This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
SANA: Suriye ordusu İdlib’de Türkiye’ye ait İHA düşürdü
Suriye ordusunun bugün İdlib bölgesinin güneydoğusunda TSK tarafından fırlatıldığı iddia edilen bir insansız hava aracını (İHA) düşürdüğü iddia edildi.
Suriye resmi haber ajansı SANA’nın haberinde, “Suriye ordu birlikleri, İdlib bölgesinin güneydoğusundaki Dadih köyü yakınlarında Türk Hava Kuvvetleri’ne ait bir İHA düşürdü” ifadesine yer verildi.
Suriye ordusunun bugün İdlib bölgesinin güneydoğusunda TSK tarafından fırlatıldığı iddia edilen bir insansız hava aracını (İHA) düşürdüğü iddia edildi.
Suriye resmi haber ajansı SANA’nın haberinde, “Suriye ordu birlikleri, İdlib bölgesinin güneydoğusundaki Dadih köyü yakınlarında Türk Hava Kuvvetleri’ne ait bir İHA düşürdü” ifadesine yer verildi.
Talut ve Calut Savaşı
Tâlût’un ordusuna katılan Hz. Davud Calut ile nasıl karşılaştı ve Calut'u nasıl öldürdü? Hz. Davud ile Calut kıssası...
Tâlût’un ordusunda 18 yaşında bir genç vardı. İsmi “Dâvûd” idi. Beydâvî’ye göre Dâvûd -aleyhisselâm-, babası ve on üç kardeşi ile beraber Tâlût’un ordusuna katılmıştı.
HZ. DAVUD TALUT'UN ORDUSUNA KATILIYOR
Dâvûd -aleyhisselâm- koyun güderdi. Çok cesur olup ayrıca sapan ile taş atmada mâhir idi. Birgün babasına:
“–Bütün dağlar-taşlar benimle tesbîh ediyor!” dedi.
Bunun üzerine babası da:
“–Ey Dâvûd, sana müjdeler olsun!” dedi.
Dâvûd -aleyhisselâm-’ın sesi, çok gür ve güzel olduğu için Tâlût’un huzûruna çıkarıldı. Tâlût da, O’nu kendisine nedîm yaptı. Dâvûd -aleyhisselâm-, bu sırada Tâlût’un Amâlika kavmine karşı hazırladığı orduya katıldı.
Allâh o peygambere (İşmoil -aleyhisselâm-’a), Câlût’u Dâvûd’un öldüreceğini bildirmiş, o da Dâvûd’u beraberinde götürmüştü. Yolda üç taş dile gelip Dâvûd’a:
“–Bizi al, Câlût’u bizimle öldüreceksin!” demişlerdi. O da onları almış, sonra da bunların hepsi tek bir taş hâline gelmişlerdi.
Diğer taraftan Tâlût:
“–Kim Câlût’u öldürürse, ona kızımı vereceğim!” diye de vaadde bulunmuştu.
Nihâyet Tâlût’un 313 kişi kalan îmanlı askerleri düşmanla karşı karşıya geldi. Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:
“(Tâlût’un ordusu) Câlût ve askerleriyle savaşa tutuştuklarında:
«–Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır! Ayaklarımıza sebat ver ve kâfir kavme karşı bize yardım eyle!» dediler.” (el-Bakara, 250)
Tâlût’un ordusuna katılan Hz. Davud Calut ile nasıl karşılaştı ve Calut'u nasıl öldürdü? Hz. Davud ile Calut kıssası...
Tâlût’un ordusunda 18 yaşında bir genç vardı. İsmi “Dâvûd” idi. Beydâvî’ye göre Dâvûd -aleyhisselâm-, babası ve on üç kardeşi ile beraber Tâlût’un ordusuna katılmıştı.
HZ. DAVUD TALUT'UN ORDUSUNA KATILIYOR
Dâvûd -aleyhisselâm- koyun güderdi. Çok cesur olup ayrıca sapan ile taş atmada mâhir idi. Birgün babasına:
“–Bütün dağlar-taşlar benimle tesbîh ediyor!” dedi.
Bunun üzerine babası da:
“–Ey Dâvûd, sana müjdeler olsun!” dedi.
Dâvûd -aleyhisselâm-’ın sesi, çok gür ve güzel olduğu için Tâlût’un huzûruna çıkarıldı. Tâlût da, O’nu kendisine nedîm yaptı. Dâvûd -aleyhisselâm-, bu sırada Tâlût’un Amâlika kavmine karşı hazırladığı orduya katıldı.
Allâh o peygambere (İşmoil -aleyhisselâm-’a), Câlût’u Dâvûd’un öldüreceğini bildirmiş, o da Dâvûd’u beraberinde götürmüştü. Yolda üç taş dile gelip Dâvûd’a:
“–Bizi al, Câlût’u bizimle öldüreceksin!” demişlerdi. O da onları almış, sonra da bunların hepsi tek bir taş hâline gelmişlerdi.
Diğer taraftan Tâlût:
“–Kim Câlût’u öldürürse, ona kızımı vereceğim!” diye de vaadde bulunmuştu.
Nihâyet Tâlût’un 313 kişi kalan îmanlı askerleri düşmanla karşı karşıya geldi. Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:
“(Tâlût’un ordusu) Câlût ve askerleriyle savaşa tutuştuklarında:
«–Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır! Ayaklarımıza sebat ver ve kâfir kavme karşı bize yardım eyle!» dediler.” (el-Bakara, 250)
Zafer için şu üç vasıf şart
Bu âyet-i kerîmede işâret edildiğine göre düşman üzerine giden askerin üç vasfa sâhip olması gerekmektedir:
Zorluklara sabır,
Cesâret ve sebat,
İlâhî yardımın, yâni te’yîd-i ilâhînin geleceğine inanıp Cenâb-ı Hakk’a tazarrû hâlinde bulunmak.
CALUT'U KİM ÖLDÜRDÜ?
İki ordu karşılaştığında, Câlût, kendisiyle mübârezeye çıkacak, yâni ordusunu temsîlen kendisiyle vuruşacak bir er diledi. Karşısına Dâvûd -aleyhisselâm- çıktı. Herkes şaşırdı. Çünkü Câlût, iri yüzlü ve çok güçlü biriydi. Nitekim Câlût, gücüne güvenerek Dâvûd’u küçümsedi:
“–Ey hakîr, karşıma sen mi geldin? Söyle, niçin geldin?” diye sordu.
Dâvûd:
“–Seninle cenk etmeye geldim!” deyince, Câlût O’nunla alay etti.
Dâvûd -aleyhisselâm-, sapanını çıkardı ve meşhur taşı yerleştirerek Câlût’a fırlattı. Taş, Câlût’un tam alnına isâbet etti ve Câlût, atından düşerek öldü.
Kuvvetiyle mağrur, iri yarı bir hükümdar olan Câlût, apaçık görülen zâhirî üstünlüğüne rağmen mağlup oldu. Allâh Teâlâ bununla, işlerin yalnız zâhirî şartlara bağlı olmayıp, hakîkatte kendi irâdesiyle vukû bulduğunu göstermişti. Yine bu hâdise ile, insanların nazarında kuvvetli görünenin, hakîkatte zayıf, zayıf görünenin de Allâh’ın yardımıyla kuvvetli olabileceğini öğretmişti. Allâh’ı inkâr eden zâlimler ne kadar kuvvetli görünürlerse görünsünler Allâh’ın irâdesi tahakkuk edeceği zaman küçücük bir çocuktan bile daha zayıf bir hâle düşerler. Ebrehe misâlinde olduğu gibi…
Burada Allâh Teâlâ’nın gerçekleşmesini mûrâd ettiği başka hikmetler de mevcuttur: Hak Teâlâ, Tâlût’dan sonra mülkü, yâni hükümdarlığı Hazret-i Dâvûd’un almasını ve yerine de oğlu Süleymân -aleyhisselâm-’ı vâris kılmasını murâd etmişti. Nitekim Hazret-i Dâvûd’un Câlût’u öldürmesiyle halkın nazarında da gücü ve cesâreti ispatlanmış ve böylece Dâvûd -aleyhisselâm- hükümdarlığa hazırlanmış oluyordu.
Bu âyet-i kerîmede işâret edildiğine göre düşman üzerine giden askerin üç vasfa sâhip olması gerekmektedir:
Zorluklara sabır,
Cesâret ve sebat,
İlâhî yardımın, yâni te’yîd-i ilâhînin geleceğine inanıp Cenâb-ı Hakk’a tazarrû hâlinde bulunmak.
CALUT'U KİM ÖLDÜRDÜ?
İki ordu karşılaştığında, Câlût, kendisiyle mübârezeye çıkacak, yâni ordusunu temsîlen kendisiyle vuruşacak bir er diledi. Karşısına Dâvûd -aleyhisselâm- çıktı. Herkes şaşırdı. Çünkü Câlût, iri yüzlü ve çok güçlü biriydi. Nitekim Câlût, gücüne güvenerek Dâvûd’u küçümsedi:
“–Ey hakîr, karşıma sen mi geldin? Söyle, niçin geldin?” diye sordu.
Dâvûd:
“–Seninle cenk etmeye geldim!” deyince, Câlût O’nunla alay etti.
Dâvûd -aleyhisselâm-, sapanını çıkardı ve meşhur taşı yerleştirerek Câlût’a fırlattı. Taş, Câlût’un tam alnına isâbet etti ve Câlût, atından düşerek öldü.
Kuvvetiyle mağrur, iri yarı bir hükümdar olan Câlût, apaçık görülen zâhirî üstünlüğüne rağmen mağlup oldu. Allâh Teâlâ bununla, işlerin yalnız zâhirî şartlara bağlı olmayıp, hakîkatte kendi irâdesiyle vukû bulduğunu göstermişti. Yine bu hâdise ile, insanların nazarında kuvvetli görünenin, hakîkatte zayıf, zayıf görünenin de Allâh’ın yardımıyla kuvvetli olabileceğini öğretmişti. Allâh’ı inkâr eden zâlimler ne kadar kuvvetli görünürlerse görünsünler Allâh’ın irâdesi tahakkuk edeceği zaman küçücük bir çocuktan bile daha zayıf bir hâle düşerler. Ebrehe misâlinde olduğu gibi…
Burada Allâh Teâlâ’nın gerçekleşmesini mûrâd ettiği başka hikmetler de mevcuttur: Hak Teâlâ, Tâlût’dan sonra mülkü, yâni hükümdarlığı Hazret-i Dâvûd’un almasını ve yerine de oğlu Süleymân -aleyhisselâm-’ı vâris kılmasını murâd etmişti. Nitekim Hazret-i Dâvûd’un Câlût’u öldürmesiyle halkın nazarında da gücü ve cesâreti ispatlanmış ve böylece Dâvûd -aleyhisselâm- hükümdarlığa hazırlanmış oluyordu.
Allâh Teâlâ âyet-i kerîmede şöyle buyurur:
“Nihâyet Allâh’ın izniyle onları hezîmete uğrattılar ve Dâvûd, Câlût’u öldürdü. Allâh O’na (Dâvûd’a) hükümdarlık ve hikmet (peygamberlik) verdi; dilediği ilimlerden O’na öğretti. Eğer Allâh, insanların bir kısmını diğer bir kısmıyla defetmeseydi, yeryüzü elbette fesâda uğrardı. Fakat Allâh, bütün âlemlere karşı lutuf ve kerem sâhibidir.” (el-Bakara, 251)
Bu âyet-i kerîmede, dünyâ hayâtında cârî olan ilâhî nizâmın bir ölçüde îzâhı vardır. Hakîkaten, şâyet Allâh Teâlâ insanlar arasında adâletle hükmedecek sultanlar var etmeseydi, insanların güçlüleri, zayıfları ezip mahvederdi. Bu bakımdan bir rivâyette:
“Sultan Allâh’ın yeryüzündeki gölgesidir.” (Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, V, 196, Deylemî, Müsned, II, 343) buyrulmuştur.
Hazret-i Osman -radıyallâhu anh- da şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz ki Allâh, Kur’ân ile engellemediği şeyi sultan ile engeller.” (İbn-i Kesîr, Kısasu’l-Enbiyâ, s. 516)
Diğer taraftan, Allâh Teâlâ insanlar arasında ictimâî dengenin kurulmasını birtakım sebeplere bağlamıştır. Bu itibarla insanların bir kısmı zengin, bir kısmı fakir, bir kısmı güçlü, bir kısmı zayıf, bir kısmı sıhhatli, bir kısmı hasta, bir kısmı mü’min, bir kısmı münkir olacak ki, bunlar arasında kurulacak alâkalar, insanların cemiyet hâlinde yaşayabilmelerini temin edebilsin. Tıpkı elektrik yüklü artı ve eksi kutuplar arasında kıvılcım (şerâre) ve enerji meydana gelmesi gibi, müsbet ve menfî insanlar arasında vukû bulan mücâdele ve muhârebelerde de, pek çok hikmetler bulunmaktadır. İşte yukarıdaki âyet-i kerîmeler ile ilâhî nizâmın bazı prensipleri anlatılmıştır. Nitekim bu âyet-i kerîmelerin devâmında da şöyle buyrulur:
“İşte bunlar, Allâh’ın âyetleridir. Biz onları Sana hakkıyla okuyoruz. Şüphesiz Sen, Allâh tarafından gönderilmiş peygamberlerdensin!” (el-Bakara, 252)
“Nihâyet Allâh’ın izniyle onları hezîmete uğrattılar ve Dâvûd, Câlût’u öldürdü. Allâh O’na (Dâvûd’a) hükümdarlık ve hikmet (peygamberlik) verdi; dilediği ilimlerden O’na öğretti. Eğer Allâh, insanların bir kısmını diğer bir kısmıyla defetmeseydi, yeryüzü elbette fesâda uğrardı. Fakat Allâh, bütün âlemlere karşı lutuf ve kerem sâhibidir.” (el-Bakara, 251)
Bu âyet-i kerîmede, dünyâ hayâtında cârî olan ilâhî nizâmın bir ölçüde îzâhı vardır. Hakîkaten, şâyet Allâh Teâlâ insanlar arasında adâletle hükmedecek sultanlar var etmeseydi, insanların güçlüleri, zayıfları ezip mahvederdi. Bu bakımdan bir rivâyette:
“Sultan Allâh’ın yeryüzündeki gölgesidir.” (Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, V, 196, Deylemî, Müsned, II, 343) buyrulmuştur.
Hazret-i Osman -radıyallâhu anh- da şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz ki Allâh, Kur’ân ile engellemediği şeyi sultan ile engeller.” (İbn-i Kesîr, Kısasu’l-Enbiyâ, s. 516)
Diğer taraftan, Allâh Teâlâ insanlar arasında ictimâî dengenin kurulmasını birtakım sebeplere bağlamıştır. Bu itibarla insanların bir kısmı zengin, bir kısmı fakir, bir kısmı güçlü, bir kısmı zayıf, bir kısmı sıhhatli, bir kısmı hasta, bir kısmı mü’min, bir kısmı münkir olacak ki, bunlar arasında kurulacak alâkalar, insanların cemiyet hâlinde yaşayabilmelerini temin edebilsin. Tıpkı elektrik yüklü artı ve eksi kutuplar arasında kıvılcım (şerâre) ve enerji meydana gelmesi gibi, müsbet ve menfî insanlar arasında vukû bulan mücâdele ve muhârebelerde de, pek çok hikmetler bulunmaktadır. İşte yukarıdaki âyet-i kerîmeler ile ilâhî nizâmın bazı prensipleri anlatılmıştır. Nitekim bu âyet-i kerîmelerin devâmında da şöyle buyrulur:
“İşte bunlar, Allâh’ın âyetleridir. Biz onları Sana hakkıyla okuyoruz. Şüphesiz Sen, Allâh tarafından gönderilmiş peygamberlerdensin!” (el-Bakara, 252)
Forwarded from Akademi Dergisi
Son uyarımızdır.
Son bir ay içinde dünya üzerinde yapmış olduğumuz tespitler, uyarılar, tamamıyle gerçek oldu.
Kâh Avustralya da develere zarar vermeyin, Allah'ın gazabı gelecek dedik geldi.
Çin, Doğu Türkistan konusunda geri adım atmalı, zulme son vermeli dedik, başına çok çok büyük toparlayamayacağı işler aldı.
İran konusunda ilk günden beri Suleymani'nin bir hain olduğunu ve İran'ı yöneten kişilerin tamamıyla hain olduğunu, o suikastın ABD ile birlikte yapıldığını ilk biz burda duyurduk. İran sonrasında toparlayamayıp daha beter rezil oldu.
Şimdi önümüzde Suriye meselesi var. Kaç zamandır aynı şeyi söylüyoruz; orası bataklık! Türkiye'nin içindeki vatansever kadrolara seslendik; ordan insiyatif alın ve çıkın. Şuan battıkça batıyoruz.
Bizim üzerimizde piranımızın himmeti var, biz yeri gelir himmetle dünyadaki herkesten daha doğru /daha adil konuşuruz.
Şu saatten sonra hem Türkiye hem de dünyanın geleceği için yapılacak en akıllı hamle MFS’nin hukuksuz şekilde sakladığınız yerden çıkarılması olacaktır. Fazla vaktiniz yok, Mfs kısa zaman içinde çıkmazsa sizi düştüğünüz kuyudan kimse çıkaramaz. Konseyler sizi sildi, kendi tabirlerince "deliğe süpürülüyorsunuz"
Bu sözümüzü ister tehdit olarak algılayın, ister tavsiye. Biz bir şey söylüyorsak, daha önceki isabetli yazılarımızı göz önünde bulundurarak söylüyoruz.
Son bir ay içinde dünya üzerinde yapmış olduğumuz tespitler, uyarılar, tamamıyle gerçek oldu.
Kâh Avustralya da develere zarar vermeyin, Allah'ın gazabı gelecek dedik geldi.
Çin, Doğu Türkistan konusunda geri adım atmalı, zulme son vermeli dedik, başına çok çok büyük toparlayamayacağı işler aldı.
İran konusunda ilk günden beri Suleymani'nin bir hain olduğunu ve İran'ı yöneten kişilerin tamamıyla hain olduğunu, o suikastın ABD ile birlikte yapıldığını ilk biz burda duyurduk. İran sonrasında toparlayamayıp daha beter rezil oldu.
Şimdi önümüzde Suriye meselesi var. Kaç zamandır aynı şeyi söylüyoruz; orası bataklık! Türkiye'nin içindeki vatansever kadrolara seslendik; ordan insiyatif alın ve çıkın. Şuan battıkça batıyoruz.
Bizim üzerimizde piranımızın himmeti var, biz yeri gelir himmetle dünyadaki herkesten daha doğru /daha adil konuşuruz.
Şu saatten sonra hem Türkiye hem de dünyanın geleceği için yapılacak en akıllı hamle MFS’nin hukuksuz şekilde sakladığınız yerden çıkarılması olacaktır. Fazla vaktiniz yok, Mfs kısa zaman içinde çıkmazsa sizi düştüğünüz kuyudan kimse çıkaramaz. Konseyler sizi sildi, kendi tabirlerince "deliğe süpürülüyorsunuz"
Bu sözümüzü ister tehdit olarak algılayın, ister tavsiye. Biz bir şey söylüyorsak, daha önceki isabetli yazılarımızı göz önünde bulundurarak söylüyoruz.
Audio
"Kafir devletler ayakta kalır zalim devletler asla ayakta kalamaz. Türkiye en fazla 2-3 ay içinde onların yıkıldığını görecek.Benim adım MFS ben buradan da çıkacağım,bu gözlerim onların asıldığını görecek, bunu böyle paylaş..."
#MehmetFahriSertkaya
#MehmetFahriSertkaya
İmâm Ca‘fer-i Sâdık hazretleri buyurdular ki:
“Babam dedemden rivâyet etti: Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
‘Kime Allâhü Teâlâ bir nimet ihsân ederse Allâhü Teâlâ’ya hamd etsin.
Kimin rızkında bir gecikme olursa
Allâhü Teâlâ’ya istiğfâr etsin.
Kimin başına kendisini üzen bir hal gelirse
“Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm” desin.”
(İmam Yâfiî, Ravzu’r-reyâhîn)
“Babam dedemden rivâyet etti: Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
‘Kime Allâhü Teâlâ bir nimet ihsân ederse Allâhü Teâlâ’ya hamd etsin.
Kimin rızkında bir gecikme olursa
Allâhü Teâlâ’ya istiğfâr etsin.
Kimin başına kendisini üzen bir hal gelirse
“Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm” desin.”
(İmam Yâfiî, Ravzu’r-reyâhîn)
Akademi Dergisi
Dünya’nın her yeri Coronavirüs'le boğuşuyor. En son komşumuz İran ve Irak'ta da vakâlar görülmeye başlanmıştı. Ülkemize gelmesi an meselesi ve milyonlarca insan tehdit altında olacak. Böyle bir musîbetten ve içine düştüğünüz Suriye bataklığından, ülkemizi…
İran'da sokağa çıkma yasağı
👉İran hükümeti, coronavirüsün ülkede hızla yaygınlaşması dolayısıyla 11 eyalette sokağa çıkma yasağı getirdi.
👉Ülkede okulların tatil edilmesi kararı alınırken, eğitim bakanlığı bu karara karşı çıktı.
👉İran hükümeti, coronavirüsün ülkede hızla yaygınlaşması dolayısıyla 11 eyalette sokağa çıkma yasağı getirdi.
👉Ülkede okulların tatil edilmesi kararı alınırken, eğitim bakanlığı bu karara karşı çıktı.
ABD, Rusya ve Türkiye'ye yaptırımları genişletti
ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, İran, Kuzey Kore ve Suriye'ye karşı uygulanan kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi kanunu kapsamında Çin, Irak, Rusya ve Türkiye'den 13 şirket ve vatandaşa yaptırım kararı alındığını açıkladı.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Çin, Irak, Rusya ve Türkiye'den 13 şirkete yaptırım kararı alındığını bildirdi.
Pompeo, yaptığı yazılı açıklamada "ABD, İran, Kuzey Kore ve Suriye yönelik uygulanan kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi kanuna (INKSNA) uygun olarak Çin, Irak, Rusya ve Türkiye’den 13 yabancı şirket ve vatandaşa karşı yaptırımları uygulamaya koyuyor" ifadelerini kullandı.
Çin ve Türkiye’den 5 şirketin 'İran'ın füze programına destek' suçlamasıyla kara listeye alındığını belirten Pompeo, bir Çin vatandaşını da Pakistan'a silah programı için çifte amaçlı ürün sağlamakla suçladı.
Pompeo'nun açıklamasında, kara listeye hangi Rus şirket ve vatandaşlarının dahil edildiğine dair ayrıntı yer almadı.
INKSNA, İran, Kuzey Kore ve Suriye’ye nükleer, kimyasal, bakteriyolojik silah geliştirmeye yardımcı olacak teknolojilerin aktarılmasını yasaklıyor.
ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, İran, Kuzey Kore ve Suriye'ye karşı uygulanan kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi kanunu kapsamında Çin, Irak, Rusya ve Türkiye'den 13 şirket ve vatandaşa yaptırım kararı alındığını açıkladı.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Çin, Irak, Rusya ve Türkiye'den 13 şirkete yaptırım kararı alındığını bildirdi.
Pompeo, yaptığı yazılı açıklamada "ABD, İran, Kuzey Kore ve Suriye yönelik uygulanan kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi kanuna (INKSNA) uygun olarak Çin, Irak, Rusya ve Türkiye’den 13 yabancı şirket ve vatandaşa karşı yaptırımları uygulamaya koyuyor" ifadelerini kullandı.
Çin ve Türkiye’den 5 şirketin 'İran'ın füze programına destek' suçlamasıyla kara listeye alındığını belirten Pompeo, bir Çin vatandaşını da Pakistan'a silah programı için çifte amaçlı ürün sağlamakla suçladı.
Pompeo'nun açıklamasında, kara listeye hangi Rus şirket ve vatandaşlarının dahil edildiğine dair ayrıntı yer almadı.
INKSNA, İran, Kuzey Kore ve Suriye’ye nükleer, kimyasal, bakteriyolojik silah geliştirmeye yardımcı olacak teknolojilerin aktarılmasını yasaklıyor.
Akademi Dergisi
Dünya’nın her yeri Coronavirüs'le boğuşuyor. En son komşumuz İran ve Irak'ta da vakâlar görülmeye başlanmıştı. Ülkemize gelmesi an meselesi ve milyonlarca insan tehdit altında olacak. Böyle bir musîbetten ve içine düştüğünüz Suriye bataklığından, ülkemizi…
Türk Tabipleri Birliği'nden Sağlık Bakanlığı'na uyarı:
📌Koronavirüs korumalarını sağlayacak tıbbi malzeme yetersiz
📌Virüsün tanısına yönelik testler Hıfzıssıhha Merkezi dışında üniversite hastanelerinin laboratuvarlarında da yapılabilmeli.
📌Koronavirüs korumalarını sağlayacak tıbbi malzeme yetersiz
📌Virüsün tanısına yönelik testler Hıfzıssıhha Merkezi dışında üniversite hastanelerinin laboratuvarlarında da yapılabilmeli.
İstanbul’da en çok Suriyeli hangi ilçede? İşte sayılar
Suriye’deki savaştan kaçıp/vatanını satmış onursuzca ülkemize yerleşen Suriyelilerin sayısı her geçen gün hızla artmakta. İstanbul’da yaşayan Suriyeliler mega kenti adeta küçük Şam’a çevirdi. İşte sayılar...
Türkiye’de'de yaşayan Suriyeli sayısı 14 Şubat 2020 itibarıyla bir önceki aya göre 14 bin 34 kişi artarak, toplam 3 milyon 585 bin 209 kişi oldu.Suriyelilerden 959 bin 413'ü İstanbul'da yaşıyor. 39 ilçede yaşayan Suriyelilerin sayısı ise her bölgeye göre ayrılıyor. En fazla Suriyeli Esenyurt İlçesi'nde yaşarken, en az Suriyeli ise Adalar'da yaşıyor.
Suriye’deki savaştan kaçıp/vatanını satmış onursuzca ülkemize yerleşen Suriyelilerin sayısı her geçen gün hızla artmakta. İstanbul’da yaşayan Suriyeliler mega kenti adeta küçük Şam’a çevirdi. İşte sayılar...
Türkiye’de'de yaşayan Suriyeli sayısı 14 Şubat 2020 itibarıyla bir önceki aya göre 14 bin 34 kişi artarak, toplam 3 milyon 585 bin 209 kişi oldu.Suriyelilerden 959 bin 413'ü İstanbul'da yaşıyor. 39 ilçede yaşayan Suriyelilerin sayısı ise her bölgeye göre ayrılıyor. En fazla Suriyeli Esenyurt İlçesi'nde yaşarken, en az Suriyeli ise Adalar'da yaşıyor.
Harp kaçkını Suriyeli sayısı
Esenyurt: 127 bin 210
Fatih: 80 bin 920
Bağcılar: 79 bin 305
Başakşehir: 66 bin 234
Sultangazi: 63 bin 331
Esenler: 58 bin 342
Küçükçekmece: 49 bin 749
Arnavutköy: 44 bin 244
Beyoğlu: 39 bin 298
Gaziosmanpaşa: 37 bin 362
Kağıthane: 36 bin 640
Sultanbeyli: 30 bin 200
Avcılar: 30 bin 21
Bahçelievler: 29 bin 899
Zeytinburnu: 24 bin 503
Güngören: 20 bin 788
Eyüpsultan: 20 bin 736
Ümraniye: 19 bin 211
Bayrampaşa: 19 bin 20
Sancaktepe: 16 bin 445
Pendik: 11 bin 334
Beylikdüzü: 8 bin 302
Şişli: 5 bin 705
Büyükçekmece: 5 bin 5
Tuzla: 4 bin 816
Beykoz: 4 bin 416
Üsküdar: 4 bin 8
Silivri: 3 bin 873
Ataşehir: 3 bin 377
Çekmeköy: 3 bin 67
Maltepe: 3 bin 65
Sarıyer: 2 bin 771
Kartal: 2 bin 457
Kadıköy: 1.324
Bakırköy: 790
Beşiktaş: 637
Şile: 444
Çatalca: 419
Adalar: 145
Esenyurt: 127 bin 210
Fatih: 80 bin 920
Bağcılar: 79 bin 305
Başakşehir: 66 bin 234
Sultangazi: 63 bin 331
Esenler: 58 bin 342
Küçükçekmece: 49 bin 749
Arnavutköy: 44 bin 244
Beyoğlu: 39 bin 298
Gaziosmanpaşa: 37 bin 362
Kağıthane: 36 bin 640
Sultanbeyli: 30 bin 200
Avcılar: 30 bin 21
Bahçelievler: 29 bin 899
Zeytinburnu: 24 bin 503
Güngören: 20 bin 788
Eyüpsultan: 20 bin 736
Ümraniye: 19 bin 211
Bayrampaşa: 19 bin 20
Sancaktepe: 16 bin 445
Pendik: 11 bin 334
Beylikdüzü: 8 bin 302
Şişli: 5 bin 705
Büyükçekmece: 5 bin 5
Tuzla: 4 bin 816
Beykoz: 4 bin 416
Üsküdar: 4 bin 8
Silivri: 3 bin 873
Ataşehir: 3 bin 377
Çekmeköy: 3 bin 67
Maltepe: 3 bin 65
Sarıyer: 2 bin 771
Kartal: 2 bin 457
Kadıköy: 1.324
Bakırköy: 790
Beşiktaş: 637
Şile: 444
Çatalca: 419
Adalar: 145
Akademi Dergisi
Bop uğruna; Halep Halep dediniz ordan da defedildiniz. Dost ve kardeş Suriye Ordusu dün, Halep'i BOP artığı militanlardan geri alırken karşı safta şanlı Türk Ordumuz vardı. Oyunu bozdular. Teröristlerle olan işbirliğinizi TSK içindeki vatansever kadro daha…
Ankara'da IŞİD operasyonu: 9 gözaltı
Ankara'da IŞİD’e yönelik operasyonda, haklarında gözaltı kararı verilen 10 zanlıdan 9'u yakalandı.
Ankara'da IŞİD’e yönelik operasyonda, haklarında gözaltı kararı verilen 10 zanlıdan 9'u yakalandı.