Bebeklerin ve çocukların kaçırıldığına dair yaptığım yayınlardan sonra, tamamen Ermeni/Çingene insan şeytanlarının kontrolünde olan sözde Aile Bakanlığı, bebeklerin ve çocukların sorumluluğunun bakanlığa ait olduğunu açıklamıştı.

Bu açıklamanın üzerinden 24 saat bile geçmeden e-devlet sistemi üzerinden deprem bölgesindeki bebek ve çocukların sözde evlat edindirilmesi için başvuru bölümü açıldı.

İstedikleri kaçırma düzenini sahada tesis edemediler ve bu defa devlet kurumlarını bu kaçakçılık işinde daha yoğun kullanmayı tercih ettiler. Bu başvuru bölümünü göstermelik açtılar. Bulunan bebekler ve çocuklar sistem içerisinde satılmaya başlandı. Bu bebek ve çocuklar özellikle cumhurbaşkanlığı forslu her türlü araçlarla olay mahalinden götürülüyorlar.

İsrail, İngiltere ve ABD yine bu insanlık dışı işte başı çekiyor. Güya yardım gönderen onlarca hükumet de bu işin içinde...

O bebekler ve çocuklar, dünya genelinde, satanist ayinleri yapan pisliklere, sübyancı ve işkencesi sapıklara, zorla fuhuş yaptıran mafyalara/gizli servislere, organ işi yapan gizli servislere ve mafyalarına satılıyor.

Resmi yetkili olsun ya da olmasın, sahada bebek, çocuk, organ kaçıranların epeyi bir kısmı Adnan Oktar organize suç, terör ve ihanet örgütünün mensupları... Onlar da doğrudan İsrail'e ve İngiltere'ye çalışıyorlar.

Halkın yakaladığı, linç ederek emniyet ya da jandarma mensuplarına teslim ettiği kişiler arasından... Avukatı olanların avukatları araştırılacak. Barodan devlet tarafından avukat atanacak olanları varsa, atanan avukatlar araştırılacak. Onların da çoğundan yol Adnan Oktar organize suç, terör ve ihanet örgütüne çıkacak.

Adnancıları çoktan çökerttik. Paraları yok, ümitleri yok, bu onlar için de son bir ümit oldu ve bu felaketten vurgun vurmak için çırpınıyorlar.

Bir vatandaş, yakının enkazdan çıkardığı cesedini elleriyle arabaya yükledikten sonra isyan etti:

"Buranın 7 tane milletvekili var, nerede bunlar? Yarın kapıma gelip oy isteyeceksin. O zaman ne diyeceksin bu cenaze hakkında?"

Antakya’da yağmacılık yapan şahıslar yakalandı.

O ülkelerin hepsi arka plandan paslaşıyorlar ve İstanbul'a inat bir şekilde sözde yardım ekipleri ve gemileri göndermeye devam ediyorlar.

Öncü işgal kuvvetlerinin adını yardım ekibi koydular. Hain Ankara hükumeti de onlarla anlaşmalı halde, hatta çoğundan talimat alır halde faaliyet yürütüyor.

Uzman olan kişiler, şu diz çöktürülmüş pisliklere baktıkları gibi anlarlar... Onlar, sıradan/halktan kişiler değiller. Ya askerler ya polisler ya milisler ya da teröristler... Kesinlikle eğitimliler ve organizeler... Ve kesinlikte Türk değiller...

İhtimal ki bu güne kadar başka zamanlarda/vakalarda da ele geçirilmişlerdir ve sonra AKPKK-MHPKK hükumetinin/çetelerinin marfiyetiyle defalarca serbest bırakılmışlardır.

Bu gibileri kimse teslim almasın. Kafa başına bir kurşunla işlerini bitirsinler. Hatta hiç kurşun ziyan etmeden kafalarını ezsinler, üzerlerine biraz moloz atıp yollarına baksınlar.

Bunlardan bu ülkede birkaç milyon tane var ve hepsini infaz edeceğiz. Ceza evi süreci ya da sınır dışı edip bırakmak falan yok... Herkes ettiğini bulacak. Bunların ağa babaları da bulacak.

Askere, polise hesap sorulmaz. Ne vebal varsa benim üzerimde... Herkes bunun iyice farkında olsun.

#SONDAKİKA 🔴

🔻Ekşi Sözlük'e erişim sorunu yaşanıyor.

Korkuyorlar, korkudan titriyorlar. Ayaklarının altındaki zemin kayıyor. Enkazın altında şimdi kendileri kalacaklar. Ne yapabileceklerini şaşırmış vaziyetteler. Çoğu kaçmayı düşünüyor ve uçaklar hazır bekletiliyor.

Kısa süre sonra, yerli yabancı sözde acil kurtarma ekiplerine açıkça sıkıldığının haberlerini de göreceksiniz.

Proton VPN'yi kullanmayın. Sisteme çalışıyor. İstihbarat maksatlı kullanılıyor.

"Bu günler geçecek, sizi bulacağız."

Kahramanmaraş'ta evleri yağmalayan yabancı uyruklu şahıs ile Türk vatandaşı arasında yaşanan olaya ait görüntüler.

99 Marmara depreminden sonra da aynı ülkeler, aynı maksatla Türkiye'ye geldiler. Güya acil kurtarma ve yardım ekipleri ve ayrıca gıda yardımları v.s. getirdiler.

Oysa devrin Sağlık Bakanı Osman Durmuş, onların organ ve insan ve ziynet eşyası kaçırmalarına mani olmak için çok direndi... Sözde yardım/kurtarma ekiplerini de gemilerini de kan yardımlarını da istemedi, ret etti.

Aydın Doğan medyası başta olmak üzere, bilinen o sözde Türk basın ve medya kuruluşları, şu anda olduğu gibi, o vakit de mason tarikatından idare ediliyorlardı. Durmuş'u ağır şekilde linç ettiler, ezdiler. Eş zamanlı olarak siyasi sahada hükumet üyeleri de Durmuş'un üzerine çok gittiler.

Aynı sistem şu anda işleyemiyor. İstanbul engeline takılmış vaziyette ama direniyor, işlemek istemiyor. Herkes bunun farkında olsun ve her ihtimale hazırlıklı olsun. Bu defa bu sistemi tamamen çökerteceğiz. Türkiye'de onların tesis ettiği mevcut rejimi bile değiştireceğiz. Gerçekten hür bir ülke ve devlet olacağız.

https://www.hurriyet.com.tr/gundem/ecevit-bakan-a-cok-kizdi-kes-sesini-39097799

Twitter'a erişme engeli uygulamaları bile aslında onların aleyhine döndü.

Bocaladılar, ne yapabileceklerini bilemiyorlar. Hızla çöküyorlar.

Soysal medya hesaplarımızın başına bir şey gelirse, www.mfs.tv adresindeki sistemizden bütün paylaşımları anında görebilirsiniz...

Ona da bir şey olursa, www.mfshaber.com adresinden devam edeceğiz. Ona da bir şey olursa, başka adresler de duyuracağız.

“Deli Mi Ne?” isimli Youtube kanalının sahibi, Hatay’da kendi hayatını riske atarak enkaz altından bir vatandaşı kurtardı.

İnanılır gibi değil ama kendisi depremin ilk anlarında bu evi paylaştı, yardım istedi, yardım gitmeyince Antalya'dan saatlerce yol gidip kendisi çıkardı.

Malatya, Hürriyet Parkı'ndan gelen görüntülere göre sığınmacı görünümlü haydutlar konaklara, Türk vatandaşlar çadırlara yerleştiriliyor.

"Bizim vatandaşımız çadırlarda kalıyor, gelen yardımların hepsi mültecilere gidiyor."