Okyanusların atmosferdeki karbondioksitin büyük oranda emilimini sağladığını anlatan Öztürk, şunları söyledi:
"Karbondioksit oranının artması nedeniyle dünya okyanuslarında büyük asitleşme var. Deniz suyu asitli hala geliyor, yani deniz suyundaki pH azalıyor. Okyanuslarda oksijen kullanan kabuklular gibi belli canlı grupları var. Bu da onların büyümelerinde ve üremelerinde azalma ve değişime neden oluyor. Okyanuslardaki asitleşme deniz canlıları için kötü. Bu durum, deniz canlıların azalması, ortadan kaybolması veya üremelerinin yavaşlaması küresel biyolojik çeşitliliği etkiliyor, besin zincirini etkiliyor, tıpkı kelebek etkisi gibi. Filipinler'de 3 tane deniz kabuğu, kabuk yapacak kalsiyum karbonat bulamıyormuş diye küçümsemeyelim. Bu zincirleme bir reaksiyon. Bizim çalışmalarımız şunu gösteriyor; Antartika'da bile okyanuslardaki asitleşmenin belirtilerini görüyoruz."
İklim değişikliğinin Akdeniz ülkelerini de olumsuz etkilediğine dikkati çeken Öztürk, şöyle devam etti: "İklim değişikliği nedeniyle bizim gibi Akdeniz ülkeleri giderek tropik hale geliyor. Akdeniz'in tropik bir deniz haline gelmesi kötü bir durum çünkü Akdeniz küçük bir deniz. Akdeniz'deki canlı gruplarının yüzde 25'i endemik, sadece Akdeniz'de bulunan türler. Tropikleşme ve Kızıl Deniz ve Hint Okyanusu gibi dışarıdan gelen yeni canlılar nedeniyle de bu endemik türlerin yok olması mümkün. Akdeniz'deki biyolojik çeşitliliğin, 650 tür balığın 100'ünü artık yabancılar oluşturuyor. Akdeniz büyük bir göçmen denizi, Kızıldeniz göçmenleri olan balıkların, zehirli deniz analarının, aslan balıklarının, balon balıkları ve deniz kestanelerinin de göç yolu. Bu türler Akdeniz'deki balık türlerini ve balıkçılığı etkiliyor.''
"Karbondioksit oranının artması nedeniyle dünya okyanuslarında büyük asitleşme var. Deniz suyu asitli hala geliyor, yani deniz suyundaki pH azalıyor. Okyanuslarda oksijen kullanan kabuklular gibi belli canlı grupları var. Bu da onların büyümelerinde ve üremelerinde azalma ve değişime neden oluyor. Okyanuslardaki asitleşme deniz canlıları için kötü. Bu durum, deniz canlıların azalması, ortadan kaybolması veya üremelerinin yavaşlaması küresel biyolojik çeşitliliği etkiliyor, besin zincirini etkiliyor, tıpkı kelebek etkisi gibi. Filipinler'de 3 tane deniz kabuğu, kabuk yapacak kalsiyum karbonat bulamıyormuş diye küçümsemeyelim. Bu zincirleme bir reaksiyon. Bizim çalışmalarımız şunu gösteriyor; Antartika'da bile okyanuslardaki asitleşmenin belirtilerini görüyoruz."
İklim değişikliğinin Akdeniz ülkelerini de olumsuz etkilediğine dikkati çeken Öztürk, şöyle devam etti: "İklim değişikliği nedeniyle bizim gibi Akdeniz ülkeleri giderek tropik hale geliyor. Akdeniz'in tropik bir deniz haline gelmesi kötü bir durum çünkü Akdeniz küçük bir deniz. Akdeniz'deki canlı gruplarının yüzde 25'i endemik, sadece Akdeniz'de bulunan türler. Tropikleşme ve Kızıl Deniz ve Hint Okyanusu gibi dışarıdan gelen yeni canlılar nedeniyle de bu endemik türlerin yok olması mümkün. Akdeniz'deki biyolojik çeşitliliğin, 650 tür balığın 100'ünü artık yabancılar oluşturuyor. Akdeniz büyük bir göçmen denizi, Kızıldeniz göçmenleri olan balıkların, zehirli deniz analarının, aslan balıklarının, balon balıkları ve deniz kestanelerinin de göç yolu. Bu türler Akdeniz'deki balık türlerini ve balıkçılığı etkiliyor.''
'KARADENİZ DE GİTGİDE AKDENİZLEŞİYOR'
Tropikal eğilim olmadan dışarıdan gelen yabancı türlerinin Akdeniz içinde yayılmasının çok mümkün olmadığını dile getiren Öztürk, "Bugün Karadeniz'de balon balıkları görebiliyorsunuz, bu türler Hint ve Pasifik okyanuslarının balıkları. Bu da Karadeniz'in de gitgide Akdenizleştiğini gösteriyor. Karadeniz'in Akdenizleşmesi de hiç iyi bir şey değil'' diye konuştu.
İklim değişikliğinin hem dünya denizlerini hem Türk denizlerini etkilediğini ifade eden Öztürk, ''Midye bugün Antarktika'da bile var, olmaması gerekir" dedi.
Aşırı avlanmanın da okyanus ve denizler için büyük tehdit teşkil ettiğini söyleyen Öztürk, "Okyanuslardaki balıkların yüzde 74'ü gitmiş durumda. İyimser bir değerlendirme yapacak olursak yüzde 56. Karadeniz'deki balıkların yüzde 70'i avlanabilir olmaktan çıktı. Akdeniz'de ise yüzde 65" diye konuştu.
İklim değişikliğinin hem dünya denizlerini hem Türk denizlerini etkilediğini ifade eden Öztürk, ''Midye bugün Antarktika'da bile var, olmaması gerekir" dedi.
Tropikal eğilim olmadan dışarıdan gelen yabancı türlerinin Akdeniz içinde yayılmasının çok mümkün olmadığını dile getiren Öztürk, "Bugün Karadeniz'de balon balıkları görebiliyorsunuz, bu türler Hint ve Pasifik okyanuslarının balıkları. Bu da Karadeniz'in de gitgide Akdenizleştiğini gösteriyor. Karadeniz'in Akdenizleşmesi de hiç iyi bir şey değil'' diye konuştu.
İklim değişikliğinin hem dünya denizlerini hem Türk denizlerini etkilediğini ifade eden Öztürk, ''Midye bugün Antarktika'da bile var, olmaması gerekir" dedi.
Aşırı avlanmanın da okyanus ve denizler için büyük tehdit teşkil ettiğini söyleyen Öztürk, "Okyanuslardaki balıkların yüzde 74'ü gitmiş durumda. İyimser bir değerlendirme yapacak olursak yüzde 56. Karadeniz'deki balıkların yüzde 70'i avlanabilir olmaktan çıktı. Akdeniz'de ise yüzde 65" diye konuştu.
İklim değişikliğinin hem dünya denizlerini hem Türk denizlerini etkilediğini ifade eden Öztürk, ''Midye bugün Antarktika'da bile var, olmaması gerekir" dedi.
Aşırı avlanmanın da okyanus ve denizler için büyük tehdit teşkil ettiğini söyleyen Öztürk, "Okyanuslardaki balıkların yüzde 74'ü gitmiş durumda. İyimser bir değerlendirme yapacak olursak yüzde 56. Karadeniz'deki balıkların yüzde 70'i avlanabilir olmaktan çıktı. Akdeniz'de ise yüzde 65" diye konuştu.
Öztürk, yasa dışı balıkçılığın okyanuslardaki balık türlerini azalttığını ve bu durumun da insanlık için büyük tehlike oluşturduğuna işaret etti.
İnsanlığın buna önlem olarak balık üretimi geliştirdiğinden bahseden Öztürk, "Balık üretmek için yine balığa ihtiyaç var, yem olarak balık gerek. Bunun da okyanuslardan avlanması gerek, sistem birbirini tamamlamak zorunda, birincisi yoksa ikincisi de olmaz" dedi.
Öztürk, yasa dışı balıkçılığın okyanuslardaki balık türlerini azalttığını ve bu durumun da insanlık için büyük tehlike oluşturduğuna işaret etti.
İnsanlığın buna önlem olarak balık üretimi geliştirdiğinden bahseden Öztürk, "Balık üretmek için yine balığa ihtiyaç var, yem olarak balık gerek. Bunun da okyanuslardan avlanması gerek, sistem birbirini tamamlamak zorunda, birincisi yoksa ikincisi de olmaz" dedi.
Gıda güvenliği nedeniyle denizlerin korunmasının her şeyin üstünde öneme sahip olduğuna dikkati çeken Öztürk şunları söyledi:
"ABD'de kişi başı balık tüketimi 60 kilogramın üzerinde. Çin de ABD kadar balık tüketirse dünyanın ürettiği balığın üç katına ihtiyacımız olacak. Çünkü Çin'in nüfusu fazla, alım gücü gitgide yükseliyor. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi ve refah seviyesi yükseliyor. Çin, Avrupalılar kadar balık tüketmek isterse 2,5 kat, Amerikalılar ya da Japonlar kadar yemek isterse 3 kat daha yani 3 milyon ton balığa daha ihtiyaç var.''
Türkiye'de ise yılda kişi başı 8 ila 10 kilogram balık tüketildiğini aktaran Öztürk, "Karadeniz'de bu oran 30 ila 40 kilogram arası. Avrupa standartlarının üstünde. Deniz kıyıları Avrupa standartlarına yakın ama içerideki iller 1 ila 3 kilogram tüketiyor. Mesela Bitlis için kişi başı bir kilo" şeklinde konuştu.
İklim değişikliğinin ulaşımı da etkilediğini anlatan Öztürk, "Kuzey ve güney kutbunda buzullar eriyor. Buzulların erimesi sonucu bugün Çin'in Dalian Limanı'ndan çıkan bir gemi Kuzey Kutbu'ndan Hamburg'a inebiliyor. Buzulların erimesi nedeniyle Kuzey Kutbu'na büyük gemi rotası oluştu. Gelecek 20 yılda ulaşım çok değişecek. Çünkü hem Malakka Boğazı hem Süveyş Kanalı'nın etkinliği azalacak. Çünkü kuzeydeki ulaşım hem daha ucuz hem daha kolay hem de daha çabuk" ifadesini kullandı.
- https://bit.ly/2k0IfEK
"ABD'de kişi başı balık tüketimi 60 kilogramın üzerinde. Çin de ABD kadar balık tüketirse dünyanın ürettiği balığın üç katına ihtiyacımız olacak. Çünkü Çin'in nüfusu fazla, alım gücü gitgide yükseliyor. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi ve refah seviyesi yükseliyor. Çin, Avrupalılar kadar balık tüketmek isterse 2,5 kat, Amerikalılar ya da Japonlar kadar yemek isterse 3 kat daha yani 3 milyon ton balığa daha ihtiyaç var.''
Türkiye'de ise yılda kişi başı 8 ila 10 kilogram balık tüketildiğini aktaran Öztürk, "Karadeniz'de bu oran 30 ila 40 kilogram arası. Avrupa standartlarının üstünde. Deniz kıyıları Avrupa standartlarına yakın ama içerideki iller 1 ila 3 kilogram tüketiyor. Mesela Bitlis için kişi başı bir kilo" şeklinde konuştu.
İklim değişikliğinin ulaşımı da etkilediğini anlatan Öztürk, "Kuzey ve güney kutbunda buzullar eriyor. Buzulların erimesi sonucu bugün Çin'in Dalian Limanı'ndan çıkan bir gemi Kuzey Kutbu'ndan Hamburg'a inebiliyor. Buzulların erimesi nedeniyle Kuzey Kutbu'na büyük gemi rotası oluştu. Gelecek 20 yılda ulaşım çok değişecek. Çünkü hem Malakka Boğazı hem Süveyş Kanalı'nın etkinliği azalacak. Çünkü kuzeydeki ulaşım hem daha ucuz hem daha kolay hem de daha çabuk" ifadesini kullandı.
- https://bit.ly/2k0IfEK
YouTube
Large Iceberg Breaking near Ilulissat
Iceberg breaking up in the Ilulissat icefjord, close to an archaeological site called Sermermiut. **A quick note - some of the external links to this video h...
Telefonunuz sizi gerçekten dinliyor mu?
Akıllı telefon ya da bilgisayar kullananlar sık sık "Ne konuşmuşsam internette karşıma ona dair reklamlarla karşılaşıyorum." diyor.
Wandera şirketinin siber güvenlik uzmanları bu iddiaları test etti ve telefon aplikasyonlarının günlük konuşmaları dinlediğine dair hiçbir delil olmadığını açıkladı.
- https://bit.ly/2k8kDOL
Akıllı telefon ya da bilgisayar kullananlar sık sık "Ne konuşmuşsam internette karşıma ona dair reklamlarla karşılaşıyorum." diyor.
Wandera şirketinin siber güvenlik uzmanları bu iddiaları test etti ve telefon aplikasyonlarının günlük konuşmaları dinlediğine dair hiçbir delil olmadığını açıkladı.
- https://bit.ly/2k8kDOL
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Kastamonu'nun Şenpazar ilçesinde yaşayan Aysel Bakır, TKDK hibesi ile güneş enerjisi santrali kurdu.
Atıl vaziyetteki 5 dönümlük tarlayı 25 yıllığına kiralayan Bakır, burada güneş enerjisinden elektrik üretiyor.
2 bin nüfuslu ilçenin günlük elektrik ihtiyacını karşılıyor.
Atıl vaziyetteki 5 dönümlük tarlayı 25 yıllığına kiralayan Bakır, burada güneş enerjisinden elektrik üretiyor.
2 bin nüfuslu ilçenin günlük elektrik ihtiyacını karşılıyor.
Şanlıurfa'da Suriye sınırına askeri sevkiyat
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından Suriye sınırındaki askeri birliklere zırhlı araç ve mühimmat takviyesi yapıldı.
Şanlıurfa'daki 20. Zırhlı Tugay Komutanlığı'ndan çıkış yapan zırhlı araç ve mühimmat yüklü araçlardan oluşan konvoy, güvenlik önlemleri altında sınır hattındaki Akçakale ilçesine doğru gitti.
Askeri konvoyun Suriye sınırında konuşlu askeri birliklere takviye amacıyla gönderildiği öğrenildi.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından Suriye sınırındaki askeri birliklere zırhlı araç ve mühimmat takviyesi yapıldı.
Şanlıurfa'daki 20. Zırhlı Tugay Komutanlığı'ndan çıkış yapan zırhlı araç ve mühimmat yüklü araçlardan oluşan konvoy, güvenlik önlemleri altında sınır hattındaki Akçakale ilçesine doğru gitti.
Askeri konvoyun Suriye sınırında konuşlu askeri birliklere takviye amacıyla gönderildiği öğrenildi.
Eski AKPKK il başkanı: Cumhurbaşkanlığı sistemiyle nereden geldiğini bilmediğimiz kararlar geliyordu
AKPKK'den ihracı istenen eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ile hareket eden Eski AKPKK Ankara İl Başkanı Nedim Yamalı, cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesinin ardından nerede alındığı belli olmayan bir takım kararların partinin yetkili kurullarına getirildiğini söyledi.
Eski AKPKK Ankara İl Başkanı Nedim Yamalı, Davutoğlu'nun parti başkanlığından uzaklaştırılmasının ardından parti içindeki sorunların baş gösterdiğini söyledi. Yamalı ayrıca cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesinin ardından "Bazı kararlar geliyordu biz ildeyken, yani nereden geldiğini bilmiyoruz, partinin yetkili kurullarının bunlardan haberi yok, bir yerlerde karar alınıyor geliniyor" diye konuştu.
AKPKK'den ihracı istenen eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ile hareket eden Eski AKPKK Ankara İl Başkanı Nedim Yamalı, cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesinin ardından nerede alındığı belli olmayan bir takım kararların partinin yetkili kurullarına getirildiğini söyledi.
Eski AKPKK Ankara İl Başkanı Nedim Yamalı, Davutoğlu'nun parti başkanlığından uzaklaştırılmasının ardından parti içindeki sorunların baş gösterdiğini söyledi. Yamalı ayrıca cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesinin ardından "Bazı kararlar geliyordu biz ildeyken, yani nereden geldiğini bilmiyoruz, partinin yetkili kurullarının bunlardan haberi yok, bir yerlerde karar alınıyor geliniyor" diye konuştu.
"Darbe girişimi parti içindeki meselelerimizin örtülmesine yol açtı."
Yamalı şunlar söyledi:
"(Kırılma noktası) Başkanlık sisteminden biraz daha önce başladı işin doğrusu. Ben o zaman, 2014'te, il başkanlığına yeni gelmiştim. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildi, 2015 seçimleri atlatıldı, kırılma noktaları sayın Davutoğlu'nun görevi bırakmaya zorlanmasıyla esasında başlayan probler.. AK Parti içinde 2016'nın ortasında git gide başlayan içine kapanma ve iç mücadelenin çok arttığı bir dönem başladı. Daha sonra hain 15 Temmuz Darbe Girişimi oldu. Bu darbe girişimi bizim parti içindeki meselelerimizin biraz örtülmesine yol açtı. Bir milli meseleydi tabii, herkes bu tür sorunları bıraktı,bu büyük milli mesele etrafında kilitlendi, fakat cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine 2017'den sonra geçtikten sonra da gereken reformlar yapılamadı."
Yamalı şunlar söyledi:
"(Kırılma noktası) Başkanlık sisteminden biraz daha önce başladı işin doğrusu. Ben o zaman, 2014'te, il başkanlığına yeni gelmiştim. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildi, 2015 seçimleri atlatıldı, kırılma noktaları sayın Davutoğlu'nun görevi bırakmaya zorlanmasıyla esasında başlayan probler.. AK Parti içinde 2016'nın ortasında git gide başlayan içine kapanma ve iç mücadelenin çok arttığı bir dönem başladı. Daha sonra hain 15 Temmuz Darbe Girişimi oldu. Bu darbe girişimi bizim parti içindeki meselelerimizin biraz örtülmesine yol açtı. Bir milli meseleydi tabii, herkes bu tür sorunları bıraktı,bu büyük milli mesele etrafında kilitlendi, fakat cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine 2017'den sonra geçtikten sonra da gereken reformlar yapılamadı."
"Kararlar bir yerlerde alınıyor"
Eski AKPKK'li İl başkanı Nedim Yamalı şöyle devam etti;
"Bazı kararlar geliyordu biz ildeyken (il başkanlığı yönetimi sırasında), yani nereden geldiğini bilmiyoruz, partinin yetkili kurullarının bunlardan haberi yok, bir yerlerde karar alınıyor geliniyor. Bunları çok eleştirdik zamanında. İşte bu yozlaşmalar, 'durağanlaşmalar' dediğimiz olaylar, son yıllarda özellikle cumhurbaşkanlığı sistemine geçtikten sonra yeni sistemin kurulamaması ve bu yeni sistemin siyasete ve Ak Parti'ye yansımasıyla ortaya çıkan bu problemlerden dolayı oldu. Bunlar olabilir, bir sistem değişikliği kolay değil fakat problem bu sistem değişikliğinin demokratikleştirilmesi konusunda bir çaba gösterilmemesi sonucunda gerçekleşti.
Eski AKPKK'li İl başkanı Nedim Yamalı şöyle devam etti;
"Bazı kararlar geliyordu biz ildeyken (il başkanlığı yönetimi sırasında), yani nereden geldiğini bilmiyoruz, partinin yetkili kurullarının bunlardan haberi yok, bir yerlerde karar alınıyor geliniyor. Bunları çok eleştirdik zamanında. İşte bu yozlaşmalar, 'durağanlaşmalar' dediğimiz olaylar, son yıllarda özellikle cumhurbaşkanlığı sistemine geçtikten sonra yeni sistemin kurulamaması ve bu yeni sistemin siyasete ve Ak Parti'ye yansımasıyla ortaya çıkan bu problemlerden dolayı oldu. Bunlar olabilir, bir sistem değişikliği kolay değil fakat problem bu sistem değişikliğinin demokratikleştirilmesi konusunda bir çaba gösterilmemesi sonucunda gerçekleşti.
Balıkesir İvrindi’de maden ocağı: ‘Sularımız kurudu, ekinlerimiz çürüdü’
Balıkesir'in İvrindi'de TÜMAD Madencilik Şirketi, 6 bin 600 hektarlık alanda altın arıyor. Şirketin madencilik faaliyetleri başta Madra Dağı olmak üzere, ormanları, yaylaları, meraları tehdit ediyor.
Bölge halkı Balıkesir, Manisa ve İzmir’in sınırlarına yayılan altın madeninden şikâyetçi. “Maden ocakları bizim cehennem çukurumuz” diyen vatandaşlar, “Sularımız şimdiden kurudu, ekinlerimiz çürüdü” diyor.
Balıkesir'in İvrindi'de TÜMAD Madencilik Şirketi, 6 bin 600 hektarlık alanda altın arıyor. Şirketin madencilik faaliyetleri başta Madra Dağı olmak üzere, ormanları, yaylaları, meraları tehdit ediyor.
Bölge halkı Balıkesir, Manisa ve İzmir’in sınırlarına yayılan altın madeninden şikâyetçi. “Maden ocakları bizim cehennem çukurumuz” diyen vatandaşlar, “Sularımız şimdiden kurudu, ekinlerimiz çürüdü” diyor.
Akademi Dergisi
İBB iştiraklerinde çalışan müdür ve şeflerin, işe gidip geldikleri şahsi araçlarını belediyeye kiraladıkları ortaya çıktı. Kendi araçları ile işe gidip gelirken aracın tüm masraflarını belediyeye ödetip birde üzerine kira almak nasıl bir insan şeytanlığıdır?…
Bir skandal da İSKİ’de! 1 km gitti, 42 bin 794 litre yakıt harcadı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, AKPKK döneminin araç saltanatını Yenikapı’da binlerce araçla gündeme getirirken, bir skandal da İSKİ’den çıktı.
İSKİ’ye ait bir aracın sadece bir kilometre yol yapmasına rağmen, bir yılda 42 bin 794 litre motorin tüketmiş gibi gösterildiği ortaya çıktı. İSKİ’nin hesaplarını inceleyen Sayıştay, araçların kullanımını denetleyecek bir takip sistemi olmadığını, İSKİ kayıtlarında bulunmayan araçlara da yakıt temin edildiğini belirledi. Sayıştay’ın tespitine göre, bir araç 100 kilometrede ortalama 3-5 litre motorin tüketirken, İSKİ’nin araçları kilometre başına 20-30 litre tüketti. İSKİ yönetimi, Audi A-8, Volvo XC-90 ve Audi A6 Lımousin marka lüks araçlar da kiraladı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, AKPKK döneminin araç saltanatını Yenikapı’da binlerce araçla gündeme getirirken, bir skandal da İSKİ’den çıktı.
İSKİ’ye ait bir aracın sadece bir kilometre yol yapmasına rağmen, bir yılda 42 bin 794 litre motorin tüketmiş gibi gösterildiği ortaya çıktı. İSKİ’nin hesaplarını inceleyen Sayıştay, araçların kullanımını denetleyecek bir takip sistemi olmadığını, İSKİ kayıtlarında bulunmayan araçlara da yakıt temin edildiğini belirledi. Sayıştay’ın tespitine göre, bir araç 100 kilometrede ortalama 3-5 litre motorin tüketirken, İSKİ’nin araçları kilometre başına 20-30 litre tüketti. İSKİ yönetimi, Audi A-8, Volvo XC-90 ve Audi A6 Lımousin marka lüks araçlar da kiraladı.
Mısır'da CIA projesi olan Müslüman Kardeşler terör örgütünün liderine müebbet hapis cezası
Mısır mahkemesi aralarında CIA'nın kurduğu mezhepsiz İhvan Rehberlik Konseyi Başkanı Muhammed Bedii’nin de bulunduğu birçok İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) liderlerinin ‘doğu sınırına baskın’ davasında suçlu bulunmaları nedeniyle müebbet hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi.
Kahire Ceza Mahkemesi, Mısır’daki cezaevi ve doğu sınırı baskını davalarından suçlu bulunan Bedii ve diğer 10 kişinin ömür boyu hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi.
Mahkeme ayrıca 8 sanığa ağırlaştırılmış 15 yıl hapis cezası verdi. Diğer 9 sanığın ise beraatına karar verildiği belirtildi. Mahkeme, eski Cumhurbaşkanı mezhepsiz Muhammed Mursi hakkında açılan davanın da ölümü nedeniyle kapandığını açıkladı.Yargıtay, 2016 yılının Kasım ayında İhvan-ı Müslim örgütünün 25 lider ve üyesi hakkında verilen idam ve müebbet hapis cezalarını iptal etmişti. Bu kararın ardından mahkeme, sanıkların yeniden yargılanmalarını talep etti.Kahire Ceza Mahkemesi, 2015 yılının Haziran ayında İhvan-ı Müslimin liderlerinden eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve yardımcısı Reşad el-Beyumi hakkında idam cezası vermişti.
,
Mısır mahkemesi aralarında CIA'nın kurduğu mezhepsiz İhvan Rehberlik Konseyi Başkanı Muhammed Bedii’nin de bulunduğu birçok İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) liderlerinin ‘doğu sınırına baskın’ davasında suçlu bulunmaları nedeniyle müebbet hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi.
Kahire Ceza Mahkemesi, Mısır’daki cezaevi ve doğu sınırı baskını davalarından suçlu bulunan Bedii ve diğer 10 kişinin ömür boyu hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi.
Mahkeme ayrıca 8 sanığa ağırlaştırılmış 15 yıl hapis cezası verdi. Diğer 9 sanığın ise beraatına karar verildiği belirtildi. Mahkeme, eski Cumhurbaşkanı mezhepsiz Muhammed Mursi hakkında açılan davanın da ölümü nedeniyle kapandığını açıkladı.Yargıtay, 2016 yılının Kasım ayında İhvan-ı Müslim örgütünün 25 lider ve üyesi hakkında verilen idam ve müebbet hapis cezalarını iptal etmişti. Bu kararın ardından mahkeme, sanıkların yeniden yargılanmalarını talep etti.Kahire Ceza Mahkemesi, 2015 yılının Haziran ayında İhvan-ı Müslimin liderlerinden eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve yardımcısı Reşad el-Beyumi hakkında idam cezası vermişti.
,