Akademi Dergisi
Photo
Mümkün, mümkün...
Bütün bir milleti ya da bütün insanlığı tesiri altına alacak büyüler yapmak mümkün ve bunlar insanlık tarihi boyunca hep yapıldı, yapılıyor.
Bunların yapılmasını, bir cin olan ve bütün insanlığa düşman olan İblis istiyor.
Dünyadaki dünyalı ve uzaylı bütün satanistler yani İblis'in peşinden gidenler de zaten topluca ayinler yaparak (aynı süre içinde dünyanın farklı farklı yerlerinde grup grup halinde ayinler yaparak) insanlığa topluca büyüler de yapıyorlar. Ya da eş zamanlı olarak dünyanın her yerinde benzer büyüleri yaparak da bunu yapıyorlar.
Mehmet Ali Bulut da onlardan biri, ileri seviyede büyücü bir gizli Ermeni.
Programdaki Ertan Özyiğit, Ali Selman Demirbağ ve Ümit Özdemir de gizli Ermeniler. Onlar da cincilik, büyücülük işlerinde boş değiller.
Şu Ali Selman Demirbağ, on yıldır tutmadıkça, talep görmedikçe zorlanıyor, milletin önüne çıkartılıyor. Çok vasıfsız bir kişi olduğu halde, mesela Akademi Dergisinde ya da yerli yabancı kitaplarda ya da web sitelerinde yıllar yıllar öncesinde anlatılmış olduğu halde belli başli konularda, oradan buradan toplayarak yeniden kitaplar yazıyor. Buna rağmen hala sahada kalabiliyor. Her seviyeden izleyici, Ali Selman'ın bu halini ve vasatın altındaki duruşunu kısa sürede fark ettiği halde, yine de ekranlara çıkmak böyle gizli Ermeniler için mümkün oluyor.
Sonra versinler gazı, demokrasi, basın hürriyeti, ifade hürriyeti diye diye...
Ne güzel memleket be...
| mfs
Bütün bir milleti ya da bütün insanlığı tesiri altına alacak büyüler yapmak mümkün ve bunlar insanlık tarihi boyunca hep yapıldı, yapılıyor.
Bunların yapılmasını, bir cin olan ve bütün insanlığa düşman olan İblis istiyor.
Dünyadaki dünyalı ve uzaylı bütün satanistler yani İblis'in peşinden gidenler de zaten topluca ayinler yaparak (aynı süre içinde dünyanın farklı farklı yerlerinde grup grup halinde ayinler yaparak) insanlığa topluca büyüler de yapıyorlar. Ya da eş zamanlı olarak dünyanın her yerinde benzer büyüleri yaparak da bunu yapıyorlar.
Mehmet Ali Bulut da onlardan biri, ileri seviyede büyücü bir gizli Ermeni.
Programdaki Ertan Özyiğit, Ali Selman Demirbağ ve Ümit Özdemir de gizli Ermeniler. Onlar da cincilik, büyücülük işlerinde boş değiller.
Şu Ali Selman Demirbağ, on yıldır tutmadıkça, talep görmedikçe zorlanıyor, milletin önüne çıkartılıyor. Çok vasıfsız bir kişi olduğu halde, mesela Akademi Dergisinde ya da yerli yabancı kitaplarda ya da web sitelerinde yıllar yıllar öncesinde anlatılmış olduğu halde belli başli konularda, oradan buradan toplayarak yeniden kitaplar yazıyor. Buna rağmen hala sahada kalabiliyor. Her seviyeden izleyici, Ali Selman'ın bu halini ve vasatın altındaki duruşunu kısa sürede fark ettiği halde, yine de ekranlara çıkmak böyle gizli Ermeniler için mümkün oluyor.
Sonra versinler gazı, demokrasi, basın hürriyeti, ifade hürriyeti diye diye...
Ne güzel memleket be...
| mfs
Bakın burada da üç gizli Ermeni bir arada...
Ertan Özyiğit, Mehmet Ali Bulut, Abdurrahman Dilipak...
Konuşuyorlar boş meydanda, Kur'an, ayet, hadis, İslam, vatan, millet, insanlığın geleceği diye diye... Küresilciler" diye diye... Gölgesinden korkan ve çoktan İstanbul tarafından bütün planları yıkılmış olan zavallılar hakkında, Türk kamuoyunda korku imparatorluğu kuruyorlar. Zihinleri yönlendiriyorlar. Siyasi konulara dair konuşmalarında ve yazılarında da türlü ihanetleri organize şekilde icra ediyoralr.
Yetmiyor da sonra bir anda veriyorlar ayarı "İncil'de şöyle..." diye diye...
Sonra bir ara gazı daha "Tevrat'ta şöyle" diye...
"Muharref İncil", "muharref Tevrat" bile demiyorlar. İki sayfada bir kendini yalanlayan ve tahrif olmuş bir Tevrat'a dayanan yorumlarla ve birbirine tezat onlarca kopyası bulunan tahrif edilmiş bir İncil'le dayanan yorumlarla, İslami meseleleri öğreniyor Türk milleti ve hususiyle de Türk gençleri...
Bu nedenle fonluyorlar sözde Türk olan şu kanalları, hesapları ve çıkan sözde Türk uzmanları, yazarları, akademisyenleri...
Bunlar hep Londra'nın işleri... Güya memlekette MİT var, Emniyet Teşkilatının ayrıca istihbarat birimi var. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı var. Hepsinin başına kendi adamlarını çoktan yerleştirmişler, dışarıdan düşman gelmesine gerek bile kalmamış, kaleyi içten içten yıkmakla meşguller.
Sahi ne oldu? Abdurrahman Dilipak'ın ve kızının gizli Hristiyanlar olduklaırnı iddia ettim ben... Her gün, her saat, düzenli olarak Akademi Dergisi yayınlarını takip eden bu kişiler, bundan haberdar mı olmadılar, oldularsa neden topluca susuyorlar? Onlar susuyorlarsa adli makamlar ne yapıyorlar?
Şu saatten sonra şunlara yayıncılık imkanlarını kullandıranlar değil, selam verenler bile vatana ihanete yardım ve yataklıktan yargılanırlar. Onlar da idam cezaları alırlar. Şunları hala toplatıp almamış olan adli yetkililerin de sonu aynı olur.
| mfs
Ertan Özyiğit, Mehmet Ali Bulut, Abdurrahman Dilipak...
Konuşuyorlar boş meydanda, Kur'an, ayet, hadis, İslam, vatan, millet, insanlığın geleceği diye diye... Küresilciler" diye diye... Gölgesinden korkan ve çoktan İstanbul tarafından bütün planları yıkılmış olan zavallılar hakkında, Türk kamuoyunda korku imparatorluğu kuruyorlar. Zihinleri yönlendiriyorlar. Siyasi konulara dair konuşmalarında ve yazılarında da türlü ihanetleri organize şekilde icra ediyoralr.
Yetmiyor da sonra bir anda veriyorlar ayarı "İncil'de şöyle..." diye diye...
Sonra bir ara gazı daha "Tevrat'ta şöyle" diye...
"Muharref İncil", "muharref Tevrat" bile demiyorlar. İki sayfada bir kendini yalanlayan ve tahrif olmuş bir Tevrat'a dayanan yorumlarla ve birbirine tezat onlarca kopyası bulunan tahrif edilmiş bir İncil'le dayanan yorumlarla, İslami meseleleri öğreniyor Türk milleti ve hususiyle de Türk gençleri...
Bu nedenle fonluyorlar sözde Türk olan şu kanalları, hesapları ve çıkan sözde Türk uzmanları, yazarları, akademisyenleri...
Bunlar hep Londra'nın işleri... Güya memlekette MİT var, Emniyet Teşkilatının ayrıca istihbarat birimi var. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı var. Hepsinin başına kendi adamlarını çoktan yerleştirmişler, dışarıdan düşman gelmesine gerek bile kalmamış, kaleyi içten içten yıkmakla meşguller.
Sahi ne oldu? Abdurrahman Dilipak'ın ve kızının gizli Hristiyanlar olduklaırnı iddia ettim ben... Her gün, her saat, düzenli olarak Akademi Dergisi yayınlarını takip eden bu kişiler, bundan haberdar mı olmadılar, oldularsa neden topluca susuyorlar? Onlar susuyorlarsa adli makamlar ne yapıyorlar?
Şu saatten sonra şunlara yayıncılık imkanlarını kullandıranlar değil, selam verenler bile vatana ihanete yardım ve yataklıktan yargılanırlar. Onlar da idam cezaları alırlar. Şunları hala toplatıp almamış olan adli yetkililerin de sonu aynı olur.
| mfs