Şeker hastalığının iki ana sebebi var:

1- Çok düşünmek
2- Çok üzülmek

Sağlık Bakanlığının uygulaması sağlıklı değil. Uzak durulmalı.

Tayyip seninle gurur duyuyordur 😉

Çin'de bir gecede 140.000'den fazla şimşek çaktı.

İnsanlar korkudan uyuyamadı. Wuhan'lılar artık iyice fark ettiler ki yaşadıkları hava şartları anormal ve salgın da doğal bir salgın değil.

Sadece Çin'de değil, dünyanın başka yerlerinde de bu tür saldırılar oluyor.

Bu da Ankebut'un HAARP tesisini kullanarak yaptığı saldırlardan biriydi. Zarar vermeye dönük değil de gövde gösterisi yapmak içindi.

"Biz güçsüz ve bitik değiliz, elimizde çok ileri teknolojiler var."

Yaptığım yayınlarla verdiğim mesajları bütün dünya ülkeleri aldı.

"Ankebut Ağı çöktü çöküyor. Bu ağa bağlı ülkeler, başta da Amerika, yıkıldı yıkılıyor. Herkes buna göre safını belirlesin ve kimden yana olup kime karşı mücadele edeceğine karar versin. Amerika'nın üzerine gitmek isteyen, çekinmeden gitsin" temalı paylaşımlarım Ankebut Ağı'nı ve başta da Amerika'yı panikletiyor. Onlar da "Biz güçsüz ve bitik değiliz, elimizde çok ileri teknolojiler var. İstersek sizi bunlarla mahvederiz." demeye çalışıyorlar.

Düşman gördükleri ülkeler arasında başta gelenlerden biri Çin olduğu için, Çin'e ve Çin üzerinden dünyaya göz dağı vermeye kalkıyorlar.

Lakin aldanıyorlar.

Aynı yüksek teknolojiler, aynı elektromanyetik silahlar Rusya'nın elinde de var. Çok kullanmak istemiyorlar ama mecbur bırakıldıklarında kullanmaktan da geri kalmıyorlar.

Bu gerçeği, Ankebut Ağı'nı yönetenler de çok çok iyi biliyorlar. Bu şartlarda böyle karşılıklar vermeleri, aslında ne kadar büyük panik ve endişe hali yaşadıklarını, bu nedenle sağlıklı karar alamaz halde olduklarını gözler önüne seriyor. Yani aslında güçlerini değil, acizliklerini, çaresizliklerini sergilemiş oluyorlar.

Çok da iyi yaptılar.

Çin'e bu şovun yapılması işiyle Trump da ilgilendi. Talimatları öncelikle konsey verse de görünürde Trump vermiş oldu.

Kuzey Kore lider Kim Jong-Un'u öldürmelerinin meydana çıkmasından sonra büyük baskı altında kalıyorlar ve daha kötü günler de onları bekliyor. Ankebut Ağı'nın dünyanın dört bir yanında ifşa olmasından ve kara para gelirlerinin azalmasından dolayı da çok kötü haldeler, çok büyük hızla güç kaybediyorlar. Çözülmenin başlamasından, ülkelerin hızla saf değiştirip bizim ittifakımıza katılmasından, ekonomilerindeki krizin büyümesinden v.s. derken, her hususta dertliler, çaresiz ve acizler.

Bu çok kötü gidişi durdurmak için ani ve etkili bir şey yapmayı düşünürken, yapa yapa bunu yapabildiler. Çok da iyi yaptılar. Dünya insanlığı bu türlü teknolojilerin ABD tarafından defalarca birçok ülkede kullanıldığını iyice anlıyor ve yakında ABD, onlarca büyük depreme, onlarca büyük fırtınaya, milyonlarca sivil can kaybına sebep olmakla resmen suçlanacak. 1999 Marmara depremine sebep olmakla da suçlanacak. Amerika'yı ve hala Amerika'nın yanında saf tutan ülkeleri çok ama çok zor günler bekliyor.

Hatırladınız mı?
O vakit İstanbul ve çevresinde yaşanan garip hava hadiseleri ile Yunanistan'da başlayan çok büyük orman yangının bağlantısı vardı. Yönlendirdiğim yayından biraz gerideki ve biraz ilerideki yayınlara da bir bütün olarak bakarsanız, daha iyi anlayabilirsiniz.

Tarih hep tekerrür ediyor. Hazret-i Nuh zamanında da çok yüksek, günümüzden bile daha yüksek bilim ve teknoloji vardı. İklim silahları, elektromanyetik silahlar vardı. Devletler birbirlerine karşı bu silahlarla saldırırken ayarı bir kaçırdılar ve bütün dünyayı saran ve birkaç istisna dışında bütün insanlığın ölümüne sebep olan o Nuh Tufanı gerçekleşti.

Hazret-i Allah, bir kavme/millete ya da bütünüyle bir gezegenin insanlığına belasını verirken bile sebepler yaratarak, çeşitli vesilelerle verir. Devletleri, liderleri, aralarındaki harpleri, yüksek teknolojiyi ve daha binbir türlü şeyi vesile eder.

ZEKAT VE SADAKANIN MAKBULU

Cenâb-ı Hak, Bakara Sûresi’nin 273. âyet-i kerîmesinde şöyle buyuruyor (meâlen): “Verin o fakirlere ki Allah yolunda kapanmışlardır, şuraya buraya dolaşamazlar, istemekten çekindikleri için bilmeyen onları zengin zanneder, onları simalarından tanırsın. İnsanlardan ısrarla bir şey istemezler. Artık hayır namına ne verirseniz, hiç şüphesiz Allah onu bilir.”

Bu âyet-i kerîme, Ashâb-ı Suffe diye isimlendirilen Muhâcirlerin fakirleri hakkında nâzil olmuştur ki dört yüz kişi kadardılar. Medîne-i Münevvere’de ne bir meskenleri, ne aşiret ve akrabaları vardı, hiçbir şeyleri yoktu. Mescidin sofasında ikâmet edip, Kur’ân-ı Kerîm ilmi tahsil ederler, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) derslerinden ve sohbetlerinden bol bol istifâde ederlerdi. Bunlar risâlet medresesinin, canını Allah yoluna vakfetmiş talebeleri idiler.

İbn-i Abbas (r.anhümâ) Hazretlerinden rivâyet olunduğuna göre bir gün Peygamberimiz (s.a.v.), Ashâb-ı Suffe’nin başlarına durup hâllerine baktıktan sonra fakirliklerini, çektikleri sıkıntıları görmüş ve kalplerini hoşnut etmek için şöyle buyurmuşlardır: “Ey Ashâb-ı Suffe! Size müjdeler olsun ki her kim, şu sizin bulunduğunuz hâlde ve içerisinde bulunduğu hâlden razı olarak bana kavuşursa o benim dostlarımdandır.”

Bakara Sûresi’nin 273. âyet-i kerîmesi her ne kadar Ashâb-ı Suffe hakkında nâzil olmuş olsa da hükmü umûmîlik ifade eder. Allah rızası için düşmana karşı nöbet bekleyen veya Allah rızası için medreselerde dirsek çürüten yahut Allah rızası için kendisini âmme hizmetine vakfeden ve bu haller içerisinde malı mülkü olmayıp nafakasını kazanmaya fırsat bulamayan veya gücü yetmeyen fakir müminler bu âyetin hükmüne dâhildirler. Bunlar infak ve sadakaların verileceği en güzel yerleri teşkil ederler.

Kapalıçarşı’da 44 esnaf koronavirüs nedeniyle öldü

44 gündür kapalı olan Kapalıçarşı esnaflarından bir kısmı yeni tip koronavirüse yakalandı. Bu kişiler arasında 44 esnaf hayatını kaybetti.

Dünyanın en eski alışveriş merkezlerinden biri olan Kapalıçarşı da ilk vakadan sonra Esnaflar Derneği, Fatih Belediyesi ve İBB tarafından 3 kez dezenfekte edilmişti.