Kimsenin, yapılmasına imkan kalmamış olan seçimle ilgilendiği yok. Bütün hainler bir işgalin mümkün olabilmesi için, olmayacaksa bir şekilde kaçabilmek için uğraşıyorlar.
Malum onlarca devlet, dört bir yandan gelerek Türkiye'yi işgal etmenin peşindeler. Hala çekiniyorlar ve "Acaba"ları var. Bir sürpriz olur mu, seçimin önü açılır mı, mfs'ye ve vatanseverlere bir şey olur mu v.s. diye...
Ayrıca kendi aralarında hemfikir değiller. Tamamen ümitsiz olduklarında ve hemfikir olduklarında, birkaç suni afet, birkaç güçlü füze saldırısı peş peşe yaşanacak.
Trakya'dan Dedeağaç tarafından da girecekler. İzmir, Çanakkale ve İstanbul'a hemen hakim olmak isteyecekler.
Akdenizden, Mersin'den, Adana'dan, Muğladan da donanmalarla gelecekler.
Irak ve Suriye'deki askeri unsurlarını kullanarak Güneydoğu bölgemizden de girecekler.
Ruslara da çok iş düşüyor ama Rusların adım atacak takati yok. Çökmüş bitmiş, normal şartlarda dağılması gereken bir Rusya var ve Türkiye'ye saldırıları, Rusya'yı da ayakta tutmak için yapacaklar.
Yine de Ruslar, Karadeniz bölgesindeki mühim şehirlere çıkarak kısa sürede büyük yağmalama yapacaklar. Hemen maddi imkanlar bulmak zorundalar. Ruslar, İstanbul'a da çıkmak isteyecekler.
Yine de Ruslar, Karadeniz bölgesindeki mühim şehirlere çıkarak kısa sürede büyük yağmalama yapacaklar. Hemen maddi imkanlar bulmak zorundalar. Ruslar, İstanbul'a da çıkmak isteyecekler.
Bu işgal planında Azerbaycan da Ruslarla ve İran'la birlikte hareket edecek.
Türkiye'deki masonlar, gizli Ermeniler ve Yahudiler, zamanında Irak'ta olduğu gibi, Türkiye'yi, kendini hiç savunamayan bir ülke gibi saldırganlara teslim etmek için her şeyi yapacaklar.
Maraş merkezli suni deprem saldırlarından sonra, anormal şekilde davranışlar sergilenmesinin, kararlar alınmasının bir sebebi de bu... Türkiye'yi, kendini savunamaz, yıkılmış, ayağa kalkamaz, onlarca ülkenin siyasi ve asker müdahaleerine açık bir ülke gibi göstermek...
İlk depremden 10-15 dakika sonrasından başlayarak, süreç boyunca İstanbul, onların türlü planlarını bozmasaydı, şu beklenen işgale çoktan teşebbüs edilecekti.
Elde ne varsa kullanacaklar. Herkesi, her şeyi kullanacaklar. Ülkedeki on milyondan fazla sözde mültecileri de kullanacaklar. Buna, suni depremlerden sonra hemen başladılar ama devamını getiremediler.
Şehir, şehir... Bölge bölge düşecekti Türkiye ve parçalara bölünecekti. Hala hesapları, planları bu...
Tayyip, Kemal, Ali, Meral, Temel, Ali, Ahmet, Soysuz, Kalın, Abdullah Gül, MİT, Hakan Fidan, Genelkurmay kademesi, basın ve medya kuruluşlarına kadar herkes bu planın içinde...
Tayyip, Kemal, Ali, Meral, Temel, Ali, Ahmet, Soysuz, Kalın, Abdullah Gül, MİT, Hakan Fidan, Genelkurmay kademesi, basın ve medya kuruluşlarına kadar herkes bu planın içinde...
Bu şartlarda bile bu ülkeyi işgal etmelerine İstanbul izin vermedi. Gün geldi "Yok mu başka uçak gemileriniz, gönderin, oynayalım" dedi. Fransızlar hemen sazan misali atladılar. Kısa süre sonra rezil olarak çektiler uçak gemilerini... Sekiz ay çalışmayacakmış. Ölenleri, intihar edenleri, yananları, birbirini vuran askerleri hiçbiri açıklamadı.
Siyaset sahasında son haftalarda artan görüşme trafiğinin arkasında da bu işgal teşebbüsü planı var. Yapıp sonuca ulaşacaklarına emin olsalar, hiç durmayacaklar. Hepsi de Tayyiple ya da Kemal'le ve hepsinin tasmalarını elinde tutan Mehmet Haberal ile şen şakrak görüşüyorlar. Her şeyi açıkça konuşuyorlar. Hepsi de planı genel hatları ile biliyorlar.
Şu anda sağda solda çıkarak "Türkiye'yi işgal mi edecekler" diye diye konuşanların çoğu da bu planın içinde olan kişiler. Bu akımı kontrolde tutmak için akımın içine giriyorlar, yönlendirmek istiyorlar. Bilgi kirliliği ile ya da sıkana, bunaltana kadar devam ediyorlar
Mesela Eray Hacıosmanoğlu gizli Hristiyan, gizli Ermeni bir kişi. Kesinlikle dürüst değil ve iyi niyetli değil.
Ben hala büyük belaları def edecek ya da tehir edecek hamleler yapıyorum ama biliyorum ki yanlış yapıyorum. Bu milletin kırk milyonu hemen yok olsa, bu millet de ülke de anca kurtulur.