Bazı rivayetlerde Batılıların iki, üç veya yedi yıldan sonra bu barış anlaşmasını iptal edecekleri naklediliyor. Hz. İsa'nın (a.s) Batılılar arasında yarattığı güçlü dalgadan büyük bir korkuya kapılmaları bunun sebebi olabilir. Çünkü Batılıların çoğu İslam'ı kabul edip İmam Mehdi'nin (a.s) taraftarları ara- sında yer alacaklar. Bu yüzden de Avrupalılar ani bir saldırıy- la -bir milyona yakın askerle- Şam ve Filistin'e saldıracaklar:

Onlar hileye başvuracak ve her biri on iki bin askerden oluşan seksen ordu ile size doğru harekete geçecekler.(1)

___


1- el-Buharî, c. 123.

Bu büyük savaşta İsa Mesih (a.s) Hz. Mehdi'yi (a.s) savunma hususundaki konumunu açıkça ilan edecek ve Kudüs'te onun arkasında namaz kılacaktır. İmam'ın Avrupalılarla yapacağı savaş, onun Süfyanî ve Kudüs'ün fethi için gerçekleştirdiği önceki savaş alanlarında, yani Filistin'deki Akka'dan Tür- kiye'deki Antakya'ya, Dımışk'tan Kudüs'e ve Merc-Dabık'a kadarki(2) bölgelerde vuku bulacak. Bu savaşta Batılılar çok ağır yenilgiye uğrayacak ve Müslümanlar büyük bir zafere ulaşacaklar.

Bu savaşlardan sonra Avrupa'yı ve Hristiyan âlemini fethet- mek için kapılar o Hazret'in yüzüne açılacak.

Anlaşıldığı kadarıyla bu olaylar sonucu birçok Avrupa ülkesi halkları, Hz. Mehdi (a.s) ile Hz. İsa Mesih'e (a.s) muhalif olan hükümetlerine karşı ayaklanacak ve o ikisinin taraftarı olan hükümetler kuracaklar.

İmam'ın (a.s) eli ile Avrupa'nın fethedilmesinden, o ülkele- rin ona tâbi olmasından ve oralardaki nüfusun çoğunluğu nun İslam'ı kabul etmesinden sonra Hz. İsa (a.s) vefat edecek. Hz. Mehdi (a.s) de Müslümanlarla birlikte ona cenaze nama- zı kılacak. İmam (a.s) onun pak cesedini annesi Mukaddes Meryem'in dokuduğu bezle kefenleyip annesinin şerif meza- rının yanında Kudüs'te veya bir başka rivayete göre Peygam- berimizin (s.a.a) mezarının yanında Medine'de defnedecek. Rivayetlere göre, halk önceden olduğu gibi onun hakkında ileri geri konuşmasınlar diye, İmam (a.s) ona kıldığı namazı ve defin törenini insanların gözleri önünde yapacak.

O Hazret'in dünyayı fetih etmesinden ve tüm devletlerin tek bir İslam hükümeti altında birleşmesinden sonra İmam (a.s) çeşitli alanlarda ilâhî hedeflerin gerçekleşmesi için belirli pro- jeleri hayata geçirecek. Maddî hayatta ciddi ilerlemeler kay- dedilmesi, herkesin refah düzeyinin yükseltilmesi, ilim ve kültürün genişletilmesi, nihayet insanların din ve dünya ile alakalı bilgi seviyelerinin yükseltilmesi için çalışacak.

Bazı rivayetlerde buyuruluyor ki, o Hazret'in insanların mev- cut ilmine ekleyeceği ilimin miktarı 25'in 2'ye olan oranındadır. Yani, eskiden insanların sahip olduğu ve 2 bölümden olu- şan ilme diğer 25 kısım de eklenecek, böylece ilim 27 bölüme yükselecek. O Hazret'in iktidarı döneminde insanlar diğer gök kürelerine gidebilecek, gayb âleminin bazı kapıları bizim yaşadığımız bu maddi âleme açılacak, ilâhî ayet ve mucize olsun diye cennet ehlinden birtakım insanlar yeryüzüne dö- necekler, hatta bazı peygamberlerle İmamlar da yeryüzüne dönecek ve Allah'ın dilediği kadar orada hükümet edecekler.

Caferi kaynağında bunlar var...

Arada boşluk buldukça daha da bakıyorum.

Bunlara bakarken iyice emin oldum ki bazı hadislerde "Arap toprakları" denilirken hz İbrahim neslinden gelen Türklerin toprakları kastediliyor.

Horasan'dan çıkıp gelen ve Mehdiye tabi olanlar da bu gibi Araplar yani gerçek Araplar olan Türkler...

Yoksa Arap yarım adası denilmekte olan yerdeki kara kara Çingeneler kastedilmiyor.

Gerçekte Arap diye müstakil bir ırk ve millet yok. Arap bir manasıyla "çölde yaşayanlar" manasına geliyor. Diğer manasıyla ise hz İbrahim'in soyundan gelenlere bir dönem Arap denilmiş.

Bir zaman sonra da gerçek Arapların yani İbrahim neslinin yerine çölde yaşayan bedevi çingeneler geçirilmek istenmiş. Arap denince onların anlaşılması, akla gelmesi, kabullenilmesi sağlanmış. Oysa şu anda Arap denilenler aslında Arap olmayan bedevi çingenlerin soyu...

Onları gerçek Araplardan ayırt etmek ise çok kolay:

- Bedenleri itici, şekilsiz, kaba hatlara sahip olur ve beden dilleri de bozuk olur.

- Kara derili, iri dudaklı, iri burunlu, çoğunluka kara gözlü olurlar.

- İdrak ve muhakemeleri sorunludur. Laf anlatılamaz, bir şey kabullendirilemez. Davranışları da çok kaba olur.

- Eğitilemezler, terbiye edilemezler. Şiddetten uzak bir hayat yaşamaları asla mümkün olmaz.

- Temizlilk bilmezler. Beden temizliğinde de mekan temizliğinde de çok kötü hallerde olurlar.

- Çalmadan, soymadan, yağmalamadan, alay etmeden, kibirli şekilde gülmeden, kaba küfürler ve sözler etmeden, birileriyle mücadele etmeden duramazlar.

- Utanmaz olurlar, insanlardan da Allah'tan da utanmazlar.

- Acımasız, merhametsiz olurlar.

- Aralarından çok yüksek oranda terörist, zalim, işkenceci, cinsi sapık çıkar.

- Dindar ve ibadet ehli görünenlerinin bile çoğu hiç terbiye görmemiş gibi davranır.

İncelediğim eser şu:

Kevser Yayınları: 242
Eserin Adı: Zuhur Asrı
Eserin Orijinal Adı: Asr-ı Zuhur
Yazar: Ali Kuranî
Çeviri: Saliha Kamil, Bülent Özbaş, Musa Güneş

Anladığım o ki Süfyani yani Tayyip iktidardan çekiliyor. Çünkü hiç hareket sahası kalmıyor, parası kalmıyor, bağlantıları/desteği de çok azalıyor. Sağlığı da çok bozuluyor.

Onun yerine kimin devlet başkanı olacağına dair ihtilaf yaşanıyor.

Mehdi hiç acele etmiyor. İktidar olma, lider olma, makam sahibi olma sevdası ve hırsı yok. Bilerek işi ağırdan alıyor. Hem idareci takımını hem de halkı iyice sıkıntılara düşürüyor, onlara bilerek ve isteyerek sıkıntılar çektiriyor.

Tayyip'in devrilmesi sonrasında Arap yarımadasında ve en çok da Suriye'de sorunlar artıyor ya da tam aksine olarak hızla ittifak kuruyorlar ve duruşlarını topluca değiştiriyorlar. Mehdiye uymayı deniyorlar.

Söz konusu resmi açıklama sonrasında, ismi açıklanan kişinin beklenen Mehdi olduğunu herkes anlayacak.

Mehdi meselesinde hassasiyetleri olan, inançlarında ve hayatlarında mühim bir yeri bulunan şiiler, bu açıklamaya ilk karşılık verenler olacaklar. Şayet bu rivayetler sahih ise ilk İran ve Yemen olumlu karşılık verecek.

Kitabın yazarının tespitleri genel hatları ile isabetli... Tabir diliyle tabir edilmesi gerektiğini bilememiş, anlayamamış. Bunu da yapabilseymiş daha da isabetli olurmuş.

TR'de Mehdinin adı duyulduğu gibi, hemen peşinden bütün dünyaya onun adı ve yaptıkları yayılacak.

Süfyani, İsrail'in menfaatleri için Türkiye ordusunu Suriye göndermiş olan Tayyip ve o orduyu Suriye'den geri çekmek zorunda kalacak.

Çünkü Mehdi, Süfyaninin böyle davranmasını isteyecek ve Süfyaninin Mehdiye karşı gelecek gücü olmayacak.

Burası da Süfyaninin İstanbul hükumetiyle yani Mehdi ve teşkilatı ile anlaşma çabası demek.

Gönderdiği ordu gerçek manasına değil. Resmi yetkili görünen devlet adamları manasına da gelir, iş adamları, yatırımcılar manasına da gelir.

Yakalamak, ele geçirmek, anlaşmak çabası demek. Zindana göndermek de aksine manaya gelir ve "şartlarını çok iyileştirmek. Yükünü hafifletmek. Yolunu açmak" manalarına gelir.

Çocukların öldürülmesi, fırsatlar, kazançlar sunmak manasına gelir.

Devamında Mehdi Ankaraya gidecek ya da Ankara ile anlaşacak gibi olacak.