Musa peygamberden sonra, bir Türk olan hz. Zülkarneyn, dünyanın her yerini fethetti de tek devlet yaptı. Başkentini de İstanbul yaptı.
Tur-i Sina dahil, maddi ve manevi değere sahip pek çok şeyin kontrolü Zülkarneyn'e bırakıldı o devirde... O da Hızır gibi, ilim ve hikmette peygamberlerin yüz binlercesinden bile ileri seviyede idi. Elinin altına verilen, kullanımına verilen şeylerin bazılarını daha da geliştirdi.
Sonra Davud peygamber, sonra Süleyman peygamber devirleri yaşandı. Zülkarneyn'den sonra dünya devletinin başına Süleyman peygamber geçti. Hem hükümdarlık hem peygamberlik yaptı. Hem insanlara hem de cinlere peygamberlik yaptı. Cinler, o günlerde çok mutlu ve huzurluydular. Sonra İblis, cinler alemini yine karanlığa, vahşete, cahilliğe sürükledi. O günden beri cinler aleminde adeta güneş doğmadı. Hz Mehdi sayesinde tekrar doğacak.
Süleyman peygamber de İstanbul'u başkent olarak tuttu ve dünyayı İstanbuldan idare etti.
Bu süreç içinde, peygamberler hep birbirlerine maddi ve manevi değeri olan şeyleri elden ele bıraktılar. Peygamberler, kendilerine verilen maddi kıymete sahip şeyleri zaten sahiplenmediler ve kendilerinin bilmediler.
Gelelim en sarsıcı olan ve dünya üzerindeki bazı toplulukları kahredecek kısmına...
Bir vakit geldi, Tur-i Sina, şu anda tarihi yarımada denilen yere kondu ve orada kendini sabitledi.
Zamanla da etrafı ve üzeri iyice topraklarla, kayalarla doldu. Hatta suni tekniklerle orada zemin doldurma çalışmaları da yapıldı.
Tur-i Sina orada kaldı ama Süleyman peygamberden sonra pek çok gayr-i müslim devlet lideri, Tur-i Sina'nın peşine düştü. Bahtunnasır ve Nemrud da düştü.
Öyle ki şu anda uzaylı türlere liderlik yapan asıl Deccal da onun peşinde..
Orası zaten tarihten beri dünyanın idare merkezi olduğu için, bir de orada Tur-i Sina olduğu için, Deccal da o bölgeyi kendine merkez üs yaptı. Görünürde İngiltere üzerinden dünyaya yön verirken, aslında İstanbul'dan dünyanın siyasi, askeri, mali, dini, tıbbi dengelerine yön verdi.
Defalarca Tur-i Sina'nın içine girmek, onun kontrolünü ele geçirmek de istediler ama bir türlü bunu başaramadılar. Hala daha da bunun peşindeler...
Çünkü Adem peygambere indirilen on sayfanın aslı onun içinde...
Çünkü Şit peygambere indirilen 50 sayfa, İdris peygambere indirilen 30 sayfa, İbrahim peygambere indirilen 10 sayfa da onun, Tur-i Sina'nın içinde...
224 bin peygamberden bir kısmından kalan bütün kutsal emanetler onun içinde...
Osmanlı sarayında toplanan ve kutsal emanetler denilen şeylerin hiçbiri gerçek değildi ve son süreçte o sahteler de kaçırıldı da yerlerine sahtenin de sahteleri konuldu.
Dikkat edilsin, sahte kutsal emanetler Topkapı Sarayında yani tarihi yarımadada sergilendi, sergileniyor.
Yani gerçekleri yerin altında, o aracın içinde hala duruyor ama sahteleri tam üzerinde sergilendi, sergileniyor