İran Dışişleri Bakanı Zarif, Irak Cumhurbaşkanı Salih ile görüştü: Gündem savaşın engellenmesi ve tansiyonun düşürülmesi
Irak Cumhurbaşkanlığı basın ofisinden yapılan açıklamaya göre, resmi temaslarda bulunmak üzere Bağdat'a gelen Zarif, Salih ile bir araya geldi.
"Savaşın engellenmesi ve bölgede tansiyonun düşürülmesi" için yapılması gerekenlerin ele alındığı görüşmede, bölge barışına yönelik yapıcı diyalogların önemi vurgulandı.
Irak Cumhurbaşkanlığı basın ofisinden yapılan açıklamaya göre, resmi temaslarda bulunmak üzere Bağdat'a gelen Zarif, Salih ile bir araya geldi.
"Savaşın engellenmesi ve bölgede tansiyonun düşürülmesi" için yapılması gerekenlerin ele alındığı görüşmede, bölge barışına yönelik yapıcı diyalogların önemi vurgulandı.
Görüşmede Salih ile Zarif'in bölgesel ve uluslararası son gelişmeleri de masaya yatırdığı belirtilerek mevcut krizlere siyasi çözüm yolları bulmak için ortak çabaların önemine dikkat çekildi.
Irak Cumhurbaşkanı Salih, Irak'ın İran, İslam ve Arap ülkeleri ile ilişkileri güçlendirmek isteğini dile getirerek bölgenin istikrarı için ortak çıkarlar temelinde ülkesinin özellikle komşu ülkelerle dengeli bir ilişki kurma çabasında olduğunu söyledi.
İran Dışişleri Bakanı Zarif de iki ülke arasındaki iş birliğinin genişletmesi arzusunu ifade ederek ülkesinin çeşitli alanlarda Irak'a olan desteğini yeniledi.
Irak Cumhurbaşkanı Salih, Irak'ın İran, İslam ve Arap ülkeleri ile ilişkileri güçlendirmek isteğini dile getirerek bölgenin istikrarı için ortak çıkarlar temelinde ülkesinin özellikle komşu ülkelerle dengeli bir ilişki kurma çabasında olduğunu söyledi.
İran Dışişleri Bakanı Zarif de iki ülke arasındaki iş birliğinin genişletmesi arzusunu ifade ederek ülkesinin çeşitli alanlarda Irak'a olan desteğini yeniledi.
Yemen'in gözlerden uzak bir köşesinde, çok katlı tarihî binalarıyla ünlü bir şehir: Şibam.
Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye, "İsrail bizi tanımazken biz onu tanımaya devam edemeyiz" dedi.
Iştiyye, yaptığı konuşmada, Filistin Kurtuluş Örgütü'ne (FKÖ) bağlı Filistin Merkezi Konsey ve Filistin Ulusal Konseyin, İsrail'le imzalanan tüm anlaşmaları yeniden gözden geçireceğini belirterek "İsrail bizi tanımazken biz onu tanımaya devam edemeyiz." diye konuştu.
Iştiyye ayrıca ülke dışında ikamet eden Filistinlilere dönmeleri ve ülkelerinde yatırım yapmaları çağrısında bulunarak kendilerine gereken tüm kolaylıkların sağlanacağını ifade etti.
Iştiyye, yaptığı konuşmada, Filistin Kurtuluş Örgütü'ne (FKÖ) bağlı Filistin Merkezi Konsey ve Filistin Ulusal Konseyin, İsrail'le imzalanan tüm anlaşmaları yeniden gözden geçireceğini belirterek "İsrail bizi tanımazken biz onu tanımaya devam edemeyiz." diye konuştu.
Iştiyye ayrıca ülke dışında ikamet eden Filistinlilere dönmeleri ve ülkelerinde yatırım yapmaları çağrısında bulunarak kendilerine gereken tüm kolaylıkların sağlanacağını ifade etti.
"Manyak herif."
Trump, heyeti ile birlikte müttefikimiz Japonya'ya yaptığı ziyarete dair yazdıklarımı görünce çok kızdı.
"Manyak herif. (dedi ve iki eli ile yakasını tutup silker gibi yaparak) Bıktım senden. Yine yakama yapıştı, bırakmıyor." diye devam etti.
Hemen sonrasında "Senin de müttefiklerinin de canı cehenneme." dedi ve en çok da Japonya'yı kastetti.
Siniri iyice bozuldu ama fark ettirmemeye çalışarak heyetindeki Amerikalı yetkililere, müttefikimiz Japonlarla yaptıkları görüşmeleri sordu. Bir şey elde edebildiler mi, faydalı oldu mu, sonuç alabildiler mi diye onları yokladı.
Trump, heyeti ile birlikte müttefikimiz Japonya'ya yaptığı ziyarete dair yazdıklarımı görünce çok kızdı.
"Manyak herif. (dedi ve iki eli ile yakasını tutup silker gibi yaparak) Bıktım senden. Yine yakama yapıştı, bırakmıyor." diye devam etti.
Hemen sonrasında "Senin de müttefiklerinin de canı cehenneme." dedi ve en çok da Japonya'yı kastetti.
Siniri iyice bozuldu ama fark ettirmemeye çalışarak heyetindeki Amerikalı yetkililere, müttefikimiz Japonlarla yaptıkları görüşmeleri sordu. Bir şey elde edebildiler mi, faydalı oldu mu, sonuç alabildiler mi diye onları yokladı.
Neden ezilsinler?
Trump'a, bekledikleri gibi neticeler elde edemediklerini söylediler. Buna rağmen diyalogu kopartmayıp bir şekilde orta yolu bulduklarını söylediler.
Heyettekiler Trump'a bu şekilde konuştular ama aslında vaziyet hiç de öyle değil. Orta yol bile bulunamadı. Hep Amerikalılar taviz verdi, ezildi. Amerikalılar açısından bakılınca çok başarısız, büyük tavizler verilen, güçsüz halleri iyice gözler önüne çıkan bir süreç yaşanıyor, devam ediyor. Daha dün İran ve Çin'in ikisine birden rest çekmiş, tehdit etmiş, bu gün ise bir özür dilemediği kalmış bir Amerika'ya Japonlar veya başkaları, neden ezilsinler?
Trump'a, bekledikleri gibi neticeler elde edemediklerini söylediler. Buna rağmen diyalogu kopartmayıp bir şekilde orta yolu bulduklarını söylediler.
Heyettekiler Trump'a bu şekilde konuştular ama aslında vaziyet hiç de öyle değil. Orta yol bile bulunamadı. Hep Amerikalılar taviz verdi, ezildi. Amerikalılar açısından bakılınca çok başarısız, büyük tavizler verilen, güçsüz halleri iyice gözler önüne çıkan bir süreç yaşanıyor, devam ediyor. Daha dün İran ve Çin'in ikisine birden rest çekmiş, tehdit etmiş, bu gün ise bir özür dilemediği kalmış bir Amerika'ya Japonlar veya başkaları, neden ezilsinler?
Zarar çok büyük, rezil olmak da cabası...
Yazık, bunlar da hep zarar ziyan oldu.
Ankebut Ağı için her şey, çok mutlu eden bir rüya gibiydi. Bir anda talihleri dönmüştü, ihtimal bile vermedikleri şartlar oluşmuş, fırtına hızıyla ilerler olmuşlardı.
Her ne dediysem dikkate alıp yapıyorlardı. Çok da iyi gidiyorduk ve asla sözümüzden caymaz, yanlış yapmazdık. "Sözümüz söz" diye tekrarla yazmıştım. Lakin bu ağı yönetenlerin Türk/İslam düşmanlığı, bizden korkuları ve gelecek endişeleri ve en çok da bu kişilerin son derece liyakatsiz kişiler olması nedeniyle hatalı kararlar aldılar. Bir çuval inciri berbat ettiler.
Rüzgarın lehlerine estiği o süreçte İran ve Çin'i hızlıca ve iyice sıkmak isterlerken, öncelikle İran'ı bombardımana tutmaya dönük hamleler yaptılar. İran için sonun başlangıcıydı o günler... Açıkça da yazdığım gibi, etraftaki Amerikan üslerinde savaş hazırlıkları başlatılmıştı. Bu kapsamda ülkemizin kara ve hava sahasını da kullanacaklardı. Bu nedenle sınırımızın hemen ötesinde, Yunanistan sınırları içindeki o bölgeye de takviye gönderdiler. 5 bin asker ve 700 zırhlı araç...
Daha sonraki aşamada bunlar Türkiye üzerinden İran cephesine taşınacaktı. Büyük Amerikan şirketlerinin bu rüzgar eserken riske girerek yaptığı hamleler büyük zarar ve ziyana dönüşmeye başladığı gibi, Amerikan ordusunun bu hamleleri de çok büyük zarar olarak kaldı.
Yazık, bunlar da hep zarar ziyan oldu.
Ankebut Ağı için her şey, çok mutlu eden bir rüya gibiydi. Bir anda talihleri dönmüştü, ihtimal bile vermedikleri şartlar oluşmuş, fırtına hızıyla ilerler olmuşlardı.
Her ne dediysem dikkate alıp yapıyorlardı. Çok da iyi gidiyorduk ve asla sözümüzden caymaz, yanlış yapmazdık. "Sözümüz söz" diye tekrarla yazmıştım. Lakin bu ağı yönetenlerin Türk/İslam düşmanlığı, bizden korkuları ve gelecek endişeleri ve en çok da bu kişilerin son derece liyakatsiz kişiler olması nedeniyle hatalı kararlar aldılar. Bir çuval inciri berbat ettiler.
Rüzgarın lehlerine estiği o süreçte İran ve Çin'i hızlıca ve iyice sıkmak isterlerken, öncelikle İran'ı bombardımana tutmaya dönük hamleler yaptılar. İran için sonun başlangıcıydı o günler... Açıkça da yazdığım gibi, etraftaki Amerikan üslerinde savaş hazırlıkları başlatılmıştı. Bu kapsamda ülkemizin kara ve hava sahasını da kullanacaklardı. Bu nedenle sınırımızın hemen ötesinde, Yunanistan sınırları içindeki o bölgeye de takviye gönderdiler. 5 bin asker ve 700 zırhlı araç...
Daha sonraki aşamada bunlar Türkiye üzerinden İran cephesine taşınacaktı. Büyük Amerikan şirketlerinin bu rüzgar eserken riske girerek yaptığı hamleler büyük zarar ve ziyana dönüşmeye başladığı gibi, Amerikan ordusunun bu hamleleri de çok büyük zarar olarak kaldı.
Solomon Soysuz'un "Coğrafyamızda bir hafta, on gündür büyük sıkıntı var." mealindeki sözleri de bunlara işaretti. İran ve Çin ama öncelikle İran vurulacaktı. Her yerde hareketlilik başlamıştı ve bütün bu planların içinde merkez noktada kalacaktık. Olmadı... Olmadı ve Amerika ve Ankebut Ağı kaybetti. Olsaydı hem onlar hem biz kazanacaktık. Olmayınca sadece biz kazandık ve bütün dünya nelere sebep olabileceğimizi, biz izin vermezsek Amerika'nın da hiçbir şey yapamayacağını gördü. Çok yakında İdlib meselesi de bizim istediğimiz gibi çözülecek ve o zaman bütün dünya "Ankebut Ağı'nı yöneten konseylerin üyeleri hakikaten alık tiplermiş. Eee, şimdi ne oldu? Ne kazandılar?" diyecekler.
Suriye Dışişleri Bakanlığı: Kimyasal saldırı iddiaları terörle mücadele çabalarımızı engellemeyi amaçlıyor
Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Suriye ordusu tarafından kimyasal saldırı yapıldığı yönündeki fabrikasyon iddiaların, sürmekte olan terörle mücadele operasyonlarının ilerleyişine gem vurmayı amaçladığı ifade edildi. Açıklamada söz konusu suçlama, "Suriye ordusunun İdlib'deki ilerleyişini geciktirmek için acınası bir girişim" olarak nitelendirilerek, 'terörist köleleri' üzerindeki baskıyı hafifletmek için ABD'ye itaat eden Batı ülkeleri tarafından devreye konulan son girişim olduğu belirtildi.
Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Suriye ordusu tarafından kimyasal saldırı yapıldığı yönündeki fabrikasyon iddiaların, sürmekte olan terörle mücadele operasyonlarının ilerleyişine gem vurmayı amaçladığı ifade edildi. Açıklamada söz konusu suçlama, "Suriye ordusunun İdlib'deki ilerleyişini geciktirmek için acınası bir girişim" olarak nitelendirilerek, 'terörist köleleri' üzerindeki baskıyı hafifletmek için ABD'ye itaat eden Batı ülkeleri tarafından devreye konulan son girişim olduğu belirtildi.
Rusya Savunma Bakanlığı İdlib’de kimyasal silah kullanımı konusundaki Washington’un iddialarının doğru olmadığını söyledi
Rusya Savunma Bakanlığı, ABD’nin revaçta tutmaya çalıştığı, terörist grupların ve onlara bağlı medya organlarının, İdlib’de tırmandırmaları azaltma bölgesinde kimyasal silah kullanımı ile ilgili öne sürmeye çalıştığı iddiaları yalanladı.
- https://bit.ly/2HSR63d
Rusya Savunma Bakanlığı, ABD’nin revaçta tutmaya çalıştığı, terörist grupların ve onlara bağlı medya organlarının, İdlib’de tırmandırmaları azaltma bölgesinde kimyasal silah kullanımı ile ilgili öne sürmeye çalıştığı iddiaları yalanladı.
- https://bit.ly/2HSR63d
İhbardır
Skandal büyüyor
Devlet ve istihbarat gücü, vatan hainleri tarafından kullanılıyor. Başında gizli Ermeni ve CIA casusu Hakan Fidan'ın olduğu MİT, Garih cinayeti çözülmesin diye yeni cinayetler işliyor. Vahim suçlara, yeni vahim suçlar ekleniyor.
Garih cinayetinde kullanılmış kişileri ortadan kaldırıyorlar. Bunlardan birinin kimliğini değiştirip yurt dışına gönderdiler. Panik had safhada... Hakan Fidan adamlarına "O adamı ne yaptınız? Kimliğini değiştirdiniz mi? Yurt dışına çıktı mı?" diye sordu.
Sadece cinayete bir şekilde karışmış bu gibi kişiler bir şekilde yok edilmiyor. Bu cinayeti araştırmak isteyenler de hedefte. Cinayeti araştıran ve İstanbul'da ikamet eden bir genci İstanbul'da uçurumdan attılar. Bu kişi iş arıyordu, basında yer bulmak istiyordu. Araştırmacı yazar gibi durmak ve yolunu çizip yürümek istiyordu. Yayınlarımızdan haberdar oldu. Garih cinayeti meselesini bizim yazdığımız gibi takip edip araştırınca, zor bir yanı olmadığını, kolayca çözülebileceğini gördü ve riske girdi. Kısa süre içinde iyi yol aldı. Garih cinayetine dair anlattıklarımızı somutlaştırmak ve doğrulamak istedi. Ağzı da gevşek biriydi, çok yerde konuştu. Somut deliller bulmak konusunda bazı insanlarla görüşmelere gitti ve MİT onu o görüşmeleri yaparken fark etti.
Hiç bekletmediler, konuyu Hakan Fidan'a arz etmeye gerek duymadan ve acil müdahale edilecek bir husus görerek hemen o genci kaldırdılar. Şimdi şu koca şehir İstanbul'un tuzlu sularında cesedi yüzüyor. Takip edebildiğimiz kadarıyla hala bu gencin cesedi karaya vurmadı.
Skandal büyüyor
Devlet ve istihbarat gücü, vatan hainleri tarafından kullanılıyor. Başında gizli Ermeni ve CIA casusu Hakan Fidan'ın olduğu MİT, Garih cinayeti çözülmesin diye yeni cinayetler işliyor. Vahim suçlara, yeni vahim suçlar ekleniyor.
Garih cinayetinde kullanılmış kişileri ortadan kaldırıyorlar. Bunlardan birinin kimliğini değiştirip yurt dışına gönderdiler. Panik had safhada... Hakan Fidan adamlarına "O adamı ne yaptınız? Kimliğini değiştirdiniz mi? Yurt dışına çıktı mı?" diye sordu.
Sadece cinayete bir şekilde karışmış bu gibi kişiler bir şekilde yok edilmiyor. Bu cinayeti araştırmak isteyenler de hedefte. Cinayeti araştıran ve İstanbul'da ikamet eden bir genci İstanbul'da uçurumdan attılar. Bu kişi iş arıyordu, basında yer bulmak istiyordu. Araştırmacı yazar gibi durmak ve yolunu çizip yürümek istiyordu. Yayınlarımızdan haberdar oldu. Garih cinayeti meselesini bizim yazdığımız gibi takip edip araştırınca, zor bir yanı olmadığını, kolayca çözülebileceğini gördü ve riske girdi. Kısa süre içinde iyi yol aldı. Garih cinayetine dair anlattıklarımızı somutlaştırmak ve doğrulamak istedi. Ağzı da gevşek biriydi, çok yerde konuştu. Somut deliller bulmak konusunda bazı insanlarla görüşmelere gitti ve MİT onu o görüşmeleri yaparken fark etti.
Hiç bekletmediler, konuyu Hakan Fidan'a arz etmeye gerek duymadan ve acil müdahale edilecek bir husus görerek hemen o genci kaldırdılar. Şimdi şu koca şehir İstanbul'un tuzlu sularında cesedi yüzüyor. Takip edebildiğimiz kadarıyla hala bu gencin cesedi karaya vurmadı.