Akademi Dergisi
2.15K subscribers
60.5K photos
25.6K videos
370 files
7.57K links
Çok önemli: Telegram bu kanalı yıllardır sansürlenemektedir. Paylaşımlarımızın Telegram uygulaması içinde yayılmasına izin vermemektedir. Kanaldaki takipçi ve görüntüleme sayıları da gerçek değildir. www.mfs.tv
Download Telegram
İGA CEO'su Samsunlu'dan Ryanair CEO'suna tepki

Ryanair CEO'su Michael O'Leary'nin Müslüman erkeklerin havalimanlarındaki tehdidin kaynağı olduğu sözlerine İGA CEO'su Kadri Samsunlu tepki gösterdi.

Ryanair CEO'su Michael O'Leary'nin dün yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: "Bombacı kimdir? Bunlar kendi başlarına seyahat eden bekar erkekler olacaklardır. Çocuklu bir aileyse geçip gitsin. Hepsini (aile üyelerini) havaya uçurma şansı sıfır. Bazı şeyleri söyleyemezsiniz, çünkü bu ırkçılık olur. Ancak (bombacı) genellikle Müslüman inancındaki bir erkek olacaktır. 30 yıl önce İrlandalıydı. Tehdit buradan geliyorsa tehdidi ona göre ele alın."
O'Leary'nin sözlerine tepki gösteren İGA CEO'su Kadri Samsunlu da sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Dün Ryanair CEO’su havalimanlarında Müslüman erkeklerin terörizm kaynağı olduğunu ve tehdit oluşturduğunu söylemiş. Nedir kaynağı? RA, Türkiye dahil Müslüman ülkelere neden uçuyor? Bu hafta Hanau'da 4’ü Türk 9 kişiyi katleden kimdi? Irkçı söylemlere karşı dik durmak zorundayız."
Akademi Dergisi
Photo
Japonya'da yeni tip coronavirüs salgınının oluşturduğu endişesi nedeniyle futbol ligine ara verildi.
Sağlık Bakanlığı: Ethem Sancak'ın yeğeninin şirketi kan örneklerini Almanya'ya göndermiş, DNA bilgileri risk altında

Sağlık Bakanlığı’na bağlı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) müfettişleri, Kızılay’ın tesisi olmadığı halde plazmadan yerli ilaç üretme ihalesi verdiği Ethem Sancak'ın yeğenine ait olan şirketin Türkiye’den topladığı kanları da Almanya'ya göndermesini eleştirdi. Bakanlık, "Bu DNA bilgilerinin ele geçirilmesine yol açar" uyarısında bulundu.

Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu müfettişleri 9-12 Aralık tarihleri arasında Kızılay’ın Kuzey Marmara Bölge Kan Merkezi’nde denetim yaptı. Kurum Başkanı Hakkı Gürsöz imzasıyla Sağlık Bakanlığı, SGK, Kızılay ile Maxicells İlaç Sanayii’ne bir yazı gönderildi. 17 Şubat tarihli ve "ivedi" ibareli teftiş raporunda, Ethem Sancak'ın yeğeninin şirketinin, kanları Almanya’ya göndermesinin DNA bilgileri açısından risk yarattığı vurgulandı. Raporda, yurttaşların kanlarının bilgilendirme yapılmaksızın yurt dışına gönderilmesinin Kızılay'ın kan toplama faaliyetlerini sekteye uğratabileceği uyarısında da bulunuldu.
Kızılay kendi yapabileceği işi ihale etmiş

Müfettişler, laboratuvar kapasitesinin yeterli olmasına rağmen Kızılay'ın Sancak’ın yeğeninin şirketi ile imzaladığı sözleşmenin de revize edilmesini istedi.
Teftiş raporunda yer alan bilgilere göre, Yerli İnsan Kanı Plazmasından ilaç Üretim Projesi kapsamında Sağlık Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu ve Kızılay protokol imzaladı. Protokolle kan toplama ve ilaç üretimine uygun plazma elde etme görevi Kızılay'a verildi. Kızılay da bu iş için Ethem Sancak'ın yeğeni Murat Sancak'a ait MAXICELLS A.Ş ile anlaştı. Üç yıl boyunca protokolün gereğini yerine getirmeyen, Türkiye'de de tesis kurmayan Sancaklar’ın MAXICELLS Şirketi de Almanya’daki Biotest AG Şirketi ile plazma ve kan göndermek üzere anlaşma imzaladı.
Plazmanın yanı sıra tam kan test tüpleri de yurt dışına gönderilmiş
Bu sırada yapılan teftiş sonrası hazırlanan raporda, “İşlemlerin Biostest Şirketi’nin Almanya Tesisi tarafından yürütüleceği bilinmektedir. Protokolde belirlenen hükümler gereği Kızılay tarafından ‘yerli bağışçıdan toplanacak plazmanın yanı sıra tam kan test tüplerinin’ de yurt dışı firmasına gönderileceği anlaşılmıştır” denildi.
Akademi Dergisi
Türk Kızılayı'nın başındaki 21. dereceli Mason ve bütün pis işlerde kullanılmış Kerem Kınık, öldürülecek. David, "Emniyet onu alırsa, bütün sistemimizi hemen çözerler. Ortadan kaldırın" dedi.
Toplumumuzun DNA bilgilerinin elde edilmesi' tehlikesi 

Müfettişler raporda, kanların yurt ışına gönderilmesine ilişkin riskleri sıraladı. Müfettişler, “Kanların kontrolsüz olarak Almanya’ya gönderilmesi sonrasında DNA sekanslarının analiz edilmesi durumunda ‘toplumumuzun DNA bilgilerinin elde edilmesi’, bu bilgilerden istatistiki analiz yöntemleri ile ırk özellikleri, ırka özgü ilaçlar veya kişisel tedaviye yönelik sonuç çıkarılması mümkündür” uyarısında bulundu. Raporda, “kişisel tedaviye yönelik genom analizi konulu projeler bulunduğu” da belirtildi.
Kan bankacılığı tehlikede

Kızılay’ın kan bankacılığı faaliyetlerinin tehlikeye düşebileceğine dikkatin çekildiği raporda şunlar kaydedildi:
“Toplumumuza gerekli bilgilendirme yapılmaksızın kan numunelerinin kullanılması durumunda Kızılay’ın rutin kan bankacılığı faaliyetlerinin sekteye uğraması olasıdır. Analiz yönünden Kızılay’ın kapasitesinin yeterli olduğu, 'Kızılay'a ait laboratuvarlarda plazma seri serbest bırakma testleri yapılabiliyor iken kan test tüplerinin Kızılay’ın sorumluluğu dışına çıkmasına gerek bulunmadığı' müşahede edilmiştir.

Ayrıca bu süreçte herhangi bir olumsuzluk yaşanması, buna bağlı olarak Kızılay'ın Türk halkı nazarındaki imajının zedelenmesine yol açabileceği, ayrıca kontrolsüz olarak genom analizi yapılması durumunda ülkemizin gelecek nesil ilaç stratejilerine olumsuz etki oluşturabileceği değerlendirilmektedir.”

'Sözleşme revize edilmeli'
Raporun sonuç kısmında ise “Kızılay’dan plazma dışında istatistiki olarak anlamlı miktarda kan numunesi çıkmamasının ve sözleşmelerin bu doğrultuda revize edilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır” denildi.
Lavrov'dan İdlib'deki teröristlerle ateşkes yapma çağrılarına ret: Bu, onlara ayrıcalık tanımak olur

İsviçre'deki BM Cenevre Ofisi'nde düzenlenen BM İnsan Hakları Konseyi'nin 43. oturumunda konuşan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, "Uluslararası toplum ve BM İnsan Hakları Konseyi, başlarını kaldıran aşırılık yanlılarının önünü kesmelidir. Şu anda bazı meslektaşlarımız, bilerek ya da bilmeyerek, radikal ve terörist grupların vahşetlerini haklı gösterme arzusu içinde. İdlib'deki duruma ilişkin görüşmelerde yaşandığı gibi, haydutlarla ateşkes anlaşması yapma olasılığına ilişkin çağrıları açıklamak zor. Bu tür eylemler, insan haklarını savunma amacını göstermez, aksine teröristlere ayrıcalık tanınması ve onların faaliyetlerinin desteklenmesi anlamına gelir" dedi.

Lavrov, teröristlerle ateşkes yapmanın evrensel konvansiyonları ve BM Güvenlik Konseyi'nin aldığı çok sayıda kararı en ciddi şekilde ihlal edeceğini vurguladı.
Dün bu konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Lavrov şu ifadeleri kullanmıştı:

"Teröristleri haklı çıkarmaya yönelik her türlü girişimle kesinlikle mücadele edeceğiz. El Nusra Cephesi ve Heyet Tahrir el Şam’dan bahsedecek olursak, bazı Batılı ülkelerin, özellikle de ABD’nin bu terör örgütlerine yönelik yaklaşımı bizi endişelendiriyor. İki örgüt de hem BM’nin hem de ABD’nin terör örgütleri listesinde yer alıyor. Ancak ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey de dahil olmak üzere, Washingtonlu yetkililerden, Heyet Tahrir el Şam’ı artık o kadar da terör örgütü olarak görmedikleri ve onlarla belirli koşullarda diyalog kurulabileceğinin ileri sürüldüğü açıklamalar geliyor. Bu tarz ifadeleri ilk kez duymuyoruz ve bunları kesinlikle kabul edilemez görüyoruz."
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
SANA: Suriye ordusu İdlib’de Türkiye’ye ait İHA düşürdü

Suriye ordusunun bugün İdlib bölgesinin güneydoğusunda TSK tarafından fırlatıldığı iddia edilen bir insansız hava aracını (İHA) düşürdüğü iddia edildi.

Suriye resmi haber ajansı SANA’nın haberinde, “Suriye ordu birlikleri, İdlib bölgesinin güneydoğusundaki Dadih köyü yakınlarında Türk Hava Kuvvetleri’ne ait bir İHA düşürdü” ifadesine yer verildi.
Antarktika'daki sıcak hava dalgası, sadece 9 günde bir adanın kar örtüsünün %20'sini eritti

NASA'nın yayınladığı görüntüler giderek sıklaşan sıcaklık anomalilerinin iklim krizine kritik etkisini gösteriyor.
Talut ve Calut Savaşı

Tâlût’un ordusuna katılan Hz. Davud Calut ile nasıl karşılaştı ve Calut'u nasıl öldürdü? Hz. Davud ile Calut kıssası...
Tâlût’un ordusunda 18 yaşında bir genç vardı. İsmi “Dâvûd” idi. Beydâvî’ye göre Dâvûd -aleyhisselâm-, babası ve on üç kardeşi ile beraber Tâlût’un ordusuna katılmıştı.

HZ. DAVUD TALUT'UN ORDUSUNA KATILIYOR

Dâvûd -aleyhisselâm- koyun güderdi. Çok cesur olup ayrıca sapan ile taş atmada mâhir idi. Birgün babasına:

“–Bütün dağlar-taşlar benimle tesbîh ediyor!” dedi.

Bunun üzerine babası da:

“–Ey Dâvûd, sana müjdeler olsun!” dedi.

Dâvûd -aleyhisselâm-’ın sesi, çok gür ve güzel olduğu için Tâlût’un huzûruna çıkarıldı. Tâlût da, O’nu kendisine nedîm yaptı. Dâvûd -aleyhisselâm-, bu sırada Tâlût’un Amâlika kavmine karşı hazırladığı orduya katıldı.

Allâh o peygambere (İşmoil -aleyhisselâm-’a), Câlût’u Dâvûd’un öldüreceğini bildirmiş, o da Dâvûd’u beraberinde götürmüştü. Yolda üç taş dile gelip Dâvûd’a:

“–Bizi al, Câlût’u bizimle öldüreceksin!” demişlerdi. O da onları almış, sonra da bunların hepsi tek bir taş hâline gelmişlerdi.

Diğer taraftan Tâlût:

“–Kim Câlût’u öldürürse, ona kızımı vereceğim!” diye de vaadde bulunmuştu.

Nihâyet Tâlût’un 313 kişi kalan îmanlı askerleri düşmanla karşı karşıya geldi. Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:

“(Tâlût’un ordusu) Câlût ve askerleriyle savaşa tutuştuklarında:

«–Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır! Ayaklarımıza sebat ver ve kâfir kavme karşı bize yardım eyle!» dediler.” (el-Bakara, 250)
Zafer için şu üç vasıf şart

Bu âyet-i kerîmede işâret edildiğine göre düşman üzerine giden askerin üç vasfa sâhip olması gerekmektedir:

Zorluklara sabır,
Cesâret ve sebat,
İlâhî yardımın, yâni te’yîd-i ilâhînin geleceğine inanıp Cenâb-ı Hakk’a tazarrû hâlinde bulunmak.
CALUT'U KİM ÖLDÜRDÜ?

İki ordu karşılaştığında, Câlût, kendisiyle mübârezeye çıkacak, yâni ordusunu temsîlen kendisiyle vuruşacak bir er diledi. Karşısına Dâvûd -aleyhisselâm- çıktı. Herkes şaşırdı. Çünkü Câlût, iri yüzlü ve çok güçlü biriydi. Nitekim Câlût, gücüne güvenerek Dâvûd’u küçümsedi:

“–Ey hakîr, karşıma sen mi geldin? Söyle, niçin geldin?” diye sordu.

Dâvûd:

“–Seninle cenk etmeye geldim!” deyince, Câlût O’nunla alay etti.

Dâvûd -aleyhisselâm-, sapanını çıkardı ve meşhur taşı yerleştirerek Câlût’a fırlattı. Taş, Câlût’un tam alnına isâbet etti ve Câlût, atından düşerek öldü.

Kuvvetiyle mağrur, iri yarı bir hükümdar olan Câlût, apaçık görülen zâhirî üstünlüğüne rağmen mağlup oldu. Allâh Teâlâ bununla, işlerin yalnız zâhirî şartlara bağlı olmayıp, hakîkatte kendi irâdesiyle vukû bulduğunu göstermişti. Yine bu hâdise ile, insanların nazarında kuvvetli görünenin, hakîkatte zayıf, zayıf görünenin de Allâh’ın yardımıyla kuvvetli olabileceğini öğretmişti. Allâh’ı inkâr eden zâlimler ne kadar kuvvetli görünürlerse görünsünler Allâh’ın irâdesi tahakkuk edeceği zaman küçücük bir çocuktan bile daha zayıf bir hâle düşerler. Ebrehe misâlinde olduğu gibi…

Burada Allâh Teâlâ’nın gerçekleşmesini mûrâd ettiği başka hikmetler de mevcuttur: Hak Teâlâ, Tâlût’dan sonra mülkü, yâni hükümdarlığı Hazret-i Dâvûd’un almasını ve yerine de oğlu Süleymân -aleyhisselâm-’ı vâris kılmasını murâd etmişti. Nitekim Hazret-i Dâvûd’un Câlût’u öldürmesiyle halkın nazarında da gücü ve cesâreti ispatlanmış ve böylece Dâvûd -aleyhisselâm- hükümdarlığa hazırlanmış oluyordu.
Allâh Teâlâ âyet-i kerîmede şöyle buyurur:

“Nihâyet Allâh’ın izniyle onları hezîmete uğrattılar ve Dâvûd, Câlût’u öldürdü. Allâh O’na (Dâvûd’a) hükümdarlık ve hikmet (peygamberlik) verdi; dilediği ilimlerden O’na öğretti. Eğer Allâh, insanların bir kısmını diğer bir kısmıyla defetmeseydi, yeryüzü elbette fesâda uğrardı. Fakat Allâh, bütün âlemlere karşı lutuf ve kerem sâhibidir.” (el-Bakara, 251)

Bu âyet-i kerîmede, dünyâ hayâtında cârî olan ilâhî nizâmın bir ölçüde îzâhı vardır. Hakîkaten, şâyet Allâh Teâlâ insanlar arasında adâletle hükmedecek sultanlar var etmeseydi, insanların güçlüleri, zayıfları ezip mahvederdi. Bu bakımdan bir rivâyette:

“Sultan Allâh’ın yeryüzündeki gölgesidir.” (Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, V, 196, Deylemî, Müsned, II, 343) buyrulmuştur.

Hazret-i Osman -radıyallâhu anh- da şöyle buyurmuştur:

“Şüphesiz ki Allâh, Kur’ân ile engellemediği şeyi sultan ile engeller.” (İbn-i Kesîr, Kısasu’l-Enbiyâ, s. 516)

Diğer taraftan, Allâh Teâlâ insanlar arasında ictimâî dengenin kurulmasını birtakım sebeplere bağlamıştır. Bu itibarla insanların bir kısmı zengin, bir kısmı fakir, bir kısmı güçlü, bir kısmı zayıf, bir kısmı sıhhatli, bir kısmı hasta, bir kısmı mü’min, bir kısmı münkir olacak ki, bunlar arasında kurulacak alâkalar, insanların cemiyet hâlinde yaşayabilmelerini temin edebilsin. Tıpkı elektrik yüklü artı ve eksi kutuplar arasında kıvılcım (şerâre) ve enerji meydana gelmesi gibi, müsbet ve menfî insanlar arasında vukû bulan mücâdele ve muhârebelerde de, pek çok hikmetler bulunmaktadır. İşte yukarıdaki âyet-i kerîmeler ile ilâhî nizâmın bazı prensipleri anlatılmıştır. Nitekim bu âyet-i kerîmelerin devâmında da şöyle buyrulur:

“İşte bunlar, Allâh’ın âyetleridir. Biz onları Sana hakkıyla okuyoruz. Şüphesiz Sen, Allâh tarafından gönderilmiş peygamberlerdensin!” (el-Bakara, 252)