirmeler yapan taraf CIA...
CIA onu öldürdü ama şimdi yaptığı işin arkasında duramıyor. Dengeler değişti ve öldüğünün meydana çıkmasını istemiyor.
Kim Jon-Un öldü, bu kesin bilgi ve şu anda onun ölmediği yönündeki bilgileri yayan ve yönlendirmeler yapan taraf CIA...
CIA onu öldürdü ama şimdi yaptığı işin arkasında duramıyor. Dengeler değişti ve öldüğünün meydana çıkmasını istemiyor.
Akademi Dergisi
"600 ton et verdim, 15 milyon TL dolandırıldım" Malatya'da yaşayan Mahmut Çelik adlı hayvan tüccarı Bilal Erdoğan ve eşi ile bağlantılı İnsan ve İrfan Vakfı tarafından dolandırıldığını söyledi, başındaki Mehmet Fatih Çıtlak'ı suçladı.
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
"Türkiye'yi Bilal Erdoğan mı yönetiyor?"
"Bunların hepsi dolandırıcı"
"Esrar, eroin, silah kaçakçılığı, mafya, adam yaralama... Hepsi var bunlarda..."
"İçişleri Bakanını aldıracağım diyen, 28 yaşında askerliğini yapmamış bir züppe"
"O Fatih Çıtlak da o sakalıyla televizyona çıkıp dinden konuşuyor ama o da bu dolandırıcılığın içinde."
"Kimseden korkmuyorum. Beş bin kişilik ailem var."
"Gelsin kafama sıktırsın yoksa kolay kolay susmam"
"Bunların hepsi dolandırıcı"
"Esrar, eroin, silah kaçakçılığı, mafya, adam yaralama... Hepsi var bunlarda..."
"İçişleri Bakanını aldıracağım diyen, 28 yaşında askerliğini yapmamış bir züppe"
"O Fatih Çıtlak da o sakalıyla televizyona çıkıp dinden konuşuyor ama o da bu dolandırıcılığın içinde."
"Kimseden korkmuyorum. Beş bin kişilik ailem var."
"Gelsin kafama sıktırsın yoksa kolay kolay susmam"
Akademi Dergisi
Timur Erk Sabetaycı gizli Yahudi ve Mason. Timur, uluslar arası organ mafyasının en tepe isimlerinden birip olup Şeytan'ın Konseyi'nin yedi üyesinden de biri olan Sabetaycı gizli Yahudi ve Mason Mehmet Haberal ile yakın çalışma arkadaşıdır. Bu sözde Türk…
"Yeter artık" dedi, öldürüldü.
Tülay Karabağ'ı da kendileri öldürdüler. Ankebut Ağı'nın medya yönlendirmesi için de kullandığı isimlerden biriydi ama türlü türlü kara para işlerini de biliyor ve eli karışıyordu. Türk Böbrek Vakfı üzerinden Ankebut'un neler çevirdiğini geçen sene anlatmıştım. O günden sonra ayar tutmadılar ve her an bir operasyon yapılması endişesi ile yollarına devam etmek istediler. Bu süreçte birbirlerine de düştüler.
Tülay Karabağ da "Yeter artık" diyenlerden biri oldu. Bu sistemin/ağın, artık yolun sonuna geldiğini kabullenenlerden biri oldu. Vicdan azabı çektiğinden falan değil, sistemin yürümesine imkan görmediğinden ve yargılanacaklarından dolayı hiç değilse kendini kurtarmayı deniyordu. Yayınlarımı dikkatle takip ediyordu. Cezaevinden çıktığımdan sonra iyice kötü oldu. Cezaevi süreci boyunca onlara nasıl oyunlar kurduğumu, onlar için işlerin iyice sarpa sardığını anladığından sonra korkuları, endişeleri iyice arttı. Bir an önce sistemden çıkmak istedi.
Tülay Karabağ'ı da kendileri öldürdüler. Ankebut Ağı'nın medya yönlendirmesi için de kullandığı isimlerden biriydi ama türlü türlü kara para işlerini de biliyor ve eli karışıyordu. Türk Böbrek Vakfı üzerinden Ankebut'un neler çevirdiğini geçen sene anlatmıştım. O günden sonra ayar tutmadılar ve her an bir operasyon yapılması endişesi ile yollarına devam etmek istediler. Bu süreçte birbirlerine de düştüler.
Tülay Karabağ da "Yeter artık" diyenlerden biri oldu. Bu sistemin/ağın, artık yolun sonuna geldiğini kabullenenlerden biri oldu. Vicdan azabı çektiğinden falan değil, sistemin yürümesine imkan görmediğinden ve yargılanacaklarından dolayı hiç değilse kendini kurtarmayı deniyordu. Yayınlarımı dikkatle takip ediyordu. Cezaevinden çıktığımdan sonra iyice kötü oldu. Cezaevi süreci boyunca onlara nasıl oyunlar kurduğumu, onlar için işlerin iyice sarpa sardığını anladığından sonra korkuları, endişeleri iyice arttı. Bir an önce sistemden çıkmak istedi.
Bir telefon görüşmesinde ona bu işleri yapmaya devam etmesi söylenince o da "Ben bu işi yapmayacağım. Bu haksızlık (Sistemden çıkmama izin vermeniz lazım. Bunca sene hizmet ettim. Bu kadar değersiz göremezsiniz manasına). Daha fazla bu işlerin içinde olmak istemiyorum. Korkmuyorum, ne yaparsanız yapın." dedi.
Zaten kanser hastasıydı ve kanser tedavisine müdahale ederek onu öldürdüler. Öldürülmesi emrini Türk Böbrek Vakfı başkanı gizli Yahudi Timur Erk verdi. Tülay, organa ihtiyacı olan çok sayıda insanı Türk Böbrek Vakfı ile buluşturuyordu.
Zaten kanser hastasıydı ve kanser tedavisine müdahale ederek onu öldürdüler. Öldürülmesi emrini Türk Böbrek Vakfı başkanı gizli Yahudi Timur Erk verdi. Tülay, organa ihtiyacı olan çok sayıda insanı Türk Böbrek Vakfı ile buluşturuyordu.
Ölümler artacak
Aleyna'yı da öldürecekler.
Tekrar tekrar yazmıştım, bir daha yazıyorum.
Kendi adamlarını temizlemeye devam edecekler. Yapabilecekleri hiçbir şey yok. Yaşadıkları çözülme/parçalanma hızlanmasın diye, daha hızla çökmemek için hatta mümkün olursa çözülmeyi durdurup yollarına devam etmek için ve yargılanmamak için, bu güne kadar insanlık dışı işlerde kullandıkları çok kişiyi öldürecekler.
Kimi gazeteci, kimi sanatçı, kimi patron, kimi rütbeli subay, kimi emniyet müdürü, kimi görev başında, kimi emekli kişiler olacak ama öldürmek zorunda kaldıkları bütün adamlarını öldürecekler.
Aleyna'yı da öldürecekler.
Tekrar tekrar yazmıştım, bir daha yazıyorum.
Kendi adamlarını temizlemeye devam edecekler. Yapabilecekleri hiçbir şey yok. Yaşadıkları çözülme/parçalanma hızlanmasın diye, daha hızla çökmemek için hatta mümkün olursa çözülmeyi durdurup yollarına devam etmek için ve yargılanmamak için, bu güne kadar insanlık dışı işlerde kullandıkları çok kişiyi öldürecekler.
Kimi gazeteci, kimi sanatçı, kimi patron, kimi rütbeli subay, kimi emniyet müdürü, kimi görev başında, kimi emekli kişiler olacak ama öldürmek zorunda kaldıkları bütün adamlarını öldürecekler.
Şuraya şimdiden yazıyorum, Aleyna'yı öldürmezlerse, çok şaşacağım. Çünkü onun yargılanmasını sağlayacağız. Bakanlık ya da Cumhurbaşkanlığı makamları üzerinden de soruşturmaları ve yargılamaları durduramayacaklar. O an geldiğinde onlar da Aleyna'nın ve çevresindekilerin yargılanmasına izin veremezler. O halde öldürecekler. Ya da Aleyna'nın taptığı İblis'e adadığı son adak/kurban kendisi olacak ve intihar edecek.
Öldürürler, sonra da öfkesine hakim olamamış bir vatandaş öldürmüş gibi gösterirler. Hatta öldürürler, İslamcılar, tarikatçılar öldürmüş gibi gösterirler. Bu sistemin/ağın içindekiler, binlerce senedir bu kadar iğrenç, bu kadar kuralsız, bu kadar şeytani şekilde yaşadılar. Bunların yapamayacağı hiçbir adilik yok. Bunlar temizlenmeden dünya insanlığına huzur, afiyet yok.
Öldürürler, sonra da öfkesine hakim olamamış bir vatandaş öldürmüş gibi gösterirler. Hatta öldürürler, İslamcılar, tarikatçılar öldürmüş gibi gösterirler. Bu sistemin/ağın içindekiler, binlerce senedir bu kadar iğrenç, bu kadar kuralsız, bu kadar şeytani şekilde yaşadılar. Bunların yapamayacağı hiçbir adilik yok. Bunlar temizlenmeden dünya insanlığına huzur, afiyet yok.
Akademi Dergisi
"Paraya ihtiyaç var." IHH'nın başındaki vatan haini, insan şeytanı, sübyancı Bülent Yıldırım çok korktu. Her zaman yaptığı gibi MOSSAD'la irtibata geçti. Telefon görüşmesi yapmadılar, bir MOSSAD yetkilisi ile yüz yüze bir görüşme oldu. Bülent: Tehlike altındayız.…
Bozacının şahidi, şıracı...
Bana seni övenleri söyle, senin kim olduğunu, kimlerden olduğunu söyleyeyim.
Bana seni övenleri söyle, senin kim olduğunu, kimlerden olduğunu söyleyeyim.
Aleyna Tilki'nin öldürülmesi ya da intihar etmesi ihtimalini yüksek görüyor musunuz?
Anonymous Poll
67%
Evet
33%
Hayır
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Çocukların Lusifer'e (İblis'e, Şeytan'a) kurban edildiği Satanist ayinleri
Konuşmanın Türkçe tercümesi aşağıda...
Konuşmanın Türkçe tercümesi aşağıda...