Birkaç gün önce bir kez daha dünyada haber oldu ve şimdi aklımı meşgul ediyor. İran, Hizbullah'ı bile uyuştrucu paraları ile mi finanse ediyor? İslam'ı alet ederek, "İslam devletiyiz" diyerek, ihbar edip yakalattığımız bu kadar uyuşturucuya da yoksa çöktüler mi? Uyuşturucuyu işi yapıp, uyuşturucu satıp "Hizbullah mücahitleri ve mücahideleri" dedikleri kadroları mı yedirip teçhiz ediyorlar, edecekler? Sadece İran dışındaki kadroları mı uyuşturucu parası ile besliyorlar? İran, ekonomisini tıpkı Ankebut Ağı'na dahil edilmiş ülkeler gibi kara paralarla mı ayakta tutmaya çabalıyor...
Biz ne anlamalıyız şimdi şu yaşananlardan?
Biz ne anlamalıyız şimdi şu yaşananlardan?
İran, nerede durduğuna ve nasıl durduğuna dönüp bir daha baksın. Böyle devlet/millet yönetilmez. Böyle Müslümanlık olmaz. Böyle ittifak/müttefiklik olmaz. Böyle dayanışma olmaz. Böyle bir arpa boyu yol alınmaz. Ben olsam, çok memnun ve mutlu olurdum ve iki gün sonrasında haberi hem de büyük puntolarla yaptırırdım. Güzel bir rüzgar oluştururdum. Haber içeriğinde "İran'dan ihbar yapıldı, zehir tacirleri yakalandı" demekten hiç çekinmezdim hatta metin içine teşekkür mesajı da ekletirdim.
Kapalı kasa üç büyük kamyonda ele geçirdiklerini ve uyuşturucunun kaynağını, nereden geldiğini gizliyorlar, bu bir yana... Bir de bu kadar geç haber yapıyorlar. Bu da bir yana ama "İran'ın Pakistan sınırında yer alan Sistan ve Beluçistan ilinde yaklaşık her ay büyük miktarda uyuşturucu, polis ekipleri tarafından ele geçirilmektedir." diye haberin sonuna ekliyorlar. İçlerindeki o dürtü, bunu yapmaya zorluyor onları. Lakin bu bilgi de doğru değil. Bunu yazdırırken de doğru yazdırmadıklarını kendileri de biliyorlar.
Kapalı kasa üç büyük kamyonda ele geçirdiklerini ve uyuşturucunun kaynağını, nereden geldiğini gizliyorlar, bu bir yana... Bir de bu kadar geç haber yapıyorlar. Bu da bir yana ama "İran'ın Pakistan sınırında yer alan Sistan ve Beluçistan ilinde yaklaşık her ay büyük miktarda uyuşturucu, polis ekipleri tarafından ele geçirilmektedir." diye haberin sonuna ekliyorlar. İçlerindeki o dürtü, bunu yapmaya zorluyor onları. Lakin bu bilgi de doğru değil. Bunu yazdırırken de doğru yazdırmadıklarını kendileri de biliyorlar.
Bu, inkar edilemez bir gerçek...
Bir tarafta Türk birliği, bir tarafta İslam birliği ve en merkezinde Türkiye var.
Bizimle müttefik olmak isteyenler varsa, İran gibi olmasınlar. Bizim gibi olsunlar. Dost, düşman gördükleri herkese karşı adaletli, hakkaniyetli, samimi, saygılı olsunlar. Biz, Ankebut Ağı'nın ülkemizdeki kısmını tek başımıza da çökertebilecek ve ülkemizin idaresini ele alabilecek güçteyiz ki çok yakında bunu yapacağız. Sonra, devlet gücümüzle birlikte dünya genelinde yayılmış Ankebut Ağı'nı tamamen çökertebilecek güçteyiz. Müttefik olmak istediğimizi açıkça yazdığımız bazı devletlerin bu güne kadar zaten sahada hiçbir şeye ellerini sürdüklerini görmedik. Hep biz onlara maddi/manevi kazandırdık ama onlar sadece izledi. Ben kısa süre önce de yazmıştım ki herkes safını seçmeli. Türkiye'siz bir Ortadoğu ve dünya, mümkün değil. Bizsiz bir Türkiye de artık mümkün değil. Müttefik olduğunu iddia edip bir ileri iki geri adımlar atmak da mümkün değil. Safını seçen samimiyetle seçmeli ve dik durmalı.
Bir tarafta Türk birliği, bir tarafta İslam birliği ve en merkezinde Türkiye var.
Bizimle müttefik olmak isteyenler varsa, İran gibi olmasınlar. Bizim gibi olsunlar. Dost, düşman gördükleri herkese karşı adaletli, hakkaniyetli, samimi, saygılı olsunlar. Biz, Ankebut Ağı'nın ülkemizdeki kısmını tek başımıza da çökertebilecek ve ülkemizin idaresini ele alabilecek güçteyiz ki çok yakında bunu yapacağız. Sonra, devlet gücümüzle birlikte dünya genelinde yayılmış Ankebut Ağı'nı tamamen çökertebilecek güçteyiz. Müttefik olmak istediğimizi açıkça yazdığımız bazı devletlerin bu güne kadar zaten sahada hiçbir şeye ellerini sürdüklerini görmedik. Hep biz onlara maddi/manevi kazandırdık ama onlar sadece izledi. Ben kısa süre önce de yazmıştım ki herkes safını seçmeli. Türkiye'siz bir Ortadoğu ve dünya, mümkün değil. Bizsiz bir Türkiye de artık mümkün değil. Müttefik olduğunu iddia edip bir ileri iki geri adımlar atmak da mümkün değil. Safını seçen samimiyetle seçmeli ve dik durmalı.
Akademi Dergisi
Neresi burası, muz cumhuriyeti mi, adı konulmamış ikinci bir İsrail devleti mi? Biz kendimizi Türkiye'de zan ediyoruz ama bilmediğimiz gizli bir anayasa ve ceza hukuku ve paralel devlet mi var? Cumalı Arısoy isimli Akademi Dergisi takipçisi şu gördüğünüz…
Cumalı Arısoy davası...
Fakıbaba ve Devlet Bahçeli...
Fakıbaba ve Devlet Bahçeli...
Tam bir insan şeytanı...
İran'ın Ankara Büyükelçisi Farazmand, nefsin 360 kötü ahlakından 300 kadarını üzerinde taşıyordur.
Kendini beğenmiş, kibir abidesi, alaycı, kindar, ahlaksız, yalancı, sahtekar, fitneci, riyakar diye saysanız yüzlerce saymak lazım. Hepsi bu insan şeytanında var.
Nefsinden başka bir şeye kıymet vermiyor, herhangi bir inancı/değeri/sınırı yok ve İran'a da ihanet ediyor. Şuurlu bir şekilde Ankebut Ağı'na çalışıyor.
Kendini çok güçlü, vasıflı görüp karşımızda çok çok basit Acem oyunları oynamaya kalkan İran, daha kendi büyükelçilerinin bile nerede, kime ve nasıl çalıştığını bilmiyor.
İran'ın Ankara Büyükelçisi Farazmand, nefsin 360 kötü ahlakından 300 kadarını üzerinde taşıyordur.
Kendini beğenmiş, kibir abidesi, alaycı, kindar, ahlaksız, yalancı, sahtekar, fitneci, riyakar diye saysanız yüzlerce saymak lazım. Hepsi bu insan şeytanında var.
Nefsinden başka bir şeye kıymet vermiyor, herhangi bir inancı/değeri/sınırı yok ve İran'a da ihanet ediyor. Şuurlu bir şekilde Ankebut Ağı'na çalışıyor.
Kendini çok güçlü, vasıflı görüp karşımızda çok çok basit Acem oyunları oynamaya kalkan İran, daha kendi büyükelçilerinin bile nerede, kime ve nasıl çalıştığını bilmiyor.
"Bir gün bu mfs beni de yazacak"
Farazmand, Ankara'dan Tahran'a ne bilgi/nota geçiyorsa, bir kopyasını İsrail'e de geçiyor. Elbette ki Tahran'dan kendisine ne bilgi/talimat geçiliyorsa, onları da İsrail'e aktarıyor.
Farazmand'ın bu hainliğini Tayyip, İbrahim Kalın, Solomon Soysuz, Jeffrey ve diğerleri hep biliyor. Türkiye'den İran'a, İran'dan Türkiye'ye uyuşturucu dahil olmak üzere Ankebut Ağı'nın her neyini kaçırıyorlarsa, ağın hangi kara ve kanlı işlerini yapıyorlarsa, hepsini Farazmand da biliyor ve gücü yettiğince, imkan bulduğunca destek oluyor. Yaptığı, destek olduğu işlerin sayısına ve büyüklüğüne göre para/pay alıyor.
Tayyip'in kara para işlerinde kullandığı çetesinin adamları ile konuşurken "Bir gün bu mfs beni de yazacak" diye konuşuyor.
Farazmand, 'İran'ın içindeki İsrail'in adamı ve Yahudi kökenli. Uzun zamandır Ankebut Ağı'na mensup ve ağın her türlü pis işini meşru görüyor, imkan buldukça destekliyor.
Farazmand, Ankara'dan Tahran'a ne bilgi/nota geçiyorsa, bir kopyasını İsrail'e de geçiyor. Elbette ki Tahran'dan kendisine ne bilgi/talimat geçiliyorsa, onları da İsrail'e aktarıyor.
Farazmand'ın bu hainliğini Tayyip, İbrahim Kalın, Solomon Soysuz, Jeffrey ve diğerleri hep biliyor. Türkiye'den İran'a, İran'dan Türkiye'ye uyuşturucu dahil olmak üzere Ankebut Ağı'nın her neyini kaçırıyorlarsa, ağın hangi kara ve kanlı işlerini yapıyorlarsa, hepsini Farazmand da biliyor ve gücü yettiğince, imkan bulduğunca destek oluyor. Yaptığı, destek olduğu işlerin sayısına ve büyüklüğüne göre para/pay alıyor.
Tayyip'in kara para işlerinde kullandığı çetesinin adamları ile konuşurken "Bir gün bu mfs beni de yazacak" diye konuşuyor.
Farazmand, 'İran'ın içindeki İsrail'in adamı ve Yahudi kökenli. Uzun zamandır Ankebut Ağı'na mensup ve ağın her türlü pis işini meşru görüyor, imkan buldukça destekliyor.
Akademi Dergisi
"Bir gün bu mfs beni de yazacak" Farazmand, Ankara'dan Tahran'a ne bilgi/nota geçiyorsa, bir kopyasını İsrail'e de geçiyor. Elbette ki Tahran'dan kendisine ne bilgi/talimat geçiliyorsa, onları da İsrail'e aktarıyor. Farazmand'ın bu hainliğini Tayyip, İbrahim…
Tayyip her zaman olduğu gibi yayınlarımızı ilk görenlerden, dikkatle takip edenlerden...
Bu paylaşımları da gördü ve CIA casusu İbrahim Kalın'a şöyle dedi:
"İran'ın bu paylaşımlardan haberi olduysa ve dikkate alıyorsa, büyük ihtimalle elçi hakkında soruşturma yapacaktır. Bu, bizim için kötü oldu. Elçiye söyleyin, dikkatli olsun."
Farazmand, bu insan şeytanlarının büyük miktardaki sevkiyatlarında ayrıca bir güvenlik unsuru oluyordu. Bunlara çok yardımcı/destek oluyordu.
Bu paylaşımları da gördü ve CIA casusu İbrahim Kalın'a şöyle dedi:
"İran'ın bu paylaşımlardan haberi olduysa ve dikkate alıyorsa, büyük ihtimalle elçi hakkında soruşturma yapacaktır. Bu, bizim için kötü oldu. Elçiye söyleyin, dikkatli olsun."
Farazmand, bu insan şeytanlarının büyük miktardaki sevkiyatlarında ayrıca bir güvenlik unsuru oluyordu. Bunlara çok yardımcı/destek oluyordu.
Dinleyebildiğimiz çok sayıda devletin yetkilileri, birbirlerinden habersiz olarak "İyi oldu. İran, çoktan hak ettiği bir ikazı aldı/gördü. Bakalım bundan sonra akıllarını başlarına alırlar mı" şeklinde değerlendirmeler yaptılar.
İran, derhal duruşunu gözden geçirmeli. Yoksa sadece bizimle değil, ittifakın diğer üyeleri ile de çok büyük krizler yaşayacaklar.
İran, derhal duruşunu gözden geçirmeli. Yoksa sadece bizimle değil, ittifakın diğer üyeleri ile de çok büyük krizler yaşayacaklar.
Hiçbir siyasi lider ve devlet, bulunmaz Hint kumaşı değil...
Çok iyi ilişkiler kurmak istediğimiz ve müttefik olmak istediğimiz Çin ve sayın Şi de duruşunu gözden geçirmeli.
Ankebut Ağı'nın Çin'i zayıflatmak için kaç farklı manevrayı aynı anda yaptığını ve Doğu Türkistan'ı büyük bir kart olarak kullanmak istediğini yıllardır biliyoruz ve biz de elimizden geldiğince bu gibi fitne çıkışlarına mani oluyoruz. Çin'in bir yere kadar sert tepki sergilemesini bile hoş görüyor ve hak veriyoruz. Lakin, hususiyle son aylarda kantarın topuzu kaçtı. Biz buradan bir öksürürsek, Doğu Türkistan'dan yankısını duyarız. Güvenliği ve huzuru sağlamaya tamam... Çok kaşınıyor orası diye biraz sert tedbirler almaya da tamam... Lakin şu sıralar uygulama büyük bir zulme dönüştü. Bu, müttefik olmak istediğimiz Çin'in çok büyük ve telafi edilemez bir hatası olur. Bu bakış açısı ve bu uygulama, Ankebut Ağı'na mensup ülkelerin elinde de bir kart olur ve oluyor da...
Doğu Türkistan politikası, Çin'deki bütün Müslümanların haklarına, huzur ve emniyetine dair uygulamalar/kararlar, gözden geçirilmeli. Ve Çin, bizimle nasıl bir ilişki kurmak istediğini artık sahada somut davranışlarla göstermeli.
Biz, en fazla birkaç ay içinde Türkiye'nin yönetimini tam anlamı ile elimize alacağız. O an, dünya siyasetinde bir deprem olacak. Çok sayıda mevzuda kimin elinin güçlü olacağını, o gün geldiğinde bizim kararımız ve duruşumuz belirleyecek. O gün bizimle dost olmak isteyenler, bu gün de bizimle dost olmalılar. Dostluğa yakışmayacak uygulamalardan uzak durmalılar ve dostluklarını şimdiden somut şekilde sergilemeliler.
"İttifak" diyeceksek adına, bu şekilde olur... Başka türlü mümkün değil. Ve biz kendimizi, mutlaka bazı devletlerle müttefik olmak zorunda görmüyoruz. Zaten bu güne kadar çok sayıda kritik an yaşandı, biz zor dönemeçlerden döndük ama Çin'in o anlarda bile sahada somut bir adım attığını göremedik.
Çok iyi ilişkiler kurmak istediğimiz ve müttefik olmak istediğimiz Çin ve sayın Şi de duruşunu gözden geçirmeli.
Ankebut Ağı'nın Çin'i zayıflatmak için kaç farklı manevrayı aynı anda yaptığını ve Doğu Türkistan'ı büyük bir kart olarak kullanmak istediğini yıllardır biliyoruz ve biz de elimizden geldiğince bu gibi fitne çıkışlarına mani oluyoruz. Çin'in bir yere kadar sert tepki sergilemesini bile hoş görüyor ve hak veriyoruz. Lakin, hususiyle son aylarda kantarın topuzu kaçtı. Biz buradan bir öksürürsek, Doğu Türkistan'dan yankısını duyarız. Güvenliği ve huzuru sağlamaya tamam... Çok kaşınıyor orası diye biraz sert tedbirler almaya da tamam... Lakin şu sıralar uygulama büyük bir zulme dönüştü. Bu, müttefik olmak istediğimiz Çin'in çok büyük ve telafi edilemez bir hatası olur. Bu bakış açısı ve bu uygulama, Ankebut Ağı'na mensup ülkelerin elinde de bir kart olur ve oluyor da...
Doğu Türkistan politikası, Çin'deki bütün Müslümanların haklarına, huzur ve emniyetine dair uygulamalar/kararlar, gözden geçirilmeli. Ve Çin, bizimle nasıl bir ilişki kurmak istediğini artık sahada somut davranışlarla göstermeli.
Biz, en fazla birkaç ay içinde Türkiye'nin yönetimini tam anlamı ile elimize alacağız. O an, dünya siyasetinde bir deprem olacak. Çok sayıda mevzuda kimin elinin güçlü olacağını, o gün geldiğinde bizim kararımız ve duruşumuz belirleyecek. O gün bizimle dost olmak isteyenler, bu gün de bizimle dost olmalılar. Dostluğa yakışmayacak uygulamalardan uzak durmalılar ve dostluklarını şimdiden somut şekilde sergilemeliler.
"İttifak" diyeceksek adına, bu şekilde olur... Başka türlü mümkün değil. Ve biz kendimizi, mutlaka bazı devletlerle müttefik olmak zorunda görmüyoruz. Zaten bu güne kadar çok sayıda kritik an yaşandı, biz zor dönemeçlerden döndük ama Çin'in o anlarda bile sahada somut bir adım attığını göremedik.
Sabetaycı gizli Yahudi hainlerin, iktidarımızı hile, ihanet ve katliamlarla ele geçirip de sonra biz Türkleri kendi toprağında Türklükten ve İslamiyetten nasıl uzaklaştırdıklarını, nasıl maskeler ve söylemler kullandıklarını, nasıl bir devlet politikası uyguladıklarını derinine inceleyip bunu Doğu Türkistan'da uygulamaya çabalayan bir Çin ile, bu derece vahim hataları kararlılıkla yapan bir Çin ile bizim nasıl bir yakınlığımız olacak? Bu kadar açık surette düşmanlık sergileyen bir Çin ile hangi ortak menfaatlerde müttefik olabileceğiz de 3. dünya savaşının son, kanlı ve kritik kısmının yaşanmak üzere olduğu şu günlerde dünyaya birlikte nasıl yön verebileceğiz? Ankebut Ağı'na bağlı ülkelere/ordulara nasıl karşılık verebileceğiz?
Biz, elimizde hala kendi devlet gücümüz bulunmadığı şu şartlarda bile, Çin dahil pek çok ülkeye, yüz milyar dolarla masraf yapsalar ve onlarca senelerini harcasalar başaramayacakları faydaları sağladık. Karşılığında ne görüyoruz?
Şu CRI Türk bile, Çin'in Türklere ve Müslümanlara karşı tutumunu anlamaya kafi değil mi... Ne kadar Türk görünen Türk ve İslam düşmanı varsa, CRI Türk'te baş tacı edilmiş. Türk'ü kendi vatanında kendi değerlerinden, kültüründen, dininden kopartmak ve dönüştürmek isteyen ne kadar omurgasız çift kimlikli sürüngen hain varsa, baş tacı edilmiş, ittifak kurulmuş. Haber ya da kültür yayını yapılmıyor, Türkiye'deki Türklerin bile kültürel ve dini kodları değiştirilmeye çalışılıyor.
Bu andan itibaren Çin, kesin bir karar almalı ve kararına da sadık kalmalı. Bizimle mi, deği mi... Bizimle değilse, bizim için çok sorun değil ve çok şiddetli düşmanlık sergileyeceğiz. Bu güne kadar, müttefik olmak için çok sustuk ve alttan aldık ama bu kadarı yeter artık. An itibari ile sergiledikleri duruşları çok düşmanca ve böyle olduğu için sert ve düşmanca karşılık vermemizi meşru ve zaruri kılıyor. Ve biz Müslüman Türkler de oyunu sert oynamayı zaten seviyoruz.
Şimdi artık gerçek dostlarımızı ve düşmanlarımızı da görmek istiyoruz.
Biz, elimizde hala kendi devlet gücümüz bulunmadığı şu şartlarda bile, Çin dahil pek çok ülkeye, yüz milyar dolarla masraf yapsalar ve onlarca senelerini harcasalar başaramayacakları faydaları sağladık. Karşılığında ne görüyoruz?
Şu CRI Türk bile, Çin'in Türklere ve Müslümanlara karşı tutumunu anlamaya kafi değil mi... Ne kadar Türk görünen Türk ve İslam düşmanı varsa, CRI Türk'te baş tacı edilmiş. Türk'ü kendi vatanında kendi değerlerinden, kültüründen, dininden kopartmak ve dönüştürmek isteyen ne kadar omurgasız çift kimlikli sürüngen hain varsa, baş tacı edilmiş, ittifak kurulmuş. Haber ya da kültür yayını yapılmıyor, Türkiye'deki Türklerin bile kültürel ve dini kodları değiştirilmeye çalışılıyor.
Bu andan itibaren Çin, kesin bir karar almalı ve kararına da sadık kalmalı. Bizimle mi, deği mi... Bizimle değilse, bizim için çok sorun değil ve çok şiddetli düşmanlık sergileyeceğiz. Bu güne kadar, müttefik olmak için çok sustuk ve alttan aldık ama bu kadarı yeter artık. An itibari ile sergiledikleri duruşları çok düşmanca ve böyle olduğu için sert ve düşmanca karşılık vermemizi meşru ve zaruri kılıyor. Ve biz Müslüman Türkler de oyunu sert oynamayı zaten seviyoruz.
Şimdi artık gerçek dostlarımızı ve düşmanlarımızı da görmek istiyoruz.
Son defa tekrar ediyorum ve bir daha tekrar etmeyeceğim:
Herkes safını acilen belirlesin ve samimiyetle, dürüstlükle belirlesin.
Herkes safını acilen belirlesin ve samimiyetle, dürüstlükle belirlesin.
Biz, kısacık sürede Çin'e sağladığımız devasa faydanın misli misli fazlası zararı, yine kısacık sürede Çin'e verebiliriz.
Biz, Çin'in yeni İpek yolu projesi dahil, uluslar arası pek çok projesini/hedefini kolayca bozabilecek bir ülkeyiz. CIA onlarca senedir uğraşıp başaramıyor ama biz istesek Çin'i içinden kısacık sürede karıştırabilecek ve bölebilecek de bir ülkeyiz.
Biz, müttefik görmek istediğimiz diğer ülkelerden zayıf, güçsüz bir ülke değiliz. Bunca iç düşmana, hainlere ve bunca dış düşmana rağmen ve yüz yıldan fazladır her türlü ihanete, saldırıya maruz bırakılmamıza rağmen, hala dünyanın bütün büyük meselelerinde yön verici ülkelerden biriyiz.
Biz, artılarımızı da eksilerimizi de çok çok iyi/isabetli şekilde değerlendiriyoruz. Daha fazla süre karanlığa kurşun sıkmak istemiyoruz. Herkese yeterince süre verdik. Şimdi, bizimle müttefik olmak isteyenlerden ciddiyet, samimiyet, sadakat ve somut adımlar bekliyoruz.
Biz, Çin'in yeni İpek yolu projesi dahil, uluslar arası pek çok projesini/hedefini kolayca bozabilecek bir ülkeyiz. CIA onlarca senedir uğraşıp başaramıyor ama biz istesek Çin'i içinden kısacık sürede karıştırabilecek ve bölebilecek de bir ülkeyiz.
Biz, müttefik görmek istediğimiz diğer ülkelerden zayıf, güçsüz bir ülke değiliz. Bunca iç düşmana, hainlere ve bunca dış düşmana rağmen ve yüz yıldan fazladır her türlü ihanete, saldırıya maruz bırakılmamıza rağmen, hala dünyanın bütün büyük meselelerinde yön verici ülkelerden biriyiz.
Biz, artılarımızı da eksilerimizi de çok çok iyi/isabetli şekilde değerlendiriyoruz. Daha fazla süre karanlığa kurşun sıkmak istemiyoruz. Herkese yeterince süre verdik. Şimdi, bizimle müttefik olmak isteyenlerden ciddiyet, samimiyet, sadakat ve somut adımlar bekliyoruz.
Vardır böyle sürprizlerim ama öncesinde çokça tahammül ederim. Suç sizlerde, bana kızmayın ve fazlaca uzatmadan kararlarınızı verin.
Tepeden bakarak, basit manevralar yaparak, tek taraflı kazanmak isteyerek, Türk/İslam düşmanlığı dürtünüze mağlup olarak yeterince zaman kaybettirip hız düşürdünüz zaten...
Her zaman her hususta olduğu gibi bunu da samimiyetle yazıyorum: Biz çok mesele etmiyoruz. Olsaydı iyi olurdu ama olmayacaksa da olmasın, biz gücümüzün ve pek çok cihetten bakınca şartların bizden yana olduğunun farkındayız.
Tepeden bakarak, basit manevralar yaparak, tek taraflı kazanmak isteyerek, Türk/İslam düşmanlığı dürtünüze mağlup olarak yeterince zaman kaybettirip hız düşürdünüz zaten...
Her zaman her hususta olduğu gibi bunu da samimiyetle yazıyorum: Biz çok mesele etmiyoruz. Olsaydı iyi olurdu ama olmayacaksa da olmasın, biz gücümüzün ve pek çok cihetten bakınca şartların bizden yana olduğunun farkındayız.
Media is too big
VIEW IN TELEGRAM
Kadir Mısıroğlu'nun nasıl bir münafık İslam düşmanı olduğunu anlatmaya devam edeceğim.
Bu belgeseli dikkatle izleyin, konulara biraz aşina olun, ben sonra detaylara gireceğim ve karısının bile kendisi gibi Sabetaycı kökenden gelen bir münafık olduğunu ispat edeceğim.
TRT Avaz'da yayınlanan bu belgeselin adı: Kıssa -i Canan 11. Bölüm (Aynur Mısıroğlu)
Bu belgeseli dikkatle izleyin, konulara biraz aşina olun, ben sonra detaylara gireceğim ve karısının bile kendisi gibi Sabetaycı kökenden gelen bir münafık olduğunu ispat edeceğim.
TRT Avaz'da yayınlanan bu belgeselin adı: Kıssa -i Canan 11. Bölüm (Aynur Mısıroğlu)
Münafıklığı apaçık surette gözler önünde olan Kadir Mısıroğlu, çok zor duruma düşmüştü. Artık hareket sahası bulamaz olmuştu. İyice ifşa oldu, renk verdi. Art niyetli olduğu, kasten aldattığı iyice meydana çıktı. Karşımda çok çaresiz kaldı, artık yayınlarımı okuyup da kendisine soranlar yüzünden Cumartesi sohbetlerini bile yapamaz oldu ve bıraktı/sonlandırdı. Konuları kıvırmaya, Müslümanları aldatmaya, insan şeytanı Tayyip'in, BOP'un, AKPKK'nin peşinden koşturmaya yol kalmamıştı. Bir de Ankebut Operasyonunun bu kadar güçlenerek ilerlemesi ve daha yüzlerce haini birden ifşa etmesi, oyundan düşürmesi de üstüne gelmişti.
Endişeliydi, sıkıntılıydı. İspatla anlattığım gerçekler iyice sahaya hakim olmuştu, yalancılığı, münafıklığı iyice gözler önüne çıkıyordu. İşte ondan sonra çaresizce Cumartesi sohbetlerini sonlandırdı ve içindeki sıkıntıdan dolayı hastalıkları da şiddetlendi, kötü oldu. Kısa süre sonra da hastahanelik oldu. Gerçekten çok çok büyük acılarla inleye inleye öldü. İbret-i alem oldu.
Endişeliydi, sıkıntılıydı. İspatla anlattığım gerçekler iyice sahaya hakim olmuştu, yalancılığı, münafıklığı iyice gözler önüne çıkıyordu. İşte ondan sonra çaresizce Cumartesi sohbetlerini sonlandırdı ve içindeki sıkıntıdan dolayı hastalıkları da şiddetlendi, kötü oldu. Kısa süre sonra da hastahanelik oldu. Gerçekten çok çok büyük acılarla inleye inleye öldü. İbret-i alem oldu.
Süreci yakından takip ediyorduk. Dinlemeler de yapıyorduk.
Sabetaycı gizli Yahudi olup ömrü boyunca kendisi gibi Müslüman rolü oynamış olan karısı Aynur ile sıkıntılarını paylaşırken Kadir, birkaç kere sözü bana, Akademi Dergisi'ne, yayınlarıma getirdi.
Beni kastederek karısı Aynur'a "Bu, bu güne kadar karşımıza çıkan diğer yazarlar gibi değil. Bu farklı. Yıllardır çok sıkıntı verdi, her şeyi ifşa etti ve durdurulamadı. Bir gün artık sansürlenemeyeceği, sesini herkese duyuracağı, işin buralara geleceği belliydi." dedi.
Daha önce anlatmıştım, Yakamoz isimli boğaza nazır ve 10 milyon dolar değer biçilen mekanı bile, Sebil dergisinde gerçek bir Müslüman vatanseveri hedef gösterip lince tabi tuttuğu için Kadir'e vermişlerdi. Kadir, onca atıp tutmalarına, şovlarına, konuşmalarına ve samimi görünmek istediği tiyatrolarına rağmen büyük bir münafık ve haindi.
Benden önce de çok kişiler onun kalıbının adamı olmadığını, nifak sergilediğini çözmüştü ama onların hep hakkından gelindi. Kadir, bunu bir başına yapamazdı ama İngiliz gizli servisinden CIA'ya, MOSSAD'dan MİT'e ve Masonlardan Sabetaycı gizli Yahudi cemaatine kadar herkese çalışıyordu ve onlardan da güç buluyordu. Aylar, yıllar geçtikçe bu konular da iyice açıklığa kavuşacak.
Sabetaycı gizli Yahudi olup ömrü boyunca kendisi gibi Müslüman rolü oynamış olan karısı Aynur ile sıkıntılarını paylaşırken Kadir, birkaç kere sözü bana, Akademi Dergisi'ne, yayınlarıma getirdi.
Beni kastederek karısı Aynur'a "Bu, bu güne kadar karşımıza çıkan diğer yazarlar gibi değil. Bu farklı. Yıllardır çok sıkıntı verdi, her şeyi ifşa etti ve durdurulamadı. Bir gün artık sansürlenemeyeceği, sesini herkese duyuracağı, işin buralara geleceği belliydi." dedi.
Daha önce anlatmıştım, Yakamoz isimli boğaza nazır ve 10 milyon dolar değer biçilen mekanı bile, Sebil dergisinde gerçek bir Müslüman vatanseveri hedef gösterip lince tabi tuttuğu için Kadir'e vermişlerdi. Kadir, onca atıp tutmalarına, şovlarına, konuşmalarına ve samimi görünmek istediği tiyatrolarına rağmen büyük bir münafık ve haindi.
Benden önce de çok kişiler onun kalıbının adamı olmadığını, nifak sergilediğini çözmüştü ama onların hep hakkından gelindi. Kadir, bunu bir başına yapamazdı ama İngiliz gizli servisinden CIA'ya, MOSSAD'dan MİT'e ve Masonlardan Sabetaycı gizli Yahudi cemaatine kadar herkese çalışıyordu ve onlardan da güç buluyordu. Aylar, yıllar geçtikçe bu konular da iyice açıklığa kavuşacak.