Akademi Dergisi
Kızılay Başkanı gizli Yahudi ve mason Kerem Kınık oğlunu da 'genel başkan yardımcısı' yapmış Ensar Vakfı'na aktarılan 7.9 milyon dolar "bağış" sonrası tartışma konusu olan Kızılay Başkanı Kerem Kınık'ın, oğlu Muhammed Furkan'ı Genç Kızılay'ın başkan yardımcısı…
Kızılay Başkanı vatan haini gizli Yahudi ve mason Kerem Kınık, Kızılay içindeki yedi şirketin ortağı çıktı
Kızılay Başkanı gizli Yahudi ve 21.derece mosan olan Kerem Kınık’ın İstanbul Ticaret Odası’nda yer alan 13 ayrı şirket kaydı bulunuyor. bunlardan yedisinin adı ise Kızılay’la başlıyor. Kızılay’ın bünyesinde faaliyet gösterdiği anlaşılan şirketlerin sağlık hizmeti verdiği görülüyor.
Kızılay Başkanı gizli Yahudi ve 21.derece mosan olan Kerem Kınık’ın İstanbul Ticaret Odası’nda yer alan 13 ayrı şirket kaydı bulunuyor. bunlardan yedisinin adı ise Kızılay’la başlıyor. Kızılay’ın bünyesinde faaliyet gösterdiği anlaşılan şirketlerin sağlık hizmeti verdiği görülüyor.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Çin'de İlginç Şeyler Yaşanıyor
Wuhan sokaklarında koronavirüs nedeniyle ölü bir adam vardı. İki saat boyunca 15 ambulans geçti ve kimse bir şey yapmadı.
Wuhan sokaklarında koronavirüs nedeniyle ölü bir adam vardı. İki saat boyunca 15 ambulans geçti ve kimse bir şey yapmadı.
Doğu Türkistanlılar ile depremzedeler arasında duygusal anlar
Doğu Türkistan Milli Meclis Başkanlığı’da Elazığ’a gelerek depremzedelere destek oluyor. Kültürparkta kurulan çadır kentte yöresel yemekler yapan Doğu Türkistanlılar ile depremzedeler zaman zaman duygusal anlar da yaşıyor.
Doğu Türkistan olarak Çinin zulmü altında olduklarını ifade eden Doğu Türkistan Milli Meclis Başkanı Seyyit Seyit Tümtürk, “Fakat biz burada depremzede kardeşlerimize yardım etmeliyiz. Oradaki zulüm altındaki kardeşlerimize yardım edemiyoruz. Giriş çıkış yasak. Doğu Türkistan ile telefonla bile konuşmak yasak. Elazığ’da meydana gelen depremde bir çağrıda bulunduk. 35 milyon Türkistanlı adına Türkiye deki Türkistanlıları Elazığlı kardeşlerimiz bizim din kardeşimiz. Soydaşımız bizim kardeşlerimizdir. Bugün Türkiye’nin başına bir musibet gelmiştir. Bizde bu afette en üst derece maddi manevi fiziki dayanışmak bizim vicdani ve milli borcumuzdur. Doğu Türkistanlı kardeşlerimizde bizlere destek oldular. Bizde burada depremin ikinci gününden itibaren Elazığlı kardeşlerimiz ile birlikteyiz. Doğu Türkistan’ın farklı yemek türlerini burada depremden etkilenen kardeşlerimize ikram ediyoruz. Burada Türkiye Cumhuriyeti her şeyi ile olaya hakimler. Elazığlı kardeşlerimizin bu acı gününde acılarını paylaşarak acılarını azaltmak ve onların yaralarına karınca misali merhem olmak için buradayız. Kürt’ü, Türkü, Laz’ı, Çerkez’i, Gürcüsü, Süryanisi, herkes burada bir dayanışma içerisinde millet ile iç içe ve kucak kucağa olduğunu gördük. Allah bu birliğimizi bozmasın. Bu birliktelik Doğu Türkistan’ın bağımsızlığına da vesile olsun” dedi.
Doğu Türkistan Milli Meclis Başkanlığı’da Elazığ’a gelerek depremzedelere destek oluyor. Kültürparkta kurulan çadır kentte yöresel yemekler yapan Doğu Türkistanlılar ile depremzedeler zaman zaman duygusal anlar da yaşıyor.
Doğu Türkistan olarak Çinin zulmü altında olduklarını ifade eden Doğu Türkistan Milli Meclis Başkanı Seyyit Seyit Tümtürk, “Fakat biz burada depremzede kardeşlerimize yardım etmeliyiz. Oradaki zulüm altındaki kardeşlerimize yardım edemiyoruz. Giriş çıkış yasak. Doğu Türkistan ile telefonla bile konuşmak yasak. Elazığ’da meydana gelen depremde bir çağrıda bulunduk. 35 milyon Türkistanlı adına Türkiye deki Türkistanlıları Elazığlı kardeşlerimiz bizim din kardeşimiz. Soydaşımız bizim kardeşlerimizdir. Bugün Türkiye’nin başına bir musibet gelmiştir. Bizde bu afette en üst derece maddi manevi fiziki dayanışmak bizim vicdani ve milli borcumuzdur. Doğu Türkistanlı kardeşlerimizde bizlere destek oldular. Bizde burada depremin ikinci gününden itibaren Elazığlı kardeşlerimiz ile birlikteyiz. Doğu Türkistan’ın farklı yemek türlerini burada depremden etkilenen kardeşlerimize ikram ediyoruz. Burada Türkiye Cumhuriyeti her şeyi ile olaya hakimler. Elazığlı kardeşlerimizin bu acı gününde acılarını paylaşarak acılarını azaltmak ve onların yaralarına karınca misali merhem olmak için buradayız. Kürt’ü, Türkü, Laz’ı, Çerkez’i, Gürcüsü, Süryanisi, herkes burada bir dayanışma içerisinde millet ile iç içe ve kucak kucağa olduğunu gördük. Allah bu birliğimizi bozmasın. Bu birliktelik Doğu Türkistan’ın bağımsızlığına da vesile olsun” dedi.
“Biz gelemedik siz geldiniz”
Doğu Türkistan’a kendilerinin gidemediğini belirten vatandaşlar ise,”En acı günümüzde bizi yalnız bırakmadılar. Biz gelemedik siz geldiniz. Yaşasın Doğu Türkistan yaşasın orada zulüm görenler. Türk milleti daima yaşasın. Hepimiz biriz ve kardeşiz. Yemek ikram ettiler bize gerçekten çok güzel. Doğu Türkistan da gelen kardeşlerimizin bu hareketi bizleri duygulandırdı”diye konuştu.
“Benim gözlerimden bu kardeşliği gördüğüm için yaş geliyor”
Ağlamak istediğini dile getiren Mehmet Mestoğlu ise “Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin burada olması çok büyük onurdur. Güçlünün yanında yer almak her zaman kolaydır. Fakat zayıfın yanında yer almak çok zordur. Allah’ın adaleti kulun adaleti gibi değildir. Kendileri zor durumdayken burada bizlere yardım ediyorlar. Doğu Türkistan dünyanın bir ucu Elazığ bir ucu ama içindeki inanç sevgiyi burada Elazığlılar ile paylaşıyor. Allah razı olsun kelimeler yetmez bazen bu duyguyu anlatmaya. Benim gözlerimden bu kardeşliği gördüğüm için yaş geliyor” ifadelerini kullandı.
Doğu Türkistan’a kendilerinin gidemediğini belirten vatandaşlar ise,”En acı günümüzde bizi yalnız bırakmadılar. Biz gelemedik siz geldiniz. Yaşasın Doğu Türkistan yaşasın orada zulüm görenler. Türk milleti daima yaşasın. Hepimiz biriz ve kardeşiz. Yemek ikram ettiler bize gerçekten çok güzel. Doğu Türkistan da gelen kardeşlerimizin bu hareketi bizleri duygulandırdı”diye konuştu.
“Benim gözlerimden bu kardeşliği gördüğüm için yaş geliyor”
Ağlamak istediğini dile getiren Mehmet Mestoğlu ise “Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin burada olması çok büyük onurdur. Güçlünün yanında yer almak her zaman kolaydır. Fakat zayıfın yanında yer almak çok zordur. Allah’ın adaleti kulun adaleti gibi değildir. Kendileri zor durumdayken burada bizlere yardım ediyorlar. Doğu Türkistan dünyanın bir ucu Elazığ bir ucu ama içindeki inanç sevgiyi burada Elazığlılar ile paylaşıyor. Allah razı olsun kelimeler yetmez bazen bu duyguyu anlatmaya. Benim gözlerimden bu kardeşliği gördüğüm için yaş geliyor” ifadelerini kullandı.
Konoravirüs labaratuvarda üretilen bir biyolojik silah mı?
Çin'deki laboratuvar üretimi olduğu ve HIV ile karışım bir üretim için sadece insandan insana değil aynı zamanda eşyalardan da bulaştığı iddia ediliyor.
Wuhan'daki koronavirüsün deniz ürünleri pazarından geçtiği iddia edildi. Ancak bu iddia gerçeği yansıtmıyor.
Dünyada endişe verici bir hızla yeni bir virüs dalgalanması vakası doğrulandığında, tüm gözler salgının kaynağı olarak Çin'in Wuhan şehrinde bir deniz ürünleri pazarına odaklandı. Ancak Cuma günü Lancet'te yayınlanan ilk klinik vakaların açıklaması bu hipotezi çürütüyor.
Çeşitli kurumlardan Çinli bir grup araştırmacı tarafından yazılan makale, 2019 yeni koronavirüs (2019-nCoV) olarak adlandırılan enfeksiyonları doğrulayan ilk 41 hastaneye yatan hasta hakkında detaylar sunuyor. Yazarlar, en erken vakanın 1 Aralık 2019'da olduğunu ve deniz ürünleri pazarıyla ilgili herhangi bir bağlantı olmadığını bildirdi. “İlk hasta ile daha sonraki vakalar arasında epidemiyolojik bağlantı bulunmadı” diyorlar. Verilere göre ayrıca 41 vakanın 13'ünün pazarla bağlantısı olmadığını göstermektedir. Georgetown Üniversitesi'nde bulaşıcı bir hastalık uzmanı olan Daniel Lucey, “Bu çok sayıda, bağlantısız 13” diyor.
Çin sağlık otoriteleri ve Dünya Sağlık Örgütü'nün daha önceki raporları , ilk hastanın 8 Aralık 2019'da semptomların başladığını söylemişti ve bu raporlar sadece “çoğu” vakanın 1 Ocak'ta kapatılan deniz ürünleri pazarına bağlantıları olduğunu iddia etmişti.
Çin'deki laboratuvar üretimi olduğu ve HIV ile karışım bir üretim için sadece insandan insana değil aynı zamanda eşyalardan da bulaştığı iddia ediliyor.
Wuhan'daki koronavirüsün deniz ürünleri pazarından geçtiği iddia edildi. Ancak bu iddia gerçeği yansıtmıyor.
Dünyada endişe verici bir hızla yeni bir virüs dalgalanması vakası doğrulandığında, tüm gözler salgının kaynağı olarak Çin'in Wuhan şehrinde bir deniz ürünleri pazarına odaklandı. Ancak Cuma günü Lancet'te yayınlanan ilk klinik vakaların açıklaması bu hipotezi çürütüyor.
Çeşitli kurumlardan Çinli bir grup araştırmacı tarafından yazılan makale, 2019 yeni koronavirüs (2019-nCoV) olarak adlandırılan enfeksiyonları doğrulayan ilk 41 hastaneye yatan hasta hakkında detaylar sunuyor. Yazarlar, en erken vakanın 1 Aralık 2019'da olduğunu ve deniz ürünleri pazarıyla ilgili herhangi bir bağlantı olmadığını bildirdi. “İlk hasta ile daha sonraki vakalar arasında epidemiyolojik bağlantı bulunmadı” diyorlar. Verilere göre ayrıca 41 vakanın 13'ünün pazarla bağlantısı olmadığını göstermektedir. Georgetown Üniversitesi'nde bulaşıcı bir hastalık uzmanı olan Daniel Lucey, “Bu çok sayıda, bağlantısız 13” diyor.
Çin sağlık otoriteleri ve Dünya Sağlık Örgütü'nün daha önceki raporları , ilk hastanın 8 Aralık 2019'da semptomların başladığını söylemişti ve bu raporlar sadece “çoğu” vakanın 1 Ocak'ta kapatılan deniz ürünleri pazarına bağlantıları olduğunu iddia etmişti.
Tıp Üniversitesi'nden Bin Cao, The Lancet makalesinin yazarı ve bir pulmoner uzmanı Science Insider'a e-posta ile;
“Şimdi deniz ürünleri pazarının virüsün tek kaynağı olmadığı açık görünüyor” diye yazdı.
“Ama dürüst olmak gerekirse, virüsün şu an nereden geldiğini hala bilmiyoruz.”
Lucey, ara sıra meydana gelen bazen ölümcül bir hastalık olan Orta Doğu solunum sendromuna neden olan koronavirüsün keşfinin Haziran 2012'de Suudi Arabistan'daki bir hastadan geldiğini, ancak daha sonraki çalışmaların Ürdün'de açıklanamayan bir pnömoni salgına kadar takip ettiğini kaydetti. Ürdün'de ölen iki kişiden saklanan numuneler, virüsün bulaştığını doğruladı. Çin'deki kan örneklerinin, diğer hayvan pazarlarından satıcılar da dahil olmak üzere, insanlardan ve hayvanlardan geriye dönük olarak analiz edilmesi, 2019-nCoV'nin nereden kaynaklandığını net bir şekilde ortaya çıkarabilir. “Gürültü arasında net bir sinyal olabilir” diyor.
“Şimdi deniz ürünleri pazarının virüsün tek kaynağı olmadığı açık görünüyor” diye yazdı.
“Ama dürüst olmak gerekirse, virüsün şu an nereden geldiğini hala bilmiyoruz.”
Lucey, ara sıra meydana gelen bazen ölümcül bir hastalık olan Orta Doğu solunum sendromuna neden olan koronavirüsün keşfinin Haziran 2012'de Suudi Arabistan'daki bir hastadan geldiğini, ancak daha sonraki çalışmaların Ürdün'de açıklanamayan bir pnömoni salgına kadar takip ettiğini kaydetti. Ürdün'de ölen iki kişiden saklanan numuneler, virüsün bulaştığını doğruladı. Çin'deki kan örneklerinin, diğer hayvan pazarlarından satıcılar da dahil olmak üzere, insanlardan ve hayvanlardan geriye dönük olarak analiz edilmesi, 2019-nCoV'nin nereden kaynaklandığını net bir şekilde ortaya çıkarabilir. “Gürültü arasında net bir sinyal olabilir” diyor.
Akademi Dergisi
Türkiye ibneleşmesin! Kızılay ya ibnelerden de kan alsın, ya da ibnelik yasaklansın! https://bit.ly/2MEfGW7
Çocuk tecavüzcüsü Ensar Vakfı'na para aktarması ile gündeme gelen Kızılay'da tecavüz skandalı patlak verdi
Torunlar Enerji'ye ait Başkentgaz'ın Kızılay eliyle Ensar Vakfı'na yaklaşık 8 milyon dolar aktarmasının yankıları sürerken, Kızılay'da büyük bir skandal patladı. Kızılay'ın Ankara Beypazarı temsilcisi Ahmet Kavas'ın şikâyet üzerine gözaltına alındığı ortaya çıktı. 19 yaşındaki bir erkek, beş yıl boyunca Kavas'ın cinsel istismarına maruz kaldı. Müftülüğe bağlı resmi Kuran kursunda yatılı kaldığı ifade edilen çocuğun istismarı kamera görüntüleriyle belgelediği öne sürüldü. Kavas tutuklanarak Sincan Cezaevi'ne gönderildi.
Torunlar Enerji'ye ait Başkentgaz'ın Kızılay eliyle Ensar Vakfı'na yaklaşık 8 milyon dolar aktarmasının yankıları sürerken, Kızılay'da büyük bir skandal patladı. Kızılay'ın Ankara Beypazarı temsilcisi Ahmet Kavas'ın şikâyet üzerine gözaltına alındığı ortaya çıktı. 19 yaşındaki bir erkek, beş yıl boyunca Kavas'ın cinsel istismarına maruz kaldı. Müftülüğe bağlı resmi Kuran kursunda yatılı kaldığı ifade edilen çocuğun istismarı kamera görüntüleriyle belgelediği öne sürüldü. Kavas tutuklanarak Sincan Cezaevi'ne gönderildi.
Akademi Dergisi
Çin'de durum saklanandan daha vahim... Doğu Türkistan'daki zulümle abad olanın akıbeti berbat olur.
ABD'li uzmanlara göre Çin, ölümcül Koronavirüsü’nün gerçek boyutunu açıklamıyor.
Harvard’ın bir epidemiologistine göre Çin rejimi, Koronvirüsü’nün gerçek boyutunu küçümsedi.
Resmî rakamlar, virüsün binlerce insana bulaştığını ve öldürdüğünü kanıtlıyor. Halbuki uzmanlar, enfekte olanların sayısının, kominist rejimin açıkladığından çok daha fazla olduğunu söylüyorlar.
Araştırmacılar, her enfekte olan insanın, ortalama olarak 2,6 insanı daha enfekte edebileceğini söylüyor.
Birçok şehirin karantinaya alınmasına rağmen 5 milyon insan, karantina başlamadan evvel Wuhan’ı terk etti.
Çin’in sağlık Bakanı Ma Xiaowei; "Virüsün bulaştığı kişi, 14 gün boyunca, hastalığın belirtilerini göstermeyebilir ve böylece başka insanlara da bulaştırabilir" dedi.
Harvard’ın bir epidemiologistine göre Çin rejimi, Koronvirüsü’nün gerçek boyutunu küçümsedi.
Resmî rakamlar, virüsün binlerce insana bulaştığını ve öldürdüğünü kanıtlıyor. Halbuki uzmanlar, enfekte olanların sayısının, kominist rejimin açıkladığından çok daha fazla olduğunu söylüyorlar.
Araştırmacılar, her enfekte olan insanın, ortalama olarak 2,6 insanı daha enfekte edebileceğini söylüyor.
Birçok şehirin karantinaya alınmasına rağmen 5 milyon insan, karantina başlamadan evvel Wuhan’ı terk etti.
Çin’in sağlık Bakanı Ma Xiaowei; "Virüsün bulaştığı kişi, 14 gün boyunca, hastalığın belirtilerini göstermeyebilir ve böylece başka insanlara da bulaştırabilir" dedi.
Akademi Dergisi
Telegram kurucusu: gercek sahibi CIA olan WhatsApp'ı silin Telegram kurucusu Pavel Durov, mesajlaşma uygulaması WhatsApp’ın güvenlik sorunları nedeniyle kull anılmamasını önerdi. Telegram kanalından açıklama yapan Durov, WhatsApp’la ilgili eleştirilerde…
Facebook’u bırakıyorum.
Siyasî reklam için müsade edilen yanlış bilgi selinden dolayı kendimi rahat hissetmiyorum. Ayrıca kullanıcıların kişisel bilgilerinin korunacağına da güvenmiyorum. Arzu ederseniz beni (ve Molly’yi, nâmı diğer The Thing of Evil) Twitter’de takip edin.
Siyasî reklam için müsade edilen yanlış bilgi selinden dolayı kendimi rahat hissetmiyorum. Ayrıca kullanıcıların kişisel bilgilerinin korunacağına da güvenmiyorum. Arzu ederseniz beni (ve Molly’yi, nâmı diğer The Thing of Evil) Twitter’de takip edin.
BM: IŞİD ve El Kaide örgütleniyor
Birleşmiş Milletler (BM) Gözlem Ekibi tarafından hazırlanıp BM Güvenlik Konseyi’ne sunulan bir raporda, IŞİD’in Suriye ve Irak’ta yeniden güç toplamaya başladığı öne sürüldü. Raporda, El Kaide bağlantılı gruplara da yer verildi.
Buna göre, İdlib’de daha çok El Kaide bağlantılı grupların bulunduğu ancak şehrin IŞİD mensuplarını da barındırdığı kaydedildi. Irak’ta ise, Enbar bölgesinin, IŞİD savaşçılarının barınabileceği koşullara sahip olduğu ifade edildi.
Rapora göre, IŞİD ve El Kaide bağlantılı gruplardan gelen tehditler özellikle Afganistan’da ve yakın çevresinde, Afrika ve Güneydoğu Asya’nın bazı bölgelerinde de devam ediyor.
Doğu Afrika’da El Kaide bağlantılı Eş Şebab örgütünün güvenlik güçlerine ve yabancı hedeflere yönelik saldırılarının devam ettiği, Endonezya ve Malezyalı militanların kendi ülkelerinde ve Filipinler’de aktif oldukları kaydedildi.
Birleşmiş Milletler (BM) Gözlem Ekibi tarafından hazırlanıp BM Güvenlik Konseyi’ne sunulan bir raporda, IŞİD’in Suriye ve Irak’ta yeniden güç toplamaya başladığı öne sürüldü. Raporda, El Kaide bağlantılı gruplara da yer verildi.
Buna göre, İdlib’de daha çok El Kaide bağlantılı grupların bulunduğu ancak şehrin IŞİD mensuplarını da barındırdığı kaydedildi. Irak’ta ise, Enbar bölgesinin, IŞİD savaşçılarının barınabileceği koşullara sahip olduğu ifade edildi.
Rapora göre, IŞİD ve El Kaide bağlantılı gruplardan gelen tehditler özellikle Afganistan’da ve yakın çevresinde, Afrika ve Güneydoğu Asya’nın bazı bölgelerinde de devam ediyor.
Doğu Afrika’da El Kaide bağlantılı Eş Şebab örgütünün güvenlik güçlerine ve yabancı hedeflere yönelik saldırılarının devam ettiği, Endonezya ve Malezyalı militanların kendi ülkelerinde ve Filipinler’de aktif oldukları kaydedildi.
Başkentgaz’ın bağışı Türken Vakfı kayıtlarında yok
Ensar Vakfı Başkanı Hüseyin Kader, Kızılay’dan kendilerine aktarılan Başkentgaz’ın bağışını ABD’deki TÜRKEN Vakfı’na gönderdiklerini açıklamasının ardından, CHPKK’nin ABD Temsilcisi Yurter Özcan’dan yalanlama geldi.
CHPKK’nin ABD Temcilcisi Yurter Özcan, ABD Hazine Bakanlığı’ndan elde edilen belgelerde 2017 ve 2018 yıllarından TÜRKEN Vakfı’na bu miktarda bir bağış görünmediğini söyledi.
Özcan ABD’deki TÜRKEN Vakfı’na gönderildiği iddia edilen Başkentgaz bağışı hakkında şunları söyledi:
“Türgev ve Ensar Vakfı’nın Amerika’da 2014 yılında ortaklaşa kurdukları Türken isimli vakıfa kurulduğundan itibaren yaklaşık 330 milyon TL (54 milyon dolar) para yollandığını ABD Hazine Bakanlığından aldığımız belgelerle ispat etmiştik.
O zamandan bugüne bağışçıların kimler olduğu ile alakalı çalışmalarımız sürmektedir. ABD kanunlarına göre, özel veri ve kişisel hakları korumak adına ABD Hazine Bakanlığı bağışçıların kimliğini açıklamadan, yapılan bağış miktarlarını kalem kalem paylaşmaktadır.
Bu çerçevede, Türken Vakfı’nın 2015 ve 2018 mali yılı raporlarında yer alan detaylı bağış tarafımıza henüz iletilmemiştir. Ancak Türken Vakfı’na 2016 ve 2017 yıllarında yapılan her bir bağış miktarını ekteki listede paylaşıyoruz. Bu kalemlere bakıldığında, Ensar Vakfı ABD‘nin Kızılay üzerinden aldığını iddia ettiği yaklaşık 8 milyon dolarlık bağış, New York’taki Türken Vakfının Hazine Bakanlığına tebliğ ettiği rakamlar arasında yer almamaktadır.”
Ensar Vakfı Başkanı Hüseyin Kader, Kızılay’dan kendilerine aktarılan Başkentgaz’ın bağışını ABD’deki TÜRKEN Vakfı’na gönderdiklerini açıklamasının ardından, CHPKK’nin ABD Temsilcisi Yurter Özcan’dan yalanlama geldi.
CHPKK’nin ABD Temcilcisi Yurter Özcan, ABD Hazine Bakanlığı’ndan elde edilen belgelerde 2017 ve 2018 yıllarından TÜRKEN Vakfı’na bu miktarda bir bağış görünmediğini söyledi.
Özcan ABD’deki TÜRKEN Vakfı’na gönderildiği iddia edilen Başkentgaz bağışı hakkında şunları söyledi:
“Türgev ve Ensar Vakfı’nın Amerika’da 2014 yılında ortaklaşa kurdukları Türken isimli vakıfa kurulduğundan itibaren yaklaşık 330 milyon TL (54 milyon dolar) para yollandığını ABD Hazine Bakanlığından aldığımız belgelerle ispat etmiştik.
O zamandan bugüne bağışçıların kimler olduğu ile alakalı çalışmalarımız sürmektedir. ABD kanunlarına göre, özel veri ve kişisel hakları korumak adına ABD Hazine Bakanlığı bağışçıların kimliğini açıklamadan, yapılan bağış miktarlarını kalem kalem paylaşmaktadır.
Bu çerçevede, Türken Vakfı’nın 2015 ve 2018 mali yılı raporlarında yer alan detaylı bağış tarafımıza henüz iletilmemiştir. Ancak Türken Vakfı’na 2016 ve 2017 yıllarında yapılan her bir bağış miktarını ekteki listede paylaşıyoruz. Bu kalemlere bakıldığında, Ensar Vakfı ABD‘nin Kızılay üzerinden aldığını iddia ettiği yaklaşık 8 milyon dolarlık bağış, New York’taki Türken Vakfının Hazine Bakanlığına tebliğ ettiği rakamlar arasında yer almamaktadır.”