Türkiye'deki herkes başta olmak üzere, yerin altıyla ve üstüyle bütün dünya bilmeli ki İstanbul asla korkmaz, çekinmez, tereddüt etmez ve İstanbul "bedeli her ne olursa olsun" Türkiye'yi gerçek hürriyetine ulaştıracak.
Ben, "Geldikleri gibi giderler" demiyorum. Çünkü ben onlara çalışan bir hain değilim. Ben, "Gelirler ama gidemezler. Burada yok olurlar" diyorum. İşte saha...
Ben sizi anlamıyorum. Şu anda elde mevcut bulunan bilim ve teknolojinin, herkese duyrulmuş kadarı bile, anlattığım projeleri rahatlıkta yapmaya yetiyor.
Nerede o kocaman Ege denizi? Neden denizde çalışmak zorundasınız?
Kırmızı ile çizdiğim hattı kapatırız, hem de üstünden yolların geçtiği, araçların geçtiği şekilde kapatırız. Sonra içerideki suyu gelişmiş sistemlerle ve hızla dışarıya tahliye ederiz.
Ege denizi kururken, bir yandan da Marmara denizi ve Kara deniz de kurur.
Bu yaşanırken, o yıllarda bolluk olur. Deniz mahsüllerine çok fazla miktarda ve kolayca ulaşılır.
Zaten bu denizlerde, uzaylı insan türlerinin genetik mühendislikle türettiği istilacı denilen deniz canlıları var. Burada tabii sistem bu nedenle de aşırı kirlenme nedeniyle de bozuldu. Bir resetleme zaten gerekiyordu. Deniz canlılarının yenileblir olanları kolayca ve topluca avlanarak yenilecek. Diğerleri için de üzülmeye gerek kalmayacak.
Sonra tamamen kurumuş olan Ege'de ve eş zamanlı olarak Marmara deniziyle Kara denizde faaliyetlere başlanabilir.
Tamamen kuru zeminde çalışılabilir. Tarihe geçecek seviyede büyük, geniş bir maden sahası kısa sürede oluşturulmuş olur.
Devasa alanlarda eş zamanlı olarak yüzlerce büyük şirket maden, gaz, petrol çıkartmaya başlar. Bir yandan da devletimizin sıkı kontrolü altında hazineler ve dünya tarihine ışık tutacak tarihi eserler de çıkartılıar. Baştan beri söylediğim gibi, bu projelerin çok büyük sermayelere ihtiyacı yok. Başlangıç yapıldıktan sonra buralar hemen para basmaya başlayacaklar. Her safhası da ayrıca devasa gelirler getirecek, bu işin içinde bulunabilen bütün taraflara...
Daha en başından itibaren deniz canlıları satılacak, madenler, gazlar, petroller satılacak. Hazineler devletin hazinesine aktarılacak ve bu işte yer alan büyük şirketlere ödemeleri bol bol yapılacak.
Devamında ise buralar zaten kurutulmuşken çivi sistemi dediğim ve yerin içine doğru eritilmiş kayaların akıtılacağı yerler/alanlar yapılacak.
Sonra üzerine dünyanın en sağlam zemini/doldurması yapılacak. Sonra onun üzerine dünyada görülmemiş şehirleşme yapılacak. İşler bitmek bilmeyecek, uzun uzun işler olması zarar ettirmeyecek.
Hazır kurumuşken Marmara denizinin dibindeki pislikler temizlenecek. Ayrıca derine girilerek hazine, tarihi eser, gaz, maden, petrol de çıkartılacak.
Bir yandan başka büyük iş grupları Kara denizin dibinde de benzeri faaliyetler yapacaklar. Bir yandan zaten İstanbul'un kuzey ve güney sahillerinin çok çok geniş şekilde doldurulması ve İstanbul nüfusunun bu sapasağlam dolgulu alana aktarılması projemiz vardı, bu da kolaylaşacak ve hızlanacak.
Bu sırada bile zemine taştan çivi sistemi uygulanacağı için, her yeri kazılacak, her şey oralardan da bulunacak.
Sonra şu anda İstanbul dediğimiz topraklar tamamen boşaltılınca dümdüz ediilecek. Aynı yeni dolgu yapılmış şehir alanlarındaki gibi dağsız, tepesiz, yokuşsuz ve mükemmel bir şehir haline getirilecek.
Bu yapılırken asıl mühim olan hazineler, tarihi eserler ise bu kısımda elde edilecek. Paha biçilmez hazineler o kadar çok çıkacak ki konulacak yer bulmakta, emniyetinin sağlanmasında endişeye düşülecek.