Kan bankacılığı tehlikede
Kızılay’ın kan bankacılığı faaliyetlerinin tehlikeye düşebileceğine dikkatin çekildiği raporda şunlar kaydedildi:
“Toplumumuza gerekli bilgilendirme yapılmaksızın kan numunelerinin kullanılması durumunda Kızılay’ın rutin kan bankacılığı faaliyetlerinin sekteye uğraması olasıdır. Analiz yönünden Kızılay’ın kapasitesinin yeterli olduğu, 'Kızılay'a ait laboratuvarlarda plazma seri serbest bırakma testleri yapılabiliyor iken kan test tüplerinin Kızılay’ın sorumluluğu dışına çıkmasına gerek bulunmadığı' müşahede edilmiştir.
Ayrıca bu süreçte herhangi bir olumsuzluk yaşanması, buna bağlı olarak Kızılay'ın Türk halkı nazarındaki imajının zedelenmesine yol açabileceği, ayrıca kontrolsüz olarak genom analizi yapılması durumunda ülkemizin gelecek nesil ilaç stratejilerine olumsuz etki oluşturabileceği değerlendirilmektedir.”
'Sözleşme revize edilmeli'
Raporun sonuç kısmında ise “Kızılay’dan plazma dışında istatistiki olarak anlamlı miktarda kan numunesi çıkmamasının ve sözleşmelerin bu doğrultuda revize edilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır” denildi.
Kızılay’ın kan bankacılığı faaliyetlerinin tehlikeye düşebileceğine dikkatin çekildiği raporda şunlar kaydedildi:
“Toplumumuza gerekli bilgilendirme yapılmaksızın kan numunelerinin kullanılması durumunda Kızılay’ın rutin kan bankacılığı faaliyetlerinin sekteye uğraması olasıdır. Analiz yönünden Kızılay’ın kapasitesinin yeterli olduğu, 'Kızılay'a ait laboratuvarlarda plazma seri serbest bırakma testleri yapılabiliyor iken kan test tüplerinin Kızılay’ın sorumluluğu dışına çıkmasına gerek bulunmadığı' müşahede edilmiştir.
Ayrıca bu süreçte herhangi bir olumsuzluk yaşanması, buna bağlı olarak Kızılay'ın Türk halkı nazarındaki imajının zedelenmesine yol açabileceği, ayrıca kontrolsüz olarak genom analizi yapılması durumunda ülkemizin gelecek nesil ilaç stratejilerine olumsuz etki oluşturabileceği değerlendirilmektedir.”
'Sözleşme revize edilmeli'
Raporun sonuç kısmında ise “Kızılay’dan plazma dışında istatistiki olarak anlamlı miktarda kan numunesi çıkmamasının ve sözleşmelerin bu doğrultuda revize edilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır” denildi.
Lavrov'dan İdlib'deki teröristlerle ateşkes yapma çağrılarına ret: Bu, onlara ayrıcalık tanımak olur
İsviçre'deki BM Cenevre Ofisi'nde düzenlenen BM İnsan Hakları Konseyi'nin 43. oturumunda konuşan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, "Uluslararası toplum ve BM İnsan Hakları Konseyi, başlarını kaldıran aşırılık yanlılarının önünü kesmelidir. Şu anda bazı meslektaşlarımız, bilerek ya da bilmeyerek, radikal ve terörist grupların vahşetlerini haklı gösterme arzusu içinde. İdlib'deki duruma ilişkin görüşmelerde yaşandığı gibi, haydutlarla ateşkes anlaşması yapma olasılığına ilişkin çağrıları açıklamak zor. Bu tür eylemler, insan haklarını savunma amacını göstermez, aksine teröristlere ayrıcalık tanınması ve onların faaliyetlerinin desteklenmesi anlamına gelir" dedi.
Lavrov, teröristlerle ateşkes yapmanın evrensel konvansiyonları ve BM Güvenlik Konseyi'nin aldığı çok sayıda kararı en ciddi şekilde ihlal edeceğini vurguladı.
İsviçre'deki BM Cenevre Ofisi'nde düzenlenen BM İnsan Hakları Konseyi'nin 43. oturumunda konuşan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, "Uluslararası toplum ve BM İnsan Hakları Konseyi, başlarını kaldıran aşırılık yanlılarının önünü kesmelidir. Şu anda bazı meslektaşlarımız, bilerek ya da bilmeyerek, radikal ve terörist grupların vahşetlerini haklı gösterme arzusu içinde. İdlib'deki duruma ilişkin görüşmelerde yaşandığı gibi, haydutlarla ateşkes anlaşması yapma olasılığına ilişkin çağrıları açıklamak zor. Bu tür eylemler, insan haklarını savunma amacını göstermez, aksine teröristlere ayrıcalık tanınması ve onların faaliyetlerinin desteklenmesi anlamına gelir" dedi.
Lavrov, teröristlerle ateşkes yapmanın evrensel konvansiyonları ve BM Güvenlik Konseyi'nin aldığı çok sayıda kararı en ciddi şekilde ihlal edeceğini vurguladı.
Dün bu konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Lavrov şu ifadeleri kullanmıştı:
"Teröristleri haklı çıkarmaya yönelik her türlü girişimle kesinlikle mücadele edeceğiz. El Nusra Cephesi ve Heyet Tahrir el Şam’dan bahsedecek olursak, bazı Batılı ülkelerin, özellikle de ABD’nin bu terör örgütlerine yönelik yaklaşımı bizi endişelendiriyor. İki örgüt de hem BM’nin hem de ABD’nin terör örgütleri listesinde yer alıyor. Ancak ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey de dahil olmak üzere, Washingtonlu yetkililerden, Heyet Tahrir el Şam’ı artık o kadar da terör örgütü olarak görmedikleri ve onlarla belirli koşullarda diyalog kurulabileceğinin ileri sürüldüğü açıklamalar geliyor. Bu tarz ifadeleri ilk kez duymuyoruz ve bunları kesinlikle kabul edilemez görüyoruz."
"Teröristleri haklı çıkarmaya yönelik her türlü girişimle kesinlikle mücadele edeceğiz. El Nusra Cephesi ve Heyet Tahrir el Şam’dan bahsedecek olursak, bazı Batılı ülkelerin, özellikle de ABD’nin bu terör örgütlerine yönelik yaklaşımı bizi endişelendiriyor. İki örgüt de hem BM’nin hem de ABD’nin terör örgütleri listesinde yer alıyor. Ancak ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey de dahil olmak üzere, Washingtonlu yetkililerden, Heyet Tahrir el Şam’ı artık o kadar da terör örgütü olarak görmedikleri ve onlarla belirli koşullarda diyalog kurulabileceğinin ileri sürüldüğü açıklamalar geliyor. Bu tarz ifadeleri ilk kez duymuyoruz ve bunları kesinlikle kabul edilemez görüyoruz."
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
SANA: Suriye ordusu İdlib’de Türkiye’ye ait İHA düşürdü
Suriye ordusunun bugün İdlib bölgesinin güneydoğusunda TSK tarafından fırlatıldığı iddia edilen bir insansız hava aracını (İHA) düşürdüğü iddia edildi.
Suriye resmi haber ajansı SANA’nın haberinde, “Suriye ordu birlikleri, İdlib bölgesinin güneydoğusundaki Dadih köyü yakınlarında Türk Hava Kuvvetleri’ne ait bir İHA düşürdü” ifadesine yer verildi.
Suriye ordusunun bugün İdlib bölgesinin güneydoğusunda TSK tarafından fırlatıldığı iddia edilen bir insansız hava aracını (İHA) düşürdüğü iddia edildi.
Suriye resmi haber ajansı SANA’nın haberinde, “Suriye ordu birlikleri, İdlib bölgesinin güneydoğusundaki Dadih köyü yakınlarında Türk Hava Kuvvetleri’ne ait bir İHA düşürdü” ifadesine yer verildi.
Talut ve Calut Savaşı
Tâlût’un ordusuna katılan Hz. Davud Calut ile nasıl karşılaştı ve Calut'u nasıl öldürdü? Hz. Davud ile Calut kıssası...
Tâlût’un ordusunda 18 yaşında bir genç vardı. İsmi “Dâvûd” idi. Beydâvî’ye göre Dâvûd -aleyhisselâm-, babası ve on üç kardeşi ile beraber Tâlût’un ordusuna katılmıştı.
HZ. DAVUD TALUT'UN ORDUSUNA KATILIYOR
Dâvûd -aleyhisselâm- koyun güderdi. Çok cesur olup ayrıca sapan ile taş atmada mâhir idi. Birgün babasına:
“–Bütün dağlar-taşlar benimle tesbîh ediyor!” dedi.
Bunun üzerine babası da:
“–Ey Dâvûd, sana müjdeler olsun!” dedi.
Dâvûd -aleyhisselâm-’ın sesi, çok gür ve güzel olduğu için Tâlût’un huzûruna çıkarıldı. Tâlût da, O’nu kendisine nedîm yaptı. Dâvûd -aleyhisselâm-, bu sırada Tâlût’un Amâlika kavmine karşı hazırladığı orduya katıldı.
Allâh o peygambere (İşmoil -aleyhisselâm-’a), Câlût’u Dâvûd’un öldüreceğini bildirmiş, o da Dâvûd’u beraberinde götürmüştü. Yolda üç taş dile gelip Dâvûd’a:
“–Bizi al, Câlût’u bizimle öldüreceksin!” demişlerdi. O da onları almış, sonra da bunların hepsi tek bir taş hâline gelmişlerdi.
Diğer taraftan Tâlût:
“–Kim Câlût’u öldürürse, ona kızımı vereceğim!” diye de vaadde bulunmuştu.
Nihâyet Tâlût’un 313 kişi kalan îmanlı askerleri düşmanla karşı karşıya geldi. Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:
“(Tâlût’un ordusu) Câlût ve askerleriyle savaşa tutuştuklarında:
«–Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır! Ayaklarımıza sebat ver ve kâfir kavme karşı bize yardım eyle!» dediler.” (el-Bakara, 250)
Tâlût’un ordusuna katılan Hz. Davud Calut ile nasıl karşılaştı ve Calut'u nasıl öldürdü? Hz. Davud ile Calut kıssası...
Tâlût’un ordusunda 18 yaşında bir genç vardı. İsmi “Dâvûd” idi. Beydâvî’ye göre Dâvûd -aleyhisselâm-, babası ve on üç kardeşi ile beraber Tâlût’un ordusuna katılmıştı.
HZ. DAVUD TALUT'UN ORDUSUNA KATILIYOR
Dâvûd -aleyhisselâm- koyun güderdi. Çok cesur olup ayrıca sapan ile taş atmada mâhir idi. Birgün babasına:
“–Bütün dağlar-taşlar benimle tesbîh ediyor!” dedi.
Bunun üzerine babası da:
“–Ey Dâvûd, sana müjdeler olsun!” dedi.
Dâvûd -aleyhisselâm-’ın sesi, çok gür ve güzel olduğu için Tâlût’un huzûruna çıkarıldı. Tâlût da, O’nu kendisine nedîm yaptı. Dâvûd -aleyhisselâm-, bu sırada Tâlût’un Amâlika kavmine karşı hazırladığı orduya katıldı.
Allâh o peygambere (İşmoil -aleyhisselâm-’a), Câlût’u Dâvûd’un öldüreceğini bildirmiş, o da Dâvûd’u beraberinde götürmüştü. Yolda üç taş dile gelip Dâvûd’a:
“–Bizi al, Câlût’u bizimle öldüreceksin!” demişlerdi. O da onları almış, sonra da bunların hepsi tek bir taş hâline gelmişlerdi.
Diğer taraftan Tâlût:
“–Kim Câlût’u öldürürse, ona kızımı vereceğim!” diye de vaadde bulunmuştu.
Nihâyet Tâlût’un 313 kişi kalan îmanlı askerleri düşmanla karşı karşıya geldi. Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:
“(Tâlût’un ordusu) Câlût ve askerleriyle savaşa tutuştuklarında:
«–Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır! Ayaklarımıza sebat ver ve kâfir kavme karşı bize yardım eyle!» dediler.” (el-Bakara, 250)
Zafer için şu üç vasıf şart
Bu âyet-i kerîmede işâret edildiğine göre düşman üzerine giden askerin üç vasfa sâhip olması gerekmektedir:
Zorluklara sabır,
Cesâret ve sebat,
İlâhî yardımın, yâni te’yîd-i ilâhînin geleceğine inanıp Cenâb-ı Hakk’a tazarrû hâlinde bulunmak.
CALUT'U KİM ÖLDÜRDÜ?
İki ordu karşılaştığında, Câlût, kendisiyle mübârezeye çıkacak, yâni ordusunu temsîlen kendisiyle vuruşacak bir er diledi. Karşısına Dâvûd -aleyhisselâm- çıktı. Herkes şaşırdı. Çünkü Câlût, iri yüzlü ve çok güçlü biriydi. Nitekim Câlût, gücüne güvenerek Dâvûd’u küçümsedi:
“–Ey hakîr, karşıma sen mi geldin? Söyle, niçin geldin?” diye sordu.
Dâvûd:
“–Seninle cenk etmeye geldim!” deyince, Câlût O’nunla alay etti.
Dâvûd -aleyhisselâm-, sapanını çıkardı ve meşhur taşı yerleştirerek Câlût’a fırlattı. Taş, Câlût’un tam alnına isâbet etti ve Câlût, atından düşerek öldü.
Kuvvetiyle mağrur, iri yarı bir hükümdar olan Câlût, apaçık görülen zâhirî üstünlüğüne rağmen mağlup oldu. Allâh Teâlâ bununla, işlerin yalnız zâhirî şartlara bağlı olmayıp, hakîkatte kendi irâdesiyle vukû bulduğunu göstermişti. Yine bu hâdise ile, insanların nazarında kuvvetli görünenin, hakîkatte zayıf, zayıf görünenin de Allâh’ın yardımıyla kuvvetli olabileceğini öğretmişti. Allâh’ı inkâr eden zâlimler ne kadar kuvvetli görünürlerse görünsünler Allâh’ın irâdesi tahakkuk edeceği zaman küçücük bir çocuktan bile daha zayıf bir hâle düşerler. Ebrehe misâlinde olduğu gibi…
Burada Allâh Teâlâ’nın gerçekleşmesini mûrâd ettiği başka hikmetler de mevcuttur: Hak Teâlâ, Tâlût’dan sonra mülkü, yâni hükümdarlığı Hazret-i Dâvûd’un almasını ve yerine de oğlu Süleymân -aleyhisselâm-’ı vâris kılmasını murâd etmişti. Nitekim Hazret-i Dâvûd’un Câlût’u öldürmesiyle halkın nazarında da gücü ve cesâreti ispatlanmış ve böylece Dâvûd -aleyhisselâm- hükümdarlığa hazırlanmış oluyordu.
Bu âyet-i kerîmede işâret edildiğine göre düşman üzerine giden askerin üç vasfa sâhip olması gerekmektedir:
Zorluklara sabır,
Cesâret ve sebat,
İlâhî yardımın, yâni te’yîd-i ilâhînin geleceğine inanıp Cenâb-ı Hakk’a tazarrû hâlinde bulunmak.
CALUT'U KİM ÖLDÜRDÜ?
İki ordu karşılaştığında, Câlût, kendisiyle mübârezeye çıkacak, yâni ordusunu temsîlen kendisiyle vuruşacak bir er diledi. Karşısına Dâvûd -aleyhisselâm- çıktı. Herkes şaşırdı. Çünkü Câlût, iri yüzlü ve çok güçlü biriydi. Nitekim Câlût, gücüne güvenerek Dâvûd’u küçümsedi:
“–Ey hakîr, karşıma sen mi geldin? Söyle, niçin geldin?” diye sordu.
Dâvûd:
“–Seninle cenk etmeye geldim!” deyince, Câlût O’nunla alay etti.
Dâvûd -aleyhisselâm-, sapanını çıkardı ve meşhur taşı yerleştirerek Câlût’a fırlattı. Taş, Câlût’un tam alnına isâbet etti ve Câlût, atından düşerek öldü.
Kuvvetiyle mağrur, iri yarı bir hükümdar olan Câlût, apaçık görülen zâhirî üstünlüğüne rağmen mağlup oldu. Allâh Teâlâ bununla, işlerin yalnız zâhirî şartlara bağlı olmayıp, hakîkatte kendi irâdesiyle vukû bulduğunu göstermişti. Yine bu hâdise ile, insanların nazarında kuvvetli görünenin, hakîkatte zayıf, zayıf görünenin de Allâh’ın yardımıyla kuvvetli olabileceğini öğretmişti. Allâh’ı inkâr eden zâlimler ne kadar kuvvetli görünürlerse görünsünler Allâh’ın irâdesi tahakkuk edeceği zaman küçücük bir çocuktan bile daha zayıf bir hâle düşerler. Ebrehe misâlinde olduğu gibi…
Burada Allâh Teâlâ’nın gerçekleşmesini mûrâd ettiği başka hikmetler de mevcuttur: Hak Teâlâ, Tâlût’dan sonra mülkü, yâni hükümdarlığı Hazret-i Dâvûd’un almasını ve yerine de oğlu Süleymân -aleyhisselâm-’ı vâris kılmasını murâd etmişti. Nitekim Hazret-i Dâvûd’un Câlût’u öldürmesiyle halkın nazarında da gücü ve cesâreti ispatlanmış ve böylece Dâvûd -aleyhisselâm- hükümdarlığa hazırlanmış oluyordu.
Allâh Teâlâ âyet-i kerîmede şöyle buyurur:
“Nihâyet Allâh’ın izniyle onları hezîmete uğrattılar ve Dâvûd, Câlût’u öldürdü. Allâh O’na (Dâvûd’a) hükümdarlık ve hikmet (peygamberlik) verdi; dilediği ilimlerden O’na öğretti. Eğer Allâh, insanların bir kısmını diğer bir kısmıyla defetmeseydi, yeryüzü elbette fesâda uğrardı. Fakat Allâh, bütün âlemlere karşı lutuf ve kerem sâhibidir.” (el-Bakara, 251)
Bu âyet-i kerîmede, dünyâ hayâtında cârî olan ilâhî nizâmın bir ölçüde îzâhı vardır. Hakîkaten, şâyet Allâh Teâlâ insanlar arasında adâletle hükmedecek sultanlar var etmeseydi, insanların güçlüleri, zayıfları ezip mahvederdi. Bu bakımdan bir rivâyette:
“Sultan Allâh’ın yeryüzündeki gölgesidir.” (Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, V, 196, Deylemî, Müsned, II, 343) buyrulmuştur.
Hazret-i Osman -radıyallâhu anh- da şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz ki Allâh, Kur’ân ile engellemediği şeyi sultan ile engeller.” (İbn-i Kesîr, Kısasu’l-Enbiyâ, s. 516)
Diğer taraftan, Allâh Teâlâ insanlar arasında ictimâî dengenin kurulmasını birtakım sebeplere bağlamıştır. Bu itibarla insanların bir kısmı zengin, bir kısmı fakir, bir kısmı güçlü, bir kısmı zayıf, bir kısmı sıhhatli, bir kısmı hasta, bir kısmı mü’min, bir kısmı münkir olacak ki, bunlar arasında kurulacak alâkalar, insanların cemiyet hâlinde yaşayabilmelerini temin edebilsin. Tıpkı elektrik yüklü artı ve eksi kutuplar arasında kıvılcım (şerâre) ve enerji meydana gelmesi gibi, müsbet ve menfî insanlar arasında vukû bulan mücâdele ve muhârebelerde de, pek çok hikmetler bulunmaktadır. İşte yukarıdaki âyet-i kerîmeler ile ilâhî nizâmın bazı prensipleri anlatılmıştır. Nitekim bu âyet-i kerîmelerin devâmında da şöyle buyrulur:
“İşte bunlar, Allâh’ın âyetleridir. Biz onları Sana hakkıyla okuyoruz. Şüphesiz Sen, Allâh tarafından gönderilmiş peygamberlerdensin!” (el-Bakara, 252)
“Nihâyet Allâh’ın izniyle onları hezîmete uğrattılar ve Dâvûd, Câlût’u öldürdü. Allâh O’na (Dâvûd’a) hükümdarlık ve hikmet (peygamberlik) verdi; dilediği ilimlerden O’na öğretti. Eğer Allâh, insanların bir kısmını diğer bir kısmıyla defetmeseydi, yeryüzü elbette fesâda uğrardı. Fakat Allâh, bütün âlemlere karşı lutuf ve kerem sâhibidir.” (el-Bakara, 251)
Bu âyet-i kerîmede, dünyâ hayâtında cârî olan ilâhî nizâmın bir ölçüde îzâhı vardır. Hakîkaten, şâyet Allâh Teâlâ insanlar arasında adâletle hükmedecek sultanlar var etmeseydi, insanların güçlüleri, zayıfları ezip mahvederdi. Bu bakımdan bir rivâyette:
“Sultan Allâh’ın yeryüzündeki gölgesidir.” (Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, V, 196, Deylemî, Müsned, II, 343) buyrulmuştur.
Hazret-i Osman -radıyallâhu anh- da şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz ki Allâh, Kur’ân ile engellemediği şeyi sultan ile engeller.” (İbn-i Kesîr, Kısasu’l-Enbiyâ, s. 516)
Diğer taraftan, Allâh Teâlâ insanlar arasında ictimâî dengenin kurulmasını birtakım sebeplere bağlamıştır. Bu itibarla insanların bir kısmı zengin, bir kısmı fakir, bir kısmı güçlü, bir kısmı zayıf, bir kısmı sıhhatli, bir kısmı hasta, bir kısmı mü’min, bir kısmı münkir olacak ki, bunlar arasında kurulacak alâkalar, insanların cemiyet hâlinde yaşayabilmelerini temin edebilsin. Tıpkı elektrik yüklü artı ve eksi kutuplar arasında kıvılcım (şerâre) ve enerji meydana gelmesi gibi, müsbet ve menfî insanlar arasında vukû bulan mücâdele ve muhârebelerde de, pek çok hikmetler bulunmaktadır. İşte yukarıdaki âyet-i kerîmeler ile ilâhî nizâmın bazı prensipleri anlatılmıştır. Nitekim bu âyet-i kerîmelerin devâmında da şöyle buyrulur:
“İşte bunlar, Allâh’ın âyetleridir. Biz onları Sana hakkıyla okuyoruz. Şüphesiz Sen, Allâh tarafından gönderilmiş peygamberlerdensin!” (el-Bakara, 252)
Forwarded from Akademi Dergisi
Son uyarımızdır.
Son bir ay içinde dünya üzerinde yapmış olduğumuz tespitler, uyarılar, tamamıyle gerçek oldu.
Kâh Avustralya da develere zarar vermeyin, Allah'ın gazabı gelecek dedik geldi.
Çin, Doğu Türkistan konusunda geri adım atmalı, zulme son vermeli dedik, başına çok çok büyük toparlayamayacağı işler aldı.
İran konusunda ilk günden beri Suleymani'nin bir hain olduğunu ve İran'ı yöneten kişilerin tamamıyla hain olduğunu, o suikastın ABD ile birlikte yapıldığını ilk biz burda duyurduk. İran sonrasında toparlayamayıp daha beter rezil oldu.
Şimdi önümüzde Suriye meselesi var. Kaç zamandır aynı şeyi söylüyoruz; orası bataklık! Türkiye'nin içindeki vatansever kadrolara seslendik; ordan insiyatif alın ve çıkın. Şuan battıkça batıyoruz.
Bizim üzerimizde piranımızın himmeti var, biz yeri gelir himmetle dünyadaki herkesten daha doğru /daha adil konuşuruz.
Şu saatten sonra hem Türkiye hem de dünyanın geleceği için yapılacak en akıllı hamle MFS’nin hukuksuz şekilde sakladığınız yerden çıkarılması olacaktır. Fazla vaktiniz yok, Mfs kısa zaman içinde çıkmazsa sizi düştüğünüz kuyudan kimse çıkaramaz. Konseyler sizi sildi, kendi tabirlerince "deliğe süpürülüyorsunuz"
Bu sözümüzü ister tehdit olarak algılayın, ister tavsiye. Biz bir şey söylüyorsak, daha önceki isabetli yazılarımızı göz önünde bulundurarak söylüyoruz.
Son bir ay içinde dünya üzerinde yapmış olduğumuz tespitler, uyarılar, tamamıyle gerçek oldu.
Kâh Avustralya da develere zarar vermeyin, Allah'ın gazabı gelecek dedik geldi.
Çin, Doğu Türkistan konusunda geri adım atmalı, zulme son vermeli dedik, başına çok çok büyük toparlayamayacağı işler aldı.
İran konusunda ilk günden beri Suleymani'nin bir hain olduğunu ve İran'ı yöneten kişilerin tamamıyla hain olduğunu, o suikastın ABD ile birlikte yapıldığını ilk biz burda duyurduk. İran sonrasında toparlayamayıp daha beter rezil oldu.
Şimdi önümüzde Suriye meselesi var. Kaç zamandır aynı şeyi söylüyoruz; orası bataklık! Türkiye'nin içindeki vatansever kadrolara seslendik; ordan insiyatif alın ve çıkın. Şuan battıkça batıyoruz.
Bizim üzerimizde piranımızın himmeti var, biz yeri gelir himmetle dünyadaki herkesten daha doğru /daha adil konuşuruz.
Şu saatten sonra hem Türkiye hem de dünyanın geleceği için yapılacak en akıllı hamle MFS’nin hukuksuz şekilde sakladığınız yerden çıkarılması olacaktır. Fazla vaktiniz yok, Mfs kısa zaman içinde çıkmazsa sizi düştüğünüz kuyudan kimse çıkaramaz. Konseyler sizi sildi, kendi tabirlerince "deliğe süpürülüyorsunuz"
Bu sözümüzü ister tehdit olarak algılayın, ister tavsiye. Biz bir şey söylüyorsak, daha önceki isabetli yazılarımızı göz önünde bulundurarak söylüyoruz.
Audio
"Kafir devletler ayakta kalır zalim devletler asla ayakta kalamaz. Türkiye en fazla 2-3 ay içinde onların yıkıldığını görecek.Benim adım MFS ben buradan da çıkacağım,bu gözlerim onların asıldığını görecek, bunu böyle paylaş..."
#MehmetFahriSertkaya
#MehmetFahriSertkaya
İmâm Ca‘fer-i Sâdık hazretleri buyurdular ki:
“Babam dedemden rivâyet etti: Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
‘Kime Allâhü Teâlâ bir nimet ihsân ederse Allâhü Teâlâ’ya hamd etsin.
Kimin rızkında bir gecikme olursa
Allâhü Teâlâ’ya istiğfâr etsin.
Kimin başına kendisini üzen bir hal gelirse
“Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm” desin.”
(İmam Yâfiî, Ravzu’r-reyâhîn)
“Babam dedemden rivâyet etti: Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
‘Kime Allâhü Teâlâ bir nimet ihsân ederse Allâhü Teâlâ’ya hamd etsin.
Kimin rızkında bir gecikme olursa
Allâhü Teâlâ’ya istiğfâr etsin.
Kimin başına kendisini üzen bir hal gelirse
“Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm” desin.”
(İmam Yâfiî, Ravzu’r-reyâhîn)
Akademi Dergisi
Dünya’nın her yeri Coronavirüs'le boğuşuyor. En son komşumuz İran ve Irak'ta da vakâlar görülmeye başlanmıştı. Ülkemize gelmesi an meselesi ve milyonlarca insan tehdit altında olacak. Böyle bir musîbetten ve içine düştüğünüz Suriye bataklığından, ülkemizi…
İran'da sokağa çıkma yasağı
👉İran hükümeti, coronavirüsün ülkede hızla yaygınlaşması dolayısıyla 11 eyalette sokağa çıkma yasağı getirdi.
👉Ülkede okulların tatil edilmesi kararı alınırken, eğitim bakanlığı bu karara karşı çıktı.
👉İran hükümeti, coronavirüsün ülkede hızla yaygınlaşması dolayısıyla 11 eyalette sokağa çıkma yasağı getirdi.
👉Ülkede okulların tatil edilmesi kararı alınırken, eğitim bakanlığı bu karara karşı çıktı.
ABD, Rusya ve Türkiye'ye yaptırımları genişletti
ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, İran, Kuzey Kore ve Suriye'ye karşı uygulanan kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi kanunu kapsamında Çin, Irak, Rusya ve Türkiye'den 13 şirket ve vatandaşa yaptırım kararı alındığını açıkladı.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Çin, Irak, Rusya ve Türkiye'den 13 şirkete yaptırım kararı alındığını bildirdi.
Pompeo, yaptığı yazılı açıklamada "ABD, İran, Kuzey Kore ve Suriye yönelik uygulanan kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi kanuna (INKSNA) uygun olarak Çin, Irak, Rusya ve Türkiye’den 13 yabancı şirket ve vatandaşa karşı yaptırımları uygulamaya koyuyor" ifadelerini kullandı.
Çin ve Türkiye’den 5 şirketin 'İran'ın füze programına destek' suçlamasıyla kara listeye alındığını belirten Pompeo, bir Çin vatandaşını da Pakistan'a silah programı için çifte amaçlı ürün sağlamakla suçladı.
Pompeo'nun açıklamasında, kara listeye hangi Rus şirket ve vatandaşlarının dahil edildiğine dair ayrıntı yer almadı.
INKSNA, İran, Kuzey Kore ve Suriye’ye nükleer, kimyasal, bakteriyolojik silah geliştirmeye yardımcı olacak teknolojilerin aktarılmasını yasaklıyor.
ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, İran, Kuzey Kore ve Suriye'ye karşı uygulanan kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi kanunu kapsamında Çin, Irak, Rusya ve Türkiye'den 13 şirket ve vatandaşa yaptırım kararı alındığını açıkladı.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Çin, Irak, Rusya ve Türkiye'den 13 şirkete yaptırım kararı alındığını bildirdi.
Pompeo, yaptığı yazılı açıklamada "ABD, İran, Kuzey Kore ve Suriye yönelik uygulanan kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi kanuna (INKSNA) uygun olarak Çin, Irak, Rusya ve Türkiye’den 13 yabancı şirket ve vatandaşa karşı yaptırımları uygulamaya koyuyor" ifadelerini kullandı.
Çin ve Türkiye’den 5 şirketin 'İran'ın füze programına destek' suçlamasıyla kara listeye alındığını belirten Pompeo, bir Çin vatandaşını da Pakistan'a silah programı için çifte amaçlı ürün sağlamakla suçladı.
Pompeo'nun açıklamasında, kara listeye hangi Rus şirket ve vatandaşlarının dahil edildiğine dair ayrıntı yer almadı.
INKSNA, İran, Kuzey Kore ve Suriye’ye nükleer, kimyasal, bakteriyolojik silah geliştirmeye yardımcı olacak teknolojilerin aktarılmasını yasaklıyor.
Akademi Dergisi
Dünya’nın her yeri Coronavirüs'le boğuşuyor. En son komşumuz İran ve Irak'ta da vakâlar görülmeye başlanmıştı. Ülkemize gelmesi an meselesi ve milyonlarca insan tehdit altında olacak. Böyle bir musîbetten ve içine düştüğünüz Suriye bataklığından, ülkemizi…
Türk Tabipleri Birliği'nden Sağlık Bakanlığı'na uyarı:
📌Koronavirüs korumalarını sağlayacak tıbbi malzeme yetersiz
📌Virüsün tanısına yönelik testler Hıfzıssıhha Merkezi dışında üniversite hastanelerinin laboratuvarlarında da yapılabilmeli.
📌Koronavirüs korumalarını sağlayacak tıbbi malzeme yetersiz
📌Virüsün tanısına yönelik testler Hıfzıssıhha Merkezi dışında üniversite hastanelerinin laboratuvarlarında da yapılabilmeli.