Akademi Dergisi
2.14K subscribers
60.7K photos
25.7K videos
370 files
7.58K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
Mehdi ile alakalı sureler (Alak, Müddessir, Kamer) - 1
Akademi Dergisi
Erdoğan 2019'da Maraş’ta ruhsatsız binaları meşrulaştıran imar barışıyla övünmüştü Gayri resmi Cumhurbaşkanı ve AKPKK Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 10 kenti etkileyen 7,7 büyüklüğündeki depremin merkez üssü Kahramanmaraş’ta, 2019’da yaptığı mitingte…
Yargıtay’dan skandal ‘6 Şubat depremi’ kararı

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Muhsin Şentürk, Hatay'da 6 Şubat depremlerinde eşi Ayşegül ve oğlu Latif Muhammed'i kaybeden Cahit Aşkar'ın dönemin Hatay Valisi Rahmi Doğan hakkında yaptığı suç duyurusunu işleme koymadı. 
Akademi Dergisi
Batak Almanya'da araba sektöründe peş peşe iflaslar geliyor Merkezi yine Almanya'nın Baden-Württemberg eyaletinde bulunan Mürdter Metall- und Kunststoffverarbeitung GmbH iflas başvurusunda bulundu. Araba parçaları üreten şirketin müşterileri arasında Daimler…
Mercedes-Benz, cari yıl için tahminlerini düşürdü

Mercedes-Benz, cari yıl için tahminlerini ikince kez düşürmek zorunda kaldı. Bunun temel nedeninin özellikle Çin'deki ekonomik durumun kötüleşmesi olarak belirtildi.

Açıklamanın ardından Mercedes-Benz Group AG'nin hissleri resmen kıyım yaşadı. Grubun hisseleri %6,81 değer kaybetti.
Mehdi ile alakalı sureler (Alak, Müddessir, Kamer) - 2
İstanbul merkezli yeni Türkiye'de, spor kulüplerinin siyasete, masonlara, satanist tarikatlara, kripto kimlikli hain kesimlere, kara paracılara, teröristlere, Adıtürkçülere, namussuzlaştırma projelerine alet olmasına asla meydan bırakılmayacak.
Akademi Dergisi
Köyde sübyancılığın hakim olduğu, köydeki çok sayıda kişinin temiz ve masum olmadığı, Narin'in annesinin dahi masum olmadığı, Narin'e de defalarca tecavüz edildiği, Narin'in dik başlı bir karakteri olduğu, susturulamadığı, ele avuca sığmadığı, herkesin başını…
Gazeteci Emrullah Erdinç:

"Narin'in katledildiği köyde daha önce 15 çocuk öldü, 9'u Güran ailesinden."

-Narin'in ablası Tülin Güran 2019'da 5 yaşında öldü.

-Narin'in annesinin hala torunu olan ikizler A.A ve Y. A.
1 yaşındayken 5 gün arayla öldü.

-Narin'in anneannesinin kardeşinin çocukları H.S.(3) ile F. S.(4) aynı gün öldü.

-Narin'in annesinin amca çocuğu F. Ç ile M.Ç. 2 yaşında öldü.

-Narin'in annesinin teyze torunu H.Y. 5 aylıkken öldü.

-Narin'in amcasının oğlu Savaş Güran 22 yaşındayken iddiaya göre 15 yaşındaki bir çocuk tarafından pamuk tarlasında silahla öldürüldü.
Melih Gökçekyan'ın mal varlığına haciz konuldu

Melih Gökçek'in avukatı, avukatlık ücretini alamadığı gerekçesiyle Gökçek'e haciz kararı talep etti.

Mahkeme, Melih Gökçek'in bütün taşınır ve taşınmaz varlıklarına haciz konulmasına karar verdi.

Gökçek'in banka kartlarına bugün itibarıyla bloke konuldu.
Türkiye'de ilk yapılacak devasa yatırımlardan biri...
Akademi Dergisi
Bunlar hiçbir şey değil... Daha çok yeraltı üssü patlayacak. Daha çok şehirler arası otobüs kazası yaşanacak. Daha çok belediye otobüsü kazası yaşanacak. Daha çok benzin istasyonu patlayacak. Daha çok yakıt nakliye gemisi/tankeri yanacak. Daha çok yakıt nakliye…
Lanet olasıca ünlüler bildiğiniz gibiler...

Yaprak dökümü devam ediyor.

Sahnede şarkı söylerken fenalaşan Metin Arolat öldü.

52 yaşındaki şarkıcı İstanbul Kozyatağı Hilton’da sahnede şarkısını söylerken aniden fenalaştı.

Kalp masajı yapılan şarkıcı, ambulansa nabız olmadan bindirildi. Hastanede, Arolat’ın öldüğü açıklandı.
Forwarded from . .
Hayırlı geceleriniz olsun abi, nasılsınız afiyettesinizdir inşallah. Hemen konuya gireyim. Bir kitap okumuştum, 1913 yılı da yazılmış. ‘Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslamiyet-i Ru’yet’ isminde.
Forwarded from . .
📎Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslamiyeyi Rüyet Kitap Açıklaması

Arabalarımız Salacak İskelesi’ne doğru iniyordu. Başımı kaldırdım. Müsadif-i nazarım olan dehşetli bir köprü tüylerimi ürpertti çünkü ömrümde bu kadar azametli, bu derece dehşetli bir şey görmemiştim. Bu köprü üç kat olarak inşa edilmiş. En üst katında insanlar karıncalar gibi kaynaşıyorlardı. Şimendifer, araba, otomobil gibi vesait-i nakliye köprünün birinci ve ikinci katından gelip gidiyorlardı.“Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslamiyeyi Rüyet tahayyül ettiği ideal toplumu ince ve hayli ilginç ayrıntılarla betimleyen, bugünden o güne nasıl ulaşıldığını/ulaşılacağını açıklama çabası gösteren, yazıldığı dönemde görülmemiş kimi uygulamaları ayrıntılandıran ve okurlarında böyle bir toplum yaratma yönünde arzu uyandırma kaygısı güden bir eser ve bu yönleriyle döneminde yazılan benzer eserler arasında ‘en ütopik’ anlatılardan biri olarak nitelendirilebilir.”Engin Kılıç Yüzyıllar sonrası… Köprülerle, fabrikalarla, geniş bulvarlarla, dev binalarla dolmuş, on milyon nüfuslu bir İstanbul… Herkesin sadece daha verimli olmaya çalıştığı, tembelliğin, olumsuz düşüncelerin tamamen ortadan kalktığı bir cennet hayali. İlk olarak 1913’te basılan Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslamiyeyi Rüyet, edebiyatımızın ilk ütopyalarından biri.
Forwarded from . .
Sanırım pdf olarak bulmak zor, ama özetleyen birkaç alıntıyı atmak istedim. Bu kitabı da durugörüyle yazmışlar diye düşündüm.

📎 Kitabın başlangıcında sefil bir haldeki İstanbul, daha sonra medeniyetin başkenti haline gelmiştir.
Sonraki önemli unsur “çalışma hayatı/iş-bölümü”dür. Çalışma hayatı ve iş-
bölümü ütopyalar için kurucu unsur niteliğindedir. Çünkü ütopyanın kaynakları
sınırsız değildir. Böyle olmaması ütopyanın gerçekleştirilebilir olmasını
mümkün kılmaz, ütopyanın daha çok fantastik bir kurguya gitmesine neden
olabilir. Bu sebeple ütopyalarda sürekli bir üretim ve çalışma düzeni olması
gerekir. Ütopyalarda çalışma durumu genelde kolektif bir biçimde, ütopyanın
yararına yürütülen bir vatandaşlık görevidir. Bu durum 19. yüzyıl sonrası
ütopyalarında da değişmemiş; fakat üretim ve çalışma düzeni daha endüstriyel
bir biçim almıştır. Rüyada Terakki ütopyası da 19. yüzyıl modern ütopyalarından
etkilenmiştir. İleri İslam Medeniyetinde üretim büyük fabrikalarda
yapılmaktadır. Üretim toplumun geneline yayılmıştır. Kadın, erkek ve hatta
hayvanlar bile aktif olarak bu çalışma düzeninin içerisindedir. İleri İslam
Medeniyetinde çalışma ve üretimin kolektif bir biçimde yürütülmesi özel
mülkiyeti kaldırmasına neden olmamıştır. Ayrıca ticaret önemsenir ve rekabet de
devlet tarafından yaratılır. Fakat ilginç bir biçimde alışverişler para ile yapılmaz.
Günümüz kredi kartlarına benzer olan “itibar defteri” ile alışveriş yürütülür.
Alınacak ürünün değeri itibar defterinde belirtilir ve alışveriş tamamlanır.
Forwarded from . .
📎 Rüyada Terakki ütopyasında kadın-erkek arasındaki durumuna baktığımızda ise çelişkili durumlar karşımıza çıkmaktadır. Kadın erkeğin statü ve hakları İslami
çerçevede ele alınmıştır. Yani bir kadın erkek eşitliği yoktur ama adalet
çerçevesinde hakların kullanımı eşittir. Burada kadının salt olarak sosyal
hayattan dışlandığı bir durumdan da söz edemeyiz. Kadın eğitimde, çalışma
hayatında aktif biçimde yer almaktadır. Fakat bunları yaparken erkeklerden
yalıtılmış olarak yapmaktadır. Kendi muhitleri, şehrin farklı yerlerinde kendi
eğlence yerleri vardır. Bu yerlere erkeklerin gelmesi yasaktır.
Forwarded from . .
📎 Son olarak Teknoloji konusuna değinmemiz gerekir. Çünkü diğer Türk
ütopyalarından farklı olarak Rüyada Terakki’de bilim ve endüstri üzerinde daha
fazla durulmuştur. Rüyada Terakki’de bugünün insanını oldukça şaşırtacak,
Jules Verne vari gelecek öngörüleri vardır. Bu düşüncelerden biri Gülsoy’a göre
“facebook”dur. Kitaptan ilgili bölümü okuduğumuzda benzerlik gerçekten
de insanı şaşırtmaktadır.
“O iki yeni ahbap yekdiğerine birer numara verirler. Mesela biri diğerine ‘Ben
seni bir numarayla ahbaplığa kabul ettim’ der. Diğeri de berikini aynı
numarayla kabul ettiği takdirde o veçhile defterine yazar. Ondan sonra
dostluklarını azar azar ileri götürmeye başlarlar. Dostluk, ahbaplık arttıkça bu
numaralar da artar.
Bir ademin ne kadar ve ne derece dostu olduğu defterine kaydedilen
numaralardan anlaşılır. Bir kimse haber alırsınız ki, on bin numarası vardır.
Derhal hükmedersiniz ki o kimse bir insan-ı kâmildir; çünkü mutlaka birkaç yüz
dosta sahip olmuştur. “
Erzurumi’nin yukarıdaki alıntıdan anlayacağımız gibi hayal gücü oldukça
gelişmiştir. Günümüzde de kullanılan ve o dönemde olmayan birçok olguyu
kafasında kurgulamıştır. Bu nedenle Rüyada Terakki, Seda Uyanık tarafından
bilim-kurgu kategorisinde incelenmiştir. Erzurumi’yi bir bilim kurgu yazarı
olarak da görmemize neden olan buluşlardan biri de kitaptaki ifadeyle “elektrikli
sinematografik cep makineleri”dir. Bu cihaz günümüzün akıllı cihazlarına çok
benzemektedir. Resimleri hareketli biçimde oynatabilme özelliğine sahiptir. Adı geçen diğer icatlar ise giyilebilen uçma makinası, su ile çalışan motor, elli bin
kilometre alanı görmeyi sağlayan alet, hoparlördür. Fakat ayrı bir parantez
açmamız gereken buluşu “devridaim istinsah aynası”dır. Bu aynalar her şeyi
gözetleyen MOBESE sistemi gibidir. Erzurumi’nin 1913 yılında, günümüzde
dahi ileri teknoloji ürünleri sayılan şeyleri hayal etmesi oldukça ilginçtir.
Forwarded from . .
Kitapta geçen şu satırlar ses kaydıyla ne kadar uydu…


📎Bu doğum ve terbiye evleri hakkında verdiği bilgi ve ayrıntıları şaşkınlık ve hayretle dinlediğimi gören dedem, “Nazım,” dedi, “bu dediklerimi ihtimaldir ki pek garip buluyorsun. Halbuki bunda garipsenecek hiçbir şey yoktur. Çünkü asıl bir yaşından başlayan temel eğitim ve terbiyeyi gören bir çocuk beş yaşına geldiği zaman adeta harikalar gösteriyor. Bu şekilde büyüyerek yetişen insanların ergenliğe, hele yetişkinliğe eriştikleri vakit gösterecekleri harikaları artık sen düşün.
Beş yaşına geldiği zaman çocuğun hangi ilme, hangi fenne ilgisi ve yeteneği olduğu öğretmenleri tarafından dikkate gerçi çocuğa diğer ilimler ve fenler de öğretilirse de yeteneği olan ve uzmanlaşacağı ilim ve fenne o kadar önem verilir ki sekiz-on yaşındaki bir çocuk o ilimdeki konuşma ve görüşmelerde öğretmenlerini adeta hayrette bırakır.
Bir gün yedi-sekiz yaşındaki bir çocuk ile hocası arasında geçen bir konuşmayı dinlemiştim. Hayrette kaldım. Hoca dedi ki:
‘Oğlum, Dündar, seni pek akıllı görüyorum.’
‘İnşallah düşündüğünüz gibi olurum efendim.’
‘Dünyayı anladığın gibi bana tarif et.’
‘Dünya anlatacak kadar önemli değildir.’
‘Acayip! Dünyayı niçin bu kadar önemsiz görüyorsun?’
‘Dünya bir insan kalbi kadar geniş olmadığı gibi o ölçüde pak ve kusursuz da değildir.’
‘Siz galiba felsefeyle uğraşıyorsunuz.’
‘Ben felsefeyi severim fakat hakikat nurunu, ilim ve marifeti, edep ve erdemi, insanlığı felsefeye tercih ederim.’
‘Oğlum, bunları bulup sevebilmek için sana dünya lazımdır. Halbuki sen dünyayı sevmiyorsun.’
‘Hoca efendi, siz benim cehaletimi bulup eleştirmek istiyorsunuz fakat ben kalp ilmin uzmanı, âlimi olmak arzu ediyorum. Bir ilim ise okumakla elde edilmez. Ona ancak zekâ ve irfanla ulaşılır.’
Çocukla aralarında şu konuşma geçen hoca, çocuk gittikten sonra ilaveten, ‘Sınıflarımda daha birkaç zeki çocuk var ki onlardaki zekâ ve yeteneğe baktıkça kendimde onlara ders verecek gücün olmadığını hissederek üzülüp kederleniyorum,’ dedi.
İşte oğlum Nazım, pak bir inançla çalışarak mayasında bulunan yüksek niteliklere erişmek isteyen yedi-sekiz yaşındaki bir çocukta ne kadar büyük sırlar ortaya çıkıp duruyor. Bunlar hep helal lokmanın, saf, pak bir inancın semeresidir.”