Aylarca bozulmayan hatta aylarca bayatlamayan çok sağlıklı ve çok besleyici ekmekler üreteceğiz. Bir hane halkı, bir aylık ekmeklerini toptan satın alıp evlerine koyabilecekler. Bu ekmekleri yedikçe hastalıklarına şifa bulacaklar. Bu ekmek usulü ile ekmek israfını çok büyük oranda ve kısa sürede keseceğiz.
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Hızlı çıkış yaparken...
Akademi Dergisi
CHPKK'li Özer bazı sorulara net cevap vermedi 695 PKK'lı ile konuşan Ahmet Özer'in hakime verdiği ifade kayıtlarına ulaşıldı: Hakim: 40.000 USD meblağlı para trafiğini açıklayın. Ahmet Özer: Hatırlamıyorum.
Süleyman Soylu’nun AKPKK Genel Başkan Yardımcısı olduğu dönemde, yerine kayyum atanan CHPKK'li Ahmet Özer’e teşekkür mektubu gönderdiği ortaya çıktı.
-T24
-T24
Akademi Dergisi
📌 HANBELİ MEZHEBİ DİYE BİR MEZHEP YOK VE TARİHTE HİÇBİR ZAMAN BÖYLE BİR HAK MEZHEP OLMADI. Günümüz Türkçesiyle ve ilmi tabirlerden kaçınarak, herkesin anlayacağı şekilde anlatılırsa, bu akademik çalışmayı yapan kişi, yukarıdaki değerlendirme kısmında şunları…
📎 Abdülkādir-i Geylânî Hanbelî mezhebine sarsılmaz bir şekilde bağlıdır. Bütün eserlerinde, özellikle el-Ġunye’de bu mezhebe bağlılığı açıkça görülür. “Mezheplerin en iyisi İmam Ahmed’in mezhebidir” diyerek amel ve itikadda Ahmed b. Hanbel’i hararetli bir şekilde savunur.
📎 Müteşâbihatı te’vile kalkışmaz. Diğer Hanbelîler gibi te’vili tahrif sayar. İstivâya tereddütsüz inanır ve bu konuda başta Mu‘tezile olmak üzere öbür mezhepleri şiddetle tenkit eder. İmâm-ı Âzam’ın el-Fıḳhü’l-ekber’deki fikirleri de bu tenkitlerin dışında kalmaz.
Akademi Dergisi
📌 HANBELİ MEZHEBİ DİYE BİR MEZHEP YOK VE TARİHTE HİÇBİR ZAMAN BÖYLE BİR HAK MEZHEP OLMADI. Günümüz Türkçesiyle ve ilmi tabirlerden kaçınarak, herkesin anlayacağı şekilde anlatılırsa, bu akademik çalışmayı yapan kişi, yukarıdaki değerlendirme kısmında şunları…
📎 Hanbelîliği, “İmam Ahmed’in akîdesi üzere bulunmayan evliya var mıdır?” sorusuna, “Ne şimdiye kadar olmuştur, ne de bundan sonra olacaktır” diye cevap verecek kadar çok yüceltir.
Akademi Dergisi
📌 HANBELİ MEZHEBİ DİYE BİR MEZHEP YOK VE TARİHTE HİÇBİR ZAMAN BÖYLE BİR HAK MEZHEP OLMADI. Günümüz Türkçesiyle ve ilmi tabirlerden kaçınarak, herkesin anlayacağı şekilde anlatılırsa, bu akademik çalışmayı yapan kişi, yukarıdaki değerlendirme kısmında şunları…
📎 Kelâmdan ve kelâm âlimlerinden nefret eder. Nitekim Sühreverdî’ye, “Bu ilim âhiret azığı değildir” diyerek onun kelâm okumasını câiz görmemiştir. Abdülkādir’in Hanbelî mezhebine bağlı olması, başta İbn Teymiyye olmak üzere pek çok tasavvuf tenkitçisinin takdirini kazanmasına sebep olmuştur.
Akademi Dergisi
📌 HANBELİ MEZHEBİ DİYE BİR MEZHEP YOK VE TARİHTE HİÇBİR ZAMAN BÖYLE BİR HAK MEZHEP OLMADI. Günümüz Türkçesiyle ve ilmi tabirlerden kaçınarak, herkesin anlayacağı şekilde anlatılırsa, bu akademik çalışmayı yapan kişi, yukarıdaki değerlendirme kısmında şunları…
📎 Meşhur Hanbelî âlimi İbn Kudâme 1166’da Bağdat’a geldiği zaman Abdülkādir-i Geylânî ile görüşerek ona hayran olmuş, meziyetlerini öve öve bitirememişti. Nevevî, Süyûtî ve İbn Hacer gibi âlimler de onu takdir edenlerdendir.
📎 Semâa karşı değildir. Kur’an’ın telhin ve teganni ile değil, tertîl ve tecvid üzere okunmasını ister, aksine hareket etmeyi yasaklardı. Gazzâlî’nin geliştirdiği Sünnî tasavvuf, onun tarafından devam ettirilmiştir denebilir.
📎 Daha sağlığından itibaren kendisinden birçok keramet nakledilerek kişiliği tam mânasıyla menkıbeleştirilmiş, gerçek kimliği ise önemini yitirmiş ve unutulmuştur.
📎 İbnü’l-Arabî, “kün” ilâhî kelimesine mazhar olduğu için Abdülkādir’den çok keramet zuhur ettiğini söyler. Tasarruf ve kerametlerinin ölümünden sonra da devam ettiğine inanıldığı için, müridlerinin darda kaldıkları zaman söyledikleri, “Medet, yâ Abdülkādir!” sözü bir tarikat geleneği olmuş, özellikle kadınlar, çaresiz kalanlara imdat ettiğine inandıkları Abdülkādir’in ruhaniyetine samimi bir bağlılık göstermişlerdir.
📎 Veysel Karanî ve İbrâhim b. Edhem gibi Abdülkādir-i Geylânî de Türk halk edebiyatı ve folklorunda önemli bir yer tutmuştur. Yûnus Emre’ye nisbet edilen, “Seyyâh olup şu âlemi arasan / Abdülkādir gibi bir er bulunmaz” mısralarıyla başlayan şiir ile Eşrefoğlu Rûmî’nin, “Arısının balıyım bahçesinin gülüyüm / Çayırının bülbülüyüm yâ şeyh Abdülkādir!” gibi şiirlerinde ona karşı duyulan derin hayranlık terennüm edilmiştir.
📎 Abdülkādir-i Geylânî hakkında Dürerü’l-cevâhir adlı bir eser yazan İbnü’l-Cevzî onu ciddi surette tenkit etmiş, İbn Kesîr de hakkında söylenenlerin çoğunun hayal mahsulü olduğunu, el-Ġunye ve Fütûḥu’l-ġayb’da mevzû hadisler bulunduğunu söylemiştir.
📎 İbn Receb, Kitâbü’ẕ-Ẕeyl ʿalâ Ṭabaḳāti’l-Ḥanâbile’sinde Behcetü’l-esrâr ve benzeri menâkıbnâmelerin hurafe ve saçma sözlerle dolu olduğunu, bunların Abdülkādir’e ait olamayacağına dikkat çeker; Zehebî de bu görüşe katılır.
📎 İbnü’l-Arabî, Abdülkādir-i Geylânî’nin karşılaştığı kimseleri kokusundan tanıdığını, zira “ricâlü’r-revâih”ten olduğunu iddia eder ve onu Melâmetî sayar. Ancak İbnü’l-Arabî’ye göre kendisinden hiçbir keramet zuhur etmeyen Abdülkādir’in müridi Ebü’s-Suûd’un makamı, şeyhinin makamından daha üstündür. Zira şeyhi tasarrufta bulunduğu halde müridi, dilediği gibi tasarrufta bulunması için Hak Teâlâ’yı kendine vekil kılmıştır.
📎 Menâkıb kitapları Abdülkādir-i Geylânî’nin bin kadar eseri bulunduğunu kaydeder. Bugün ona nisbet edilen eserlerin sayısı elli civarındadır. Ancak bunların büyük bir kısmının ona ait olmadığı kesinlik kazanmıştır. Bazı eserlerinin çeşitli isimlerle tanınmış olması da sayının artmasına sebep olmuştur.
📎 el-GUNYE
Kādiriyye tarikatının pîri Abdülkādir-i Geylânî, bir müridinin isteği üzerine kaleme aldığını belirttiği esere el-Ġunye li-ṭâlibî ṭarîḳı’l-ḥaḳ ʿazze ve celle ismini verdiğini söyler. Kitabın adı bazı kaynaklarda Ġunyetü’ṭ-ṭâlibîn li-ṭarîḳı’l-ḥaḳ şeklinde de kaydedilmiştir (Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1211).
Kādiriyye tarikatının pîri Abdülkādir-i Geylânî, bir müridinin isteği üzerine kaleme aldığını belirttiği esere el-Ġunye li-ṭâlibî ṭarîḳı’l-ḥaḳ ʿazze ve celle ismini verdiğini söyler. Kitabın adı bazı kaynaklarda Ġunyetü’ṭ-ṭâlibîn li-ṭarîḳı’l-ḥaḳ şeklinde de kaydedilmiştir (Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1211).
📎 el-Ġunye’de, Ebû Hanîfe’nin Ehl-i sünnet dışı bir mezhep olan Mürcie’den gösterilmesi özellikle Hanefîler’in tepkisini çekmiş, bundan dolayı eserin Abdülkādir-i Geylânî’ye ait olmadığı ileri sürülmüştür. Şiîler bu ifadeye dayanarak Ebû Hanîfe’yi kötülemişler, Hanefî olmayan bazı mutaassıp Sünnîler de onlara uymuşlardır