Akademi Dergisi
2.14K subscribers
60.6K photos
25.7K videos
370 files
7.57K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
Trump, Telegram'ın sahiplerine çok kızdı.

"Bizim karşımızda dik durdular da Çin'in karşısında neden hemen böyle taviz verdiler" dedi. "Adamlar ilk defa bizim işimize gelen yayınlar yapıyorlardı" diyerek eseflendi.

Sonra gırgıra vurdu, aynaya baktı "Çok yakışıklıyım. Acaba ondan mı? Hiç korkutmuyor mu tipim? Bir Şi'ye bak, bir bana bak. Tabii ki adamlar (Telegram'ın sahipleri) Şi'den korkacaklar, beni sevecekler. Şu tipime bak, çok yakışıklıyım ya" dedi.
Şeytan'ın Konseyi'ndekiler de Telegram'a ve Çin'e kızdılar. Kendi aralarında şu mealde konuşmalar yaptılar

"Çin hakkındaki (bizim yaptığımız) yayınlara destek vermemiz gerekiyor. Telegram böyle bir şey yaptıysa, biz diğer yayın imkanları üzerinden aynı yayınlarla Çin'in üzerine gitmeliyiz. Sosyal ağlarda Çin aleyhindeki paylaşımları çoğaltmalıyız. Çin'i zayıflatacak, durduracak hatta yok edecek hamleleri yapmalıyız. Hem üzerimizdeki baskılar kalkar hem de bize zararlar verecek ve güçlü duran bir ülkenin yok olmasını sağlayabiliriz. Bunu da Türkler sayesinde yapacaksak, yine de yapabiliriz. Bunda kısa vadede bir sakınca yok. Sonuçta onların (Çin'in) teknolojisi daha ileri seviyede. Teknolojik olarak onlarla savaşmak daha zor. Türklerin, kendilerinden geride olduklarını, fazla bir ilerleme kaydetmediklerini düşünürsek, Çin'e açılan bu savaşta onlara verebileceğimiz kadar destek veririz. Son hamleleri de biz yaparız ve sonra da Çin'i Türkler değil de biz yok etmişiz gibi bir hava oluştururuz. Çin'i yok ederiz."
Endişe edecek hiçbir şey yok. En ufak bir zarar görmedik, hiç güç kaybetmedik ve daha da güçlenerek çıktık.
Yayınlarımızın tesiri ile sadece Türkiye'de değil dünya genelinde Çin aleyhinde yayınlar yapılmaya başlandı. Önceleri kale almıyormuş gibi görünmek isteyen Çin, şimdi karşı yayınlar yapmak zorunda kaldı.

Üstelik, gördüğünüz şu konsolosun o açıklaması ve gördüğünüz haber metni eski.. Yeni bir açıklama ve yeni bir haber değil. Lakin sanki yeni bir açıklama ve habermiş gibi dün yayınladılar. Kaynak olarak da en büyük insan şeytanlarından biri olan Doğu Perinçek'in Aydınlık'ını gösterdiler. Perinçek'in ve onun kontrolündeki Aydınlık, Ulusal TV, Vatan Partisi gibi sistemlerin CIA'ya çalıştığını biliyorlar. Perinçek'in ve çetesinin Çin ve Rusya ile dostluğunun oyun olduğunu biliyorlar. Lakin Çin'in Türkiye'de hiç basın ve medya gücü yok. Tesir gücü yok. Çaresiz kalınca, düşmana/haine göz yumuyorlar, düşmana sarılıyorlar.
Çok sıkıştılar, çok

Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Cui Wei de perişan halde. Çok endişeli, çok sıkılıyor.

Çin hükumetinden yetkililer panik haliyle Cui Wei'yi aradı. Yapılan görüşmede Cui Wei'den şu kritik anda, Çin lehine yayınlar yapacak basın/medya desteği bulmasını istediler.

Resmiyette Demirören üzerinde gösterilen ama hala Aydın Doğan'ın gayr-i resmi olarak sahibi olduğu basın ve medya grubunun Çin yanlısı haber yapmasını sağlamasını istediler. "Onlar bu zor zamanda bizim yanımızda dururlarsa ve istediğimiz gibi haberler yaparlarsa biz de Çin Halk Cumhuriyeti olarak onlara elimizden geldiğince menfaat sağlarız" demesini istediler.

Konsolos Aydın Doğan medyası ile görüştü ve talepte bulundu. Aydın Doğan medyası, Çinlilerin talebini hemen ret etmedi. Kabul de etmedi. "Yapabileceğimiz bir şey olursa, yapmak isteriz. Fakat bu konuyu biraz düşünüp daha sonra sizinle görüşmek isteriz." dediler.

Önce Türkiye içindeki üstleri ile görüştüler. Onlar da Şeytan'ın Konseyi'ne ilettiler. Konsey de Çinlilere cevap verilmemesini, aksine olarak basın ve medya gücünün Çin aleyhinde olabildiğince sert kullanılmasını emir etti.

"Siz net bir dille ne kabul edin ne de ret edin. Sert yayınlar yapmaya başlayın, onlar zaten sizi bir daha arayacaktır. O zaman nasıl karşılık vereceğinizi biz size bildiririz." dediler.
Şeytan'ın Konseyi, Tayyip'in şu anda sessiz kalmasını, basın ve medyada Doğu Türkistan haberleri yayıldıktan ve millet tepkisi iyice oluştuktan sonra Tayyip'in de sert ve kararlı bir dille açıklamalar yapmasını istedi.

Sonraki aşamada Çin'in Türkiye'deki ticari işlerine devlet gücümüzle büyük darbeler vurulacak.

Bizim de sözümüz söz, onların bu gibi çıkışlarının hiçbirini bozmayacağız. Hatta önlerini açacağız, destek olacağız. Zaten işin büyük kısmını bitirdik, Çin'i ellerine attık. Artık Çin yalnız, artık Çin şokta. İttifakta değil, yanında İran'dan başka ülke yok ve o da aciz ve sarsılmış halde.

Şartlar çok ama çok müsait. Doğu Türkistan'daki dengelerle oynanırken bizim tarikat ve ehl-i sünnet ve kadınların namusu hususundaki hassasiyetlerimize dikkat ettikleri sürece, bu işin sonuna kadar onların hamlelerini destekleyeceğiz.
Forwarded from Akademi Dergisi
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
Mert dayanır, namert kaçar, hain kaçar, soysuz kaçar.
İşte Çin'in, işgal altında tuttuğu Doğu Türkistan'da yıktığı camiler:

Kiriye İytgah Camii,
Kargalık Camii,
Wusu Camii,
Aksu Reste Camii,
Aksu İgerçi Camii,
Aksu Yeni Bazar Camii,
Urumçi Daven Camii,
Urumçi Derya Büyük Camii,
Urumçi Senxihang za Camii,
Durbulcin ilçesi Camii,
Gulca İttifak yolu Camii,
Gulca Dugliag Camii,
Maydağ Camii,
Karamay Garbi Petrol Bölge Camii,
Karamay Kızıl Bayrak Yolu Camii,
Korla Ak Camii,
Korla Tövenki Dervaze Camii,
Korla Şehir Camii,
Gulca Yukarı Hunghai Camii,
Turfan Şehir Bağri kent Camii,
Kumul 1 ve 2 Camileri,
Hoten Gucan Dervaza Camii,
Hoten iytgah Camii,
Hoten At Pazarı Camii,
Hoten Nur bulak Camii,
Hoten Dogliang Camii,
Hoten Kızıl Dervaza Camii,
Hoten Odun Pazarı Camii,
Hoten Güllük köprü Camii,
Hoten Beytullah Camii,
Hoten Büyük Camii,
Hoten Yedi Kızlarım Camii
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
"Eğer evinizin arka kapısından çıkarsanız, polis soruşturmaya gelebilir."

Çin işgali altındaki Doğu Türkistan, dünyanın en büyük kapalı ceza evine dönüştürülmüş vaziyette...
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
"Müslüman Uygur kadınlarına toplama kamplarında zorla domuz eti yedirilip içki içirildi."
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Çin'in zulmü iyice haddi aştı.

Kadınlar kocalarından ayırılıyor ve başlarında erkek kalmamış Müslüman kadınların evlerine devlet zoruyla Çinli erkekler yerleştiriliyor.
Çıldırdı

Telegram'ın kaldırdığı paylaşımları hemen tekrar paylaşmamızdan sonra krizlere giren Şi, üstüne bir de konseyin ne kararlar aldığını, AKPKK'nin ne yapacağını, Trump'ın tavırlarını, bizim de sert ve kararlı duracağımızı yazdığım yayınlardan sonra tam anlamı ile çıldırdı.

Elindeki dosyaları masasına vurup durdu. Adamlarına bağırdı, çağırdı, küfürler etti. Şöyle konuştu:

"Ben size demedim mi paylaşım falan yapmayacaklar, mani olacaksınız. Bunlar buradan vurup duracaklardır. Bütün Müslüman ülkeleri ayağa kaldıracak çalışmalar yapıyorlar. Bunlarla birlikte düşmanız olan herkes buradan üzerimize yürüyecektir. Ne yapıyorsunuz siz, aptal mısınız siz. Anlamıyor musunuz, engel olun. Başka bir şey yapmayacaksınız. Tek yapmanız gereken şunlara engel olmak. Hadlerini bildirin. Ne yapıyorsunuz siz, uyuyor musunuz. Def olun, yıkılın karşımdan. Görmesin gözlerim sizleri.

Doğu Türkistan'dan hiç kimsenin, dışarı ile, başka ülkelerle, başka ülkelerin basın yayın organları ile irtibatı olmayacak. Hiçbir görüntü, video, resim, haber sızmayacak. Bundan sonra bu hususa daha çok dikkat edin. İşinizi doğru düzgün yapın. Şimdi def olun gidin karşımdan."
Basit basit adamlar.

Bunları, koca bir ittifaktan kovduk, dünyada yalnız bıraktık, hileci, zalim ve ahlaksız yüzlerini gözler önüne serdik, perişan hallere düştüler ve bize saldırmak için çırpınıp durup hiçbir şey yapamadılar. Şu Telegram, bir günlük paylaşımlarımızı sildi diye keyiften köşe olabildiler. Ne kadar da basitler...

İnsan, koca koca devletleri bu kadar basit adamların yönettiğine inanamıyor ama Ruhani, paylaşımlarımızın silindiğini gördüğü sabah saatlerinde çok mutlu, neşeli idi. Öğle saatlerinde ise büyük bir şok yaşadı. Sessizliğe büründü, durgunlaştı.
"Türkler ve Ruslar bizi oyuna getirdi."

Adamları ile bir toplantı yaptı. ABD'ye karşı aldıkları tavırda tek başlarına, yalnız kaldıklarını konuştular.

Ruhani, toplantıda şu mealde konuşmalar yaptı:

"Rusya'nın böyle bir konuşma (Biz itfaiye değiliz, İran dürüst değil konuşması) yapması hiç beklediğimiz bir şey değildi. Bu, bizi bitirmek için açık bir hamleydi. Şimdiye kadar Türkiye'deki muhaliflerle (bizi kastediyor) müttefiklik mevzuunda bizim için olumlu olacağını düşündüğümüz için onların doğrultusunda hamleler yapmıştık. (Yalan söylüyor, ihbar ettiğimiz tonlarca uyuşturucuyu buldurup çökmenin haricinde hiçbir şey yapmadılar) Bu duruşumuz, bu hamlelerimiz düşman grubu (Ankebut Ağı'nı) bizim üzerimize daha çok çekti. Türkler ve Ruslar bizi oyuna getirdi. Çin'i ve bizi hedef yaptılar. Şimdi herkes başının çaresine bakacak ve biz de kendi ülkemizde Türklere karşı, Amerika ve diğer düşmanlara karşı verebileceğimiz zararları araştırıp bir an önce onlara karşı adımlar atacağız. Bundan sonra sertleşeceğiz. Bundan sonra onlara ticari konularda engeller çıkartacağız, bu yaptıklarını onlara pahalıya ödeteceğiz. Şimdi herkes işinin başına dönsün ve bir an önce araştırmalarını yapsın."
Savaşacak durumda bir İran halkı yok.

İranlılar liderlerine seslendi: Sadece hayatımızı düşünüyoruz

Tahran hattında gerilimin artmasıyla birlikte İranlılar, günlük temel ihtiyaçlarıyla ilgili endişelerini daha yüksek sesle dile getirmeye başladı.

70 yaşındaki emekli memur Cunti “İranlılar içinde bulunulan koşullarda savaştan çok daha yaşamlarına dair endişe duyuyor” dedi.

CNN’in haberine göre 37 yaşındaki İranlı işadamı Rıza Sahiri de yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Trump’ın yaptırımlarından bir yıl sonra kaybedecek bir şeyimiz kalmayacak. Dış ilişkiler politikamızı gözden geçirmeliyiz. Dış yatırımlara izin vermeliyiz.”