Akademi Dergisi
2.12K subscribers
59.8K photos
25.1K videos
370 files
7.53K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
Sıra Hindistan'da...

Görünürde ben vurmuş, yıkmış gibi olacağım ama aslında kendi kendilerini yıkmış olacaklar. Çünkü ben tekrar tekrar ikaz ettim, el uzattım, süre verdim ve her seferinde şeytanca karşılıklar aldım. Kendi sonlarını kendileri hazırladılar. Londra merkezli sistemle beraber yok olmayı tercih ettiler. Hindistan'da toplu ölümler olacak, üst üste feci hadiseler yaşanacak, maliye çökecek ve ülke parçalara ayrılacak, bölünecek.

Hindistan'dan çıkmanın vakti de geldi. Sermayeleriyle, işletmeleriyle ve beyin takımı adamlarıyle hala Hindistan'da olanlar/bulunanlar, kısa sürede çıkmalılar.

| mfs
İstanbul yakar adamı...

Yine önünü, sonunu hesap etmediğin işlere kalkışıyorsun. Tek davaya, emrindeki bin tane kripto ve mason hakimi görevlendirsen bile, Türkiye'nin dibe vurmuş ve ele geçirilmiş guguk sistemini, senin ve örgütünün başına yıkarım. Akllı ol... Hukuk varsa bu ülkede, zaten masumiyetim ve bütün davalarımı ayarından çıkarttığın, bunun için çok sayıda kripto kimlikli devlet/adalet görevlisini seferber ettiğin ama yine de eline ayağına dolaştırdığın, açıkça meydanda... Bir rapor işini bile hallettiremedin, rezilliğinin, acizliğinin tezahürü olarak ortada kaldı. Hukuk sistemi guguk sistemine dönmüşse eğer, kimsenin başı bedava değil. Öde bedelini önce, sonra alabiliyorsan al başımı... Benim ülkemde, bu kadar pisliğine, ispatlı suçlarına ve suç kapsamındaki bağlantılarına rağmen sen hala benim devletimin adalet sistemiyle beni oyundan mı alacaksın, o kadar ucuz, o kadar kolay mı?

Ne arkandaki İsrail, ne İngiltere ne ABD ne de başka bir ülke seni o bataktan kurtarabilir. Sen battın, sen eridin, yok oldun. Teşkilatın da öyle... Seni de bitirdim ve bunu kabullen. Sana yine de "Guguk sistemi ile üzerime gelme" demiyorum. Sonunda ne olacağını iyice bil, öyle gel.

Adnan Oktar suretinde imal edilmiş o biyonik robot senin tabutun olur. Seni o biyonik robottan, biyonik robotu senden ayrıştıramazlar. Onun içindeyken yanar, erir, köz olur da onunla kaynaşırsın. Akıllı ol, yoksa seni yeraltı sistemleri de elimden alamaz.

| mfs
Sıra Hindistan'da...

https://mfs.tv/?p=28225
İstanbul yakar adamı...

https://mfs.tv/?p=28221
Ölecek o kişi... Yakın zamanda haberi çıkar, bütün dünya duyar.

Hatta peşinden başkaları da ölecek, herkes iyice şaşıracak.

Endişe etmeyin, sahada aksine bir görüntü oluşsa da her şey İstanbul'un kontrolü altında olacak.
Dünyanın her yeri yıkılmış, taraflar yerlerde... Son siyasi ve askeri hususlarda/restleşmelerde de çoktan kesin zaferler kazandım. Bundan sonrası bürokratik teferruat...

Metafizik saha da yerlerde... Yine dişime göre rakipler/düşmanlar bulamadım. Canım sıkıldıkça birilerine çatmak gibi bir huyum da yok...

Çok sıkıcı bir gece nöbetiydi, şiddetli metafizik saldırılar bekledim ama beklediğim olmadı... Ufak çatışmalar yaşanıyorken bir yandan da karalama yaptım, o meşgul etti, iyi vakit geçti. Bu yaşıma geldim de hiç şöyle rahatça resimle/sanatla meşgul olma fırsatı bulamamıştım. Halbuki, resim derslerı kapsamında yaptığım basit işlere bakan ilk okul öğretmenimden lise öğretmenlerine kadar herkes beni ille de sanata yönlendirmişti. Gerçi ilk okul öğretmenim onlarca farklı zamanda aileme "Bu çocuğu okutun. Ne yapın edin, bu çocuğu okutun. Bu başka bir çocuk." deyip durmuştu. Kastı da sanat sahası değildi.

Ben de istemiştim türlü sanatlarla meşgul olmayı ama olağan dışı bir hayat yaşamak zorunda bırakıldım. Daha yeni başladım denilebilir şu çizim işlerine ama vakit bulabilirsem öğreneceğim bu işleri de inşaallah...

Kısa süreli hedefim, İstanbul boğaziçi bölgesini ve bariyerli köprüleri hayalimdeki gibi çizip canlandırıp da dünyaya gösterebilmek... Sonraki hedefim ise ülkemizin, bölgemizin ve Türk dünyasının içinden geçecek kanalları ve kanalların çevresinde oluşacak tablo kadar güzel yerleşme yerlerini hayalimdeki gibi canlandırmak... Bir sonraki hedefim ise aynı anda yarım milyon insanın tatil yapabileceği suni adayı çizip canlandırmak olacak. Arada ise inşaat ve araba sanayiine yön verecek çizimler de yapasım var.

Bir yandan da üç boyutlu çizime bakacağım biraz. Kolay bir şey olduğu meydanda ama vakit lazım, asıl sorun o... Son iki, üç senedir de hep buna fırsat aradım, çok yaklaştığım oldu ama yine aradığım vakti bulamadım.

Bir de neredeyse bütün 3B çizim programları, çizilenleri merkezlerine aktarıyorlar, veri çalıyorlar. O da kötü, o da canımı sıkıyor ve beni geri tutuyor. Bulacağım artık bir yolunu.

Bundan sonra dünyayı duman sararken, ben bir yandan çayımı, kahvemi içerim, bir yandan dinlenirim, bir yandan da bu işlerde kendimi geliştiririm. Bir yandan da zaten Ankebut Ağının, yerin altındaki ve üstündeki kısımlarıyla beraber nasıl iyice yıkıldığını izlerim. Zaten zaman hep bizim lehimize, onların aleyhine işliyor. Beklemesini bilenin her şey ayağına geliyor. Güney Azerbaycan, Irak, Suriye, Kıbrıs, Ege adaları ve Yunanistan denilen topraklarımız da koşar adım bana doğru geliyorlar. Şu anda meşgul olmamız gereken kısımlarla olacağız, diğer kısımlarda Ankebut Ağının içindeki farklı tarafların birbirlerini nasıl yediğini de izleyeceğiz. Her şey kontrolümüz altında...
Audio
Mfs - Güçlü olan da İstanbul, haklı olan da İstanbul - Duman seviyesine geliniyor
Ee, ne yapıyorsunuz, hepiniz bu kadar mısınız?

Böyle giderse bundan sonra gece nöbetine falan kalmam, benden söylemesi... Ya artırın gayretinizi, daha fazla adam toplayın ve uğraşmaya değecek metafizik çatışmalar olsun ya da dağılın, yıkılın gidin, kendinizi kandırmayın. Boş yere süreci uzatmayın, sonu yine aynı, değişmeyecek.

Ne olacak şimdi, ben bu gece de çizim mi yapacağım?
"Acaba merak edilen dini, tarihi konularda yazılar yazarak mı vakti değerlendireyim yoksa projelere dair mi yazayım" diye düşünürken...

Birden bu güne kadar yazmam gerekirken yazmadığım bir husus aklıma geldi...

Bize devasa bir tersane lazım. Yanyana, birbirine paralel şekilde beş kuru havuzu olacak. Kuru havuzlarının çok az bir kısmı karada olacak, karadan denize/açığa doğru ilerleyecek ve her bir kuru havuzun uzunluğu 750 mt den kısa olmayacak. Genişliği 200 mt den dar olmayacak. Derinliği 40 mt den kısa olmayacak.

Bu kuru havuzlarda öncelikle İstanbul'a yapılacak bariyerli ve kemerli iki boğaz köprüsünün kemerli ayakları yapılacak. Sonra Karadenizden Hazar denizine kadar uzayacak olan kanala yerleştirilecek onlarca köprünün kemerli ayakları yapılacak. Sonra bir yandan dünyanın en büyük gemilerini, platformlarını, denizaltılarını, suni adalarını yaparken, bir yandan da Türkiye içinde dolaşacak kanallar için de köprüleri hızlıca yapacak.

Bu sayede toplamda yüzlerce büyük köprünün çoğu kısmı bu tersanede imal edilmiş olurken, yoplamda yüzlerce milyar dolar iktisat sağlayacak. Ayrıca imalat süreçlerini şaşırtacak kadar kısaltacak.
Anlatacaklarım daha isabetli şekilde anlaşılabilsin diye, temsili olarak Eyfel kulesinin resmini seçtim...
Temel mantığı/şekli Eyfel kulesine benzeyecek şekilde, söz konusu bariyerli boğaz köprülerinin kemerli ayak kısımlarını, söz konusu tersanede yapacağız.
Aradaki en belirgin fark şu ki bizim yapacağımız boğaz köprülerinde ayaklar çok daha büyük, geniş ve ağır olacaklar. Paslanmaz çelikten çelik örgü kısmı yapıldıktan sonra, kuru havuzdan çıkartmadan önce köprü ayaklarının dört bir yanı/yüzü, suyu içine almayacak şekilde yine paslanmaz çelik plakalarla kaplanacak.
Söz konusu paslanmaz çelik plakalar dahi yeterince kalın olacak ve bu köprülerin en az beş yüz sene, ciddi bir bakım/tadilat gerektirmeden kullanılmasını sağlayacaklar. Kullandıkça ucuza gelecek ama yaparken biraz pahalı olacak bu köprüler...
Her yanı çelik plakalarla kaplanan kemerli ayaklar, kuru havuz deniz suyu ile doldurulduktan sonra ince ayardan geçirilecek. Ayakların içine hesaplanmış miktarda deniz suyu da doldurulacak ki çok yüksek olan bu kemerli ayak kısımlar denizde yan yatmasınlar. Kontrollü şekilde, yarı seviyede denize batırılmış şekilde ve yan yatmadan götürülebilsinler. Bu şekilde yerlerine götürülecek olan kemerli ayaklar, tam yerine gelince deniz dibine oturtulacaklar ve sonrasında zaten içi dolu dolu çelik örgü olan bu ayakların boş kalmış kısımlarına çok özel bir beton ya da alternatif bir dolgu malzemesi doldurulacak.

Elimizde bahsettiğim özelliklerde kuru havuzlar olursa, yanı sıra gelişmiş vinç, asansör, robot kol teknolojileri ve işini düzgün yapan eğitimli bir kadro da olursa, biz bu köprüleri hiçbir ülkenin desteğini almadan, tamamen kendi imkanlarımızla ve alasıyla yaparız.
Kuru havuzların geniş, derin ve uzun olması sayesinde çok rahat bir çalışma alanı bulunur ve bu sırada köprülerin kemerlerini istendiğinde tamamen kapatacak olan bariyer sistemi/kısmı da kuru havuz içinde, kuru alanda tamamen montajlanabilir.

Neresinden bakılırsa bakılsın, bu işi en kolay, en kısa sürede, en düşük maliyetle, en sağlam şekilde yapmanın yolu, anlattığım bu yol...