Akademi Dergisi
2.14K subscribers
60.7K photos
25.8K videos
370 files
7.58K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
Akademi Dergisi
Video
Ortada Rusya ordusu kalmamış...
Akademi Dergisi
Demiştim, bizde yalan yok... Ne dediysek, o...
Muharrem iyi sinyaller vermiyor

Muharrem İnce'nin Manisa ve İzmir programında sağlık sorunu ortaya çıktı.

Memleket Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin bugün gerçekleştireceği Manisa ve İzmir programları "sağlık sorunları" nedeniyle iptal edildi.

Türkiye'de seçimlere 4 gün kaldı. Partilerin ve liderlerin saha çalışmaları sürüyor.
Türkiye, Pakistan ile de iyi ilişkiler kurmayacak. Pakistan'ı dost, müttefik, kardeş ülkeler arasında görmeyecek. Herkes planını, hamlesini, yatırımını buna göre yapsın.
Şu anda Pakistan'da yaşanmakta olan büyük sıkıntılara dolaylı yollardan İstanbul sebep oluyor. İstanbul, bu sıkıntıların bitmesini değil, artmasını sağlayacak.

Müslüman olduğunu iddia ederek, inancıyla ve ameliyle dalalet/sapıklık üzere olanlara İstanbul hiç acımayacak. Müslüman olduğunu iddia ederek şunun bunun piyonluğunu, maşalığını yapanlara İstanbul hiç acımayacak.

Kendilerini düzeltirlerse, o halde İstanbul'un kararları değişir. Lakin ben, Pakistan'ın kısa sürede hatta uzun sürede kendini düzeltme ihtimalini çok zayıf görüyorum. Bununla beraber, Pakistan halkının hepsini aynı kefeye koymuyorum. Aralarındaki gerçek müslümanları, dürüst ve iyi insanları hariç tutuyorum. Sayıları çok çok az olsa da...

Türkiye'de "Dost, kardeş ülke Azerbaycan" palavralarının nasıl bastırılmasını sağlıyorsam, "Dost, kardeş ülke Pakistan" palavralarının da bastırılmasını sağlayacağım.

Pakistan, sinsi sinsi Türk/İslam düşmanlarıyla paslaşmak yerine, bence bundan sonra açıkça onlarla paslaşmalı. Çünkü artık herkesin maskesi hızla düşüyor. Numaranın, rol yapmanın kimseye faydası olmuyor.
Pakistan gibi, itikadı çok çok bozuk, ahlakı da o nispette bozuk, cinsi sapıklığın her yeri sardığı, insanlığın adeta öldüğü bir ülkenin/diyarın, İslam ülkesi olarak anılmasına da izin vermeyeceğim. İslam dininin esasları göz önünde, sözde İslam ülkesi olan Pakistan'ın İslam'dan ne kadar uzak olduğu da gözler önünde... Tek sokaklarına, caddelerine, insanların üst başına bakılsa bile, oranın gerçekten İslam diyarı olmadığı hemen anlaşılabilir. İslam'ın en önde tuttuğu esaslardan biri de temizliktir. Hem zahiri hem de manevi/kalbi temizliktir. Bunlar görülemiyorsa, oradaki müslümanlık iddiasının arkası boştur, yalandır, nifaktır.

"Çingene müslümanlığı" mı denilecek, ne denilecekse, öyle bir sapıklğın dünyada daha fazla oranda yayılmasına da izin vermeyeceğim.
Gerçek hürriyetine koşarken, saldırgan onlarca ülkenin ittifakı tarafından yolu kesilmek istenen ve suni afetlerle yerle bir elde edilmek istenen Türkiye'ye...

O şartlarda bile el uzatıyormuş gibi görünürken, insan ve organ kaçakçılığı yapmak isteyen bir Pakistan'la...

Londra piyonluğu yapan bir Pakistan'la....

Hain Ankara hükumetiyle ortak kara para işlerini artırmaya koşan bir Pakistan'la...

Sinsice Yunanistan'la ve diğer düşmanlarımızla paslaşan bir Pakistan'la...

Türkiye devletinin de Türk milletinin de işi, bağlantısı, dostluğu, müttefikliği olmayacak.

Zaten, kırk yıldan fazladır, İngilizlerin Pakistan üzerinden dünyaya yaydığı itikadi ve ameli sapıklık, bizim coğrafyamızda da maddi ve manevi yıkımlara sebep oldu. Çok kişiler, müslümanca yaşamak isterken, bozuk inanışlarla "sonsuz" cehenneme gittiler.

O cehenneme dönmüş, cehenneme köprü olmuş Pakistan'la biz dostluk değil, aksine Allah için harp yaparız.
Daha önce yazmıştım. Yakın gelecekte Türkiye, onlarca ülkedeki yetişmiş/teknik insanlara Türkiye'de uzun süreli ikamet izni verecek ve onlara çok iyi maddi şartlar sağlayacak.

Bu ülkeler arasında Pakistan, Bangladeş, Hindistan, Afganistan, Endonezya ve Malezya da olmayacak. Bunlara Türkiye'nin kapıları tamamen kapalı olacak. Ettiklerini bulmaları için her türlü sebebe uyacağız, şartları ayarlayacağız. Hak ettikleri kadar çok sorunlarla boğuşarak azalmalarını hatta yok olmalarını sağlayacağız.
Batı alemindeki çiftçilere karşı, kendi ülkelerindeki mason/satanist hükumetler tarafından oynanan oyunları yakinen takip ediyorum. Onları kısa sürede ferahlatacak hamleler yapmayı hep düşündüm, değerlendirdim. Her seferinde aynı sonuca çıktım.
Şu anda o çiftçilere destek vermek, uzun vadede onlara kötülük yapmak olacak. Çünkü uzun vadede batı alemi çok büyük yıkılışlar, batışlar, çöküşler, nüfus kaybı, yok oluşlar yaşayacak.
Batı alemi koşar adım böyle bir sona doğru giderken, Türkiye ise birkaç yıl içinde topraklarını birkaç katına genişletmiş olacak ve dünyanın "birinci" cazibe merkezi olacak.
Ayrıca Türkiye'nin gerçek müttefikleri de Türkiye ile çok iyi organize olmuş ve eş zamanlı adımlar atar olacaklar.
Bu sırada, çok geniş bir coğrafyada toplumların maddi ve manevi/ahlaki/psikolojik şartlarını iyileştirmeye dönük, hayat pahalılığını ve toplumsal sorunları çözmeye dönük projeler peş peşe uygulamaya konulacak.
Batı alemindeki çiftçi ve besici aileler arasından, Türkiye'nin kırmızı çizgilerine uyabilecek olanlar, isterlerse bu geniş coğrafyanın muhtelif bölgelerine yerleştirilecekler.
Son seviyede insani/vicdani ve emniyetli şartlarda, kendilerine 15 yıllığına tahsis edilen arazilerde besicilik ve ziraat yapacaklar.
Bu süreçte vatandaşlık değil, oturma izni alacaklar. Çok geniş bir din, ibadet, lisan, kültür hürriyeti verilecek. Kendilerine ayrılan araziler için kendilerinden beş yıl boyunca hiçbir bedel alınmayacak. Beş yıldan sonra, her sene için makul bir kiralama bedeli ödeyecekler. İlk beş yıl için çok düşük vergilendirme yapılacak ve beş yıldan sonrası için normal vergilendirmeye geçilecek.
15 yıllık süre bitince, bir kurul değerlendirmesi yapılacak. Bu kişiler de isterlerse ve kurul da uygun görürse, onlara vatandaşlık verilecek.
O güne kadar kiralamış oldukları arazi, on beş senenin sonunda onlara uygun bedelle ve gerekiyorsa uygun taksitle satılacak. O arazi satılıcak olursa, o güne kadar o araziye emek vermiş o aileye satın almada öncelik verilecek. O aile almak istemiyorsa, o halde başkasına satılacak. Satılmayacaksa, desteklenecek olan, aynı programa dahil edilecek olan başka bir aileye, aynı şartlarda verilecek o arazi...
Zaten 15 koca yıl boyunca bu çiftçi ya da besici aileler, bir füze hızıyla büyüyecek, güçlenecek olan Türkiye'de ya da Türkiye ile kaynaşmış ve beraber büyümüş olan müttefik bir ülkede, çok çok iyi paralar kazanacaklar. O maddi imkanlarla, istiyorlarsa başka yerlerde arazi de alabilecekler. İsterlerse batıdaki kendi ülkelerine de dönebilecekler.
Sürücü ehliyetlerindeki ceza puanı benzeri bir uygulama olacak. Bu imkanlar verilen çiftçi ve besici aileler, Türkiye'de taşkınlıklar yaparlarsa, sorunlar çıkartırlarsa, suçlar işlerlerse, huzursuzluk sebebi olurlarsa, ceza puanları yazılacak. Limiti dolduran aileye "Siz bu işi yapamayacak, bu güzel fırsatlardan faydalanamayacaksınız" denilecek ve kibarca sınır dışı edilecekler. Geldikleri ülkeye gönderilecekler.