Sadece şu paylaşımı bile İhsan'ın "kasten aldatanlar"dan yani münafıklardan olduğunu anlamaya kafi ki bunun gibi bin tane var.

Bunca ehl-i sünnet cemaat ve alim, ta 83 yılından bu yana, on bin tekrarla, Diyanet'in yanlış, temkinli vakit verenlerin isabetli olduğunu anlatıyor. Diyanet yetkilileri bile bunun karşısında kale alınır izahat yapamıyor. Kenan Evren darbe yaptı, keyfi şekilde temkin vakti ile oynattı ve o günden beri Diyanet ayara girmedi. Kıyamet sabahına kadar ömrünüz olsa da İhsan gibilere anlatsanız, ispat etseniz, onlar da ayara girmezler. Çünkü nifak var. Aldanarak aldatmıyorlar. Kasten aldatıyorlar.

İhsan'ın gizli Ermeni olduğuna, AKPKK ile birlikte Suriye'yi bahane ederek çok büyük vurgun vurduğuna, derneğinin sahte olduğuna, resmi evraklarının bile olmadığına, bir orta oyunu ile geri çekildiğine dair iddialarıma ne ihsandan ne adı geçen başkalarından bir yalanlama gelmedi, gelemez de..

Sızılamayan cihaz, kamera, mikrofon, yok gibi bir şey.

Özellikle de dahili/kendinden kamerası ve mikrofonu olup internet bağlantısına da açık olan televizyonlardan/monitörlerden uzak durmak gerekiyor.

Yeni Zelanda Başbakanı: ABD neden silahlara sıkı denetim yasası çıkarmıyor, anlaşılır gibi değil

Yeni Zelanda'nın Christchurch kentindeki cami katliamlarının 51 can almasının ardından jet hızıyla askeri tipteki yarı otomatik silahları yasaklayan Başbakan Jacinda Ardern, neredeyse gün aşırı ateşli silahlarla katliam düzenlenen ABD'de daha sıkı silah kontrolü yasalarının neden çıkarılmadığını anlayamadığını söyledi. 

Yeni Zelanda Başbakanı, 15 Mart'ta Christchurch'te Müslümanları hedef alan 'terör' saldırısından birkaç gün sonra askeri tipteki yarı otomatik silahlar, saldırı tüfekleri ve mermi kapasitesi yükseltilen şarşörlere yasak çıkartırmıştı. Devletin bunları geri almasının hükümete  bedeli 300 milyon Yeni Zelanda doları. 

Rusya’nın İstanbul Başkonsolosluğu önünde İdlib operasyonunu izinsiz protesto eden Suriyeliler, polis tarafından engellendi. Göstericilerin Putin ve Rusya’ya dair pankartları toplatıldı.

İranlılar dürüst değil. Putin de aynı görüşte...

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin:

"İranlılara pek çok kez dürüst olmalarını ve nükleer anlaşmadan çekilmemelerini söyledim. Biz bu anlaşmanın devam etmesinden yanaydık. Biz itfaiye değiliz. Herkese yardım edemeyiz. Biz rolümüzü oynadık ve sadece bize bel bağlanmamalı."

Çıldırmışçasına öfke krizleri geçiren Şi'nin konuşmalarından, kararlarından, tavırlarından anladığım kadarıyla "Çin bu ittifakın dışında da kalsa hatta yanımda İran bile olmasa, İran yıkılsa parçalansa bile ben yine de pes etmem. Tek başına Çin, dünyaya yön verebilir, sözünü geçirebilir" kafasında...

Anladığım kadarıyla kısa süre içinde İran ve Çin değil de biz perişan olacağız ve Çin'e koşup özürler dileyecek ve yardım isteyeceğiz diye düşünüyor.

Ne güzel kafa... Arasak bulamayız. Her şeyi tam da istediğimiz yöne sevk eden bir kafa... Dünyanın korkusu gerçek olmayacak. En azından önümüzdeki 15-20 yıl daha, Çin dünya lideri olamayacak ve dünyanın başına bela olamayacak. Bu kararı, bu kadar "güzel" bir kafaya sahip olan aptal Şi şimdiden vermiş oldu. Bu basit herifin bu kadar basit kararları, tavırları, şimdiden buna sebep oldu.

"Siz kendinizi düzeltmedikçe, bizden destek beklemeyin"

Nihayet Şi, Putin ile görüşebildi. Kaç gündür görüşmeye çalışıyordu. İki lider arasında bir telefon görüşmesi gerçekleşti.

Sayın Putin, İran konusunda bütün dünyanın duyacağı şekilde net konuşmuş hatta "Biz itfaiye değiliz. Her yangını biz söndürecek, her yükü biz taşıyacak değiliz. İran dürüst davranmıyor. Uyumlu hareket etmiyor." mealinde cümleler söylemişti.

Şi ile görüşmede de aynını hatta daha fazlasını Şi'nin yüzüne söyledi. Hatta "Siz kendinizi düzeltmedikçe, bizden destek beklemeyin" bile dedi.

Şu Tayyip bu defa olsun akıllı olsa, lüzumsuz şovmenlik yapmasa, sakin ve kararlı kalsa, bu şansını iyi değerlendirse ne iyi olur. Hem onlara hem bize çok faydalı olur.

Neler konuşuluyor, neler...
Neler dinliyoruz, neler...

İçimizdeki İsrail'in ve içimizdeki Ermenistan'ın mensupları "Nedir bu yaşanan, ne yapıyor bunlar... Nasıl güçlüymüş bunlar. Bunlar bizi o zaman gerçekten asarlar" demeye başladılar.

Çin'i ve İran'ı aynı anda silip geçmemize, karşılarında bu kadar sert durmamıza, sonrasında dünya liderlerinin konuşmalarına ve kararlarına yansıyacak derecede dengeleri değiştirmemize, Trump'ın hemen peşimizden hamleler yapmasına, daha önceden haber verdiğim gibi yavaş yavaş somut delilleri paylaşmaya başlamama... Her şeye şaşırıyorlar. Perişan haldeler...

Bu kadar şiddetli hasım olduğum halde Tayyip'e ve AKPKK'ye kart vermemi, şans vermemi, sakin kalabilmemi ve ortak menfaatlere göre hareket etmemi ise büyük bir şok geçirerek karşıladılar. "İşte bu gerçekten çok stratejik bir tavır" diye yorumlayanları var. Yaşadıkları rüyadan, sarsılarak uyanıyorlar. Gücümüzü ancak kabul edecek kadar basit adamlar.

Tekrar tekrar yazıyorum. Bunca fırsatı Tayyip'in o her zamanki öfkesi, şovmenliği mahveder. Sakin, akıllı, stratejik olmalı. Gecikmeden hamleler yapmalı. Çin'e Türkiye'yi dar etmeli. Doğu Türkistan meselesini kaşımalı. Bizim beklentilerimize, hassasiyetlerimize dikkat etmeli. Bir çuval inciri berbat etmemeli.

Şi ile Putin'in telefon görüşmesi

Şi, aleyhlerinde yazılar çıktığını, kendisine yayınlarla vurulmak istendiğini, kendisinin ve Çin'in zor duruma düşürülmek istendiğini, Putin'in de bu kişilere (yani bize) tavır koyması gerektiğini ifade etti.

Sayın Putin ise "Biz de sizin gibi bir ülkeyiz. Stratejik davranmamız gerekiyor biliyorsunuz. Biz, sizin için elimizden geleni yaptık. Bundan sonrasında doğru kararlar verip ona göre hamleler yapın, biz yine elimizden geldiğince destek oluruz." dedi.

Şi, sebep olduğumuz bu gelişmelerin Rusya ile Çin arasındaki siyasi, askeri ve ekonomik işbirliğine zarar vereceğini ifade etti. Putin'in böyle bir anda kendisiyle yan yana durmasını istediğini ifade ederken, yanında durmaması halinde zarar göreceğini ima etti.

Putin de "Biz bunları göze aldık. Biz Rusya olarak, başkalarına güvenerek hamleler yapmadık bu güne kadar... Fakat dostlarımız olur ve birlikte güçleniriz diye, herkesle görüşmeler yaptık. Buna dahil olmanız ya da olmamanız sizin kararınız. İsteriz ki siz de bizimle birlikte yol alın, fakat her lider kendi ülkesini düşünmek zorunda. Biz yine de elimizden geleni yaparız, fakat bizim de gücümüz bir yere kadar olur."

Sayın Putin, İran'a söylediği gibi sözler söyledi Şi'ye... "Siz doğru kararlar almazsanız, dürüst olmazsanız, zulüm ederseniz, art niyetli olursanız biz sizin de yanınızda durmayız." demiş oldu.

Söz Doğu Türkistan meselesine geldiğinde sayın Putin "Bu konu sizin için büyük bir yara, büyük bir açık... Bu yarayı her zaman herkes kanatmak ister. Önce bu yarayı iyileştirmeniz lazım. Bu yara sebebiyle çok kan kaybedersiniz." mealinde konuştu.

Putin - Şi görüşmesinde söz Doğu Türkistan meselesine geldiğinde Putin, şu şekilde cümleler de kurdu:

"Doğu Türkistan gibi bir yaranız varken, oradaki tavırlarınız bu kadar zulüm derecesinde iken, biz de sizin yanınızda olamayız, size destek olamayız. Sonuçta bu sadece bir ırk ya da bir din kavgası değil, insanlık meselesi.. Hangi ülkeden olup olmadığı önemli değil, vicdanı olan her insanın karşı çıkacağı bir durum söz konusu. Hiçbir şeye karışmayan, Müslümanlıktan da Türklerden de nefret eden bir ülke bile olsa karşınızda, bu derece zulüm ve vahşeti gördükçe, illa ki onlar bile size karşı tavır alırlar. Bunun, siz de farkındasınız. O yüzden, kendinizi düzeltmeden bizden çok fazla destek beklemeyin. Siz böyle tavır aldıkça bizim elimizden pek bir şey gelmez. "

Çok değerlendirmeler var da kısa kıza yazıp geçeyim:

- Suriye'deki dengeler değişmeyecek.

- BOP ve Ankebut Ağı karşıtı cephe hiç güç kaybetmedi, aksine dingileşti, güçlendi

- İttifaktan attığımız Çin ve İran, karşı cepheye geçemez. Bir başlarına da bir halt edemezler.

- Çin ve İran'ın, ittifakımıza üye devletlerin aleyhine dönmesi, kale alınır zararlara sebep olmaz.

- Çin ve İran'ı zalim, kibirli, sömürgeci, kaypak, güvenilmez gören ve dürüst bulmayan devletler, ittifakımıza dahil olma sürecini hızlandıracaklar.

- Esad sahipsiz kalmadı. Hala Esad'ı ve Suriye'yi güçlü bir ittifak koruyor, kolluyor. Esad da gelişmelerden rahatsız değil, aksine memnun. Suriye'de zaten kesin bir zafer kazanılmış durumda. Bu kadar yaralı bir Ankebut Ağı'nın orada tekrar büyük hamleler yapması, en azından kısa süre içinde mümkün görünmüyor.

El Arab gazetesi: Rusya ve Suriye'nin İdlib'teki operasyonları Türkiye'nin Suriye'deki hesaplarını bozdu.

Suriye rejimi Doğu Guta’da ve Halep’teki yöntemi izledi. Son operasyonlar Rusya’dan Türkiye’ye baskı amacı taşıyor. Türkiye, İdlib ve çevresinde ateşkes için çabalıyor.

Şimdi, Türkiye'deki hatta dünyadaki en büyük teröristlerden ve vatan hainlerinden biri olan gizli Yahudi Doğu Perinçek'in halini, yüz ifadesini de görmek isterdim.

Ankebut Ağı'nın mensubu ve CIA ile MİT'in ortak personeli olup Suriye, Çin, Rusya yanlısı ve "Avrasyacı" denilen bir rol oynayan bu bukalemun, yeni oluşan dengeler içinde bakalım kaç adım yol alabilecek.

İran'ın milli paralarla petrol ihracatı planı çöktü.

İran, petrolü Fransa'ya euro, Rusya'ya ruble ve Çin'e Yuan ile satıyordu. Türkiye ile de karşılıklı mal alımı yapılıyordu. ABD'nin hamlesiyle bu ülkeler yeniden dolar ile petrol almak durumunda kalacaklar.

İran Dışişleri Bakanı Zarif, en çok petrol ihraç ettiği Hindistan, Japonya ve Çin'i ziyaret ederek dolar dışında mal karşılığı petrol alımına devam etmelerini istiyor.

Dün Şi, etrafındaki kendi gibi liyakatsiz adamlarına emirler verdi. Çin ordusundaki en iyi hackerlar ile ve metafizik uzmanları ile çaışmalarını istedi. Hedefinde ben varım ve sistemim var.

Şöyle dedi: "Elektronik sistem olsun veya metafizik olsun, sistemine dair ne varsa hepsini çözün. Çok fazla ileri teknoloji kullandığını düşünmüyorum. İlla ki bir şeyler bulacağınızı düşünüyorum. Bulduğunuzda da bunu bana hemen bildirin."

Zavallılar, dünden beri uğraşıp duruyorlar. Bir arpa boyu yol alamadılar. Şu saat oldu da hala varlıklarını bile hissettiremediler.

Haftalardır VPN kullanmıyorum. Meraklıları iyice baksınlar, takip etsinler de artık bana inansınlar diye...

Zaten baktılar, takip ettiler ve gördüler ki dediklerim doğru. Ben, sistemime dair hiçbir şeyi dijital aleme, internete aktarmıyorum. Bağlantılarımı internet üzerinden kurmuyorum. İnterneti geçtim, bilgisayarıma da aktarmıyorum. Ben, tahmin edilenin çok dışında bir teknoloji kullanıyorum. Böyle olmasaydı zaten, sistemimi ve bağlantılarımı şimdiye yüz kere çözerlerdi.

Zaten CIA, VPN kullandığım zamanda da internet trafiğime sızabilmişti. Baktı, baktı durdu. Hiçbir şey yok... TTNET sistemi üzerinden modemime de sızıp durdular. Onlar da aradıkları gibi bir internet trafiği bulamadılar. Neredeyse hemen herkes dijital takibi terk etti, beni izlemiyor.

Telegrama sızamadıklarını biliyorum ama ben yine de bağlantılarımı Telegram üzerinden de kurmuyorum. Ben, en yakın rakibime belki bir asır fark atmış bir sistemle yol alıyorum.