Adalet yerini buldu.
Uzun zaman önce bu hadisenin gerçek yüzünü yazmış, mahkeme heyetinin dik duruşunu takdir etmiştim. Yargıtay'da mahkemenin kararını onayan hukukçular da takdiri hak ettiler.
Türkiye'de sözde kadın hakları, insan hakları, hayvan hakları dernekleri gibi görünen teşkilatlar başka devletlerin gizli servislerine bağlılar ve çok yıkıcı mücadeleler veriyorlar. Sağ gösterirken sol vuruyorlar. Bunlar, Nevin Yıldırım hadisesini de en başından itibaren çarpıttılar. Lakin Türk Guguk sistemi kendisinden pek de beklenmeyen bir dik duruş ve isabet sergiledi. Bozuk saat bile günde iki kere doğru vakti gösteriyor işte...
Yargıtay 1. Ceza Dairesi, kendisine tecavüz ettiğini öne sürdüğü Nurettin Gider'i av tüfeği ile öldürdükten sonra başını keserek köy meydanına atan Nevin Yıldırım'ın müebbet hapis cezasına çarptırıldığı yerel mahkeme kararını onadı.
Şimdi ise hak, hukuk endişesi duymadan işyerlerinde yaşanan her kazayı anında "iş cinayeti" olarak ilan eden sözde gazeteciler ile aktivistlere soruşturma başlatılmalı. Adliyelere yansıyan her adli vak'ada , kim haklı kim suçlu diye bakmadan peşinen kadını haklı gören/gösteren sözde basın mensupları ve STK mensupları hakkında soruşturmalar başlatılmalı. Bunlarla aynı haince planlara hizmet edip toplumun temel direklerini yıkmaya çabalayan vekillere, bürokratlara ve medya patronlarına da soruşturmalar açılmalı.
Uzun zaman önce bu hadisenin gerçek yüzünü yazmış, mahkeme heyetinin dik duruşunu takdir etmiştim. Yargıtay'da mahkemenin kararını onayan hukukçular da takdiri hak ettiler.
Türkiye'de sözde kadın hakları, insan hakları, hayvan hakları dernekleri gibi görünen teşkilatlar başka devletlerin gizli servislerine bağlılar ve çok yıkıcı mücadeleler veriyorlar. Sağ gösterirken sol vuruyorlar. Bunlar, Nevin Yıldırım hadisesini de en başından itibaren çarpıttılar. Lakin Türk Guguk sistemi kendisinden pek de beklenmeyen bir dik duruş ve isabet sergiledi. Bozuk saat bile günde iki kere doğru vakti gösteriyor işte...
Yargıtay 1. Ceza Dairesi, kendisine tecavüz ettiğini öne sürdüğü Nurettin Gider'i av tüfeği ile öldürdükten sonra başını keserek köy meydanına atan Nevin Yıldırım'ın müebbet hapis cezasına çarptırıldığı yerel mahkeme kararını onadı.
Şimdi ise hak, hukuk endişesi duymadan işyerlerinde yaşanan her kazayı anında "iş cinayeti" olarak ilan eden sözde gazeteciler ile aktivistlere soruşturma başlatılmalı. Adliyelere yansıyan her adli vak'ada , kim haklı kim suçlu diye bakmadan peşinen kadını haklı gören/gösteren sözde basın mensupları ve STK mensupları hakkında soruşturmalar başlatılmalı. Bunlarla aynı haince planlara hizmet edip toplumun temel direklerini yıkmaya çabalayan vekillere, bürokratlara ve medya patronlarına da soruşturmalar açılmalı.
Akademi Dergisi
Sahi, Yener Yermez'e ne oldu? Öldü mü yoksa tahliye mi oldu ya da hala içeride yatıyor mu? Bana "Yener Yermez içeride yatmıyor, mezarda yatıyor" dediler de inanmadım. "O kadar da yapamazlar" dedim ama içimde de şüphe olmadı diyemem.
Haydi birileri şu Yener Yermez ölü mü, diri mi açıklasın!
Ben iddialara henüz inanmadım. Bence diridir, öldürülmemiştir ama resmi evrakları bir yana koyup da dirisini görmemiz lazım. Ya da Yener Yermez'in dirisini görmüş ahlaklı ve adil bir ya da birkaç şahit görmemiz lazım.
Ailesi ne yapıyor, gitsinler, bir görsünler Yener Yermez'i...
Ben iddialara henüz inanmadım. Bence diridir, öldürülmemiştir ama resmi evrakları bir yana koyup da dirisini görmemiz lazım. Ya da Yener Yermez'in dirisini görmüş ahlaklı ve adil bir ya da birkaç şahit görmemiz lazım.
Ailesi ne yapıyor, gitsinler, bir görsünler Yener Yermez'i...
Ölmedi, İsrail'e kaçırdılar
Gizli Yahudi sadist Cem Garipoğlu hala yaşıyor. İsrail'de çok lüks bir mekanda tutuluyor. Yüzü tamamen değiştirilmedi ama estetik ameliyatla kısmen değişiklikler yapıldı.
Onu, bulunamadığı zamanlarda da MOSSAD saklamıştı. Mehmet Emin Karamehmet, sahip olduğu basın-medya gücü ile istisnasız her gün "Cem Garipoğlu bu gün de bulunamadı. Şu kadar gün oldu, artık bulunmalı" dedirttiği için, içimizdeki İsrail'in birbirine düşmüş tarafları bu konu üzerinden de çatıştığı için istemeye istemeye MOSSAD onu tekrar Türkiye'ye getirdi ve teslim etti. Bunu yapmadan önce de derin planlar yapıldı.
Gizli Yahudi sadist Cem Garipoğlu hala yaşıyor. İsrail'de çok lüks bir mekanda tutuluyor. Yüzü tamamen değiştirilmedi ama estetik ameliyatla kısmen değişiklikler yapıldı.
Onu, bulunamadığı zamanlarda da MOSSAD saklamıştı. Mehmet Emin Karamehmet, sahip olduğu basın-medya gücü ile istisnasız her gün "Cem Garipoğlu bu gün de bulunamadı. Şu kadar gün oldu, artık bulunmalı" dedirttiği için, içimizdeki İsrail'in birbirine düşmüş tarafları bu konu üzerinden de çatıştığı için istemeye istemeye MOSSAD onu tekrar Türkiye'ye getirdi ve teslim etti. Bunu yapmadan önce de derin planlar yapıldı.
Bu, dünyayı sarsacak bir skandal. İsrail hep canileri korumaya alıyor
Kim bilir kaç hadisede, kaç bin kere yaptıkları şeytanca planları bu vak'ada da yaptılar. Ceza evinde, neler döndüğünden hiç haberi olmayan başka bir genci çarşafa sararak astılar. Bu genci resmiyette "İzne gitti ve bir daha gelmedi, firar etti." şeklinde gösterdiler. Halbuki o gibi gösterilerek izne çıkartılan kişi sadist gizli Yahudi Cem Garipoğlu idi. "İntihar eden Cem Garipoğlu'nun cesedi" gibi gösterdikleri de o genç mahkumdu.
Ceza evi yönetiminin üst isimlerini, bazı infaz koruma memurlarını ve revirdeki personeli önceden ayarladılar.
Kim bilir kaç hadisede, kaç bin kere yaptıkları şeytanca planları bu vak'ada da yaptılar. Ceza evinde, neler döndüğünden hiç haberi olmayan başka bir genci çarşafa sararak astılar. Bu genci resmiyette "İzne gitti ve bir daha gelmedi, firar etti." şeklinde gösterdiler. Halbuki o gibi gösterilerek izne çıkartılan kişi sadist gizli Yahudi Cem Garipoğlu idi. "İntihar eden Cem Garipoğlu'nun cesedi" gibi gösterdikleri de o genç mahkumdu.
Ceza evi yönetiminin üst isimlerini, bazı infaz koruma memurlarını ve revirdeki personeli önceden ayarladılar.
İsrail bir devlet değil, bütün dünyayı, bütün insanlığı kasten fesada veren, insanlığın kötülüğü için her şeyi yapmayı ibadet sayan uluslar arası bir satanist sistemin merkezidir.
İsrail'in, içimizdeki İsrail ile organize şekilde ve Türkiye'nin egemenliğini de takmayarak ceza evinden kaçırdığı Cem Garipoğlu, sadece Münevver Karabulut'u değil, çok sayıda kişiyi ayin cinayetlerinde katletti. Bir süre Cem Garipoğlu'nun ve arkadaş çevresinin arasında görülen ama sonra izahı yapılamayacak şekilde ölen ya da kaybolan çok sayıda TC vatandaşı var.
Bunların bir kısmından bir daha hiç haber alınamadı. Bir kısmı saldıraya uğrayıp öldürülmüş gibi görünen bir halde bulundu. Bir kısmının cesedi ise denizde bulundu. Bunların hepsi cinayetti ve daha kötüsü Şeytan'a tapınan bu Satanist pisliklerin ayin cinayetlerine kurban gitmiş olmaları...
İsrail'in, içimizdeki İsrail ile organize şekilde ve Türkiye'nin egemenliğini de takmayarak ceza evinden kaçırdığı Cem Garipoğlu, sadece Münevver Karabulut'u değil, çok sayıda kişiyi ayin cinayetlerinde katletti. Bir süre Cem Garipoğlu'nun ve arkadaş çevresinin arasında görülen ama sonra izahı yapılamayacak şekilde ölen ya da kaybolan çok sayıda TC vatandaşı var.
Bunların bir kısmından bir daha hiç haber alınamadı. Bir kısmı saldıraya uğrayıp öldürülmüş gibi görünen bir halde bulundu. Bir kısmının cesedi ise denizde bulundu. Bunların hepsi cinayetti ve daha kötüsü Şeytan'a tapınan bu Satanist pisliklerin ayin cinayetlerine kurban gitmiş olmaları...
Dünya, bu pisliklerden derhal kurtulmalı
Münevver Karabulut'u önce yatırıp ellerinden ayaklarından bağladılar. Sonra çırılçıplak soydular. Sonra sadistçe işkencelere başladılar ve tecavüz de ettiler. Sadece Cem değil, yanındaki diğer erkekler de tecavüz etti. O sırada yanlarında kız arkadaşları da vardı.
Sonra işkence başladı. Daha sonra işkencenin şiddeti artırıldı. Sonra sert darbeler vurup öldürdüler.
Kendilerini Şeytan'ın çocukları olarak gören bu sadist gizli Yahudiler, bu insan şeytanları, bu dünyayı bu hale kasıtlı olarak getirmiş olan Deccal'in ordusu, Münevver Karabulut'u ve Yahudi olmayan herkesi zaten "Şeytan'ın çocuklarına hizmet etmek zorunda olan bir köle" olarak görüyorlar/dı
Yahudi olmayanlara goyim diyorlar ve bir kır hayvanından daha fazla değer vermiyorlar, bir kır hayvanından daha fazla hakka sahip olduğunu düşünmüyorlardı.
Onların, Cem Garipoğlu'nun ve o gün orada yanında olan diğer gizli Yahudilerin inançları, işte bu kadar insanlık dışı... Netenyahu'nun inançları da tıpkı onlar gibi... Sanhedrin hahamlarının inançları da tıpkı onlar gibi... "Gerçek" Trump'ın inançları da... ABD'yi ve İsrail'i yöneten, ABD ve İsrail üzerinden dünyayı fesada veren Ankebut Ağı'nın mensuplarının çoğunun inançları da onlar gibi...
Bunlar, ayinlerinde Şeytan'a yani Azazil'e ya da nam-ı diğer İblis'e insan kurban ederken "Sen Şeytan'ın çocuklarına hizmet etmek için yaratılmış bir varlıksın. Yaratatılış sebebine hizmet edeceksin. Şimdi hizmetini gerçekleştiriyorsun ve seni özgürleştiriyorum." diyebiliyorlar.
Münevver Karabulut'u önce yatırıp ellerinden ayaklarından bağladılar. Sonra çırılçıplak soydular. Sonra sadistçe işkencelere başladılar ve tecavüz de ettiler. Sadece Cem değil, yanındaki diğer erkekler de tecavüz etti. O sırada yanlarında kız arkadaşları da vardı.
Sonra işkence başladı. Daha sonra işkencenin şiddeti artırıldı. Sonra sert darbeler vurup öldürdüler.
Kendilerini Şeytan'ın çocukları olarak gören bu sadist gizli Yahudiler, bu insan şeytanları, bu dünyayı bu hale kasıtlı olarak getirmiş olan Deccal'in ordusu, Münevver Karabulut'u ve Yahudi olmayan herkesi zaten "Şeytan'ın çocuklarına hizmet etmek zorunda olan bir köle" olarak görüyorlar/dı
Yahudi olmayanlara goyim diyorlar ve bir kır hayvanından daha fazla değer vermiyorlar, bir kır hayvanından daha fazla hakka sahip olduğunu düşünmüyorlardı.
Onların, Cem Garipoğlu'nun ve o gün orada yanında olan diğer gizli Yahudilerin inançları, işte bu kadar insanlık dışı... Netenyahu'nun inançları da tıpkı onlar gibi... Sanhedrin hahamlarının inançları da tıpkı onlar gibi... "Gerçek" Trump'ın inançları da... ABD'yi ve İsrail'i yöneten, ABD ve İsrail üzerinden dünyayı fesada veren Ankebut Ağı'nın mensuplarının çoğunun inançları da onlar gibi...
Bunlar, ayinlerinde Şeytan'a yani Azazil'e ya da nam-ı diğer İblis'e insan kurban ederken "Sen Şeytan'ın çocuklarına hizmet etmek için yaratılmış bir varlıksın. Yaratatılış sebebine hizmet edeceksin. Şimdi hizmetini gerçekleştiriyorsun ve seni özgürleştiriyorum." diyebiliyorlar.
Murat Çiçek, gizli Ermeni ve gizli Hrıstiyan bir vatan haini ve türlü türlü kirli işin içinde. Rahip Brunson'ın uluslar arası terör şebekesine dahil olarak Sri Lanka'da vahşice bombalı saldırılar yapan TC vatandaşı iki gizli Ermeni'den biri Selçuk Nariçi ile de akraba... Yakın akraba olan Murat Çiçek ile Selçuk Nariçi birlikte de çok kere kirli işler çevirdiler. Türkiye'de bir Türk basın ve medyası yok.
Müttefikimiz Japonya hala müttefikimiz. Bizim vesilemizle Çinle arayı bulmuştu ve şimdi bizimle birlikte Çinle arasını açıyor.
Panasonic'in ardından Toshiba'dan da Huawei kararı: Sevkiyatlar durduruldu
Kyodo News’da yer alan habere göre Toshiba, ABD’nin Huawei yasağına paralel olarak, Çin’e yapılan sevkiyatlarda aralarında ABD yapımı parçalar olup olmadığını kontrol etmek için söz konusu sevkiyatları durdurdu.
Toshiba açıklamasından saatler önce yine Japonya merkezli Panasonic, ABD’nin Huawei yasağı sonrası şirketle yapılan bütün işlemleri durdurduğunu açıklamıştı.
Panasonic'in ardından Toshiba'dan da Huawei kararı: Sevkiyatlar durduruldu
Kyodo News’da yer alan habere göre Toshiba, ABD’nin Huawei yasağına paralel olarak, Çin’e yapılan sevkiyatlarda aralarında ABD yapımı parçalar olup olmadığını kontrol etmek için söz konusu sevkiyatları durdurdu.
Toshiba açıklamasından saatler önce yine Japonya merkezli Panasonic, ABD’nin Huawei yasağı sonrası şirketle yapılan bütün işlemleri durdurduğunu açıklamıştı.
Birleşik Krallık merkezli Vodafone da, şirketin geleceğe yönelik sahip olduğu belirsizlikler sebebiyle Huawei’den 5G teknolojili akıllı telefon alımlarını durdurduğunu açıkladı. Birleşik Krallık’ta Vodafone’a ek olarak yarı iletken parça üreticisi Arm Holdings, SoftBank’ın yeni Huawei telefonları satışlarını süresiz olarak durdurma kararının ardından Huawei’yle yapılan bütün operasyonlarını askıya aldığını duyurdu.
"Ben, Canikli'ye 'sayın' demiyorum"
Rabia Naz'ın babası Şaban Vatan, millet vekili Barış Atay'ın desteği ile Meclis'te basın açıklaması yaptı.
Şaban Vatan şunları söyledi:
"Uzun yıllarca hizmetini yaptığımız, gönülden desteklediğimiz ve aynı zamanda eşimin yönetici ve genel sekreterlik yaptığı AKP teşkilatı Rabia Naz Vatan cinayetinde suskunluğunu korumuş ve aynı zamanda ailemize baskı yapmıştır. Bir baba, evladının adaletini aramak için, evladının faillerini aramak için 1500'e yakın kişinin katıldığı 'evlat mitingi' yaptı. Bu, adaleti temsil eden kişiler için utanç verici bir durumdur. Sıradan bir vatandaş, evladının adaletini aramak için miting yapıyor...
Devletimizin yöneticileri buna bile bile duyarsız kaldı. Neticede 26 Şubat'ta sosyal medyada Rabia Naz Vatan cinayeti etkili bir şekilde gündemde durdu ve gündemde Nurettin Canikli ismi söylendi. Ben Canikli'ye 'sayın' demiyorum, çünkü çocuk cinayetinin örtbasında adı geçen, parmağı olan bir şahsiyetin benim nezdimde 'sayın' niteliği yoktur ve kendini aklayana kadar da bu böyle olacaktır."
Rabia Naz'ın babası Şaban Vatan, millet vekili Barış Atay'ın desteği ile Meclis'te basın açıklaması yaptı.
Şaban Vatan şunları söyledi:
"Uzun yıllarca hizmetini yaptığımız, gönülden desteklediğimiz ve aynı zamanda eşimin yönetici ve genel sekreterlik yaptığı AKP teşkilatı Rabia Naz Vatan cinayetinde suskunluğunu korumuş ve aynı zamanda ailemize baskı yapmıştır. Bir baba, evladının adaletini aramak için, evladının faillerini aramak için 1500'e yakın kişinin katıldığı 'evlat mitingi' yaptı. Bu, adaleti temsil eden kişiler için utanç verici bir durumdur. Sıradan bir vatandaş, evladının adaletini aramak için miting yapıyor...
Devletimizin yöneticileri buna bile bile duyarsız kaldı. Neticede 26 Şubat'ta sosyal medyada Rabia Naz Vatan cinayeti etkili bir şekilde gündemde durdu ve gündemde Nurettin Canikli ismi söylendi. Ben Canikli'ye 'sayın' demiyorum, çünkü çocuk cinayetinin örtbasında adı geçen, parmağı olan bir şahsiyetin benim nezdimde 'sayın' niteliği yoktur ve kendini aklayana kadar da bu böyle olacaktır."
"Suçlu olan kişiler, suçlu arıyor"
Baba Şaban Vatan, gazeteci Zehra Özdilek'e yaptığı değerlendirmede ise şunları söyledi:
"Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) müfettişleri incelemelerini devam ettiriyor. Benimle görüşme yaptılar. 5 sayfalık durum sundum kendilerine. Henüz bir gelişme yok. Polisler görevine devam ediyorlar. Ve aynı polisler olayı araştırıyor. Nasıl bir cinayet araştırmasıysa suçlu olan kişiler suçlu arıyor. 60 tanık olayı var. Bu durum dosyayı sulandırmak içindir. En fazla polis memurları dahil 18 tanık olması gerekiyor” şeklinde konuştu.
Baba Şaban Vatan, gazeteci Zehra Özdilek'e yaptığı değerlendirmede ise şunları söyledi:
"Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) müfettişleri incelemelerini devam ettiriyor. Benimle görüşme yaptılar. 5 sayfalık durum sundum kendilerine. Henüz bir gelişme yok. Polisler görevine devam ediyorlar. Ve aynı polisler olayı araştırıyor. Nasıl bir cinayet araştırmasıysa suçlu olan kişiler suçlu arıyor. 60 tanık olayı var. Bu durum dosyayı sulandırmak içindir. En fazla polis memurları dahil 18 tanık olması gerekiyor” şeklinde konuştu.
"Eyvah şimdi patladık"
Dünden beri çok sayıda etkili siyasetçi ve patron Trump'ı aradı ve "Sorun istemiyoruz. İyi bir rüzgar yakalamıştık. Ne karar alacaksan al ama bu dengeyi bozma" dediler. Trump bunların çoğuna "Haklısınız" dedi.
Aslında Trump dün akşamki paylaşımlarımı hemen görmedi. Kendisine mesaj attılar ama yine de bir süre görmedi. İlerleyen saatlerde görünce de ilk tepkisi "Eyvah şimdi patladık" şeklinde oldu. Ara ara ellerini yanaklarına götürdü, derin nefesler verdi, sıkıldı, daraldı. Sonra bildiğimiz Trump ayarına dönmeye başladı. Kibirli, mantıksız, liyakatsiz bakış açıları hakim oldu ve değerlendirmelerini bu şekilde yaptı. Bizim güçsüzleştiğimiz, kendilerine mani olamayacağımız şeklinde değerlendirmeler yaptı.
Sonra bir ara "Tamam geri adım atacağız ama biraz ağırdan alalım" ayarına geçti. Sonra yine kararı değişip durdu ve hala değişiyor.
Dünden beri çok sayıda etkili siyasetçi ve patron Trump'ı aradı ve "Sorun istemiyoruz. İyi bir rüzgar yakalamıştık. Ne karar alacaksan al ama bu dengeyi bozma" dediler. Trump bunların çoğuna "Haklısınız" dedi.
Aslında Trump dün akşamki paylaşımlarımı hemen görmedi. Kendisine mesaj attılar ama yine de bir süre görmedi. İlerleyen saatlerde görünce de ilk tepkisi "Eyvah şimdi patladık" şeklinde oldu. Ara ara ellerini yanaklarına götürdü, derin nefesler verdi, sıkıldı, daraldı. Sonra bildiğimiz Trump ayarına dönmeye başladı. Kibirli, mantıksız, liyakatsiz bakış açıları hakim oldu ve değerlendirmelerini bu şekilde yaptı. Bizim güçsüzleştiğimiz, kendilerine mani olamayacağımız şeklinde değerlendirmeler yaptı.
Sonra bir ara "Tamam geri adım atacağız ama biraz ağırdan alalım" ayarına geçti. Sonra yine kararı değişip durdu ve hala değişiyor.
Buraya kadardı, artık çok başka bir dünya siyaseti olacak.
Ben Trump'ın bu saatten sonra olumlu bir hamle yapmasını beklemiyorum. Bu kadar liyakatsiz herifler tarafından yönetilen devletlerin/milletlerin başlarının beladan kurtulmayacağını görüyorum. İflas erteleme aşamasındaki ABD için AB ülkeleri için bu karar bir yıkım demekti ve anlaşılan o ki bunu seçtiler.
Bu fırsatı kaçırmasını meseleden bile saymıyorum. Sadece birazcık süreç uzayacak ve yöntemlerimiz değişecek.
Ben Trump'ın bu saatten sonra olumlu bir hamle yapmasını beklemiyorum. Bu kadar liyakatsiz herifler tarafından yönetilen devletlerin/milletlerin başlarının beladan kurtulmayacağını görüyorum. İflas erteleme aşamasındaki ABD için AB ülkeleri için bu karar bir yıkım demekti ve anlaşılan o ki bunu seçtiler.
Bu fırsatı kaçırmasını meseleden bile saymıyorum. Sadece birazcık süreç uzayacak ve yöntemlerimiz değişecek.