‘Tutuklama kararı veren hakim huzursuzdu’
Kuzu’nun avukatı ile bir daha görüşmediğini ifade eden E. Ö., tahliye olan Zindaşti ve adamı hakkında tekrar tutuklama kararı veren 6. Sulh Ceza Hakimi Ö. G.’nin kendisini arayarak huzursuz olduğunu ifade etti. E. Ö. “Aktardığına göre bu dosya ile ilgili Burhan Kuzu kendisiyle görüşmüş ve bilgi alıp vermek istemiş. Ayrıca kendisini bağlatırken, başdanışman sıfatını kullanarak sekreteri vasıtasıyla Külliye’den aradığını iletmiş” diye konuştu. HSK müfettişleri, Naci Şerifi Zindaşti ve adamı Ekrem Öztunç’un tartışmalı bir şekilde tahliye edilmesinin ardından yeniden tutuklanmalarına karar veren hakim Ö. G.’nin ifadesine de başvurdu.
6. Sulh Ceza Mahkemesi Hakimi Ö. G., 14 Ekim 2019 günü HSK müfettişlerine 3 sayfalık tanık olarak ifade verdi. Halen 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi Hakimi olan Ö. G., hakim Özcan’ın verdiği kararın hatalı olduğunu şöyle anlattı: “Komisyon başkanımız Ayhan Ayan, beni aradı ve önemli bir dosyada tahliye kararı verildiği için itirazın benim önüme geleceğini iletti. Medyatik ve önemli bir dosya olması vesilesiyle dikkatlice incelememi istedi. Ben dosyadan böyle haberdar oldum. Ben mi kendisini aradım yoksa o mu beni aradı hatırlamamakla birlikte 5. Sulh Ceza Hakimi C. Ö., ile bu dosya üzerinde konuştum. Dosyayı kendisi bilmekteydi. Bana Naci Şerifi Zindaşti ve Ekrem Öztunç bakımından Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazının kabul edilebileceğini, diğer şüphelilerin yattıkları sürenin alacakları cezayı karşılayabileceği için itirazın reddedilebileceğini dile getirdi. Bunun dışında bir şey konuştuğumuzu hatırlamıyorum. Naci Şerifi Zindaşti ve Ekrem Öztunç (tahliye edilen diğer sanık) bakımından atılı suçların ve delil durumu itibariyle tahliye kararının yanlış olduğu kanaatine vardım. Bu nedenle Cumhuriyet Başsavcılığı itirazını kısmen kabul ettim. Bu kişiler hakkında yakalama kararı çıkartılmasına karar verdim”
Kuzu’nun avukatı ile bir daha görüşmediğini ifade eden E. Ö., tahliye olan Zindaşti ve adamı hakkında tekrar tutuklama kararı veren 6. Sulh Ceza Hakimi Ö. G.’nin kendisini arayarak huzursuz olduğunu ifade etti. E. Ö. “Aktardığına göre bu dosya ile ilgili Burhan Kuzu kendisiyle görüşmüş ve bilgi alıp vermek istemiş. Ayrıca kendisini bağlatırken, başdanışman sıfatını kullanarak sekreteri vasıtasıyla Külliye’den aradığını iletmiş” diye konuştu. HSK müfettişleri, Naci Şerifi Zindaşti ve adamı Ekrem Öztunç’un tartışmalı bir şekilde tahliye edilmesinin ardından yeniden tutuklanmalarına karar veren hakim Ö. G.’nin ifadesine de başvurdu.
6. Sulh Ceza Mahkemesi Hakimi Ö. G., 14 Ekim 2019 günü HSK müfettişlerine 3 sayfalık tanık olarak ifade verdi. Halen 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi Hakimi olan Ö. G., hakim Özcan’ın verdiği kararın hatalı olduğunu şöyle anlattı: “Komisyon başkanımız Ayhan Ayan, beni aradı ve önemli bir dosyada tahliye kararı verildiği için itirazın benim önüme geleceğini iletti. Medyatik ve önemli bir dosya olması vesilesiyle dikkatlice incelememi istedi. Ben dosyadan böyle haberdar oldum. Ben mi kendisini aradım yoksa o mu beni aradı hatırlamamakla birlikte 5. Sulh Ceza Hakimi C. Ö., ile bu dosya üzerinde konuştum. Dosyayı kendisi bilmekteydi. Bana Naci Şerifi Zindaşti ve Ekrem Öztunç bakımından Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazının kabul edilebileceğini, diğer şüphelilerin yattıkları sürenin alacakları cezayı karşılayabileceği için itirazın reddedilebileceğini dile getirdi. Bunun dışında bir şey konuştuğumuzu hatırlamıyorum. Naci Şerifi Zindaşti ve Ekrem Öztunç (tahliye edilen diğer sanık) bakımından atılı suçların ve delil durumu itibariyle tahliye kararının yanlış olduğu kanaatine vardım. Bu nedenle Cumhuriyet Başsavcılığı itirazını kısmen kabul ettim. Bu kişiler hakkında yakalama kararı çıkartılmasına karar verdim”
‘Burhan Kuzu aradı’
Hakim Ö. G.’nin ifadesinde Zindaşti ve adamlarının tartışmalı biçimde tahliye edilmesi olayında nüfuzunu kullandığı gerekçesiyle ismi sık sık gündeme gelen eski milletvekili Burhan Kuzu’nun da ismi tutanaklara şöyle geçti: “Eşimle birlikte bir alış veriş merkezindeyken telefonum çaldı. Ailemle alış veriş yaparken Telefonum tanımadığım bir başka cep telefonu numarası aradı. Açtım. Kendisini Burhan Kuzu olarak tanıttı. Söz konusu dosyayla ilgili konuşmaya başladı. dosyadaki adam öldürme suçlarına ilişkin ölenlerin yabancı ve suç yerinin yabancı memleket olduğunu, Türk kanunlarının uygulanmayacağını, Zindaşti’nin tutuksuz yargılanmasını, İran ile ilişkileri bakımından daha faydalı olduğunu hatırladığım kadarıyla iletti. Ben kendisine dosyada kararımı verdiğimi artık benlik bir şey olmadığını izah etmeye çalışsam da bulunduğum ortamın da gürültü olması sebebiyle beni anlamadığını düşünüyorum. Telefonu kapattıktan sonra o gün yeniden kendisiyle görüşmedim.”
Hakim Ö. G.’nin ifadesinde Zindaşti ve adamlarının tartışmalı biçimde tahliye edilmesi olayında nüfuzunu kullandığı gerekçesiyle ismi sık sık gündeme gelen eski milletvekili Burhan Kuzu’nun da ismi tutanaklara şöyle geçti: “Eşimle birlikte bir alış veriş merkezindeyken telefonum çaldı. Ailemle alış veriş yaparken Telefonum tanımadığım bir başka cep telefonu numarası aradı. Açtım. Kendisini Burhan Kuzu olarak tanıttı. Söz konusu dosyayla ilgili konuşmaya başladı. dosyadaki adam öldürme suçlarına ilişkin ölenlerin yabancı ve suç yerinin yabancı memleket olduğunu, Türk kanunlarının uygulanmayacağını, Zindaşti’nin tutuksuz yargılanmasını, İran ile ilişkileri bakımından daha faydalı olduğunu hatırladığım kadarıyla iletti. Ben kendisine dosyada kararımı verdiğimi artık benlik bir şey olmadığını izah etmeye çalışsam da bulunduğum ortamın da gürültü olması sebebiyle beni anlamadığını düşünüyorum. Telefonu kapattıktan sonra o gün yeniden kendisiyle görüşmedim.”
‘Ertesi gün adliyedeyken Kuzu yine aradı’
Ertesi gün iş gününde adliyede bulunduğu sırada sabit bir telefon numarasından arandığını söyleyen Ö. G. “Cep telefonum sabit bir hattan aranmıştı. Açan kişi Külliye’den aradığını, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Burhan Kuzu’nun görüşmek istediğini iletti ve bağladı. Burhan Bey bana yine dosyayı kastederek dosya numarasını vereyim mi diye sordu ve dosyayı hatırlattı. Ben kendisine ben zaten kararı verdim. Gerek yok diyerek geçiştirdim. Numara gerekirse zaten buluruz dedim. Konuşma sonlandı. Bu durumdan yine rahatsız olmuştum. İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimi Ersin Bey ile konuştum. Dosyayı o da biliyordu. Huzursuz olduğum için dosya hakkındaki fikrini sordum. O da delil durumundan bana bahsetti. Ben ona Burhan Kuzu’nun beni aradığını ve aramızda geçen konuşmayı aktardım. O da ‘Doğrusunu yapmışsın rahat ol’ içerikli beni rahatlatmak maksatlı sözler söyledi”
Ertesi gün iş gününde adliyede bulunduğu sırada sabit bir telefon numarasından arandığını söyleyen Ö. G. “Cep telefonum sabit bir hattan aranmıştı. Açan kişi Külliye’den aradığını, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Burhan Kuzu’nun görüşmek istediğini iletti ve bağladı. Burhan Bey bana yine dosyayı kastederek dosya numarasını vereyim mi diye sordu ve dosyayı hatırlattı. Ben kendisine ben zaten kararı verdim. Gerek yok diyerek geçiştirdim. Numara gerekirse zaten buluruz dedim. Konuşma sonlandı. Bu durumdan yine rahatsız olmuştum. İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimi Ersin Bey ile konuştum. Dosyayı o da biliyordu. Huzursuz olduğum için dosya hakkındaki fikrini sordum. O da delil durumundan bana bahsetti. Ben ona Burhan Kuzu’nun beni aradığını ve aramızda geçen konuşmayı aktardım. O da ‘Doğrusunu yapmışsın rahat ol’ içerikli beni rahatlatmak maksatlı sözler söyledi”
‘Tahliye kararı veren hakim odama geldi’
Aynı gün C.Ö.’yü kendi odasına geldiğini anlatan Ö. G. şöyle devam etti: “C. Bey odama geldi. Bu konu üzerine sohbet etmeye başladık. Bana Zindaşti’den bahsetti. Emniyet içerisinde bir kesimin onu haber elemanı olarak kullanmaya çalıştığını, diğer kesimin ise onu yakalamaya çalıştığını söyledi. Burhan Kuzu’dan konu açıldı. Bana kendisini de adli tatilden önce Burhan Kuzu’nun aradığını ve bu dosya ile ilgili görüştüğünü, ısrar ettiğini söyledi. Kendisinin de ‘Hocamız bir şey diyemiyoruz’ dediğini aktardı. Sonrasında bu aramaları kastederek ‘Sonuçta böyle oldu’ dedi ve tahliye kararını kastetti. Böyle bir konuda arandığım için endişeliydim. Komisyon başkanımızla telefonla görüştüm. Rahatsızlığımı dile getirdim. O da adı geçen şahısla görüştüğünü bir daha aramaması gerektiğini ilettiğini, tekrar araması halinde görüşmemesi, başsavcının da bu konudan haberdar olduğunu, adı geçen şahsın tekrar araması halinde suç duyurusunda bulunacaklarını bana söyledi.”
Aynı gün C.Ö.’yü kendi odasına geldiğini anlatan Ö. G. şöyle devam etti: “C. Bey odama geldi. Bu konu üzerine sohbet etmeye başladık. Bana Zindaşti’den bahsetti. Emniyet içerisinde bir kesimin onu haber elemanı olarak kullanmaya çalıştığını, diğer kesimin ise onu yakalamaya çalıştığını söyledi. Burhan Kuzu’dan konu açıldı. Bana kendisini de adli tatilden önce Burhan Kuzu’nun aradığını ve bu dosya ile ilgili görüştüğünü, ısrar ettiğini söyledi. Kendisinin de ‘Hocamız bir şey diyemiyoruz’ dediğini aktardı. Sonrasında bu aramaları kastederek ‘Sonuçta böyle oldu’ dedi ve tahliye kararını kastetti. Böyle bir konuda arandığım için endişeliydim. Komisyon başkanımızla telefonla görüştüm. Rahatsızlığımı dile getirdim. O da adı geçen şahısla görüştüğünü bir daha aramaması gerektiğini ilettiğini, tekrar araması halinde görüşmemesi, başsavcının da bu konudan haberdar olduğunu, adı geçen şahsın tekrar araması halinde suç duyurusunda bulunacaklarını bana söyledi.”
Tartışılan kararı veren hakim: Bunlar FETÖ kumpası
Bütün iddiaların odağındaki isim, uyuşturucu baronu Naci Şerifi Zindaşti hakkındaki tartışmalı tahliye kararını veren hakim olan C. Ö. de müfettişlere ifadesini yazılı olarak verdi. Halen Erzurum Adliyesi’nde görev yapan C. Ö., kendisine yönelik suçlamaları reddederken, “FETÖ”nün kumpasına uğradım” dedi. 8 sayfalık ifadesinde Hakim C. Ö., FETÖ’nün 17/25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimine karşı kritik görevlerde yer aldığını anlattı ve FETÖ’nün birçok kritik ismini tutukladığı için hedefe konulduğunu öne sürdü.
Hakim Özcan, Naci Şerifi Zindaşti’yi tahliye ettiği kararını müfettişlere şöyle anlattı: “Prof. Dr. Burhan Kuzu’nun beni telefon ile araması üzerine kendisinin dosyaya vakıf olduğunu fark ettim. Çok detaylı bir şekilde kendisi dosyayı anlattı. Ben de kendisine anlattıklarını bildiğimi dosyadaki süreci de ve mevcut delil durumunu ona bildiğimi ancak daha önce sağlık sebeplerinden ötürü tahliye kararı verdiğim Ömer Faruk Kavurmacı isimli şahsın tahliyesinden dolayı tarafıma birçok iftira atıldığını, bu yönden kamuoyunda hakkımızda algı yaratacak olaylara sebebiyet verebileceğini söyledim. Bunun üzerine kendisi kesinlikle benimle ilgili hiçbir şüphe olmadığını, kendisinin ve benim ismimden dolayı asla bir isnatta bulunulmayacağını söyledi. Ben de derhal dosyanın soruşturma savcısı olan (ki Ömer Faruk kavurmacı isimli şahsın dosyasında da aynı savcı görev yaptığından) E. D.’ye gittim. Telefon görüşmesini anlattım. Kendisi de beni doğruladı. Burhan Kuzu’nun dosyaya vakıf olduğunu, esasen dosyada yeterli somut delil olmadığını, iddianame düzenleyecek durumda olmadığını, bir şekilde iddianame düzenlense bile mahkumiyet kararı çıkamayacağını ifade etti. Ben de mevcut delil durum çerçevesinde kendisi ile aynı görüşte olduğumu ifade ettim. Ancak Ömer Faruk Kavurmacı dosyasından sonra şahsımla ilgili çok yıpratıcı iftira içerir yayınlar yapıldığını söyleyerek benim nöbetime denk getirmemesini rica ettim. Kendisi de bana hak verdi.”
Bütün iddiaların odağındaki isim, uyuşturucu baronu Naci Şerifi Zindaşti hakkındaki tartışmalı tahliye kararını veren hakim olan C. Ö. de müfettişlere ifadesini yazılı olarak verdi. Halen Erzurum Adliyesi’nde görev yapan C. Ö., kendisine yönelik suçlamaları reddederken, “FETÖ”nün kumpasına uğradım” dedi. 8 sayfalık ifadesinde Hakim C. Ö., FETÖ’nün 17/25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimine karşı kritik görevlerde yer aldığını anlattı ve FETÖ’nün birçok kritik ismini tutukladığı için hedefe konulduğunu öne sürdü.
Hakim Özcan, Naci Şerifi Zindaşti’yi tahliye ettiği kararını müfettişlere şöyle anlattı: “Prof. Dr. Burhan Kuzu’nun beni telefon ile araması üzerine kendisinin dosyaya vakıf olduğunu fark ettim. Çok detaylı bir şekilde kendisi dosyayı anlattı. Ben de kendisine anlattıklarını bildiğimi dosyadaki süreci de ve mevcut delil durumunu ona bildiğimi ancak daha önce sağlık sebeplerinden ötürü tahliye kararı verdiğim Ömer Faruk Kavurmacı isimli şahsın tahliyesinden dolayı tarafıma birçok iftira atıldığını, bu yönden kamuoyunda hakkımızda algı yaratacak olaylara sebebiyet verebileceğini söyledim. Bunun üzerine kendisi kesinlikle benimle ilgili hiçbir şüphe olmadığını, kendisinin ve benim ismimden dolayı asla bir isnatta bulunulmayacağını söyledi. Ben de derhal dosyanın soruşturma savcısı olan (ki Ömer Faruk kavurmacı isimli şahsın dosyasında da aynı savcı görev yaptığından) E. D.’ye gittim. Telefon görüşmesini anlattım. Kendisi de beni doğruladı. Burhan Kuzu’nun dosyaya vakıf olduğunu, esasen dosyada yeterli somut delil olmadığını, iddianame düzenleyecek durumda olmadığını, bir şekilde iddianame düzenlense bile mahkumiyet kararı çıkamayacağını ifade etti. Ben de mevcut delil durum çerçevesinde kendisi ile aynı görüşte olduğumu ifade ettim. Ancak Ömer Faruk Kavurmacı dosyasından sonra şahsımla ilgili çok yıpratıcı iftira içerir yayınlar yapıldığını söyleyerek benim nöbetime denk getirmemesini rica ettim. Kendisi de bana hak verdi.”
Baronun tutuklu kalmasını sağlayacak delil bulunamadı
Ancak dosyanın kendi mahkemesine gönderildiğini anlatan Özcan diğer hakimlerin aksine Zindaşti’nin tutuklu kalmasına neden olacak delil olmadığını savundu: “Bilindiği üzere tutuklu dosyaların tamamı soruşturma aşamasında en geç CMK’nın 108. Maddesi uyarınca 30’ar günlük süreler ile tutukluluk halinin devam edip etmeyeceği hususunda değerlendirme yapılır. Bu değerlendirme yapılırken, mevcut delil durumu, tutukluluk kararından sonra yeni delil elde edilip edilmediği, tutukluluk halinin devamının gerektirip gerektirmediği, iddianame düzenlenecek şekilde somut maddi delillerin bulunup bulunmadığı, iddianame düzenlenmesi halinde isnat edilen suçların işlenip işlenmediğini, mahkumiyet hükmü kurmaya yeterli delil olup olmadığı gibi hususlar birlikte değerlendirilir, mevcut deliller çerçevesinden tutuklama tedbiri dışında koruma tedbirleri uygulamak suretiyle umulan faydanın sağlanıp sağlanmayacağı ayrıntılı olarak değerlendirilmektedir.”
Ancak dosyanın kendi mahkemesine gönderildiğini anlatan Özcan diğer hakimlerin aksine Zindaşti’nin tutuklu kalmasına neden olacak delil olmadığını savundu: “Bilindiği üzere tutuklu dosyaların tamamı soruşturma aşamasında en geç CMK’nın 108. Maddesi uyarınca 30’ar günlük süreler ile tutukluluk halinin devam edip etmeyeceği hususunda değerlendirme yapılır. Bu değerlendirme yapılırken, mevcut delil durumu, tutukluluk kararından sonra yeni delil elde edilip edilmediği, tutukluluk halinin devamının gerektirip gerektirmediği, iddianame düzenlenecek şekilde somut maddi delillerin bulunup bulunmadığı, iddianame düzenlenmesi halinde isnat edilen suçların işlenip işlenmediğini, mahkumiyet hükmü kurmaya yeterli delil olup olmadığı gibi hususlar birlikte değerlendirilir, mevcut deliller çerçevesinden tutuklama tedbiri dışında koruma tedbirleri uygulamak suretiyle umulan faydanın sağlanıp sağlanmayacağı ayrıntılı olarak değerlendirilmektedir.”
Zindaşti’nin suçlandığı cinayetler
-Zindaşti’nin kızı Arzu Şerifi Zindaşti ile yeğeni Devrim Öztunç, 26 Eylül 2014 tarihinde Büyükçekmece’de trafik ışıklarında silahla saldırıya uğrayarak öldürüldü. İddialara göre bu saldırının hedefi Zindaşti’ydi.
-Yunanistan’da 2 ton 100 kilo uyuşturucunun yakalanmasından sonra 14 Haziran 2014’de İstanbul’a gelerek en son Zindaşti ile görüşen İran asıllı Esfandiyar Ridi kayıplara karıştı. Öldürüldüğü düşünülüyor.
-Polis tarafından kırmızı bültenle aranan Çetin Koç, 4 Mayıs 2016 günü Dubai’de 2 tetikçi tarafından öldürüldü. Zindaşti tarafından öldürüldüğü iddia ediliyor.
-30 Nisan 2017’de Maslak’ta İranlı asıllı İngiliz vatandaşı işadamı Saeel Karimian silahı saldırıya uğradı. Düzenlenen saldırıda işadamı Karimian ile yanında bulunan Kuveytli iş ortağı Muhammed El Muhtari, öldürüldü. Yapılan çalışmalarda cinayette 3 kişi yer almıştı. İkisi tetikçi biri ise şofördü. Aracı kullanan kişi Zindaşti’nin adamlarından Ali K. çıktı. Tetikçilerin yurt dışına kaçtığı olayda Ali K. halen yakalanamadı.
-Zindaşti’nin kızı Arzu Şerifi Zindaşti ile yeğeni Devrim Öztunç, 26 Eylül 2014 tarihinde Büyükçekmece’de trafik ışıklarında silahla saldırıya uğrayarak öldürüldü. İddialara göre bu saldırının hedefi Zindaşti’ydi.
-Yunanistan’da 2 ton 100 kilo uyuşturucunun yakalanmasından sonra 14 Haziran 2014’de İstanbul’a gelerek en son Zindaşti ile görüşen İran asıllı Esfandiyar Ridi kayıplara karıştı. Öldürüldüğü düşünülüyor.
-Polis tarafından kırmızı bültenle aranan Çetin Koç, 4 Mayıs 2016 günü Dubai’de 2 tetikçi tarafından öldürüldü. Zindaşti tarafından öldürüldüğü iddia ediliyor.
-30 Nisan 2017’de Maslak’ta İranlı asıllı İngiliz vatandaşı işadamı Saeel Karimian silahı saldırıya uğradı. Düzenlenen saldırıda işadamı Karimian ile yanında bulunan Kuveytli iş ortağı Muhammed El Muhtari, öldürüldü. Yapılan çalışmalarda cinayette 3 kişi yer almıştı. İkisi tetikçi biri ise şofördü. Aracı kullanan kişi Zindaşti’nin adamlarından Ali K. çıktı. Tetikçilerin yurt dışına kaçtığı olayda Ali K. halen yakalanamadı.
Tahliye sonrası işlenen cinayetler
Naci Şerifi Zindaşti tahliye edildikten sonra kayıplara karıştı. Yurt dışına kaçtığı ileri sürülen Zindaşti’nin tahliyesinden sonra da İstanbul’da işlenen cinayetlerde rol aldığı belirtiliyor. Bu iddialara göre Zindaşti İstanbul’da iki ayrı cinayetin de emrini verdi.
-Kadıköy Bağdat Caddesi 7 Nisan 2019’ da Zindaşti’nin kızı ve şoförünün öldürülmesi dosyasında azmettirici olarak aranan İlhan Ünğan silahlı saldırıya uğradı. Ünğan, hayatını kaybetti. Bu cinayetle ilgili Zindaşti’nin avukatı İlker Dağlı ve olay sırasında Ünğan’ın yanında olan Tolga Hakan Ceyhan aranıyor.
-14 Kasım 2019’da Şişli’de rejim muhalifi eski İran ajanı Mesut Mevlevi öldürüldü. Yakalanan tetikçi ve tutuklanan bazı kişilerin Zindaşti ile bağlantısı çıktı. Zindaşti bu cinayet dosyasından da aranıyor.
Naci Şerifi Zindaşti tahliye edildikten sonra kayıplara karıştı. Yurt dışına kaçtığı ileri sürülen Zindaşti’nin tahliyesinden sonra da İstanbul’da işlenen cinayetlerde rol aldığı belirtiliyor. Bu iddialara göre Zindaşti İstanbul’da iki ayrı cinayetin de emrini verdi.
-Kadıköy Bağdat Caddesi 7 Nisan 2019’ da Zindaşti’nin kızı ve şoförünün öldürülmesi dosyasında azmettirici olarak aranan İlhan Ünğan silahlı saldırıya uğradı. Ünğan, hayatını kaybetti. Bu cinayetle ilgili Zindaşti’nin avukatı İlker Dağlı ve olay sırasında Ünğan’ın yanında olan Tolga Hakan Ceyhan aranıyor.
-14 Kasım 2019’da Şişli’de rejim muhalifi eski İran ajanı Mesut Mevlevi öldürüldü. Yakalanan tetikçi ve tutuklanan bazı kişilerin Zindaşti ile bağlantısı çıktı. Zindaşti bu cinayet dosyasından da aranıyor.
Akademi Dergisi
İstanbul'daki depremin ardından endişe verici açıklamalar Silivri açıklarında 4.8 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Marmara Denizi'nde meydana gelen deprem, Silivri'ye komşu Tekirdağ'ın Marmara Ereğlisi ile Çorlu ilçelerinde de hissedildi. Depremi değerlendiren…
"İstanbul depremi için vakit kalmadı"
Elazığ depreminin uyarısını aylar öncesinden yaparak dikkatleri üzerine çeken Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, İstanbul'da beklenen depremle ilgili olarak, "Artık fazla zamanımız yok. Son dilimlere girdik" dedi.
Elazığ depreminin uyarısını aylar öncesinden yaparak dikkatleri üzerine çeken Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, İstanbul'da beklenen depremle ilgili olarak, "Artık fazla zamanımız yok. Son dilimlere girdik" dedi.
Akademi Dergisi
Doğu Afrika’da çekirge istilası...
BM’den “çekirge felaketi” uyarısı: 13 milyon insan tehlikede
Birleşmiş Milletler, Kenya, Somali ve Etiyopya’da 13 milyon kişinin gıda güvenliğinin tehlikede olduğu uyarısında bulundu.
Birleşmiş Milletler (BM), çekirgelerin hızla yayılmaya devam ettiği Doğu Afrika ülkeleri Kenya, Etiyopya ve Somali’de son yılların en kötü çekirge istilasının yaşandığı ve 13 milyon kişinin gıda güvenliğinin tehlikede olduğu uyarısında bulundu.
Birleşmiş Milletler, Kenya, Somali ve Etiyopya’da 13 milyon kişinin gıda güvenliğinin tehlikede olduğu uyarısında bulundu.
Birleşmiş Milletler (BM), çekirgelerin hızla yayılmaya devam ettiği Doğu Afrika ülkeleri Kenya, Etiyopya ve Somali’de son yılların en kötü çekirge istilasının yaşandığı ve 13 milyon kişinin gıda güvenliğinin tehlikede olduğu uyarısında bulundu.