Akademi Dergisi
2.14K subscribers
60.6K photos
25.7K videos
370 files
7.57K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
Seri halde askeri operasyonlar yaptırdığını iddia ederek, muhtelif yerlerde sürekli faaliyetler yürütmek...

Bu görüntünün arka planında maden, tarihi eser, hazine araması yaptırmak... Bunların kaçakçılığına orduyu alet etmek...

Hangi kanunların hangi maddelerine göre, hangi suç türlerine giriyor ve cezai yaptırımları nasıl oluyor? Yaptıran devlet lideri için cezalar nasıl oluyor, şürekası için nasıl oluyor ve ordu içindeki şürekası için nasıl oluyor?
Benden duymuş gibi olmayın, MİT'in binasının altında sahte para basıyorlarmış. Piyasa bunu konuşuyor. Sahte dediysem, karşılıksız ama orijinal kalitede baskı bunlar... Türk lirası, Euro, Dolar ve daha başka paralar da basıyorlarmış.

Ben inanmadım tabii ki MİT öyle bir şey yapmaz ama insanın kafası karışıyor, ateş olmayan yerden duman çıkmıyor.

Nerede o Hakan, hiç görünmüyor? Bir soralım bakalım, MİT'te ne işler dönüyor...
Ben bu resme bakınca, İsveç'te yerin altının da üstünün de cayır cayır yandığını görüyorum.

Dikkatli bakınca görüyorum ki kamu kurumlarının binaları, araçları, cihazları, depoları yanıyor. Ordunun askerleri dahil her şeyi yanıyor. Emniyet teşkilatının personelleri, binaları, araçları, cihazları yanıyor. Ülkenin santrallerinden benzin istasyonlarına kadar her şeyi yanıyor. Belediye otobüsleri bile yanıyor. Meclis yanıyor, millet vekilleri yanıyor, yayın kuruluşlarının binaları ve araçları bile yanıyor. Özel bankalar, kamu bankaları, kasalardaki nakit paralar bile yanıyor.

Rasmus Paludan da yanıyor ve onunla bağlantılı olan dünyalı, uzaylı ve cin taifesinden herkes yanıyor. Sabahları işine gidenlerin yollarda düşmüş ve ölmüş leşler bulduğunu bile görüyorum.

Nedense ben bu resme bakınca dehşet görüyorum. Görülmemiş seviyede bir dehşet...
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
Tayland tersanesinde bir petrol tankerinde büyük bir patlama sonucu 8 kişi öldü.
Akademi Dergisi
Sinan Ateş cinayetinde de Bohçalı, Soysuz'u kullandı. Bu cinayette ilk kademede görünen organizatörlerden biri de Soysuz... Lakin Devlet Bohçalı, Semih Yalçın, Şenkal Atasagun, Tayyip ve daha onlarca kişi bu cinayet suçunun içinde... Onlardan yol İngiltere'ye…
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
"Adalet falan yok"

Ankara'da suikast sonucu katledilen Ülkü Ocakları eski Başkanı Sinan Ateş'in yakınları, gayri resmi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Bursa mitinginde pankart açtı. Polisin müdahalesi üzerine Ateş'in yakınları, "Adalet falan yok, biz 20 gündür uyumuyoruz" dedi.
Kaç saattir dünya genelinde ayinler yapacaksınız, iki adım yol alamadan hep çarpıldınız. Ne olacak sizin haliniz böyle... Bir toparlanın, kendinize gelin. Doğru düzgün yapın şu ayinleri ve büyüleri.
Akademi Dergisi
Akademik rüya tabirlerinde bu gün... Gökten kan yağması...
Bu rüyanın bir tabiri daha var ve buna göre;

- Okul, AKPKK-MHPKK hükumetini temsil ediyor.
- Düğün gibi olan ama aslında düğün olmayan kalabalık, bu güne kadar hükumetle iş yapmış ve hükumetin çevresinde bulunmuş kişileri, çok yüksek sayıdaki kişiyi temsil ediyor. (Düğün, sosyal çevre, iş çevresi, siyasi çevre demektir rüyalarda. Evlilik ise anlaşma, boşanma ise ayrılık/anlaşmazlık demektir.)
- Kan yağmuru, hükumetin ve çevresindeki kalabalık kitlenin affedilmez suçlarının ifşa olması, bunun çok hızlı ve bir arada olması...
- Kalabalık içindeki çoğu kişinin beyaz renk giymiş olması, iki yüzlülükleri, çok ileri seviyede suçlarına rağmen temiz insanlar gibi görünmeleri...
- "Bana değmesin" diyerek saçakların altına kaçmaya çalışmak, ifşa olmamak için çırpınmaları, kaçışmaları
- Yağmur, çok büyük sıkıntılar yaşanacağına, bütün işlerin ve dengelerin bozulacağına, çok büyük maddi zarara delalet ediyor.
- Her yerin temizlenecek olması, bütün suçluların er ya da geç ifşa olup cezalarını bulacak olmaları...
- Toprağın suya kavuşması, suçluların bu sürecin devamında öleceklerine delalet ediyor.
CHPKK organize suç, terör ve ihanet örgütünün Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba:

"Bizim için en iyi adayın Recep Tayyip Erdoğan olduğunu ifade etmek istiyorum." demiş...

Aynı merkezden talimatlar alanlar, bir gün içinde peş peşe hamlelerini yapıyorlar...

Bu kadar açık bir danışıklı dövüş...
"Anayasanın ihlali" deniyor, "Ağır suç" deniyor, "hukukun üstünlüğü" deniyor, "Meşruiyeti yok" deniyor ama bunlar hala milleti ahmak yerine koyuyor... Bu güne kadar danışıklı dövüştükleri Tayyip'i ve çetesini hala iktidarda tutmak için kuralsızca hareket ediyorlar.
Tayyip kendilerini aradıktan sonra... Ayar çektikten sonra... Benimle irtibat kuran ve güya taktik oynayan tarafları/ülkeleri ben bilmiyor muyum?

Oradan bakınca bu kadar mı zayıf görünüyor benim sistemim?

Tayyip'in Türkiye içinde bile hükmü kalmadı, milletler arası projelerde mi başı çekecek, yön verecek?

Boş işlerle uğraşıyorsunuz. Onlarcanızı toplasak, bir tane adam etmiyorsunuz. Hiç tat vermiyorsunuz. Ahmakça kendi topuklarınıza sıkıyorsunuz. Hepiniz zaman israfısınız...
Suçişleri bakanı çıkıp "Dağda üç beş terörist kaldı. Ayakkabı numaralarına kadar biliyoruz" diyor. Ordu çıkıp şu operasyonu, bu operasyonu adı altında seriye bağlıyor ve durmadan sözde operasyonlar yapıyor.

Şimdi bu taraflardan biri mi yoksa ikisi birden mi milleti aldatıyor ve türlü vahim suçları bir arada işliyor?

En mühimi de şu ki ordumuz üzerinden gerçekte terör operasyonları yapılmıyorsa, aslında ne yapılıyor? Her türlü kaçakçılık ve kara para işleri mi?
İsveç'te Kur'an-ı Kerim'in yakılması, Ankebut Ağına bağlı satanist hükumetler arasındaki bir danışıklı dövüş.

Türkiye'de İsveç'e ve İsveçlilere karşı oluşturulan tepki de çoğunlukla iktidarın adamları tarafından organize ediliyor.

İsveç'in diplomatik temsilciliklerine karşı sergilenen sert görsterilerin arkasında bile iktidar var.

Bu danışıklı dövüşle elde etmek istedikleri birkaç şey var. Zamanı geldikçe detaylarını yazacağım.

Bütün tarafların bu oyunlara karşı uyanık olması, sakin kalması şart. İntikam, soğuk yenince lezzetli aştır. Biz, İsveç'e de bu danışıklı dövüşün içindeki bütün taraflara da gerekli karşılıkları bir sürece yayarak vereceğiz.
Panik yapmayın ama bu ikazı dikkate alın.

İstanbul başta olmak üzere, bütün Marmara bölgesindeki herkes, aşırı tedbirli olmalı. Kesin bir şey yok ama çok çok büyük bir ihtimal var. Çok şiddetli bir suni deprem ihtimali var.

Son birkaç defada suni deprem saldırılarına karşılık verildiği için bu şehir ve çevresi hala ayakta... Bu defa karşılık verilmezse, kayıplar çok büyük olacaktır. En riskli iki şehir İstanbul ve Bursa...
Akademi Dergisi pinned «Panik yapmayın ama bu ikazı dikkate alın. İstanbul başta olmak üzere, bütün Marmara bölgesindeki herkes, aşırı tedbirli olmalı. Kesin bir şey yok ama çok çok büyük bir ihtimal var. Çok şiddetli bir suni deprem ihtimali var. Son birkaç defada suni deprem…»
Günlerdir açıkça bölgenin tabii manyetik alanını bozuyorlar. Günlerdir bölgede çok sayıda büyük UFO'lar uçuyorlar. Son denenen Kartal merkezli suni depremde, sonuç alamadıklarına çıldırdılar. Bu defa bir fay hattıyla değil, birkaç farklı fay hattıyla eş zamanlı olarak oynuyorlar.

Hiçbir şey olmayabilir ama tekrar ediyorum, ihtimal çok yüksek.
Beton karıştırıcılarının/mikserlerinin trafiğe çıkmalarına izin verilmesi, en başından beri hatalı bir karardı. Çok gecikmeli de olsa bu hatadan dönülmeli.

Daha dengeli ve daha tehlikesiz beton mikserleri geliştirilmeli ve mevcut beton mikserlerinin trafiğe çıkmaları kesinlikle yasaklanmalı.

Bu haliyle bu araçlar, en çok da yokuş aşağı ve yokuş yukarı giderken ve bir de viraj dönerken tehlike saçıyorlar.
Beton karıştırıcılarında en, boy, yükseklik, ağırlık ölçüleri/dengeleri daha iyi hale getirilmeli. Dingil/tekerlek sayıları artırılmalı. Sadece ön dingildeki tekerlekler değil, onlarla orantılı şekilde arkadaki çok sayıda dingilden iki dingildeki tekerlekler de dönmeli, manevra kabiliyetleri artırılmaılı. Ön tekerlekler hariç, eş zamanlı olarak diğer bütün tekerlekler fren yapabilmeli ve hepsinde çok güçlü/gelişmiş fren sistemleri olmalı. Bu araçların kullanıcıları çok sıkı ve özel eğitimlerden geçirilmeli. Bu araçların bakım ve muayenelerini ihmal edenlere aşırı yüksek cezalar verilmeli.

Hafriyat kamyonları için de aynı düzenlemeler yapılmalı. Her kamyonun hafriyat kamyonu ya da beton mikseri yapılmasına izin verilmemeli. Bu konuda da asgari standartlara zorlayan bir kalite yeterlilik belgesi sistemi işletilmeli.
Kısa bir geçiş süreci sonrasında, Türkiye'de çimento ve beton kullanılması da yasaklanmalıdır.

Çimento/beton, aşırı seviyede zararlı bir maddedir. Çimento, daha imalatı sırasında bile gezegenimize ve canlılara büyük zararlar veriyor. Kullanılması sırasında da ciddi seviyedeki zararları devam ediyor. Kuruduktan sonra da zararı devam ediyor.

Betonun radyoaktivitesi/enerjisi, insanların, hayvanların ve bitkilerin enerjisi ile çakışıyor ve çatışıyor. Bu enerji çakışmasına uzun süreli maruz kalan insanlarda sık sık kanser vakaları görülüyor. Ayrıca hayvanlarda ve bitkilerde de ciddi sağlık sorunlarına sebep oluyor. Beton, insan vücudunun kimyasını da bozuyor. Vücutta kimyevi bir zehirlenmeye daimi olarak sebep oluyor. Cilt sorunlarına, göz sorunlarına, soluma ve sindirme sistemlerinde sorunlara sebep oluyor. Çimento kullanılarak elde edilen beton, insanların kendilerini sürekli huzursuz hissetmelerine de sebep oluyor.

Söz konusu kısa süreç boyunca inşaat sanayiinde yeniden toprağa, topraktan ve kumdan elde edilmiş yeni nesil dayanıklı maddelere yönelmek gerekiyor. Süreç boyunca toplumu da her fırsatta doğru bilgilendirmek ve yönlendirmek gerekiyor.
Kaf dağının ardında sıra sıra düşmanlar
Gelip çatışmaya girdiklerine pişmanlar
İnsan değil, sanki kudurmuş sırtlanlar
Yıkamadılar İstanbul'u, çaresiz kaldılar