Akademi Dergisi
2.12K subscribers
60K photos
25.2K videos
370 files
7.54K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
Bağladıkları kurbanın vücuduna bazen kalemle bazen bıçakla keserek şekilller çiziyorlar. Bunlar Yahudilerin/Satanistlerin hep kullandıkları, bilinen işaretler. Altı köşeli Yahudi yıldızını da kurbanların bedenlerine çiziyorlar. Münevver Karabulut cinayeti de tam olarak böyle bir Satanist ayin cinayetiydi. Emrah ve Aleyna'nın etrafındaki gizli Yahudi kişiler de zaten Satanist sadist Cem Garipoğlu ile tanışık olan kişiler.

Çoğunlukla kurbanlar kalbe sokulan özel bir bıçak ile öldürülüyor. Lakin bu aşamaya gelmeden önce erkek ve kız kurbanlara toplu tecavüz ediliyor. Akla hayale gelmedik sadistlikler, işkenceler yapılıyor. Özellikle genç kız olan kurbanların tırnakları diri diri çekiliyor. Bu kısım anlatılabilecek gibi değil ama kurbanlar öldükten sonrası da akıl almaz bir hal.

Ölen kurbanın kalbini çıkartıyorlar. Oradan akan kanı gruptaki herkesin üzerinde gezdirip üzerlerine sürüyorlar. Bazısı ağzını açıyor ve akan kanı içmeye çalışıyor. Mümkün olmazsa bunlar elleri ile kurbanın kanını yüzlerine, ağızlarına sürüp emiyorlar. Sonra çığlık çığlığa hallerde partiye devam ediyorlar. Bazen kurbanların bedenlerini parçalıyorlar, bazen olduğu gibi bırakıyorlar, uğraşmıyorlar.

Gizli Yahudi cemaati içinde bu gibi ayinlerden sonra bu sadistlerin arkalarını toplamakla görevli ve de tecrübeli adamlar var. Onlar gelip kurbanların cesetlerini alıyorlar, yok ediyorlar. Ayin yapılan mekanları da temizliyorlar. Bunlar telefon görüşmelerinde "Bizim çocuklar yine ortalığı dağıtmışlar, gidip temizleyin" şeklinde konuşuyorlar.
Boynuzlar çok önemli...

Dünyanın her yerindeki Satanistler, Şeytan'ın/İblisin bir cin olduğunu biliyorlar. Cinlerin onun soyu/evlatları olduğuna inanıyorlar. Bu nedenle bütün ifrit cinleri de şeytan olarak görüyorlar.

Cinler, bizim inançlarımıza göre de iki çeşittir. Marid cinler ve ifrit cinler. İfritler boynuzlular, daha sert tabiatlılar ve insanlara karşı çok düşman ve zararlılar. Satanistler tapındıkları Şeytan'ın boynuzlu bir şeytan olduğunu biliyor ve mümkün oldukça boynuz temalı fotoğraflar çektiriyorlar. Tıpkı Aleyna Tilki gibi...

Aleyna'nın o kıyafetindeki boynuzlar, hesapsızca yapılmış şeyler değil. Hatta kulaklarının o şekle getirilmiş olması bile ifritlerle alakalı. İfritlerin boynuzları olduğu gibi kulakları da böyle değişik.
Cam silen bir sahipsiz dilenci çocuk, bir Satanist ayini ve sadist Aleyna Tilki

11 yaşında, sokaklarda cam sildirilen, dilendirilen zavallı bir sahipsiz erkek çocuğuydu. Onu yolda gördüler, kafaladılar, konuştular, oynadılar ve arabaya aldılar.

Aleyna'yı tanıyordu. Arabada Aleyna olduğunu görünce sevindi, çocukça tepkiler verdi. Onu Aleyna'nın evine götürdüler. Yemek verdiler, içecek bir şeyler verdiler. Garip çocuk, kim bilir nasıl sevinmiştir. Sonra içirdikleri bir şeyin içine ilaç kattılar ve onu bayılttılar.

Aleyna'nın evinin bodrum katında, ayin yapmaya müsait bir yere götürdüler. Üzerinde sadece iç çamaşırı kaldı. Sırt üstü yatıyordu. Bağlamaya gerek duymadılar. Göğsüne kalemle o meşhur işaretlerini, sembollerini çizdiler. Şeytan'a dualar ettiler. Yine İbranice metinler okudular. Sonra "Dualarımızı kabul et" diyerek bıçağı çocuğun kalbine sapladılar.

Sonra kalbini çıkarttılar. Kafasını kestiler. Kanını kendilerine sürdüler, parmaklarını kullanarak kanını ağızlarına götürdüler ve emdiler. Bıçak vurma, kafasını kesme, kalbini çıkartma tarafını Emrah Karaduman yaparken, grubun diğer üyeleri sevinçten çığlık çığlığa bir haldeydiler. Aleyna Tilki de alkış tutuyor, kahkahalar atıyor, olduğu yerde zıplayıp duruyor ve ara ara çığlıklar atıyordu. Zaten kendileri de uyuşturucu ve kafa yapan farklı kimyevi maddeler kullanıyorlar.
"Çok bağırdı ya o, biraz zor oldu."

Vak'alardan biri, telefon dinlemesiyle ortaya çıktı

Emrah Karaduman'la Aleyna Tilki telefon görüşmesi yapıyorlardı. Gece katlettikleri kurbanı, gündüz telefonda mevzu ediyorlardı.

Aleyna'nın afyonu anca patlamıştı. Yenice kalkmıştı. Görüşmenin ilk zamanlarında Aleyna kurbanı hatırlamıyordu bile...

Aleyna: Akşamleyin ne oldu ya, kafam çatlıyor, ben pek hatırlayamıyorum. Fazla mı kaçırdım ne...

Emrah: Evet, sen baya bir koptun. Bu sefer bizi aştın. O nasıl dağıtmaktı öyle. Kızı mahvettin.

Aleyna: Ne kızı ya, pek hatırlamıyorum.

Emrah: Doğru hatırlayamazsın, çok kaçırmıştın. Esmer olan vardı ya hani

Aleyna: Hee, tamam. Şimdi hatırladım. Çok bağırdı ya o, biraz zor oldu.

Emrah: Olsun, öyle olması daha güzel değil mi? Anca tadı çıktı.

Aleyna: Neyse, sonra görüşelim. Ben duşa falan gireceğim
Sözünü ettikleri esmer kurban, arkadaş grupları arasından, Yahudi olmayan bir genç kızdı.

Kurban da dahil olmak üzere hep beraber uyuşturucu içtiler. Sonra kurbanı alıp bağlayıp ayine geçtiler. O sırada çok debelendi, inledi, bağırdı.

Aleyna, çırılçıplak denebilecek bir halde kurbanın üzerinde oturup debelendi, bıçakla kurbanın vücuduna şekilleri çizerken yavaşça ve derince çizdi, kesti. Büyük acılar yaşamasına sebep oldu. Kurbanın tırnaklarını bu aşamadan önce çekmişlerdi. Bu kurbanın kalbine bıçağı da Aleyna vurdu. Cesedi kendileri parçaladılar.
Mossad ve CIA da kriz havası var.

Kim mevzusundan, mevzunun kendilerinin ve Trump'ın üzerine kalacağından, Ivanka Trump'ın satanistliğinden tutun da Ankebut Ağı'nın Türkiye ayağındaki gizli Yahudilerin Satanistliğine kadar bir çok mevzuda yazdıklarımı değerlendiriyorlar. Acilen nasıl tedbirler alabilirler, neler yapabilirler, onları konuşuyorlar. Şu andan sonra haftalar boyunca sakinleşemezler.

Şu yazdıklarımdan sonra Türkiye'de ve dünyada şu konularla ilgili çok sayıda kişinin kaza, cinayet, intihar gibi görünen ölümlerle ölmesi ihtimali çok yüksek. Çünkü şu şartlarda, bunların, yargılamaları ve halk tepkisini durdurmak için kendi adamlarını ortadan kaldırmaktan başka yapabilecekleri pek bir şey yok. Bazı ünlüler de çeşitli bahaneler uydurup çeşitli ülkelere gidebilirler. Türkiye'den kaçabilirler.
Forwarded from Akademi Dergisi
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
Bir ölür, bin diriliriz.
Gün gelir, hepinizi ipe çekeriz

Muhsinler ölmez!
Akademi Dergisi
Öldürdüm İsrail'deki bir büyücü Sanhedrin hahamını öldürdüm. Ankebut Ağı'nın bize büyü yapmakta kullandığı bir başka kişiyi daha öldürdüm. Detayları daha sonra yazacağım. Ben yine sözümü tuttum, tutacağım. Bundan böyle sadece ölmek isteyenler bize büyü yapsınlar.
"Sonra yazacağım" demiştim.

Vakti geldi, yazayım. Zaten Ankebut Ağı'nın üst seviye mensupları neden yazmadığımı da çözemedikçe, kendi aralarında konuşup tartışıp durdular.

O gün öldürdüğüm ikinci büyücü haham, ortodoks Yahudi cemaatinin önde gelen isimlerinden biri olan haham Chaim Mertz'di.

Onun leşini çok bekletmediler, Korona virüsünden öldüğünü duyurdular, gömdüler, geçtiler.
Görünürde ölümü çok şiddetli durmuyordu amaaaa, nasıl öldüğünü bilmek bile istemezsiniz.

Özellikle son bir senedir bana ve ekibime durmadan büyüler yapan bu büyücü insan şeytanının şu dünyadaki son anlarında gözleri ve beyni bir anda yandı. İç organları büyük darbe aldı. Yere kapaklandı, hemen öldü. Neye uğradığını bile anlayamadı.

Hasidik ya da Hasidim denilen ortodoks Yahudilerin şu zamandaki büyük isimlerinden biriydi. Mensubu bulunduğu Yahudi tarikatı, Yahudilerin Naturei Karta tarikatında olduğu gibi İsrail'i tanımıyor, Siyonizmi bozuk bir akım olarak kabul ediyor. Yalnız yine de İsrail'in ve İsrail'i yöneten Sanhedrin hahamlarının dümen suyundan çıkmıyorlar. Mertz, Sanhedrin hahamlarının yönlendirmesi/talebi ile bize sarmıştı. Sanhedrin bizimle baş edemeyince, bir ümitle onun kapısını çalmıştı. O da çok çırpındı, elinden geleni yaptı ve çok sıkıntılar çekmemize sebep oldu. Hep diyorum ya, böylelerine mühlet veriliyor. Mühleti bitenin işi bitiyor.

Bu, burada kalmayacak. Başkalarını da öldüreceğiz.
Akademi Dergisi
Ne kendi etti rahat, ne aleme verdi huzur Yıkılıp gitti cihandan, dayansın ehl-i kubur Çağımızın Firavunlarından biri daha öldü. Detayları sonra yazacağım.
O gün üçüncü bir büyücü daha ölümcül darbe aldı ama hemen ölmedi. Darbeyi aldıktan yaklaşık birbuçuk gün sonra öldü. Ölürken ağzı yüzü korkunç bir hal almış, dudakları patlamıştı. Çok ama çok şerli birisiydi, Türkiye'deydi, haham ya da Yahudi değildi. Onlarla irtibatlı da değildi.

Bir zaman sonra bu konuya geri dönüp anlatacağım.
Vur ki ibret olsun. Şehitler için vur. Vur yetimler aşkına vur.
Vur ki ibret olsun. Şehitler için vur. Vur, yetimler aşkına vur.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
"Gök kubbe başına çöker"

Hayati İnanç: Allah zalimi imhal eder ama ihmal etmez
Takipçi yorumları da ufuk açıyor. Ben de bir baktım da hakikaten benziyor.
Tayyip ve ailesi fena haldeydiler.

Yoğun gündem ve meşguliyet arasında ben size yazıp anlatmaya fırsat bulamadım. Birkaç gün önce Tayyip elinde içkisi ile otururken durgun tavırlarla ve biraz kısık sesle konuştu ve dedi ki:

"Ya bu işler ters gidiyor. Her şey kontrolümüzden çıkıp gidiyor. Dizginleri elimizde tutamıyoruz. Nasıl yapacağız. Her şey bizim elimizde fakat çok sıkıştık. Patlamak üzereyiz. Bir hal çaresini bulmak lazım."
"İktidarımız sallanıyor ama son ana kadar bırakmayacağım."

BerBat Albayrak da şu karşılığı verdi:

"Düşmanlarımız olmasa bu insanlar (millet) zaten bir şeye uyanmaz. Biz ne söylesek inanırlar. Fakat onlar da bizim yerimizde olmak için her şeyi yaparlar (Onlar derken düşman dediği çevreleri kastediyor ama burada bizi değil de Abdullah Gül'ün çevresinde toplanan gizli Hristiyan cemaatini, Ali Babacan'ı, Ahmet Davutoğlu'nu, Temel Karamollaoğlu'nu kastediyor.). Bilmiyorum ellerinde bir şeyler (deliller) var mı, ötekiler de (burada bizi kastediyor) ellerindeki delilleri kullanıp üzerimize gelecek kadar gözlerini karartı mı... Eğer varsa ve bu kartı kullanırlarsa bizim için çok kötü olur. Bizim cephe (Ankebut Ağı) çok zayıfladı. Bu gidişle bizi de kurtaramayacaklar. Bana kalırsa biz kendi başımızın çaresine bakmalıyız. Bunları (Ankebut Ağını) beklersek bizi çoktan indirip parçalara ayırırlar."

Bunun üzerine de Tayyip şöyle karşılık verdi:

"Bunca güç, bunca iktidar elimizdeyken, bütün bunlara rağmen bunu yapabilirler mi... Yok yapamazlar ama yine de tedbirli olmakta fayda var. Bu kadar güçlüyken bize kolay kolay bir şey olmaz ve ben de bu işi bırakmayacağım. (Daha önce kaçış planları hazırlanmışlardı zaten) Hazırlıklar gözden geçirilsin. İktidarımız sallanıyor ama son ana kadar bırakmayacağım."

Emine ile Bilal de oradaydı. Bu minvalde konuştuktan sonra konuyu değiştirdiler.