Böyle bir anda, TC'nin İçişleri Bakanı Soysuz'un kafası "güzel"...
Ne yapacağını bilemedi, altta kalmak istemedi ama gücü de yetmedi, hamle yapamadı. Durunca içi el vermedi, kabullenemedi, öfkeden kudurdu, masaları yumrukladı. Sonra çaresizce derin derin çekti uyuşturucudan. An itibari ile kafası "güzel" halde... Devlet, kimlerin eline kaldı...
Ne yapacağını bilemedi, altta kalmak istemedi ama gücü de yetmedi, hamle yapamadı. Durunca içi el vermedi, kabullenemedi, öfkeden kudurdu, masaları yumrukladı. Sonra çaresizce derin derin çekti uyuşturucudan. An itibari ile kafası "güzel" halde... Devlet, kimlerin eline kaldı...
Eski AK Parti milletvekili Ocaktan: AK Parti YSK Temsilcisi Özel, halis muhlis FETÖ’cü
Eski AK Parti Bursa Milletvekili Mehmet Ocaktan, AK Parti YSK Temsilcisi Recep Özel'in "Adaletinizin terazisini sileyim paslanmasın" ifadesine tepki gösterdi. Ocaktan, "Bu vekilin herkeste olmayan çok önemli bir özelliği daha var, halis muhlis FETÖ’cü olması" iddiasını ileri sürdü.
Ocaktan şöyle devam etti:
"Ama ne yazık ki bugün o hayallerin çok uzağında bir fotoğrafla karşı karşıyalar. Çünkü dindarlar öylesine negatif örnekler ortaya koydular ki, uzun yıllar iktidar hayali kuran bizzat dindarlar bile adalete, hukuka, liyakate ve merhamete hasret kaldılar.
Maalesef senelerce millet iradesine, sandığın üstünlüğüne inanan bir duruş sergileyen dindar-muhafazakar gelenek, tek parti CHP’sinin jakoben dayatmacı anlayışına sahip çıkan bir noktaya gelmiş bulunuyor. Kısacası, haklar ve özgürlükler konusunda tarihimizin negatif sembolü olarak anılan 1940’lar tek parti Türkiye’sine geri döndük.
Eski AK Parti Bursa Milletvekili Mehmet Ocaktan, AK Parti YSK Temsilcisi Recep Özel'in "Adaletinizin terazisini sileyim paslanmasın" ifadesine tepki gösterdi. Ocaktan, "Bu vekilin herkeste olmayan çok önemli bir özelliği daha var, halis muhlis FETÖ’cü olması" iddiasını ileri sürdü.
Ocaktan şöyle devam etti:
"Ama ne yazık ki bugün o hayallerin çok uzağında bir fotoğrafla karşı karşıyalar. Çünkü dindarlar öylesine negatif örnekler ortaya koydular ki, uzun yıllar iktidar hayali kuran bizzat dindarlar bile adalete, hukuka, liyakate ve merhamete hasret kaldılar.
Maalesef senelerce millet iradesine, sandığın üstünlüğüne inanan bir duruş sergileyen dindar-muhafazakar gelenek, tek parti CHP’sinin jakoben dayatmacı anlayışına sahip çıkan bir noktaya gelmiş bulunuyor. Kısacası, haklar ve özgürlükler konusunda tarihimizin negatif sembolü olarak anılan 1940’lar tek parti Türkiye’sine geri döndük.
Medipol'lerdeki organ işini durdurmuşlardı
Ufak ufak yeniden başlatıyorlar. Merkez yerlerdeki büyük şubeler yerine, bu defa daha kırsaldaki daha küçük şubeleri tercih ediyorlar.
Meydan bırakılmamalı...
Hukuk yolunda tıkayacaklarını anladığımız zamanlarda, sahadaki insan şeytanlarına sıkılıp geçilsin. Leşleri de meydanda bırakılsın. Bunlarla uğraşamayız biz. İnsan olan, beş dakika tahammül edemez şu sadistliğe. Karıştıralım artık şu ülkeyi, altta kalanın canı çıksın. Biz bunları buldozer misali ezip geçebilecek güçteyiz.
İktiza ediyorsa, haddi çok aşıyorlarsa Soysuz'a, Kalın'a, Jeffrey'e, İsrail büyük elçisine, bunlara çalışan savcılara, hakimlere, emniyet müdürlerine, hepsine sıkacağız. Bu ülkeyi bu sadistlerden kurtarmanın vakti geldi artık.
Ufak ufak yeniden başlatıyorlar. Merkez yerlerdeki büyük şubeler yerine, bu defa daha kırsaldaki daha küçük şubeleri tercih ediyorlar.
Meydan bırakılmamalı...
Hukuk yolunda tıkayacaklarını anladığımız zamanlarda, sahadaki insan şeytanlarına sıkılıp geçilsin. Leşleri de meydanda bırakılsın. Bunlarla uğraşamayız biz. İnsan olan, beş dakika tahammül edemez şu sadistliğe. Karıştıralım artık şu ülkeyi, altta kalanın canı çıksın. Biz bunları buldozer misali ezip geçebilecek güçteyiz.
İktiza ediyorsa, haddi çok aşıyorlarsa Soysuz'a, Kalın'a, Jeffrey'e, İsrail büyük elçisine, bunlara çalışan savcılara, hakimlere, emniyet müdürlerine, hepsine sıkacağız. Bu ülkeyi bu sadistlerden kurtarmanın vakti geldi artık.
Akademi Dergisi pinned «Medipol'lerdeki organ işini durdurmuşlardı Ufak ufak yeniden başlatıyorlar. Merkez yerlerdeki büyük şubeler yerine, bu defa daha kırsaldaki daha küçük şubeleri tercih ediyorlar. Meydan bırakılmamalı... Hukuk yolunda tıkayacaklarını anladığımız zamanlarda…»
"Yardım kampanyaları yapın, nakit bulun"
Kara paraları yoksa, bunlar bir hiçtir...
Kara paralarının önünü çok büyük oranda kestik ve krize girdiler. Şu Ramazan ayında IHH'den, Kızılay'dan ve benzeri yerlerden büyük para vuruyorlar. Para hep Ankebut Ağı'na akıyor ama yetmiyor.
Konseyden talimatlar verildi. "Yardım kampanyaları yapın, nakit bulun" denildi. Memleketteki en büyük baş hainlerden biri olan Ali Koç, Ankebut Ağı'nın mensubu olan çok sayıda kişi ile birlikte gerekenleri yapmaya başladı.
Kendisi gibi gizli Yahudiler olan Cem Yılmaz'ı ve Acun Ilıcalı'yı da öne çekerek, Fenerbahçe spor kulübünü de malzeme/araç ederek bağış toplamaya başladılar. Paraların büyük kısmı Fenerbahçe'ye değil, Ankebut Ağı'na, İsrail'e, ABD'ye akacak.
Kara paraları yoksa, bunlar bir hiçtir...
Kara paralarının önünü çok büyük oranda kestik ve krize girdiler. Şu Ramazan ayında IHH'den, Kızılay'dan ve benzeri yerlerden büyük para vuruyorlar. Para hep Ankebut Ağı'na akıyor ama yetmiyor.
Konseyden talimatlar verildi. "Yardım kampanyaları yapın, nakit bulun" denildi. Memleketteki en büyük baş hainlerden biri olan Ali Koç, Ankebut Ağı'nın mensubu olan çok sayıda kişi ile birlikte gerekenleri yapmaya başladı.
Kendisi gibi gizli Yahudiler olan Cem Yılmaz'ı ve Acun Ilıcalı'yı da öne çekerek, Fenerbahçe spor kulübünü de malzeme/araç ederek bağış toplamaya başladılar. Paraların büyük kısmı Fenerbahçe'ye değil, Ankebut Ağı'na, İsrail'e, ABD'ye akacak.
"Vay köpek soyu vay"
Soysuz'un sahada kullandığı mafya lideri çıldırdı.
Üç keklik fena hale gelip hastahaneye kaldırılınca ve haberi kendisine verilince mafya lideri "Ne oluyor lan" diye tepki verdi.
Yaşanana inanamadı. Sonra Soysuz'la görüştü. "Kimdi bu adam, ne oldu böyle, bu iş niye böyle oldu?" tarzı sıkıştırdı. Soysuz "Çok önemli mevzu değil, korumaları varmış, onlara denk gelmiş" dedi, geçiştirdi.
Soysuz'un sahada kullandığı mafya lideri çıldırdı.
Üç keklik fena hale gelip hastahaneye kaldırılınca ve haberi kendisine verilince mafya lideri "Ne oluyor lan" diye tepki verdi.
Yaşanana inanamadı. Sonra Soysuz'la görüştü. "Kimdi bu adam, ne oldu böyle, bu iş niye böyle oldu?" tarzı sıkıştırdı. Soysuz "Çok önemli mevzu değil, korumaları varmış, onlara denk gelmiş" dedi, geçiştirdi.
Kullanıldığını, aldatıldığını anlayan mafya lideri, sonra benim kim olduğumun araştırılmasını istedi. Telegram'dan, yayınlarımdan, kim olduğumdan hiç haberi yokmuş. Kendisine "Bu, çok başka birisi. Türkiye'den dünyadan herkese kafa tutuyor. ABD'ye, İsrail'e, koca devletlere rest çekiyor. Uyuşturucu işinden silah işine kadar her şeyi bozuyor" falan denilince, iyice kızdı Soysuz'a ve "Vay köpek soyu vay" dedi Soysuz'un gıyabında...
Sonra da "Bizim tezgahımızı da bozacaktı." diye ekledi. Hemen bu sıkıntılı halden kurtulmanın yollarına baktı, talimatlar yağdırdı adamlarına... Hastahanede çok kötü halde olan kekliklerin konuşmaması gerektiğini söyledi. Ne olduğunu pek anlayamadan bir sokak kavgasında o hale geldiklerini söylemelerini, gerekirse içeri alınmalarını ama asla konuşmamalarını istedi. Kendi mafyasından hiç kimsenin bir daha bana bulaşmaması gerektiğini, benden uzak durulması gerektiğini söyledi.
Sonra da "Bizim tezgahımızı da bozacaktı." diye ekledi. Hemen bu sıkıntılı halden kurtulmanın yollarına baktı, talimatlar yağdırdı adamlarına... Hastahanede çok kötü halde olan kekliklerin konuşmaması gerektiğini söyledi. Ne olduğunu pek anlayamadan bir sokak kavgasında o hale geldiklerini söylemelerini, gerekirse içeri alınmalarını ama asla konuşmamalarını istedi. Kendi mafyasından hiç kimsenin bir daha bana bulaşmaması gerektiğini, benden uzak durulması gerektiğini söyledi.
Ama vardır bunun da hikmetleri...
Bazen ufka doğru bakıyorum ve diyorum ki:
- Bu kadar ufku dar adamlar, koca devletlerin başına nasıl geçebiliyorlar, başında nasıl kalabiliyorlar.
Bazen ufka doğru bakıyorum ve diyorum ki:
- Bu kadar ufku dar adamlar, koca devletlerin başına nasıl geçebiliyorlar, başında nasıl kalabiliyorlar.
“Benim bir görevim var. Ben görevimi tamamlayana kadar Allah beni koruyacak.”
https://vimeo.com/160560946
https://vimeo.com/160560946
Size, bu günün istihbarat raporlarından bir kısmını kısa kısa anlatayım:
- Çin lideri Şi'nin etrafındaki üst seviye isimler çok rahatsız oldu. Beni isabetli, haklı buldular. Şi'ye çok sitemliler ama yüzüne konuşmuyorlar. "Japonya gibi bir ülkeyi bile saflarımıza katmış bir adamın, kısa sürede bizlere çok büyük faydalar sağlamış bir adamın hassasiyetleri ve talepleri/beklentileri dikkate alınmalıydı" görüşündeler. Bu kadar beklediğim halde hala sahada somut bir adım atmamış olmalarını, çok büyük hata olarak değerlendiriyorlar.
- İran için de vaziyet aynı. Ruhani'nin etrafındaki üst seviye isimler de aynı görüşte. Ruhani'yi çok hatalı görüyorlar. "İran bu kadar zor şartlar içindeyken, buna ne gerek vardı. Böyle bir fırsatı kaçırmanın ne gereği vardı. Bize çok büyük faydalar sağlamıştı, sağlayacaktı" görüşündeler. Onlar da Ruhani'nin yüzüne söylemediler, arka plandan konuşup duruyorlar.
- İran'ın Ankara Büyükelçisi olan insan şeytanı o herif hakkında, İran'daki yetkililer, gizli soruşturma talimatı verdiler. Soruşturma sonrasında onu önce başka bir ülkenin elçiliğine atayıp sonra ipini bir şekilde çekeceklerdir. İran'ın Ankara elçisi hakkında ülkemiz içindeki vatanseverler de harekete geçtiler. Belki İran'a bırakmadan ipini çekerler.
- Çin lideri Şi'nin etrafındaki üst seviye isimler çok rahatsız oldu. Beni isabetli, haklı buldular. Şi'ye çok sitemliler ama yüzüne konuşmuyorlar. "Japonya gibi bir ülkeyi bile saflarımıza katmış bir adamın, kısa sürede bizlere çok büyük faydalar sağlamış bir adamın hassasiyetleri ve talepleri/beklentileri dikkate alınmalıydı" görüşündeler. Bu kadar beklediğim halde hala sahada somut bir adım atmamış olmalarını, çok büyük hata olarak değerlendiriyorlar.
- İran için de vaziyet aynı. Ruhani'nin etrafındaki üst seviye isimler de aynı görüşte. Ruhani'yi çok hatalı görüyorlar. "İran bu kadar zor şartlar içindeyken, buna ne gerek vardı. Böyle bir fırsatı kaçırmanın ne gereği vardı. Bize çok büyük faydalar sağlamıştı, sağlayacaktı" görüşündeler. Onlar da Ruhani'nin yüzüne söylemediler, arka plandan konuşup duruyorlar.
- İran'ın Ankara Büyükelçisi olan insan şeytanı o herif hakkında, İran'daki yetkililer, gizli soruşturma talimatı verdiler. Soruşturma sonrasında onu önce başka bir ülkenin elçiliğine atayıp sonra ipini bir şekilde çekeceklerdir. İran'ın Ankara elçisi hakkında ülkemiz içindeki vatanseverler de harekete geçtiler. Belki İran'a bırakmadan ipini çekerler.
Ben ise karar aşamasındayım.
İçimden bir ses "Biz Rusya ve diğer müttefik ülkelerle birbirimize yeteriz. İran'sız ve Çin'siz de iyi bir ekibiz, güçlü bir ittifakız. Armagedon'u zorlanmadan kazanabiliriz. Ankebut Ağı'nı dünya genelinde çökertebiliriz. Şu manzaraya bir baksana... İran'ın ve Çin'in başındaki yöneticilerin, ABD'nin ve İsrail'in başındaki yöneticilerden ne kadar farkı var. Biz dünyayı Ankebut Ağından ve ABD'den kurtarsak, bunlar o boşluğu doldurmaya oynayacaklar. Zulüm edecekler, kan dökecekler, işgal edecekler, üstü örtülü işgal edecekler, sömürecekler, kasten krizler çıkartacaklar hatta belki uyuşturucudan organ ve fuhuş işine kadar hepsini yaptıracaklar. Sonra bunlar başımıza ve dünya insanlığının başına bela olacaklar. Baksana kendi ülkemizde CRI Türk yayını yapıyorlar, bizim ülkemizdeki Türklerin bile sinsice kodları ile oynamaya çalışıyorlar. Zihin formatlamak istiyorlar. Üstelik henüz Türkiye'de bir güçleri yok iken tavırları böyle... Doğu Türkistan'daki zulüm, "İnsanlık dışı vahşet ve zulüm" denebilecek seviyeye geldi, umurlarında değil. O halde şimdiden hasım olalım, şimdiden Türkiye'ye, Ortadoğuya ve dünyaya dair ne planları varsa diplerini oymaya başlayalım." diyor.
Sizler ne dersiniz bilmem ama benim aklım, mantığım, gönlüm, içimden gelen bu sesin dediklerine "Haklısın" diyor.
İçimden bir ses "Biz Rusya ve diğer müttefik ülkelerle birbirimize yeteriz. İran'sız ve Çin'siz de iyi bir ekibiz, güçlü bir ittifakız. Armagedon'u zorlanmadan kazanabiliriz. Ankebut Ağı'nı dünya genelinde çökertebiliriz. Şu manzaraya bir baksana... İran'ın ve Çin'in başındaki yöneticilerin, ABD'nin ve İsrail'in başındaki yöneticilerden ne kadar farkı var. Biz dünyayı Ankebut Ağından ve ABD'den kurtarsak, bunlar o boşluğu doldurmaya oynayacaklar. Zulüm edecekler, kan dökecekler, işgal edecekler, üstü örtülü işgal edecekler, sömürecekler, kasten krizler çıkartacaklar hatta belki uyuşturucudan organ ve fuhuş işine kadar hepsini yaptıracaklar. Sonra bunlar başımıza ve dünya insanlığının başına bela olacaklar. Baksana kendi ülkemizde CRI Türk yayını yapıyorlar, bizim ülkemizdeki Türklerin bile sinsice kodları ile oynamaya çalışıyorlar. Zihin formatlamak istiyorlar. Üstelik henüz Türkiye'de bir güçleri yok iken tavırları böyle... Doğu Türkistan'daki zulüm, "İnsanlık dışı vahşet ve zulüm" denebilecek seviyeye geldi, umurlarında değil. O halde şimdiden hasım olalım, şimdiden Türkiye'ye, Ortadoğuya ve dünyaya dair ne planları varsa diplerini oymaya başlayalım." diyor.
Sizler ne dersiniz bilmem ama benim aklım, mantığım, gönlüm, içimden gelen bu sesin dediklerine "Haklısın" diyor.